![]() |
Temel'in abisi çok çapkınmış, her gün bir kızı babasının arabası ile dağa götürürmüş. Temel ise dağda ne yaptıklarını hep merak edermiş.
Bir gün temel arabanın bagajına binip onlarla beraber dağa çıkmışlar. Araba durunca Temel bagajdan inip abisi ile kızı izlemeye başlamış. Abisi kızın omzuna elini uzatmış: - "Evet mi? hayır mı?" demiş. Kız kızgın bir şekilde: - "Hayır" demiş. Abisi: - "İn aşağıya yayan gel" demiş. Temel bir şey anlamamış ertesi gün yine arabanın bagajına binmiş. Olay yine aynı abisi kıza evetmi hayır mı diye soruyor kız yine hayır diyor. Abisi - "İn aşağıya yayan gel" diyor. Temel bunun üzerine: - "Çapkınlık herhalde böyle birşey" deyip eve gider ve merdivenin altından üç tekerlekli bisikletini çıkarır mahalleden bir kız çocuğunuda arkasına bindirir ıkına mıkına dağın tepesine gelirler. Temel soluk soluğa elini kızın omzuna koyar ve sorar: - "Evet mi hayır mı?" Kızda ne bilsin garibim - "Evet" der. Temel bir müddet düşünür ve cevabını verir: - "İyi sen bisikleti al ben yayan geliyorum." |
Temelin bir köpeği varmış bu köpeği öyle bir eğitmişki yapacağı herbirşeyi yapıyor.
Temel Dursun'la sohbet ederken Temel köpeğine 2 milyon verir derki git bana sigara al der. Köpeği kısa süre sonra elinde 1 tane sigarayla gelir. Bu olay dursunun ilgisini çeker. Birgün Dursun kahve de otururken Temel'in köpeğini görmüş ona 2 sigara alsın diye 4 milyon verip bakkala yollamış. Beklemiş beklemiş köpekten haber yok sonunda Temel'i bulup demişki. - Ula Temel senun o köpeğun hirsuzdur 4 melyon verdum 2 cigara alsun diye köpek bana hiç bi bok getirmedi. Temel'de kahkaha atarak: - Ula Tursun ona 4 melyon verince haçan sinemaya cidiy. |
Temel, Dursun ve eşleri, Dursun'un evinde kağıt oynarlarken birden Temel'in elindeki kağıtlar yere düşer. Temel, kağıtları almak için yere eğildiğinde bir de ne görsün; Dursun'un eşi Fadime'nin eteğinin altında hiç birşey yoktur. Kağıt oyunu devam ederken Temel, bilerek birkaç kez daha kağıtları yere düşürür. Oyun bittikten sonra Temel kalkar ve tuvalete gider. Tuvaletten çıkar çıkmaz Fadime, Temel'i mutfağa çağırır:
-Ne oldu, masanın altında çok hoşuna giden birşey mi gördün ki ikide bir kağıtları yere düşürdün? -Evet, gerçekten güzeldi. -İstersen senin olabilir. Dursun, cuma günü saat 14.00'ten sonra evde yok... Gel bize, 50 Milyon TL'sına senin olsun. -Tamam, cuma günü saat 14.00'te gelirim... İçeriye geçerler. Birkaç saat sonra Temel ile karısı ayrılırlar. Cuma günü saat tam 14.00'te kapı çalar. Fadime, kapıyı açar açmaz, Temel'le çılgınlar gibi sevişmeye başlarlar. Bir, iki, üç derken Fadime, "Bu kadar yeter artık... Biraz da sonrasına saklayalım" der ve Temel giyinir, çıkar gider. Akşam üzeri saat 18.00'de Dursun gelir ve Fadimeye sorar: -Bugün, öğleden sonra, Temel, bize uğradı mı? Fadime, biraz donuk ve titrek sesle cevap verir: -Şeyy, evet uğradı ama sadece birkaç dakika kaldı. -Peki, sana 50 Milyon Tl bıraktı mı? Fadime, şaşkın bir ifadeyle "Evet, bıraktı" der. -Hey be! Arkadaş dediğin böyle olacak işte. Bizim Temel, sözünün eri çocukmuş. -Ne, ne oldu ki? -Sabah, bana geldi. Çok acil bir iş için 50 Milyon TL'sına ihtiyacım var dedim. "Öğleden sonra senin eve uğrar yengeye bırakırım parayı" dedi ve de dediğini yaptı. Bu devirde nerede böyle arkadaş... |
İlkokul öğretmeni sınıfta Cennet'e gitmek isteyenlerin ellerini kaldırmalarını ister. Yalnız Temel'cik elini kaldırmayınca merak eder ve sorar,
- Sen gitmek istemiyor musun? - İster idum ama anacığım okuldan sonra hemen eve gel dedü... |
Naziler üç kişi; İngiliz, Fransız ve Laz'ı esir almışlar ve sonuçta ölüm cezasına çarptırmışlar. Ve askerler soruyor: - Beyler Giyotinle mi ölmek istersiniz? Asılarak mı? Kurşuna dizilerek mi?
