![]() |
SANIK
Her aşkın bir numaralı sanığıyım Ya tutuklayın Ya da uzak durun benden Sakın aldanmayın sarışınların azalmasına Ve siz de şüphelenin karınızdan hakim bey Çünkü ben tanımadığım kadınları da sevmiştim Tenimde alev alev bir yalnızlık Ben tanıklık da yapamam ayrılıklara Tutuklayın beni hakim bey Bir kadın soyunmadan avukatlığıma |
ŞAKAYIK
kanayan bir yüreğin gözyaşlarıydı masanıza dökülen yağmur damlalarına alışık olmayan tam bir çiçekti adı şakayık tercihimi uzak iklimlerden yana da koysam onu almadın ya almayayım dokunuyor bana |
ŞİİR VE SEN
Habersiz bir yağmur gibi Her gün yağıyorsun içime Sevinçlerinde ucu ucuna yaşayan bir aydınlık Bana çocukların sevdiği bir denizi Önceliği uçurtmalara tanıyan gökyüzünü Yön arayıcılarının kullanmadığı geceyi Ve sadece yüzünden sevilen bir şehri getir Yoksa gelmem sana Ben aşkta önümü görmek isterim. Bir an önce ikna et o karanfili O şiirden çıkıp gelsin Ve eleştirmenlere söyle Edip Cansever türü bir incelik gösterip İncitmesinler ölen şairlerin şiirlerini Saygıdandır Biraz bekle hele bir ustalar uyusun Yoksa gelmem sana Sıkıyönetimlerde yalnız başına dolaşan Mahkemelerde tanıklığı kabul edilmeyen Ve bir kibrit alevinde İnce bir fikir gibi parlayan Her şairi barındıracak bir şiirin içine girip de Kapısını penceresini aralamadan Gelmem sana Şiir ve sen Öylesine nazlı ve duyarlısınız ki Sol yanımda tarafsız bir orman Sağ yanımda taraflı bir ağaç Çağır beni Derelerin denizleri görme düşü gibi Al beni Dışarısı yağmur İçimde bir yaprak büyür gibi |
YİTİK
kaç kadın çözülüp giderdi saçlarından uzamış kederleriyle kaç kadın çekip giderdi yaşamından gizlice ve kaç gündüz gecenin yarısıdır insan sevince saçları örülmeye muhtaç kız nereye nereye yaşamın ortasına tutturulmuş bu genç gülümseme nereye bozkır yaşamları kaç adam çekip giderdi yaşamından gizlice ve kaç gece gündüzün yarısıdır insan terkedilince |
YÜREĞİMİN ACEMİ ELLERİ
Yüreğinde yerini değiştirdiğin bir sevgiyle Bahçelerinde evlerin dinlendiği o yerdesin Bütün günahlarını biraraya toplayarak Uzakların neden sinsi birer bıçak gibi Durduğundan söz etmektesindir Sen şimdi camların ardında buğulanan gözlerinle Yağmura sarılacak kadar hüzünlüsündür Rüzgara alışık kavak ağaçları gibi sessiz Yüreğimin acemi elleri arasında Ufalanan ekmek gibisindir Bil ki bunlar bozkırca sezgilerden değildir Birazdan başına üşüşür yıldızlar Gecede ömrünü yarılayan kelebeklerin kırılmalarını duyarsın Eğer ağlayacaksan dilinin altına bir ağaç parçası yerleştir Güleceksen dudaklarını örtecek büyüklükte bir bulut bulunsun yanında Yerini yadırgayan bir ay dolanıyor gecede Karanlık desen ölçülü salmış susmalarını Aşkı utandıran bu hüzün de ne Sen benim yüreğimin acemi elleri arasında buğulanan ekmeğim değil miydin Sen değil miydin Bir çocuk yüzünden ekmeği öper gibi öptüğüm Haydi ince ayarlanmış bir gülümseme seç dudaklarına Çekip çevir şu karanlığı gözlerinle Kaldır başını Bak gökyüzüne Gökyüzü dedikleri ilkel maviliğe Mavilikte gizlenmiş bulut izlerine Say ki bu bir rüyaydı Say ki ben konuştum sen dinledin Beni merak etme Uzun ölümlerimi yarıladım bitmek üzere |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 07:35 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.