![]() |
Gülleri sana bırakıp dikenlere gidiyorum
Gidiyorum bütün acılarımı vurup sırtıma umutları bırakıp başucuna ıtırları, menekşeleri, kırgüllerini bırakıp şiirlerimi sarıp bohçama yüreğimin yangınına gidiyorum hoşca kal usulboylum, güzel gözlüm hoşca kal gidiyorum gözyaşlarımı papatya diye saçlarına takıp yüreğimdeki yağmurlarla bir ırmağa akmaya gidiyorum içimde yeşerttiğim tüm çimenler sana kalsın sana kalsın baharçiğdemleri, kırgelincikleri, kırkkanatlılar gülleri sana bırakıp dikenlere gidiyorum gidiyorum başımda gam gözlerimde nem toplayıp önüme düşen gölgelerimi bütün hatıraları bırakıp geride ardımdan çekip kapıyı usulca başımı alıp gidiyorum buralardan şafak sökmeden kimseler görmeden yağmurun yağmadığı çöllere gidiyorum sevgi dolu yüreğimi bir ıssızda yakmak için hoşça kal suyundan çimdiğim dere kana kana içtiğim pınar say ki, hiç yaşamadım bu yerlerde nazlı çiçeklerini okşamadım baharın bozguna uğramış bir bostanın hüznüyle bir yaprağın ürpertisine yazıp ömrümü çekip gidiyorum buralardan çekip gidiyorum bir bilinmeze doğru hem yol, hem yolcu olmaya acılarımla başbaşa kalmaya bütün yıldızları takıp kanatlarıma rüzgarların uğultusunda kaybolmaya gidiyorum Yüreğimin sızılarında damıttığım her şiiri bin kez öperek ve sökerek sevgiden yana ne varsa göğsümde *******in zifiri saçlarında çıkıp yola dağlı bir ırmak gibi çarpa çarpa kıyılara bir ceylanın gözlerinde ağlamaya gidiyorum bütün borçlarımı ödedim alacaklarımı erteledim artık ne diyecek bir sözüm kaldı sevdiklerime ne okuyacak bir şiirim gözlerimin içinde iki damla gözyaşı gibi bakmadan ardımdaki uçurumlara alıp götürüyorum yüreğimdekileri de hoşca kal usulboylum, güzel gözlüm hoşca kal |
Sustum!
Sustum! Ne kadar susulacaksa o kadar sustum! kendimle konuşuyorum şimdi yalnız... yalnız yüreğimle dokunuyorum sesime kimse duymuyor... sustum sustu dudağımdaki şarkı, gözlerimdeki şiir yaraları yalayan rüzgar sokaklarında kahrolduğum şehir gözlerim konuşuyor yalnız! sustum! bin ah sürüp dudaklarıma ne kadar susulacaksa o kadar sustum! sustu benimle deniz, sustu deli dalgalar, sustu martılar... umutlarımı sarıp rüzgarlara uzaklara savuruyorum her gece yıldız yapıp serpiyorum gökyüzüne kimse görmüyor... saçı ağarmış hayaller nemli kirpiklerle bulutlandığında gözlerim gökte şimşek olup çakıyorum kimse görmüyor... Sustum! tuz basıp yaralarıma! sustum içinde volkanlar taşıyan bir derviş gibi yaslanıp yalnızlığın duvarına gül döküp kalabalıklara kimsesiz geziyorum gönül ülkemi her gece kimse bilmiyor... sustum! sustu benimle gök, sustu dağ, sustu toprak acılar konuşuyor şimdi yalnız yaralı gönlümün sızıları konuşuyor tutup öldürüyorum içimdeki sevdaları bir bir atıyorum uçurumlardan kimse görmüyor sustum! saçlarını kokluyorum rüzgarların dudaklarından öpüyorum hayatı içimde incecik bir sevgi ürperiyor sarı hüzünler dökülüyor gönül bahçeme gelmiyor beklediğim bahar yaralar merhem tutmuyor gözyaşı olup dökülüyorum kaldırımlara mendil silmiyor yağmur dinmiyor sevdiğim bilmiyor sustum sustu benimle sarı sabır, sustu hasret, sustu zaman sustum yalnız gözlerimle dokunuyorum hayata kimse duymuyor sustum! İçimdeki dalgalar kabardıkça volkanlar gibi sustum sustu dudaklarım, sustu gözyaşlarım sustu gözlerimdeki şiir gönlümdeki nehir bulutlar haykırdı isyanımı şimşekler haykırdı sadece ben duydum sadece ben ey beşiğini sallayıp boğduğum hayat