www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Eskiler (Arşiv) (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=188)
-   -   Hayata Senle... (https://www.cakal.net/showthread.php?t=82732)

PirincBurgeR 08-22-2007 09:33 AM

http://img115.imageshack.us/img115/1071/arzukn5.gif

Her şey neden değişti ki sanki? Gökkuşağından sevdamız vardı.

******* özleminle büyütse de hüznü, hatırlıyorum da hüzün:

kestane gözlerinde buğulu bir şarkıyı anımsatırdı. Böylesine,

kırık dökük beklemeye alışmamıştım. Saate baktım. Seni gösteriyordu.

Gelmedin...

Yalnızca anımsadım o akşam. Yalnızca, yalnızlığımı anımsadım.

İki baharlık sevdaydı aklımda kalan. Yağmur yağıyor muydu? Hatırlamıyorum.

Zaman yüreğime zehirli bir yılan gibi akıyordu...

Hıçkırıklara boğulan sesin kalmış kulaklarımda. Gül kurusu dudakları

gitmişlerdi. Odada sönmüş sigara kokusu, ellerimde yitirilmişlikler...

Akşamın başladığı yeri griye boyamış bir ufuk vardı. Keşke dünleri tutsaydım.


Tutamadım...

PirincBurgeR 08-22-2007 09:33 AM

http://img176.imageshack.us/img176/7...05e5851he6.gif

Öyle çıkmaz sokaktıki yaşadığım “kapı” gibi çıktın karşıma....Nefes aldım..Aldıkça sevdim seninle nefes almayı..Islanmayı..Sevmeyi..

Hayatımda en zor anlarımda sığındığım limanlar özeldir benim için..Bir başkadır..

Başkasın....

Bilsinlerki..Ve Ne derlerse desinler..Anlamasınlar..

"Ömrümün her anı ellerimi açıp yüreğimden dualar edeceğim sana.
Adını "Kurtuluş " bilmeyi öğrettiğin için yüreğime.."

Şimdi canımı acıtıyorlar..Sarılıyorum buz ekranıma seni arıyorum..
Yoksun biliyorum ya yinede deli gibi seni arıyorum..
Aramak ve özlediğim yerde seni bulmanın tadını özledim.

Anlamasınlar.. Ve Ne derlerse desinler..

Seni çok özledi bu yürek…

Gidişinle
Sönen ateşler altında kaldı umudum..
Acılarım dağbaşlarına sürüldü..
Seni götüren arabanın tekeri
Altında kaldı gözyaşlarım.....
__________________

PirincBurgeR 08-22-2007 09:33 AM

http://img346.imageshack.us/img346/197/glamour28qc4.gif

Varlığın, yokluğuna özdeş şimdi…
Yazıyorum birkaç dakika ağlamışlığın ve gözyaşının üstüne…

Sen bulanıklaşsan da, gözüm hep ufuktaki yalnız haberciyi gördü… Buğulanmış cama çarparken yağmur damlaları, ben çizdim bir kâlp içine iki bedeni…
Zamanın bilmem hangi köşesindeydik hatırlamıyorum. İşime gelmeyen buluşmalardan kaçmadım sen varsın diye… Çam diplerinde petunyaları kuruturken ellerimizde, sen bana SENİ SEVİYORUM derken bile bakamıyordum gözlerine. Utancımdan … alışık olmadığımdan belki … belki de o öpülesi dudaklarından ayıramam dudaklarımı diye, korkumdan.. Farkına varamadım gerçeklerin.. Gözlerine saklanmış hainliği sezseydim eğer; … eğer, denizlerden çaldığın dalganın, bir mühür gibi yüreğime leke yapacağını çözebilseydim, mayasız öperdim seni.. Özüm’süz …

Güzel kelimeler istiyordum senden … Ay ışıklarıyla yıkanmış, okuyunca en çirkin anlarımın anlamlaştığı, okuyunca dokunduğun gözlerimin mızmızlaştığı …

