![]() |
Özledim
İçimde ilham çok bu gece Yazdım Yazdım Yazdım Özlemim büyüdü sözcük arası eslerde Takıldım kaldım Elimde sesin tuş olmuş Basmaya korkak durdum Gece kalmış senden uzak İçimde bir ses fısır fısır Gel hadi açık sana yürek Ses sussun Kal hadi tene su olsun Dilek gece ister yıldız kaysın diye Kapattım gözümü, tuttum Her şey tamam da gökyüzünde Bir ben eksiğim sen yoksun diye Özlemim büyüyor hala yazı son bulmaya yakın İlham, kaçsam diyor gelse sahibim Yıldızıma göz kırpsam Gelir misin sevdiğim Özledim Beklemedeyim |
Özlemin Karşılığıydı Yüzün
İçime düşen özlemin karşılığıydı yüzün Yok sayışıma bakma, karmaşamdan Sessizliğim içimdeki bağrışmadan Gözüne bakamadım, korktum aşktan Senli bir yalnızlık bendeki elde var hüzün Sabretmem gerek, sadece zaman Belki sesin gelir gecede çınlayan Mucizesin hala, kalbimi çaptıran |
Ruhum Elden Gidiyor Tut
Ruhum elden gidiyor, tut Tut ki başım dönerken düşmeyeyim Savuruyor ritimli bir rüzgar Sarıyor farkında olmadan inceden bir his Tut sevdiğim yoksa bu sefer düşeceğim Nazımdan bir sözle dağıldı bütünlüğüm Gidenin ardından gitmek döndürür mü zannediyorsun İçimde öyle bir sarsıntı oldu ki Koşulsuz aşkımı anlatırken gözlerinde bıraktıklarımla Başka bir göz dokunuyordu sıcaklığıyla Tut ne olur sevdiğim yüreğimi bırakma Anladım ki ne acı eskisi gibi ne de sevda Her gün yeniden başlıyorum sana Ama bir yer kırıldı sözün karşılığı olduğu noktada Tenden geçtim hadi ya takılırsam satır arasına Özlemine tutundum bu gece Başımı koydum anılar arasına Sana dayadım sırtımı şükranla Kalsın ya da gitsin yüreğimdir yeri derken anladım Işığımsın hala gözümden hayatıma Tut yalnızca, sıkı tut yalvarırım sana Yüreğinin ucundayım Döndür beni bıraktığım noktaya |
Ruhumu Bıraktığım Rüzgarlı Şehir
Geride bıraktığım yılla başladı yolculuğum Bedenimin gittiği yerlerden değil, ruhumu bıraktıklarımdan dönemedim geri Sana veda edişim bir tanrı cümlesiydi aslında Gidip de dönmemek, dönüp de bulmamak vardı hayatta Yolculuk vakti iki damla gözyaşı kadardın sen yanağımda İyi yolculuklar dileğinle gülümsemiştim sabahın serin ayazında Son muydu sevdiğim, başlangıç mıydı kim bilir bu veda Okyanus ötesinde farklı zamanları yaşadık haftalarca Sen uykudayken ben heyecanla gülümsedim rüzgârlı şehirlerde Ben uykudayken sesindeki özlemle uyandım özledim kapattığım telefonlarda İyi gelen bir ayrılıktı bizimkisi Kaybetmeyi göze alamadıklarımız bir sen bir ben kadardı gördük galiba Dönüşü net değildi gidişimin, sen netleştirdin Geldim, özlemli *******den geçerken gidersen bir daha gelirim senle dedin İçimin sesi titredi, keşke; gel benimle Ne çok beklemiştim sözcükleri ağzından kelime olsun da dökülsün diye Oldu işte ama şimdi aklım uzaklarda, kalamıyorum bu şehirde Aşk senle hala yüreğimde de, durdur mu bilmem artık Hani sevdiğimiz ve Sezen sesine yakışan şarkıları gibi ‘Gitme gitme gittiğin yollardan dönülmez geri’ Dönülmüyor be sevgili, ruh bedeni beklemedi gitti geri Beden aşkına tutunmuş sadece bekliyor kal demeni Kocaman bir hayatı