![]() |
Orienteering
TARİHÇE: Türkçeleştirme önerisi olan arkadaşlar için bilgi: Sonu -ing'le bitse dahi İngilizce bir kelime değil. İsveç'den geliyor ve yön bulma anlamına geliyor. Dünyada 58 ülkede ulusal federasyonu var. Her ülkede aynı adla biliniyor. Nasıl "Kano"yu Eskimo dilinden, "futbol"u İngilizce'den almışsak bunu da böyle kabul etmeliyiz. Dünyada yaklaşık 200 yıllık bir geçmişi bulunan orienteering, ilk olarak İskandinav ülkelerinden çıktığı içinmidir bilinmez dünya sıralamasında da hala en başarılı sporcular İskandinavlar. Orienteering rüştünü ispat ettikten sonra 1977'de olimpik bir spor dalı olarak kabul edildi. Halen tüm dünyada her yaştan, her cinsten, her meslekten milyonlarca insan bu sporla ilgilenmekte. Türkiye'de de askerler, polisler, izciler, üniversitelerin spor bölümleri gibi kendi içlerine kapalı çevrelerde 1970'li yıllardan beri yapılıyor. Orienteering, önceleri zorlu doğa koşullarında yapılıyordu. Daha sonraları kapalı mekanlara taşınarak hazine avı adı altında daha basit, problem çözmeye yönelik, takım çalışmasını destekleyen şekillerde yapılmaya başlandı. En iyiler: Dünyada Erkeklerde en iyi 10 1. Bjørnar Valstad NOR 2. Michael Mamleev RUS 3. Mats Haldin FIN 4. Pasi Ikonen FIN 5. Jani Lakanen FIN 6. Yuri Omeltchenko UKR 7. Thomas Bührer SUI 8. Holger Hott Johansen NOR 9. Gábor Domonyik HUN 10. Jamie Stevenson GBR Dünyada Kadınlarda en iyi 10 1. Simone Luder SUI 2. Vroni Koenig-Salmi SUI 3. Hanne Staff NOR 4. Gunilla Svärd SWE 5. Katarina Smith SWE 6. Heather Monro GBR 7. Karin Hellman SWE 8. Emma Engstrand SWE 9. Birgitte Husebye NOR 10. Brigitte Wolf SUI Türkiye'de en iyi 10 1. Ferhan Karaca 2. Süleyman Demirel 3. İlyas Avcı 4. Osman Filiz 5. Fatih Özdemir 6. Veysel Güler 7. Musa Erdoğan 8. Mehmet Küçükçolak 9. İrfan Balaban 10. Cüneyt Budak MALZEME: Orienteeringe başlamak için bütün ihtiyacınız; bir pusula, bir harita ve spor kıyafetler. Altimetre, GPS kullanmak gerekmiyor. Harita, modern orienteeringin olmazsa olmaz şartıdır. Eger civarınızda orienteering haritası yapılmış bölge yoksa bu sporu yapma şansınız yok maalesef. Bölgenizde, şehrinizde birlik olun herşeyden önce harita yaptırmaya çalışın. Bu haritalar ancak özel orienteering harita yapımcıları tarafından yapılabiliyor. Meslekleri bu. Bu adamlardan dünyada fazla yok. Belki 50 tane. Ülke ülke dolaşıp harita yapıyorlar. Böyle bir haritanın yapılması icin önce 1:10.000’lik ve üzerinde eşyükselti çizgileri olan temel harita lazım. Bunu sizin bulmanız gerekiyor. Belediye’den, orman bölge müdürlüğünden ya da başka bir yerden. Temel haritanız yoksa orienteering haritası yapımcıları bir işe yaramıyor. Temel harita üzerine bir harita yapımcısı arazide çalışıp onu orienteering haritası haline getiriyor. Gündüz arazide çalışıp akşamları çizdiklerini bilgisayara taşıyor. Araziyi bir oya gibi işliyor. 