![]() |
II/gece
ince saz taksimi ney sesi cümbüşler de hüznün bestesi her vuruluşunda tefe kıvrılan beden her kıvrılışında bir nefes döner raks eden içerisi loş birkaç masa var gerisi boş kalabalığı sevmem ki zaten bırak kalsın daha hoş yalnızım bir paket sigaram yalnızlığım en kuytusu alacakaranlığın en azım saki dönüp durdu taktığı komik papyondu zaten boşalmadı hiç kadehim ruhum sarhoştu ışıklar yandı sustu kalabalık sazın sesi kesildi kulaklardı ayık olan belli ki beklenen geldi yeniden coştu sazlar coştu bedenler coştu bekleyenler ben ve o ihtiyar bizde sessizlik bizdik hüznü masaya serenler ''şef,, dendi istendi peçeteler sunuldu üzerine istekler kadehler vuruldu vuruldukça kırıldı sunulan şerefler artık zamanı geldi ruhum bir çarmıha gerildi toplandı düşler hesap istendi son sigaram ateşlendi ağır aksak çıkıldı merdivenler ihtiyar seslendi bitmemiş kadehimi ve hüzünlerimi yalnızlığımı istedi ayazdı buzdu geceydi gam bir heceydi bilinmez ki bu bendeki yalnızlık kaç geceydi Ali Gençay |
II/Gel
Gel Geceye demlediğim çayın tut demini Gör düşlerde ne kadar sevmişim seni Gezin odalarımda gör çizdiğim duvara asılı resimlerini Dinle Dudaklarımdan dökülen nefretimi Dişlerimi gıcırdatan öfkemi Dokunma soldurursun adın koyduğum karanfili Kal Kimdi düş denen kuyuma taş atan Kaçırdı perimi sevgilimi Kaç! ! düş sarısı gecenin önünden boğma hayallerimi Soyun Sayıkladığım aşk üşüyor Sevabımı al zebanilere ver ateşini Sal kendini anlamsızlara bilirim heveslerini Git Geldiğin gibi Götür boşalan kadehlerini Gömüldüm ben kefenimde sevda lekeleri Ali Gençay |
II/Gölge Çiçeği
Hani sen Gölgelerden çıktığında Erirdin güneşin dirilten ışığıyla Dokunamazdım kuytularına Sessizliğini yaşamak ne kadar soğuk Seslensem Çığlar çığlıklaşır Yok olup gidersin O da korku bana Karla kaplandı hüzün dağı Kardelenleri hasretle koklanma zamanı Gözlerimi karartan beyaz İstemem! Soldurmasın seni güneş Okşasın tenini sevdiğin ayaz Dik yamaçlarımın gölge çiçeği Kimse bilmemeli seni Uzanır koparırlar Yıkarım başlarına en yüceleri Sus! İstersen hiç konuşma Kulağıma fısıldayan rüzgarlarla Duyarım seni Ali Gençay |
II/Hatıra
Bahçede yıkık duvar Kurumuş ardıç ağacı Taşlara yapışmış yosunlar Sümüklü ebe kulakları Anlamıyorum duramazken ben Nasılda kaymıyor ayakları Cevizin kokusu geliyor Uyusam diyorum altında Düşer mi kafama bal kabakları Çıkarsam ayakkabılarımı Yürüsem çimlerde aldırmadan Dalayacak biliyorum ısırgan otları Başımda dönüp duran karga Korkma dokunmam yavruna Ne oluyor, ne bu figan Peynirini mi çaldılar Yeter artık dönüp durma Pisleyeceksin urbama Saçları süpürgeden korkuluk Üzerinde apoleti sökülmüş üniforma Kafasında lazımlık Gözlerinde derin karanlık Korktum, kaçacak uykuları Toprağa karışmış resmin gözlerin halen ela Ne kadar güzelsin Öpsem gözlerinden Bulaşır mı toprak dudaklarıma Vazgeçtim el alem deldi demesin Taşın üzerinde bakır maşrapa Belli ki kuşlara su konulmuş Devrilmiş olmuş hedef avcıya Doldurmaz değil bir matara su Gök delinip yağmurlar yağsa da Gelincikler açmış Sarmaşıklar dolanmış ağaçlara Ellerimde titrek korku Açsam mı acaba Derin kazımıştım adını koca çınara Boşa mı teptim bu yolu Ya! Yoksa Ali Gençay |
II/İsyan
Çiçekler dikilmeli avuçlara kökü damarlarda Düşmemeli yaprak hoyrat rüzgarın kollarına Çocuklar godi yürütmeli yağmur umutlarına Tandır yanmalı buğdayın kokusu burnumda Dürmüş bohçayı kınalı elleri umudu yarınlarda Bindi atına ya nasip gözlerinde yaş,uğurlar ola Ey sevdaya sevdalanan,sen sevginin koynunda Sevda satırlara dizildi,sevgili kalemimin ucunda Ne kadar kaçarsın,kaçışların ne kadar uzaklara Gölgen uzayıp kısalsa da kaçtığın hemen ardında Hayat bu hatalarıyla yaşanmalı aşk,yalan olsa da Zaman bu bitirilmeli anlar tekrarı yaşanmasa da Kırmam kalemi ölmesin sevgili sevdamın koynunda Susarım,kan damlar dudaklarımdan ısırmalarımda Ali Gençay |
