www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Edebiyat (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=268)
-   -   Türk Öğer Koç (https://www.cakal.net/showthread.php?t=144867)

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:26 PM

Seviyorum Be Dostlar

hayatın
orta yerinden
bakmak
öylesine
sağa sola
nereye
neresine istersen
keyfin yerindeyse
yerindeyse birde
bir salkım söğüt
çağırıyorsa seni
birde götürebiliyorsa
ayaklarım beni
elinde bir azık çantası
mataranda yayık ayranı
yufkaya sarabiliyorsan
mis kokulu çökeleği
bir başta kırabiliyorsan soğanı
birde ahh çeşme başı ise
uzandığın
söğüt’ün altı
dinleyebiliyorsan
yaprakların türküsünü
gitmene gerek yok
dalıp ta öylesine
sen
zaten
oradasın

durdu

rüya

sonsuz

olur muydu

bak
her şey
nasılda değişti
birden bire

denecek ki
nasılda katledecek
şiir şimdi yine

atlatma bir haber
Güney Kıbrıs
Yunanistan
Fransa
bizden çok
katılsınlar diyorlarmış
-AB topluluğuna
şiir dediğin neki
duyguları paylaşımı
güzellik dediğin neki
yaşamın başka bir adı

seviyorum be dostlar
emek kokan duygularımı
yayın kemana dokunuşu gibi
yaşam okşuyor beni

bir deli
rüzgar olsun
istiyorum şiirler
savrulsun gitsinler

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:26 PM

Seyredildiğini Bilmek

Sokak alabildiğine canlı, her şey hareket halinde araçlar, insanlar, kediler, durağanlıktan öte her şey, bırakmış kendini zaman akıp gidiyor, Camda bir çocuk yaşı belli değil, saçları dağınık sabahın mahmurluğu yüzünde, çöpleri karıştıran kedileri izliyor, kediler belikli aç yinede adım seslerini dinliyorlar, zaman akıyor…

ala bildiğimiz görüntüyü
sığdırırız gözlerimize
gözlerimizden kayıp gitse de
gömülürler sınırsızca belleğimize
bazen hüzün olarak
bazen iki tatlı tebessüm gibi
dönü verirler gerçeğe

Ayak sesler yaklaşıyor, topal kedi kaçarken en arkada kalıyor, duyduğu ayak sesinin farklılığı tedirgin eden onu, yoksa ürkütmemişti doksan beş model dizel otomobilin homurtusu, kaldırıma park eden kaçıyor otomobilin altına, çocuk şaşkın birazda telaşla bakıyor kayboluşuna, kaldırıma park eden otomobilin sürücüsü söz edebilir mi trafiğin keşmekeşliğinden diye düşünmenin, bilgelikte kaldığı sürece sohbetinin, bilirim hep işi aceledir ölüm tacirlerinin…

ne varsa özünde ölçütünün
tartındır o senin demiştim
bilgiyle tartarsan
bilgece satarsın o şeyi
karıncalar yuvalarından çıkıyor
bir haber gelmiş belikli
bir şire damlatmış birileri

İyi olmak için; iyilik ise rakibin, karala gitsin pembe kurmak için düşlerini, görkemli karanlığın bir mum ışığında nasılda bağrına saplandığını gör ki…karanlığın bağrında tek başına bir mum olmak aydınlığa çıkmak için nafile olduğunu bil… bil ki sürekliliğin gücünü unutma, geride bırakıyorlarsa diğer kediler topal kediyi, tartıları iç güdülerinde gizli…insan olduğunu hatırla…

camdan bakan çocuk
yaşı belli değil
yaşamın içine gizli
sırları seyreden çocuk
yaşı belli değil
düşleri seyreden çocuk
yaşı belli değil
seyredildiğini bilmek
ne korkunç bir gerçek