birlikte yaratmayı bekliyor Ne dersin peki, hali hazırda yaşadığımız şey tutar mı beni Benden geçiyor sanki zaman, selamlar gibi aşk dolu geçmişi Geçiyor gözümden şarkılarla dalıp gitmek gibi Şerefine sevdiğim İçkimin tadında rüzgârlı bir şehir var, çağırıyor geri Tutarsan ellerimden iki kişilik bir dünya yaratmak adına Ömrümce gitmem bir daha uzaklara, söz Ya tutmazsan demiyorum artık Geleceğimi seçtim; bir bavul ve üç beş parça eşya Saatler süren yolculuklardan sonra geçmiş sıfırlanır İki damla gözyaşı kadar yaşarsın gözpınarlarımda Ağlar mıyım bilmem de saklarım seni rüyamda, duamda, dudağımda Belki ses olur gel dersin aşkla yaratılan şahitlerin beklediği bir hayatın kapısında Gelirim aslolan sevdam oldukça |
Rüyalarım Düşünür Hale Geldi
Rüyalarım düşünür hale geldi Uyku arası sokak sesine takılıp uyanan ben değilim Benlikle dış gerçeklik arasında köprüyüm sadece Geçiş vermek için beden yol açıyor zihnime İnandığım aşkı taşıdım düşleme Dönüp durdum ama uykuya geçemedim bu gece Kısa anımsatmalar var sana dair dilimde Arzuyla yasak zıtlaşmadalar niyeyse Kabul edemediğim kopukluklar esiyor üstüme Seçtiğim aşk nesnem tehlikede mi ne Dışsallaştırmaya çabalasam da nafile Fobik bir halde uykumdan oldum senin için endişelendim diye Özgül şekilde duruyorsun oysa kalbimde Gizlemeye çalışıyorum altta yatan korkuları Izdırabım yok aslında haz gerçeklikte Öznenin ödediği bedel az değil bilirim Çocuk ruhuna koşulsuz aşk beslerim Buna karşılık sadece ilişkisel bir boyut düşlerim Sakınırım seni zarar gör istemem Kaldı ki dokunmasınlar diye sevdamı gizlerim Uykuyu aradığım sokakların sesine sesimi eklerim Bir masal fısılda hadi kulağıma sana dair rüyalar göreyim Duygulanımlarım seni çiziyor geceye Savunmalar çöktü şafağın söktüğü saatlerde Işık olsun hadi şehir, ruhum aydınlansın Kaygılar uzak olsun ezanla dağılsın İçsel ya da dışsal nerden algılarsan ordan diyelim Aşk var içinde gerisinde bıraktığın uykusuz şehirlerin |
Sahi Kırk mısın
Didem Ablam'a, .................................................. ... Yapıp bozduğumuz hayatına aitiz hepimiz Kimi gün becerebildiğimiz bir oyun oldun Kimi gün de çözümsüzlüğüne dahil olduk senin Anlamayı denedik bunca zaman biriktirdiklerimizle Daha çok karıştık, her düğüm içimizde bir yere dokundu Herşeye rağmen bir dostluktu paylaşımların adı Şimdi zamana el pençe divan, sahi 40 mısın şaşkınız Bak puzzle yaptık seni sonunda çözüme daha yakınız Yaparız bozarız, anlarız yüreğinden geçenleri Kalp kalbe değer çıkarız hayat merdivenlerini İyi ki doğdun, iyi ki varsın dilekleri sana adarız |
Sahibine Mektup-1
