![]() |
Duruşun İntiharımjın Süsüdür Şimdi
maskeli bir intihar kuşanmış yaşamak kuşanmak kayıp bir dünya gözlerimin avlusunda sen benim olmayan en olanımsın ikindileyin avuçlarımda bir güvercin ölümü gidişin uzun serüvenli bir intihardır yaşamak gülmeye eğreti açılır tüm kapılar gözyaşları lav fışkırması ellerine yabancı ben değil kendimi seni yitirdiğimi anlayamadım ve susuşlarım darağacı güzelliksizliğime tanıyamadığım acılarımın anlamı gibidir duruşun duruşun intiharımın süsüdür şimdi korkusuz işte sadece seni sevmek oldum baskın hayata kaybeden kumarbazdır artık intiharımın çılgın sadeliği öldüğümü bilmeyeceksin hissedeceksin ancak şehrin karanlığı sanacaksın içindeki çocuğun korkması ya da karanlıktan gözlerimizde siyaha bürünecek yeryüzü sen denizini şaşırmış ihtiyar balıkçı olacaksın anla beni sonram yok gidebilirim her an yazmam lazım şiirlerimi vasiyetname yerine belki ömrüm yetmeyecek seni tanımlaymayacağım yorgun çaresiz olacağım acılarım dünyanın tüm çocuklarını saran bir sayrılık yalnızlığıma bağışladığın şiirlerimle yokolacak dört mevsim ben şairim bilirim bile bile kaybetmeyi rüzgarımın bittiği yerde sen de yanacaksın |
Düşsüz Hercai
bu akşamdı her akşam alaturka ölmüştük yapraklar bizim içindi ağaçlar bizim için koruyorlardı sokakların yoksulluğunu hırsız gürsüz sevmeyi bilmedik hiç öğrenmek de istemedik yenmeyi belki aşk kavuşmakla yenilgiye mahkumdu tartışmasız oyuncak gemiler gibi ufuksuzdur aşk kavuşmakla sınırlı sınırsız ve zamansız birşey yok aslalarımızda bir tek siz vardınız sizle olan ayrılığımız hani o düşüncesizce tek paylaştığımız taş aptallarıyıydık aşkın ne görsek çaldığımız çağ kaçkını düşsüz hercai bak yenilenmedik değil mi diyalektik tarih proleterya biz ancak aşkla varolabiliriz herşeyden geçtik bıraktık ırmakların akışını kendine bir küsmedik çilemize robespier gülüşlü giyotin kaçkını hiçbirşeyimiz yoktu üzülmedik ekmeksiz kalmaktan bile şikayetçi olmadık bir zaman ama bulutlarımız olmazsa ne yaparız dedik neyi paylaşırız nazsız yalansız varsın akmasın gayrı dedik damarımızda sekizinci iklim için bu tutku bu deccal görmek zulmü biz kral deviren soytarı olmadık hiç ama olduk kırık kasnağı bir çocuğun hem de düşüncesizce kaba düşünmeden sevmekti yanağından ısırmak yari iradesizdik zaaflarımızı yenemedik hiç aslalı bir hiç ama hep herde kıvranan arada kalmayı sevmedik bu yüzden ama hep öteki hep üçüncü oldu adımız ilklerdeki sonlardaki ilk gibi duyulmadığınca kime kimseye feryadımız ilk ve son mahkumiyetimiz özgürlüğe olacak son olacak ateşe ve güneşe kör bakmaklığımız |
Düşük
yaz değdiğiydi ellerime bahar bulaştıydı dudaklarıma kıyılarında yürüdüydüm gönül ummanının ayağım kaydıydı düştüydüydüm engin yamaçlarından arzulu seslenişlerinin |
Düşünceli Balıkçı
daha yeni çekti ağlarını sudan balıkçı sazlıklarda çocuklar kurbağa peşinde hayat hep böyle kendi halinde diye düşünür |
Edebi ve Müzikal