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:26 PM

Sıhiye

tılsım bozuldu

dokundu
delik iskarpinler
meydanlara
güvercinler
kanat çırptı
gökyüzüne
bozuldu sessizlik
çığlık çığlığa
memleketimin
özlemi
kanat sesleri

yüzlere vuran
unutulmuş
coşkunun seli
meydanla da

sansarlar pusuda
yüreğim mengenede

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:26 PM

Sır

sır kaç gramdır
yada ton
ölçün nedir senin
mil hektar

ağır çok ağır

ben diyeyim
bir ömür
içine binlerce
sığdırılan

sen deki hala
ben anlamam
anlat

sorguda
yüreğim kelepçe de
dil anlamaz

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:26 PM

Sırasımıydı Şimdi

sırası mıydı şimdi hiç olmadık yerde
olmadık bir isteği uzun hava okur gibi
dile getirerek bir cerrah ustalığında
kaşımızı gözümüzü çizdirmek
yara kapanıyor en derini bile ama
kan henüz silinemiyor marka gömleklerden
gücüm yetmiyor desem kaçmaya değil kavgalardan
açlığımı bastırmak için bir şeyler tıkmaya ağzımdan
ve yetiştirebilmek için tüketimime ürettiklerimi
ürettiklerimin bile fazlasını yetiştirememek
sözüm ona okuyamadığım isimlere bir başkası üretiyormuş gibi
gücüm yetmiyor anladığım gibi yaşamak için
anlatmak istediklerime sesimi iletmek için
oysa en gür sesimizle dağlardan çığlar indirecek kadar tiz
bağırırken zemberekten boşalmış gibi kelimelerimiz
bir sağır duvar karsız doruk oluyorlar muhatapları ellerimizin
hiçbir boşluk boşluk olarak kalmıyor duyanlar sesleri
uzatmasalar da ellerini muhataplarına takılıyor kölelik zincirleri
hiç olmadık yerde hiç olmadık bir isteği uzun hava okur gibi
okuyarak yaşamanın sokakta tek başına bir ıslık tutturmuş adımlarla
aylak aylak sorumluluklarını yerine getirip yenilmiş bir komutanın
sorumsuzluğuyla volta lamanın hazzını yaşamak buda yetiyor işte
yetmemeli diye bilirsiniz değiştire biliniyorsa bir şeyler tabi
bir el ses vermiyor iki el bir birinin canını yaktıkça eller çoğalmadıkça
kifayetsiz sözler çığırtkanlık tek tek türküler marş tadını vermiyor

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:26 PM

Sil o göz yaşlarını

Sil
O gözlerindeki
Masum gözyaşlarını
Avuçlarının içinde
Sıkma yüreğimi

Yorgunum
Tablandaki sigaranın
Ölgün dumanı gibi
Kıvrılıp gidiyor Ömrüm

Sanmaki Sana kırgınım
Küskünüm dünyamdan
Taaa.şuramda bir ateş...
Öyle bir Ateş varki...
Anlatmam;
Anlıyabilmen kadar zor

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:26 PM

Simit Sarayı

taze gevrek
simidin tadını unuttuk

bir simit sarayında
yudumlamak
çay ile simidi

kaç ekmek bedeli

şöyle işe giderken
bir tepsinin
üzerinden
almak vardı

gözlerim kandı
cüzdanım yandı

açtım

umarsız pusulara
körpeydi yüreğim

ben bu bedeli ödedim/

ödenmeyecek
bedellere gebeyim

simidin kokusunu
yatırmışlar pusuya
açmışlar vitrinleri
ulu orta

utanıyorum
utançlarım
soyu(n) lmuş
duru çıplaklığıyla

hırsız var
hırlı yok

hır/sız hırsızlarla
dertte başım

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:26 PM

Sitem

alışmıştı havlu taşımaya
bir elinde de ibriği

ibrikçi deler di
unutmuştu adımı şanımı

bir taş düştü gökten
alındım bana mı diye
ne taş gördüm ne adam
benimkisi rüyamıydı ne

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:26 PM

Siyah Yazdı

siyah yazdı kalemim
olmaz diyordu memur
mavi olacak mavi
belli oluyor diyordu
bürokrasinin cilvesi değil
memurun zekiliğiydi
zamanımı çalan
gelin görün ki
ne onda ne bende vardı
mavi yazan kalem
belli olmayacaktı
fotokopiden çıkan
bunlar neyse de ya insan
rengini gösterecek
cümleler kurabiliyor muydu

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:26 PM

Siz

Siz hiç balık tuttunuzmu
Siz hiç cana kıydınızmı
Öyleyse nasıl kızarsınız dünyaya

Açılmak isterim ummanlara
Dalgalar atar her seferinde kıyıya
Nasıl kızarım teslim olmuşsam Dünyaya