Geçen zamanı sayamıyorum artık. Ben hiç bu kadar uzun süre sensiz kalmadım ki. Yaramazlık yapmış da nasıl saklanacağını bilemeyen çocuklar gibi elim ayağıma dolanıyor. Mutsuzluk bulut gibi üstümde, sürekli hüzün yağmurları altındayım sanki. Her şeyin içindeyim ama dışındaymışçasına bakıyorum. Hayaller kuruyorum bize dair. Aslında gelecekten çok geçmişi yaşıyorum. Hep geçen sene bu zamanlar diye başlıyorum söze, yine aynı söylemlerle bitiriyorum. Eksik her şey, en tam denen yerde bile seni arıyor gözlerim. Bir tesadüf, bir söz, bir bakış, bir hatırlatma her ne olursa olsun yeter ki sana dair olsun diyorum. Sabrımı savunuyor ve koruyorum hala. Yokluğuna alışmanın tek yolu sabırlı olmak çünkü. Ama gerçek asla alışılamayacak bir yokluk oluşun. Alışırsam nefesim tükenir, alışırsam zaten yaşamıyor olurum. Çünkü senin yokluğun demek benim yokluğum demek. Halen her sabah uyandığımda yanımdaymışsın gibi sana günaydın diyorum. Her gün batımında senle hesaplaşmalarımı yapıyorum. Elim telefona gitmiyor artık, sadece fark bu. Eski bir senli zaman yarattım kendime oradan çıkmıyorum. Maskelerim var yüzümde gün içinde, kimse fark etmiyor içimden geçenleri. Biliyor musun sevgilim üstelik hislerimin aksine davranmayı da öğrendim. Yaşamayı öğrendim birazcık senden sonra. Biriktiriyorum tüm güzel şeyleri yaşamın içinden, elbet sana heyecanla anlatacağım zamanlar gelecek. Elbet yine ışıl ışıl gözlerimle paylaşacağım yüreğimi senle. Beklemeye aldığım şeylerle de mutlu olmayı beceriyorum artık. İçimde paylaşıyorsun ya benimle, yetiyor. Hiç olmadı çok mu daraldım yazıyorum sana işte, sanki konuşurcasına, sanki içimin en ücra köşelerinde elimi tutmuş yürürcesine seninleyim. Gezinti bir ruh halindeyim günlerdir. Şehrin dar geldiği doğru. Kaçıp gitmek hissi var sevdiğim yerlere, farklı zamanlarda faklı şekilde olduğumuz ama aynı mekana iz bıraktığımız tatillere gitmek istiyorum. Bu nasıl adanmışlık hali diyorum bazen, nasıl inanç her şey sanki planlı programlı şekilde sana çıkıyor. Beklemeye gücümün kalmadığı yerde öyle bir işaret sunuyor ki ilahi adalet mucize diyorum. Hatta bazen yeterince yürekten ve koşulsuz değil mi sevgim kuşkusunu yaşıyorum. Daha ne vermeli ki uğruna. Her şey.. Zaten her şeyim sen oldun, kendimi geride tutum ben sen olmak için. Eşitledim sonra kendimi sana. İndirgediklerimin bedeli ağır doğru, olsun be canım kalkarım altından bunun da. Yeter ki o içimin sen yeri var ya, kal orda. Özlemin tadı başka sanki bu günlerde. Daha önce bu kadar çok özledim mi ben seni. Yok özlemedim galiba. Arzularla baş etmek de zorluyor bazen. Ten çekiyor ötesi yok. Kafamı dağıtmak için neler bulmalı şimdi. Bir dost çaldı kapıyı, belki biraz sohbet etmeli. Seni anlatmalı azıcık. Biraz ışıldatmalı gözlerimi. Duyarsın belki canım sesimi, dinlersin belki sende içimdeki kendini. |
Sahibine Mektup-10
Dalgalı bir denize karşı, tenimde sıcaklığını hissettiğim kum taneleri, rüzgarın saçlarımı dağıtışına eşlik eden insan sesleriyle yazıyorum bu sefer sana. Aramızda kilometreler var. Sen geride bıraktığım aşk şehrindesin, ben çocukluğa döndüren Akdeniz’de. Garip oldum eskiden kalma dostları, aşkları ve mekanı görünce. Yıllar sıralandı gözümde, eşlik etti yaşanmışlıklara yaşlar. Hiç birine dahil değildin sen. Oysa şimdi yanımdasın gölge misali attığım adımda. Şakıyor kelimelerim seni anlatırken buralara. Beni sana hazırlayan geçmişimi bilseydin keşke sende. Tanısaydın sevdiğim