Kulağımın arkasına fısıldanmış güzel kelimeler biriktirmiştim ben sana oysa… terk edip gitmeseydin ansızın; duyacaktın … Ben çırpınırken bir kaşık suyun derinliğinde boğulmamak için, sen görünce beni böyle çaresiz, beni böyle çırılçıplak; tutup çıkarırsın diye uzatmıştım ellerimi..Sen, biraz yukardan ifrit dolu yüreğinle bakıp gülmüştün hâlime.Oysa ben susmanı bekliyordum.. birde ıslak bedenimi sarmanı… bir “NEYİN VAR SENİN” e öyle ihtiyaç duymuştum ki o an; anlatmak istedim, ama sen … yoktun..!

Hatırladın mı?
Saçlarım; senin bildiğin kadar sıradan değil artık..
Gözlerime durulmayı öğrettim..
Dudaklarıma kilit vurdum konuşmasın diye..
Yüreğimdeki seni her gece zindana attım bensizliğin acısını, sensizliğin acısını çektiğim gibi çek diye! !

Gitme Sevgili!
Sokak aralarında yitirdiğim aklımı geri ver bana.. yüreğim yüreğinde.. Böyle kuru bir beden ne işe yarar sensiz.. Ya dünümü ver, yada hakkımı! çok mu arzu ettiklerim?
Hayatının kısa film akropollerinde hiç mi karem yok? Senaryoda figüran olarak ölmek istemiyorum.. al beni de gözlerine…

Gözünle gördüğün her seksiyonda bir sahtekârlık, her parselinde acı ve göz yaşı… Güzel kelimelerinden duymak istiyordum bir ikindi çayı ertesinde.. Dudaklarından dökülmedikten sonra, adıma yazılan mektupların ne albenisi var ki?

Cebimde kimsenin göremediği bir öfke saklı sevdiğim… Çıkardığımda dağ dayanmaz ki gönlün dayansın? Ben, kaybolmuşluğun sefasını sürerken, sen, bensizliğin nedametini çekiyorsun… Hissediyorum bunu…Ne ektin ki biçesin?

Beni arıyorsan;
Yokum! !
Sisle çevirdiğin bu evren, artık benim olmadığı kadar, seninde değil! !
Zaman hızla akıp gidiyor..
Yıllar sonra bugün, bakıp da halime gülmeyeceğim… Gözlerime durulmayı öğrettim…
Dudaklarım, dudaklarında güneşe selam çakmayacak artık..
Mertçe, namusluca çekip gideceğim gözlerinin önünden;
Arkasına bile bakmadan…

Dur! !
Yaklaşma…
Yollarına toz olduğum sevgili! !
Dudak büktüğüm gidişine…
Yüz eskittiğim zamanla..
Ey Yüreğimi yüreğine bir kez olsun konuk edemediğim sevgili! ! !
Dokunma ellerime..
O eller ki, zamanın bir köşesinde, okul kaçışlarının heyecanıyla atan kâlpleri bir bedene dolduran; sonra Tek can ile kenetlenip kaderin vahametini inadıyla kıran eller…

Git..
Varlığın, yokluğuna özdeş şimdi…
Yazıyorum birkaç dakika ağlamışlığın ve gözyaşının üstüne ...

PirincBurgeR 08-22-2007 09:33 AM

http://img147.imageshack.us/img147/6401/4ul8.gif

Bir sonbahar gecesine daha yenik düşüyorum bu şehirde. Ruhumu teslim ediyorum bu mevsime.

Derler ya; sonbahar ayrılıkların mevsimidir diye, inanmazdım..! saçmalık derdim. İnsan ayrıldı mı her mevsim ayrılır.. meğer kendimi kandırmışım sadece. Sonbahar ayrılıkların mevsimiymiş gerçekten de.. ayrılığın canı en çok acıttığı mevsim… Ve ben sana yine bir sonbahar günü aşık olmuştum. Doğum günümdü bu mevsim. Aşk günümdü. Seni içimin en güzel yerine koyduğum günümdü. Ağaçlar yıpranır, sararıyorken ben ışık saçıyordum her yana delice.

