![]() |
Dert Döngüsü…
Bazen hayat sınavımız şiddetli, Arka arkaya gelir dert dalgaları… Vurur kaya yerine kalbe süratli, Sineye çekeriz içimizdeki kavgaları! Oysa herkes mutlu, görünür huzurlu… “Niye ben…” Sorusuyla yaşarız isyan dolu! Nereye baksak üzerimize gelir, şer kargaları Meşakkat sarar çaresiz, sağı solu soluğu… Yatılır mı şimdi acılar içinde hastanede, Şöyle keyif çatıp yemek varken kestane! İnandığımıza bile küsüp dizeriz ön yargıları, Ağlarız gizli saklı karanlıkta âcizane… En sevdiğimiz her zaman suçludur! Kırmak için sözümüz güçlüdür… Ondan biliriz tenimizdeki sargıları, Sabır sabırda… Sorgusu taçlıdır! Kimse şerri, sıçrayan çamuru Kendine dokunsun istemez, mükemmeldir hamuru! Başkasına inatla batırır böyle kargıları, Her acısında sıralar, ömürlük sömürü… Dert bilinse aslında rahmettir, Mevla’dan bize hayır işarettir… Anlamak ister samimi sevgileri, İki cihanda nimetlerine diyettir… Safet Kuramaz |
Diliyorum…
Allah için yazılan derin tevazu ve hissediş, İncelikten anlayanlara ders nakış, nakış! Yaşamak anlatmaktır imanı, tebliğdir... Okumak lazım ama okuduğunu yaşamakta gerekir! Hariciler gibi uç olmak kimin yararına? Kur'an söyler orta yolu seçin paylaşımlarda... Hoşgörülü ve Mevlana meclisine açık yüreğimiz aşkla... Ney tadında döne, döne tasavvufla Muhteşem gönül sofralarında birbirimize sarılmaya O kadar ihtiyacımız var ki... Camiden kopmuş, Maddiyatla dolmuş, Sohbetlerde, okuduklarında sürekli eğitim gören Ve yaşama yansımayan paylaşımlar hayli yormuş... Öyle kopuk yaşıyoruz ki! Viraneye dönmüş günümüz orta çağ karanlığı, Cenaze namazının ardından doldursun miladını… Artırsın iyiyi emreden Allah dostlarını, Her duamda diliyorum yaratanımdan… Safet Kuramaz |
Doğa/İnsan...
Kar neden beyaz yağar? Yağmursa renksiz ağlar… Aynı buluttan düşer, Toprağı farklı dağlar! Köpek balığı hariç, Her can hastalığa taç! Ecele güçtür haraç, Toprak üstünde yaşar! Hava, su, yeşil orman Olmazsa olmaz bir an! Umutla dolaşır kan, Her canda kalbe koşar… Toprak her kiri saklar, Üstünde güzel aklar, Her mevsimde ayıklar… İnsan düzene şaşar! Aklın marifetini, İradeyle nimetini, Söz vermiş hak daveti, Çirkince gizler beşer! Doğa aynadır cana, Ders verir yana yana, İsyan bilse boşuna, Yanlış vazife deşer… Safet Kuramaz |
Doğa/Üstüdür İnsan...
Kurtlar ulurken tilkiler/Kümese girer Adresi belli olan öldürülür/Kurnazı keyif sürer Doğaya hastır bu kural/Oysa, insanı sarar Bir an belki güler/Sonra anlar ki, bedeli ağır! Kainatın şahıdır oysa insan Her emanete olmalıdır lisan Kul olmalıdır kurulmadan mizan Ne devekuşudur nede sağır! Safet Kuramaz |
Doğal…
Geldi mi derken, beklerken geldi işte zamanı Bahar geçti, hasatı biçmeli, almalı Güneş tepede, terler alında, yemek zamanı... Bir ağacın gölgesinde pilav la ayran ne güzel yeniyor Hoş basit ortam ama doğal... Taş binalar arasında, içimizde kalmış çok şey Ayaklar toprağa yabancı, yürek sevgiye Cümbüş olsa, onca rakslar olsa, çalsa ney... İçimde ki coşku sana koşuyor senin gerçeğine Hoş basit eylem ama doğal... Nerelerdeydiniz? Hangi köşe başında Hangi baharda doğdunuz, hangi yazda büyüdünüz? Heyecanlanan yüreğim bambaşka atmakta... Süslü püslü hangi âlemden buyurdunuz Hoş basit enlem boylam ama doğal... Sonbahar yaprağımsın rüzgârınım Münker Nekir sağında solunda amelin güzergâhınım Cennet cehennem teraziye bakmakta erkenden konan günahınım... Terler ağzıma kadar gelmiş güneş yakınlaşmış Hoş bu hissedilen sorgulamam ama doğal… Safet Kuramaz |
Deniz dalgaları kabardıkça kabarıyor,
Beş on metre yükseklikte sahile vurdukça vuruyor, Gökyüzünde kara duman bulutlar şimşek savuruyor, Süt liman anılar doğum sancısı çeke çeke kıvranmakta Derisi soyulmuş kurban gibi tende ak renk, sancısı kavuruyor! Uzaktan camdan bakarken korku karışık, Doğanın tuvalinde ressam dans eder gibi alışık, Kabına sığmıyor karanın her rengi birbirinden yılışık, Seyredende ne akıl nede tartışma bırakmadan yoruyor... Doğa kendini yenilerken yılan yeni gömleğine aşık Bayram namazından sonra yüzleri sevinç bürüyor! Öylesine muson yağmuru göz yaşı, Zafer kazanmış komutan nişanı, Mübarek sarışlarda doğuruyor sabahı... Selleri rahmet, Doğumu keramet, Mucizeyle annenin haykırışında bebeğe davet, Tiz “Inga..” sesi anları yarıyor... Toprak suyunu almış çamur deryası, Hava tertemiz yayla havası, Gökkuşağı rengarenk sanki düğün halayı, Pürüzsüz dalgalar güneşini kavrıyor... Bebeğin bir kulağında ezan diğerinde gamet balayı İsmini üç kez duyuruyor! Anne yorgun loğusa, Acıları unutmuş başlamış dualara... Huzurla yeni uykular deviriyor! Safet Kuramaz |
Dokunur Bir Gün...
