![]() |
Ağlama, gözleri kızarmış çocuk!
Tek damla yaşın düşmesin yere. Bak, tek güzelliğimiz yokluk, Sana bir öğüt; ağlama boş yere. Ne olursa olsun hiçbir şey değmez, Senin bir damla gözyaşına. Ağlayana kimse boyun eğmez. Kimse bakmaz kimsenin yaşına. Ne kadar kötülük, pislik varsa; Sen herşeyi tertemiz öğren. Eğer yüzüne gözyaşı yağarsa; Seni garip sanır her gören. Ağlama sakın çocuk, ağlama! Korkmayana zarar gelmez, bunu bil. Sevgini hep söyle, sakın saklama. Aklından korkuyu, gözünden yaşı sil. |
ğer Mutluysak
Saracaktı mutluluk kapımda açan çiçekleri dudakların anacak gözlerin arayacaktı beni sormayacaktık nereye çıktığını girdiğimiz yolun eğer mutluysak mutluysak, aramayacaktık; çiçekli bahçelere açılan kapıyı, sonbaharda dökülen yaprakları, ilkbaharda acısını çiçeklerin ve yazda seyretmeyecektik batışını güneşin mutlukla haykırışlarımız, türkü olup sarsacaktı dünyayı ve eminim severdik bir garip daire çizen bu hayatı birbirimizi sevdiğimiz gibi... |
Tatlı Rüyâlar
Bir akşam üstüydü geçmişteki bahçelerde, Vedâ ediyordu hasretle güller hayata... Küskündü çemenler ve çemenzâr kâinâta; Kapanıyordu her yandan akşam perde perde... Ve serin bir poyraz esiyordu bahçelerde... Tasa bürümüştü bütünüyle çiçekleri, Tülleniyordu bayrak gibi kasvetin tülü; Kışa dâvetiyeler vardı, bahar örtülü; Sihirli türküleriyle aldatan bir peri, Aldatmıştı birer birer bütün çiçekleri... Acı acı uğulduyordu her yanda rüzgâr, Hazanla buruktu papatyalar, karanfiller... İrem bağlarına denk o sihirli bahçeler; Kalmamıştı bahçelerde tılsımlı lâleler, Hep kâbus gibi esiyordu esince rüzgâr... Kuğular, yaslı yaslı yüzüyordu sularda, Çaylar sisle örtülmüş ve sis de dinmiyordu; Kıyıda altın sesli kuşlar gezinmiyordu... Hüzünlü ağıtlar "tın, tın" inlerken koylarda, Bir ürperten yankı yükseliyordu sularda. ******* başıboş ve derinleşen saatler, Çılgıncaydı o esnada karanlığın hızı, Bitevî yarasaların keyfi gül kırmızı... Ve derin hicrânlarla kıvranıyordum yer yer, Aczimize göklerin açıldığı saatler. Derken sabâ esmeye başladı bir aralık, Diriliş kokusu geliyordu ötelerden: Bir zaman güneşlerin kol gezdiği yerlerden; Yırtılıyordu artık perde perde karanlık... Ve gök kapılarında mübârek bir aralık... Aralıktan ruhlarımıza doğan rüyâlar, Mesajlarla rengârenkti mutlu gelecekten... Neler bekledikse şimdiye kadar felekten, Yoldaydı... bir bir gerçekleşiyordu hülyâlar Ve hicrân dönemindeki en tatlı rüyâlar.. |
SIMDI SEN GIDIYORSUN YA HERKES SANA HERSEY SANA BENZEYECEK
