www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Edebiyat (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=268)
-   -   Türk Öğer Koç (https://www.cakal.net/showthread.php?t=144867)

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:11 PM

5-)

Ömrün kaçta kaçını dolduruyor düşler, uykulardan uzak, kaç sohbet sofrasına tanık oluyor bir ömür, kaçından doyarak kalkıyor bilinç, yaşanmışlıkların ölçütü olabilir mi zaman…
Damlalar düşerken hep yağmur mu gelir akla, dalı kırılan bir fidandan süzülen sıvı, taş değmiş bir kekliğin kanadından akan kan düşmez mi toprağa, ıslatmaz mı toprağı…

kaç satır sığıyor
her nefese
nefesin aldığı yol
insan ömrünce

gönülden gönüle
anlık sohbetlere
dalıyorum kendimle

bir sen oluyorum
bir ben

biliyorum
damlalar düşerken
bir buluttan
bir serçenin döşünden
sende düşler denizindesin

belki bir portakal
belki bir vişne

toprağı deler gibi
sarıyorsun
bedenimi

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:12 PM

Körebe

kime dokunsam sobelenecek
bağlanacak gözleri
uzanacak elleri boşluğa
değişecek bir çok şeyi
ebe olacak ebe

ne garip şey
oyunda ebe olmak
bağlı iken gözleri
bulmaya çalışmak
bir şeyleri

hissettirmek için tüm duyuları
zorlamak bilinci
ne garip şey
oyunda olsa

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:12 PM

Kubilay

taş atma
elin kırılır dediler
çocuktum
taş attım
adam gibi
adam sanılana
elim kırılmadı
ters düştüm şeytana
şeytan giremedi sazıma

düşlerime sığdırdım
bir çift mavi göz

adam gibi
sakalı vardı
elinde palası
sopasının ucunda
bir kanlı güneş
cennetin bekçisi
sanırdı herkes

bir çift mavi göz
yayıldı düşlerime

nasılda
kara basanlar
saracaktı düşlerimi
dalmasaydım maviliklere
bin Kubilay doğmasaydı
ne olacaktım kim bilir

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:12 PM

Kurşun

kurşun
soğukluğunda
tene dokunuşun

sayısını
bilmediğim
tüylerim
ürperiyor

ne çok şey
bilmiyormuşum
anlayamıyormuşum

satırların
arasında ezilen

ne çok
şeyler varmış

cehennem
sıcağından
çıkan bir kurşun

saplanıyor tenime
ürpertilerini
salarken düşüncelerime

eller diyorlar ya
hani o eller

dokundu mu
kelimelerde ayrı

bir kabza
dostluğu kadar
düşman

bir yumruk
atışındaki
kin ne ki

tokanın içindeki
gizemin ardında

fırtınalar kaplıyor
şehrimi

bulutlarımı
alıp
götürüyor

görüpte
dorukları

duyupta
çağrısını

uykudan
uyanır gibi

sabahın
mahmurluğunda

gizleniyor
gizleniyor kelimeler

sessizlik
düşüyor
yüreğime

yeni
bulutlar
oluşacak

düşen her damla
bu sıcakta
buhar olacak

yükselecek
gökyüzüne

beklemelere
gebeyim
zamanı örmeye

tercihler
koymalıyım
önüme

siyah
beyaz

kahverengi
olmamalı derken bile
bir kızıl düş olmalıyım

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:12 PM

Kurşun Yarası

vurdular beni
günün
tam orta yerinde

yaram nerede

nerede yaram bilsem
tütün basacağım

ılık akar
hüznün sızısı
derin olur
diyarlara dalması

yönünü bilsem
kurşunun
siper edeceğim
beynimi

vurdular beni
faili meçhul
düşüncelerimin

yaram nerede
nerede akan sızı
bir şarap burukluğunda
çekilirmiş acı

ekimin habercisi
yeni haberler
veriyor
satır araları
boş kalmış
yine bir şeyler oluyor
İstanbul İstanbul

