![]() |
Duam
Yeni penceremden gökyüzüne bakışlarım takıldığında bu sabah Acılarımın ne kadar güzel Yaşamımın ne kadar dolu Şansımın ne kadar açık Sabahın uçuk bir eflatun Denizin uçuk bir mavi Gök yüzünün buz rengi Palmiyelerin nasıl dans ettiğini Hüznümün keyfini nasıl sürdüğümü Ve tuşlarda dans eden parmaklarımın hiç tembel olmadıklarını Ve aşkın ne kadar delişgen Sevginin ne kadar kutsal olduğunu Caddeden kimsenin bu saatlerde özellikle geçmediğini Dostlarımın sevgilerini Balkonumun keyfini İşimi Ve Antolojiye üyeliğimin tam 3 yılını doldurduğunu Burada tanıdığım yüreği güzel dostlarımı Kuş seslerini Laranın falezlerini Düden in çoşkuyla denize kavuşmasını Ve tam orada Akdenize düşen gök kuşağını Gördüğüm için, Allahım, bana verdiğin güzellikler için, sana şükürler olsun… Verdiğin sevgi içimde hep tomurcuk olarak üreyecek Hergün açacak çiçeklerim ve ben onları gökyüzüne fırlatacağım İhtiyacı olanlar alsın koklasın diye… Benden hiç birşeyi esirgeme, güç ver ve beni sevginden mahrum etme Beni koru Beni bağışla Beni sevgilerden yoksun bırakma… Tüm dünya Ve çoçuklar senin sevginin kucağından eksik olmasın… Amin… Hoş kalın Ve sağlıkla…. 05.03. 2006/Antalya Nevin Kalafatoğlu |
Duam 2
acaba yaşayacak bir şeyim kalmadı mı ömrümde yoksa sabretmek hüznünü mü tadar hayatlar biter de kelimeler birden yazılır gibi olurda güzellikler erken mi solar sayfalar ve dökülen duygular. yoksa bir soğan suyu mudur mürekkebimiz ısık altında mı netleşir kelimelerimiz gözlerimiz alır da onları dökülür mü dualarım dudaklarımdan sessiz sessiz tadı acıda olsa yaz sen yüreğimizden mi? Kerametin Allah’ın verdiği güç ve sevgi nimetimiz Sen en güzel duygularımı yaşatır En saf ve temiz hallerini bilirsin Beni bütün çirkinliklerden esirgeyen ve bağışlayan Rabbim Nurunun ışığından aldığım yollar hakkına Nefsimin tutsaklığına ilaç ol bana Bağışla ve koru Tüm azalarımı sana teslim ettim Yaşamımın esiri et me beni Ver bana bütün güzelliklerini Ver bana aşkla sana dönmeyi Ve cennetinden bir damla su nasip et bana Amin 11.10.2006 /SİDE Nevin Kalafatoğlu |
Düğün
düğün günü serpişen bir konfetiydi yağmur damlaları Aspendosta sevda dokunuşlarında ıslandı müzik zifaf odasında doğdu ay o bir hilal ilk gecenin saflığında bedenler görkemli bir aşkla birleştiler binlerce renk uçuştu bale pabuçlarında tüm sevgililer kavuştu gözlerimde uçuştu kelebekler şimdi sesiz Beydağları'nda hep sevgililer al bir gülün vuslatını bekler gönüller gök bereketini verirken düğünün özlemleri kirazlı yaylaların sesssizliğinde vuslat ne güne diye sorar erenler... ermeyenler... kareograf Jiri Kylian prag doğumlu 20.yy. en önemli kareografından Svadebka (düğün) Aspendos Uluslararası opera ve bale festivali (12:06.2004-12.07.2004) Bavyera devlet balesi gösterisi Nevin Kalafatoğlu |
Dün gece
Side'nin mozaiklerinde yüzdü ay ışıkları dün gece kadınsı içgüdülerimle dolaştım sokakları her duvarına dokundum mekanların gözler izledi beni tanıdım o gözleri sıcaktı ay ışığı vurmuştu sütunlara tarihin 4000 yıl öncesine varıyordu yaşanmışlıkları o palmiyenin altından seyrettim ay kızıldı insan doluydu kafeler ve dükkanlar yaşamışlıklarını anlatıyor gibiydiler bir ipek deryasına daldım birden içinde baharat kokuları inciler taşlar mercanlar gümüşler vardı kahvemi yudumladım seyredeken dokundum sanatcının ellerine takılarının hülyalara daldım yeşil bir sari işlemeli doladım bedenime kendimi Hindistanda sandım payetler taktım bileklerime küpeler taktım pırıltılı ayağımda romalı sandaletler aynaya baktım 2000 sene öncesini andım ay ışığında kendimi aldım kendime bir koku verdi bana mis gibi bir adam sür bunu dedi şimdi Side'nin tarihinden biri geldi aldı kokum gökleri göklerdeki yıldızlara kadar saldım kadın düşlerimde ben bir düş yaşadım biraz gercek oldum biraz romantik biraz eklektik ay büyüdü göğe vardı saatler birbirini çaldı batarken denize ay sabah sesini dinledim Side'nin Apollonda ay yolunu izledim gece düşlerimdeydi sevgilim 03.07.2004 Side 'de mehtaplı bir gece Apollonik Kafe yanımda Asude Kalem Nevin Kalafatoğlu |
