![]() |
...Adı: Gül
'Can kardeşim'e...' Adı, Gül'dü. O, hiç gülmedi. Yorgun kanatları altında, hep özlemle seyrederdi ayışığını... Kaybetmeyi hiç düşünmedim mi onu? Daha açarken, soluşunun acısıyla yanmadım mı? hep onunlayken, onsuzluğun korkusuyla kahrolmadım mı? Yorgun kanatlarına sığındığım, o çökmüş, yaralı martılar gezinen eski gönlünde, Güneş'e açan kardelen'lerin içinde ben, ben o minnacık bedeninden koparılmış rûhumla onda açan ben... Şimdi ne yapacağım? O'nun gülüşlerini, O'nun öpüşlerini ve O'nun ipekten örülmüş merhametini nereden bulacağım? ? ? Yeniden mi düşeceğim toprağa, yeniden mi yeşereceğim karlar arasında? ? ? Şimdi kimin olacağım ben, şimdi kimin olacağım? ! ! Suskunum... Yorgun... Boynu bükük oluşum hilkatimden... O'nun tuzlu gözyaşları boğuyor beni. Başka başka yerlerde; NEFES ALAMIYORUM! ! ! Allah'ım, sönmesin bu ateş, hiç bitmesin bu ACI! ! ! Ben, nasıl O'nun bembeyaz yüreğinde açtıysam, içini yakan o ateşin içinde sonsuza dek yanayım! ! Gözlerinden süzülen acı dolu pırıltılarda, boğazına düğümlenen her acı kelimede, yüzünü okşarken bir bebeğin, minnacık parmaklarının arasından... İzin ver Allah'ım! Ne olur, ne olur izin ver! ! ! Yazmamalıyım! Yazdıkça kahrolacağım! Yandıkça, donar hayâlindeki gözyaşları. Allah'ım, O'na GÜÇ ver! O ağladıkça ben yanacağım. Görkemiyle tüm gülleri donatan kudretin, Gül'ümü yaşatsın Allah'ım! Günahlarından bana günah ver, iyiliklerimden O'na iyilik! .. Ben böyle ağladıkça, o hep gülsün Allah'ım! İstemem artık bûseleriyle yüzümü kanatmasın. istemem, okşamasın gönlümü o sırlı örgülerden dokunmuş merhametten eliyle... O, yaşasın ve adı hep Gül kalsın! O, artık gülsün Allah'ım! Her taze sabah, O'nun ilkbaharı olsun! Doğan her güneş, O'nun 'güneş'i olsun! Ben bir nokta olayım yeter O'nun başucunda, ya da unutulmuş bir ad, senin o koskoca kainatında.. Can Gülüm, hep gülsün Allah'ım; Can Gülümün adı:Gül kalsın! ! ! 2000 Mehmet Akif Ardıç |
...Anne Şiiri
ı. eskiyen o yapraklar mı anne gözlerindeki sevdası yüreğinin bir düş kadar mı evimiz nerde anne hayâllerimiz nilgün yapraklarının buruşan tadı omzunda sevda yükü anne gençliğimin ıı. eskiyen söyle ellerin mi anne saçlarımda kanayan gönlün mü ahh hiç gülmemiş orda küçücük ellerimi sakladığın sırlarımı paylastığın korkularıma dair ağlayışımı duydun mu anne sensizlikten korkup sürgün sevdalar boyu merhametine sığınan ellerimi tuttun mu anne sen ııı. eskiyen hayır ellerin degil anne sevdası değil cılızlaşan yüreğinin ev, taş bir duvara hapsettiğimiz agır betonlar da degil siyah gözlerinde anne ev Ilık nefesimde /saçlarımı okşayan.../ mavi göğünde gözlerin anne, gözlerin dedim ya bak ıslanmış.. anne bak gözlerin....... ıv. sesin buğulu anne bu şarkılarda acı mısralar kadar suskun siyah gözlerinin ağıtı bu ağlama anne gözlerim için giden bu düş; bak bu küçücük ellerim.. omzunda sevda yükü anne gençliğimin 14.01.2000, Kahraman Maraş Mehmet Akif Ardıç |