vurdular beni
eylül ayında
gün ortasında

kara haber
tez duyulmaz
gülüm

gülüm
sol yakamda

ağıtlar
yakmayın
halaya uygun
türküler söyleyin
çemberler kurun
yakın ateşi

gün yanma günüdür

avutmayın
ağıtlarla beni

yaramı
bulamadım
saydım ki
ben vuruldum
yalana saymayın sözü

her gelen haber
san ki
kurşun yarası

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:12 PM

Kuytular

dilim dönmezdi
söylenmelere
kılıç gibi
bir şeylerdi
batan yüreğime

kara dut
yemiş misali
gelince dilimin
o yumşak ucuna

alıp başımı
orda bırakıp seni
giderdim yalnızlıklara

buram buram
öfke olurdum
çocuksu duygularda
kaprisi bol olurdum

sen ki
masanın
bir köşesinde
bilinmezlikler içinde
verirdin ısını gökyüzüne

yalnızlıklar besledi beni
yalnızlıklar bıraktı kuytulara

kuytular yaren gibi
sarıldı bırakmadı beni

serseri hülyalara dalamadım

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:12 PM

Küçücüktük

küçücüktük
küçücüktük
bir embriyo kadar
başladık büyümeye
isteme sekte
sevinçle avıyla doldurduk
her geçtiğimiz zamanı
konu olduk dizelere
zaman büyüttü bizleri
bazılarımız kendilerini

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:12 PM

Küçük İnsanların Kokusu

Oturduk
Bakışarak
Atatürk
Parkında
Bir bank
Sizler için,
Sıradan
Belki…

Karşıda Akdeniz
Bir yanda
Mersin Limanı
Uzaktan
Küçük gibi
Görünen
Kocaman Gemiler
Kocaman Vinçler

İyot kokusu
Geliyor karşıdan
Tuz karışmış
Denizin tuzu
Değil bu
Küçük
İnsanların kokusu

Kaç yıl
Önceydi
Yürürken
Ellerimiz
Bir birine
Teğet geçmişti
Ürpertilerle
Sarsılmıştı
Bedenlerimiz

Oturmuştuk
Sonra
Susmuştuk
Sonra
Acemice de konuşmuştuk
Sonra
Kalkmıştık istemeden

Ne kadar çok
İstenmeyen yaşandı
Limanda ter/ kana karıştı
Ne kadar çok
İstenmeyen düşlendi
Sevda gibi, Özgürlük gibi

Sevdalara
Hayaller kurdum
Düşleri kurdum
Sevdalarım umut
Düşlerim yalın kaldı
Bir yanımda hüzün kaldı
Bir yanımda sevgi

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:12 PM

Küçük Şeylerdi

Küçük şeylerdi
Coşkumu öylesine kamçılayan
Hani öylesine,
Pembe panjurlu evler değildi

Küçük bir tebessüm
İçinde olduğum
Yanağa konan bir buse

Kucak dolusu çiçekler değil
Henüz açmamış bir tomurcuk
Yaprakta bir kırağı tanesi

Küçük şeyler mi demiştim
Bu ayrılıkta sevdamı küçültemem ki

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:12 PM

Küfrün ağırlığını taşırız

Küfrün ağırlığını taşırız
Birer, birer yitirirken zamanı

Meze dolu sofralardır önümüzdeki
Kah bir tutam sevdadır aldığımız
Bir çatal acı ile beraber
Bir yudumda iksir anılardan
Kadehler kalkar havaya
Çin, çin eder kaybedilenlere

Bir eksiktir her zaman
…………………..Birde fazla
Zaman su değirmeni gibi
Öğütürde, durmaz terazisi
Haktır
Öğütülenin
Kardeşçe üleş ilmesi

Dostlar ediniriz ağırlıkları kadar
Ağırlıkları kadar sevgi veririz

Uslanmaz yürek, bir deli eser
Masa durdukça yerinde
Giden gider, Durmaz gelenler
Bende sana kalmam gönül
Sevdalarımın kökleri var

Küfrün ağırlığını taşırız
Birer, birer yitirirken zamanı

Dostlar ediniriz ağırlıkları kadar
Ağırlıkları kadar sevgi veririz

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:12 PM

Küheylan

ayırt edemezler
küheylanı uyuz eşekten
usta bir nalbant gibi
vurur nalına da mıhına

küheylan sırtında
koyun çobanı
sanır kendince
uyur eşek altında

kaynatırlar kazanı
alev cehennem ateşi
kanan sanır aş evi
bedeni kim bilir
kimin dişinde