Ve yine senin benden gittiğin mevsimdi sonbahar.. ölüm günümdü artık. Sonbahara ait hatırladığım tek şey ayrılıkla ödüllendirilmiş bir aşktı sadece.. acıya, ızdıraba, mutsuzluğa mahkum edilmiş bir hayattı. Gözyaşını sessiz, kimsesiz karanlığa saklamaktı. İnsanlardan, her şeyden kaçıp kendini yalnızlığa mahkum etmekti.

Şimdi bir sonbahar gecesini daha yaşıyorum bu kimsesiz zavallı bedende. Oda yorulmuş, tükenmiş artık karşı çıkmaktan hayata. İsyanlara atmaktan kendini. Son damlaya gelmiş artık. Ağaçta düşecek olan son dala.

Ve bu mevsimde artık dayanamaz oldu bana. Bu bedene. Bu kendini bilmez benliğe. Git diyor artık. Gidebildiğin yere kadar git. Benim mevsimimin olmadığı yerlere git. Sıcağa git. Soğuğa git. Ama git. Göndermiş bu mevsim beni acı sonsuzluğa. Bedenimi kendine mahkum etmiş, ruhumu yollamış amansız bir gözyaşı yokuşuna. Kendi mevsiminin olmadı derinliklere.

Ve o ruh kaybolmuştur artık sonsuz karanlıkta. Beklide gökyüzünün en mavi köşesindedir. Sonbaharın olmadığı gökyüzü mavisinde.

Seslenir ordan buradaki esir bedenine…

‘’dayan bedenim dayan, dayan yarına inan. Gün gelir acılar ezberlenir. İyileşir zamanla yaran.’’

Ve kaybolup gitmiştir artık kendi maviliğinde…

PirincBurgeR 08-22-2007 09:33 AM

http://img434.imageshack.us/img434/4...esabao0jg8.gif

anlamsızlığım mıydı
yoksa kendimle olan ilişkim miydi beni garip yapan?
sözcüklere verdiğim değer anlatsada bazı şeyleri...
yine insan bazen yüreğini dökemiyor satırlara...
ben miydim ağır gelen kendime
yoksa sen miydin yüreğimde ki fazlalık???
bozmuştu bir şey vücudumun dengesini
emindim
kendimi yeniemek ve ruhuma huzur buldurmak için
iki seçeneğim vardı önümde
ya kırılmasını göze alacak ve gözümü kırpmadan
gelecektim yanına ağırlığı hiç ellemeden
kendi kalbimi çıkarıp sana vermeye ...
yada alıp kalbini yüreğimden ...
haince, rezilce, kendimden tiksinerek belkide
ama sessizce gömecektim bir ağaç dibine ...
korktum... evet çok korktum
kalbimi kırmaktan korktum ,elimde taşımaktan korktum
üzgünüm... ama yapamazdım
kalbini aldım ve gömdüm derinliklere ...

PirincBurgeR 08-22-2007 09:34 AM

http://img129.imageshack.us/img129/9781/lrmbt7.gif

PirincBurgeR 08-22-2007 09:34 AM

http://img395.imageshack.us/img395/8687/p5tb2.gif

Yavaş ve ağırdan yaklaşıyor işte Kasım…
Yağmurlarla birlikte geliyorum diyor bağıra çağıra;sessiz çığlıklarımı duymadan ve görmeden yanağıma süzülen damlaları…
Hala inatla esiyor rüzgar; içimdeki fırtınayı fark etmiyor..
Belki de fark ediyor ama umursamıyor…
Onun tenime işlerken benim umursamadığım gibi sebepsiz…

Yine aylardan Kasım diye başlıyordu değil mi şarkı?
Hüzünlü bir ayrılığın ardından yazılmıştı ve ortak oluyordu bize, duygularımıza tercümanlık yapıyordu biz sessiz sedasız düşünürken ayrılacağı zamanı bedenlerimizin….