kucağımda büyütüp öldürdüğüm sevgi yaralar merhem tutmuyor ******* avutmuyor ben sustum acılarım konuşuyor yalnız ben sustum! susmuyor yüreğimi kavuran kasırga pencereme vuran yağmur damlaları susmuyor her gece dışarda inleyen rüzgar gelmiyor bahar kuşlar sevinmiyor yıldızlar küs ay üzgün güneş doğmuyor acılar dinmiyor içimde binlerce şiir kanıyor her gece kimse bilmiyor sustum! sustu benimle sarı sabır, sustu hasret, sustu hayat sustu zaman acılar konuşuyor yalnız acılarım konuşuyor kimse duymuyor... duymuyor... duymu... duy... |
Seven Yüreğime Sor Beni
Seven Yüreğime Sor Beni Her gece kan-ter içinde uyanıyorsam eğer hasretin ateş olup giriyorsa koynuma ıslanıyorsa kirpiklerim seni her andığımda her düşündüğümde hızla çarpıyorsa kalbim sensiz bir kez olsun gülmüyorsam bu şehirde savruluyorsam sokak sokak ürperiyorsam yaprak yaprak esip geçen rüzgarlara sor beni hasret ateşleri yağıyorsa üzerime her gece kül ateş, ateş alev, alev kor olup yakıyorsa kahroluyorsa kalbim seni her andığımda ve tanımıyorsa hiç bir kural yüreğim kaçmak istedikçe sana dönüyorsam yine ölüyorsam aşkından her gün dirhem dirhem ateş - alev sevdalara sor beni seninle gözgöze geldiğimde ben lal olmuş bülbül, sen gül oluyorsan düğümleniyorsa boğazım çıkmıyorsa sesim, daralıyorsa nefesim konuşamıyorsam tek bir kelime depremsi bir titreme başlıyorsa bedenimde ve çözülüveriyorsa dizlerimin bağı deli - divane gönlüme sor beni kirpiklerimden süzülen damlalar islatiyorsa yüreğimi her gece hep bulutlarda saklıyorsam seni düşüyorsan içime tane tane her yağmur yağıdığında kirpiklerimin kıyısında martı olup uçuyorsan susuyorsa denizler seni düşündüğümde gelip seriliyorsan kıyılarıma sular gibi gelip sokuluyorsan uykularıma gelip sokuluyorsan rüyalarıma sensiz geçen *******e sor beni damarlarımda aşk olup dolaşıyorsan şiir olup doluyorsan kulaklarıma masmavi bir coşku oluyorsan bedenimde aşkça çıkıp ırmaklarla dertleşiyorsam her gece ay gibi akıyorsan yüreğime beyaz tüller içinde yalnız yıldızlarla paylaşıyorsam seni sevdiğimi sana anlatamıyorsam bir kır çiçeği hüzün saçıyorsa gözlerime su olup akıyorsam, ateş olup yakıyorsam ve beceremiyorsam sensiz yaşamayı ve ölmeyi şu seni ölümüne seven yüreğime sor beni |
Toplan Gidiyoruz Ey Kalbim
Haydi toplan akşam oldu vakit doldu toplan gidiyoruz ey kalbim kırkikindi yağmurlarına kalamam kaldıramam bunca ağrıyı, ihaneti biliyorum kirlenmiş hiç bir bakışta, yer yok bana bu yüzdendir ceylanlara küsmüşlüğüm sevdalara küsmüşlüğüm bu yüzden bir gül yaprağı bulup sarmak için yaramı çekip gidiyorum buralardan içimdeki cesetleri çiğneyerek kalbimdeki mahşere bak akşam vakit tamam duruldu işte bulanık denizler dürüp ömrümün defterini toplan gidiyoruz ey kalbim yorgunum bir sonbahar ezgisi gibi bekleyemem son yaprakta sevgisi iğdiş edilmiş tarihlere koma beni ey kalbim bak güz yağmurları iniyor acılar ve ihanetler üstüne çırılçıplak ve sevgisiz kalmış bir şiirim kimsesiz bir kış ortasında ne gülen gözleri ısıtıyor artık çocukların ne de sevdalı bakışları yeniyetme aşıkların bütün dinlerden kovuldum bütün ülkelerden bütün yüreklerden kovuldum (*)”Aliye gülümsesem Muaviye öldürür beni” hangi tanrıya sığınsam yaramın merhemi yok biliyorum kirlenmiş hiç bir bakışta, yer yok bana bu yüzdendir ceylanlara küsmüşlüğüm sevdalara küsmüşlüğüm bu yüzden yeni bir gül yaprağı bulup sarmak için yaramı