sanırlar ki
düzen eski dönem
vurdukça kırbacı
söylenecek etme ağam

küheylandan
uyur eşek olur mu
şaha kalktı mı
üstünde çobanı durur mu

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:12 PM

Külden Ağaç Olurmu

en büyük acı
sevgi den doğar
en keskin ağının
sevgiden üretilişi gibi

onun için
değimlidir ki
en büyük savaşlar
cahilliğe karşı

kolu kırarız
yeni örteriz üstüne
kanat yolarız
yastık yaparız düşlere

yol bilmez rehber ile
neyleyim

neyleyim lekeyi
iz bilenleri

izi sürüp
kendini görenleri

devranı ters döndürenleri
külden ağaç olur mu

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:12 PM

Küresel Bakış

artık eskisi gibi
tabloların arkasına
malik hanelerde
saklanmıyor kasalar
yılanlar sessizce
ıslık çalarken
kayıp gidiyor

bir yerlerde kan damlıyor
toprağın üstüne
elini dudağı ile
ıslatmıyor istifçi
makinelere bırakmış işini

çağ atlar gibi
çayda otlar gibi
orta yerine düşüyoruz
her yanımız ıslak

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:13 PM

Küstürdüm Küs Çiçeğini

Küstürdüm
Küs çiçeğini
Oyun oynarcasına

Küstürdüm
Küs çiçeğini
Küs küs bakarken
Yapraklarını kapatışına

Oyun oynarcasına
Bırakarak arkada
Çıkardılar beni
Bedenime
Verirlerken
Özgürlüğü
Direnişin
Türkülerini
Yeniden doğuşlara
Gebe kalınmayacak gibi
Bıraktırdılar
Kapanan
Demir kapıların ardında
Mehmet’in gülümsemesi
Kelepçesiz bilek
Bilince kelepçe
İstedikleri
Buna yürek
Yürek müsaade eder mi

Beyaz boyalı
Tuval kağıtlarım
Yeniden resim
Yapar gibi yaşarım
Bir ağıt dolandı
Dilimin ucuna
Bakışlarımda belirdi
Nevzat’ım
Yedi pare top atışına
Yüreği değer ozanım
Senden bozma bir şeyler
Dolandı dilime
Beni buralarda arama
Adımı sor
ma
kapıda

Beyaza boyalı
Tuval kağıtlarım
Ellerimde hayat
Bilincime uymalı
Küs küs bakarken
Kapların kapanışına
Kulaklarımdan uzak
Sesler doluyordu
Boşluğun gelip oturduğu
Bedenimin bir köşesinde
Aynı şekilde çarpan umuda
Beni buralarda sor
ma
Sorup ta dağıtma
Umuduna kat beni

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:13 PM

Lanet Olsun Derken

Lanet olsun derken
Utanıyorum, sessizce
Görmeseniz de, yüzümün
Şafağa vurmuş kızıllığını
Duymasanız da içimde tutuşan
Sevdalara bulanmış yıldırımları
Dönüp bakın birde aynaya

Sabah gazetelerinizi
Okuduktan sonra
Duyacaksınız beni
Göreceksiniz öfkemi
Kendi dünyanızda da
Aynalardan bir kırpıntı
Gazetelerden bir köşe
Perdesi çekilmiş bir pencere
Bulacaksınız

Anlayacağım
Yalnız olmadığımı
Yinede fark etmeyecek
Bulutlar tutamazlar ki
Biriktirdikleri su damlalarını

Ay olacağım belki
Beklide bir yıldız
Karanlıklardan bakacağım
Yer yüzüne doğru
Biliyorum
Aramadıklarımı bulacağım

Ankara’nın
Sisli bir gününde
Uyanıştan Çankaya’yı
İzler gibi bakacağım
Yüreğimde sevgi
Yüreğimde hüzün
Öylesine bakacağım

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:13 PM

Lozan

Yanan tarlaların arasından
Dört nala geçi yor atlılar
Bağrındaki hançeri
Söküp atmak için
……………Anadolu’nun
Özgürlüğün savaşçıları

Yanmış, yıkılmış köyler
Sıra, sıra olmuş
Gıcırdayan kağnılar,
Yollar toz, Güneş yakıcı
Yüreklerinde taşıyorlar
Acımasız İsyan ateşini
Özgürlüğün türküsünü
Söylüyorlar,..
Omuzlarında sandıklar
Kimisi bir baston misali
Girmiş Mehmet’in koluna
Mehmet aksak
Yüzü gül içinde
Nal seslerine karışmış
Seslerin altında kalmış
Bozkır çiçekleri eziliyor
Bedeli çoktan kesilmiş

