![]() |
Güneşin Anne Yüreği
Yine çabuk bitti bahar Aklım kaldı bahar günlerinde: Her sabah karşımda aydınlığın berrak denizi Her sabah güneşin anne yüreği Sevinçliydi saksılarda çiçekler… Gözlerini ovuşturan çocuklar gibi Rüzğarlar çiçekleri okşayan anne eller… Sevindirirdi eşyalarını evimin ışıklar Evimin odaları sevinçle diyorlardı ki güneşe: “Hoş geldin ey misafir” Geç kurul köşene … Nur gibi ışık gibi Bütün çiçekler gibi Eksik bir eşya gibi… |
Güzel bir kuş gibi
Bir kuş gibi gökte... Gökte bir uçurtma İpini saldıkça süzülüyor Rengarenk bir kuş gibi Uçurtmada küçük bir çocuğun gözleri Sevinçten el çırpıyor çocuk Uçurtma rüzğarın oyunlarını bozdukça. Uçurtmalar göklerde hep olacaklar Çocuklar yerlerde hep olacaklar Çocukluğum nerdesin diyeceksin bir gün Uçurtmalara bakıp ey çocuk Çırp ellerini... |
Güzel Güvercinler
Silerdi o en güzel güvercinler Gurbet acısını kanatlarıyla En güzel mutluluğu içimize Her sabah dökerdi şadırvan... Zor olacak senden ayrılmak dünya Sevinç verdi içime doğan güneş Ötüşüp yuvasında uçan kuşlar... Denizin kıyısında beklemek zor. |
Hak ettim diyemem
Ey adı yüce olan Ey dost… Gaffar olduğun için yapıyorum bu duayı Hak ettim diyemem affet… Cemaline kavuştur En derin bir hasret bende bu Çölde kaybolmuş bir çay görsem ağlarım… Korkar ürperirim bu kaderden… Sonra ayılırım gafletimden Ümidim sonsuz… Şefkatin sonsuz diye… Gülle yetinmez olmuş gönlüm şimdi Yunus misali cemalini diliyorum… Ey yerin göğün nuru… Ey Zahir, ey Batın… Ümidim sonsuz… Şefkatin sonsuz diye… Sen kerimsin Sen latifsin diye… Bir sana taptım Sınırsız inandım hayır sendendi Şer sendendi Kuvvet sendendi… Nimetine eksik oldu diye şükrüm gözyaşı da döktüm… Cemalini nasip et Ey Rahman Ey Rahim affet… Çölde bir çay gibiydim Nefsimden ve şeytanımdan bir kaçış yoktu… Yunus misali cemalini diliyorum şimdi Ümidim sonsuz… Günah ta işledim sevap ta... Sen latifsin diye ümidim sonsuz... |
Hapishane
Ay güneş var Pencerem yok Kapımdan mahkumlar girer Omuzlarında suçlarıyla Ellerinde tesbihler Unutturmaz hasreti Duvar dört yanım Dört güneş düşmanı Çatım maviliklere düşman... Çevir bu sahife Karunlu Bu Firavunlu... Hangi sahifesinde ömrümün güneş Ay ve leyla... Hapishane miydin gönlüm bir ömür |
Hasretiyle Yanmıştı Uhut
Hasretiyle yanmıştı Uhut Yolunu gözlüyordu Bedir Taşların,ağaçların düşü Dile gelmek Adını anmak... Ah Beytullah Halin içler acısı O nebiyi bekjliyorsun belli Mekke mekke olalı hiç böyle gamlı olmadı O gün geldi Köleler sevindi Güneş başka güneş gökte Ay başka ay Ayna gibi kırıldı işaretiyle Vahiy gelmişti Bir o gün mutluydu Hira Hira hiç böyle sevinmedi Oku diye çınladı toprak Okumak için huzura koştu Taş toprak Ağaç yaprak... Bir gün görünce o orduyu Selama durdu Bedir Kıyamete kadar küfre tokat Bedir Hendek küfre hendek... Uhut dedi: -Askeriyle gelse Nebi... Ah Uhut ağlıyordu Hamzayı görünce Hamza kırık karanfil yerde. |
Hastane Fotoğrafı
Şu fotoğrafta bir çiçek soluyor Şu fotoğrafta hastanede bir çocuk… Gözünden akan göz yaşı değil Babasına iki satır mektup Neler yazılı değil ki, göz yaşlarında Soluyorum baba Soluyor çiçeğin yazılı… Annesine mektup bu göz yaşları Şefkat güneşine… Dua pınarına Çiçeğin soluyor anne yazılı … Bütün büyüklerine, mektup bu göz yaşları… |
Hastane Fotoğrafım
Hastanedeki şu fotoğrafımda… Gözümden akan göz yaşı değil Babama iki satır mektup bu Neler yazılı değil ki, göz yaşlarımda Soluyorum baba Soluyor çiçeğin yazılı… Anneme mektup bu göz yaşları Şefkat güneşime… Dua pınarıma Çiçeğin soluyor anne yazılı … Bütün büyüklerime, mektup bu göz yaşları… Bir çiçek soluyor yazılı |
Hayye alel felah...
Gönüller kapalı... Sese ihtiyaç var En ışıklı bir sesle gönülleri uyandırmak görevi bizim Gece gündüz Akıp gidiyor insan Bir duraktan diğerine 'Hayye alel felah'... İşte çağırıyorum sizi ey insanlar. Aşkın zirvesine,şefkatin zirvesine Rahmetin zirvesine çevir gözlerini Bir gül göreceksin orda Gönlümün sultanı Muhammet Mustafayı (s.a.v.) göreceksin Varılmaz cemale onsuz Varılmaz cennete onsuz Kapanır yollar 'Hayye alel felah' İşte çağırıyorum insanlar sizi Gelin cümle varlığın maşuğunun yoluna Adem de vardı bu aşk Havvada vardı bu aşk... Çıktılar cennetten. Melekler de bu aşk... İndiler arza. 'gel habibim' demedi mi yüce Allah Bütün asırlara ışıkları vuran güneş o Adem affoldu onu anınca... Nuhun,İbrahimin....(s.a.v.) dilinde gül o Ebu talibin elinde gül o... Açılır gönlün gözü Seyreder varlığın sırrını Ona aşık olunca... Bu aşk var parçalanan taşta Ağaçtaki yeşil yaprakta Bu aşk var uçan kuşta... Bu aşk var dalgalanan denizde Bu aşk var yanan güneşte Bu aşk var İbrahimi yakmayan ateşte Bu aşk var hicret yolcularında Yolcu da bu aşk, yolda bu aşk var... Bu aşk var Medinenin toprağında Halim'enin kollarında bu aşk var Bu aşk var göklerde Bu aşk var yerlerde... Bebeklerin gözlerinde bu aşk var Bir aşk denizindesin,kalma gafil 'hayye alel felah' İşte çağırıyorum insanlar sizi... |
Hira Aşkın Çölünde
Bulutlar dağların başına taç Güneşi ilk dağlar görür Kuşları dayanıklı dağların Kış onların pençesinde can verir Ay dağların avuçlarında çiçek Pınarlar dağların göz yaşı Ağaçlar göklere özlemleri Dağlar azatlığın zirvesinde Zikir akar ırmaklardan Etrafında ağlar rüzğar Türbeye benzer dağlar Dağ aşkı bilen gönül Hira bir dağ gönül Kavrulmuş taşları bile Aşkın çölünde Selam size En kaygan zamanda Depremlerde Gönüllerimizi sıkı tutan dağlar Hira aşkın çölünde dağ Aşkın çölünde kum taneciği gönlüm |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 08:42 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.