![]() |
Hayal
Duman oldum Yandığımda Çıktım göğe Hatır sordum Buğu buğu Damla damla Yağmur olup Aktım yere Girdim koynuna Toprağın İçti beni Bir tohumcuk Çıktım içinden Çatlağın Bir gül olup Koktum yine...... 1995 Abdulkadir Kahraman |
Hikaye
HİKAYE Yaz... Demediler bana hiç.... Ne manası var? Doğsun,batsın... Ey Güneş yoksa eğer ışığın... Al başını git... Kum... Karanlık denizlerin dibinde, İnci değiliz,mercan değiliz... Ve biz... Bir ömür koyduk bu yola, Yaktık, Gemileri de,denizleri de... İstikbalimizi gömdük, Mazinin küllerine..... Hep... Yapayalnız bir hayatın kilidi olduk Açıldık,kapandık, Hiç bıkmadık,usanmadık... Vurulduk... Kalbimizden hedef olduk, Tebessüm hediye ettik, Izdırabımıza... Sonra... Sitem ettik sadece yollara, Başıboş bıraktık yolları... Nihayet... Gönlümüzü bir sandığa kilitleyip Denizin dibine bıraktık... Hediyemiz olsun İnciler diyarına diye... 1998 Abdulkadir Kahraman |
İstanbul
İSTANBUL İstanbul, Bir martı,bir ahenk ve rüzgar.... O'nu sevmezse,demişler,gönül aşkı ne anlar? İstanbul dünyada bir belde midir? yoksa dünya İstanbul'a ait bir belde midir? Işıl ışıl boğazda vapur suları yarıyor Ve ihtiyar balıkçı ağını atmış rızık arıyor... Görüntü ve sesin oynaştığı şehir tarihin,geçmişin,geleceğin aktığı büyülü nehir İstanbul... Şair, şairim diyemez yazmadıkça İstanbul'a aşkpsiını anlatmadıkça Ben köylüyüm, ellerimde hala çamur dokusu ağzımda ise mis gibi bir koku İstanbul Türkçesi kokusu süt gibi... Tepeler,minareler,selviler hepsi bir olmuş sanki gökkubbeyi deler bu yollar neler gördü kahramanlar,hainler neler gördü bu taşlar sarhoşlar,divaneler... Nargile kokuları ve naralar geliyor geçmişten nereye? geleceğe doğru sabırlı ve hüzünlü dünü yaşamanın acısı ile ta yüreğinde bugünü görmenin derin sancısı... Anlasam da anlatamam ne kadar arzulasamda İstanbullu olamam hasreti bağrımda İstanbul... Aşkı yaşamak, İstanbul'da yaşamak aşkı, Ve aşkı yaşamak aşkta, İstanbul'da... 1995 Abdulkadir Kahraman |
Kabus
Sus dertli başım sus Bitsin bu kabus... Solar dağlar, gece ağardığında Çakallar bir leşe hasret, beklerken Şehre tepeden bakar, Mağrur gökdelen... Akis gelmez Haykırmazsan boşluğa Dolar gözler Gönül teli titrer Ve martılar gurbeti Sabırla takip eder … İki yaralı yürek Sığınmışken mağraya Dertli nağmesi gönlün Anlaşılmaz. Ve dağların dumanlı başı Kolay kolay aşılmaz... Bir kovuğa büzüşen Acı feryadı kuşun Soğuk kış günlerinde Yürek inler bilinmez Ellerini açarak Bakar ufuktan yana Bir bebek niyaz ile Bir gülün yaprakları Suya düşer naz ile... Canavarlar coşarken Bozbulanık dağlarda Süslü caddelerde kaybolur Bir saf köy delikanlısı Ve ıslatır kirpiklerini Bir dostun hatırası... Gözleri açılır menekşenin hayretle Yalan söylerken birbirine Gölgeler bile Ve neden, Daha serindir sular Yalnız *******de… An olur istersin, bilinmeyen Bir yere kaçıp gitmek Fakat yollar uzundur Ve pek zordur hasret Kaçıp kurtulasın lakin Sende de yok ki yürek... O demler acı gelir anlamak bile Birkaç damla gözyaşı Ortak olur dertlerine Vatan saydığın gurbette Kalırsın yapayalnız İsli gece lambaları yolunu aydınlatır Ve geride kalan birkaç dost Kulağını çınlatır... Başbaşa verince gündüz ve gece Gelir çatar hayatın gündönümü Sonu olur o fasıl ömrün Ve yudum yudum içersin Tadarsın ölümü... Yetişir, dertli başım sus! Şükür, bitti artık kabus... 1997 Abdulkadir Kahraman |
