![]() |
Affettim seni
Sen de bağışla beni. Taşıma dünleri yarına at klozete çek sifonu dönüp bakma geçmişe. "iyi ve mutlu ol" 'dur son temennim eski sevgiliye ne isyanım var, ne sitemim ne de kederlenirim geçmişin yaralarını silmişim iyileşmiş berelerim. Seni her kırdığım gün için özür dilerim ve geçirilen her güzel gün için teşekkür ederim. Rastlaşmayalım isterim çünkü sen beni tanıyamazsın o kızı yine bende bulamazsın çünkü hayat akar ve gidişte dönen kuşlar aynı değildir. Çok zaman geçmiş çok sular akmış nehirden yıllar su gibi geçmiş zaman anıları törpülemiş. Masal bitti ve bu kız büyüdü kah ağladı kah güldü bilirmisin sevgili hayat öğretti ağlarken de gülmeyi. Bitermiş her sevda masalı er geç. Bir rüyaydı uzun. Sen de böyle farz et geçmişe yakışan şeyleri gülümseyerek teslim et. Bağışla beni benim de seni bağışladığım gibi bir gün dua edersen benim için de olsun dudaklarında iyi bir temenni. Eksik olmasın üzerinden rabbin eli korusun her kötü şeyden seni unut sende beni, mutlu ol emi yaşam fani, ölüm ani... Silik bir anı olsun sende ani. |
Memleketimi dolaşıyorum gah yürüyerek gah araçla
öğleden sonra bir vakit kimi yerler bozkır,kimi, yeşil! Yel değirmenleri her yerde. Birer dev gibi sanki hepsi,feraceli. Al yanaklı köylü fadik bacı gibi. Ortadalar hepsi,bozkırda. Rüzgar hepsini yalar. kimi döner, kimide hala nazlı nazlı bekler,rüzgar yetmez soruyorum,bunların burdalığı neden? Neden demir ile sac?cevap yok. Anama gösteriyorum değirmenleri, bak ana!memleketi bunlar doyuruyor. Elektiriğide bunlar verir,suyuda. Hatta tarladaki başağı,bahçedeki ıspanağı, sofrandaki kaşığı bunlarla doldurursun be ana. Bazen yıldırım gibi düşünceler çakılır beynime ana! Bu değirmenlerin tümü,alayı ya rüzgarla dans edemez, nazlı nazlı ufukta bir sağa bir sola dönemez kaybolur ise ufuktaki bozkırda. Köylü Mehmet bakınırsa hışımla! El vermez ise ağabey Mehmet ağaya, girmek lazım gelir artık mağaraya. Vay o zaman halimize. Değil tarladaki başak ve de ıspanak, zindan olur bizede, bu dünyada aldanarak yaşamak. |
Duaların sana diz çökmüşse
Umudum sana andiçmişse Bitmeyen şiirimsin artık Ağaç gözlüm Yüreğime kilit attım seni Çıkma düşüncemden Gözlerin ya beni öldürecek Yada ne zaman güldürecek Bu ağaç benim Bugün bir yağmur geçti buradan Sevda yüklü Ağaç gözlümü ben sularken |
Açıklara çıkalım boğulmamak için
Günün kuytu yerleri şimdi harap İçimizde bir ezgi inceden inceye Bizi kendimize bağlarken akşam olur Karanlığı gümüş rengine boyar mehtap Oturup uzun uzun konuşsaydık Sevişmek nasıl olsa gene olur, iyi kötü Bir ıhlamur sıcaklığı yayılırken odamıza Herşeyi ince ince düşünseydik Ölümü, kırgınlığı, inceliği en başta Bütün eksiklerimize gülüp geçerek Belki de boşa geçti onca zaman Bu da bir tür geçip gitme duygusudur Ne güzel olurdu yeniden başlasak Ne yapsan en başa dönülemiyor Ne yapıp yapıp dalı unutmalı Rüzgârla yere düşen sarı yaprak |
Gülüm bak bitirdi beni, nazların,
Bu son desen, gönül çekmez, hemen yorulur, Her nazında hep ben çektim zararın, İnsafına içimdeki, güman yorulur... Ne çekti şu gönlüm, çekecek senden, Nazların bıktırdı, yar beni candan, Acılarım sorsan, geçen zamandan, Ağırdır acılarımdan , zaman yorulur... Hep üstüme aldım, bütün dertleri, Yokluğunun karanlığı , bastı her yeri, Bak hüsran kazandı, yine zaferi, Seven yandı, tüter, duman yorulur... 28.04.2004 Taşkışla/Taksim |
Ağır…
Ağır… Bu gövdeye Bu bacaklara Bu kalp çok Ağır… Çıkartıp atmalı Bu bedenden Bu yüreği Bir gece başlarken Yükselişe Ağır… Ağır… Ayaklarım götürüyor beni Sana Yol belli değil ama Sonu belli Gelince seni bulamamak Her hangi bir omuzu Senin omuzun farz edip Ağlamak… Küsmeliyim belki hayata Belki hep barışık kalmalıyım Ama aradaki mesafeyi bozmamalıyım Ne o bana yaklaşmalı Nede ben onu suiistimal etmeliyim Ama yakaladım mı fırsatını Yerle bir etmeliyim Göz açtırmamalıyım hayatıma Bana sadık olmalı Başkalarına imrenmemeli Görmemeli mutlulukları Beni yormamalı Ağır… Ağır… Yaşamalıyım Mutluluğu dahi. |
Biz mi zor zaman çocuklarıydık
