www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Eskiler (Arşiv) (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=188)
-   -   Felsefi Terimler/Sözlük (a-z) (https://www.cakal.net/showthread.php?t=142096)

F.S.Mehmet1453 02-26-2009 07:12 PM

USDIŞÇILIK

Alm. Irrationalismus, Fr. irrationalisme, İng. irrationalism
Yaşamada ve bilgilerde usdışı öğelere tek yanlı olarak ağırlık veren görüş. Şu türleri vardır:
1- (Bilgi öğretisinde) Görü, sezgi, sevgi, duygu ve içgüdüleri bilginin kaynağı sayan görüş.
2- (Fizikötesinde) Usdışı bir evren temelinin bulunduğunu kabul eden görüşlere verilen ad.

F.S.Mehmet1453 02-26-2009 07:12 PM

USSAL

(Os. Aklî, Mâkul, Müstenidi akıl, Nazari, Zihni, Mantıki, Müstedel,. Nutki; Fr. Rationnel, Al. İng. Rational, ayrıca Al. Verminftig, İt. Razionale) Usa değgin... Usauygun ve usçul da denir. Usa uygun düşeni, usun saçma bulmadığını da dile getirir. Usla elde edilmiş olan anlamında da kullanılır. Bütün anlamlarında usdışı deyiminin karşıtıdır. Sağduyuya aykırı düşmeyen, ussaldır. Dilimizde Türkçe yazımıyla rasyonel deyimi de kullanılıyor. Türk Dil Kurumunca yayımlanan Ruhbilim Terimleri Sözlüğünde şöyle tanımlanmıştır:
"Coşkuyla değil, us ve düşünme süreçleriyle ilgili olan". Ruhbilim dilinde coşkusal deyiminin karşıtı olduğu gibi, metafizik dilde de sezgisel ve kılgısal deyimlerinin karşıtıdır. Adı geçen Ruhbilim Terimleri Sözlüğünde bütün ruhsal görünümlerin ölümsüz ve nesnel olmayan bir ruhun görünümleri olduğunu savunan felsefe ya da dinsel ruhbilim akımını dile getiren ing. rational psychology deyimi karşılığı olarak ussal ruhbilim, elde bulunan tutamaklar arasından en iyilerini seçerek güvenilir yargılarla sağlam bir yoldan sorunları çözmeyi dile getiren ing. rational problem-solving deyimi karşılığı olarak ussal sorun çözümü, davranışları öncelikle duyumlara ve sezgilere dayanan coşkusal tipin karşıtı olarak daha çok usla davranan tipi dile getiren Dr. Jungun terimi ing. rational type deyimi karşılığı olarak ussal tip deyimleri önerilmiş ve tanımlanmıştır. Bk. Usalır, Us, Ussallık, Ussallaştırma.

F.S.Mehmet1453 02-26-2009 07:12 PM

USLAMLAMA

(Os. İstidlâl, Muhâkeme, Fikrü nazar, Kıyâsı aklî, Huccet, Kıyâs, Nazar, İstidlâli tâhlilî, Delil, Fikir; Fr. Raisénnement, Al. Vernunftschluss, İng. Reasoning, İt. Ragionamento) Ussal yargıların mantıksal dizimi... Usavurma da denir. Çıkarsama ve bunun anlamdaşı olan Çıkarım deyimleriyle de yakın anlamlıdır. Bilinen önermelerden bilinmeyen önermeleri çıkarmayı dilegetirir, eşdeyişle belli bir takım önermelerden mantıksal ilerlemelerle sonuç çıkarmaktır. Örneğin buğdayın besleyici olduğunu ve ekmeğin buğdaydan yapıldığını biliriz, doğru olduklarını bildiğimiz bu önermelerden "ekmek besleyicidir" sonucunu çıkarırız; bu, bir uslamlamadır. Bu yüzden uslamlamaya us yürütme (Akıl yürütme) de denir. Mantık, bu uslamlama bilimidir. Bir önermenin doğru olup olmadığı, mantığın işi değil, o önermenin ilgili olduğu bilimin işidir. Mantık, bir önermenin doğru olup olmadığını bilemez, sadece "A önermesi doğruysa B önermesi de doğru olmalıdır" der, uslamlama da budur. Aristoteles'in tasım öğretisi böylesine bir uslamlamadır. Uslamlama, tümdengelim ve tümevarım yöntemiyle yapılır. Uslamlamak (muhakeme etmek), ussal bir işlemdir. Bu yüzden us, uslamlama yetisi olarak de tanımlanmıştır. Örneğin Fransız düşünürü Descartes (1596-1650), felsefesini, uslamlamayla kurmuştur. Descartes'a göre bir düşünceyi meydana getiren daha önceki bir düşüncedir. Öyleyse düşünce zincirinin arasına yanlış bir düşünce karıştırmaksızın sırayı titizlikle kovala***** gerçeğe varılabilir. Uslamlamanın büyük değeri yeni bilgiler vermesi, bilgilenme sürecinin kuram ve varsayım gibi yüksek bilimlerini oluşturmasıdır. Tümdengelen uslamlamalarda çıkarılan sonuç kesindir, tümevaran uslamlamalarda olasılı ya da yanlış olabilir. Alman idealisti Hegel, uslamlama'yı Al. Schluss deyimiyle dile getirmiştir, bu, aynı zamanda tasımı anlamına da gelir. Nitekim Hegel'in Mantık'ını Fransızcaya çeviren Georges Noel (Paris 1897), Hegel'in bu deyiminin karşılığı olarak, uslamlama ya da tasım (Fr. Raisonnement ou syllogisme) deyimini kullanmıştır. Hegel, uslamlamayı küçümser ve "keyfe göre konulan önermelerden keyfe göre sonuçlar çıkarma" olarak tanımlar, bunun yerine diyalektik yöntem'i koyar. Hegel'e göre sonuç çıkarma, keyfe göre ve rastlantısal değil, kesin ve zorunlu olmalıdır ki bunu da ancak diyalektik yöntem sağlar. Hegel nasıl uslamlamayı diyalektik yönteme oturtmuşsa, Descartes ve onun izleyicisi Spinoza da geometrik yönteme oturtmuşlardı. Descartes ve Spinoza'ya göre de felsefe, rastgele uslamlamalarla değil, geometrik yöntem'le kesin ve zorunlu sonuçlar çıkarmalıdır. Ne var ki uslamlama, bilimsel kullanımında, hiç de keyfe göre ve rastlantısal sonuçlar vermez. İnsanlar ölümlüyse ve Sokrates de bir insansa, Sokrates'in de ölümlü olacağı kesin ve zorunludur. Bk. Tasım, Çıkarsama, Tümdengelim, Tümevarım, Mantık, Kuram, Varsayım.