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:26 PM

Soğuk

öyle soğuk
öyle soğuktu ki
karanlığın yüzü
kıvrılıyor gibi geldi
zamanın gerisinden
tıslamaları ile
üşüdüm
üşüdüm

ellerim ne zaman büyüyecek

sayfalarıma damlalar düştü

öyle sıcak
öyle bir sıcak
özledim ki
cehennemin
kapılarını açacak
kalem kırdım
kalem kırdım
adım ne konacak

ellerim küçük küçücük
kavrayamaz kabzasını silahın

bir uçtan
bir uca dolaştım
kelimeler arasında
harfler biriktirdim
harfler biriktirdim
daha nice yarınlar olacak

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:26 PM

Soğumuş Bedenler

soğumuş bedenler
hayli vakit geçmiş
isyanların üzerinden
kurak geçmiş mevsimler
açlık bezemiş zulmü
gölgesiz fidanlar misali
hüzne vermişiz ezgileri
koymuşuz zulaya güneşi

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:26 PM

Sokak Ortasından

sokak ortasında
çırıl çıplak kalmış
bir insanın ezikliğinde
alıyorum uykunun kollarından
umarsızlaşan düşüncelerimi

bulaşıcıdır zaafların doğurganlığı
buralara mahsus değildir sadece
su akarken önümüzden
makas tutar kimileri
bir çaput getirir bin çaputu
kurur yeşil umutlar arasında

sokak ortasında
çırıl çıplak kalmış
bir insanın ezikliğinde
alırım kendimi

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:27 PM

Solucan

küreselleşen sermaye
kardeşliğini sunuyor emeğe

oltanın ucunda siyah solucan
koparılmış toprağından

kıpırtılar var suyun içerisinde
yalnızlık kaplıyor evreni

ah annem özlemek istemiyorum
bana kol kanat geren rahmini

suda balık iğnede solucan
yeşil balık ebruli balık

yarışırcasına kapmaya

solucan ölgün
infazında hükmünün

topraktan gelip
toprağa gidercesine

martılar dolanıyor
bereketli sularda

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:27 PM

Son Çizdiğin Resim

demiştim demeyi
hiç sevmedim
ama demiştim
onur ve ihanet
aynı safta
duracak
gizlice

şarlatanların resmini
bir kez daha çizecek
son görevinde

güle güle
bilincimize
çivilenecek
son çizdiğin resim de

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:27 PM

Son/Bahar

Islaklığı hissetmekte değildi içimden geçen
öylesine uzattım elimi
öğrenmek için düşmelerin devam edip etmediğini
elim ıslanıyor, çekmek gelmiyor elimi korunağımın altına
damlaların ılıklığını hissediyorum ellerimin ulaştırdığı yerlerde
hızla çalışıyor bilincim, ürettiği duygular arasında ürperiyor tenim
saçlarımda bir temas olsun isterdim
ne fark eder ellerimde damlalar bilincimde duygular
İmgeler dolaşıyor duygu olmuş
sözcük avcılığının zamanı değil oysa
yapacak çok şeyler var, zaman sıkışmış daracık düşünceler arasında
gelecek çağlayanlarda su misali akıp geçiyor önümden
ne dudaklarımı ıslatmak için uzanabiliyor
ne bir bardak su dokularını beslemek için bilincimin alabiliyorum
damlalar düşmeye devam ediyor bir bir, ellerim ıslanıyor
ürpertiler içeri vuruyor derinlere doğru inerek duygulardan
Bir rüzgar esse şu koyu duman görünüşlü bulutları alıp götürse gözlerimin önünden
akıp geçen, önümdeki gelecekten bir ışık sızar mı acep
alıp götürür mü doğmamış lirizmi
yaşama küser mi yeni başlangıçlar
Dağlarda fesleğenler, ıtırlar açmaz mı, çiğdem, deve dikeni
kendi haline bırakmak gelmiyor içimden hiç bir şey,
güneşin batışı kaybettirmiyor
gün boyu bıraktıklarını, yağmurun bitişi gibi
biliyorum uzaklarda bir yerlerde toprak kokacak
buram buram özlem duyacağım, kentlerin betonları üşütecek beni,
damlalar ellerime düşmeyi bıraktıktan sonra
dokun damlalara, dokun toprağa, dokun ağaca
dokun ki hissedebilsin tenin sarsın bilincini fırtınalar

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:27 PM

Sor

bilmediğin bir kentte
dolaşırken sokakları
çıkmaz bir sokakta
bulursan kendini
suçlamalar faydasız
sorgulamamışsan kendini

sor
korkma sor
bilmesende yanıtını
yapış yakasına bilinmezliğin
kazı tırnaklarınla bilinmezliğini
bilgi değilmidirki sevginin temeli...

