![]() |
Anafor Misali
anafor misali çekiliyor kalbimden, sevda yangınından geriye kesif kokular, ukdeler kara delik olmuş yaz mevsiminde, harabe olmuş duygular, fikirler... tut ki beni hiç tanımadın tut ki ölümsüz sevda pınarımdan damla almadın tut ki güzellikler can parçasıyla, acılarsa karasuyla tut ki sevdayı kaderin pençesine teslim ettik ya beklenilen vuslat ya uğruna can koyulan, ant içilen duygular yaşama umudunu sonuna kadar kovalayanlar ya o büyüleyen ışıl gözlerin yoksa onlarda mı yalan hayat yalan ki, sen yalancı bahar olmuşsun ne farkeder acı bir sevda anaforunda kıvranırken, titrek umut eli beklenir kurtaracak sıcak nefesle sevgi kokan iki sözcük eklenir yürekten tutunacak ne bir dal, ne bir el var uzanan ben kaybolmuşum, kim var ki muradı verecek etrafımda can vermişim, ak saçlarımla ömür tüketmişim nerede şimdi ahde vefa eden gönül nerede bu sevdayı yaşatacak kadın eli *******in katran karası anlarını yaşadı aşkın mezalimi gerçek sevdaya galip vuslatın hecesi ise bilinmeyene mağlup bir bilebilsem sevgi kantarının hassas ucunun hala bağrıma acısız girecek kadar keskin ve düzgün olduğunu... dakikaların saniyeleri takip ettiği kadar, kalbimde seni takip etmekten yorulmasa... 07 Eylül 2004 Ankara |
Anıların Nağmesi
Yedi mevsim hasret çektim sıcak tenine, Dilimde nakarat oldu muradın şarkıları, Sensiz özlem dolar yalnız geçen geceme, Düşlerimi gerçek sanıp dolarım sözlerime. Dur daha çok yanacak gönülde aşk ateşi, Belki de hiç kalmayacak sevdanın neşesi, Gürül gürül akmıyor artık dilek çeşmesi, Mahşere meze olacak anıların nağmesi. 15 Haziran 2004 İstanbul Cafer Tayyar Özkan |
Anlamak Mümkün Değil
Ne zaman ödenecek gönül borcu Uğruna can verip murat dilenen sevdamıza Yoksa ömür boyu kaderine biçare boyun eğip Kor ateşten gömlek mi giydireceksin? Mutluluğa hasret yalnız kalmış bedenlerimize İçimde bir şeyler acıyor Kanatıyor hercai duygular Şehvetin kol gezdiği mavilerde Benliğe nakşolan değerleri aşındırıyor Yosun tutan gözler Hala neden kutsal sevgiye yaş döker Bitip tükenmek bilmeyen arzuyla Er yüzü gözlenir Özlenir Anlamak mümkün değil… Acısı yavaş yavaş oturuyor içime Ne kalkıp gitmek biliyor Ne de korkup sinmek. Gerçeğin yozlaştırdığı anları, Yılların hesapsız tortuları Bir çırpıda arzular nasıl silsin? Ömrün bakiyesi canözünle geçecekse Cananı murat bilen sevdanı bağışla… Aşkın hikayesi kaderinle bitecekse Ölmeden gönül tacını bana bağışla… Aynı kalpten iki tane var Birisi sende Birisi bende Ben soruyorum nedenleri niçinleri Hiç duraksamadan cevap veriyor benimkisi Ya Canparçam, ya senin kalbin ne söylüyor? Yüreğin bunca yılın hesabını verebiliyor mu? Affedebiliyor mu seni? 26 Nisan 2005 Ankara Cafer Tayyar Özkan |
Anlaşılmazların Şaheseriyim
Kalbime attığın düğümden beri, Sevdaya duygular ekmekteyim. Gönlüme düştüğün andan beri, Anlaşılmazların şaheseriyim. Adın dilimden düşmez ki, Kaderimin yazıldığından beri, Her şeyimle sana vurgunum. Hasret kaldığımda sıcacık nefesine, Senle olduğum anların düşüyle avunurum. Derin derin dalar giderim uzaklara. Sensiz geçen *******in, en hırçın atlısı olur, Andığım anda uzaktan yanar, Feryadımı özlemle döver dururum. Şimdi oralarda yanında olmalıydım, İki beden değil, tek bedende coşmalıydım, Güneş dağların sırtına vurana dek, Çığlık atarak, seninle yıldızları saymalıydım. Sen bilirsin dile gelmeyen hasretimi, Toprağım çorak, ürün vermez oldu, Gönlümdeki al güllerim sarardı soldu, İçime attığım ukdeye gelince, Kanadı, adeta kızgın bir boğa gibi, Mevsimler boyu depreşti durdu. Kalbim seni; Yağmurla gelen bir sonbahar gününde, Dağlarda açan kır çiçeğinin özgürlüğünde, Pırıl pırıl açmış kır çiçeğinin özünde, Sevgiyle akan gözyaşlarında buldu. 22 Ağustos 2002 Ankara. Cafer Tayyar Özkan |
