![]() |
II/Yalnızlık Senfonisi
Bugün çok ince içim,üşüyorum Elimde yolduğum papatya Her düşen yaprakta,ben ölüyorum Dişimi,gıcırdatan yalnızlık Dört duvara hasreti çiziyorum Gece,gelme üzerime,ürküyorum Yıldızımı kaybettim,ağlıyorum Rüzgar kaldırıp perdeyi giriyor içeri Dokunmuyor tenime,seviniyorum Sen geldin sanıyorum Fırlayıp düşlerimden Hüsranı kucaklıyorum Kilitleniyor parmaklarım Yumruğumu sıkıyorum Sırtarıyor sanki ayna bana Beni aynada parçalara bölüyorum Bitti idaremin gazı Karanlık,gelme üzerime boğuluyorum Bir nefes,bir soluk Son kibritimi de çakıyor Karanlık seni yakıyorum Ter kokuyor çarşafım,yorganım,yastığım Çetin düşlere yatıyorum Kapanıyor gözlerim Doluşuyor beynime binlerce yalan Seni yalandan kurtarmaya çalışıyorum Annemin sesi geliyor kulağıma Oğlum dön hakkımı helal etmiyorum Babam yüzünü çeviriyor Lanet olsun kaçıyor uykum Seni yine kurtaramıyorum Nikotin vuruyor ellerime Ateşim de yok,titriyorum Dolaşıyorum odalarda Sensizliği yalanlıyorum Tekerlemeler düşürdüm dilime Çocuk gibi söyleniyorum Armut! Yeter artık çık diyorum Tabanlarımı kesiyor aynanın kırıkları Ayaklarımın altında binlerce ben Acılara yürüyorum Kırmızıdan kırmızı kan Eğilip yerden karanfiller topluyorum Ben acıyı senle buldum Yalnızlığımın adı sensin Ne kadar büyük sevdam Dört duvar odamda kayboluyorum Şafak söküyor Kucağımda kanımdan karanfiller Kapına geliyorum Uzan,dokun bana ellerini özledim Söyle hadi şarkımızı,sesini özledim Fısılda kulağıma,sevilmeyi özledim Girip koynuna uyumak istiyorum Ali Gençay |
II/Yar
Gözlerinde acı mı var, ruhun darın içinde yar! ! Tut bak ellerimi, yüreğim ellerine neler sunar Sararmışsın,kavrulmuş tenin kupkuru yar! ! Korkuyorum öpemem mor dudakların kanar Saçına taktığın karanfil ne kadar soluk yar! ! Al perçemini gözlerinden yalnızlık sana ağlar Vurup kapıyı çekip gittim,anla beni anla yar! ! Dokunamazdım *******ine,gündüzlerim zarar Her adımım geriydi,her uzaklığım sende yar! ! Bekledim her köşeyi anladım ki yollar sana çıkar Uykusuna yattığım düşlerimin sebebisin yar! ! Kaç dilber soyundu düşlerime kim yaramı sarar Hangi yıldı,sene kaç bilmem,güzün sevdim yar! ! Sımsıkı sarıldım ıhlamurun gövdesinde adın yazar Bak döndüm kapın ne zamandır bana mı açık yar! ! Bu adam sen çok sevdi,serseri gönül sen diye yaşar Ne olur kaldır kafanı bir kez bak gözlerime yar! ! Öleceğim kahrımdan geldim kucağımda papatyalar Ali Gençay |
II/Zaman
Kırdım saatin zembereğini, Zamana uyup bana isyan ediyor, Akrep,yelkovan isyankar, Dur dediğim yerde durmuyor Zaman… En güzel anda bir kez dur, Dur Allah aşkına Yırtıyorsun sayfamı, Yavaş yavaş,boydan boya Bir yarısında ben, Diğer yarısında o, Hak mı bu yaşanılana Zaman… Durduracağım seni İzin yok ayrılığa Yok artık tahammülüm Yok razılığım, yok oluşlara…. Ali Gençay |
II/Zaman/Senin Şiirin
I- Ya öpemezsem seni Ya bu bir düşse II- Güven/Huzur sendeyim Sendeyim, sarhoşlatan/sendeleten fikrinle Dokunmaktan nasır tuttu parmaklarımın ucu Soluklaşan resmine/sen diye Dudaklarımda ten rengi mürekkep Yastığımı sana boyayan uyku Yazmalıyım sen kokan *******i Bitmeli sensiz/soğuk/derin uyku Bu aşk yaşamalı Yaşamalıyım bu ruhu Uyanmalıyım/sen diye III- Alaca karanlıkta gözlerinin akı Uzaklarda karı nurlaştıran sokak lambası Yürümek istiyorum gecenin üstünde Sesini duymalıyım/nefes alışlarını Dokunmadan peri güzelliğine Üşümeli dudaklarım/buz kesen teninde Bu aşk yaşamalı Yaşamalıyım bu ruhu Sonu varsa da ölümlülerin Durursa da saat sensizliğin çeyreğinde Ölmeliyim son nefesimde/sen diye Ali Gençay |
III/Acı
I- Kadın! ! Parmağıyla rahmini kanattı Suç onun değildi Kahpe zamandı Çocuk! ! Bebeğinin koparıp kafasını Kırdı kollarını Saçlarını yaktı Ne bilsin Gördüğüydü Acımasızdı insanlardı II- Şiire Yansıdı acı Kelimeler irin olup aktı Çekildi köşesine Binlerce kez daha yazdı Utanıyordu Gözlerden saklandı Kalem kanadı III- Kadın! ! Uzatacaktı kanlı parmağını Gösterdi acıyı yazanı Çocuk! ! Fırlattı bebeğin başını Kırdı kollarımı Saçlarım yandı Kalemimden kan Damla,damla damladı IIII- Acı! ! Hiç bu kadar utanarak Yazılmadı Utanılan Benzerliğiydi İnsanlardı Ali Gençay |
III/Düşler