Lav olmuş bilinçleri
Yorgun bedenleri
Kükremiş atlarının üzerinde
Ege ye doğru uçuyorlar sanki

Uzaklardan, Lozan’dan
Sesler geliyor duyuyorum
Açmışım gönlümü sonuna kadar

On dokuz mayıs bin dokuz yüz on dokuz
Martıların bıraktığı umutları
Kartalların kanatlarında taşıdılar
Samsundan Erzurum’a, Afyon’a
İzmir’den, Ankara’ya, Lozan’a
Kalemi kanla yazdırdılar
Onurun kahramanları,
Özgürlüğün Savaşçıları
Nasıl unuturum

Uzaktan Lozan dan sesler geliyor
Açmışım gönlümü sonuna kadar

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:13 PM

Masal Anlattı Bana

masal anlattı bana
uzun uzadıya dolaştırdı lafları
yorulmuştum dinlerken
gözlerim kapanmış mıydı
özür ünü dilerken bilmedim
ki kabul edilir cinsten de değildi
yaptığı hata ne fark edecekti işitmem
uykulardan uzak zulalara koydum bilincimi

Ankara’nın sokakları öylesine karışık değil
kaybettiysen eğer yolunu bil ki karışık olan
karışık olan zulasız masal sevdalarında dır

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:13 PM

Masallarda Yaşarım

önce saçlarını gördüm
salınıyordu belinden
aşağı doğru örgüsüz
hızla döndürdü başını
savruldu saçları
çöl esintisi vurdu
suratından suratıma doğru
ay yüzlü ay kızın

o zamanlar
bir başka idi yürek kıpırtılarım
o zaman bu zaman çok yol aldım
bir masaldı vardığım yerim

gerçek dışı diyorlar masallara
rasgele seçmedim türün adını
emek değil midir
polenin bala dönüşümü
basarsınız bir tuşa
ardından bir tuşa daha
önce harfler dökülür
dizdirir birikmişlikler onları
nicel nitel ilişkisi işte
anlayan bilir
bir kaçta soru olur kafalarda
ben rahatlarım o düşünür
emeğin ölçütü konur
bağ bozumu gibi
küfeler taşınır

ay yüzlü ay kızın
şekillenir adımları
masalın sayfalarında
yer açar bana

başkalıklar kalkar
sürer kıpırtılarım

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:13 PM

Mavi

deniz mavi
rüzgar mavi
biri imge imiş
biri kendisi
boşuna arama
bulamazsın ki
benimkisi düşler alemi
dil karası can yarası
bu olsa gerek…

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:13 PM

Mavi Düş

her gece
doğacak
Güneşi
düşleyerek
umudu
yastığın altına
koyuyorum

yüz vuruyorum
kumsala
deniz
umut oluyor
gökyüzü
ben
ufukta buluşuyoruz

mavi düş oluyorum
kum tanecikleri
yapışmış
yanaklarıma

usulca
vazoya koyuyorum
umutla yatıyorum

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:13 PM

Mavi Mavide Yeşil Yeşilde

deniz durur karşıda
gelir vurur dalgaları
bana
sahilin alır götürür
kumunu
kum benim neyime
maviyi sermiş
gözlerimin önüne
yoksunluğu bir dert
derler çekilmeye

mavi mavide
yeşil yeşilde
yeşil türbe
durur yerinde

ulu camiden
dağlara doğru
bir yol gider
sonunda
ulu bir dağdır
yeşili dumandır
yokuşu yamandır

yokuşa vurmadan
ayaklarım durur
aralarda bir yerde
gençliğimden kalma
sırlar doludur

taş duvar arası
tarih olmuş
demir bir kapı
yanda tabela
Bursa Erkek Lisesi
söyler misiniz
unutturdu tarihini
zaman belası
yaşlanmak
bir başka oluyor
zaman koruk gibi

demir kapı
ağır ağır açılır
ülkemin kokusu yayılır
bir heykelin gözü
bakar dışarı doğru
altında yazılar
unutulmayan yaşananlar
yüreğimde açan
sevda tutkusu

sürgün yıllarıdır
Anadolu da
tomurcuklar açılır
gelir önüne gözlerimin
sürgündedir bedenim
sürgünde
sürgünlerin
esaretini değil
böylesine sürgünlerde
sürgünleri de sevdim