dostları, yürüseydin yürüdüğüm kumsalda, yakamoza kadeh kaldırsaydık, oyunlara dahil olsaydık hatta eşim olsaydın karşımda. Kim bilir belki başka bir yaza, uzanan sahile birlikte adım atarız palmiyeler arasında. Düşünüyorum da yine dilimde dualarımın karşılığına şükran borcum var. Seni verdi ya bana, mucizene dahil oldu ya gece, bize anlam katanların karşısındaydık ve her şeye rağmen varsın ya hala. Binlerce şükür tanrıya. Değdi bak kırgınlıklara. Demiştim ya göz değmedi aşkımıza, bıraktığımız yerden yürüyoruz hayata. Seni seviyorum diyorum serin suların, sıcak güneşin ve geçmiş aşkların uygarlığı olmuş kentlerin ortasında. Galiba bu yazmalarım bitmeyecek benim. Her gün başladığında içimde neler kalacak sonuna diye bekliyorum. Sana neler anlatacağımı, neleri süslü kelimelerle karşına çıkaracağımı hayal ediyorum. Yaz akşamlarımın tadını değiştirdin sevdiğim. Yılların peşi sıra giderken senle sanki durdu koşturmaca. Geçti bak diyorum ışıltıyla parlayan gözümdeki aşkla, iyi ki de geçti kırgınlıklar. Sevgime dokunmadı iyi ki zaman. Temize çekerken kendimi sen karmaşalarını nasıl çözdün bilmedimse, sana soru işaretli cümleler kurmamak adına zorlandımsa da olsun, biliyorum içinden geçeni. Bilir misin sen küçücük yüreğiyle elinden elma şekerini düşüren kız çocuğu nasıl buruktur. Ya da keyifle koşturduğu bahçelerde ayağı bir taşa takılan, toparlanamadan kanayan dizine bakarken nasıl ağlar bir çocuk. İçimin ağlayan tarafları büyümemişti benim de. Zaman dedim her seferinde kendime, şimdi işte bu geçmiş zamanın beşiği olan şehirde süzdüğüm yüreğim sana kalıyor sadece. Geçmiş teker teker sana gelen yolların tümseklerini yüreğim ve emin seni tek geçmekte. Burnumda kesik bir reyhan kokusu, kulağıma gelen dalga sesleri, seni düşünüyorum işte alabildiğine derin suların ücra köşesinden çıkmış değerli bir siyah inciymiş gibi. Palmiyelerin hışırtısı ve ayağıma ılık ılık vuran sahil boyunca attığım her adımda ardımdan geliyorsun, dalga önce senin sonra benim adımımı siliyor, yeniliyor sonra. Eskiden olduğu gibi yakamoza şarkılar söylüyorum. Yüreğimin içi dolup taşıyor şampanya misali patlamayla, sen taşıyorsun etrafa. Değdi bak yaşanmışlıklara, hatta dedim ya kırgınlıklara. Affetti yürek korkakça yapılan hataları, sardı yaralarını. Yaz bitmede, meltem yerini poyraza bırakmada, gidiyor evlerinden insanlar da. Şehirler bekliyor dönüş yolunda. Karşılayanım olmasan da bilirim yüreğine düşerim ayazlarda. Her şeye rağmen dediğim aşka sahip çıktığım ve şimdi çocukluğumu da içine kattığım varlığınla, binlerce teşekkürüm var tanrıya. Canım, teşekkürüm varlığına. Sevmelerin en güzelisin sen hala.. |
Sahibine Mektup-11
