www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Edebiyat (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=268)
-   -   İsmail Aksoy (https://www.cakal.net/showthread.php?t=145334)

GooD aNd EvıL 05-10-2009 01:03 PM

Sunu

Sararan yapraklarca hüzün
Ve hastahane duvarlarını kaplayan
Kızıl yapraklarca umut
Sarar benliğini suskun aşıkların.
Onlar ki,
Asit dökülmüş ten kadar örselenmiş çocuktular
Ve güzel senfoniler yaratabilecek denli nota yüklü.

GooD aNd EvıL 05-10-2009 01:03 PM

Sudaki Bir Çınar Gibi

Karanlık karanlığı çağırdı, ve paramızın konuştuğu
Bu planlanmış Boston Babil’inde
Pencerelerimizi dirsekler rezalet.
Bakire’nin yürüyüşüyle
Çoğaltır hazırlanan ülkenin karanlığını
Ve güller döndürür emaye çehresini
Veya düşer kıymıklara sulanmamış caddelerde.
Babilli Meryem Ana çeker gider, gider.
Bir zaman gözünün bebeğiydim.
Sinekler, sineklerdir çınardaki, caddelerdeki.

Sinekler, sinekler, Babil’in sinekleri
Vızıldar kulak zarımda iblisin insanlara uzun mersiyesi
Patlatırken saatleri
Suda yüzen şehirler için
Altın diliyle büyülerken Babil Kulesi’nin duvarcılarını
Yükseltsinler diye asla kurulmayan yarının kentini güneşe
bu cehennem ateşidir Boston caddelerine,
Efendimizin kalkanına vuran
Bir kılıçtır güneş:
Sinekler, çınardaki sinekler, caddelerdeki.

Sinekler vurur Atlas’ın buzlu tansıksı sularına
Ve Meryem Ana’mızın Massabielle’deki
Mağarasında durduğunu gören Bernadette’nin gözlerine,
Doğrudan gördü onu ki
Görüntüsü mantığın gözlerinden çıkmıştı.
Mezar açıktı ve İsa çıktı içinden.
Ah Jeriko’nun duvarları! Ve Atlas duvarlarımızın
Bütün caddelerinde şarkı söylenir:
“Şarkı söyle, şarkı söyle
Kral’ın dirilişine”
Sinekler, çınardaki sineklerdir, caddelerdeki.

GooD aNd EvıL 05-10-2009 01:03 PM

Suçluyorum

O zaman suçlamıştım onu
umudu boğanı,
bütün Amerika boyunca haykırdım
ve attım onun adını utancın
mağarasına.
O zaman beni sorumlu tutmuşlardı
suçlardan ötürü, satılmışların
ve işe alınmışların sürüsü:
“hükümetin sekreterleri”,
polisler, yazmışlardı
katranla benim hakkımdaki
hakaretlerini, fakat hainler
yazdıklarında büyük harflerle
adımı, gördü duvarlar
ve sildi gece
sayısız elleriyle,
halkın ve gecenin elleriyle
sildiler boşuna şarkımın üzerine
bulaştırmaya çalıştıkları bu rezaleti.

Sonra gece geldiler yakmaya
evimi (ateş biliyor şimdi
onları gönderenin adını)
ve bütün yargıçlar birleştiler
yargılamak için beni, aradılar beni
çarmıha germek için sözcüklerimi
ve bu gerçekleri cezalandırmak için.

Şili’nin sıradağlarını
kapattılar yurtdışına çıkmayayım,
ve orada ne olup bitiyor anlatmayayım diye,
ve kabul etmek ve korumak için beni
açtığında Meksika kapılarını,
o zavallı şair Torres Bodet,
hiddetli gardiyanlara
teslim edilmemi emretti.

Fakat yaşıyor sözcüklerim
ve suçluyor özgür yüreğim.

Neler oluyor, neler oluyor? Pisagua’nın
gecesinde, hapiste, zincirler arasında,
sessizlikte, onuru kırılmış anayurdumda,
bu kötücül yılda, kör sıçanların yılında,
bu gazabın ve hıncın kötücül yılında,
neler oluyor, diye soruyorsun, soruyor musun bana?