...Ben Umudun Yüreklerine Çizdim Aşkı
ben umudun yüreklerine çizdim aşkı bir kahroluştu kanlı ebâbil kanatlarını yeniden yeniden doğrultmaktı gözlerine sevdâ dediğim... öyle ne varsa aşka dâir yaşanmışlardan yaşanmayanlara sarı bir dost gülü umut diye uzatmaktı ben umudun yüreklerine çizdim aşkı gözlerinde başlayıp dudaklarında biten sarhoş edici bûselere aldanmadı gönlüm ve dokunmak istemedi bir türlü ellerine kutsâl ve melankoli bir aşk biriktirdim dudaklarımda /bunu sana asla söylemeyeceğim ve sana gülgün yapraklarından asla bahsetmeyeceğim sana donuk bir damla gözyaşı gibi sensiz yaşadığım bu hicrânı, bu hicrânı.../ ben umudun yüreklerine çizdim aşkı senle yaşayıp, sensiz olmaktı... 23.03.1997 Kahraman Maraş Mehmet Akif Ardıç |
...Bir Akşam Sen Gelmedin (Nesir Şiir)
Bir Akşam sen gelmedin. Her akşam gelirdin oysa, hasreti getirirdin akşamlarıma. Bilemezsin içime ne korkular düştü, bilemezsin gülücükler kâbusa dönüştü. İhanet edip aşkıma bir akşam sen gelmedin... Herşey bitti değil mi Anat, herşey bitti öyle değil mi? Ve her şarkı gibi biz de uçmayı bilmeden. Affedemeden hayatı, ucuz bir şarkı gibi... Mona'yı anlatamadan sana; Yağmûr'u, Rüveydâ'yı anlatamadan ve sana kalbimdeki bu hicrânı, bu hicrânı... Affedemeden hayatı, ucuz bir şarkı gibi; herşey bitti değil mi Anat, herşey bitti öyle değil mi? Rüyalarım var mavi deniz Anat, rüyalarım var ve tertemiz... Ben, utangaçlıkların dalgın çocuğu; sen, soluk yüzlü beniz... Gözlerine bakmak ölüm mü Anat, gözlerine bakmak ölüm mü? Kaldır bakışlarını Anat bu zavallı gözlerden ve dudaklarında kıvrım kıvrım yanan siyah okyanusu, lânet yüklü bu 'thetra' geceyi, rûhumdaki aşağılanmış bu sahte cenneti... Kaldır bakışlarını Anat bu zavallı gözlerden, onurlu ve sonsuza dek! Seni seviyordum Anat, herhangi bir erkeğin bir kadını sevebildiği gibi, bir çiçeğin suya ihtiyacı gibi; nefes gibi, can gibi. Seni seviyordum Anat, şeytanın günaha aşka gibi. Kaybedilen sadece yıllar mı olur Anat, yitirilen sadece yollar mı? Biz kaybetmedik değil mi Anat, biz kaybetmedik öyle değil mi? Değişen sadece zaman, büyüyen sadece çocuklar mı? (Masum ve tüm bu iğrençliklerin altında küstâhça ezilen..) Dudaklarından dökülen, kelimeler değil; değil mi Anat, gözlerin aşk değil değil mi? Kalbimizde lanetlenmiş her nisan, takvimden koparılmış her yirmisekiz... Yalan, yalan, yalan değil mi? Umutların, vaadedişlerin, her akşam bu gelişlerin, hasreti getirişlerin; hepsi bir yalan, yalan,yalan değil mi? Hayır Anat, gerçek olan bunlar değil. Hiçbirşey aslında gerçek değil. Gözlerin gerçek değil, dudakların gerçek değil. Sen de gerçek değilsin Anat, sen de gerçek değilsin. Affedemeden hayatı, ucuz bir şarkı gibi; herşey bitti değil mi Anat, herşey bitti öyle değil mi? Ve her şarkı gibi biz de uçmayı bilmeden...... KSÜ, Ayna Edebiyat Dergisi 2000, Kahraman Maraş Mehmet Akif Ardıç |