Yapraklar turuncuya çalıyor gezdiğim sokaklarda. Rüzgara direnecek, savrulmayacak zamanları çoktan geride bıraktılar. Üstüne üstlük yağmurda eklenince iyiden iyiye basılası oldular yollarda. Üşüyor ağaçlar. ******* biraz sakin ama sıcak değil artık. Üstümde hırkam, kollarımı yalnızlığa dolayıp, başım önde Arnavut kaldırımlı taşlara topuğum girmesin diye dikkatle yürürken sesini dinliyorum yitik bir İstanbul semtinin. Köşe başları sanki yol tutmuş, seni bekliyor. Birini görüyorum sonra eski bir akşama dokunuyor. Sahi sızılar geçer miydi. Dudak arası gülümsemem görünüyor vitrinin aynasında. Yanımdakilerin varlığına iştirak edemeden yürüyorum şimdi gece yarısına az kala. Dönüp durduğum yerlerde senli cümleleri fark ediyorum sadece. Aslında zihnimin tümden sen oluşunu gizlemek kolay, istemiyorum. Gerçeğin içinde bir düş gezgini gibiyim. Burnuma bir su kokusu çekiyorum, eskilerden. Hani havuzların doluşuna eşlik eden sesle birlikte bir koku yayılırya havaya biraz klorlu, biraz iyotumsu. Geriletiyor bu koku aşkı ruhun eşini aramak olarak öğrendiğim zamanlara. O gün bugündür derviş misali yollarda olan bedenim seni buldu ve durdu. İşte yaprakların yeni bir bahara kadar toprağa döndüğü bu mevsim ben de kendimi dinlemek için içime döndüm. Ne gerçeğim ya da neydi hayal dediklerim. Kolu içine kaçmış bir gömlek gibi tutunacak ve dışarıya çıkaracak birine kadar kaçağım dünyadan. Kim deme, sahibine yazdığım yazıların sahibisin işte. Bir kış uykusu benimki belki de. Şöyle serin bir kuytuda, başıma yorganımı çekmiş, daldığım heyecanlı rüyaların tadıyla ağzımın biraz suyu akmış huzurlu uykudayım. Elimde aşkın bir kereliğini doğrulayan yarısına vardığım kitabım, düştü düşecek. Rüyama dışardan gelen hüzünlü şarkılar eşliğinde terk edilmiş iç dünyamdayım. Rüyam ne gerçeğim ne terazimin kantarı bozulmuş, karışmış. Kahraman diye seçtiğim sensin düş bahçemde yine. Okuduğum bir yazı geliyor aklıma. Hani akrepler tek başına gezmezler aslında tek gibi görünseler de dışarıya. Oldu da es kaza öldü birisi diğeri gelir ardından eşini almaya. İşte aşk da akrep misali galiba. Yine de öldürmeden alsan beni yanına. Sahi akrepler aşık olur mu acaba. Düşümden uyandığımda gerçeğim kalacak sen dediğim ateş çemberi olsa da etrafımda. Sağlamsa bana uzattığın el tutunurum, çıkarım hayata. Özgürlüğüm belki sevgim kadar. Aşkımın karşılığı tutunamamaksa o zaman akrep misali sokarım kendimi ateş çemberi daraldığında. Düşümle gerçeğim yine karışır ama sevinirim. Bilirim tek başına kalamazsın yokluğumda. Kendime yaptığım kaçamağım şimdi rüya arası döndü soluna, sarıldı uykusuna. Sessizce dileklerini gönderdi bulut üstü inançlarına. Sağlam bir ip çıktı tutunduğu masaldan, yeni bir güne gerçeğin ta kendisiyle uyanacak sahibine yazdığı mektuplar arasından. Kelimeler salıncağım, virgüller sığınağım şimdilik. Kalbinin ucuna çapa attım sevgili. Gemici düğümü öğreniyorum, sabaha çıkmaz bağlarım kalbine kalbimi. |
Sahibine Mektup-12