Düş Gezgini
kıfayetsiz kalan bir söz düşümü onca laf onca söz onca yaşanmışlık satırlarda kalemi yazardı gökkuşağının tüm renklerini yıldızları çizmenin beyaz kağıtlara provasını yapardı ay da çizerdi ******* boyu karanlıklara bazen kelimelerin dansettiğini görürdü hayallerinde dolaşır dururdu rüyalarında bütün dünyayı alışkanlık gözleri sıcacık bakardı kitaplarına okumak bir serüvendi dünyasında masalları o zamanların ardında şimdiye göç eden görüntüler vardı hayallerinin rehberliğinde şiir oldu kalemi dedi biri şair olmadı ki belli kesinlikle şiir hiç o sadece düş gezgini Nevin Kalafatoğlu |
Düşle..........mek
Size bir düş öneriyoruz. Bu düş uzun değil ama kalıcı. Biz sizin için kapattık gözlerimizi ve düşlerimize sizlerle gittik. Gelir misiniz bizimle? Zor değil inanın, biraz gayret yeterli. Bir masal başlangıcına kapandık,evvel zamanların tozlu yollarını arşınladık, seneleri aştık. Dün gibi gelen her şey daha uzaklara kaçıyordu, andıkça biraz daha suretler silikleşiyordu. Bellekten silinen binbir kelime elenip ayaklarımızın ucuna düşerken bazen canlarımız yanıyordu. Kaç kişiydik biz? Parmaklarımla saymaya başladığımda kangren olurum korkusu düşecek kadar yüreğime, çoktuk! Ne günlerin derinliklerine dalmış, ne dalgalarla boğuşup isyankar olmuş, ne kadar çok yorulmuştuk. Sonra bir gün geldiğinde ölümün kokusu, ürkmüş ve meyvesi olmayan ağaç misali sadece çiçekler dökmüştük eteklerimize… Çiçeklerimiz mis gibi kokarlardı çürüyene kadar. Susuz bırakıldığında kuruyan mor yaban zambakları misali rengini kaybetmezdi. Sadece leş kokusunu duyar eriyen saplarının ve af dilerdik kendimizden. Biz her şeye vâkıf körlerdik. Yüreğimiz kendi kendine konuşur, kimseyi incitmemek adına için için ağlardı. Kimse ne kadar aklımızın başında, ne kadar ince ve ruhu insan olduğumuzu anlayamazdı. Bazen günler, bazen yıllar geçerdi biz körebe oynarken. Donmaya başlardık, kalbimizin ateşi sönmeye yüz tutarken bile bir nefesle kendimizi avutur, geçici bir sıcaklık gönderirdik ve sonra ardından gelen ani tükeniş, bitkinlik duygusu ve sarhoşluktan ani ayılış, kaskatı kapkara olmuş donmuş bir yüreği taşırdı. Biterdik yeniden doğmak üzere. Bir dalımız daha berelenmiş düş ağaçları olurduk. Ve o ormanda bir aradaydık hep, gözlerimiz düşlerimizde kalakalırdık öylesine… Ilık bahar meltemleri esene dek yalnızlığımızı sunardık kendimize, özgür ve fütursuz olmaya bir adım daha yaklaşıp içerdik geçmişlerin şerefine. İyi ki geldiniz bizimle… Yalnız değiliz biz. Ellerimiz ayrı klavyelerde dans etse de yüreklerimiz aynı acıların pençesinde, mutlu ve daha dimdik güçlerimiz. İmgelerden neler anlamaz ki insanlar… Bazen sadece duyarlar ve görürür gibi olurlar. Her hayal başkasıdır aslında ve her başkası çeşnidir hayata bakışlarda… Dokunamazlar, anlayamazlar bazen… Karamboldeyiz biz… Gözlerinizle kapanmış göz kapaklarımızın izlerini izlediniz kalemlerin sesinde… Sevgiyle… 30/09/06 LARA Nevin Kalafatoğlu |
Düşlerim Ayaz