...Ceylan
/Gonca Gül'üme/ Bir hasret ağrısı, bir gâm bu akşam Yüzümde yaralı bir ceylan yürür Çağırsa hayâlin, aynaya baksam Yüzümde yaralı bir ceylan yürür Ne gece karanlık, ne yollar taşlı Giriver göynüme âh kalem kaşlı Yârinden ayrılmış, gözleri yaşlı Yüzümde yaralı bir ceylan yürür Bu nâzenin kalp, bu titrek, bu ince... Cefânın örneği, seni sevince. Yanık türküler söyleyip her gece Yüzümde yaralı bir ceylan yürür GÜL, dalıyla güzel ah GÜL dalıyla Süslesen mezarım âh GÜL dalıyla Ezilmiş yüreği, yorgun halıyla Yüzümde yaralı bir ceylan yürür İncecik yaprağı tüle benzeyen Var mı bir çiçek daha GÜL'e benzeyen Benzi sararmış, küle benzeyen Yüzümde yaralı bir ceylan yürür Bilmem ki nesin, hayâl mi, düş müsün Donmuş mu dudağın, gülüm, üşümüş müsün Gâm yollarından geçip de gün be gün Yüzümde yaralı bir ceylan yürür Ağlasın bahçemde goncalar güller Seni benden alıp ele verdiler Sormayın alnımda neden çizgiler Yüzümde yaralı bir ceylan yürür Kime ne bu derdi kendim seçtimse Aşk pınarından ilk su içtimse Mutlu sanırlar; oysa bilmez ki hiç kimse Yüzümde yaralı bir ceylan yürür Aşkın bir zindan bende dört duvar Ne yana baksam da hep hayâlin var Sarar da rûhumu bu dinmez efkâr Yüzümde yaralı bir ceylan yürür Unutulmaz yârin o kalem kaşları Öpüşü, iç çekişi, ne göz yaşları Penceremde yorgun ARDIÇ kuşları; Yüzümde yaralı bir ceylan yürür. 2005 Mehmet Akif Ardıç |
...Deniz Kokusu (Nesir Şiir)
'Martı'ya' Ben, anlamsız öyküler için yaratılmışım. Ne başı belli, ne de sonu... Çekingen, tutuk, korkulu, yarım... Ben, anlamsız öyküler için, bu dağınık bedeni... Hiç yaklaşmamıştım bu kadar sana. Hiç korkular yüreğimi böyle sarmamıştı. Gözlerimi açtım ve kapadım. Bütün asır, bir 'görüntü'den ibaret... Karanlığın gürültüsü var sokaklarımda.. Bütün mahfillerde ben koşuyorum. Bir kırgın gibi baktı yüzüme sevdalar; oysa ben ayrılığı hiç bu kadar sevmemiştim... Uzandığım bütün yıldızlar yalancı çıktı. Bütün gölgeler yürüdü bedenlerime. Sadece bir pencere sonuna kadar açıktı. Dokundun bütün sıcaklığınla duvardan etime... Seni hiç bu kadar sevmemiştim. Diyorum ya, a benim kahverengim... Gölgeler, saçlarından yürüdü gözlerime. Saçılan tenine a benim kül rengim... Bütün Deniz'lerde ben yüzüyordum; bütün aşklarda benim kokum... Tenimden sahillerdi gözkapaklarına ördüğüm! İyi ki geldin! Dedim ya, sevmesen, sadece bir hayâldi bütün sevişlerin. Sevmesen, beni hiç sevmesen... Hiç sormasan o göğsünde büyüttüğün ben kimdim? Bir 'sığınak'ta sonsuz köşe kapmacaydı; ben, korkularım ve kendim... İşte yine söylüyorum. A benim kahverengim. Bütün dudaklarımla söylüyorum ve bütün günahlarımla - ki günahlar benim sonsuz yarım... - Seni seviyorum! Seni seviyorum bütün tüm MARTI'lar gibi; çığlığı karışmış rüzgârların. Seni seviyorum bütün yollar gibi ve Deniz'e akan fırtınanın... Gözlerin, hoşgeldi küstah sevgilerin bereketine. Gözlerin, Deniz'lerin yerine; ben, içinde bir serâbın. Hoşgeldi gözlerin, bu yarım bırakılmış sevdalar ülkesine... 2001, Kahraman Maraş Mehmet Akif Ardıç |
