www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Edebiyat (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=268)
-   -   Barış Erdoğan (https://www.cakal.net/showthread.php?t=143683)

GooD aNd EvıL 04-04-2009 09:15 AM

Aşk Fırtınası


ılık ve yağmurlu sonbahar günü
gök ve ufuk çamurlu su renginde
ara sıra sis çöker
göz kırpışı zamanda
karşımda sen çıldırasıya umutla
aşk fırtınası başladı

GooD aNd EvıL 04-04-2009 09:15 AM

Aşk Vadisi


sıra sıra kavaklar
değişik çizgiler çizen ırmakta balıklar
silinip çizilen güneşli ufuklar
bizim aşkımızı anlatır

GooD aNd EvıL 04-04-2009 09:15 AM

Aydın Çehreler


ve dün olduğu gibi bugün de
gelecekte
kardeşçe
insanca
sevgi dolu
bir dünyayı kurmaya
hep beraber
gençler
sizleri çok seviyorum
aydın çehreler

GooD aNd EvıL 04-04-2009 09:15 AM

Ayrılık


ıssız sahil sessiz deniz
gölgeni izledim bir zaman
büyük geminin ürkekliğinde dudakların kıpırdadı
ayrılık günümüz diye

GooD aNd EvıL 04-04-2009 09:15 AM

Aziz Nesin Giderken


sokak ortasında yürüyorum
ince ince yağmur yağıyor
gözlerimde yaşlar
n.hikmetin şiirleri usumda
u.mumcuyu yaşıyorum
az önce yıkıldım
göz yaşlarım yağmuru bastırdı
aziz nesin
aziz nesin öldü
iki ay önce
ben ölmem demişti
aziz nesin bizi kandırdı
öldü
düzenin ölesiye kavgasında
ışıksız
yeni fikirlerde yoksun bir
mücadeleye bıraktı
öldü aziz nesin
öldü

GooD aNd EvıL 04-04-2009 09:15 AM

Baba


benimde babam olsaydı
korkmazdım zehirli yılanlardan
her yerde görmezdim kurtları
her şeyden korurdu beni
benimde babam olsaydı
öldü babam

GooD aNd EvıL 04-04-2009 09:16 AM

Başla


başla yaratmaya
yaratmak zor
güzelliği yaratmak çok zor
deyip kaçmayın
insan kalın yeter

