![]() |
Dertler
dertler bir değil ki bin.. işin içinden nasıl çıkacaksın göreyim. kaçtıkça üzerime geliyor. dertleri zevk mi edineyim. dertler azalsın derken, çoğalıyor. söyleyin bana, nerelere gideyim. bu dertler, hayatımı mahvetti.. nasıl boş vereyim. dertler, aldı başını gidiyor. ben bunlarla, nasıl başedeyim. hayatın anlamı değil mi dertsiz yaşamak. ben bu yaşamı, nerde göreyim. dertler çoğaldıkça çoğalıyor. aynı zamanda, hayatımı karartıyor. ben kaçtıkça, beni kovalıyor. hayatımı altüst ediyor. söyleyin bana, ben nasıl çekeyim. |
Dilek Taşları-Hikaye
Ayşe köyün en güzel kızıydı. Ahmet'le çeşmenin başında buluşur ilerisi için hayaller kurarlardı. Daha yaşları onüç ondörttü. Ama köy de âdet çocuklar onbeşine geldiğinde evlendirilirdi. Ahmet suculuk yapıyor ailesine katkıda bulunuyordu. İkisi de ilkokulu bitirmişler köyde ortaokul olmadığı için okuyamamışlardı. Birgün yine çeşmenin başında buluştular. -Hadi Ahmet nehre gidip oradan suyun akışını seyredelim. -Tamam neden olmasın. Oraya gidebilmeleri için orman da yarım saat yürümeleri gerekiyordu. Ağaçlar, kuş cıvıltıları arasında el ele konuşarak nehrin oraya geldiler. Yeşilliklerin üzerine oturup harika akan suyu seyre koyuldular. -Hayret biri kayığını bırakmış burada dedi Ahmet. -Haydi gel biraz gezelim ne dersin diye tutturdu Ayşe de. -Ben kayığı kullanmasını bilmem ki. -Aaa Ahmet ne var bunda birkere duymuştum ben. Kürekleri yalnızca oynatacaksın. -Boşver Ayşe suya baksana nasıl akıyor. Bilmediğim birşeyi kullanamam düşeriz yüzmeyi bile bimiyoruz. -Fazla açılmayız beni mi kıracaksın şimdi. -Peki hadi binelim. Fazla açılmam ama biraz giderim hemen dönerim. Bir kitapta okumuştum suyla şaka olmaz. -Tamam peki dediğin gibi olsun. Birlikte kayığa bindiler. Ahmet kürekleri bir iki hareketten sonra kullanmaya başlamıştı. -Ne güzel Ahmet suyun üstünde gitmek. -Hadi tamam ben dönüyorum artık. -Peki dönelim. O anda suyun hızı gittikçe artmıştı. Kayığı birtürlü sahile doğru döndüremiyordu Ahmet. Kayıkta bir sağa bir sola hareket etmeye başlamıştı. -Ahmet korkuyorum dönemiyoruz. İmdat diye bağıralım. -İkisi birden varkuvvetleriyle bağırmaya başladılar. O sırada kayık hızla şelâleye doğru yol alıyordu. -Öleceğiz Ahmet. -Ben sana dedim dinlemedin ki beni. Hadi yine bağıralım. O sırada orman dan bir adam çıkarak bunlara seslendi. -Bakın ilerde dar olan kısımda kürekleri geriye doğru çekin. Sizi biraz yavaşlatır. Adam büyük bir hızla eline aldığı iple nehrin daraldığı yere koşuyordu. -Çocuklar ikiniz de bu ipi tutun belinize sıkı sıkı bağlayın. -İkisi de ipleri tutup sıkıca bellerine bağladı. -Hadi atlayın sizi çekeceğim.. Adam bir yandan da ipin bir kısmını ağaca bağlamıştı. -Biz nasıl atlarız boğuluruz diyordu Ayşe. -Siz atlamazsanız biraz sonra sandal zaten devrilecek. O zaman da ben sizi çekemem. İkisi de kendilerini nehrin soğuk sularında buldular. Adam fazla su yutmamaları için hızla onları çekiyordu. -Az kaldı çocuklar dayanın. Ayşe ve Ahmet kötü durumdaydılar. Hem korkmuşlar hem de su yutmuşlardı. -Nerde oturuyorsunuz sizi arabamla bırakayım. -Şu ilerde ki köyde amca. Çok teşekkürler sen olmasaydın ölmüştük şimdi. -Ben de ava çıktım. Dua