![]() |
Yol verdim kuşkulara,
Attım evhamlarımı azgın sulara. Kâbuslarımı yolladım geçmiş uykulara. Dingin mi dingin artık başım, Şimdi ben huzur ile arkadaşım. Kim kime ne demişse demiş Bir şeyin bedelini ya ödeyecek, ya ödemiş. Her olay kendi içinde yorumlu, Herkes kendisinden sorumlu. |
Üzüntüyü seviyorsun besbelli
Say dağları, say günleri say. Atıp kurtulamazsan kabahati yolların üstüne, Cay gülüşten, cay uykudan, cay. Bak eski resmine sonra, derin bir iç çek Vay hayırsız, vay vefasız, vay! |
All dreams come true one day
Never let go of your hopes If you have anything to say, If your land is full of crops, It will be heard in some way. |
Onlar ermiş muradına,
Ne derseniz deyin adına, Yeter hepsinin aile efradına. Evet… Bize de kalıyor, Kuru bir kerevet. (1999) |
Sevgiyi öyle istiyordu ki kalbi,
Azgın fırtınalara dayandı. Karda da, tipide de, Buzlar altındayken de, İçin için hep yandı. Ümitle bekledi Teslim olmadı, sevgisizliği seçmedi Aşka susamış olan yüreği Çöller ortasında yıllarca kaldı, Hiç vazgeçmedi. Tanrı onu izliyordu Sınıyor, sınıyor, sınıyor, Sevgilisini ondan gizliyordu. Sonunda muradına erdi. Yaradan sabrının karşılığında ona Büyük ödülü gönderdi. (22.3.2001) |
Dokuz yaşında Mustafa.
Yoksul mu yoksul; Kendisi gibi yetim iki kardeşi var, annesi dul. Soba soğumuş, dışarısı ayaz Bir de televizyonları var köşede, siyah-beyaz İçler acısı mahalle halkının hali. Ahali, Bir parça ekmeği beşe, ona bölüyor; Hatta bazıları ucuz ekmek kuyruğunda ölüyor. Annesi o gün yine hasta, yatıyor. O da ne? Televizyonda birileri birbirlerinin yüzüne pasta atıyor! Rahmetli babası anlatırdı: “ Ecdadımız yerde bulduğu bir lokma ekmeği öpüp başına koyardı; Ve ancak komşusunun karnı toksa doyardı. Buğdaydan yapılan ekmek, börek, çörek, Hepsi mübarek. Saygı göstermek gerek”. Kardeşleri görmesin diye önlerinde bir süre durdu, Aslında onlar hep bu saatlerde uyurdu. Kalktı, gitti; fişi çekti. Sabahleyin erkenden İşe gidecekti. (Kapılar kitabından) |
*******i sen yakardın yıldızları
Sabaha karşı söndürürdün Şarkı söylerdin suya karşı Susup dinlerdi peri kızları Başımı döndürürdün. Sen söylerdin, su söylerdi Sen söylerdin, su söylerdi Sonra vaz geçerdin Su üzülmesin diye Pes etmeyi seçerdin. Ayaklarının ucuna basarak yürürdün İncitmeden sabahları Sevdan günü de, beni de sarardı Ne güzel gözlerin vardı! Hayatı ne hoş açıklardın! Hiçbir şey kalmazdı yarım. Anlamsız gelirdi kederler Savrulup giderdi efkârım. Kıymetini bilemediğim ne varsa, Çekip gidin başımdan! Toplanıp gelmeyin üstüme sakın Beni öldürücü pişmanlığımla Yalnız bırakın. 22.Şubat.2004 |
Resim yapmak istedim,
Yanıma geldi kedim. Elime aldım fıçamı, Yeşile boyadım çamı. Derken fırladı kedi, Kardeşim ' Dikkat! ' dedi. Bastı siyah, sarıya, Benzedi bir arıya. Bıyığını oynattı Maviyi mora kattı. Sonra oradan aştı, Kâğıdımda dolaştı. Patilerinin izi, Şaşırttı hepimizi. Herkes resme bayıldı, O mindere yayıldı. Komşulara gösterdik, Ona ödül süt verdik. Fakat o günden beri, Masamın üstü yeri. Akılcığı ermiyor, Bana rahat vermiyor. Bu duruma tek çare, Ona oyuncak fare. (2003) |
Anlamak oldukça güç, kimdir ahengi bozan
Herkes biraz romantik, herkes bir parça ozan. Hepimizin yüreği sözde sevgiyle dolu O halde neden bağlı çoğunun eli kolu? Dilimizden düşmeyen saygıyı gören var mı? İtişmeye ne hacet dünya o kadar dar mı? Kendi kendine kopmuş galiba şu tomurcuk, Ağlamasa olmaz mı dayak yiyen şu çocuk? Yaşı epeyce küçük sigortasız bir çırak, Göründüğün gibi ol ya da riyayı bırak. (1999) |
Dün gece rüyamda
Sana ulaşmaya çalıştım, durdum. Kâh bir devin cebindeydin, Kâh bir kuyunun dibindeydin. Bana sitemler ediyordun: “ Beni ne kadar seviyorsan O kadar yakınındayım” diyordun. En son bırakıp seni Çin’de, Uyandım kan ter içinde. Bilsen beni nasıl üzdün, nasıl yordun. Dönüp sol tarafıma baktım, Mışıl mışıl uyuyordun. |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 12:08 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.