GooD aNd EvıL 04-04-2009 09:16 AM

Başlarken -Düz yazı-


On bir-on iki yaşlarında başlayan yazma aşkının somutlaştığı yıl (1994) , yirmi yaşındaydım. İlk şiir kitabını yayınladım. Denge yayınlarından ve beş bin iki yüz tane çıktı. Elden sattım. Sırtıma çantayı, çantanın içine onlarca kitap koyarak “kitapçı geldi” esprisi ile sattım. Sosyal oluşumlar, dernekler, siyasi partiler, eş-dost ve... Şu anda bile; şair-yazar sıfatı için uğraşırken, o yaşlarda bu sıfatı yakıştırmıştım kendime.
Armağan ettim çok sayıda kitabımı.
Sen adam olamazsın dediler.
- Her şey para değil dedim.
Ağızlarını yamulup, boyun kıvırdılar!
- İnsan okur, paylaşım. İnsan okur, emek. İnsan okur, eşit dedim.
Aptal dediler.
- İnsanım dedim.
Sen adam olmazsın dediler.
- İnsan kalacağım dedim, İNSAN-.
Kartal’da oturuyordum, Multiple Sclerosis hastasıydım. Kilom elli beş, sırtımdaki yirmi beş kilo kitap. Sallanıyorum. Kimi zaman düşsem de, kalkıyorum. Ver elini Şenlikköy, Yeşilköy, Bakırköy, Mecidiyeköy, Kadıköy. Düşsem de, kalkıyorum. Ver elini Ankara, İzmir, Antalya. Balıkesir, Tekirdağ. Düşsem de, kalkıyorum. Ver elini İtalya’da Evrim düşsem de, kalkıyorum. İngiltere’de Caroline, Fransa’da Steffany. Şu an benim de şaşırdığım azim ve inatla kitabımı sattım, hastalığım olan Multiple Sclerosis (MS) ’i yaşarken tanımaya, tanırken tanıtmaya çalıştım.
Şans mı, kader mi yoksa verilen uğraşı mı? Yalnız değildim, destek verenim çoktu. Ailemden bir fert olarak gördüğüm Sema Yazgan ve Ayşe Batosu. İnsan sevgisiyle yaşam yolumu aydınlatan Edip Akbayram. Şiir için örnek aldığım Atilla İlhan. Araştırmalarıyla Sunay Akın. Ve, birbirinden değerli onlarca insan. Yazmayı sürdürüyordum. Müzik eğitimi için Ankara’ya gitmiştim. Ankara’da müzik eğitimini tamamlayamasam da, siyaset ve bürokratların en yüksektekileri ile tanıştım. Hiyerarşinin yapmacıklığını, bürokrasinin gereksizliğini, yalan gözyaşı ve gülümsemenin basitliğini, çok güçlü düzen çarkına karşı gelenin silindiğini, bu çarkı onayanların yalaka olduğunu gördüm. Bunların dışındakiler ise (büyük kesim)): apolitik, a sosyal, futbol çok bilmişliği, altın günleri, çay günleri, Elderado’da yaşayan Aristokratlar, İkitelli’de emekçiler.
Şans mı, kader mi yoksa verilen uğraşı mı? Basın ve televizyon dünyasına girdim. Başbakan yardımcılığı yaptığı dönemde Murat Karayalçın, eşiyle birlikte sinemaya geliyor. Genç aşıklar esprisi sinemaya geliyor medya. Daha önce masa hazırlamıştım “Multiple Sclerosis” adlı kitabım dolu. Murat Karayalçın’ın eşi önce gelmişti. Filmin başlaması için Murat Karayalçın bekleniyordu. Alt salonda idi film ve yirmi sekiz basamak inmek gerekiyordu. Derken; Murat Karayalçın ilk basamakta göründü. Daha doğrusu siyah takım üzerindeki esmer yüz arasında parlayan dişler. Bir anda, kameraların ışıkları, fotoğraf makinelerin flaşları, uzanan mikrofonlar ve bana koşan muhabirler. Neler oluyor?
Başbakan yardımcısı sayın Murat Karayalçın, kucaklayıp yanaklarımdan öptü. Yarım dakikalık konuşmayla kendimi ve “Multiple Sclerosis” rahatsızlığını anlattım. Başbakan yardımcımız salona, eşinin yanına film izlemek için gidince; çoğunun yeni duyduğu “Multiple Sclerosis” ile yaşamanın güçlüklerini anlattım. Birçok televizyon kanalına, gazete ve dergiye çağrıldım ve hepsine gittim. Bir hafta boyunca, her gün televizyon, gazete ya da dergide haber oluyordum.
İki bin beş yılındayız ve güzelden yana üretimlerim sürüyor. Yayınladığım toplam sekiz şiir, bir de İngilizce-Türkçe öyküler kitabım var. Edip Akbayram bir kasetindeki şarkısında der: “Bildiğim pek çok doğru var, gittiğim tek bir yolum var”. Yolum güzelden yana ve sapmaksızın sürüyor...
Bin dokuz yüz doksan sekiz yılı, üç haziran tarihine kadar
O zamanlar Adalet Bakanı olan, Mehmet Moğultay ile bir yemekte aynı masayı paylaştık. Mehmet Moğultay konuşma yaptı, ben şiir okudum. Aynı masada şarabı yudumlarken bir konuşma geçti Adalet Bakanı olan, Mehmet Moğultay ile:
- Seni sevdiğimi ve yaşama sevincine kıskanarak baktığımı biliyorsun Barış.
- Kitap alın bakanım, imzaladım.
- Aldım o kitabını.
- Bir tane daha alın.
- Aynı kitabından beş tane aldım.
- Altıncıyı da alın sayın bakanım!
Kısa süren sessizlik ve:
- Seni sevdiğimi ve yaşama sevincine kıskanarak baktığımı söyledim. Ama, bir işe gir, sosyal güvencen olsun, vergini de verirsin. “Vergilendirilmiş kazanç...”. Yakandaki fotoğrafın (Mustafa Kemal Atatürk) izinden ayrılma, yani; üretken ol, paylaş, işe gir.
Gözlerim doldu, üzüldüm çünkü; çaresizdim kendimce.
- Bakanım, ben engelliyim ve işe almıyorlar.
- Engelli kadrosunda işe gir. Kütüphane memuru olur musun?
- Nerede? Nasıl? Ne zaman?
- Marmara Üniversitesi. Sınava gireceksin. Kazanırsan, hemen. Her şeyi sen yapacaksın, ben yol gösterdim yalnızca!
Sınava girdim, kazandım. Ben yaptım.
Mülakatta başarılıydım. Ben yaptım.
Özümden ayrılmadım, sevgi dolu. Ben yaptım.
Ürettim ve paylaştım. Ben yaptım.
Yo, bireyci değilim ben. BİZ yapık.

GooD aNd EvıL 04-04-2009 09:16 AM

Bekle


bekle beni sevgilim
sana güzeli getireceğim
gökkuşağını göklerden
yakamozu okyanustan
yaşamın renklerini vereceğim

GooD aNd EvıL 04-04-2009 09:16 AM

Bekliyorum


bekliyorum
o güzel gözlerin
kalın dudakların
yele gibi saçlarınla gelmeni
bekliyorum
umutlarımı depreştirip
duygularını değiştirerek gelmeni
bekliyorum
seni seviyorum
dayanamadım döndüm sana demeni
bekliyorum
hadi gel güzel kız
bekliyorum


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 12:37 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.