1m yüksekliğinde bir kaya, 2 m2’lik bir ıslak alan bile tek tek işleniyor. Bir uzman haritacı 1 haftada iyi hava koşullarında ancak 1 km2 alan haritalayabiliyor. Eskiden orienteering’de çok uzun mesafeleri koşmak marifetmiş. Şimdi gelişen haritacılık ve teknik sayesinde ufak alanda sürat ve doğru yol kararları vermek önemli. Büyük yarışlarda bir yerde birkaç saniye takılmanız sıralamada yerinizi hemen değişmesine sebep olabilir. NEREDE YAPILIR? Özel bir saha gerekmediği için , orienteering ormanlık arazilerden, çöllere, kapalı parklardan, çalılık alanlara kadar dünyanın her yerinde yapılabilen bir spor. International Orienteering Federation (IOF)’un belirlediği 4 ana çeşit Orienteering branşı var: Foot -Orienteering: Tabanvay orienteering de diyebiliriz. Koşarak ya da yürüyerek yapılanına deniyor. Mountain-bike Orienteering: Adından belli. Gittikçe yayılan bir spor. Harita ve pusula gidona takılıyor. Ski-Orienteering: Kuzey disiplini kayağı ile yapılıyor. İki elde kayak batonları olduğu için harita ve pusula korse gibi göğüse monte edilen ve yarışmacının yüzüne doğru duran bir alete takılıyor. Park-Orienteering: Orienteering seyir sporu olmadığı için tv’den naklen yayınlanamıyor. Ancak start ve finish çekilebiliyor. Bu yüzden, orienteering’i Olimpiyatlara sokmaya çalışanlar park-orienteering’i icat etmişler. Bu yarışlar çoğu zaman şehrin ortasında bir parkta yapılıyor. Profesyonel orienteering’cileri yarıştırıp kameralar ile çekiyorlar. Park-O orienteering’i geniş halk kitlelerine bu sporu sevdirme amacı ile de yapılıyor. Çevresinde ormanlık alan bulunmayan metropoller için ideal. Orienteering'in bir de türleri var.. Normal: Zamana karşı olan yarışlar. Bu türde arazideki tüm kontrol noktalarının bulunmuş olması lazım. Bir nokta yanlış ya da eksik olarak kontrol kartına zımbalanmışsa diskalifiye olunuyor. Bu tür yarışlarda herkesin deneyimli olması lazım. Skor-orienteering: Maksimum puan toplama esasına göre yapılır. Yeni başlayanların katıldığı yarışlar için tavsiye edilir. Her noktanın bir değeri vardır. Zaman önceden belirlenmiştir. Bu zamanı aşanlar ceza puanı alırlar. Relay orienteering: Bayrak yarışı şeklinde yapılır. Ekipler halinde yarışılır. Ekibin her elemanı araziye sıra ile çıkar ve kendine ayrılmış noktaları bulmaya çalışır. FAYDALI BİLGİLER: Orienteering yarışı nasıl yapılır? Önceden özel haritası çıkarılmış olan bir arazide diyelim 15 tane kontrol noktası yerleştirilmiş olsun. Noktalar bir orienteering bayrağı (kavuniçi-beyaz 30cmx30m ebatında) ve bir zımbadan oluşmakta. Bu noktalar haritada işaretli. Yarışmacının görevi start aldıktan sonra bu noktaları harita okuyarak, pusula kullanarak bulmak ve en kısa zamanda bitiş noktasına gelmek. Doğru noktayı bulduğunuz anda elinizdeki kontrol kartının ilgili kutusunu o noktadaki zımba ile deliyorsunuz. 15 noktayı da bulduysanız yani elinizdeki kartın üzerine 15 noktanın zımbasını bastıysanız, bitiş noktasına geldiğinizde hakemler sizin noktaları bulup bulmadığınızı ellerindeki anahtar karttan kontrol eder.Bu işlemi en kısa sürede yapan kazanır. Ormanda kaybolan oluyor mu? Kaybolmayan oluyor mu diye sormalı? Nasıl ki yürümek düşe kalka öğrenilirse, orienteering de kaybola kaybola öğrenilir. Ancak orienteering'de kaybolmaktan kasıt, yerini şaşırıp yarışta zaman kaybetmek. Harita ve yön bulma becerilerinizi geliştirdikçe ormanlar sizin eviniz olacak, kırmızı şapkalı kız fobisinden kurtulacaksınız. Kurtlar sizden korkmaya başlayacak. Start: Yarışmacıların start anında bir pusulası olması lazım. Harita ve kontrol kartı start anında size veriliyor.