![]() |
Her Aşk Kendi Mağdurunu Yaratır
Gözlerinde asılı duran tek damlayım bak! Ha düştüm ha düşeceğim görmüyor musun? Bu bana yapılabilecek en son şeydi ama Gel gör ki aşkının mağduruyum ne fayda Kötülük senin bakışında var ne söylesem Ellerin ki kasap dükkanı kesiklerindeyim Avucuna düştüm kaçışım yok ellerindeyim Yanında bıçak altına yatan ceylan gibiyim. Osman Demircan |
Her Gün Başka Bir Kefenle Yaşadım
Yanında gözyaşımı sakladım gülüşümde zambakları soldurdum. Sana daha şirin görünmek için yağmurlarda yüreğimi ağlattım. Senin için duvarlarda biten ot gibi ayaklarımı hayattan kopardım. Bir nefes alamadım seninle her gün başka bir kefenle yaşadım. Zamanın keskinliğinde zambaklara düştü kanımın her damlası Ellerine tutunamadım gözlerine bakıp karanlıklarına ulaşamadım. Bir boşluktu bakışlarındaki her yıldız titremesi acıya asılı kaldım Loşluğumda gömülü kaldım her gün başka bir kefenle yaşadım. Şafak kızıllığında güneş güne vurdu yüzünü saçını döktü denize Aklıma güzelliğin geldi bütün gün acını yaşadım zambak misali Hatırlar mısın seni ne çok sevdim senin için bir öldüm bir dirildim Bir nefes alamadım seninle her gün başka bir kefenle yaşadım. Osman Demircan |
Her Kadın Mezopotomyalıdır
Çırılçıplak bedeniyle şarap kırmızısı saçlarıyla Babil'in asma bahçelerinde salkım dudaklı kız Kafasını bir yere koymuş resmini çizdirmekte Ressamın fırçası en ince yerlerine değmekte Kızın kahkahası Mezopotomya'dan işitilmekte. Kız yerlere serilmekte ressama boz vermede. Bacakları arasından Fırat nehrini geçirmekte Kızın aklından geçeni tuale dökmesi imkansız Ressamsa sadece Mezopotomya'yı çizmekte Osman Demircan |
Her Şey Tektir
Ağaçlar her sonbaharda döker yapraklarını Zamanı gelince sen de dökersin yaşlarını Aynı yaratıcının suretindedir dallarla yaşlar Ağaçla insanın farkı nedir güz mevsiminde Taşa benzer insanlar yontma bir heykeldir. Dağlarla boy ölçüşen insan bazen zerredir Aynı yaratıcının değil midir dağ ile zerreler Çukura girince ağlar sağdaki soldaki gözler Osman Demircan |
Heyecanın Olmak İstiyorum
Her gözyaşımda okyanus damlalarının mutlulukları Karanlık denizin ortasında varlığına akıyorum ben İçimde biriktikçe, hesap veriyorum karanlık sulara Avuçlarına bırakıyorum sevinç aşk adına ne varsa. Ruhum eriyor; sonsuz, cömert, sınırsız duygu bu Dinmeyen, düşkün yağmurlar bırakıyorum ellerine Sana heyecan veren, hayatın için aşkı sunuyorum. Umuduna, açmaya çalışan çiçeklerine yağıyorum. Osman Demircan |
Hırs ve Azim
Türk siyasetinde en çok hakim olan duygunun hırs olduğunu gözlemlemekteyim. Siyasi partiler ' Bir hışımla geldi geçti; peh, peh, peh! ' profiliyle hareket etmekteler. Ekranlarda bilmem hangi rektör yüz kaslarını gererek ' Benim semtime giremezsin, sen git kendi mahallende muhtarını seç! ' diyerek demokrasinin sınırlarını ortaya koymaktadır. Bazı siyasi parti liderleri ise ' Ben yoksam felaket olur.' diyerek kurtarıcı rolüne girmektedir. Ben ise her zaman şunu derim 'Allah Türkiye'yi kurtarıcılardan kurtarsın.' Gelgelelim Türkiye'de bu kadar hırsla hareket eden siyasetçiler içinden kimlerin kazanacağına? Bence bunlar hırslarıyla kendinden geçmiş, duygularını yitirmiş insanlar olduklarından hiçbir şey kazanamayacaklar. Türkiye'de azimle yani sabırla yoluna devam edenler kazanacaklar. Çünkü bütün gerçek başarıların altında ezilmemiş güçlü sahsiyetler vardır. Bu halk hiç süphesiz otobüslerin üzerinde konuşurken kendine tüküren siyasetçilere 'Yağmur yağar şakır şakır; Ya Rabbi çok şükür. ' demeyecektir. Eğri fikir doğru murat almaz. Yani niyeti kötü olanlar hiçbir zaman aydınlığı bulamazlar. Kendi karanlıklarında kaybolur giderler. Başka bir örnek vermek gerekirse hani o zorbalık sevdalıları