www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Edebiyat (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=268)
-   -   Hünkâr Dağlı (https://www.cakal.net/showthread.php?t=143044)

GooD aNd EvıL 03-25-2009 06:43 PM

Bize Hep Gurbet

Zamanın birinde, durup dururken
Bir sefere çıktık; hazırlık yoktu
Ne geçmiş maziydi, ne ati erken
Senin zamanların soluk soluktu

Kim kimi kandırdı bu zor sefere
Bende az kabahat yok değil hani!
Nedir bu sahrada bu dağ, bu dere
Senin tavırların hepten yabani

Bir soru üstünde sen duruyordun
Benim sorduklarım zaten cevaptı
Herhalde hep vaha uyduruyordun
Ya da uçtuğumuz düştü, seraptı..

Böyle zalim midir bu insafsız yol
Ya hiç arkası yok, ufuktan uzak
Ya da dik yamaçlar, uçurumlar bol
Ve.. her ümidinin arkası tuzak

Eminim ki asla bitmeyecek bu
Bize hiç sıla yok, bize hep gurbet
Yan yanayken özlem berbat doğrusu
Her ikimizi de yakacak hasret!..

GooD aNd EvıL 03-25-2009 06:43 PM

Bu Gidişin Sabahı

Sabahın o tatlı serinliğini
Hiç mi yaşamadın buluğdan beri
Uykuda geçirdin bu kadar fecri
Bilmedin uykunun derinliğini

Kuşluk vakitleri yıkandı yüzün
Ufkun alacası kandırdı seni
Camına tırmandı devedikeni
Çiçek açmasını bekledin güzün

Öğle sıcağında yola çıkılmaz
Şu kafatasımız buzdolabı mı?
Tecrübe ettiğin sur kalıbı mı?
Kaç kez tekrar ettin yine yıkılmaz

İkindi gölgesi olsa da ömür
Gün batar üstüne, durduramazsın
Hiç mi attığını tam vuramazsın
Gözünü diktiğin geceye yürür

Yarasalar ile dolu ortalık
Akşamın hüznünü atayım derken
Kanı görmedin mi senden emerken
-Bu gidişin sabahı yok, olamaz-
İliklerimize doldu karanlık

GooD aNd EvıL 03-25-2009 06:43 PM

Bu Şehir

Yabancıyım burda, böyle tanıyor
Hiç kol-kanat germez bu şehir bana
Bak gözlerim cayır cayır yanıyor
Bir damla su vermez bu şehir bana

Hep üstüme, hep üstüme yürüdü
Kan gelir, içimi duman bürüdü
Yere çala çala sırtım çürüdü
Hasır bile sermez bu şehir bana

Hedef oldu sinem nice pençeye
Satmadım sevdamı üç-beş akçeye
Yıllardır bakarım bağa, bahçeye
Tek dal çiçek dermez bu şehir bana

Üflese yıkılır, değse göçerim
Kalkarım, tırmanıp suru geçerim
Aslında ben ne istese seçerim
Hiç bir şey önermez bu şehir bana

GooD aNd EvıL 03-25-2009 06:43 PM

Çağrı

Hüzünle sarardı ümid goncası
Daha açamadan solsun mu dersin
Başucunda şifa, çaresiz hasta
Edeb ve mantıkla ölsün mü dersin

Akıl pazarına çekme gönlümü
Menfaat kaygısı kesmez önümü
Bir tebessüm için seçen ölümü
Gül yüzüne kurban olsun mu dersin

Lezzet aramadım günlük heveste
İçtenliğim mahcub durur, kafeste
Sen varsın aldığım her dem nefeste
Firakın sinemi delsin mi dersin

İstemem kuru bir gönül oyunu
Sen sensin be gülüm! Bilirim bunu
İstemem düşmanca biterse sonu
Keşke belasını bulsun mu dersin

Mecburunum kötü yorma herşeyi
Gönül sırça saray, kırma şişeyi
Muhabbet bezminde görsek neşeyi
Az da bizden taraf gelsin mi dersin

Esrar perdesini arala gayrı
Kendini bir dinle çevrenden ayrı
Dostluktur insanın insana hayrı
Gayrı yüzlerimiz gülsün mü dersin

GooD aNd EvıL 03-25-2009 06:43 PM

Çekerim Üstünden

Çekerim üstünden bakışlarımı
Mutlu ol prenses, bensiz de olsa
Aşka inanmadın.. Evet inanma!
Belki de doğru bu; kızma, utanma!
Ne çıkar bir gonca açmadan solsa