ilktir
koğuşla tanışıklığım
sekiz ranza
on altı kişi
ilk gurbetti
ana baba
dörtte kardeş
özlemdi
gerisi
öylesine şeylerdi
kök tutmamıştı
sürgün yıllarında
sevgilerim

kapanırdı kapılar
akşamları
kaçamak bakardı
sokaklar
dayanırdı gözler
camlara
yaşama bakılırdı
uzaklarda dolaşırdı
bilinçler
uzaklarda olurdu
yürekler
en çokta
analar gelirdi akla
süt beyazı gibi saf
bebek masumluğunda
çığırtkan
uykusuz *******

sokaklar çağırırdı
camdan bakışlarımı
dayanamazdı çağırışına
ayaklarım
tophane çınaraltı
ahh çınar altı
kocaman bir çınar
bir destan hayalinde
altında masalar
siyah beyaz
bir televizyon
birazda eski türküler
Mutlucan dan uzak
güzeldi be
güzeldi o günler

gece olurdu
boyaya bürünürdü
sokaklar
yaşayanlar bilirdi
renkleri
her birinin
ayrı idi dilleri
yaşlar küçük
yürekler büyüktü
karanlıklar içinde
sanki göğü inletirdi/
adımlarımızın sesi
tek olmalardan uzak
kök tutmaya
başlamıştı sevdalarım
öylesine sevmiştim
bu şehri

ne çekirgesi
ne yeşili
ne uludağı
vurguna vurmamıştı beni
attığım adımlarda
çoğalan seslerdi

öylesine dönerdim
demir kapıların ardına
küçük kaçamaklardı
hani okul kaçamakları
sevdalarım böyle
işte böyle
kök salmaya başladı

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:13 PM

Mecra

belkide
mecrasız olduğundandır
düşüncelerimin
denize ulaşamaması

deltasız kalması
ütopyalarımın
olsun
damarlarımda akan kan
aynı oldukça
mecralara ulaşacağım

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:13 PM

Melez Sevdam

bir iki üç
yek du se
ne değişti sizce
meleze mi çaldı
düşüncelerim
rengimi değişti
sevdalarımın

ya o zaman
onca güzelliklere
kıymak niye

bir ağaç olmak
çamların arasında
bir meşe
yada gürgen
bir dere kenarında
salkım söğüt
yada kavak

bir ırmakta
yayın olmak
yaşamak
hissederek o anı

ne dağı
ne ovayı
düşünmek
tek bir vücut gibi
korumak her değeri

çekmek birlikte
sevda tüten halayları
bırakırlarsa bizi bize

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:13 PM

Melih Coşkun+Zafer Zengin Etnika

Hummalı bir çalışma
Sormayın, Dostlar başına!

Yenilenir gibi kent
Değişen kaldırım taşları
Neon ışıkları
Vitrinler

Yüzler aynı
Diller aynı
Kulak aynı

Farklı dillerde,
Söyleniyor aynı masallar

Uyu bebek uyu da büyü
Uyu şair uyu da büyü

Bak nasılda
Raks ediyor kelimeler

Bulutlara sordum seni.
Bulutlar mavi.
Bulutlar hüzün karası.

Aşk mı, sevdamı
Özü şiir yarası

Ahmet Arif’im
Hasan Hüseyin’im
Özledim sizi

Unutturamadı
Vitrinlerin yeni renkleri

Ama yüreğimde taze umut

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:13 PM

Memleketimde Baharı Özledim

Korku ektiler
Sevda bahçelerine
Adına aşk dediler
Sevda dediler

Eksik etmediler
Hibelerini kredilerini

Verdikçe verdiler
İnsan haklarını
Hayvan haklarını
Öldürme haklarını

Küreselleşen
Sermaye
Milletleşen
Ülkeler
İstediler
Daha
Çok
vermek
İçin

Memleketimde baharı özledim

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:13 PM

Memleketimin Üçlemesi

bıtım ağaçlarının
altına yazılırdı
taş baskı sofra bezleri
çimen kaçağa bürünürdü
boyalı yumurtaları tokuştururlardı
gönlü uzağa açılamayan çocuklar
panayıra dönerdi yeşillikler
bıtım ağaçları ve keklikler
ökseler kurulurdu uzaklara
ürpertiler dolaşırdı çalılıklarda

