![]() |
Bize Hep Gurbet
Zamanın birinde, durup dururken Bir sefere çıktık; hazırlık yoktu Ne geçmiş maziydi, ne ati erken Senin zamanların soluk soluktu Kim kimi kandırdı bu zor sefere Bende az kabahat yok değil hani! Nedir bu sahrada bu dağ, bu dere Senin tavırların hepten yabani Bir soru üstünde sen duruyordun Benim sorduklarım zaten cevaptı Herhalde hep vaha uyduruyordun Ya da uçtuğumuz düştü, seraptı.. Böyle zalim midir bu insafsız yol Ya hiç arkası yok, ufuktan uzak Ya da dik yamaçlar, uçurumlar bol Ve.. her ümidinin arkası tuzak Eminim ki asla bitmeyecek bu Bize hiç sıla yok, bize hep gurbet Yan yanayken özlem berbat doğrusu Her ikimizi de yakacak hasret!.. |
Bu Gidişin Sabahı
Sabahın o tatlı serinliğini Hiç mi yaşamadın buluğdan beri Uykuda geçirdin bu kadar fecri Bilmedin uykunun derinliğini Kuşluk vakitleri yıkandı yüzün Ufkun alacası kandırdı seni Camına tırmandı devedikeni Çiçek açmasını bekledin güzün Öğle sıcağında yola çıkılmaz Şu kafatasımız buzdolabı mı? Tecrübe ettiğin sur kalıbı mı? Kaç kez tekrar ettin yine yıkılmaz İkindi gölgesi olsa da ömür Gün batar üstüne, durduramazsın Hiç mi attığını tam vuramazsın Gözünü diktiğin geceye yürür Yarasalar ile dolu ortalık Akşamın hüznünü atayım derken Kanı görmedin mi senden emerken -Bu gidişin sabahı yok, olamaz- İliklerimize doldu karanlık |
Bu Şehir
Yabancıyım burda, böyle tanıyor Hiç kol-kanat germez bu şehir bana Bak gözlerim cayır cayır yanıyor Bir damla su vermez bu şehir bana Hep üstüme, hep üstüme yürüdü Kan gelir, içimi duman bürüdü Yere çala çala sırtım çürüdü Hasır bile sermez bu şehir bana Hedef oldu sinem nice pençeye Satmadım sevdamı üç-beş akçeye Yıllardır bakarım bağa, bahçeye Tek dal çiçek dermez bu şehir bana Üflese yıkılır, değse göçerim Kalkarım, tırmanıp suru geçerim Aslında ben ne istese seçerim Hiç bir şey önermez bu şehir bana |
Çağrı
Hüzünle sarardı ümid goncası Daha açamadan solsun mu dersin Başucunda şifa, çaresiz hasta Edeb ve mantıkla ölsün mü dersin Akıl pazarına çekme gönlümü Menfaat kaygısı kesmez önümü Bir tebessüm için seçen ölümü Gül yüzüne kurban olsun mu dersin Lezzet aramadım günlük heveste İçtenliğim mahcub durur, kafeste Sen varsın aldığım her dem nefeste Firakın sinemi delsin mi dersin İstemem kuru bir gönül oyunu Sen sensin be gülüm! Bilirim bunu İstemem düşmanca biterse sonu Keşke belasını bulsun mu dersin Mecburunum kötü yorma herşeyi Gönül sırça saray, kırma şişeyi Muhabbet bezminde görsek neşeyi Az da bizden taraf gelsin mi dersin Esrar perdesini arala gayrı Kendini bir dinle çevrenden ayrı Dostluktur insanın insana hayrı Gayrı yüzlerimiz gülsün mü dersin |
Çekerim Üstünden