GooD aNd EvıL 05-10-2009 01:03 PM

Su Baskınları

Yaşıyor yoksullar aşağıda ve bekliyorlar ki ırmak
yükselsin *******i ve denize sürüklesin onları.
Akıp giden küçük beşikler gördüm, evlerden
küçük parçalar, sandalyeler, ve gökyüzü ve dehşetin
birbirine karıştığı yerde
ceset soluğu suların müthiş bir hiddetini.
Sadece sana ulaşır, sen ey yoksul,
senin karına ve mısır tohumuna,
köpeğine ve aletlerine,
öğrenmen için dilenmeyi.
Yükselmiyor su malikanelere,
kar beyazı giysileri yükseliyor çamaşırhanelerden,
Yut bu boğan çamuru ve ölülerinle birlikte
denize doğru yüzen bu enkazları,
o fakir masaların ve çıplak kökleriyle
dalgadan dalgaya dolaşıp duran
yitmiş ağaçların arasında.

GooD aNd EvıL 05-10-2009 01:03 PM

Söylenmeli Adları

Yazı yazarken kınıyor beni sol elim.
Diyor ki: neden anıyorsun onların adını? nedir onlar?
anlamı nedir onların?
Neden bırakmıyorsun kalsınlar anonim olarak
kış çamurlarında, atların işediği o çamurlarda?
Ve cevap veriyor sağ elim: “Doğmuşum ben
çalmak için kapıları, kavramak için kavgaları,
o zehirli örümceğin asalaklaştığı
en son tenha gölgeleri yakmak için”.
Söylenmeli adları. Anayurt, sen vermedin bana
senin şebboylarında ve köpüğünde
senin adını söylemenin o nefis ayrıcalığını sadece,
bana sözcükleri vermedin sen, anayurt, sadece altından,
çiçektozlarından, rayihadan adlarla çağırmak için seni,
emreden siyah yelenden düşen
çiyden damlalar seçmek için:
senin karnında kımıl kımıl bu soluk solucanların adlarını
söylemek için gereken heceleri
bana sütle ve etle verdin,
senin kanına eziyet edenleri ve hayatını yağmalayanları.

GooD aNd EvıL 05-10-2009 01:03 PM

Söyle Lanetlenmiş, Nedir Elinden Gelen Rüzgâra Karşı?

Söyle lanetlenmiş, nedir elinden gelen rüzgâra karşı?
Nedir elinden gelen, ey lanetlenmiş,
çiçeklenip filizlenene karşı,
sessizce ve tetikte beni bekleyen ve seni kınayana karşı?
Ey lanetlenmiş, satın aldığın her şey
ihanetinin salkımında sallanır,
ve sürekli yıkamak zorundasın onu parayla.
Ey lanetlenmiş, gönderebilirsin sürgüne,
tutuklayabilirsin ya da işkence edebilirsin
ve tezelden ödeyip
satın alabilirsin pişmanlıkları,
ne ki rahat bir uyku yok sana
kısa namlulu tüfeklerinle çevrilmiş olsan da
ben anayurdumun bağrında
bir sığınmacı olarak yaşadıkça!

Ne de acıklı senin küçük ve uçucu
utkun! Aragon, Ehrenburg,
Eluard, Paris-şairleri,
yürekli yazarları Venezuella'nın
ve diğerleri,
başkaları
ve daha da başkaları benimleyken,
sen lanetlenmiş olansın
Escanilla'yla Cuevas arasında,
Peluchoneaux ile Poblete arasında!
Halkımla yükselmiş merdivenlerde
halkım tarafından saklanmış derin mahzenlerde,
memleketimin toprağında ve onun güvercin-kanatlarında
uyurum ben, düşlerim ben, altını üstüne getiririm tezgahların.

GooD aNd EvıL 05-10-2009 01:03 PM

Söyle Bana, Çıplak mıdır Gül

Söyle bana, çıplak mıdır gül,
ya da başka giysisi mi yoktur?

Niçin saklar ağaçlar acaba
köklerinin görkemini?

İşiten var mıdır ki
suçlu bir arabanın vicdan azabını?

Yağmur altındaki bir trenden daha hüzünlü
başka bir şey bulunur mu ki dünyada?

GooD aNd EvıL 05-10-2009 01:03 PM

Soylu bayan, Söylemeyin Lütfen

Soylu bayan, söylemeyin lütfen
Biten bir aşkın kederli şarkılarını;
Bırakın kederi bir yana ve şakıyın
Nasıldı aşkın alazı.

