![]() |
Hiç Kimselerin Kimsesi
kendal; vahşi bir ağıtın gizli öznesi. kendal, yaban sevdaların suskun güncesi. kendal, umudun dağlara akseden sesi. kendal,yüreğim, hiç kimselerin kimsesi... kendal, yalnızlığım ve zayi yılların ceremesi. İrfan Bakırcı |
Hoş Geldin Eylül
sızıverdi yine ömrümüze. mütevasızca, küfrünü,hüznünü vurarak yüzümüze. geldi hazan... kekremsi bir tat vererek sığındı gönlümüze. aşklaşmaların mevsimini geride bıraktık istemeyerek. elimizde olmadan koyduk kapıya aşksıcak bir ağustosu. yol verdik bir yaza yaşanamamış tüm aşklara ihanet. ve eylülü getirdik ömrümüze, mutlu bir yazı yaşamış ihtimali bulunan gönlümüze muhalefet. hoş geldin eylül. ama safa getirmedin hüzzamı zaten vardı olabildiğine ömrümde yüzün ama dert etme vardı zaten gözlerimde hep o karsoğuk hüzün. İrfan Bakırcı |
hoşçakal, çok hüzzam bir kelimedir.
hoşça kalınamayacağını bile bile söylenen aslında manası ifade edilmeden çokça kullanılan. kimine mutluluk verip; kimini yaralayan kanatan, sancıtan, acıtan. acıtan.......................... hoşçakal çok hazin bir kelimedir. daha çok yine görüşürüz. hoşsun, hep böyle kal maksatlı olsada; nadiren artık görüşmeyelim. unutalım hoşçakaldığımız anları. yarına bakalım ayrı ayrı ifadesidir. ne kadar hoş kalınabilecekse..... hoşçakalıyorum sevgilimartık dediğin, istediğin gibi kalıyorum. kalakalıyorum olduğum yerde, tuzlu damlacıklar süzülsede usul usul yanaklarımdan mağrur ve yavaşça. sen hoşçagidiyorsun ben (baka) .. kalıyorum ardından... hoşça.... İrfan Bakırcı |
Hoşçakal Canım
hoşçakal canım... hep olduğun gibi... benim dağınık bir gazel gibi kalışım döndürmesin seni yolundan. gözbebeklerimin büyümesi istemsiz iç çekişlerim tutmasın kolundan. hoşçakal canım., hep öyle kal... ses çıkarma... gizliden git.. belki gitme derim. belki gözyaşı dökerim. ağlarım. biliyorsun uykum hafiftir. uyanırım. hoşçakal canım.. görüyorum gidişini... hissediyorum. hoşçakal canım.. ben uyanmadan git yalvarıyorum..... hoşça...kalma canım..... git.......... İrfan Bakırcı |
Hüzzamdır
şiirler yazarsın, içinde hiç kimseyi barındırmayan. sonra oturur ağlarsın birine, şiirlerinde bile olmayan. bilinir... hüzzamdır her şairin serveti. sözcükler gözyaşıdır ayrılık kehaneti. İrfan Bakırcı |
İhanetsiz Bir Sevda
seni hiç unutmadım ayçiçeğim hiç aklımdan çıkmadın hiç unutmadım seni hiç bir anımda. unutamadım gözlerinin karasını, hep hayalin vardı yokluğunda hasretinin boy attığı gönül toprağımda. vede adın kesik kesik takılı kaldı boğazımda, hıçkırık oldun özlemini gözyaşımla her suladığımda. senden hiç ayrılmadım gül dalım. uzayan yollar kifayetsizdi ayrılık gibi her an yanıbaşındaydım ben, ve sana olan aşkım; her zamankinden daha büyük, daha eşsizdi. belki vuslat belirsizdi, belki bir resim, bir gonca hasrete yetersizdi. lakin döneceğim, ve ömrümün sonuna kadar seveceğim sözüm; sevdamdanda eksiksizdi. seni hiç aldatmadım esmer güzelim. okşamayı bırak el sürmedim hiçbir saç teline saçlarından gayrı. hep tek oldun sen bende, her telini delice sevdim saçlarının, bir bir ayrı ayrı. benim sevdam tertemiz, lekesiz, ihanetsiz bir sevdaydı. hiç ihanet etmedim sana. hiç ihanet etmedim ben aşka. vede tutmadım, öpmedim hiçbir eli sen ve anneminkinden başka.... İrfan Bakırcı |
htiyar Bankta Bir Genç Kadın