Çekerim üstünden bakışlarımı Mutlu ol prenses, bensiz de olsa Aşka inanmadın.. Evet inanma! Belki de doğru bu; kızma, utanma! Ne çıkar bir gonca açmadan solsa Kaldır gözlerini endişen yersiz Çekerim üstünden bakışlarımı Zaten pırıltı yok, gözlerim fersiz Başım hafif eğik; belki üzgünüm Benim yarınım yok, olmadı dünüm Vebal mi? zahirde benimdir mutlak Lakin isteyerek düşer mi yaprak Çekerim üstünden bakışlarımı Sevgim yüreğimde müebbet hapis Çağın insanına hükmeder nefis Genç, güzel, güçlüsün.. Gayen olacak Hayatı, her şeyi gırgıra almak Devam et yılmadan, engeller biter Çekerim üstünden bakışlarımı Sen iste, sen iste, sen iste yeter! Gerek yok bilmeye ne oldu, neden Belki de istedin bu aşkı, "rağmen" Her şeyi, her şeyi iste.. Hakkın var Yüreğim yansa da sonsuza kadar Çekerim üstünden bakışlarımı! |
Dağ Yerinde Durdukça
Sevda hengâmesinde berbad eyler yar beni Vazgeçmeye yeltensem, yuhalar ağyar beni! Yazar arzuhâlimi, bıçak sırtı bakışlar Kınından sıyrılmışa eyleme duvar beni Perçinledi aczimi soru işaretleri Zar-ı figân-ı kaygı sarıp sarmalar beni Gururum eşiğinde eski bir pöstekidir Duvara tırmandırır senden bir nazar beni Zafiyet teşhisinde uykusuzluk illeti *******i korkular ayakta tutar beni Toplayıp yıldızları gözlerinin içine Çerağ-ı ümid-i aşk.. Korkarım yutar beni Bu hesabın hâkimi mutlak sensen, meğerki Adl-i Nuşirevanca, bu işten kurtar beni Kumandam kilitlenmiş bu sevda hedefine Saptıramaz rotamdan, bozamaz ayar beni Elhak bir dağa çarptı; infilak kaçınılmaz! Dağ yerinde durdukca.. İhtimal anar beni |
Daha Herşey Bitmedi!
Pembe bir gurubun letafeti Hoş dokunuşlarla sıvazlar önce Rehavete sarınır bütün beden Uzanır dimağın sükûnetle Haz duyarak gevşer el ve ayaklar Süzülür gözlerin, meyletmez bakışa Toplanır günebakanlar, kapanır dışa Kendiliğinden gelir yasaklar Daha bu saadet hazmedilmeden Batmış olur güneş, değişir renkler Suyu kesilir zevk çeşmesinin Işıkla beraber yavaş, usulca Geri çekilir saadet ve haz Hafifçe sallanırsın biraz Bronz bir grilik buz keser önünde Ürperirsin, üşümeye ramak kalır Gözlerin tutunacak bir yer aramaktadır Hangisi nedir? Kestiremezsin Sağa-sola seğirtirsin kısa kısa Hep tereddüt, hep çekince Bitiyor dürtüsü aklından geçince Zınk diye çakılır kalırsın Birdenbire çöker üstüne gece İliklerine sokulmaktadır karanlık Bigâne olmaya kalksan bir anlık Acı dürter zehir gibi Bütün bedene yayılır da işkence Hiç kımıldamadan put gibi durursun Çaresizlikten kudurursun Her taraftan siyah yağar, doldurur Ve her şey bu siyahta kaybolur Tam bitti artık zamanındayken Serin bir yel gelip çarpar yüzüne İncecik bir pırıltı titreşir önce Yeniden uyanır yüreğin Ağarma başlar doğudan azar azar Gayrı ihtiyari de olsa, o yana dönünce Şafak atar ufukta, Şafak atar yürekte.. Ve en kılcal damarına kadar Uzanır hayat yine, yeniden Güneş serper ışıklarını cömertçe Alır, dirilirsin Tad olur, doyum olur, hırs olur Suyun ışıltısını, kuşun kanat sesini Tekerin gıcırtısını, menekşenin rengini Her şeyi, herşeyi kucaklar, gerilirsin Dinamik bir patlamaya can atarcasına Azmine biraz da şevk katarcasına Canlılık büyür alabildiğine Gerekenlere verilirsin Ve bilinmez bu ne kadar sürer Bir de bakarsın uzun uzun olmuş gölgeler Boşalmış bir çuvalcasına Yerlere serilirsin.. Daha her şey bitmemiştir hâlbuki Daha her şey bitmedi! .. |