Kaos
KAOS Ey zavallı ruhlar Acıyorum bazen size Kendime acımadığım kadar Hiç bilmez misiniz ağlamayı? Ağlamaz mısınız bazı bazı? Acımaz mısınız bir yetim yavruya, Yüreğiniz sızlamaz mı? Güvercin uçurtmaz mısınız gökyüzüne, Bakmaz mısınız semaya? Aşık olmaz mısınız siz hiç, Aşkı anlamaz mısınız? Leyla'nın peşinden koşmaz mısınız, Mecnun olmaz mısınız? Ve karanlık *******de Can vermez misiniz? Ey sefil ruhlar Siz ölemez misiniz? 1996 Abdulkadir Kahraman |
Melali Anlamayan Nesil
Melâli Anlamayan Nesil Ay parladı tebessümle, naz ile, hâle hâle Çiğ olup düştü gökten, sanki berg-i nihâle Etrafında yıldızlar dönerlerken âvâre Bulutlar çekildiler, her biri pâre pâre Cevap veremediler bir sual-i muhâle Şaşırdım kaldım ben de bu hâl-i pür melâle... 2000 Abdulkadir Kahraman |
Neyleyim
NEYLEYİM Bu akşam kalemim yine ağırlaştı Ah...ah... Kelimeler yine Elime dolaştı Hani şiirlerim bana arkadaştı ya Onlar da gönlümden uzaklaştı 'İlham' denen sahtekar Başka şairlerle anlaştı Ömür geçti gün bitti Ve saçlarım aklaştı Bel büküldü göz süzüldü Şiirimi yazamadan ölüm vakti yaklaştı... 1996 Abdulkadir Kahraman |
No olur
NE OLUR Gel olmasa da hiç akşam Akşam hiç olmasa da gel Duy beni sesimi duyuramasam da Duyuramasam da sesimi beni duy Anla,hayatın acımasız yüzüne bak Bak yüzüne acımasız hayatın,anla Ağla,geleceği ve geçmişi düşünerek Düşünerek geçmişi ve geleceği,ağla Aç kollarını kucakla hayatı dostça Dostça hayatı kucakla aç kollarını Tebessüm et herşeye rağmen gülümse Gülümse herşeye rağmen tebessüm et..... 1996 Abdulkadir Kahraman |
O dem
O DEM Bugün beynim çatlıyor Ağrıyor başım yine Sinek bağrıyor sanki Kafamda bir mengene Bürünmüş sanki herşey Siyah-beyaz rengine Çiçekler sanki kokmaz Davul çalmaz dengine Ey tabiat an be an Şaşıyorum dengene Bugün beni ateş bastı Efkarlıyım ben yine... 1993 Abdulkadir Kahraman |
Sanki
SANKİ Vakit geceyarısını çoktan Geçtiği halde Uyku bizim mahalleye Uğramadı herhalde.... Saatin sesi Tik tak,tik tak Sanki bu bana oynanan Oyun Sanki bir anki gafletim Beni affetmez mi yetimler? Okumaz mı kimse şiirimi? Sararır mı albümdeki resimler? Yapraklar boynunu mu büker? Rolüm başkasına mı verilir? “İhanet ettin” mi derler? Pınarlar mı kurur? Dünya yok mu olur? Ben yok mu olurum sanki? Yarın yok Bugün yarınla gitmiş Dün de bugünle Bugün yok dün yok Hiçbir gün yok... Şimdi yok sanki Sonra yok... Sanki siz okumadınız Ben de yazmadım Sanki ağlıyorum Belki yazıyorum Titriyorum... Bekliyorum o günü,o saati Izdıraplıyım,dertliyim inanın ki... 1996 Abdulkadir Kahraman |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 01:24 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.