edinde bugünü buldu. Yoksa çoktan ölmüştünüz. Ayşe'nin hiç sesi çıkmıyordu. Yüzü bembeyaz dı. Ahmet ise adamı teşekkürlere boğmuştu. Evlerine gelmeden arabadan inip, kimse anlamasın diye hızlı adımlarla evlerinin yolunu tuttular. Bahçe kapısında Ayşe annesiyle karşılaştı. -Kızım bu ne hâl. -Kızlarla sıcakladık birbirimize su attık. -Hani su kovan da yok. Onu ne yaptın. -Kızlardan kaçtım unuttum anne. Yarın alırım. Kim alacak ki. -Tamam hadi üstünü değiştir. Baban tarla dan gelir şimdi. Yardım et bana. Ayşe hemen üstünü değiştirdi. Sofrayı hazırladı. Babası da gelmişti. Kendini çok yorgun hissediyordu. Yemek yedikten sonra.. -Ben yatıyorum anne. -Erken değil mi kızım. -Uykum geldi anne. -Tamam kızım iyi uykular. Ertesi günü yine çeşmenin başında Ahmet'le konuşuyorlardı. -Artık gel beni iste Ahmet. Bak sonra beni başkasına verecekler. -Tamam babamla konuşacağım. Sana yarın haber veririm. Ahmet babasıyla konuşmuştu. -Oğlum gider isteriz. Sen haber ver kıza, yarın geleceğimizi söyle. -Tamam baba. Ahmet Ayşe'nin evine yakın korulukta kuş taklidi yaparak Ayşe'yi haberdar etti. -Noldu Ahmet kalamam işim var. -Tamam kalma yarın seni istemeye geleceğiz. -İyi ben anneme söylerim o da babamla konuşur. Ayşe hızlı adımlarla evine gitti. -Anne sana birşey söyleyeceğim. -Söyle kızım. -Ahmed'in annesiyle babası yarın beni isteyecekler. -Sen istiyor musun bu çocuğu. Ayşe utanarak -Evet anne. -Peki babanla konuşurum ben. Akşam bir bağırtıyla uyandı Ayşe. -Olmaz sucuya vermem kızımı. Ağanın oğluna isteyecekler. Kızımı onlara verceğim. -Aman bey çocuklar seviyor birbirini. -Sevmekte neymiş karın doyacak buzaman da hanım. Rahat edecek kızımız o da ona yeter. Ertesi gün Ahmet ailesiyle gelmişti ve red cevabıyla da dönmüşlerdi. Ayşe de Ahmet'te çok üzülmüşlerdi. -Kaçır beni Ahmet. Sen den başkasının olamam ben ölürüm valla. -Tamam yarın hazır ol. Suya gidiyormuş gibi yapıp kasaba da tanıdığımın yanına kaçıracağım seni. Ertesi gün ikisi de bir kamyonun arkasına gizlenerek kasabaya gittiler. Akrabasını bulmuştu Ahmet. -Abi biraz senin yanında kalalım. Şu dağların arkasında bir kulübe yapacağım bana yardım et. Sonra gideriz. -Tamam oğlum merak etme. Sana yardım edeceğim. Bir hafta da yeşilliklerin arasında, dağın eteğinde, derme çatma bir ev yapmışlardı. Önünü de çitle çevirmişlerdi. -Ayşe toprağı sürelim birşeyler ekelim. Ben yarın kasabaya gidip tohumlar alayım. Birkaçtane de tavuk. Ayşe mutluydu. Sevdiğiyle herşeye yeni başlamıştı. Kısa zaman da kümeslerinde tavukları, iki tane de koyunları oldu. Topraktan elde ettikleri sebzeyi ve yumurtaları kasabaya pazara götürüp satıyordu Ahmet. Biraz para bile biriktirmişlerdi. -Biraz daha paramız olsun bir inek alacağım Ayşe, sütünü de satarız. -İyi ki kaçtık Ahmet sensiz yapamazdım. -Ben de canım. -Aradan birzaman sonra bir de oğlu olmuştu. Çok mutluydular. Birgün Ahmet kasabaya indiğinde akrabasından askerliğinin geldiğini öğrendi. Ne yapacağını bilemez haldeydi. -Ayşe seni annenlere bırakayım ne dersin. Bak oğlumuzda beş yaşında çok ufak, gözüm arkada kalacak. -Ben dönemem babam almaz beni, seni burada oğlumla beklerim. -İçime sinmez sen kadın başına burada