Ne komik…
O zaman sadece bedenlerimiz ayrılacak sanıyorduk ve odaklanmış bekliyorduk Kasım’ın gelmesini,yüreklerimiz titrek sarılmışken birbirine…

Tahmin edemiyorduk ruhlarımızın o zamana kadar çoktan kopabileceğini…Aklımıza getirmiyorduk bir gün gerçekten biteceğimizi…


Oysa Kasım çalmadan kapımızı, hüzün ansızın girdi açık unuttuğumuz pencere aralığından sessizce… Sebepsiz bir ayrılığın ardından dökülürken gözyaşlarım; camın buğusuna çizdiğimiz umutlar silindi hoyratça bir el tarafından…

En kötüsü ise canımken el olmandı sevdiğim…
Birlikte çizdiğimiz umutlarımızı umursamadan silişindi şüphesiz…
Kalbimi kazıyıp kanatmandı durup dururken belki de…
Ama ne olursa olsun gidişindi..
Beni yarım…
Beni sensiz, bırakışındı en dokunan kalbime…

Oysa aylardan Kasım olmamıştı daha…
Olamamıştı…

Yine de inadına yaşamaya çalışıyordu kazıdığın,kanattığın hatta ellerinle acımadan koparttığın yüreğim…
İnadına sevdanı saklıyordu bedenim ruhumda…
Ve inadına ellerinde de olsa, senin için atıyordu kalbim,acısı işlese de benliğime….
Liğme liğme yollara dökülse de bedenim..
İnadına…
Senin için sensizlikte atıyordu yüreğim…

Ve ben hala korkuyordum Kasım’ın gelmesinden…
Ve ben hala istemiyordum yaklaşmasını zamanın…
Korkuyordum…
Hala çok korkuyordum…

Sebepsiz değildi oysa korkularım…
Oysa hala yer yer isyanlardaydı yüreğim …

Evet ayrıydık belki seninle,evet yarım saatlik bir uzaklıktayken bana gelemiyordum yanına…
Göremiyordum yüzünü belki ama aynı şehirde nefes almak bile yetiyordu ruhuma…
Geçtiğim yollardan senin geçebilme ihtimalin gülümsetiyordu yüzümü,yüreğimi ısıtıyordu gözlerini görebilme hayali…
Hani diyordum her seferinde; hala aynı yerlerden bakabilme ihtimalimiz var yıldızlara ve belki aynı yerde aynı dilekleri dileme şansımız, kim bilir?

Hala aynı şehirde nefes alabiliyorduk hiç yoktan ve ben bunu düşünerek daha güçlü yürüyordum İstanbul sokaklarında…

Sebepsiz değildi korkularım …
Senin gidişinle yok olacaktı tüm ihtimaller ve şehirlerarası bir otobüsün buğulu camında bir hoşçakal ile noktalanacaktı her şey…

Aylardan Kasım olacaktı o otobüse bindiğinde..Bedenlerimiz tamamen ayrılacaktı gidişinle…

Şimdi hüzün her yanımı kaplamışken ve pencere camındaki buğu silinirken ben korkmaktayım Kasım’dan…
Gelecek ayrılıktan….
Sensizliğin içinde iyice sensiz kalmaktan korkmakta yüreğim çaresiz…

Ve Kasım, yağmurlarla birlikte geliyorum demekte bağıra çağıra;sessiz çığlıklarımı duymadan ve görmeden yanağıma süzülen damlaları…

Ve ruhlarımız çoktan ayrılmıştı…
Benim ruhum bakakalmıştı ardından sen çekip gittiğinde yanımdan…


Oysa aylardan Kasım gelmemişti bile daha ve o gelmeden veda etmişti gözlerimiz birbirine…
Korktuğumuz,korktuğum ay yaklaşmamıştı bile oysa, sen umursamadan yol alırken uzaklara…


Gidişini Kasım’a bağlamak en büyük aptallıktı o an anladım ben…

Ama inatla korkmaya devam ettim Kasım’dan…

Sebep yine aynı ve tekti…

Sebep sadece gidişindi…

PirincBurgeR 08-22-2007 09:34 AM

İstanbul'a yagmur yağıyor..
Damlalar çığlık çığlığa savruluyor etrafa..
VE ben Yürürken Islak sokağında şehrimin..
Eziyorum yaşları,anılara basar gibi..
Yere düşen her damlanın yüreğinde sen olduğunu bilmeden...