Hastalık, ölün, borç, derdin mi var? Yoksa felekten gün çalmak mı yar! Ateş düştüğü yüreği yakar, Dokunur bir gün, gezgin-yaralar... Pekte iyiyiz zannında mısın? Kör sağır insan yanında mısın? Pembe rüyalar hanında mısın? Dokunur bir gün, ahtın-asalar... Malca zenginsin maşallah tü, tü... Nedir bilmezsin hastalık, kötü! Hızla yaşlanır üstünde örtü, Dokunur bir gün, şaşkın-aynalar... Bedenin yurdun, her yerde sensin! Nemrutta olsan Karun’da, sonsun... Nereye kadar sürecek şansın? Dokunur bir gün, azgın-tasalar... Çıkar gözlüğü odur Gaflet, Pişmanlık erdem, duadır affet! Dünya ininde uyan ki saffet, Dokunur bir gün, kanun-yasalar... Safet Kuramaz |
Dosdoğru Kıl…
Kıldığın namazını cidden test et, Huzurlu musun içini bir seyret, Sevilen birimisin her an gözet, Hemen geçer mi düştüğünde derde? Üşenerek mi yatıp kalkıyorsun? Gücenerek mi atıp kakıyorsun? Düşünerek mi kalıp akıyorsun? Bir iş mi fuzuliden meşgale… Spor yapmak değil, yani egzersiz Alışkanlık değil, safi ezbersiz Göstermelik değil, hani habersiz Aşkı tat rükû, sücut, secdede! Ey namaz kılan gafil-aciz nefsim Bedenden sıyrıl, ruhuma ol sesim Sevgiliyi candan hisset, yok yesim Gözümden açılsın gerçek tül perde! Safet Kuramaz |
Dost İsen…
Eğer dost isen boşalt günahlarımı, Nefes alamıyorum kâbus her sahne! Yardım et ne olur, dinle ahlarımı… Yaşam tatsız-tuzsuz, azdırır bahane! Üfürme dumanını sigara, esrar… Ten değmesin, uyarıcı olmaz yar! Cansızın kendisine dokunmaz kar Yalnızlık hep dert, bunaltıyor öfke… Her gün aynı-uyan, ye, giyin, çık dışarı! Özgür ruhuma ne verseler aykırı, Her yanımda acı, saçımda kırları… Ölüm sevilir mi varken dünya gibi perde? Tüm odunları topla yak ilahi ateşi, Mancınıkta olayım, imanım yetiş! İlk antlaşma gibi sözümle Kadeş’i, Anlasın manada, sertçe vur enseme! Dost isen ayna ol, önder ol, örnek ol, Kaz gibi yolma, çıkarsız ol, yapıcı ol, Sevgili ol, içten ol, hayırlı ol, son yol… Beni İslam’ı yaşamaktan sakın eyleme! Safet Kuramaz |
Dost Kucağında...
Dost kucağında, Nağmeler çınlar dudağında! Gönül susadığında, Baş köşemde oturur. Gel desem ışık hızına erişir ayakları, Gül desem komiklik sergiler emekleri, Ebrehe gibilere ebabil azabı çektirir... Aynadır özüme Allah için istedikleri! Özlemdir ayrılık, Kavuşmaktır sarılmak! Cehennemde soldurur, İki cihanda darılmak... Pamuktan diken çıkar gibi acıdır veda, Ne mazi nede cemali sığmaz ahde, Mecnun Leyla’sına, çölünde yakar gibi sevda Bedenden ruha, ayrılık kıyamet koparır! Yıllar geçer izleri silinmez, Nasıl yaşar akılda bilinmez, Buruktur mutluluk onsuz ahir Bildik notaları paslıdır çalınmaz! Sebepler dost kucağında birden uyanır, Kavuşur dostlar, sürpriz ne heyecandır Her sahne kaldığı yerden canlanır... Festival havasında, artık sevinçler yardir! Dost kucağında, Nağmeler çınlar dudağında! Gönül susadığında, Baş köşemde oturur. Safet Kuramaz |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 04:12 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.