nasıl kalırsın. O zaman sana bir silah alacağım kasaba dan. Onu kullanmasını öğreteceğim. -Tamam öğrenirim. Silah tâlimlerine başlamışlardı. Ayşe attığını vuruyordu. Askere teslim olma günü gelmişti Ahmed'in. -Seni ve oğlumu Allaha emanet ediyorum. Bil ki aklım hep sen de olacak. İkisinin de gözlerinde yaşlar, birbirlerine sarılıp sarılıp ağlıyorlardı. Aradan iki sene geçmişti ne gelen vardı ne giden. Birkere kasabaya gidip Ahmed'i akrabalarına sormuştu. Onlar da bir haber alamadıklarını söylüyorlardı. Ayşe üzüntüden mahvolmuştu. Çocuğuyla birlikte bahçeyle oyalanıyor hayvanların bakımını yapıyordu. Aklı hep sevdiği kocasındaydı. -Ahmet çıkıp gelsen süpriz yapsan bana. Allahım nolur yolla sevdiğimi, diye dualar ediyordu. Akşam olmak üzereydi işleri bitmişti. Evin içinde oğluyla otururken hızlı birşekilde kapı çaldı. -Bu Ahmet herhalde.. ama hemen kapıyı açamadı. Ya değilse, -Kim o. -Benim kızım bir yolcu açar mısın kapıyı. -Ben sizi tanımıyorum. -Kızım biraz dinlenip gideceğim. -Peki amca dedi kapıyı açtı. Yaşlı bir ihtiyar yorgun bir şekilde. -Kızım bir su ver bana, uzaktan geliyorum. -Dinlen amca, ben sana bir çorba koyarım bir de ayran yaparım şimdi. Karnınıda doyurur öyle gidersin. -Teşekkürler güzel kızım. Yalnız mısın. Kocan nerde. -Asker de amca bir haber de alamadım. Oğlumla onu bekliyoruz. -Gelir kızım. Sabrın sonu selâmettir. Yaşlı adam yemeğini yedikten sonra. -Ben gideyim kızım. Allah ne muradın varsa versin. Aç avucunu. Ayşe avucunu açtı.Eline iki tane taş koydu yaşlı adam. -Bak kızım bu taşları avcunun içinde sıkı tut. İki dilek dile. Hadi ben gideyim. Ayşe adamı geçirdi şaşkındı. -Eee sonra ne yapacağım. Koşarak kapıyı açıp dışarı baktı. -Amcaaa amcaaaa nereye kayboldun. Ben şimdi ne yapacaktım. Haa iki dilek dileyecektim. Biri Ahmet gelsin. İkincisi de annemler bizi kabul etsin. Annemi kardeşlerimi çok özledim. der demez kapı çalındı. -Aaa yaşlı amca geldi herhalde. Koşarak kapıyı açtı. Ahmet karşısındaydı. İki gözü iki çeşme ağlamaya başladı. Gözlerine inanamıyordu. Dileğinin teki olmuş Allah sevdiği kocasını karşısına getirmişti. Oğlu da koşarak babasına sarıldı. Çok mutluydu Ayşe. Sevdiği ve çocuğu yanındaydı. -Yarın birlikte kasabaya gidelim nikâhımızı kıydıralım çocuğumuzun nüfüsunu da alalım diyordu Ahmet. Ayşe daha da çok sevinmişti. Ahmed'in yokluğunda nikahı unutmuştu. -Tamam Ahmet Ertesi günü güzel giyinip hazırlanmışlardı. Kasaba da nikâhları kıyılmış çocukları da nufusuna kavuşmuştu. -Ben okuyamadım çocuğumu okutacağım diyordu Ahmet. -Hadi gel akrabama uğrayalım köy den haber var mı. -Abi ne var ne yok köy den. -Ahmet ikinizin ailesi de barışmış dönsünler artık evlerine diyorlar.. -Yok abi bizim yerimiz güzel, ama gidip ellerini öpeceğiz. Bütün zorluklar sevgiyle halledilmiş ve yaşlı amcanın Ayşe'nin eline verdiği dilek taşları, Allah tarafından kabul olmuştu. Artık korkacakları hiçbirşey yoktu. Mutluluk onlarındı. |
Dolu Dolu Yaşayalım Aşkı