...Gecenin Kemanı (Nesir Şiir)
Ve gecenin kemanı, beynimde kahrolan kırıklık, ayışığı ve senin için çalacak yine. Sen yine düşlerimdeki kelebek; ben, yine sana en güzel kelimeleri deren âşığın. Gecenin kemanı, anılar için çalacak; sen, elinde güllerle bana koşacaksın ve bitmeyen bir şiir daha çiçeklerle doğacak. Bir damla gözyaşım, sana bıraktığım hediyem olacak. Bitti sanacak beynim; hayatımın orta yerinde saçlarındaki beyazlarla yüzüme kederle bakacaksın. Korkuyla, gitme diyeceksin, gitme... Bense susacağım. Elimdeki titremeyi duyacaksın yüzünü okşarken, belki anlayacaksın. Son bir defa bakacağım o simsiyah gözlerine. Ve gecenin tû'lunda Ay, beni çağıracak, düşüverecek parmaklarım saçlarının teline... İşte, işte o an öpmek isteyeceğim seni. Başımı omuzlarımdan kaldıracağım. Gülümseyeyeceğim zoraki. Göğsümdeki al 'gonca'yı usulca saçlarına takacağım; ak saçların yeniden canlanacak, kırış kırış çizgileri öpeceğim bir öpüşte çehrenden. Sonra koparacak seni benden ellerim, güle güle diyeceğim sana. Kanayan kalbim ağlamayacak belki seni de ağlatırım diye. Gülümseyeceğim o an, sen anlayacaksın için için ağladığımı. Dokunmak isteyeceksin ellerime ama ben arkamı dönüp gideceğim.Gözyaşlarımı tâ içime, seni sakladığım yere akıtacağım. Gideceğim bitkin ve hasta. Ve gecenin kemanı, beynimde kahrolan kırıklık, ayışığı ve senin için çalacak yine. Sen yine düşlerimdeki kelebek; ben, yine sana en güzel kelimeleri deren âşığın. Gecenin kemanı, anılar için çalacak; sen, elinde güllerle bana koşacaksın ve bitmeyen bir şiir daha çiçeklerle doğacak. Bir damla gözyaşım, sana bıraktığım hediyem olacak. Ayna Dergisi, 2000 Mehmet Akif Ardıç |
...Gözbebeği
Nerdesin, Hangi kahrolası yerdesin şimdi? Ben tutuşmakta kanlı güllere, Sen yabancı ellerdesin. Uykunun hangi tatlı yerinde, Bir yangının hangi sıcak külündesin? Gölge'sin, silüet'sin, kahret'sin; Kahretsin! Nerdesin? Belki sıcak ve temiz bir yatakta, Dalarken geceleyin gamlı gökyüzüne; Seyrederken pencerenin kenarında Yaralı bir ebabil kuşunu.. Uzakken yalnızlık dolu bir çift gözbebeğinden Akarken ve dudaklarıma kandan alevden İçer gibi gözyaşımı İçer gibi gözyaşımı Gözyaşlarımın donup donup kırıldığı O meçhul yerdesin O meçhul yerdesin 23.02.1999, Salı Mehmet Akif Ardıç |
...Gülüm