Hava soğuk dalgalarındayım Akdenizin yağmur sağnaklarında sararmış deniz mavisi uçkun bir yeşile kaçmış gözlerdeyiz Beyaz seramik kuşların altında Düşlerim ayaz; Kış martıları üşüyor,kanatları kırgın Şimdi karların içindeyiz Savurur soğuk ufuklar dalgalarını Döverken kıyılarını, Karadeniz... Yeşilinin hapsolmuşluğuna özlemlerim Burnumda memleketim Biraz ardıç, biraz kestane biraz palamut kokusu Bıldırcın konan *******im kış, hasretlerin de çocuk dokunmuşluğum Veba ölmüşlüğünde Göçmen kuşların ihanetindeyim Şimdi, mor bir sümbül işareti Erguvan menekşe yabani Susamlardan kaçan mor dağların perisi Şubatın umut kokularında Toprağa kavuşmuş yağmur donlarında incecik Gezinmekteyim Adımlarımın çıtırtısında Karadeniz Hava soğuk dalgalarındayım Akdenizin yağmur sağnaklarında sararmış deniz mavisi uçkun bir yeşile kaçmış gözlerdeyiz Beyaz seramik kuşların altında Düşlerim ayaz; Yollar sırılsıklam, aşksız mevsiminde, deniz Hasır bir koltuğun rehavetinde sallanan hurma ağaçları Ve bir kaç kişi Öylesine düşünmekteyiz. Nevin Kalafatoğlu 24.01.2006/Antalya Nevin Kalafatoğlu |
Düşünmeyi Düşün Beni
ben gözlerinde yıldız ışıltıları olan kadın... sen onları aldın... yerıne yağmurlar bıraktın... ne hayır... ne evet... bile demedin.... gene bıraktın beni fırtınalara... yapayalnız....tek başima.... duygularımdan uzak... kendi yanlızlığında... sessiz kaldın.... oylesine kalakaldık gökyüzüne.. mevsimler gecti... gececek yıllar.... anladım.. gömeceksin icine prangalarını...gene... sadece beni sev diyeceksin... seni İstanbul sokakalarında bırakmış... İzmir rıhtımlarındayken sen ağıtlar dökmüş karalar bağlamış... Beydağlarına haykırmış aşkımı kıskanclıklarımı cakıltaşlarına bırakmıştım... Apollon tapınağında kan kusmuştum sunak taşına kurban etmiştim kendimi ölmüştüm bin kez bınkez yıldızlarım kaymıştı gözlerimden... kör olmuştun... görememiştin... aşka acemiyim ben demiştin anlamamıştın... işte o günden sonra sevmemiştim... hic kimseyi... sevgimi dağıtmıştım...kucak kucak... şimdi...benisev...yalnız beni... demenin...yerimi.... onca acımı...silebilmek şiirlerden.. zor değilmi.... düşün...bari düşünmeyi düşün beni 6.11.2003 Nevin Kalafatoğlu |
Eflatun Manolyalar
Hasretliklerimi an an Kokuşan zamanlardan. Sakladım dı, saf beyaz Sararan bir ömrün sevda sokaklarında Gül satarım ben, Kucak kucak atarım anılara arkalarından Yok olsa bile gül demetlerim Hayallerimi koklarım. Mordur, dağların gülleri bilirim zordur… Her an Her gün Her gece Göklerim mor benim. An be an başka renkler sürülür içime Dokunurum aşk gibi yorgun Renkleri az mavi çok mor… Böyle zamanlar da yaşamımı unutun Geçmişime her an açar manolyalar Dokunursam eflatun… Nevin Kalafatoğlu 25.02.2006 Nevin Kalafatoğlu |
Ekim'de...
gelirsen eger, askına susamıs bir gonul bulacaksın bir demet bembeyaz gul yasemınler açacak... baharı yasayacak kokularımi karıstıracağım Akdeniz hazanlarina kimseler koklamamısken aromasinı havanın ilk olacaksın... siir gibi gerçekler...gerceklerde siirler... gerceklesecek sırları hayatınin... filizleri baharının dokulen hazan yapraklarıyken... baska diyarlarda ikinci bahardır hazanlar buralarda içimizdeki baharlı hazan... asla sahıp olunamayan... bu nasıl bir hazandır... anlıyamazsın... dokunuslar... tadlarını anlar. anların... ruhunu alir... eritır bedeninde karısir bulutuna... inanilamaz bir doğa.... sadece yasanır sevilen isimsizdir... bilinir...dağlarında... gelmezsen eğer, ..............kaybedilen anları anliyamazsın.... ..............ıslanırsın sadece.... ..............Kasım yağmurlarında....... 04.10.2003 Antalya'da sonbahar... Nevin Kalafatoğlu |
| Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 07:54 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.