Şakıyın uzun derin düşünü
Ölü sevdalıların ve nasıldır
Anlatın o aşkın gömütü:
Yorgundur şimdi aşk.

GooD aNd EvıL 05-10-2009 01:04 PM

Soru

Sevgilim, bir soru var
seni tümüyle mutsuz eden.

Geri geldim sana
o dikenli kuşkudan.

Dosdoğru olmak isterim sana
kılıç ya da yol gibi.

Fakat sevmediğim
gölgeden bir köşe
saklamak istersin ille de.

Sevgilim,
doğru anla beni,
her şeyinle seviyorum seni,
gözlerinden ayaklarına, tırnaklarına,
içinden,
sakladığın bütün paklığına kadar.

Kapını çalan benim
sevgilim.
Daha önce ikirciklenen
hayalet değil,
pencerenin önündeki.

Deviriyorum kapıyı:
giriyorum tüm hayatından içeri:
geliyorum ruhunda yaşamaya:
engelleyemezsin beni.

Kapı üstüne kapı açmalısın,
sözümü dinlemelisin,
incelemem için
açmalısın gözlerini,
görüyorsun nasıl gidiyorum
ağır adımlarla
kör gibi, uzanmış beni bekleyen
bütün yollarda.

Korkma,
seninim ben,
fakat
ne yolcuyum ne de dilenci,
kendini uzaklaştırdığın ve beklediğin,
efendinim senin,
ve şimdi giriyorum
hayatından içeri
asla çıkmamak üzere,
sevgilim, sevgilim, sevgilim,
kalmaya geliyorum.

GooD aNd EvıL 05-10-2009 01:04 PM

Sonsuzluk

Yeni kurumuş bir toprak için yazıyorum, henüz
taze daha çiçeklerden, çiçek tozundan ve harçtan,
beyaz kubbelerinin yuvarlak boşluklarını temiz kara karşı
tekrarlayan bir kaç krater için yazıyorum,
ifade ediyorum kendimi uçurumdan yeni yükselmiş
demir grisi dumanın beraberinde getirdiği şey gibi,
herhangi bir adı olmayan fakat yalnızca yosunun küçük çanını,
terli erciklerini ya da kısrakların alazlandığı
o sert çalılıkları tanıyan bölgeler için konuşuyorum.

Nereliyim ben, bu özgün, mavi özlerden değil mi
birbirinin içinden süzülen, kabaran
ya da bastıran birbirlerini,
yayılan gürültüyle ya da uykuda akan,
ya da tırmanan havaya ve ağacın iskelesini oluşturan,
ya da batan toprağa ve bağlayan bakırın hücresini,
ya da kızgınlaşan ırmakların dallarında ya da yiten
kömürün gömülü soyunda ya da parıldayan
üzümün yeşil karanlığında?

Irmaklar gibi uyuyorum ben *******i, dur duraksız
çağıldayarak, bir şeyleri kırarak, ve ben
hızlandırıyorum yüzen gecede, kaldırıyorum saatleri
ışığa doğru, yokluyorum gizemli
resimleri, kirecin uzaklaştırdığı gibi, bronzun arasından kalkıyorum
disiplinli şelalelere doğru, ve
suyun yollarından birinde değiyorum sadece
doğmamış gülün sunduğu şeye, batık yarıküreye.
Dünya solgun göz kapaklarından bir katedraldir,
sonsuzca birleşmiş ve toplanmış
bölümlerden oluşan bir lodos gibi, bir kubbenin tuzunda,
bağışlanmış sonbaharın sonsuz renklerinde.
Sizde yok, asla dokunmadınız yollarda
çıplak sarkıtın sunduğu şeye,
buz soğuğu fenerler arasındaki eğlenceye,
siyah yaprakların dehşetengiz soğuğuna,
benimle birlikte dalmadınız
toprağın saklı tuttuğu liflerin içine,
tekrar doğmadınız ölülerden,
mısırdan mısıra, tuzun basamaklarından,
çiyin taçları
yeniden örtünmüş açılmış bir gülle,
sizler yaşayamazsınız ölü olarak dolaşmadan
mutluluğun yıpranmış giysisinde.

Fakat ben metalik ışınımın çemberiyim, gökyüzüne
zincirlenmiş yüzüğüm ben, bulutlara ve ülkelere,
dokunan dökülen ve cılızlaşan sulara
ve yeniden karşı koyan zamanın sonsuz kaosuna.


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 01:39 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.