![]() |
Dağların Dili Var mıdır?
Dağların dili var mıdır? Sordum bu soruyu kendime Uzanırken boylu boyunca Mavi güney rüzgarlarının koynunda Cudi. Anlar mı acaba okuduğum türküden Esmer yüzlü çoban çocuğunkini anladığı kadar. Dağlarda sorgular mı acaba Nerede doğduğu mu, Okuduğum kitapları Hangi dilde yaktığımı ağıtlarımı Yaşken kırılan fidanlarına. İzim kalır mı bilmem Korkarak yürüdüğüm o patikalarda Kollarımı parçaladığım dallarda Hışırtısında sararan yaprakların, Kuruyan sidikli meşelerin Parçalanmış gövdesinde. Dağlarda ağlayabilirler mi benim gibi Kanayabilirler mi kapanmayan yaralarım gibi Avutabilir mi beni de kendi dilimde Anlar mı benim de şu bitmeyen hasretimi Esmer yüzlü çocuğunkini anladığı kadar? Melih Coşkun |
Daha Çok Seviyorum Şiiri
Daha çok seviyorum şiiri Yazmama sebep olanlardan Kalabalık içinde Ya da yalnız Öfkeli ve aşık akşamlarımın elinden tutan tek dostu Selamımı mürekkebine katıp Hiç görmediğim şehirlerin Kederli akşamlarına armağan eden Öldürmeyen tek zehri Yaralamayan tek bıçağı Kaybettikçe kazanan dizelerin son satırı Kaybetmeyi öğrendiğim yerde kazandım seni Hiç çevirmedin başını Ben gülerken gözlerinin içine Üzülme dost Acı eskir şiir kalır ardında Yol biter kalır ayak izin Hasret biter, Kavuşmak kalır sana en sonunda... Melih Coşkun |
Daha Genciz
Daha genciz Daha çok türkü söyleriz Daha çok şiir yazarız hayata dair Daha çok *******imiz olur Ve yine severiz Yine ağlarız Ve yine umut ederiz inadına Yine şükrederiz yaşadığımıza Hayaller kurarız kafamızda Bir mutluluk fikri tasarlarız beynimizde Bir sabah bir yürek ihtilaliyle uyanır bir yürek Daha bir anlam kazanır renkleri bütün doğanın Deniz daha bir mavi Ağaç daha bir yeşil Yüreğine ateş düşer bir şairin Kurtuluş günlerinin sevinci gelir aklına Birdenbire bir tebessüm belirir bir çocuğun gözlerinde Sözcükler daha bir güzelleşir. Mutlu günlere inanan çocuklar Çıkıp gelirler bir akşamüzeri ansızın Türküler söylerler... Ve türküler söyleriz Çünkü daha genciz Yaşıyoruz Ve daha çok türkü söyleriz.... 31 Ağustos 2002 00: 52 Melih Coşkun |
Daha Şiirin Var Yazılacak
Damarlarından enjektörlerle çekilse de Kanının siyaha çalan kızıllığı Bir kuyu gibi azalsa da sular bedeninde günden güne Kalbine kan yürüdükçe Daha koşacak vakit vardır yarınlar için Yarın biraz daha fazla sızacaktır Güneş ışığı pencerenden odana Yine türküler çalıyorsa duvarlarının arasında Hızlanıyorsa kalbinin çalkantısı Gördüğün her mavilikte Düşüncen yarıp çıkmaya çalışıyorsa beynini Marş söyler gibi geçiyorsan yollarından şehrin Bitmemişse hala dünyada zulüm Dostun unutmamışsa seni Daha çok şiirin var demektir yazılacak... 5 Ocak 2003 13: 28 Melih Coşkun |
Daha Vakit Erken
Daha vakit erken Vurmadı akrep gecenin ikisini Ve gece farkında değil henüz gece olduğunun Daha vakit erken Ay ışığı çizmedi resmini daha sulara Deniz çekiyor şehrin bütün ayyaşlarını kıyısına Ne kadar da kolay sarhoş olmak bu gece Deniz kokusunu imbiklemek ciğerlerinde Yahut düşünmek bir çift gözün imkansızlığını kalbinde Onun için ağlamaklıdır bu gece bütün şarkılar Ve farkında değildir gece, Gece olduğunun, Çünkü ay ışığı yıkanmamıştır henüz sularında Şimdi kopartıp otuz yılın bağrından Koskoca bir taşı yosunlar içinde Savursam Dolmabahçe kıyısından geceye, Küfretsem ağız dolusu gelen sabaha Biliyorum, Faydası olmayacak Denizler yükselip boğmadan bu kenti İsyanımı kimse duymayacak Tükenip, kahrolmadan Yüzüme kimse bakmayacak... Gece bekçileri uyuklamaya başladı işte nöbetlerinde Son ışıklarda söndü apartmanlarda Sustu son vapurunda düdüğü Baş başa kaldık işte seninle gece Şiirimin anayurdu yalnızlığımla birlikte Kim boyadı şu masmavi denizi siyaha Almayın elimden kalemimi Bu kadar acımasız oldukça gerçek Daha çok şiirim var yazılacak Daha çok gecem var Deniz kıyısında yalnız yaşanacak... 18 Mart 2003 |