İşte o anda zamanınız başlıyor. Her iki dakikada bir kişi start alabiliyor. Start saatiniz, dakikası ile elinizdeki kontrol kartınıza kaydediliyor. Bitirdiğinizde bitiş zamanı yazılıyor. Aradaki fark sizin zamanınız oluyor. Kontrol kartını kaybetmemeniz lazım. Yoksa diskalifiye olursunuz. Yarış alanı 1km2 ile 10km2 arası değişebilir. Aynı yarış alanında değişik zorlukta parkurlar olabilir. Parkur: Yarışlarda noktalar öyle bir yerleştiriliyor ki sırasıyla takip ettiğinizde birinin peşi sıra gelen noktalardan oluşan bir rotayı tamamlamış oluyorsunuz. Birbirini takip eden iki nokta arasındaki mesafe nadiren 1km'yi geçer. Modern Orienteering eskiden sanıldığı gibi haldır haldır koşma değildir. Parkur zorlukları: Parkur zorlukları uzunluklarına ve noktaların arazide konduğu yerlere göre değişiyor. Örneğin kolay bir parkur toplam 2 km uzunluğunda olabilir ve noktalar patika yanlarına ya da bir derenin kıvrımı gibi bariz noktalara yerleştirilir. Orta zorlukta parkurlar 6 km civarında olur. Noktalar patika ve bariz doğa şekillerinden uzakta olur. Büyük yarışlarda 12 km civarı parkurlar var. Bu tür yarışlarda, özellikle zor parkurlarda yer şekillerini ve haritayı çok iyi okumak lazım.Çünkü noktalar çok şaşırtıcı ve civarında bariz bir şekil olmayan yerlere yerleştiriliyor! http://img50.imageshack.us/img50/407/o1dx1.jpg http://img50.imageshack.us/img50/4766/o2ld4.jpg |
Skeleton
http://img238.imageshack.us/img238/2623/ske1vz3.jpg http://img443.imageshack.us/img443/8248/ske2hn8.jpg
http://img429.imageshack.us/img429/8296/ske4sw3.jpg http://img429.imageshack.us/img429/7940/ske3od8.jpg http://img443.imageshack.us/img443/9572/ske5zt4.jpg Skeleton, İngilizce "İskelet" kelimesinden türetilmiştir. Bu deyim, 19.yy'ın 80'li yıllarından seri kullanılan, karın üstünde sürülen ve yönlendirilen kızağı ifade etmektedir. Bu kızağın kapalı çelik rayları olup, iz uzunluğu 38 cm'dir ve sürücüsü ile birlikte maksimum 120 kg ağırlığında olabilir. Sporcu, kızağını ağırlık verme suretiyle yönetir. Sporcu, kasket, yumuşak döşemeli yarış giysisi, eldiven ve yön vermeyle frenlemede kullanılmak üzere demirli ayakkabı kullanmaktadır. St. Moritz (İsviçre) Cresta-Run Pistinde bu sporcular 120 km/s 'ten fazla hız yapabilmektedirler. |
Air Race
Air Race, dünyanın en yetenekli pilotlarının, hız, mükemmeliyet ve yeteneğe dayalı bir yarışta boy ölçüştüğü heyecan dolu bir etkinlik.
Yarışma, “air racing” adlı yeni, dinamik bir uçuş dalını içeriyor. “Air racing” de amaç, gökyüzündeki zorlu bir engelli parkuru mümkün olan en kısa süre içinde geçmek. Zamana karşı ayrı ayrı yarışan pilotlar, “hava geçitleri” olarak bilinen özel tasarlanmış 20 metre yüksekliğindeki şişme kulelerden oluşan bir slalom parkurunu dar manevralarla tamamlamak zorundalar. Air Race sadece hız değil, mükemmel kontrol da istiyor. En ufak hata bile ceza puanıyla sonuçlanabiliyor. Saatte 400 km.yi aşabilen hızlarda yere yakın uçarken, bir yandan da engellerden geçmek için, dünyada ancak sayılı pilotun sahip olduğu müthiş bir yetenek lazım. İşte bu yüzden de pilotlar, deneyim ve uzmanlıklarına bakılarak özel olarak seçiliyor. Bu pilotlar mesleklerinin doruğundalar. Öyle de olmak zorundalar. Çünkü Air Race, onların uçuş kabiliyetleriyle ilgili çok yüksek taleplerde bulunuyor. Ayrıca 10G’ye çıkabilen hızlanma kuvvetine de dayanmalılar. Hata yapma lüksü yok. ‘Air Race’i izleyiciler için böylesine heyecanlı ve ilginç kılan şey, yarışmanın yerdeki izleyicilere yakınlığı. Uçakların görece olarak sıkışık bir parkurda alçaktan uçmaları, insanların