var ya onlar aslında bir örümcek ağında yaşamaktadırlar. Bilirsiniz ki bütün hayvanlar yuvalarını barınmak için yaparken örümcekler avlanmak için yapar. Yani burası misafirler için hiç güvenli değildir. O yüzden gerçeğin, doğrunun yanında olmayıp, iyi ve güzel düşünen İNSANLARI kendi ağlarına düşürmeye çalışanlar bilsinler ki; bu dünya onlar için bir örümceğin ağından farksızdır. Ve dahi bilsinler ki insan olmak için illa Müslüman olmak, Hristiyan olmak, illa Atatürkçü olmak, illa laik olmak gerekmemektedir. Bence kaplerinde hardal tanesi kadar sevgi bulunsun yeter. Ama nerdeee... Osman Demircan |
İmkansız Aşk
Yalnızlığım keskin bıçaktır sensizliğimde. Boynumda sana kurban oluşumun tadı. İmkansızlık çırpınıyor bedenimde aşkla. Ölüyorum çünkü sen yoksun senelerce. Kurban olduğum gözlerinde çelik ışıltısı. Her bakışında yaralandığım kanlı sevda. Kıyasıya can çekişimde imkansız sevgi. Başkalarının kollarında sen bana yasak. Osman Demircan |
İnsanlaşma Bir Süreçtir
Dünyada oldum olası bir linç kültürü alıp başını gitmiştir.Ötekine karşı bir tahammülsüzlük ve anlayışsızlık öncelikle tavandan tabana doğru bir seyir izlemiştir.İnsanlar, takdir edilmiş bir hayatın çerçeveli ve yaldızlı kurgusu içinde yaşamaya devam etmiştir. Medeniyetler birbirini anlamaya çalışmamıştır.Sadede gelirsek, Fransız İhtilali'nden sonra dünyada bir bıçak gibi yayılan milliyetçilik akımı, bir çok insanın yargısız infazına sebep olmuştur. Bu infazdan sadece Ermeniler değil bütün milletler nasibini almıştır. Zenciler, Yahudiler, Kürtler, Araplar, Kızılderililer, Vietnamlılar, Koreliler, Boşnaklar soykırıma tabi tutulmuştur. Ermeni soykırımı olayı ise böyle bir anlayış içinde Batı medeniyetinin Türkiye'de dayatmış olduğu giyotin kültürünün bir yansıması olarak ortaya çıkmıştır. Türkler ve Ermeniler kardeş milletken bir anda bu dost ilişkileri bıçak gibi kesilmiştir. Avrupa faşizminin sömürü topraklarından çekilmesi durumunda dünyada yaşayan insanların kendi kaderlerini belirleyebileceklerine inancım sonsuzdur. Türk halkı ise ne zaman ki bilgi toplumu olur ve dünyaya kültür ile bilgi ihraç eder; o zaman bazı karanlık eller Türk topraklarından çekilecektir.İşte o zaman el değmemiş topraklar gibi Türkiye bir cennet olacaktır. İnsanlaşma ise bir süreçtir.Bu süreci tamamlayanlar dünyada yüzde onluk bir kesimdir.Bu oran yüzde yirmiye çıkarsa bir toplumda, o toplum kurtulmuş demektir.' Atlar at olarak doğar ama insanlar bebek olarak doğarlar; insanlığını sonradan kazanırlar.' Şu dünyada sadece Türkler, İngilizler, Fransızlar veya Amerikalılar insan değildir. Herkes birbirini anlar ve tahammül ederse bir adım ileri gidilmiş demektir. Sorun o adımı atacak insanların olmayışıdır. Osman Demircan |
İntihar Çiçekleri
Nice aşklar eskittim yüzsüzlüğün kalp vuruşlarında Damarlarımda dolaştı kan yerine kar yüzlü eşkiya İntihar çiçekleri büyüdü gül yüzlü gülüşlerimde yar Nice güller soldurdum yağmurları yok saymamdan Seni ince bir sızı gibi mağara sızıntılarında sevdim Zar gibi göl üzeri buzlarda dolaştım hassasiyetimle Seni bir ömür sevebilecekken kırdın ayaklarımı yar Her ne zaman sana gelmek istesem ölürüm tekrar Osman Demircan |
İntiharım Çok
Saf duyguda dudak titremede. Ağzım buz ister misali nöbette. Yangın yeri buralı değil uhrevi. Deniz döksen söndüremez beni. Hangi çerçeveyle bakarsan bak. Her duruş çerçevesi kırık resim. Eline kanım bulaşır camlarımdan. Bu dünyalı değilim intiharım çok. Ne kadar hayat dolu olursan ol. Yetmez bana derin maviliklerin. Yüreğime yağmur suları indirsen Diriltemez sevgin bir daha beni. Osman Demircan |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 12:42 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.