Okulumuzun bahçesinde
Çitlenbik ağaçları vardı
küçük küçük kuşlar konardı
gözlerim gözlerine değmeden
ordan oraya kaçarlardı
umutlarım vardı kitaplarım
insanlardan da öğrenecek
çok şeylerim vardı

Hataylı Nurullah dedi ki
Bunlar Çitlenbik değil
biliyorum dedim bıtım
sevgiyle baktım
çocukluğumu hatırladım
o da değil dedi Menengiç
bizde meşhurdur kahvesi

Şiirt’te sabunu bıtımın
Hatay’da kahvesi Menengicin
Denizli’de kuş yemi Çitlenbiğin
Meleketimin üçlemesi bildiğim

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:14 PM

Menteşe

sessiz duruyordu kapı
sen gelince gıcırdadı menteşe
yayıldı koridora bir soluk ışık
ince kıvrak beden gibi
uzuncaydı gölgen
dağıldı düşüncelerim
bir şeyler düştü içerime
boğdu kırılganlığın sesi gibi
menteşeler gıcırdadı kapı kapandı

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:14 PM

Merhaba

yine
sabah oldu
gözlerim mahmur
bir avuç su istiyor
merhaba diyebilmek için
günün gerçeklerine
dışardan tek tük
motor sesleri geliyor
zaman belikli
hayli ilerlemiş
can
bir sıcak
çay istiyor
sıcak bir merhaba ister gibi
Merhaba dostlar
Merhaba gün ışıkları

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:14 PM

Mevsim Yaz

Der ki
Bir düşünür
“Su ile başladı Medeniyet”

Bulutlardan uzak
Bir gün
Mevsim yaz

Martıların sesi
Biden çok uzaklarda kaldı

Martılar, neden
Çığlık çığlığa bağırırlar
Bir şeyler mi var
Anlatamadıkları

Güneş vurur
Buhar olur su
Yükselir gökyüzüne
Doğru
Bulut olur
Damla olur

Neden
Damlalar
Yeşilin üzerine
Daha fazla düşer
Yağmur olur
Toprağın kokusu
Duyulur

Çaylar dereye
Dereler ırmaklara dönüşür
Özlemle buluşmak için
Denizlerle
Emek emektir, birleşmeleri
Deltalar oluşur
Her kıvrımları
Irmakların
Bir başka yaşamdır sanki

Martılar uçuşur
Kuşluk vakti başlayan
Akşamın sessizce
Gelişine kadar uzanan
Oynaşırlar denizin üzerinde
Gündüzün yakamozları gibi
Yakamoza benzer umutları
Parlak, suya çizilmiş resim gibi
Bağırırlar, hiç durmadan
Yüreğimi yakar çığlıkları
Canım yanar
Canın yanar
Anlarım onları
Denizler kirleniyor
Aslında kirlenen
Medeniyet karışmış
Suların getirdikleri

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:14 PM

Mevsimler Geçtikce

gözler taşır
her şeyi yüreğe
ahh o harman yeri
rüzgara savrulan yürekleri

dağı dağ gibi
bağı bağ

kaç pulluk
geçti üzerimden
kaç gök gürledi derinlerden

erken açtı başaklar

hayra yormak ne mümkün

daha kaç koç yiğit yetişecek
kaç toy düğün kurulacak

mevsimler geçtikce
yılların önünü kim kesecek

tüm sevdalarımı gömüyorum
bu kızıla doymuş topraklara
bu topraklar sevdasız koymaz beni

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:14 PM

Meze

tadına varabilmek için şiirin
iğdişleşmiş kelimeler içerisinde
çöplüğünde debelenen horoz gibi
didinip durdum bulmak için
biberini tuzunu salçasını yağını
unutmamışlardı unuttukları aşı

alışamadım meze yapmaya
yarım asır biriktirdiğim
ilmek ilmek emek emek
bilgi birikimlerimi

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:14 PM

Mundar

balık istifi
dizilmişti
dolabın içerisine

dokundun
dokundum
dokundular

sonra
kimse almadı
sordum
mundar oldu dediler

o nedenledir ki
müsaade etmem
kimsenin dokunmasına
açıkta kalmış duygularıma

varsın diyeceklerse
yabani desinler…

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:14 PM

Mutlaka Güzel Olacak

kora tutuk
körük basarak
örse koyduk
çekiç vurarak
suya koyduk
çeliğe dönmedi
emeklerimiz
ya biz bilmedik
yada sevgiyi
ölçemedik
tezgahlarımızda

ama
yinede
çıplak
yüreklerimizde
bizim olmayan
bu dönemde
umutlarımız var
beklemelerde
hey şey bir gün
mutlaka güzel olacak