Acil Şifalar Bahçe kapısından sızdılar... Aralık kalmış neresi varsa hayatımın... Bünyede bastırılmamış ne kadar isyan varsa ordan. Daha asitli bir yalnızlık için Dilek tutuyorum şarkılara, Sıradaki benim şansıma diyorum; Haberler başlıyor birden, Benden, Hazin biçimde bahseden. Kumsalların istenmeyen kaç kum tanesi varsa Önde gideniyim her tazyikli alkışta.. Zayii makamında bestelenmiş yazılar kaldı avluda. Gitme diye Yalan bile söylerim, Yerini söylerim Ne saklamışsan Kal diye! Bu yaz'ı serin tutalım diye Çıplak tenlerde, Geceyarısı tatlı bir soğukluk olsun diye Her sevişme, Aramızdaki her üryan gelişme! Hem gidenedir bu şiir Hem gelecek olana.... O da biraz oyalanıp Gider nasılsa? Hep haberler başlayacak biliyorum, Hangi şarkıyı seçsem şansıma. Şimdi şifa niyetine giriyorum sulara. Mavisine değil denizin. Sade tuzuna. |
Ben Yandım
Hangi dilde ağlıyorsa insan İşte ana dilidir ayrılmanın Her sokağa şifa niyetine bir açlık Güzereş kardaşlık bilinen en büyük uzaklık Hep acıların kuranderinde sevgili bir yoksulluk Kitapların arasında dolanmış ve Sahte fikirlerle dolandırılmış donatılmış aklanmış yeşermiş Ve gri demirli bir yatılı okulda uzun uzun Kimsesiz kimsesiz ağlamış Uykusunda adın çağırmış Nöbetlerde edebiyat sohbetlerde bir yarışma kavgası Fikirden fikire sıratlar geçilmiş Ne murat suyu kan aksın isterim Ne şiirinden vazgeçerim kavganın Mesleğim göze almaktır Kalabalığa faydanın bedelini Öderim sağdan soldan aldığımla Sözlerimden başka vasiyetim ve servetim yoktur. Her beladan bir alıntıyla kurtulurdum İlla ki adını hatırlardım lazım olanın Bir siverek acısı aslında sevdiğim Bir mezopotarnyalı kederi Asur'un ninova'nın kehaneti.... Kalbim kül oldu Eski bir kütüphane yangınında Ben yandım. Kimi cüret etsem sevmeye Kendime küçük geldim Zayıf kaldım He murathan esir düştüm Sefil oldum. Acılarım hep tavsiyedir Çok sevdiğim bir şairden Yok bire yok "ne etsek olmuyor"un ranza arkadaşıyım Bilinen en uzak yatılı bölge okulundan Ben bıraktım siz konuşun, Yoruldum ben siz koşun. Iskartaya ayırın beni Bütün ayrılıklardan..... Küsmedim kardayım yediğim dayaktan Şimdi yalnız, şan saman kağıt kokulu günlerde Türkçeye çeviriyorum ayrılık acısını Beni bırakın Ben meçhul oldum Gizli özneyim Vatansız cümlelerde Ben yandım. Kalbim kül oldu Eski bir kütüphane yangınında. |
Daha az seviyorum seni..
Giderek daha az.. Unutur gibi seviyorum.. Azala azala.. Aramızdaki uzaklığın karanlığında.. ******* kısalıp..gündüzler uzuyor öyle olunca.. Daha az seviyorum seni. . Kendini iyileştiren bir yara gibi.. Daha az. . Ve zamanla.. Sen geceyi tutuyorsun..ben nöbetini.. Uzak dağ kışlalarında.. Görmüyoruz birbirimizi.. Usul usul sis iniyor.. Kopmuş yollara.. Işığı hafif..uykusu ağır koğuşlarda üzerini örtüyorum senin.. Bir çığ gibi büyüyorsun rüyalarımda.. Sevgilim sevgilim yıldızları daha büyüktür bazı *******in Nöbet kadar yalnızken öğreneceksin bunu da.. Artık daha az seviyorum seni.. Unutur gibi..ölür gibi daha az.. Yeniden ödetiyorum kendime Onca aşkın öğretemediğini.. Kolay değildi.. Yalnızca sevgilimi değil..evladımı da kaybettim ben.. Kaç acı birden imtihan etti beni.. Bir tek gece vardır insanın hayatında.. Ömür boyu sürer nöbeti.. Bu da öyleydi.. İyi ol.. Sağ ol.. Uzak ol.. Ama bir daha görme beni.. |
Daha az seviyorum seni..