sevdalı bir kuş yükleyip kanatlarına acılarımı alıp gitsin beni buralardan hamuru çürümüş dostluğun, vefanın, aşkın vefasız mevsimlere bırakma beni ey kalbim ağlatma beni sevda kapılarında ***** kapılarında eğme boynumu kurşunlar sıkılsada canevime çiğnetme yoksulluğumu ayaklar altında bırak başım dik, içim ezik kalsın onurlulara mahsus bir makamda ağırla beni satılmışlığın, alçaklığın, ihanetin ortasında koma biliyorum bu düş sığmaz kirlenmiş sokaklara bu sevda sığmaz bakmayın gözlerime nasıl saklarım yüreğimdeki incinmişlikleri kınalı bir kelebek konunca saçlarıma ah! Benim de hayallerim vardı baharlarım vardı, yazlarım vardı kuşlar göçüp gitti yüreğimden gökyüzüm yaralı kaldı bir isyan giydirip gözlerime dipsiz uçurumlara yuvarladım umutlarımı aşk diyordum talan oldu, yalan oldu ömrüm tınısı kırık bir keman sızısıyım artık yok gideceğim başka bir liman bak duruldu işte bulanık denizler haydi toplan vakit tamam toplan gidiyoruz ey kalbim boşalsın ince duygularımın sırtındaki yük paranın sevgiye ihanetini gördüm insanın önünde diz çöküp ibadetini dünler harabe yarınlar umut değil hüznün neresinden dönsem, kırgınım öpmeye uzandığım bütün dudaklar frengili |
gÜvendİĞİn YÜreklere Karlar YaĞmiŞsa
Buz TutmuŞsa O Simsicak BakiŞlar Sen Yanginlar İÇİnde ÜŞÜyorsan Ve Bİr Zavalliliksa Artik O Çok Sevmek Ölmek GÜzeldİr... Hayatimda Ne Tat Ne Tuz Sensİz Odam Buz Kestİ Buz *******İm Hep Uykusuz Sol Yanimi BoŞ Biraktin... |
Desem ki Ellerini İstiyorum
umutları yarına erteleyip sana çiziyorum yollarımı... tutup tutup, matkaplara vuruyorum bağrımı; döküm döküm etlerim...bak! geceye sarıyorum yaralarımı, ağlayarak... yıldızlar bilir ençok, birde düşlerim, birde taş yatak... oysa sen! kırktabir gelirsin, kırkta bir uzanırsın yanıma,nazlanarak... ve yağmurlar, ve hüzünler, ve seni taşlarına dizdiğim yollar, ve hasret!... ebabil kuşlarının dönüşü gibi, durup durup kıvrılırım sana... göçün sancılarını yazıyorum şiirlerime oku ve anlat!... gökte nasıl üçgen çizerse turnalar, yüreğimi çizdim sana! çizgisi metrelerce kanat... geliyorum işte kapına maviliğinde uçarak.. umutları yarına erteleyip, sana çizdim yollarımı... tutup tutup, derinliğine vuruyorum kendimi karanlığın... yılanlar kayıyor dağlardan ovalarıma, ben burgaçlarında solungaç!.. korkuyorum sevdiceğim,elimde değil!.. dağlara kaçıyorum yeniden seni de yanıma alarak... ve emeğm, ve ekmeğim, ve bebekliğim,masumluğum, ve gençliğim, ve beş para etmez geçmişim, ömrüm... ve de yalnızlığımı yaşayan köyüm, ağlıyor arkamdan el sallayarak... sen doruklardasın ya, sen çağrısındasın ya sevdanın; işte yollardayım, işte yokuşlardayım,yalınayak... işte turnalarda, işte ebabil kuşlarıyla bulutlarda işte yanındayım, ve ellerim koynumda,aç bak!.. sımsıcak... umutları yarına erteleyip, sana çizdim yollarımı... usulcacık, ama usulcacık sevdiceğim!... hayaline dalıyorum... ısınıyor taş yatak.. gece yorgan, kollarım yastık, desem ki sırtım kan revan, desem ki sırtım delik deşik, desem ki yılanlar çöreklenmiş bağrıma, desem ki korkuyorum,yalnızım... desem ki ellerini istiyorum... desem ki leylim vaktini bekliyorum, gel artık!... |
HASRETİN DAYANILMAZ OLDU