bütün aksiyonu bire bir yaşayabilmelerine olanak veriyor. Air Race fikrini ilk ortaya atan Red Bull oldu. Red Bull, daha sonra bu konsepti geliştirmek için Macar pilot Peter Besenyei ile temasa geçti. İlk Red Bull Air Race, 2003 yılında, Avusturya Zeltweg’deki AirPower’da gerçekleşti ve büyük bir başarı olarak tarihe geçti. Bu yarışın büyük bir potansiyeli olduğu belli olmuştu. Bunu izleyen Air Race’ler de Macaristan, İngiltere ve ABD’de gerçekleşti. O zamandan bu yana da yarışma evrim geçirerek şimdiki formatına dönüştü: Red Bull Air Race Dünya Serileri. İlk Dünya Serileri 2005 yılında start aldı. Seriler boyunca dünyanın 7 değişik ülkesinde, dünyaca tanınmış 10 pilot yarıştı. 2006 Red Bull Air Race Dünya Serilerine katılacak 11 pilot, dünyanın 9 muhteşem mekanında yarışacak. ‘Air race’lerin kökleri aslında ABD’ye dayanıyor; ama tek hedefin hız olduğu o yarışlardan farklı olarak, Red Bull Air Race zorluğa yeni bir boyut daha katıyor: beceri. Pilotlar, dünya yüzündeki en hafif, en çevik ve en hassas uçakları kullanıyorlar; ama Red Bull Air Race Dünya Serilerinin yeni şampiyonunun kim olacağını esas belirleyecek olan, pilotun dayanıklılığı ve becerisi… http://img125.imageshack.us/img125/2119/air1it8.jpg http://img125.imageshack.us/img125/9454/air5hs0.jpg http://img20.imageshack.us/img20/634/air4ss7.jpg |
Sudaki Girdap:.
Yazı: Neil Shea Fotoğraf: Stephen L. Alvarez Dünyanın farklı ülkelerinden 12 maceracı, Papua Yeni Gine açıklarındaki bir adada, yağmur ormanlarının derinliklerinde inanılmaz bir hızla ilerleyen yeraltı sularının oyduğu nehir mağaralarını keşfetti. Köpüklü, beyaz su zaten yüzeyde de yeterince ürkütücüdür. Bir nehri yeraltına, kireçtaşından karanlık tünellere boşalttığınızı düşünün. İşte asıl o zaman korkunç olur. New Britain Adası; yağmur ormanlarının derinlikleri. Rapidler yeryüzünün en büyük, en ıssız nehir mağaraları arasında yer alan devasa geçitlerde müthiş bir hızla ilerliyor... Papua Yeni Gine açıklarındaki adanın mağaralarına ulaşmak için kâşifler önce devasa –çökme– dolinlere inmek zorunda. Bu çukurlar, yılda tahmini 5500 milimetre yağış alan bölgede, yeraltına sızan suların çözünebilir kayada yarattığı çökme sonucu oluşmuş. Yukarıdan, çarpma etkisiyle oluşmuş kraterler gibi görünüyorlar; sanki uzun yıllar önce ormana göktaşı yağmuru yağmış gibi... İngiliz mağaracı David Gill, “Tehlikeli bir çukurun dibinde, bembeyaz köpüklü suyu görünce insan korkuyor,” diyor. Elektrik mühendisi olarak görev yapan Gill, mağaracılığı Derbyshire'ın (İngiltere) ıslak, soğuk çukurları ve terk edilmiş kurşun madenlerinde kendi kendine öğrenmiş. Nehir mağaralarının ezici güzelliğini ise 22 yıl önce New Britain'da, Nakanai Dağları'ndaki Nare adlı doline giden bir ekibe liderlik yaptığı sırada görmüş. Ve Gill geçtiğimiz Ocak ayında –yanında İngiltere, Fransa ve ABD'den gelen 11 maceracı daha olmak üzere– adadaki en büyük dolinlerden birini, genişliği 800 metreyi bulan Ora'yı, iki ay sürecek bir keşif gezisinde incelemek için Nakanai'ye geri döndü. Ekibin amacı: Ora'nın tabanındaki mağaranın derinliklerini zorlamak, devasa galerilerini haritalandırmak ve mağarayı oyarak içinden geçen nehri –mümkünse sonuna kadar– izlemek. |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 11:12 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.