![]() |
ATEŞLERDEN GEÇEN KİM
I İşte orada Mescid-i Aksa Orada inceden inceye bir ağrı Süleyman mülküne gözyaşı düştü Nasıl da kalbinde fırtınalar kopmuştu Belkıs’ın Nasıl da düşmüştü yola ilk mektup ile Dağ taş bir ordu. Süleyman mülküne gözyaşı düştü Ağıt oldu yaşamak Zulüm oldu yaşamak. Ölüm bir başka ölümün içindedir Tahammül olmuştur artık anaların gözyaşlarında Bu her anı vurulmak olan göğsünden bir gencin Adım atmak Davut gibi. Bir adım daha Hani yola düşenlerin nağrası hani kardeşlerim Bu zulme inen kırbaç bu sonu berrak olan imge. İşte orada Mescid-i Aksa Orada inceden inceye bir ağrı Ah kalbim Ateşlerden geçen kim Yollara düşen kim?.. II Peki kim verecek göğsünü kurşunlara Kim çıkacak bu şehrin ortasından Kardeşlerim: “Fitne kalmayıncaya kadar” Güzellik oluncaya kadar Esenlik oluncaya kadar Kim verecek göğsünü kurşunlara. Buluşmaya gidiyoruz diyecek olsa birimiz Parıldasa, saçılsa lavlar bakışlarımızdan Bize gelse yeğinlik bize gelse cömertlik Serazat bir aşk ile düşerken yollara Volkan gibi hazırlanıyorken Tahammülü zor çarşılarda Sanki ötresi düşmüş bir harf Buluşmaya gidiyoruz diyecek olsa birimiz. Ama olmuyor. Dağlara gitmiyor haber Şehirlerin macerası fena Meydanlara musallat olan pus dağılmıyor Ama olmuyor. İnce bir sızı olarak giriyor hayatıma Buluşmaya gidiyoruz diyecek olsa birimiz Dağ, ırmak, deniz. |
AYNALAR
Ah nasıl da ölümler buldunuz kendinize nasıl da Nerede gözünüz nerede kulağınız nerede kalbiniz Sahi nerede kalmıştınız siz İşte bir daha giriyoruz ilk yaza Bir daha akşam oluyor Bir daha çığlığı duyuluyor mu şeytanın. Kırk bin kere maşallah diyorum Kimse bakmasın kimsenin aynasından kendine Buyursun burnundan soluyarak Deccal gelsin Şeytan gelsin Ateşi harlı Ateşi kendinden Aman ha aynalar çatlamasın aniden. Ah aynacı kalbimi alsan da aynaya Baksam baksam ağlasam Korkuyorum ey dağlar umuyorum ey dağlar Geldi oturdu ayak ayak üstüne attı Başladı anlatmaya putunu Ama nasıl ama nasıl ama nasıl dedim Hep o eski bildik masal Al putunu başına çal Ah aynacı kalbimi alsan da aynaya Baksam baksam ağlasam. Kahramanca bir duruşu vardı aynaya karşı Uçurtuyor gibi hayallerini zakkum Ağzını açıyor zebani Kömür karası vede ölünmemiş darağacı Üstelik haytanın biri Kendine başka buluyor ölümleri Belki de bu uğultulu kara fücur besteler Belki de bu beton yığını evler Bu vapur dumanları İşkenceler. Aynaya baktım yok oldu kocaman dilli dev Bu kadar mı olur ancak kime ne olmak fiili Çarşının kalbine merhamet ola Merhamet ola çarşının kalbine ey Sarı başak doyur beni çoğalt hüznümü benim. |
Aşk
vurulmuş bir kuş yüreği midir ki içinde köz kaynatıp durur. Var git uzaksa kaf dağı gücün kuvvetin yaşamak üstüne ne var ne yok söyle. Aşk yoksa bir koşu ateşe at kendini denize boğul bir koşu yarlardan aşağı bırak soğuk sürüngen ol gözün kulağın elin hatmi çiçeği bile olamamış yüzün ortaya çıksın kelebek ayağa kalksın atlas ve ipek uçuversin. Ha, nabzın atıyorsa birde yüzüne değiyorsa rüzgâr aşk varsa bir zamanda yaşamak üstüne ne var ne yok söyle. |
BAKİYELER