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:27 PM

Sözler

Sözler;
Sözler ki, bizim sözlerimiz
İçinde kelimeleri oynaştığı
Çıplaklığın örtüsü sözler,
Bu temmuz sıcağında,
Örtmeyin üzerimi,
Yüreğim alev verilmiş
Harman yeri gibi,
Yalımları gökyüzüne giden,
Sevdalarını arar gibi.

Örtünmelerden uzak
Ulaşacağım sizlere
Ey umutlara katık olanlar

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:27 PM

Su

bir damlan
yaşatırken
bir damlan
öldürüyor beni

ne susuz diyar
ne de seller istedim

azınıda
çoğunuda
bire saydım

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:27 PM

Su gibi olmak ister

Su gibi olmak ister
Bazen deli gönlüm
Sere serpe yayılıp toprağa
Süzülmek ister derinlere

Buluşmak ister
Bir çınar ağacının
Yaşlı kökleri ile
Alıp beni götürsün
En tepedeki yapraklarının içine
Bir rüzgar essin, süzülüp uçmak isterim

Su gibi olmak ister
Bazen deli gönlüm
Yeni şeyler olmak için
Yayılıp toprağa
Bir çiçeğin köklerine ulaşmak
Çıkıp tepelerine polen olmak..
Ahh deli gönlüm
Bir arı konsun,
İster binlerce çiçek açsın
İsterse Sevdalar bal olsun
Ben su olmak isterim
Sevdama can olmak

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:27 PM

Su İstiyor Canım

sere serpe
uzanmak istiyorum
kır çiçeklerinin üzerine

hovarda oldu gönlüm
pür neşe saçıyorum
unutturmacasına
sorumluluklarımın

bir döğen misali
iki çift öküz
biri yorgun
biri coşkun
yorgun düşüyor
belleğim

ben hiç
açmayacak mıyım
bir papatya misali
hiç fal bakmayacaklar mı
bir bir koparmayacaklar mı
yapraklarımı

su istiyor canım
su istiyor

kana kana
salmak istiyor
hücrelerime

su arzudur derler
düşteki yorumlarda

özgürlüğün bedelimi
suya hasret yaşamak
düşlerde

nedir
bilir misiniz
şu özgürlük denilen şeyi

yaşantım geliyor
gözlerimin önüne
izliyorum
kızarmadan yüzüm
filmi

ederimiydi
yoksa değerimi
sevginin
seksen biri yıl geçti
toprağa bırakılışının
üzerinden tohumu

seksen bir yılda
kaç ömür suladı tohumu
kaç çiçek açmadan ezildi
kaç dal kırıldı

sere serpe uzanmak
istiyorum
çimenleri ezmeden
çimen olmak istiyorum
bir şiar misali
kaplamak için
düştekileri

uzak kalıyor
dağlar
uzak kalıyor
kentler
o kadar zor mu
yakın etmek
yeşer/t/mek
yeniden
ekilenleri

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:27 PM

Su Olur Düşüncelerim

Bazen bir dere kenarında
Su olur düşüncelerim
Dost sohbetlerinde akarım
Bazen tarla olur bilincim
Saçılan tohumlara bırakırım kendimi
Yeni sabahlara doğarım
Böcek olurum, kuş olurum
Kırlarda koşan çocuk olurum
Sitemlerin olur bensizliğe
Bir sen olamam, seninle olurum
Akşamın alaca şafağında
Dizine başımı dayar uyku olurum

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:27 PM

Sunak Taşı

sunma
göz yaşlarını
sunak taşı değil
duygularım

öylesine
yoksun ki
yaşamdan
şaman değilim

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:27 PM

Suskun Gece

suskundur gece
suskundur olmasinada
gece cigliklara gebe
anac tavsan misali
urkek ve dogurgan

