![]() |
Ayrılık diye bir şey yok, bu bizim yalanımız
Sevmek var aslında,özlemek var,beklemek var. Şimdi nerdesin,ne yapıyorsun? Güneş çoktan doğdu.Uyanmış olmalısın. Saçlarını tararken beni hatırladın değil mi? Öyleyse ayrılmadık.Sadece özlemliyiz ve bekliyoruz. Zamanı hatırlatan her şeyden nefret ediyorum. Önce beklemekten ömür boyunca ya bekliyor, ya bekletiyor insan ikisi de kötü, İkisi de hazin tarafı yaşantımızın. Bir çocuğun önce doğmasını bekliyorlar,sonra yürümesini,konuşmasını,büyümesini... Zaman ilerliyor, bu defa para kazanmasını, kanunlara saygı göstermesini,insanları sevmesini, aldanmasını, aldatmasını bekliyorlar. Ve sonra ölümü bekleniyor insanoğlunun. Ya o ? Ya o ? İnsanlardan dostluk bekliyor, sevgilisinden sadakat,çocuklarından saygı ve bir parça huzur bekliyor, saadet bekliyor yaşamaktan. Zaman ilerliyor, bir gün o da ölümü bekliyor artık. Aradıklarının çoğunu bulamamış,beklediklerinin çoğu gelmemiş bir insan olarak göçüp gidiyor bu dünyadan. İşte yaşamak maceramız bu. Yaşarken beklemek, beklerken yaşamak ve yaşayıp beklerken ölmek! Özleme bir diyeceğim yok. O,kömür kırıntıları arasında parlayan bir cam parçası. O, nefes alışı sevgimizin, kavuşmalarımızın anlamı. O, tek güzel yönü bekleyişlerimizin. İnsanlığımız, özleyişlerimizle alımlı, Yaşantımız özlemlerle güzel. Özlemin buruk bir tadı var, hele seni özlemenin. Bir kokusu var bütün çiçeklere değişmem. Bir ışığı var, bir rengi var, seni özlemenin anlatılmaz. Verdiğin bütün acılara dayanıyorsam; Seni özlediğim içindir. Beklemenin korkunç zehiri öldürmüyorsa beni; Seni özlediğim içindir. Yaşıyorsam; içimde umut varsa, yine seni özlediğim içindir. Seni bunca özlemesem; bunca sevemezdim ki ! |
Düştü can evime dördüncü cemre
Dünyayı üçüncü gözümle gördüm. Dörtyüz seksenbeş gün çekti bir sene Onaltıncı aya takvimsiz girdim. Aynalara baktım korku gösterdi Saatler her sabah kırkı gösterdi Namlular, nişanlar Türk'ü gösterdi Hayatım boyunca hedefte durdum. Gül sundum yediler, koklamadılar Armağan can verdim saklamadılar Gittim... gelir diye beklemediler Kaybolan gölgemi yollara sordum. Getirdim yanıma ay'ı bir karış Ölçtüm ki dağların boyu bir karış Şehiri bir adım, köyü bir karış Damlada denizdir en küçük derdim. Savurdum, eledim, seçtim zamanı Yaprak, yaprak tel tel açtım zamanı Haftada üç asır geçtim zamanı Nereye gittimse zamansız vardım. Yırtıldı ruhlara çizdiğim resim Yazık, kulaklara sığmadı sesim Yaşadığım şimdi beşinci mevsim Çağın çilesini sırtıma sardım |
Beşinci mevsimi yaşıyorum şimdi
Ne kış ne yaz Ne ilk ne de sonbahar… İster istemez alışıyor insan acılara Ve o kadar da soğuk değil Sadece ruhum üşüyor. Bu mevsimde insanlar da farklı Ben kendimden başkasını göremesem de Var olduğunu biliyorum onların Ve inan bana En güzeli bu baharların… |
Her gün biraz daha yoruyor beni,