Sizler mi anne? Dünya gittikçe daha çirkin oluyor Sizin pencerenizden bakınca da öyle mi anne? bir şeyler den sıkılmamız Siz üstümüze geldiniz diye değil Ama hayatta pek insaflı değil bizlere Çocukken sadece oyunu düşünen beyinler Artık çok dolu anne Öyle çok çelişkiler var ki içimizde Hem büyü,hem çocuk kal Hem oku,anla hem de hiçbir şeyi bilme Ağır geliyor anne Bence zor zaman çocukları biziz anne Her şey olmuyor çok istesek bile Kırıyoruz birbirimizi hiç değmeyecek şeylerle Yarın öleceğimizi düşündüğümde Her şey çok boş Ve ağır geliyor anne. |
Üfleme bana anneciğim korkuyorum
Dua edip edip, *******i. Haytayım ama ne kadar güzel Gidiyor yüzer gibi, vücudumun bir yeri. Niçin böyle örtmüşler üstümü Çok muntazam, ki bana hüzün verir. Ağarırken uzak rüzgarlar içinde Oyuncaklar gibi şehir. Gözlerim örtük fakat yüzümle görüyorum Ağlıyorsun, nur gibi. Beraber duyuyoruz yavaş ve tenha Duvardaki resimlerle, nasibi. Anneciğim, büyüyorum ben şimdi, Büyüyor göllerde kamış. Fakat değnekten atım nerde Kardeşim su versin ona, susamış. |
Biz yalnızlıktan doğduk o dağdağalı sudan
Biz yani; erdoğan, ayşenur, ali ve ahmet Birkaç litre kan, bir hayli kemik, epeyce korku Sanki bir tesbih koptu, tane tane savrulduk Köy köy, bucak bucak, memleket memleket Yani afyon, adilcevaz, akçadağ, turgutlu Birkaç litre kan, bir hayli kemik, epeyce korku Buzlu mehtap, alçakça kesmişti yolumuzu Bütün kapılardan açıkça kovulmuştuk Silahımız avcumuza yapışmıştı soğuktan Biz yani; erdoğan, ayşenur, ali ve ahmet Birkaç litre kan, bir hayli kemik, epeyce korku Kestiremedik ne yaptığımızı, kim olduğumuzu Sanki bir tesbih koptu, tane tane savrulduk Köy köy, bucak bucak, memleket memleket Yani afyon, adilcevaz, akçadağ, turgutlu Birkaç litre kan, bir hayli kemik, epeyce korku Ne kadar korkmuştuk, elimizden tutmadılar Doğrudur kendi içimizde daraldığımız Kim neyi savundu bilinmez, nereye kadar Biz yani; erdoğan, ayşenur, ali ve ahmet Başka bir yalnızlıkta boğulduk havasızlıktan Sanki bir tesbih koptu, tane tane savrulduk Köy köy, bucak bucak, memleket memleket Ne solculuğumuz solculuktu, ne sağcılığımız Karanlık bir kapı olup üstümüze kapandılar Kimse bizi sevmedi ağır kan kaybıyız |
Boğazından geçen herhalde cam kırıklarıydı,
Yoksa çakıl taşları, Avuçiçlerinde ter kana bulanmış, Hançerse kının da uslu durmamış, Bulduğu hedefi de vurmamış tı! Ta göğsünün sol cenahında, Düğümlenmişti ya bir şeyler, Oğuşturduysa da ne kadar yumruğuyla, Tınmamıştı acı, hafiflemedi, hafiflemedi, Yükleri ağırdı, çok ağırdı! Dağlarda çıplak başlı, Çıplak başlı dağların çocukları olmanın, Mürid olmanın Bedeli ağırdı! .. Daha zoru varmıydı? En büyük sınavda ertelenmesi şanın, Bakakaldı dağlının yüreğini andırır dağlar, Daldı sonsuz karanlıklara güneş, derinden, Göklerdeki en büyük göz! Uzaklaştı serinler, Dudaklarda tebessüm, acı savaşların hüznü, Çocuklarda öğrenmişti zulmü, Yaşamadan özgürlüğün şevkini, Doğrusu onlarında yükü ağırdı, Çıplak başlı dağların, Çocukları olmanın, Ağırdı bedeli! .. Karnı burnunda analar, Hani savaşa uğurlarken erleri, Bir zamanlar oyuna duran kızlar, Kanlı ağlayışlarından yaşmaklarına, Damlalar dökmemeliydi belki! Belki şömineye odun atacak, Ormanda ağaç kesecek kadar sert, -Fakat gece elleriyle en mahrem, En nasırsız, en ince, En duyarlı anlara kanat açan, Açan, açılan, açtıran yanlarıyla, Kadınlarımız, Kızlarımız, Analarımız, Onların da yükü ağırdı, Çıplak başlı dağların kızları olmanın, Ağırdı bedeli, ağırdı 859, ağırdı dostum! .. Belden kama, göğüsten fişek çıkarma, Yurdun alanlarında, can yaşasın adına, Özgürlük kadar silah bırakma, -Silahlarında yükü ağırdı- Çıplak başlı müridlerin gövdesinde, Niceliksel dev ordulara-karşı koymanın adı, Akıntıya karşı kürek çekmeydi, Hem dahası sürdürmek vuruşmayı, Topyekün kalkıp gitmekti tarih sahnesinden, Zafer yarına ertelenmişti-imamın gözü ufku taradı, „Varlığıyla can verecek çocuklar Kafkasya’ma! “ Yıl Bin sekiz yüz elli dokuz, Yer, Gök, Yürek, hepsi ağladı, Kuşkusuz özgürlüğün bedeli ağırdı, „Özgürlük, ey özgürlük! “ diye müridler haykırdı, Göz yaşardı, yürek sarsıldı, Ama çıplak başlı dağlarda- özgürlüğün bedeli ağır,ağırdı! ! ! |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 03:02 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.