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:28 PM

Suskunkuk Çökmüş Şehrin Üstüne

falezlerin tepesindeyim
deniz
hırçın ve eteklerinde
bir rüzgar eser yönü belirsiz
vurur
dalgaları surlara dokunur gibi
uçuşur
milyarlarca damlacığı
her dokunuşunda kayalara

rüzgar
olmasaydı eğer
eğer
basmasaydım bu falezlere
dalgalar
vurmasaydı böyle delice

dağılır mıydı saçlarım
ıslak
olur muydu tenim

durgun
denizler zamanı değil
omuzlamalıyım gençliğimi
gömmeliyim
kamburumu içime

güneşe bakmalıyım
gözlerim yanmalı
kirpiklerimin farkında
olur gibi dayanmalıyım
her sabah her akşam
bir ışık kaynağı gibi
insan olmanın onuruna

dalga
dalga geliyor
havayı içine almış su tanecikleri
hava nemli
falez ıslak

korkuları
varmış yüreğimin
vuruşlara dayanmaz

çeliğin
çeliğe vuruşunu anımsar
kelepçenin
yüreği sıkışı gibi

çığlıkları denizin
vurur kentin
metruk
sokaklarına

dalgalar gibi savurur zamanı
nefesleri yutar
zamansız
uyku olur

aya
bakar *******i
uykuya yenik suratlar
aya
bakar

kara sevdalılar
gibi
susuz kırlangıç
misali
aya
bakar

ay
yürekler kadar yakın
vurur hayalleri
gecenin içine

kirpik aralarından sızar
sarı
beyaz umutlar
aralanır
göz bebeklerinde
jaluzinin
duvarlarda bıraktığı
iz düşümleri gibi

sokak lambası vurur
ahşap pencerenin camına
cam çıplak
çıplak
bir kadın gibi
çeker içine odanın
ışığı

bir ateş
düşürür
bir isimsiz
ezgi gibi
ıslık olur dudaklarda

özgür
olmayan bir ülkede
özgürlüğe aşık
kara sevdalı
gibi

odanın içini doldurur
odanın içini
ıslık sesleri

mavisi mi denizin
beyazımı
hırçın olan
hırçınlığı yaratan
rüzgar mı

beyaz
beyaz papatyalar
gelincikler gelinlikler
kasım patı masum hayaller

daha niceleri
güvercini ayı

oysa
ben
her karanın
kapatılışını
usta bir ressamın
kiralık fırçasında
aramadım mı

dalga
denizin
beyaz bulutlar
denizin
isyanları gibi
vururken eteklerine
falezlerin

rüzgarlarda
savrulurken
zerrecikler
ıslaklık olarak
bir çığlık misali
konuyorlar kirpiklerime

damlalar bir
bir düşüyorlar
peşi sıra

düşerken
çatılara
açık şemsiyelere
kaldırım taşlarına

yüreğimde bir ürperti
var ise hala
şimşekler çakmıyorsa
gözlerimde
dönüşemiyorsa
eğer
rüzgarlara
bırakamıyorsa
dizelerin içinde
polenlerimi

ayın beyazlığı
camın saydamlığı
usta bir fırçanın kiralanışı gibi
soldurur renkleri
canım yanar
canım yanar
utandırır
şairliğim beni

duru deniz
duru gökyüzü
maviler kaplanıyorsa
eğer
sessizliğe bürünüyorsa
tüm maviler
ay kaymış
ay kaymış

falezlerin
üzerinde
ıslaklık sarmış
mavi düşlerimi
ayı beklemek
nafile

kara bulutlar
sarmış gök yüzünü

bir hançerin
tene girişi gibi
dudaklarımda
bir marşın
ezgisi

gün batımı
yakın
ne denizin
nede dalgaların
görüntüsü kalacak

bir dudaklarımdan çıkan
dalgaların sesi kalacak
kapatılmadıkça
kulaklar

güzel şey
işitmek
işitilmek
ses vermek
güzel şey

ışığa bakmak
bakılacak ışık olmak
bilerek bunu
acı olmak

bir ozanın mızrabına
düşmek
dudaklarda ıslığa
dönüşmek
güzel şey
güzel şey

ben
falezlerin üstünde
deniz eteklerinde
bir rüzgar vuruyor
yüzüme
dalgalar dövüyor
falezleri
utanıyor
şair yanım
suskunluk
çökmüş
şehrin üstüne