"Her fırtınanın Bir yağmuru ve peşi sıra gelen gözyaşları vardır,Yeter ki sen üzülme..."

İstanbul'un ıslak sokakları ve nemli kalbimi kurutacak Yeniden doğan güneşi olacak..
Yüreğimi yaksada bu sıcaklık,Kavursada ciğerimdeki yangını..
Bil ki o gun...!
Ellerinde kül olmuşumdur "ayrılığın"...
Avucunda sıkıp savursanda küllerimi etrafa...
Sakın sen uzulme,değmesin ıslaklıklar yüreğine..
Böyle mi gider bilmiyorum bundan sonra...
Ama erimekteyim,tükenmekteyim gün be gün..
İstanbul'a baş kaldırırcasına..
Karşıma diktikçe anıları bu şehir..
Sendeliyorum,titriyorum ve git gide bitiyorum..

Korkuyorum ...
Sensiz ve sessiz *******imde sırdaş olmayacaksın diye..
Seninle başladığım bu fimde rolsüz kalacağım diye..

Her gece odamın kapısı açık bırakıyorum..
Belki eşiğine kokulu nefesini bırakırsın diye..
Kitabım baş ucumda uykusuzluğuma gülümsüyor..
Seni bekliyorum karanlığa sığınarak..
Camımdan sızan bir damla Işıkla...


Korkum, uçurumun eşiğinde olmam değil...
Dayanılmaz olan aslında,yokluğunun resmine bakmak...
Gözlerin gözlerime tuzak kuruyor...
Gözlerini kaçırdıkça gözlerimden...
Çok görme bana,saklı kalsın bendeki sen..
Bilmesin hiç kimse şah damarımın yolunun senden geçtiğini..
Bir beklenti sanma bu bekleyişimi...
Tek umut kaldı bende;düşünden düşmeden önce..
Ya sen tutarsın son anımda ellerimden..
Ya da parçalanan sadece bedenim olur gözlerinde..
Aşkınsa herzaman ki gibi yüreğimde,ben se hayallerimin eğişinde..

Bu gece İstanbul çok ağlıyor..
Ben ağlıyorum...
Anılarım ağlıyor...
Yüreğimse kanadıkça kanıyor...
Yağmursa yaşlarımızı inadına saklıyor...
Ve yere düşen her damlanın yüreğinde sen olduğunu bilmeden..
Ben yine yalnız yürüyorum...
Üstüne basa basa anıların...

Seni daha da sevmek diye birşey varken...
Nedendir bu gidiş...

PirincBurgeR 08-22-2007 09:34 AM

Bana Seni Yazdiran Yarim Kalmisligindir..

Bu gece yoklugunun dökümünü yapiyorum. Aylar önce sensizlige yazdigim siiri okudum, bir de dün gece yazdigimi... Hiç fark yok... Neden azalmiyorsun bende? Neden gidisin dün gibi? Neden sana yazdigim her yazi, hep ayni yerde tikaniyor?

Ben bugüne kadar kimseyi yoklugunda bu kadar önemsemedim
Kimseyi yoklugunda bu kadar özlemedim...
ve suna emin ol; hiç kimse, yok'ken bu kadar sevilmedi...

Benim karsima "ask" diye bu sonucu çikaran, yarim kalmis'liktan baska bir sey degil, bunun farkindayim..Ama iyi ama kötü, bitmeli her hikaye!
Sen bitmedin.
Bitmeyensin..