İlk önce Fransız yanıt verdi: - Benim atalarım hep giyotinle öldüler ben de giyotinle. Onu almışlar kafasını yerleştirmişler giyotine. Giyotini üstten bırakıyorlar.Tam kafasına 2 santim kalınca giyotin duruyor. Maalesef giyotin bozuk Almanlar sinirleniyor. Çünkü bu durumda Fransız kurtuldu. İngiliz: - Arkadaşlar, asılarak ölmek çok kötü benide giyotinle öldürün. İngiliz uyanıklık yapıyor. Almanlar giyotini tamir ediyorlar. Ama olay aynı sekilde cereyan ediyor. Sonuçta İngilizde kurtuluyor. Sıra bizim laza geliyor. Bizim Temel de uyanık: - Arkadaşlar asılarak ölmek gerçekten çok kötü. E zaten giyotin de çalışmıyor. En iyisi beni kurşuna dizin. |
Feminist kongresinde Amerikalı kadın söz alır: "Ben çok iyi bir şirketin genel müdürüyüm, bir gün alışveriş yapmaktan bıktım ve kocama dedim ki; 'Bundan sonra alışverişi sen yapmalısın.' Birinci gün yapmadı, ikinci gün yapmadı, üçüncü gün yaptı..."
İngiliz kadın kürsüye gelir: "Ben uluslararası bir şirkette üst düzey yöneticiyim. Bir gün kocama dedim ki; 'Bulaşık işlerine artık sen bakmalısın.' Birinci gün yapmadı, ikinci gün yapmadı, üçüncü gün baktım yaptı..." Fadime çıkar kürsüye: "Ben de bir gün kocama dedim ki, 'Ben bu çamaşır işinden bıktım. Bundan sonra çamaşırları sen yıka.' Birinci gün görmedim, ikinci gün görmedim, üçüncü gün şişlik inmeye, gözüm yavaş yavaş görmeye başladı." |
temel'in karısı fadime ile köydeki doktor işi pişiriyorlarmış. bu durum köydeki herkesin dilinde, yalnız temel bilmiyor. kimse de korkudan temel'e durumu açıklayamıyor. Köylü durumu temel'e nasıl anlatırız diye kara kara düşünürken dursun
- merak etmeyun uşaklar ben temel'e söylerum demiş. Dursun akşam kahveye gitmiş. temel bir köşede çayını içiyor, dursun temel'i görünce yüksek sesle sormuş: - ha temel uşağum, senin fadime ne zaman profesor oluyor?" Temel - ula dursun benim karı okumayı yazmayı zor söker. profesor olmak kim o kim? - ne bileyim der dursun, köyde herkes fadime doktora veriyor diyor da... |
Laza karayollarını boyama işi vermişler. Laz başlamış çalışmaya. İlk gün tam 200 metre boyamış. İkinci gün 100 metre, üçüncü gün 50 metre. Artık dördüncü gün 10 metre boyayınca amiri Lazı çağırmış:
- Hayırdır evladım iyi çalışıyordun ? - Ben yine iyi çalışıyorum.. - İyi ama dün 50 metre bugün de 10 metre boyamışsın. - E... haliyle. İlk günlerde boya kovasına gidip gelmek kolaydı, sonraları çok vakit almaya başladı... |
Temel ile Dursun evlerinin bahçelerinde otururken bir tane, bir tane daha derken 21 tane top atılır.Temel dayanamaz,sinirlenir. -Bugün komşu devlet başkanı geldi. Onun için top atılıyor, der Dursun. Temel sinirli sinirli başını sallar: -Şu işe bak! Bizim zamanımızda tek atışta vururlardı...
|
Temel'le oğlu Trabzondan İstanbul'a gezmeye gelmişler. Gezerken oğlu Topkapı Sarayı'nı görmüş ve "Baba bunu kim yaptı?" demiş. Temel oğluna "Bilmiyorum" demiş. Kısa zaman sonra kız kulesini görmüş ve "Baba bunu kim yaptı?" demiş. Temel yine sabırla bilmiyorum demiş. Oğlu en son Dolmabahçe Sarayı'nı göstererek "Baba bunu kim yaptı?" demiş. Temel bilmiyorum demiş. Oğlu; "Baba seni sorularımla sıkmıyorum değil mi?" demiş. Temel ise oğluna gülerek; "Yok evladım, sorasınki ögrenesin..."
|
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 12:00 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.