Anlayacaksın
Parıltılı bir Başkent’in lacivert karanlığında, Aç pencereni bak göklere, çoban yıldızını göreceksin. Sen tatlı bir uyku beklerken sıcak yatağında, Sana gönderdiğim aşk melekleriyle konuşacaksın. Sevda şarkılarını ay ışığında mırıldandığında, Yıldızlardan sesinin bana döndüğünü hissedeceksin. Gülistanıma ektiğim aşk tohumlarında, En güzel çiçeklerden taçlar bulacaksın. Yokluğumda kan ter içinde gördüğün her düşünde, Senin için yaptığım en güzel bestelerimi duyacaksın. Seni, beni, biz yapacak sır için elindeki çiçeğin tacından, Sabırla kopara kopara sonunda seviyor diyeceksin. Sımsıcak bir tebessümle beklediğin her gününün, Ondört Şubat sevgililer günü olmasını isteyeceksin. Seni seviyorum diyebilmenin hazzını yaşarken, Dikeni alınmış taze bir gül goncası bekleyeceksin. Bir gün gelecek bekliyorum, diliyorum, sevgiçelenim, O zaman sevmekle acımak arasındaki farkı öğreneceksin. Belki de sana olan büyük ve ölümsüz aşkımın manasını, Ak düşmüş saçlarınla, mezar taşıma bakıp anlayacaksın. Cafer Tayyar Özkan |
Anlayasın Diye
Sana gönlümü açtım İçinde meşk edesin diye Sana aşkımı yazdım Yalnızlığında okuyup içesin diye Coşkuyla ellerimi uzattım Avuçlarımda eriyip gidesin diye. En içten arzumu söyledim İsteyip de yaşayamadığını bilesin diye. Sana mektuplar gönderdim Bensizliğinde duygularımla yaşayasın diye Sevda bulutlarına yalvardım Gönül gözlüme yağdırsın diye. Yanağından gözyaşları düşürdüm Hasretin ne demek olduğunu anlayasın diye. Cafer Tayyar ÖZKAN İstanbul Cafer Tayyar Özkan |
Ant İçtim Gönülden
Bugün yine seni çektim içime Kokun sinmişti yüreğime Doldurmuştu boş olan sevgi haznemi Görebilme umudumu yitirsem de Sevmiştim bir kere gönülden Mutluluğu unutmuş olsam da Sevgini yaşatmaya ant içtim gönülden.... |
Arzuyla Gelen Sevişme
Arzuyla gelen sevişme Bin sohbete bedel Gönül dildarını ararken Sana çıkan her yol güzel Tadın damağımda Busen ise hala yanağımda Seninle arzular şelale Duygular ise azgın sel 08.10.2003 İstanbul Cafer Tayyar Özkan |
Asır Oldu
Mevsim değil asır oldu sanki Özlem sardım vuslatına tenine Sevda değil murat vurdu belki Sabrı seçtim ukdelerin yerine Nefsim değil sevda galip geldi Harlı vardım sevdiğimin fecrine Kader değil zaman yaktı geçti Sustum kaldım rüyaların tersine Haddim değil hakkım baki oldu Sevgi serptim toprağına taşına Bahar değil hazan çeken yoldu Şefkat sürdüm yanağına kaşına 26 Eylül 2004 Ankara Cafer Tayyar Özkan |
Aşiyan
yapraklarını kaç kez döktü ağaçlar bin yıl gibi geçti, sensiz bin günler lakin ilk günkü kadar arzulu gönüller seni özlemek seni beklemek sanki kalbime saldığım en kutsal ibadet kollarımdayken, kalbimizde varolan sevginin hazzı yaşandı aşiyanda el eleyken, tenimizde varolan arzunun vazgeçilmez tadından içildi aşkımızla bülbül sesleri karıştı sevgimizin nağmelerine nasıl dayansın, nasıl dilemesin canlar aşkın yudum yudum içildiği anlardan haziran gecesi, parçamın dünyaya merhaba dediği bu gece, sabahla arzuların depreştiği hasretle tenlerin kaynaştığı gece bu ne bir özlem, ne de bir arzu bu ne bir şiir, ne de nesir arzuyla yaşanandır bu düpedüz kalplerdeki sevdanın gerçeği… 17 Haziran 2005 Aşiyan |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 04:39 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.