F.S.Mehmet1453 02-26-2009 07:12 PM

UYUM (armoni)

Çokluğun ve karşıtlığın düzenli bir birlik oluşturması. Uyum, sanat felsefesinin de temel bir kavramıdır.

F.S.Mehmet1453 02-26-2009 07:12 PM

UZAY

Bütün varlıkların içinde bulunduğu sonsuz boşluk; bütün var olanları içinde bulunduran şey.

F.S.Mehmet1453 02-26-2009 07:12 PM

VARSAYIM

İrdelenmeksizin doğru sayılan ilke, önerme ya da ön dayanak.

F.S.Mehmet1453 02-26-2009 07:13 PM

VAROŞÇULUK

Alm. Existenzialismus, Fr. existentialisme, İng. existentialism
Varoluşçu felsefe düşüncesini temel olarak alan bütün düşünsel uğraşılara verilen ad. Danimarkalı düşünür Kierkegaard'ın büyük ölçüde başlattığı, aynı zamanda felsefenin öteden beri ele aldığı sorunları kökten yenilemeye çalışan, günümüz Avrupa'sının bir çok düşünürünün yaşattığı akım.

Varoluş felsefesinde, varlık sorunu insan olma sorunuyla bir bağlantı içine getirilir; bunun yanında felsefe yapmanın kaynağı olarak insan, varoluşu, sonluluğu, zamana bağlı oluşu ve tarihselliği içinde, yeni-bir düşünme tutumu ile ele alınır; özellikle insan varoluşunun anlamı söz konusudur. Varoluşçuluk dünyada bulunan insan varoluşundan kalkarak onu kendine yabancılaşmadan kurtarmayı ister; özgürlüğü içinde insanın varoluşu ve insanın kendini ger. çekleştirmesi söz konusudur bu felsefede.

1- Fransa'da bir felsefe - edebiyat akımı olarak biçim almıştır. Başlıca temsilcisi J. P. Sartre'a göre: "Varoluş özden önce gelir." ve her bir kimseye bir öz kazandırmayı sağlayacak özgürlükle özdeştir; "İnsan ne ise o değildir, ne olmuşsa odur." İnsan kendini kendi yapar, daha önce kazandığı bazı belirlenimlerin elverdiği ölçüde kendine biçim verir, kendini oluşturur.

(Fransa'da başka temsilcileri: A, Camus, Merlaeu-Ponty, Simone de Beauvoir); Hıristiyan varoluşçuluğun başlıca temsilcisi: Gabriel Marcel.