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:28 PM

Sussss

susss
Atan uyuyor…

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:28 PM

Suya Kan Kestirdiniz

Sizi ben çağırmadım
Çıkıp geldiniz öylesine
Sanki tanrı misafiriydiniz
Hürmette kusurda etmedik
Bizde adettendir dedik

Ellerinizde paketler
Devam ettiniz gelmelere
İnce kıvrak kalçaları andıran
Siyaha kaçan düşüncelerinizle
Hayallerinizi getirdiniz

Barışlarınızı getirdiniz
Kargo uçaklarınızda
Tankların içlerinde
Namlulara sürülmüş
Tetik çekmeye şehvetli
Aç beyinlerinizde
Cudi ye Munzur’a Ortadoğu ya

Zombileriniz gezer oldu
Özgürlüğe susamış ülkemde
Haklarınızla hukuklarınızla
Kara basan rüyanızla
Suya kan kestirdiniz

Bizde töredendir
Misafire ikram,
Sevdalılarımızı aldınız

Sanmayın ki sevdalarımız biter
Devran hep böyle döner
Elbet bu misafirlikte biter
Suskun diller bir gün
Türküler de söyler
Ozanlara gebe ülkemde

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:28 PM

Suyun Sesi

suyun sesi diyorlar
dinlendirirmiş insanı
ne kadar doğru bilmiyorum
kulaklarım uğulduyor
fırtınadan mı dersiniz
dalgaların boyu arşın misali
öylesine çıktı kalemimden ölçü
ne bilirim ki ben arşını
dilden dilme dolaşma
suyun dinlendirmesi gibi

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:28 PM

Şaklatmayın

Şaklatmayın
Kalemlerinize
Kırbaçlarınızı
Bırakın onu
Gönlünce gitsin
Doya, doya hissedeceksiniz
Duygularınızı seveceksiniz
İşte, İşte diyeceksiniz

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:28 PM

Şehvet Karanlık Yüreklerde Yanar

tapulamış sanki otobanı
saklamış kalbini
cüzdanının içerisine
masum olduğunu
düşleyen ucube
sanıyor musun ki
yaktığın uzun farlarda
aydınlatacaksın dünyayı

ölümün zifiri karanlığını yuttuğunun
bilinci sardığında seni
kararttığın yaşamlar
bağışlayacak mı seni

bastığında gaza
belkide son kez ulaşabileceksin
kendi şehvetinin doruklarına
doğumla ölüm arasında
satabilmek her şeyi
alabilmek için ise
cakayı havayı
ve daha fazla şeyleri
alabilmek için bıraktığın
sattığından öte şeyleri
unutma derim
unutma derim
şehvet karanlık yüreklerde yanar

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:28 PM

Şekil

kafama takılan
iki şey var

o diyor ki araya girip
akıl ile karıştırma

aklıma takılan
iki şey var

fark etmiyor
iki cümlede
anlayan anlıyor
isterse eğer

söz cambazlığı
farklı bir şey

takılanlar aklıma
yada bir başka deyiş ile
kafama
uçup gidiyor
şekiller doluyor yerine
kazanıyor gibi görünse de
kaybediyoruz birlikte

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:28 PM

Şerefe

Dostlarımız sundu
Sevgi dolu ağu yu
İçmemek eldemi
Haydi kaldırın kadehleri
Şerefe Dostlar Şerefe

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:28 PM

Şeytan Aldı Götürdü

Şeytan Aldı götürdü
Satamadan getirdi
Ve
Zaman kilitlendi sanki
Bilincimde bir yerlerde
Onca satırları unutup
Kendi mısralarını hatırlamak
Ve
Bir kör döngü içerisinde
Kıskıvrak kalmak,

Sevmek;
Her gün biraz daha
Anlayamadığım tümce
Alabildiğine sonsuzluğa doğru genişleyen,
Ve
Acılar bedeli,
Ümitsizlikler değil ama
Duru göz yaşları
Yalın bırakın sevgiyi
Arınsın alabildiğine güvenden
Ve
Getirdiğinde satamadan
Kalın ayakta dimdik
Karşısında şeytanın
Aldatmasın odanın
içerisindeki sıcak hava
dışarıda yaşam devam ediyor
içerde olduğu gibi
gelen sevgi
giden sevgin değil