Kaldır gözlerini endişen yersiz
Çekerim üstünden bakışlarımı
Zaten pırıltı yok, gözlerim fersiz
Başım hafif eğik; belki üzgünüm
Benim yarınım yok, olmadı dünüm

Vebal mi? zahirde benimdir mutlak
Lakin isteyerek düşer mi yaprak
Çekerim üstünden bakışlarımı
Sevgim yüreğimde müebbet hapis
Çağın insanına hükmeder nefis

Genç, güzel, güçlüsün.. Gayen olacak
Hayatı, her şeyi gırgıra almak
Devam et yılmadan, engeller biter
Çekerim üstünden bakışlarımı
Sen iste, sen iste, sen iste yeter!

Gerek yok bilmeye ne oldu, neden
Belki de istedin bu aşkı, "rağmen"
Her şeyi, her şeyi iste.. Hakkın var
Yüreğim yansa da sonsuza kadar
Çekerim üstünden bakışlarımı!

GooD aNd EvıL 03-25-2009 06:43 PM

Dağ Yerinde Durdukça

Sevda hengâmesinde berbad eyler yar beni
Vazgeçmeye yeltensem, yuhalar ağyar beni!

Yazar arzuhâlimi, bıçak sırtı bakışlar
Kınından sıyrılmışa eyleme duvar beni

Perçinledi aczimi soru işaretleri
Zar-ı figân-ı kaygı sarıp sarmalar beni

Gururum eşiğinde eski bir pöstekidir
Duvara tırmandırır senden bir nazar beni

Zafiyet teşhisinde uykusuzluk illeti
*******i korkular ayakta tutar beni

Toplayıp yıldızları gözlerinin içine
Çerağ-ı ümid-i aşk.. Korkarım yutar beni

Bu hesabın hâkimi mutlak sensen, meğerki
Adl-i Nuşirevanca, bu işten kurtar beni

Kumandam kilitlenmiş bu sevda hedefine
Saptıramaz rotamdan, bozamaz ayar beni

Elhak bir dağa çarptı; infilak kaçınılmaz!
Dağ yerinde durdukca.. İhtimal anar beni

GooD aNd EvıL 03-25-2009 06:43 PM

Daha Herşey Bitmedi!

Pembe bir gurubun letafeti
Hoş dokunuşlarla sıvazlar önce
Rehavete sarınır bütün beden
Uzanır dimağın sükûnetle
Haz duyarak gevşer el ve ayaklar
Süzülür gözlerin, meyletmez bakışa
Toplanır günebakanlar, kapanır dışa
Kendiliğinden gelir yasaklar

Daha bu saadet hazmedilmeden
Batmış olur güneş, değişir renkler
Suyu kesilir zevk çeşmesinin
Işıkla beraber yavaş, usulca
Geri çekilir saadet ve haz
Hafifçe sallanırsın biraz
Bronz bir grilik buz keser önünde
Ürperirsin, üşümeye ramak kalır
Gözlerin tutunacak bir yer aramaktadır
Hangisi nedir? Kestiremezsin
Sağa-sola seğirtirsin kısa kısa
Hep tereddüt, hep çekince
Bitiyor dürtüsü aklından geçince
Zınk diye çakılır kalırsın

Birdenbire çöker üstüne gece
İliklerine sokulmaktadır karanlık
Bigâne olmaya kalksan bir anlık
Acı dürter zehir gibi
Bütün bedene yayılır da işkence
Hiç kımıldamadan put gibi durursun
Çaresizlikten kudurursun
Her taraftan siyah yağar, doldurur
Ve her şey bu siyahta kaybolur

Tam bitti artık zamanındayken
Serin bir yel gelip çarpar yüzüne
İncecik bir pırıltı titreşir önce
Yeniden uyanır yüreğin
Ağarma başlar doğudan azar azar
Gayrı ihtiyari de olsa, o yana dönünce
Şafak atar ufukta,
Şafak atar yürekte..
Ve en kılcal damarına kadar
Uzanır hayat yine, yeniden

Güneş serper ışıklarını cömertçe
Alır, dirilirsin
Tad olur, doyum olur, hırs olur
Suyun ışıltısını, kuşun kanat sesini
Tekerin gıcırtısını, menekşenin rengini
Her şeyi, herşeyi kucaklar, gerilirsin
Dinamik bir patlamaya can atarcasına
Azmine biraz da şevk katarcasına
Canlılık büyür alabildiğine
Gerekenlere verilirsin
Ve bilinmez bu ne kadar sürer
Bir de bakarsın uzun uzun olmuş gölgeler
Boşalmış bir çuvalcasına
Yerlere serilirsin..
Daha her şey bitmemiştir hâlbuki
Daha her şey bitmedi! ..

