![]() |
Üç Kafadar
Isfahanlı, Şirazlı ve Kaşanlı birlikte seyahat ediyorlardı ama ceplerinde metelik yoktu. Acıkınca bir lokantaya girdiler. Yemekten sonra Isfahanlı yerinden kalkıp lokantacıya gitti ve "Paramın üstünü verir misiniz?" dedi. Daha parasını bile almamış olan lokantacı sinirlenerek "Bana para vermedin ki üstünü isteyesin!" diye bağırdı. Herkes başlarına üşüştü. Birisi lokantacıya "Bir daha düşün. Belki parayı almışsındır" derken Şirazlı yanlarına geldi ve "Ben yemek parasını öderken bu biçare Isfahanlı da parasını veriyordu" dedi. Lokantacı bu kez onunla da verdiydin vermediydin davasına başladı. Tam bu sırada Kaşanlının lokantanın ortasına oturmuş ağladığını gördü. "Ne oldu? Niye ağlıyorsun böyle ?" diye sorduklarında "Neden ağlamayayım; benim paramın da üstüne yatmasından korkuyorum!" dedi |
Hafızanın Böylesi
Kağıda bakarak ezan okuyan bir müezzine sordular: - Yazacağın yerde ezanı ezberleyip okusan olmaz mı? - Gidin, kadıya sorun. Kadıya gittiler ve "Selamün aleyküm" dediler. Kadı bir kağıt çıkarıp uzun uzun baktıktan sonra "Ve aleyküm selam" dedi. Bunun üzerine müezzini mazur görüp kadının huzurundan çıktılar. |
Yakınlığın Böylesi
Birisi Cafer Bermekî'ye giderek ondan yardım talebinde bulunmak istedi ama birkaç günlük zahmetten sonra görüşme imkanı buldu. Cafer'in huzuruna çıkınca "Niçin benimle görüşmekte bu kadar zorluk çıkarıyorsun? Oysa seninle aramda bir yakınlık da var!" dedi. Cafer şaşkınlıkla yakınlığın derecesini sordu. - Senin baban gençken anamı istemiş. Eğer anamla evlenseydi, şimdi ben sen olurdum! |
Horasanlının Eşeği
Horasanlı biri kervanda eşeğini kaybedince, başka bir eşek bulup yükünü yükledi. Ama asıl sahibi çıkıp eşeği yularından tuttu ve Horasanlının yükünü yere attı. Horasanlı eşeğin sahibiyle kavgaya tutuştu. Etraftan yetişenler Horasanlıya sordular: - Senin eşek erkek miydi dişi miydi? - Erkekti. - Baksana bu eşek dişi! - Canım erkek dedikse, o kadar da erkek değildi! |
Lanet Olsun
Beyefendi hanımının doğum günü için bir kuyumcuya girdi. Bir kolye beğenip fiyatını sordu. Kuyumcu: Kırk bin tümen. Beyefendi "Lanet olsun!" dedikten sonra başka bir kolye seçip fiyatını sordu. Kuyumcu : İki kez lanet olsun! |
Devenin Gerdanlığı
Bir arap devesini kaybetmişti. Devesini bulursa bir dirheme satacağına yemin etti. Tesadüf bu ya , devesini buldu ama gönlü onu bir dirheme satmaya el vermedi. Bunun üzerine devenin boynuna bir kedi bağlayıp cerre çıktı: -Boynunda beşyüz dirhemlik kediyle beraber bir dirheme deve satıyorum! Yoldan geçen bir arap bunu duyunca dayanamadı: - Gerdanlığı olmazsa ucuz bir deve ! |
Acemi Okçu
Bir filozof kırda tek başına giderken uzaktan acemi ve cahil bir okçu gördü. Oku hedefe nişanlıyor ama hep karavana atıyordu. Filozof oka hedef olmaktan korktuğu için gidip okçunun hedefine oturdu ve " Buradan daha emin ber yer olamaz. Çünkü okun hedefini bulmayacağından eminim!" |
Deli
Delinin biri tımarhanenin bahçesinde yürürken bakmış başka bir deli ağacın altında oturmuş kahkahalar atıyor. Hemen yanına kosmuş ve sormuş "hey sen niye gülüyorsun öyle?", öbür deli "hiç, ben hep kendi kendime fıkra anlatırım ama bu seferkini hiç duymamıştım". |
Otobüs Bekliyorum
Kadının biri dolabından gelen gıcırtıyı kesmesi için eve marangozu çağırır marangoz bakar ama bir sorun bulamaz dolap gıcırdamıyordur ve sorar -Abla bu dolabın bir şeyi yok ne yapayım? Kadın: -Normalde gıcırdamıyor zaten yoldan otobüs geçerken gıcırdıyor sen şimdi dolabın içine gir otobüs geçerken bakarsın. der -Adamda tamam der başlar beklemeye. Bir müdedt sonra kadının kocası eve gelir üzerini değiştirmek için dolabın kapağını açınca birde ne görsün içinde bir adam hemen sorar. -Ne işin var senin benim dolabımda... Adam: -Abi nedesen haklısın şimdi sana otobüs bekliyorum desem inanmazsın... |
Amin
Üç Amerikan askeri Iraklı bir amcanın bakkalına girerler alış veriş yaparken 'kahrolsun Amerika'diye ses duyarlar. Etrafa bakınırlar ve sesin bir papağandan geldiğini görürler. Bunun uzerine Iraklı bakkal amcaya 'bu papağanı buradan yok et yarın geldiğimizde görürsek seni mahvederiz'derler. Askerler gittikten sonra bakkal amca kara kara düşünmeye başlar çünkü papağan kuşunu çok sevmektedir. Derken aklına cami imamlarının papağanı gelir. Hemen imamın yanına koşar başından geçenleri anlatır ve 'Hocam eğer sakıncası yoksa papağanları değişelim'der Hoca kabul eder ve değişim gerçekleşir. Ertesi gün işgalci Amerikan askerleri gelir, papağanı görürler ve kızarak :'biz sana bunu yok edeceksin demedikmi? ' Amca bu papağan o değil desede inandıramaz. Sivri zekalı askerin biri ben şimdi anlarım bunun dünkü papağan olup olmadığını der ve papağanın tekrarlamasını umarak bağırır: 'Kahrosun Amerika!! ses çıkmyınca bakkal amca dahil hep birlikte bağırmalarını söyler: -Kahrolsun Amerika! (ses yok) -Kahrolsun Amerika! (ses yok) -Kahrolsun Amerika! papağan dile gelir -Amin....... |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 03:33 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.