bir yazının ilk harfi kadar özelsiniz çaresiz bir şiirin ilk mısrası kadar aydınlatıcı şarkıda seslerin sustuğu nokta bir nefeslik sizi sevmek yüreğim çello siz yay okşayan ruhumu |
Eksensiz
aştım aşılmazları sarsıntılı biraz bulanık gölgeler yandı içimde dayanamam gayrı sular seller götürür evlerimi belki yanık ihtimal ki şehirlerimiz aşık ülkelerimiz ayrı senden alamam verdiğim bakışlarımı ürkek orta yerde rezillik uyumsuz yaban otu sanki sesim gitmekle buğulu ayrılık ölüm ne de korkak sanki baharı seninle aynı yerde sevmişim tuttuğum yıldızları unuttum seninle kaybettim eksenimi |
Eksildiğim Sensizliğimde Üşüdüğüm Sokak
eksildiğim sensizliğimle tamamladım aşkımı aşk ki kar havası yolların kapalı olduğu bıraktığın dert mi kahır mı bilsem kuşku mu içimde cevapsız soruların bitmez bolluğu eksildim sensizliğime çoğaldım tükenmez aşkına gözyaşlarını kaybettiğimiz maziye sarasın geriye dönüp de bakmadan düştüğüm peşine birgün içimde büyüyecek derin bir yarasın eksildiğim sensizliğimde büyüdüm yalnız aşkla belki birgün aklanacak iflah olmaz karasın sürgün olduğum yaramaz huysuz mutsuzlukla isterim beni seni üşüdüğüm sokağa sorasın |
Elimde Bir Temmuzum Kaldı Yaktım İklimlerimi
tekin değilim in cin top oynuyor pusulasızlığımda fırtınaya yakalanmış basiretsiz yanlarımın şeytansı itirafçı itaatkar çok meğerli pişmanlığı sen sen sen han hamam kalmadı gezmedik kervanlı masallarımda elimde bir temmuzum kaldı yaktım iklimlerimi gözlerimin yerleşik halkı oldu göçmen kuşların çevirdiğim dolaplarda ezberlettim söylediklerimi bu aleme önümü kesen harami güzelliklerin |
Ellerim Sana Yasak
baktığım an kan baktığım yer sen gördüğüm bu deprem bu kargaşa okul yollarının tozlu dumanlı nazlısı sevilmek için yaratılmış tek gelincik ellerim sana yasak ben zamana aykırı gözlerimi açan serincecik bu ne heyecan bu ne kaygı bu temaşa sanki kalbimde büyüyen tek başak aynı durağın ayrı yolcuları iki serçecik adımımı atsam benliğimde yitik taç yapraklarının kadersiz karası gülücüklerime boğulmuş tek gelincik yağmurlarla yıkanmış düş bozkırlarımın tek tasası avuçlarımda açmış küçücük bu gelincik değil sanki kanımın parçası son sözümün sensin eşsiz bestesi toprağa ne acemi tutunmuşsun be gelincik yoluma çıkma desem ne çare mahzun kaçak ilkakşam rüzgarlarından haberin alıyorum ağlamak mı gülmek mi bu başlamak mı bitmek mi seni gidi yaramaz tatlı huysuz yarım kaçamak doğan gün sen biten akşam sen sanıyorum arayan sanki'lerimin hırpalanmış keşke'si yollarıma açmış küçücük şu haylaz şu narin şu bir hayat parçası nazlı mı nazlı kırılgan hemencecik ömür nasıl vefasız zaman nasıl alçak yol kenarlarının eşsiz neşesi sayfalarıma düşen bir tek gelincik bu gelincik değil bu sanki kanımın kan deryası |
Ellerin
ellerine güneş de değse kararır günlerin bölünmüşlüğünde yas tutmuşluğunun ellerin tuzu ve suyu unuttuğu an benimsin unutkanlığında ölümün |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 12:29 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.