GooD aNd EvıL 03-25-2009 06:43 PM

Davetiye

Gel ey canan, cevr eyleme; bir beni yar eyle gel
Yâd ellerle ülfet olmaz, terk-i ağyar eyle gel

Reva mıdır mah yüzünü, saklamak sevgiliden
Âşık-ı sadıktan utan, hicab et, ar eyle gel

Şimdiye dek geldiklerin bana fayda etmedi
Önde gelmiş olsan bile yine tekrar eyle gel

Kınanmazmış mecnunluğu aşığın vuslat içün
Gel çekinme, gel utanma.. Sevgin izhar eyle gel

Yok, bilmesin ahvalini hiç kimse, kendin bile
Guruba dal, subha karış; cismi esrar eyle gel

Senin derdin ile asla gözüm uyku görmüyor
Ne var terk et gafletini, dil-i bidar eyle gel

Cevrin ile bi-nihaye, gece gündüz boşalan
Gözyaşıma bedel olsun; zülfünü tar eyle gel

Kavuşmadan öldüğümde inlemek neye yarar
Pişmanlığı hatırda tut, peşinen zar eyle gel

Hayaline yüz tutuben hasbıhal olsa bile..
İsterim ki nazlı canan, arz-ı didar eyle gel

Âdetidir güzellerin, tebessüm dağıtalar
Goncalar açsın yüzünde, gamze nisar eyle gel

Ayrı düşme bu sevdadan, dolan dur çevresini
Pervane ol; gönlü nara at, giriftar eyle gel

Sana hemcins olduğundan utansın tüm Leylalar
Mürvetinden cümlesini.. Var, haberdar eyle gel

GooD aNd EvıL 03-25-2009 06:43 PM

Değişen Birşey Yok

Değişen bir şey yok bu şehirde
Yine Karapürçek'ten doğmada sabah güneşi
Bekçiler karakola yöneldiğinde
Başlar dolmuş ve otobüs seferleri
Yalnız uyandığım vakitler, kuş sesleri nerede
Hala değişen bir şey yok bu şehirde

Değişen bir şey yok bu şehirde
Sokaktaki hoparlör ve klakson gürültülerini
Acı fren sesleri durdurabiliyor ancak
Üstünüze yapışsa da elbiseniz
Gecekonduda da giyen var aynı ayakkabıyı
Yine kabzımalların insafında beslenmemiz
Artık gözlerde arıyoruz yeşili
Çok farklı değil meclis ve mahalle kahvemiz
En az üç öğün yutuyoruz acıyı
Hiç mi açılmayacak bu perde
Hala değişen bir şey yok bu şehirde

Değişen bir şey yok bu şehirde
Kalenin karşısındaki tepeden
Taşlar yuvarlanır bazı zamanlar
Kulenin karşısındaki binada
Çığlıklar bölüyor şuh kahkahaları
Üç-beş kişi okuryazar daracık odalarda
Terminal ve istasyon
Doymadı asırlardır hüzüne ve sevince
Ben yine türkü çığırıyorum aklıma estikce
Sen orda öylece dur, göğsünü ger de
Hala değişen bir şey yok bu şehirde

GooD aNd EvıL 03-25-2009 06:44 PM

Dehlize Dalmak

Yakın aramızda olan uzaklık
Gönül köprüsünü kur da geçelim
Büyüklere saygılı ol ufaklık
Hafifce boynunu bur da geçelim

En güzel öten kuş bülbüldür derler
Yine de kanarya bakar, beslerler
Bizim yolumuzda çok engebeler
Var ya, farkındayız.. dur da geçelim

Layığını bulmak her zaman zordur
El altındakiler bir parça hordur
Altının var ise sarrafa bozdur
Menfaati yere vur da geçelim

İçten pazarlıklı ahbabın varsa
Ondan bil ayağın düzde kayarsa
Bu yarışta hedef, sona kadarsa
Şimdi erken, öbür turda geçelim

Zalim meziyeti hafife almak
Kolay mı hayatta ayakta kalmak
Kaderde var ise dehlize dalmak
Bırak karanlığı nur da geçelim


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 09:37 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.