Vebalı bir hastaymışım gibi benden kaçıyorsun. Neden hala, kendini benden gizliyorsun, Sensizlik bir işkence, sana olan özlemin adı da kara sevda olsun, Anlamıyor musun hasretin dayanılmaz oldu!! Artık yanında olmak istiyorum, Sana sarılmayı,elini tutmayı, saçlarını okşamayı özlüyorum, Seni doyasıya koklamayı ve içime çekmeyi bekliyorum, Hasretin dayanılmaz oldu! Anla artık; seni dünden daha çok sevdiğimi, yarın da bugün den daha çok seveceğimi. Neden ikimizde sadece yazıyoruz, sağır ve dilsiz gibi. Hiç mi özlemiyor sun, hiç mi sevmiyorsun beni? Anlamıyor musun hasretin dayanılmaz oldu! Biliyor musun seni görememenin acısını ve hasretini, İçimde yanan güneşin ateşini, Nasıl anlatmalıyım ki sana olan özlemi mi? Sevdiceğim, hasretin dayanılmaz oldu! |
Hangi şiire başlasam suskunum sana
Dağ göğsünde bir kaya diliyle suskun Güneşte kavrulan bir kum tanesi Çatlayan dudaklarım oluyor her gece Yağmura suskun yaşamaya suskun Haykırabilsem Belki bir nehir köpürebilir sesimde Silinebilir kuraklığın bütün izleri Upuzun çöller vadileşebilir içimde Hangi güzelliği özlesem suskunum sana Yürek boşluğunda bir of kadar suskun Özlüyorum seni masmavi Koşuyorum sana bembeyaz Ve kahroluyorum bir anda kapkara Ah oluyorum Of oluyorum Ve susuyorum Oysa haykırabilsem Işık yumağı bir pınar olur soluğum Hangi türküye uzansam suskunum sana Ağıt ağıt, özlem özlem suskun Tut ki vurulmuşum Aşktan ve kandan bir damla olmuşum Bir saçlarının rüzgarına Bir de ağzının kıyılarına konmuşum Hangi dalga silebilir beni senden Hangi kasırga koparabilir Ben saç tellerinde bir ezgi olmuşum Coşkuların her şahlanışında Sana deprem deprem susmuşum Ve sana susmaktan inan ki yorulmuşum Yeter olsun gözlerinde ışık fırtınası Sözlerinde baskı yasası yeter Hangi kavgayı özlesem suskunum sana Zafer sabahlarında gece kadar Bayram sabahlarında yas kadar suskun Böyle güzelliklere de Böyle suskunluklara da lanet olsun Al bu suskunluğumu al artık Al ki Bütün gürültüler kahrolsun |
YERYÜZÜ AŞKIN YÜZÜ OLUNCAYA DEK
Bir bir çekilirken teslim bayrakları Ve kaçmalarla uzarken Göçmelerle tozarken Avrupa yolları Durdu bir avuç yiğit Bir tutam kır çiçeği Ölüm dediğiniz de ne ki Gözümüzde hainler kadar küçük Ve zafere inancımız Ölümsüzleşen ölümler kadar büyük Onlar ki bir ayrıkotu tarlasında Bir tutam çiçektiler Binlerce ihanet çirkinliğinde Bir avuç direnci güzellediler Hiç bir şey bitmemişti daha Gülerek girdiler zulüm tufanına Ölerek girdiler Ve en dayanılmazında tufanların Adlarını bile söylemediler Yüreklerin karartılıp satıldığı Ve aşkların Buruşturulup atıldığı akşamlarda İnanç ki yenilmez kılar insanı O sudan ve demirden sevda Resimlerde renklere sorar yaşamı Günleri şiirlere böler ufuklarda İşte bizimle güzelleşen her şey Yine bir dostluk Bir aşk sıcaklığında Bitmedi daha sürüyor o kavga Ve sürecek Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek. |
RÜZGARSIZ UYANAMAM
Gün batarken ayrılırsak eğer Gizlice bakışlarını doldur koynuma Güneşsiz ayrılamam Az sonra Suyu kesilecek insan ırmağının Yeminim var şafaklar adına Yorgun yüreklere biraz umut Biraz sevgi sunmadan duramam Doğanın dudaklarında dolaşır ellerim Yaşamın tenini okşarım bütün gece Karanlıklara karşı biraz bilim Biraz estetik Şiirsiz uyuyamam Sular çoktan ışıdı koynumda Gel artık uyandır beni Seher vakti dağıt saçlarını yüzüme Rüzgarsız uyanamam İstersen fırtınalar yarat soluğunla Yorganı kaldırıp savur üstümden Kendinle ört her yerimi Gün doğarken sensizliğe dayanamam |
| Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 11:08 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.