2- Almanya'daki başlıca temsilcileri: Martin Heidegger ve Karl Jaspers. Heidegger'e göre "İnsanın özü varoluşundadır." yani "dünyada-olma"sındadır. Yalnızca insan "gerçek varoluş"tur. Çünkü yalnız insan var olanın (kendisinin) sınırlarını aşıp varlığa adım atabilir. Yalnız insan var olan olarak kalmaz, kendini var olan olarak anlayabilir: bütün öteki şeyleri anlayabilmesinin temeli de budur. Böyle olunca varlıkbilim bütün öteki bilimlerin dayanağıdır; Heidegger ağırlık özeği ahlak felsefesi ve insanbilim ile ilgili sorunlar olan her varoluşçu felsefenin karşısına bilinçli olarak bir varoluşçu varlıkbilim koymak ister; böylece varlığı var- oluşta ara***** felsefenin temel sorunu olan varlık felsefesine dönmüş olur. Varlığın (Sein) araştırılması gereken yer varoluştur (Existenz). İnsanın özü varoluşunda olduğuna göre, varoluştan kalkarak varlık sorusu yeniden düzenlenmelidir.

Ancak Heidegger bir varlıkbilim değil de, yalnızca ilerideki evrenşel varlıkbilime olanak sağlayacak bir hazırlık olmak üzere bir "temel varlıkbilim" (Fundamentalontologie) kurmak ister. Varoluş (Existenz) de Heidegger'e göre:İnsanın varlık sorusunu sormakla doğrudan doğruya bir bağlantı kurduğu kendi varlığıdır.

Buna karşılık Jaspers, her varlıkbilimde, varoluşsal olanın bir katılaşması ve yozlaşması tehlikesini görür; onun yöntemi varoluşu açma, aydınlığa çıkarma ( varoluş aydınlanması) yöntemidir; ama, kendi felsefesinin salt bir varoluş felsefesi olduğunu ileri sürmekle birlikte, kendisi de bilincin ötesine geçen (transsendens) bir fizikötesine yönelişiyle varoluş felsefesinin dışına çıkar.

F.S.Mehmet1453 02-26-2009 07:13 PM

YANLIŞLANABİLİRLİK
Bilimde, önermelerin yanlışlanabilme niteliği, Popper'in bilimle sözde - bilimi ayırmada kullanılmasını önerdiği ölçüt.

F.S.Mehmet1453 02-26-2009 07:13 PM

YAPISALCILIK

Alm. Strukturalismus, Fr. structuralisme, İng. structuralism, Lat. structura = yapı

Özellikle Fransa'da gelişen, temel bir gerçeklik olarak yapıya dayanan, yapı üzerine kurulan bilim kuramı. Yapı, öğeleri birbirine ve kendisine bağlı olan, ama öğelerinin toplamından daha fazla bir şey oluşturan bir bütündür. Çıkış noktasını dilbilimden alan yapısalcılık, bu etki ile, insanbilimlerinin yöntemi olmuştur; gerçekliğin yapısını kavramada dili örnek alır, dil örneği insan davranışlarının tüm alanına, özellikle de toplumsal olaylara, belli bir yönteme uyularak, uygulanır. Yapısalcı yöntem ele aldığı konuyu, bütünleştiği yapı içine ko*****, sonra da daha geniş kapsamlı yapılar içine ko***** aydınlatmaya çalışır. Bugüne dek bir yapısalcı felsefe olmamıştır, ama yapısalcılığa yönelmiş Toplumbilim, ruhbilim, insanbilim araştırmaları vardır. Yapısalcılığın başlıca temsilcileri:
Dilbilimde: Saussure, Jakobson;
Budunbilimde: Levi-Strauss;
Ruhsal çözümlemede: J. Lacan;
Felsefede: M. Foucault
Marksçı kuramda: L. Althusser'dir.

Yapısalcılık, yapıya (bütüne) yöneliş olarak ilkin 19. yüzyılın sonu ile 20. yüzyılın başlarında Ehrenfels, Wertheimer, Köhler ve Koffka'nın geliştirdikleri biçim-kuramı (Gestalttheorie)nda kendini gösterir. Biçim (Gestalt) görüde verilmiş olan bütün demektir; örneğin algı bir bütündür, bir bütünselliktir; öğelere ayrılmış olan algı birliği öğelerin toplamından daha fazla bir şeydir, bundan dolayı özel bir bütünsellik niteliği vardır, örneğin bir melodi, notaların toplamından daha fazla bir şeydir ve kendine özgü bir bütün oluşturur.

F.S.Mehmet1453 02-26-2009 07:13 PM

YARARCILIK

Alm. Utilitarismus, Fr. utilitarisme, İng. utilitarism, Lat. uti- fis = fayda, yarar, es. t. nefiye
1- Yararın yaşam ilkesi yapılması.
2- Ahlaksal eylem ve davranışlarda yararın ilke yapılması: Yararlı olan iyidir:

a. tek kişinin, ya da
b. toplumun yararı göz önünde bulundurulur.
3- Özellikle Bentham ve J. S. Mill'in ahlak ve siyasa öğretisi, temel ilkesi: "Olabildiğince çok sayıda insanın olabildiğince çok mutluluğu."


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 11:09 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.