Kim söylerse söylesin Atlar ile atların arası gün doğarken Kurşun boyu kadardır Dedemin düştüğü yerde. Kar çok yağarmış o zamanlar O zamanlar hüzün yılları Ayaz haşin bir kırbaç gibi iner Rüzgâr uğultuyla esermiş Bingöl dört dağ içinde Dağlar dağlar içinde Haberler nakış içinde Uzun bir ezginin saltanatıyla Gelir konarmış yüzüne anamın Daha biz emzirilmeden çok önceleri Bismillah. Ayazlardan kırağılardan şimşeklerden sonra Kaşa taşa kazıldı eşkalimiz Kara kara üstümüze bulutlar Baktım değişmemiştir macerası hayatımızın Ben ona selam verdim O bana selam. |
BEĞEN BEĞEN AL
İçimizde kaynıyor daima Genişliyor dağılıyor ateş oluyor Kanımıza karışıyor Karışıyor sonra dünyamız bizim. Olsun karışıversin ırmaklar Ölüsü dirisi beşi onu biryerde Hangi renkten isterdiniz bayım Hangi ırktan Beğen beğen al. Bu teknoloji harika Tahribatı mükemmel Telefatı müthiş Ölüm oranı yüksek İsabeti tam Üstelik sudan ucuz. Çocuklar mesela Kızlar kadınlar Çiçek çiçek bindallı elbiseler içinde Ürünün adı müthiş olmalı bayım Helyum gibi mesela, Hardal gibi Halepçe’de. Ama olsun Ulu orta sere serpe Çoluk çocuk Genç ihtiyar Eşiklerde caddelerde her yerde Bedenlerinde hiç darp izi olmamış Temiz ölülerdir bunlar Beğen beğen al. İlla ortadoğu illa ortadoğu İştahları kabartan olgu Beğen beğen al. |
BEKLEMEK SEVDA OLDU
Gelişin yangın gibi lavları taşır bize Yanarsa yüreğimiz kimler karışır bize Gel eyleme güzelim kadir bilir cananım Beklemek sevda oldu hasret yakışır bize. Ey beklenen gün ey kutlu gece ey ne zaman Ne zaman bir muştu bir haber ulaşır bize Yakar kavurur beni bu çok sesli ağıtlar Beklemek sevda oldu sabır yakışır bize. |
BEN SANA KAVUŞURUM
Senin gülümsemen yetişir bana Bir filiz verir dal olur yüreğimde Bin defa güç verir duruluğun Bir çiçek gibi nazlı boynun Ve de o güzelim huyun. Sana gönlümü verdim ya Gönlümü- Bilesin. Ellerimi uzattım ya sana doğru korkusuzca Benim kara yazılım Acı biledim günler boyu Bir sigaraya bin umut bağladım Bir damla suda ırmak oldum Yıkıldım, yenildim, güçlendim Sevdim- Bilesin. Deniz kıyısı Ağaç dibi Parmaklarımız birbirine değer Gözlerimiz bakışır Gün geceye kavuşur Karanlık aydınlığa Bulut buluta Yağmur toprağa Ben sana kavuşurum. |
BENDEN BEN İ
Güller açtı ey vefasız al hançerin vur beni Dünya mülkü aldatmadır cilvelenir elâ’dan Baş edemem bir toy candır ayartması var beni Vur beni, benden ben i kurtar beni beladan, |
BENİM EZELİ SEVDAM
İlkbahar ayartıyor beni Şehrin seremonisine kahkahayla giriyorum Benim ki iflah olmaz ezeli bir sevda Tutuyor cendereye alıyor kalbimi Kalbim ki çılgınca atmaktadır Püskürten bir yanardağ olmaktadır. İlkbahar ayartıyor beni İçimdeki o arsız merak o heyecan Ne olacaksa olsun artık Bir kıvılcım Nağrası yerle bir eden şimşek Böyle başlamalı böyle çıkmalı diyorum Şehrin ortasından muhteşem bir avazla Benim ezeli sevdam. |
BEYAZ ÜSTÜNE SİYAH
Hüznün şamatasını rüzgârlayıp Mağrur dağlara salıvermeli Diyebilmeli Hedef tahtası vaktin Esrik vuruşlarına Yaşanacaksa yaşamak olan Bayazidin doğusu Çarşıkapı. Kaçak açan çiçeklerin korkusu Sakıncalı molekül Utanmaz bir kırağı. |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 09:23 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.