II/İtiraf
Uyku yok,rüyalar beyaz perde Kalem kırık şiirin tükendiği yerde Gece yargılara mekan,mahkeme Günahlar serilir sıra,sıra önüme Ben değildim,diyemiyorum Bendim,şıpsevdilik de var serde Dikenli gül_i zara girdiğim gece Nasıl dokunmam gülü sevdimse İki koluma girdi iki melek Biri gözleri ateş diğeri topraktan Soldular güller,mevsim hazan Buldular zebaniler,kanımdan Başım dağlar taşlar kadar ağır Nedenler içimde devasa kahır Duymuyorum,kulaklarım sağır İçimde ki adam itiraflar haykırır Tutsan bir kez buz ellerimden Baksan ateş sarmış gözlerime İçimde depremler,afet,zelzele Yalanlarım yıkılırlar üzerime Kadife tenlim, kırmızı karanfilim Kokunla nefeslenir,tadında demim Kupkuru dudaklarım,öpmeliyim Sen olmazsan,geberip gideceğim Ali Gençay |
II/Resim
belli ki; şarkı söylüyor kadın çok eski bir zaman solmuş resmin siyahı,beyazı çevrildiğinde arkası zor okunan ecnebice el yazı “Since 1901,İstanbul and madam” ince dudakları var,bukleli saçları gözlerinde ışık sıkıca tutmuş avucunda leylakları bende ekliyorum tarihe aylardan bahar ayı bir eliyle eşlik etmiş şarkısına eteği uzun da olsa utangaç oturması perdesi açık haliç dolmuş odasına duyulur gibi Beyoğlu’nun tramvay çanı sehpada iki kadeh var biri yarım diğerinin duruyor dudak payı şişeye bakılırsa Fransız şarabı düşünüyorum; sevilmiş kadın gülümsüyor dudakları bu görüntü kaçmaz adam patlatıyor flaşı kaçıramamış şişede ki parlamayı sandalye üzerinde üniforma kapamış fırfırlar yıldızlarını rengi beyaz,demek ki; bahriye subayı güzel kadını ölümsüzleştirmiş yıllarca kendine saklamıştı bir anda çekildi bir asır saklandı geriye kalan o yalı bir de o resim çerçevesi gümüş kakmalı Ali Gençay |
II/Sesleniş
III- Korkuyorum ******* inadına üzerime gelirler Gölgelerden çıkan korkular,önümü kestiler Gülleri devşirdi mevsim,çoktan sustu bülbüller Gözlerimi kapadığım düşler,çocukça ürküttüler Adımlarımın sesi,sessiz geceyi önüme serdiler Takip etti beni gölgem,peşime düştü bendekiler Çıkardım kınından cesareti,mermiden kelimeler Vurdum karanlıkları,yıldızlar yoluma serildiler IIII- Özlüyorum,yalnızlıklarımda hani nerde sevgililer Islanandı gözlerim yağmurdan mı? ,hiç bilmediler Sızdı yanaklarımdan yaş,damla,damla içime işlediler Şenlik var gecede yıldız dizdiler,özlemi bitiremediler IIII- Geceden kaçıyor insanlar kucaklarında pembe düşler Biliyorum gece onları,onlar geceyi uykuda bitirecekler Diyemiyorum,bilirim desem de bitmez ki diyecekler Yazıyorum,sözden daha cesur,daha yalın kelimeler Ali Gençay |
II/Sevgili
düşler yoğur bana,bir tutam hüzün katmalısın gecenin en kuytusundan,yıldızlar çalmalısın karanfil açsın dudakların,sen miskler kokmalısın savur saçlarını,sallan dur, ruzgarı kıskandırmalısın yaşamaksa yaşarım seni,cana can katmalısın ölümse ölmeliyim, son nefeste,son olmalısın yeniden doğmalıyım,başlangıcım olmalısın her güne başlarken,güneşi sen doğurmalısın bak bana bende yokum,canansın yat uykularıma,sen rüyamsın Ali Gençay |
II/Sorgu
güller gördüm tek mevsim açan bülbüller gördüm güle aşık olan I- gül! gül hadi güle bilirsen akşamın griye çalar hüznün koynundasın açtığın dallar,dar ağacın saçlarını yolmandan rüzgar yağmurlar yağdırmalısın kokun özlenmişliğin adı aşk zamanı kokmalısın sana aşığım sende aşk ne zaman anlatmalısın II- ayaz vurmuş geceye ölüm mü? günleri kovalayan gece! kim seni siyaha boyayan göremiyorum gözlerini nedir sende yok olan siyahtır gecede karardıkça kararan aşksa geceyi yaşatan yoksa korkuyor musun? aşkı yaşamaktan III- yıldızlar dizilin firar var gece koynunda neden acı saklar ağla! ağla hadi gözlerini ıslatmadan yağmurlar hazan düşmüş her yana söyle bana neydi aşkı solduran neden! Eskidikçe eksilir zaman ve neden! sevdikce azalır insan |
| Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 07:52 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.