![]() |
Yollarımız Toz Dostum
Selam verdik, borçlu çıktık derler ya, Gönül verdik, dertli olduk biz dostum. Çileleri kader yazmış alnıma, Bir de yardan ihaneti yaz dostum... Çok yaşayan değil, gezen bilirmiş, Bizim gibi gurbet gurbet gez dostum. Hasret kaldık selamına burada, İki satır mektup yolla tez dostum... Vefasızlar çıkar hayat yoluna, Eğlemez gönlünüşarkı, saz dostum. Gelmez miydik sanıyorsun yanına, Görünmüyor yollarımız, toz dostum... Çiçek olsan koparırlar dalından, Derviş olsan çevirirler yolundan, Bülbül olsan bıktırırlar gülünden, Dostun ile düşmanını sez dostum... Sezar'ın hakkını vermez Sezar'a, Gözün açık götürürler mezara, Çok sevenler gelir imiş nazara, Sevdalara tez değiyor göz dostum... Muradım der; hayat kapısız bir han, Kimseye miras kalmıyor babadan, Ne kazandık bunca emek, çabadan, Sen gel de bu bilmeceyi çöz dostum... |
HAYAT BANA YALAN SÖYLEDİ
İlk kez hesaplaşıyorum kendimle... Tuhaftır kalemi, kâğıdı ve seni Onca sevmeme rağmen, Sana ilk kez yazıyorum... Şimdi sen yoksun, seni düşünmek var. Çocukken de seni düsünürdüm her gece, Radyo dinler, şiir yazardım, Her Çarşamba pazara giderdik annemle, Babam maaş aldığında baklava yerdik. Dondurmayı da çok severdik, Ablam üç top yerdi, ben iki top, Yalnızca bu yüzden kavga ederdik. Oysa, oysa hayatımın vaz geçilmeziydi ablam, Onun da yüzü hiç gülmedi, Hayırsızın birine kaçıp mahvetti hayatını, Aklımdan hiç çıkmaz gittiği günkü karanlıklar. Hüznümü büyüttüm o günden beri, kendimi değil, Gözlerimde halâ bir çocuk ağlar, Düşlerimi gezdirdiğim bulutlar, Bir tohumun özlemiydi çiçeğe, Ve halâ kulaklarımda annemin sesi, Bitirsen şu okulu, bir işe girsen... Şiirle karın doymadığı doğruydu, Bak Cemil okudu mühendis oldu, En güzel kızıyla evlendi Üsküdar’ın, Evinide aldı arabasını da... Ben ise bağlama çalardım kendi halimce, Sesim güzelmis öyle derlerdi, Nereden bilirdim, Hep hüzünlü türküleri söyleyeceğimi? Hayat bana yalan söyledi. Mektuplar yazardım Almanya'daki abime, Okulu bitireceğime söz verirdim, Masum düşlerimin o en sürgün adasında, Bakışları uzaklara dalıp giden şarkılar Ve mevsimsiz solmuş bir çiçek gibi, Ayaklar altında nasıl ezilirse umut, Benim de güneşimi işte öyle çaldılar. Öyle tutsak aldılar sevinçlerimi. Sensiz geçen her günü hesabıma yazdılar, Şimdi öyle uzak ki... Çay içip simit yediğimiz o günler, Kardeşine karne hediyesi, uçurtma yaptığım günler Öyle uzak ki... Oysa saçaklarda titreyen bir serçenin, Ekmek tanesine kanat çırpması, Ve bir anne duası kadar içten sevmiştim seni. Fener stadında Beşiktaş maçı, Ve parasızlığımız devam ederken, Bütün mavilerimi sana vermiştim. Kaybetmek alnıma yazılmış sanki Olmadı bir tanem... Hayat bana yalan söyledi. Babanın tayini çıkıp ta gittiginiz o kış, Yine pençe yaptırmıştık ayakkabılarımıza, Sana söyleyememiştim ama işten ayrılmıştı babam, Kapanmıştı çalıştığı lokanta. Senet zamanları daha bir çökerdi omuzları, Ve akşam trenlerinin işçi yorgunluğuyla Daha bir uzardı raylar. Sitemlerim bile eğlenmişti hayata, Öfkeli bir yanardağ isyanlara uyanmıştı, Üstelik, üstelik sen de yoktun artık, Oysa, yalnızca sen öpmüştün gözlerimi, Bir yanı hep eksik kalmış çocukluğumun. Aslında her insan yenikti hayata, Ve birazda küskün... Son trende kaçınca istasyondan, Öyle kala kalırdık yorgun ve üzgün, Kendime düşmanlığım bu yüzden, Hep kendime pişmanlığım... Şimdi her şeyim yarım, Fotoğrafının arkasına ne yazdığımı bile çoktan unuttum. Bir silâhım olsaydı, bir silâhım, Yoksulluğu şakağından, Kaybetmeyi kalbinden, Ve sensizliği alnının tam ortasından vururdum. Düzmece duygular harcım değildi, Uzak denizlerin fırtınasıydım, Karlı dağların kekliği... Yoksuldum yoksul olmasına ama onurluydum. Şimdi ne sen varsın, ne o eski sevdalar, Olsun, üstüme devrilse de bu sağır karanlık, Akşam olur şairlere gün doğar, Bir kerecik söyle demiştin, Söyleyememiştim hani İşte şimdi söylüyorum: SENİ SEVİYORUM. |