yeni uyandım kan ter içinde gel otur yanıma düşümü anlatmalıyım,dinle; gözlerim kapandı kara kapıdan girdim içeri uçsuz bucaksız tarlada buldum kendimi korktum geri döndüm kapanmıştı dünyanın kapıları karşıladı beni peri kılığına girmiş korkuluklar dişlerinden kan sızan bal kabaklar ucu ucuna eklenen şeytan merdivenleri gördüm! ! onlara tırmanan insanları kenarında durduğum uçurumlar ayaklarımın altından kayanları bana doğrulan namlular ucundan,dibine dökülür kurşunlar korkumdan sıktım yumruklarım kaçtım! ! koşmaktan kırıldı bacaklarım ben uzaklaştıkça yaklaştı canavarlar somya da bağdaş kurmuş babam elini öpmek için uzandığımda paçamdan yapışıp gitme! diyen anam babamın yerin dibine sokan bakışları okşadığında saçlarımı anam başıma değer bulutlar gölde yüzen akbabalar takım elbiseli yamyamlar kulağımda zonklayan tamtamlar kapatıldığım camdan tabutlar beni omzunda taşıyanlar mahşer,kalabalık uzanan kollar ve uyandım uyandırdı beni üzerime atılan topraklar dişilerimde ki gıcırtılar şimdi tut ellerimi korkuyorum düşlerden ama sakın! ! gözlerime geceymiş gibi bakma |
III/Gece
Şenlik var gecede Ağustos Böcekler Ateşe bulanmış yanar etten fenerler Ay perdesini sıyırmış Kan Ter Orak kokar Harmanda rençperler Kıvrık perdem Geceyi bitirmekteyim Siyahın beyazla cilvesindeyim Uyanmak üzere serçeler Geceyi delen ışık Bağrımı delmekte hasretin Batmak ta Elmastan hançer Selviler Arşı deler Başta ne yeller eser Yarim Uyan! Türküler söyle bana Hasret beni benden eder At beni uykunun kollarına Düşler beni bekler Geceyle geleyim Sabahla gideyim Aşk diye öleceğim Özledim Sen diye gebereceğim Ali Gençay |
III/İsyan
I- Çocukluk aklımla öldürdüğüm serçeler Sapanımdan çıkan taş,elin camını deler Kaybettiğim paralar,hesabını veremem Ben harcadım yalan,yalanlar içimi yer Beden içinde hayatın,ruhum derbeder Kalemim acı yazar,vicdanım isyan eder Islanır kelimeler,ateş kor olmuş hecem Ağlamış geçmişim,geleceğim belki güler Kimden kaçar kendine ihanet edenler Kime sığınır,her yanda berduş fikirler Bakışların gizlediği uzun saç,perçem Ya eserse rüzgar sürülür kat,kat jöleler Aynalar,aynalardakiler kime benzer Gök küser geceye,siyahı başına çeker Sevgilim,eyvahım kara gözlü gecem Yalnızlık yıldızlara eşse,bana ne düşer Ali Gençay |
III/Resim
bembeyazdı saçları briyantinle geriye taralı oturmuş koltuğuna göbeği ikiye katlı kulakları arkasından bağladığı kemik çerçeveli gözlüğü,kalın camlı inceliyordu eskilerden kalmışları okşadı simsiyah saçlarını çocuğun meraklı gözlerle baktığı fotoğraftaki tüm yüzlerde Mithat beyi aradı takıldı sayfada ihtiyar burnun ucunda gözlük ha düştü,ha düşecek iyice gözüne yaklaştırdı bakışları buğulandı çocuk sordu kim bunlar? önce derin bir çekti anlattı; aylardan nisan gelinlik giymiş kiraz ağaçları giyilmiş mintan pantolonu omuzdan askılı güzeldi kız saçları ortadan ayrı sırtını vermiş ağaca sevgilinin başı göğsüne yaslı gözler kilitlenmiş uzaklara son gündü doldu askerlik pusulası yürekte ayrılık acısı ihtiyar suskunlaştı sordu çocuk,ya! sonra; koltuk gıcırdadı yavaşça kapadı kapağanı albümün pencereye yaklaştı görsün istemedi,ağlayacaktı titrek sesle anlatmaya başladı tekrar uğurladık davullarla zurnalarla son kez eller sallandı uzun zaman sonra askerliğinin on dördüncü ayı izine yollandı istasyona geldiğinde onu aradı gözleri yoktu! oysa mektupta yazmıştı onu karşılayan çocukluk arkadaşı Mithat’tı dayanamadı sordu nerde,neden gelmedi yutkundu Mithat gözleri yere baktı uzun zaman önce göğsünü öksürük sardı ince hastalıkmış doktorlar çaresiz kaldı çok istedi son kez görmeyi seni sana haber etmememiz için yalvardı ecel onu bizden zamansız aldı dizleri üzerine düştü inanamadı,inanmadı yıkılmıştı,perişandı uzun sürmedi ecel onu da aldı işte dedi ihtiyar onlardan geriye sadece bu kaldı Ali Gençay |
III/Sen
istemek kulağımda sesini yağmuru beklemek gibi geceye adamak gelişlerini ansız ve zamansız gibi yatırıp kulaklara nameleri türkülerle istemek seni her okşadığında mızrap teli sazın teline sevdalanmak gibi elime alıp kağıt, kalemi beyazın siyaha hasretini yazmak senle cümlelerimi bitirmek her kafiyemi Ali Gençay |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 02:07 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.