Hasretinle başa çıkamıyorum. Her gece bir yerden vuruyor beni, Sağ salim sabaha çıkamıyorum... Savaşta geçirdim sanki bir ayı, Düşmandan almadım ben bu yarayı, Giderken verdiğin tek sigarayı, Hatıradır diye yakamıyorum... Vicdanın halimi hiç mi sormuyor? Küsecek ne yaptım, aklım ermiyor! Zalimsin demeye dilim varmıyor, Tavrına bir isim takamıyorum... Yeter ki mektup yaz canımı dile! Yetmezse uğrunda çektiğim çile! Nazar değer diye resmine bile Besmele çekmeden bakamıyorum... |
Halim, açık denizde düdük çalan bir gemi;
Kim duyar, ötelerden haber veren beste mi?.. |
Bu dünyanın yolu yol değil
Doğrusu doğru değil bu işin yordamı yordam değil çivisi çıkmış düzen düzen değil haksız haklı edindi şerefsizler bey edindi garip hakkı yendi yetime hep sille çekildi garibin sırtından geçirinildi öksüzün boynu bükültü canları çıktıda sesleri çıkmadı çalan çırpan şerefsizler aramızda saygı duyulan bey ettiler. |
Boğazında kravatla
Bey olunmaz bey kardeşim Bir kamçıyla bir kıratla Bay olunmaz bay kardeşim Pala bıyık takma saçla Uzun kirpik hilal kaşla Her yastığa düşen başla Er olunmaz er kardeşim Uyduruk düzme yasayla Hayal ettiğin olsayla Elinde uzun asayla Pir olunmaz pir kardeşim Bir evlenme cüzdanıyla Name denilen yazıyla Sevmeyen elin kızıyla Yar olunmaz yar kardeşim Her gülene gülmemekle Sevda nedir bilmemekle Bir bakışta görmemekle Kör olunmaz kör kardeşim |
Buluttan beyazdı
Görünce çamura düşenleri Yardımlarına uçuverdi Çekip kurtarıverdi Çırpınan çaresizleri Çamurlandı, biraz beyazdı Derken bakınıverdi kendine Ve Silkinip, dalıverdi maviliğe, Martı yine bembeyazdı... |
İstediğim çok renkti
Bildiğim ise az Ben renkleri topladım Bana kaldı beyaz… |
Aşk nedir?
Aşk… sevgi… Belki de bütün gece şehrin ışıklarını seyretmektir. Senden önce aşık olduğumda ben böyle yapardım. Bütün o ışıları tek tek süzmek, Birnin onun odasının ışığı olduğunu düşünerek. Mutlu olurdum, bir tek ışık mutlu ederdi beni. Belki de onun ışığı… Bir tek ışığı görmek, Onu görmek demek. Bir küçük ışık… Ne delilik ama… Aşk… sevgi.. Ya da bunu gibi iki satır bir araya getirip, Adını şiir koymak belkide… kim bilir… Senden önce, Aşık olduğumda ben, Böyle deliydim işte… Şimdi… Sanki yeniden… Beyaz beyaz hüzün yağdı. Göğsümün tam orta yerine. Beyaz beyaz…. Hüzün hüzün… Üşüdüm! Ben değil aslında göğsümün tam orta yeri. Vakitsiz, gereksiz, saçmasapan! Ama beyaz beyaz!! Ama Hüzün hüzün!! Tehlikeli değil dedim. Ufak ufacık bi iç titremesi. Önemli değil… Bir gece tipi oldu şehrime yağdı! Bir gecede.. Senden önce uzun uzun baktığım şehre. Beyaz beyaz, ince ince. Ve kimlerine göre sevinçti, Kimilerine göre çile, Kimilerine göre güzel bir manzara!.. Benim için hüzün. Hiç olmayacak bir başlangıç belki. Belki ötesi olmayan sade bir başlangıç. Ama beyaz beyaz… Aman hüzün hüzün… Bir gecede, Bir gece de hüzünle doldu koca şehir. Vakitsiz, gereksiz, saçmasapan!!! 12.Kasım.2006 “Bir tek” |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 09:56 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.