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:28 PM

Şeytanı Rüzgara kadını Günaha

yaşı
hayli geçkin
bakışları
şahin sanki

yüce ahlak değerli
ömer bey amcanın
sanki benzeri

içimizden biri

ben
rüzgarlı
havaları
severim

esince
savurur
her şeyi

şeytanı
rüzgara
günahı
kadına
yükleyelim

sevdaları
bırakalım kışa

rüzgar
estikçe
savuracak
her şey gibi

etekler
ve
rüzgar

birde
bunu severim

eteğin kısası
yakmıyor da

yakan
kısa düşünceler

yaşı
hayli geçkin
bakışı
şahin sanki

yüce ahlak değerli

her
estiğinde
rüzgar
içindeki
kıpırtılar
beddua olarak
fırlar
tutarım kendimi

bakışları
şahin
avcılığı mahir

ahlaki değeri yücedir

oysa
sıradan biri
bizler gibi
yüreği biraz deli

bir şeyleri esir

ahh be şahin bakışlı
yüreği genç delikanlım
yüreğinden düşüncene
köPage Rankingüler kur derim

günahı
kadına
şeytanı
rüzgara

havale etti belikli
yüce ahlak değerli

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:28 PM

Şu Hatır

şu hatır
yok mu şu hatır
nelere kadir
ve muktedir

açılmaz kapıların
anahtarı oluyor
özgürlükler konurken
sunak taşına

kalemin körlüğü
parlıyor beyaz sayfalara
kılıç şakırtılar
zafer naralarına karışmış
sun turlu küfürleri ile
köreldikçe ucu kalemin
bilirim geçen bırakmıştır
kırk yıllık bir hatır selamı

timsah bile akıtırken
göz yaşlarını
göz yaşlarını yıldız
yıldız sanma erdemliği
içine girerken destursuz
aynada bir görüntüye aşk
aynanın karşısına saplar seni

ne çok satırlar var
bir bir yok olacak
yokluğunun farkına varılmayacak
yel esecek saman uçacak
daneleri korumalı derim

selamınız uzak dursun
koymam özgürlüğümü sunak taşına

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:28 PM

Takunya

orak çekiç çekerken gönderine
çernobil anılır her yıl günü geldiğinde
gariptir yaşam gariptir

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:29 PM

Tam Orta Yerinde

tartışmanın tam orta yerinde
anlamsız biçimde susmuştu
suskunluk bulaşıcı hastalık gibi
sardı birden masanın çevresini
tırtırlı metalin çakmak taşına
vuruş sesleri arasında çekildi
nefeslerle tütün kokusu sardı
sigara içilmeyen odanın içini
somutlaşan gerginlik açtı koynunu
sessizliği sarmaladı hasret ile
durağanlı başladı hızla sarmaya
sözlerin açtığı derin yaraları
erişebilecek miydi yeni cepheye
mitralyözden çıkar gibi kelimeler
yoksa ateşlerin bürokratı olacak mıydı
sigaradan çekilen derin nefesler
uzadı külü sigaranın ucunda
silkelemek için kalktı yerinden
pencereden uzatırken elini dışarı
gerginliğini de bıraktı gökyüzüne

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:29 PM

Tan Kızıllaşıyor

açlığı
beyaz bir
gelinlik gibi
giydirmiş tenine

utangaç
bakışların da
onurunun dokusu

kırılmamış direnci
gözlerin de kıvılcım
yeşeren bir fışkın gibi

tan
kızıllaşıyor
belli ki güneş doğacak
yüreği ni bileyliyor
belli ki bir şeyler olacak

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:29 PM

Tasirim

haydi uzat yuregini
tarlada basak misali
kesilecekse kafalari
yeni hasat zamani
tasirim gunahimi
bir tohum misali
duserim topraga
sende yasami gunahim
gunahim gormek ise
tasirim
tasirim gulum
yaramda yaki gibi

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:29 PM

Taş

daha çok taş vardı
her taşa bir kuş
her taşa bir sapan yapacaktım
okuttular beni
taş sapansız
kuş taşsız kaldı


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 02:30 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.