kekik kokan dağların arkasından geldim sana. aşkımı, sevdamı getirdim yalnızlığına. ruhumda ki güzellikler bir yana, mutluluk getirdim hayatına. güneşin arkasına gizlendi hüzün bak. hasret, özlem girmeyecek artık aramıza. ayrılık kaçacak delik aradı sonunda. biz de kaldık seninle başbaşa. sevgiden kale kuralım etrafımıza. dolu dolu yaşayalım aşkı burada. kadehler dolsun boşalsın sevdamızla. aşkı içelim yudum yudum her fırsatta. şarkılar hiç bitmesin dudaklarımızda. şiirler dökülsün dize dize satırlara. öyle coşsun ki deniz aşkımız gibi, meltemler essin serinletsin bizi. kollarında sabahladığım, her gecenin sabahı, gözlerimi açtığım, her günün başlangıcı, sana olan özlemimle, uyanacağım aşkım. |
Dostluklar bitti
eskidendi dostluklar, şimdi dost mu kaldı. dostum dediğin, en büyük düşmanın olmadı mı. dostluğu kazanmak için, uğraş didin.. dostum dediğin de seninle uğraşmadı mı. dostluklar bitti artık bu devirde. herkes kendi başının çaresine bakar oldu. eskiden dosttum dediğin, sırdaşındı herşeyindi. şimdi ise, düşmanın olmadı mı. insan artık kendisine dost, kendisine sırdaş. herkes birbirinin gözünü oyar oldu. hayat zaten acımasız, dostun da ondan beter oldu. sevgi, saygı hiçbirşey kalmadı. herşey maddiyata dayanır oldu. sen iyiysen onun gözü kaldı kiskançlıktan bitti tükendi. seviyesizlik aldı yürüdü kimse kimseyi çekemez oldu. bu zamanda dost mu kaldı. dostluklar bitti yerini yalnızlık aldı. |
Doyamadığım Sevgiyle Kal
Bir tren istasyonunda beraber, bir bankta. Sarmaş dolaş, herşeyden uzakta sevdamızla. Dünya umurumuzda değil, sevgimiz başka. Seviyoruz işte, herşey çok güzel aşkımızda. En sonunda bulduk mutluluğu, bizi üzdü ama. Yakaladık kaçırırmıyız bizde ki bu aşkla. Sevmek çok güzel, aşk karşılıklı olursa. Biz de seviyoruz birbirimizi, bu aşk bambaşka. Gözlerim yolundaydı hasret, özlem ise sırada. Hiçbiri kalmadı bak kovdum onları sonsuza. Ben kendimi, sana adadım tüm mutluluğumla. Sevgim, aşkım sana, mutlu yarınlarımızda. Bir yıldız kaydı gökyüzünden elimle tutamadım. Ama dilek tuttum dileğim, sendin sevgilim. Bak beraberiz işte, yıldızı tutamasam bile. Aşkın içim de, sevgin ise hep, ama hep yüreğimde. Akarçeşme olmuştu gözyaşlarım ömrümce. Düşüncelerim örümceklenmişti beynimde. Aşk ise, çok uzak bir yerdeydi kendimce. Ama geldi buldu beni, gizlediğim özlemlerimle. Bu sevda, yaktı mum gibi eritti beni sonunda. Sen de yandın erişemiyeceğini sandığın aşkla. Aslında ikimiz de seviyorduk birlikte yanıyorduk da. Farkında değildik sevdamızda, bu nasıl aşksa. Kalbim de yaşıyor sevgin, ruhum ise seninle. Özlemlerim yine içimde, seni görmediğim hergün de. Sana hasretim bitmez ki hasreti bırakamam bir kenara. Doyamadığım sevgiyle kal doyamam sana, yaşantım da. |
Doyamadığımız *******e
haydi bebeğim artık gel. sensiz yaşanmıyor bu düşler. yalnızlık çekilir mi. uğruna ölecek biri varken. hayatım seninle dopdolu.. sen olmazsan, ne yapayım parayı pulu yazık oluyor geçen günlere, sevgiye doyamadığımız *******e. boşa geçmesin artık ömrümüz. mutlu olalım bitsin üzüntümüz. hasret yakmasın yüreğimizi, vuslat bizle olsun yaşayalım sevgimizi yeter artık bırakma beni yalnızlığımla seninle olmalıyım bundan sonra. ya kaçır beni, ya da götür çok uzaklara. |
Doyumsuzluğun Aşka