SON HIÇKIRIK
ilk mektup tadinda yazilmaliydi bir askin son satirlarida sana ilk mektubum say bunu da belki seni cok ozleyecegim ama bil ki seni hep cok sevdim ve her zaman sevecegim. seni cok seviyorum her zaman sevecegim bin kalbim olsa sana hepsini verecegim. bir gun kaparsak gozlerimizi son hickirik goklerde bulusturacak bizi sana bu kez okeyden caldigimiz taslari degil yuzunun kiblesine okuyamadigim dualari yazdim ne ezberleyip unuttugumuz hicaz sarkilari ne de zulada sondurdugumuz sigaralari beyaz yalanlarimizin ince hesaplarinda degil yillardir icimden sayikladiklarimi yazdim sana idamimi son dilegine tasiyamadigim itiraflarimi caldigin yillarimi yazdim bu kez sana icimin en ic yani sakin aglama sen yoklugumu da at pencereden simdi ve okudugun her satirda yirt beni duvarlara astigin her asi sitemini tak pesimede gonder hadi icimin aciyan yuzu akin aglama sen agzimdan her kacani ezberle sadece ve soyleyemedigim diger yalanalri da bu mektup Allahin emriyle bu mektup sana tum hasretiyle seni cok seviyorum her zaman sevecegim bin kalbim olsa sana hepsini verecegim. bir gun kaparsak gozlerimizi son hickirik goklerde bulusturacak bizi tipki gozlerinin renginde murekkebim satirlarim bahtinin karanliginda kaybedilmis butun savaslarim adina yenilmisligin mahcup casretine siginipta sensizlige ve hep sessizlige biriktirdiklerimi icimde daglari deviren gizleri yazdim sana bir gun bu hikayeninde bitecegi aslinda hep aklimda sana veremedigim butun sozler artik son satirlarimda icimin en ic yani bendeki bir enkaz yigini seni terketmenin bile baskaydi tadi sana hasretlenmek zaten bana mubahti baksana bu ayrilik ikimize de cok yakisti icimin aciyan yuzu sakin aglama sen bendeki bir ayriligin huznu sende kaybetmisligin aci telasi inan seninki cabuk gecer ama benim ayriligim kimbilir kimbilir kac omur surer bir gun kaparsak gozlerimizi son hickirik goklerde bulusturacak bizi |
AYRILIĞIN İLANI
Gidiyor musun diye sorma bana. Gönderen sensin. Ne terk etmeyi istedim seni, Ne de daha yaşamadığımız bu aşkı toprağa gömmeyi. Senin kadar öfkeliyim ben de. Senin kadar endişeli... Bir dokunuşunla bin kenti yıkacak güç verirdin bana Ama inandıramadım seni. Sen, sorgularken beni kafanda Ben, gözlerinin içine bakıyordum kuşkuyla. Bir tek sözün bağlardı beni sana, Oysa sen hep susmanın koynunda. Aşkın içine bir kez girdi mi kuşku, Teslim alır bedenleri de. Sütten çıkmış ak kaşık değildim Ama yalanı sokmadım iki kişilik dünyamıza. O dünya ki bazen minicik bir odada Bazen kentin ortasında şekillendi. Nasıl da güzeldi... Zaten varsın diye her şey güzeldi ama Sen buna inanmadın. Ah bu sorular... Yaşamak varken sevdayı delice, Niye boğarız sorularla? Nasıl ikna edebilirdim seni? Ben, aşk dedikçe sen, dur dedin. Ben, seninleyim dedikçe Sen, hayır dedin. Zaten az konuşan sen Olumsuz ne kadar sözcük varsa Bulup çıkardın ortaya. Bense hiç bir şey diyemedim. Ne kadar zarar vermişim sana meğer. Nasıl değiştirmişim seni. Oysa hiç böyle düşünmemiştim. Kimseye zarar vermek istemem ben. Kimseyi olduğundan farklı bir hale getirmek istemem. Ama öyle oldu işte. Demek ki; gitmelerin zamanı şimdi. Çocukluğuna sığınır atlatırsın bu acıyı. Ne sevişmelerimiz kalır aklında, ne sevda sözlerimiz. Rahat değilim diyordun ya, rahat ol artık. Gülüşlerini saklaman için bir neden kalmadı. Tedirginliğinin sebebi de kalktı ortadan. Biliyor musun bir tanem! Gidişim yürekten değil, zorunluluktan. Sanma ki, bu toy sevdayı başka kimliklere taşırım. Sanma ki, benden sakladığın gülüşleri yalancı yüzlerde ararım. Seni de götürürüm yüreğimde. Her zaman yokluğunu taşırım. Bulup, bulup kaybettim seni bebeğim. Ne yazık ki, tozduman edemedim kuşkularını. Ne yazık ki, kalamadın bana. Öpücüğümün kokusu kalacak kapının eşiğinde. Kokladıkça; bizi bir yanlışa mahkum ettiğini anlayacaksın. |
elimi uzatsam tutmak için ellerini...