hazin, soğuk, kederli bir ilkbahar sabahı. ihtiyar bankta oturan bir genç kadın. dışarıda, sanki ödünç alınmış bir kış rüzgarı. vakit kuşluk vaktinden azıcık erken, insanlar kucaklaşıp hasret gideriyor, kadın uzaklara dalıp, gizli gizli ağlarken. gözleri puslu, kirpiklerinde gözyaşlarının özgürlük savaşı. birazda sızı, ve unuttu galiba, artık gelmez telaşı. işte bu gelen, işte bu yüreğini ezipte giden, her sabah Ankara'dan O'nu getirmesi gereken; tam üçyüz altmış beşinci tren. hazin, soğuk, kederli bir ilkbahar sabahı. ihtiyar bankta oturan bir genç kadın. dışarıda, sanki ödünç alınmış bir kış rüzgarı. tam bir yıl olmuş, bir buruk bahar ayrılığı yaşanalı. yinede umut, illede umut. parmağında bir ondört şubat hediyesi, yarın belkinin cesareti. ayaklarında aşkın prangası, ve onsuz asla olmaz esareti. ihtiyar bankta oturan bir genç kadın... sen adı unutulmamış, yüzü hayal meyal tarifsiz. ben, o her sabah, Haydarpaşa'da seni bekleyen talihsiz İrfan Bakırcı |
İlkbaharda
sana verebileceğim bir küçük tebessüm. hani az veren candan. gücenme tutarken ellerini, titrersem heyecandan. yok bu akşam konuşamam. her şarkı bize yazılı sanki, nedir bu musukinin bize ettiği? birde çiseliyorki sorma. off. yağmur bir yandan, radyo bir yandan. hadi gel sen delikanlı olda, kalk bakalım bu hüzzamın altından. İrfan Bakırcı |
İmkansız Aşk
sen benim kimsesizliğimsin, ölümcül yanlızlığım, sebepsiz kızgınlığım ve manası çözülemeyen anlamsızlığımsın... dünyayı bir yana, seni bir yana koyduğumdan beri dinmiyor sızım. sende yoksun olmanı istediğim yerde, ben seninle sensiz, seninle yanlızım. bir sabah demir parmaklıklı penceremden, bir güvercin yollayacağım sana. paylaştığımız ekmek kırıntılarının hatırına, sana uçuracağım sitemlerimi takıp kanatlarına. uçarda varırsa şayet; bir güvercin kadar vefalı çıkarmısın? çoktandır sabahsızım, sende bir masum güvercin kanadında, bir selam yollarmısın? sadakatime vefa,gelipte insafa, nasılım sorarmısın? hücreler çok karanlık. sabahı yazarmısın? gece sana yazılı sen geceye, sabaha yedi yıl var, sana vuslat sınırsız. bu gece mehtap var sanırım. takvim kayısı yapraklarını döktü. gözkapaklarım yorgun, gözkapaklarım perişan, kararsız. gece sessiz, hücrem karanlık, ben yapayanlız. sen benim kimsesizliğimsin. ölümcül yanlızlığım, sebepsiz kızgınlığım, ve manası çözülemeyen anlamsızlığımsın. karanlıktan duvarlarını dahi seçemediğim hücremde, bir çakmak taşı kıvılcımı aydınlığımsın. bu kadar uzak olmamalıydık seninle... kimbilir şimdi sen; ılıman iklimlerin gökkuşaklarında, yedi rengi ayrı ayrı tatmaktasın. ben sensizliğe müebbet, kapkara yedi yıldır yatmaktayım. sen mehtaplı *******de avuçlarınla yıldızlar tutmaktasın. bense yedi yıl daha güneşe hasret, gitgide karanlığa batmaktayım. bari korsan kaçamaklarımız olmalıydı seninle. hiç değilse elele tutuşup gezmeliydik düşlerimde bir iki akşam. yada bir nebze bakışmalıydık camdan cama. bir türkü söylemeliydik bari aynı akşama. bir kez olsun aynı geceye yatmalı, aynı sabaha uyanmalıydık. ama bilirimki mümkünü yok bu usulsüz sevdanın. benim elim kolum bağlı, senin cam çerçeve dört yanın. sen benim kimsesizliğimsin. ölümcül yanlızlığım, sebepsiz kızgınlığım, ve manası çözülemeyen anlamsızlığımsın. ben mahkümum mahpus damında, sen ranzamın başucunda kartpostalımsın. sen benim imkansız, imkansız aşkımsın.... İrfan Bakırcı |
İnfazımı Yaktım
seni kaybettim. dolmasını bekliyorum miadımın. infazımı yaktım bütün kartpostallarımla beraber. kül rengi akşamlarda. reel bir yalnızlığı yaşıyorum seni kaybettiğime değil; yüreğime hapsettiğime yanıyorum. sabahı yok artık ömrümün. kül rengi geçecek artık zamanlar. içimi kemiren bu kahrolası yalnızlık değil nefes alışımız gibi kandığımız yaşanılan ve bir türlü itiraf edemediğimiz yalanlar. masa üstünde boynu bükük kaldı kağıt kalem yazılamayacak bir daha umutlar. infazımı yaktım ey sevgili koynumda yalnızlık bir de kül rengi akşamlar. içerdeyim. en içerde. hani o son kartpostalının geldiği adres hani o yüreğimin ilk kez sana yandığı yerde. İrfan Bakırcı |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 09:44 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.