içeceksin aşkı, yudumlar gibi.. ağzına yayılan her damla, tad vermeli insana. çarpmalı yüreğin, akrep ve yelkovanla yarışta. özlem kadehlerde hasret ise şişede. içtikçe aşkı içmelisin kana kana. öyle sarhoş olmalısın ki doyumsuzluğun aşka. hüzün tünellerinde dolaştım yıllarca. kimi zaman labirentlerde çıkmaz sokaklarda. gözyaşlarımla savaştım artık dursun diye. bağlandım ulaşamadığım ümitlere. derin yaralar aldı kalbim, ömrümce ihanetler, sefaletler bir çadırdı sanki üstümde. aşk girdi yüreğime, yaktı beni deli edercesine. karanlıklar yenik düştü seninle. aşkın ben de sana olan sevgimde. hep seni beklemişim ümitsiz olduğum günlerde. yaktı bu aşk bizi, lezzeti hep dilimizde. verdiği acıyı bile, tatlıya dönüştüren aşk, sonsuzluğa kadar bizimle. bir kurşun gibi kalbimiz de solmayan çiçeklerle, gönül bahçemiz de. |
Dön Artık
uzaklarda bir kadın, seni beklemekte, sessiz ve durgun bir şekilde. gözlerinin yaşı kurumadan, diğer yaşlar süzülüyor gözlerinden. hayata isyankar bir şekilde, bakar oldu artık. güneş ve ay doğmuyor onun için gökyüzünde. ne olur bir haber, bir haber senden gelecek olan. ya bir haber, ya da dön artık o yerlerden. gittiğin yerden dönmeyeceğini biliyorum. yoksa koşarak gelirdin bana özleminle. fırtınaya tutulmuş bir gemi gibiyim şu an. alabora olmuş bir halde batıyorum sanki. kurtulmamsa sana bağlı ellerine, sevgine. elim, kolum bağlı, seni bekliyorum buralarda. yangınım çok büyük, sende biliyorsun oralarda. bir cehennemdeyim seni, sensiz yaşayamıyorum. hayatın anlamsızlığını birkez daha görüyorum sensizliğimle. sana yalvarıyorum ya bir haber, ya dön artık geriye. |
Döndürme Başımı Bebeğim
bekliyorum seni sevdiğim. beklettiğin o tozlu yollarda. o kadar doluyum ki seninle. kadeh kadeh içiyorum sevgini de. seni tüketsem tüm *******imde. yine dolar kadehler sürülür önüme. bak aşkın sarhoş etti beni yine. burcu burcu aşk kokan gözlerinde. ya bana sarılışın yok mu. dünya dönüyor sanıyorum bir anda. döndürme başımı bebeğim. içmeden sarhoş olmak istemiyorum. mutluluğum yalnız seninle. ah o ayrılık yok mu. bardakta su, zehir gibi. bende ki bu özlemle, beni iç der gibi. şu an ellerin benden uzakta. dokunamamak kahrediyor beni, bu sabahlarda. seni seviyorum aşkım hep sana. biliyorum hep benimsin yarınlarda. |
Dualarım Sizlere
Sevgimden taç yaptım tek tek verdim sizlere. Gönlümde ki aşk, taştı doldu şiirlerime. Okyonusları da aştı aktı sizin kalplerinize. Bu mübarek ******* de dualarım hep sizinle. Ramazan ayı, tüm dostlarıma mübarek olsun. Rabbimin katında, dualarınız kabul bulsun. Rızkınız bol, mutfağınız hep nimetle dolsun. Sevdikleriniz yanınızda mutluluk sizinle olsun. Belki, kısa zaman da sizlerle dost olduk. Yüreklerinizi sevdim sevgiyi sizde buldum. Büyük bir aile olduk sizsiz yapamaz oldum. Rabbim bu güzel sevgiyi içlerimize sundun. Acılar sizlerden uzakta, uğramasın kapınıza. Dertleri yaşamayın mutluluk olsun etrafınızda. Neşeyle geçsin günleriniz, hep kahkahayla. Dualarım sizlere, tüm sevgili dostlarıma. Sevgiler, daha yücelsin bu mukaddes *******de. Küsler barışsın, ayrılmasınlar ömürlerince. İçimizde ki sevgi taşsın sığmasın yüreklerimize. Rabbim kötü günler hiç göstermesin herbirinize. |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 03:15 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.