boş dönecek yine bilirim... bilirim de anlatamam deli yüreğime... bilirimde söz geçiremem sensizliğe... ağlarım sessiz sessiz bir köşede... kimse görmez... kimse bilmez... seni ölesiye sevdiğimi... nefesime nefesin değmesi gerektiğini... görmek için gözlerime gözlerinin değmesi gerektiğini... kimse bilmez... kimse seni nasıl sevdiğimi? deliler gibi... |
ugün aklımdasın...
yine tüm varlığımla seni düşünüyorum... elimde olmadan... izin bile almadan senden... kızma ne olursun sana özlemlerdeki duygularıma bügün yine düşüncelerimdesin.... yine meşkul ediyorsun tüm hücrelerimi... ben istemesemde... varlığına varlığım ihtiyac duyuyor... aşkın beni sana mecbur kılıyor... bugün yine sendeyim... senli hayallerde.. üzgünüm elimden gelmiyor seni düşünmemek... beceremiyorum sensizliği... seni unutmayı.. Allah kahretsin çok seviyorum seni... |
BU SEVDANIN ATEŞİ
Hep ertelenen bir an hiç yaşamamaya mahkumdur... Düşlerin bekleyişini yalnızca bir hüsran karşılayacaktır.Mevsimleri sayarsak ömür baharsız tükenir gider.Sevdiğimizi bulmak yada bulduğumuzu sevmek tercihi en zor olan iki seçenektir bu sınavda... Boşuna akan ırmaklar mı var yüreğimizde,sebepsiz mi coşkun bir deniz de maviye hasretliğimiz?Ufukta görünen o ki,mutluluk tek kişiliktir aslında karşımızdakinin çabasına ihtiyacı yoktur mutluluğun,Aşkın da sevdiğin kadar büyüktür.Sevdiğin sürece meydan okur dünyaya. Hasretle beklenen gelmez hiçbir zaman,o hasreti yalnız tüketirsin.Karşılık bulmuyorsa sevda,umut değil,kendini hükümdar sana köleler üretir,dönemezsin. Ama boşa geçmemiştir dolan vakit.Heba olan şiirlerin de değildir.Türkülerin diliyle yas tuttuğun *******,sırdaşlığını hiç terketmez.Kıymetini bilmediğin kır çiçekleri yeniden açar,o gül solarken. Ayrılanlar yıllar geçse de üstünden,hep aynı acıyı çeker.Ama yollar hiç bitmez.Sonuna geldiğini zannettiğin yerler birer duraktır aslında.Ve sen yolculuğunu gönüllü bitirmişsindir o durakta.Güneş hep geç kalırmış gibi gelir,sen bir baharda mevsimler başka hava da... Gerçeklerle düşler yerini kaybeder.Bir tek o kalır yüreğinden hiç gitmeyen.Aynı bakışlı resmine saatlerce dalışın kalır,sevdanın tutsaklığında acılarını dindirmeyen... Şöyle dimdik durup rüzgara karşı ‘Ey hayat sen şavklı sularda bir dolunaysın,aslında yokum ben bu oyunda,ömrüm beni yok saysın’ diyerek çekip gitmek gelir aklına,Bedeninizin parçalanması hiç umrunda değildir ama sevdiği uğruna ölenlerden olmak istemezsin.Çünkü yalnız yaşarken bir ihtimal daha vardır.Belki ölüme değil ama onun hayatına geç kalmışsındır.Uzaktır,öyle kalacaktır belki.Hep bir umutla beklenirken sevda habercisi,yüreğini teselli etmek de sana düşer. Herşeye rağmen korkutmasın seni bu sevdanın ateşi.Her yangın önce başladığı yeri yakar.Sana küçük kendime büyük gelen yüreğimde,yıllar geçsede senin adın yazar.Ve bil ki sevdiğim,uslanmaz ruhum yaşadıkça seni sever,seni sevdikçe yaşar... |
Bu kent! Bu sokaklar!