Dalganın Kayalıklara Öfkesidir Bu
Dalganın kayalıklara öfkesidir bu Hıncını bir tokat gibi savuran geceye Sahipsiz bir öfkedir Okyanusların maviliğine sığmayan Günler değil Haftalar ve aylar değil, Bin yıllık bu kavgadır bu anlatılan Ve nice kayalıkları parçalayan bu direniş Almak için bir gün karşılığını varoluşunun Yüzyılların öfkesini sırtlanarak Daha bir sert vurmaktadır artık Zulmün kıyılarına Ve yaşama sevincini harmanlayıp isyanla Yürümektedir üzerine kederin Düşüşünde depremler saklayan çocuklar, Bıkmadan, usanmadan Yürümektedirler Yürümektedirler Kızılay’da Taksim’ de Beyazıt’ta Yürümektedirler Hürriyete sevdalı bütün meydanlarında dünyanın... 6 Nisan 2003 20: 06 Melih Coşkun |
Dediler ki Şiir Yazılmaz Buralarda
Dediler ki şiir yazılmaz buralarda Ve tel örgüler çekilmiştir Delice özlediklerinin yollarına Martılar başka türlü haykırırlar acılarını Her damlasında kafama kafama vurur mayıs yağmuru Ölümü yenmişlerin ayıdır mayıs bilir misin? Cesaretin ve kahramanlığın yazılmamış şiiridir. Gün olur Takvimler bizden yana çevirir yüzünü Gemilerin dev dalgaları parçalayışı gibi Yırtar geçeriz geçmez denilen zamanın tam ortasından Gün olur yeni baharlara varır ömrümüz Ve yeniden farkına varırız elbet bir gün İnsan olduğumuzun… |
Değişti Coğrafyamın Kırmızısı
Değişti coğrafyamın kırmızısı Geldiler ellerinde boyalarla Boyadılar haritamın kırmızısını Kapladılar yeşil kağıtlarla şehirlerimizi Her yanımız yemyeşil Her yanımız kapital Kaldırıp kafasını baktı çıplak ayaklarıyla bir çocuk Tepesinde uçuşan demir yığınlarına Baktı toprağa, Çamura, Baktı uzun uzun anasının yüzüne sonra Sokağın çamuruna bulanırken umut Tütmeyen bacalar altında titrerken insanlığımız Gelirler ellerinde dolarlarla Her yanımız IMF olur Her yanımız Amerika... Fark edemedik küreselleşirken Aç, açık ve arkasız sabahlarda Sobalarında inancını yakıp ısınan İnsan yığınları arasında Geçerken kan ter içinde günlerimiz... Sen ki sefiller birliğinin tam üyesi ülkenin çocuğu Dalgalı kurlarda kıyılara vururken yüreğin İçinde yeşeren aydınlıklar Habercisidir kopacak fırtınaların Yeniden yaratılmanın coşkusuyla Gümbür gümbür koşarken zaman Damarlara sığmazken kan... Giderler geldikleri gibi Giderler kapital kapital Giderler IMF IMF Giderler Dolar Dolar Ve geliriz bir sabah vatan vatan... 14 Ocak 2003 00: 51 |
Değiştim Ben de Yeryüzü Gibi
Değiştim bende yeryüzü gibi Cüzdanımda para yerine şiir taşıyorum artık İnsanların şiirlerini Ağlayan insanların şiirlerini Bir gün insanlar gülebilsin diye ağlayan insanların şiirlerini Sevdalanmak yok benim şiirlerimde Çünkü kanatılmış bir eylül akşamıdır Artık bende sevdalanmak hürriyeti Başkalarının şiirleri yetmiyor artık bana Bana kendi yüreğimden taşan nehirler gerek artık Bir çocuk resmi kimi zaman Kimi zaman ağlayan bir ana İnsanlar ağlıyorlarsa da bugün şiirlerimde Ama elbette gülecekler bir gün Doğuracak büyük acılar büyük mutlulukları Her giden otobüs bir gün dönecek mutlaka Her hasta bir gün iyileşecek Bir şairin yüreğine bir gün aşk düşecek Dünya daha güzel olacak yarınlarda... 26 Eylül 2002 23: 13 Melih Coşkun |
Delikanlı Bir Ateş Yaktım
Delikanlı bir ateş yaktım Gecenin karanlığında Rengi kavgamdan da kızıl Mavi tulum Ve özgür uyunacak *******in aşkına Ekmek buğusu Emek ve gözyaşı adına Kahreden sessizliğime inat bekle beni Bekle dişi kanlı son kurdu kovana dek gecemizden Söylenecek sözlerim var daha Yürünecek yollarım, Şiirim var daha yazılacak Şifrelenmiş bir hayatın çözülüşüdür adın Son sözümdür sana En uzak diyarlarda söylenmiş Belki bunca ayak diremezdim yaşamakta Hiçbir zaman görmediğim gözlerin Son sözüm kadar güzel olmasa... 2003 Melih Coşkun |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 07:37 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.