Şaşkın ve karmaşığım. Nerden çıktı bu bilinmeyen his. Akıl almaz oldu yaptıklarını, hayrete düşmüş şekilde eli kalbinde seyrediyor günlerdir. Sen sürpriz yapmazdın sevgilim diyorum içimden. Farkında olmadan bozduğum gelişine üzülüyorum. Sonra içindeki heyecanın nasıl çökmüş olduğunu düşünüyorum. Nasıl bir yıkılmışlık hissi yaşadığını algılıyorum. Bir zamanlar bende aynı hislerin içindeydim. Üstelik yaptığım her şeyden bu gibi önemsenmemişlik içeren duygular geçiyordu. Şimdi ilk kez bilmediğim bir anda beni dünyanın en mutlu insanı yapan sesine kapattım sesimi ve öğrendim ki benim için yapmışsın sürprizini. Dedim ya şaşırdım, karıştım. Üstelik sesindeki hevesi kursağında kalan çocuk burukluğunu duyunca iki damla yaşa söz geçiremeyecek oldum. Sonra gülümsedim, sana olan sevgime bir kat daha ekledim. Nerden çıktı bu sınanmalar peki. Bu seferki başka. İçim garip. İkiye bölündü bölünecek. Karar verme güçlüğü çekiyorum sanki. Kontrol bende ama karşıdan gelenlere normal tepkiler verirken içine serpilmiş hayranlığı ve hafif kıpırtılı duyguları fark ediyorum. Hadi karşı tarafla baş edilir de, içimde dokunduğu yerlerle edilir mi. Bunca zaman hep sınadın beni, geçtim. Hayat sınadı zor durumlarda gücümü, geçtim. Sana dair en ufacık bir sarsıntı olmadı içimde. Peki şimdi. Farklı olan bir şey var diyorum, ne olduğunu bulabilsem. Gerçi bulamamak daha iyi karşılaşacağım yeni hislerden korkuyorum. Ya sarsarsam içimdeki yeri. Her şey tam da evet işte geçti zorluklar, aşka bıraktığımız yerden tutunuyoruz noktasındayken, ne bu. Düşünüyorum, çıkış yolum sensin emin ol. Bu sınanmayı da gözlerinin ötesinin bana verdiği güçle geçeceğim. Bunca yaşanandan sonra ne olduğu belirsiz hislere pabuç bırakmam sevgilim. En temel direğimiz güvenimiz. Ona dokunacak hiç bir duyguya, hiç bir yabancı nesneye izin vermem merak etme. Dost dediklerimi son günlerde başka değerlendiriyorum. Paylaşımım olmaz bundan öte senli düşlerimi. Gerçeğimiz hep olduğu gibi iki kişilik yine. Ortalıkta dönen sözlere bakma sen, herkesin derdi anladım ki kendiyle. Sakin ve aldırmaz tavırlarım sınırlarını gösteriyor her seferinde. Ötekilerin anlamsızlığına dahil değilim artık. Hiç olmadım ya. Sağlam ve aşk olan duruşum senle destekleniyor. Kimse görmesin, bilmesin. Ötekilere gösterecek çocuksu dürtülerin peşinde değilim. Varsan benim yüreğim için varsın, varsan benim gözlerimin içini gülümsettiğin kadarsın. Sen gördüm ki istediğin yerde hayatımdaki varlığını usulca sunarsın. Kim neye inanırsa inansın. Varsın. Zamana kapı araladım önümüzdeki günler için. Karışık durumların çözümü hislerin senden yansıması olacak. Süreçlerim gece yarıları edilen sözlerden geçerken yakın uzak seçimler yapacağım. Her seçim bir vazgeçişti hani. Şimdi o vazgeçiş listelerine adını bir yazdım bir karaladım. Kulağımda sözlerin, defalarca tekrarladım. Gözümde bıraktığın gülümseyişin, biraz kapatıp varlığına sarıldım. Seninle bir hayatı var saydım. Sonsuzluk kadar yakındın. Sınadım, sen kazandın. Bir ömür senle eşitlenir, kim bilir mutluluk kadar mutsuzluğa da yakınsın. Seçimi koşulsuz sevgimden yana yaptım. Vazgeçtim sensiz hislerden, yerine kimseyi koymadım. En büyük şahidim kalemim sevgilim, kelimelerin anlamı varlığın kadar. Akıl karıştığını sanır dış dünya yansımalarıyla, yürek aşk denince yalnız seni yazar. |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 05:56 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.