Gri bir özlem taşıyor kıyıdaki o banklar... Ahh... Hâlâ esaretin altında bu kent... Yarım bırakılmış bir besteydin sanki hiç kimsenin bilmediği. Hâlâ söyleniyorsun buralarda, melodin hiç dinmedi... Bilir misin bu kent tepeden tırnağa sen dolu. Her adımımda, her sokakta sen çıkıyorsun karşıma. Gün seninle başlıyor bu kentte... Önce güneş oluyorsun, derken kahvaltım, müziğim, çantam, saatim... Her şey sen oluyor birden. Gittiğim kafe, baktığım deniz, yaktığım sigara, her şey sen... Hâlâ söyleniyorsun dedim ya buralarda, kulağımdaki uğultu sen... Gözümdeki görüntü sen.. Yüreğimdeki gürültü sen... Hâlâ esaretin altında bu kent, burada yaşamak sen... Ve gün senle bitiyor elbet... Şimdi içimde hazin bir sonbahar gibi soluk hayalin! Ve artık yordu yüreğimi melodin.. Yeter! Sonu gelmedi mi bu esaretin? |
Abbas
Haydi Abbas, vakit tamam; Akşam diyordun işte oldu akşam. Kur bakalım çilingir soframızı; Dinsin artık bu kalp ağrısı. Şu ağacın gölgesinde olsun; Tam kenarında havuzun. Aya haber sal çıksın bu gece; Görünsün şöyle gönlümce. Bas kırbacı sihirli seccadeye, Göster hükmettiğini mesafeye Ve zamana. Katıp tozu dumana, Var git, Böyle ferman etti Cahit, Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş'tan; Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan. |
Gel
sen yoksun bütün sokaklarına kar yağıyor ömrümün nefesim üşüyen bir gelincik ayazı bütün ******* aysız durmadan bir ezgi savruluyor dudaklarında *******in hüznün uzayan saçlarında kimsesizliğim kanıyor yağmalanmıs bir ömrün ortasından sızarak yaralı gönlümün ırmaklarına doluyor gel her gece bır deprem oluyor ey çağlayan bir suda yittirdiğim menekşe gözlü kız seslen bana nerdesin, hangi uzak şehirdesin bir rüzgârın kanatlarına vursam duyulur mu sesim gel erişilmez uçurum diplerinde kaldı özleyişler yaralı ceylanlar sekiyor bakışlarımda tomurcuklar öksüz, serçeler dilsiz her durakta boynu bükük bir çocuk üşüyor ve ben bu yağmurlar dolusu yalnızlığımla bütün bulutlardan sana koşuyorum gel yürekler boş, bakışlar anlamıyor beni her akşam vakti, el ayak sesleri çekilirken caddelerden vurup yüreğimi narlı sevdalara yıldızlara ağladığımı kimse bilmiyor kimse bilmiyor, her gece dudağımda bir şiirin kanadığını ey yavru bir kuş gibi düşlerimin arasından uçup giden uçarı kız yaşım on beş idi, yüz oldu, binyüz oldu yaşlandım yaşamadan aşkı ve baharı farkında değilim şimdi, geçen günlerin değişen mevsimlerin yağan karlar altında kaldı kalbim gel geçmiş bahar sokaklarına çıkar beni bahçesi tarumar bir çiçeğin kirpiğindeyim bir kar çölünün ortasında bir insan mahşerinin içinde yapayalnız her bakışta bir hüzün, her hüzünde bir bakış kanamada bir sonsuz rüzgar başladı gittiğin yerde gel gel bahar sokaklarına çıkar beni yıldızları sönmüş bir gecenin sayfalarında ışıksızım özlemler damıtıyorum durmadan karanlığın yapraklarına kalbimin üstüne üstüne yağıyor kar, göçüp gitti kuşlar çoktan ve ben bölüp iklimlere o sevda tılsımı türküleri işleyip alnımın çizgilerine tel tel kalbimi sana rehin tutuyorum gel hasret ki yolları kanamalı ağır bir hüzündür geçip giden günlerin terkisinde rüzgâr koyaklarını yitirdi, sözcükler büyüsünü her mısrada çığlık çığlık yüreğim gel ömrümün bütün sokaklarına kar yağıyor şimdi. |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 08:06 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.