Gündüzlerim gece oldu gülüm. Ölümüm, sevdâm ölünce oldu. Sana, dünü düşünüp de anmak, bana aşk, sevdânla yanmak oldu. Fikirlerim, ince oldu gülüm. Sensizliğim bana düşünce oldu. En mutlu günüm, sen gülünce oldu. Sen gülünce ay oldu, yıldız oldu, gün oldu. Zülfün, gönlüme kement, gözlerim hasrete sürgün oldu. Yıllar, muallakta kaybolup tek gün oldu. Bana anlamak düştü gülüm! Dudaklarım dudaklarınla nasıl öpüştü. Yüreğime sorsan, bir yerlerde kuşlar havalanıp ötüştü. Aklıma sorsan,yalnızca bir anlık bir düştü! Yazgımızı hasret bölüştü gülüm! Katre deyince, sinemize bir sızı düştü! Gönlümüze hüzünler hazzı düştü. Kurşun, en ince yerden vurdu sineyi; Ozan düştü, sazı düştü! Dertler bile eğlence oldu gülüm. Sensizlik, gönlüme kara bir pençe oldu. Düğün oldu, meclis oldu, ölüm oldu. Bir kerecik aklım almadı gülüm, Etrâfımda dönen dünyâ, yaşadığın gönlüme sığmadı! Göz pınarlarımı sele verdiğinde, gayrı aleme başka yağmur yağmadı. Bir yan bakışınla, ne silaha itibar kaldı Ne dar ağacına bir lüzum... Adın türkülerde ah le yâr kaldı. Bu yürek, senle olmaktan bahtiyâr kaldı. Sanma sevdâm hiç söndü gülümmm, Sanma bir tel bile eksildi hasretinden! Saçlarıma aksi karlar düşünce oldu. Zaman, çizgisini yitirdi gülümmm; ne sonra, ne önce oldu. An bitti, hicrân bitmedi! Bütün güller soldu da şu gönlümdeki o gül hiç solmadı. Hüznüm, bahâra dönüştü gülümmm, kuşlar öttü bağımda, yemyeşil çimenleri papatyalar örttü. Bembeyaz atlar salındı vadime. Ne vaadine bir sitem, ne bir vuslat hayâline. Beni bir mecnûn hâline bir öpüşün itti gülüm! Kahkaha demlerinde kalbime bir dolu kân düştü. Râkîbe gül vuslâtın, bana görgüsüz bir hicrân düştü. Bülbüle gurbeti kendi özü âşiyân düştü. Hancı düştü, han düştü. Yeminlerimiz, yazgıya yalancı düştü! ! ! Dün tek yürek iki sevgili, bugün nasıl iki yabancı düştü? ? Sitem değil hâl yâr. Kelam değil kâl yâr. Kalemimi kırsan ne var; merhametin gönlüme savcı düştü! Bu aşk vadisinde, Ceylan vurdu avcı düştü Sormayana ne bir tek taş Sorana vuslatın bin dârağacı düştü gülüm! Vuslat hânemize sen öldün, bin acı düştü 2004 Mehmet Akif Ardıç |
...Haberin Var mı?
yollar bekledim varlığının gölgesi düşen umutlar saldım kırlangıçlarla hiç dönmediler hüznün en koyusuna kamburu düşen bir meczûb gibi sığındım bakışlarına gözlerin beni görmediler haydi, şimdi bu titrek beşiği sallayan mumdan ellerin nerdeler, nerdeler söyle bana rengine gün değmemiş o mağrur kanatların koruduğu o mağrur kanatların beni boğduğu dirilip her yanımdan sardığı beni bu zayıf ışık; bu derbeder Bu; işlediğin mendili dilenmişl söyle bana bu benzi soluk ne eder, ne eder! ben beklerim bu sevdâyı başucunda sen gözlerini de alıp gidersin bitmez biliyorum yüreğinde o merhamet biliyorum yüreğin gitmek istemez ayışığı emzirirken pişmanlığımı ardından umutlar.. herşey giderken yine de vazgeçmem cinâyetinden ben böyle her akşam silinip teninden göğsünde yürürüm haberin var mı? 2003 Mehmet Akif Ardıç |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 12:54 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.