Giderek daha az.. Unutur gibi seviyorum.. Azala azala.. Aramızdaki uzaklığın karanlığında.. ******* kısalıp..gündüzler uzuyor öyle olunca.. Daha az seviyorum seni. . Kendini iyileştiren bir yara gibi.. Daha az. . Ve zamanla.. Sen geceyi tutuyorsun..ben nöbetini.. Uzak dağ kışlalarında.. Görmüyoruz birbirimizi.. Usul usul sis iniyor.. Kopmuş yollara.. Işığı hafif..uykusu ağır koğuşlarda üzerini örtüyorum senin.. Bir çığ gibi büyüyorsun rüyalarımda.. Sevgilim sevgilim yıldızları daha büyüktür bazı *******in Nöbet kadar yalnızken öğreneceksin bunu da.. Artık daha az seviyorum seni.. Unutur gibi..ölür gibi daha az.. Yeniden ödetiyorum kendime Onca aşkın öğretemediğini.. Kolay değildi.. Yalnızca sevgilimi değil..evladımı da kaybettim ben.. Kaç acı birden imtihan etti beni.. Bir tek gece vardır insanın hayatında.. Ömür boyu sürer nöbeti.. Bu da öyleydi.. İyi ol.. Sağ ol.. Uzak ol.. Ama bir daha görme beni.. |
her şey yapılabilir
bir beyaz kağıtla uçak örneğin uçurtma mesela altına konulabilir bir ayağı ötekinden kısa olduğu için sallanan bir masanın veya şiir yazılabilir süresi ötekilerden kısa bir ömür üzerine. bir beyaz kağıda her şey yazılabilir senin dışında güzelliğine benzetme bulmak zor sen iyisi mi sana benzemeye çalışan her şeyden bir gülden bir ilk bir sonbahardan sor belki tabiattadır çaresi senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin ve benim bilinci nasırlı bir bahçıvan çaresizliğim anlarım bitkiden filan ama anlatamam toprağın güneşle konuşmasını sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla sen bana ışık ver yeter bende filiz çok köklerim içimde gizlidir gelen giden açan soran bere budak yok bir şiir istersin “içinde benzetmeler olan” kusura bakma sevgilim heybemde sana benzeyecek kadar güzel bir şey yok uzun bir yoldan gelen tedariksiz katıksız bir yolcuyum yaralı yarasız sevdalardan geçtim koynumda bir beyaz kağıt boşluğu her şeyi anlattım olan olmayan acıtan sancıtan bilsem ki sana varmak içindi bütün mola sancıları bütün stabilize arkadaşlıklar daha hızlı koşardım severadım gelirdim gözlerinin mercan maviliğine sana bakmak suya bakmaktır sana bakmak bir mucizeyi anlamaktır sağa sola bakmadan yürüdüğüm yollar tanıktır aşk sorgusunda şahanem yalnız kelepçeler sanıktır ne yazsam olmuyor çünkü bilenler hatırlar hem yapılmış hem yapma çiçek satanlar bahçıvanlar değil tüccarlardır sen öyle göz sen öyle toprak ve güneş ortaklığı sen teninde cennet kayganlığı iken sana şiir yazmak ahmaklıktır bir tek söz kalır dişlerimin arasından ben sana gülüm derim gülün ömrü uzamaya başlar verdiğim bütün sözler sende kalsın isterim ben sana gülüm derim gül sana benzediği için ölümsüz yazdığım bütün şiirler sana başlayan bir kitap için önsöz sana bakmak bir beyaz kağıda bakmaktır her şey olmaya hazır sana bakmak suya bakmaktır gördüğün suretten utanmak sana bakmak bütün rastlantıları reddedip bir mucizeyi anlamaktır sana bakmak allah’a inanmaktır |
Büyüdükçe,
sentetik zamanlara kangren ayaklar bastım, izi kaldı ömrümün... Kara çaldılar yüzüme bütün kara parçalarında elbette "afrika dahil" parça başı çalışan kiralık katildi zaman. Gülüşüm sivas yangını, ağlarsam kızma... ölmek bile yakışıyor bazı adama.. |
benİ Hatirla
İster Kirik Bİr Masada İster Yikik Bİr Kaldirimda KuŞlara AĞaÇlara DaĞlara Bak Benİ Uzun Uzun Hatirla Benİ Hatirla İster GÖzlerİndekİ Uykuyla İster Dudaklarindakİ Suskunlukla GÖkyÜzÜndekİ Yildizlara Aya Bak Benİ Uzun Uzun Hatirla Bİlİrİm AĞzin Tutmaz SÖz İle Anlatmaya Firtinali Havalarda Çİceklere Bak Hatirla DÜŞlerİm DÜŞÜncelerİm Bİrİkİrse GÖzpinarlarina Olur Da Bİr Damla Olup DÜŞersem YanaĞindan Önce Sİl Sonra Öp Parmak UÇlarindan Ve Benİ Uzun Uzun Hatirla.... |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 01:22 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.