Ayriligin adini koyamadik sevgilim.
Iste bu yüzden kopamadik birbirimizden bir türlü..
Ben yarim kalan ve adi konmayan hiç birseyi unutmam...unutamam..... içimde sizisi kalir.
Ya hersey yasanacagi yere kadar yasanip sona ermeli ya da
ayrilik sözkonusu oldugunda bir daha kimsenin çiti çikmamali!
Biz bunu basaramadik, ayrilamadik!
Sen yasanip da bitseydin eger hatrima gelmezdin.
Seni bu kadar yazilasi yapan, yarim kalmisligindir..
O gecenin sabahinda, ayriligin aklina nerden geldigini biliyorum...
Anlamistin benim soyut' a tutkun oldugumu...
O yüzden gittin kim bilir...
Sevilmek için, güzel hatirlanmak için, kayiplara karismayi tercih ettin...

oysa bu o kadar zor bir sey degildi sevgili...
Farkli bir dokunus,agizdan çikan ve bugüne kadar kullanilmamis bir söz yeterdi zamani durdurmaya.....
Ben, asktan söz açildiginda zamani durduramayan kimseyi sevemedim...
Ondandir belki de varliginda sevemedigim insanlari, yoklugunda düslemek....
Belki de onandir, yanindaylen yüreginin gurbetine düstügüm bir sevgiliyi, silasinda özlemek..
Yoklugun hiç de adil degil...
beni yok ediyor, seni var ediyor sevdigim..
Evet seviyorum seni varligina ragmen!
Üç mevsim degisti bu sehirde ama ben varliginla-yoklugunun tezatini çözemedim...
seni yasamak istemiyorum! ....
öyle bir sen yarattim ki sen yokken, yasanildigi an yitirir anlamini...
sen yokken yarattigim sen, yasakladi sana dokunmami...
Sana düsman bir sen var içimde....
seni senle savastiryorum, olan bana oluyor...
Uzun zaman önce bir yerden duymustum bu sözü:
"HANI RUHLARIMIZ ÖPÜSÜR YA? BASKASINDAYKEN SÖZLERİMİZ..."
su an varliginla yoklugunun tezatini bu sekilde tanimliyorum, seni senle savastirirken maglup olan yüregime...

Varligindaki seni, yoklugundaki sen kadar sevemezdim...
"Keske sen yanimda oslaydin,keske bir seyler yapip da seninle zamani durdursaydik" diye hayiflanmiyorum artik.....
Her ne kadar adi konmasa da bir kopusun, her ne
kadar vazgeçmeyi beceremesek de, ayrilik ihtiyaçtandi bu hikayede....

Yazik! son sözü zaman söyleyecek...
Yazik! bu sefer hayatin acimasiz akisina biraktik aski...
Ben senden kalan ayriliga bile yas tutamiyorum adam gibi!
Bunu engelleyen senin varligin...
iste bu kadar güzeldir senin yoklugun...
iste bu kadar ayrilgina üzülmemi engelliyor varligin...
VARLIGININ CANI CEHENNEME, YOKLUGUNU ALMA BARI.....

PirincBurgeR 08-22-2007 09:34 AM

http://img200.imageshack.us/img200/7122/bugnum6ht4.jpg

Üşüyorum..üşüyor gece..
üşüdükçe uzuyor,
uzadıkça acıtıyor,
acıttıkça susuyor,
sustukça sis kaplıyor bedenimi


Sessizlikler ülkesinde âmâ bir düş..
Yarımsallıklarda gizlenmiş,
Sessizliklerde boğulmuş,
Kelimelerde yolunu kaybetmiş bir düş…üş


Anlatamadıklarım kaldı
Satır aralarında
Oysa..
Ben ile başlayıp sen’den geçip biz’e ulaşan
cümleler kurabilme ihtimali ile
cebimde biriktirdiğim kelimelerim vardı benim.
Ama,
Söyleyebildiklerimden çok(tu) her zaman, söyleyemediklerim; işte bu yüzden kelimelerimin arası açılıyor(du)!..


Biz…
Bir şarkı yazmak istiyorduk ki…
İstemek yetmedi


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 03:39 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.