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:14 PM

Nasıl Bahsederim

ezilmişken
tüm çimenleri ülkemin

nasıl bahsederim
ıtır kokularından fesleğenden

sızar pelte pelte olmuş hayallerim
kalemimin çizgilerinden

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:14 PM

Nasıl Durdura Bilir ki

pencerenin önünde
yıldızların savurduğu
olgun huzmelere
dokundurarak tenimi
beslerken bilincimi

gecenin zifiri karanlığı
yüreğim ile baktıkça ben
nasıl durdura bilir ki
korkularımın dizelere gidişini

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:14 PM

Nasılda Açacak Güller

kem gözlere şiş değmesin değmesin
bir kalem ucu kadar acı verebilir misin
düşürebilir misin koru yüreğimden içeri

ama ben kaleme dokunarak söndürebilirim
en ücra köşelerdeki yangınlarınızı bir bir
vurulmazsa ellerime kelepçe yüreğinize mühür
sanmayın ki gürleyen topları yürek ısıtır
düştükçe bilincimize kızıla çalan gülleleri
karanlığın içinden geçerek kuyruklu yıldız misali

bizim meşrebimizde yıldızlara dilek tutulmaz
öylesine sokaklarda tenekeler çalınmaz
vurulur isyanlara kamçı gibi satırlar
kor alevlerde çeliğe su verir ozanlar
her düşen yiğit toprakta başak
gökyüzünde yağmur tanesi olarak
yüklenir bilgeliğe yaşatarak

kem gözlere şiş değmesin değmesin
bir kalem ucu kadar acı verebilir misin
düşürebilir misin koru yüreğimden içeri

bak işte o zaman ozanım
nasılda açacak gönlümüzün gülleri

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:14 PM

Ne Çareki

ne garip haberler düşüyor sayfalara
çöpten bulduğu salamı yiyen ailede
diye başlayan ölüm haberleri

işsizlik dokuz nokta bir gerilemiş
dört günlük bebek sokağa bırakılmış
bir gariplik var bu işlerde bir gariplik

kış güneşi gibi ısıtmıyor tenimi
bilsem de orda olduğunu bilmenin ötesinde
kar etmiyor üşümeye var olduğu

toprağı ıslatan damlalar sanmayın ki
bulutların bıraktığı yağmur taneleri
saplanmış tırnaklarım avuç içlerime
ne çare ki yetmiyor haber sayfalarına

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:14 PM

Ne Çok

ne çok
mutluluklarla
doldurmuşlar
dağarcığımızı

avunmuşuz
açmışız elimizi
duacı olmuşuz
günahlarımızın

tövbeler sunmuşuz
tüm aflarımızı
erdem sanıp
erdirmişiz kemale
şarlatanları

sev sevki
sevgili KUL
olursun demiş
ne görkem demişiz
sev dedi

tasmanın ucunu
vermişiz ellerine
efendilerimizi
yaratmışız
kelebek ömürlü
köle hayallerimizle
keserek umudu
umut dilenir
olmuşuz efendilerden

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:14 PM

Ne Çok Şeyler Yitirdik

ne çok
şeyler yitirdik
çocukluğumuzdan bu yana

yeni alınmış
Sümerbank mamulü
İskarpinlerle yattığımız
huzur dolu günlerimizi
yarım kilo et alabilmek için
et balık kurumunun
önünde beklentilerimizi

ne çok
şeyler yitirdik
anılarımızdan öte

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:14 PM

Ne Diyeyim Gülüm

ne diyeyim sana gülüm
varoşlarına sevdanın
güneş doğmuyor

ürpertiler arasında
kaldıysan eğer
yenildiysen soğuğa
örtünmediysen
bilgi birikiminle

ve

halen dinlemedeysen
ezbere dayalı tembelliğinde

dik olsun istiyorsan kuyruğun

keçiye inat
uzaklaştırır
seni benden

yanar yüreğim

solan bir çiçeğin
tacına dokunurken elim
bükülür benimde boynum

ben onu anlarım


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 04:31 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.