Davetiye
Gel ey canan, cevr eyleme; bir beni yar eyle gel Yâd ellerle ülfet olmaz, terk-i ağyar eyle gel Reva mıdır mah yüzünü, saklamak sevgiliden Âşık-ı sadıktan utan, hicab et, ar eyle gel Şimdiye dek geldiklerin bana fayda etmedi Önde gelmiş olsan bile yine tekrar eyle gel Kınanmazmış mecnunluğu aşığın vuslat içün Gel çekinme, gel utanma.. Sevgin izhar eyle gel Yok, bilmesin ahvalini hiç kimse, kendin bile Guruba dal, subha karış; cismi esrar eyle gel Senin derdin ile asla gözüm uyku görmüyor Ne var terk et gafletini, dil-i bidar eyle gel Cevrin ile bi-nihaye, gece gündüz boşalan Gözyaşıma bedel olsun; zülfünü tar eyle gel Kavuşmadan öldüğümde inlemek neye yarar Pişmanlığı hatırda tut, peşinen zar eyle gel Hayaline yüz tutuben hasbıhal olsa bile.. İsterim ki nazlı canan, arz-ı didar eyle gel Âdetidir güzellerin, tebessüm dağıtalar Goncalar açsın yüzünde, gamze nisar eyle gel Ayrı düşme bu sevdadan, dolan dur çevresini Pervane ol; gönlü nara at, giriftar eyle gel Sana hemcins olduğundan utansın tüm Leylalar Mürvetinden cümlesini.. Var, haberdar eyle gel |
Değişen Birşey Yok
Değişen bir şey yok bu şehirde Yine Karapürçek'ten doğmada sabah güneşi Bekçiler karakola yöneldiğinde Başlar dolmuş ve otobüs seferleri Yalnız uyandığım vakitler, kuş sesleri nerede Hala değişen bir şey yok bu şehirde Değişen bir şey yok bu şehirde Sokaktaki hoparlör ve klakson gürültülerini Acı fren sesleri durdurabiliyor ancak Üstünüze yapışsa da elbiseniz Gecekonduda da giyen var aynı ayakkabıyı Yine kabzımalların insafında beslenmemiz Artık gözlerde arıyoruz yeşili Çok farklı değil meclis ve mahalle kahvemiz En az üç öğün yutuyoruz acıyı Hiç mi açılmayacak bu perde Hala değişen bir şey yok bu şehirde Değişen bir şey yok bu şehirde Kalenin karşısındaki tepeden Taşlar yuvarlanır bazı zamanlar Kulenin karşısındaki binada Çığlıklar bölüyor şuh kahkahaları Üç-beş kişi okuryazar daracık odalarda Terminal ve istasyon Doymadı asırlardır hüzüne ve sevince Ben yine türkü çığırıyorum aklıma estikce Sen orda öylece dur, göğsünü ger de Hala değişen bir şey yok bu şehirde |
Dehlize Dalmak
Yakın aramızda olan uzaklık Gönül köprüsünü kur da geçelim Büyüklere saygılı ol ufaklık Hafifce boynunu bur da geçelim En güzel öten kuş bülbüldür derler Yine de kanarya bakar, beslerler Bizim yolumuzda çok engebeler Var ya, farkındayız.. dur da geçelim Layığını bulmak her zaman zordur El altındakiler bir parça hordur Altının var ise sarrafa bozdur Menfaati yere vur da geçelim İçten pazarlıklı ahbabın varsa Ondan bil ayağın düzde kayarsa Bu yarışta hedef, sona kadarsa Şimdi erken, öbür turda geçelim Zalim meziyeti hafife almak Kolay mı hayatta ayakta kalmak Kaderde var ise dehlize dalmak Bırak karanlığı nur da geçelim |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 09:37 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.