![]() |
TESTİ
Dolu bir testiydim ben, Başaşağı ettiniz beni; Eh, boşalıverdim derken... İyi mi ettiniz yani? Sevgiler vardı içimde Ezgiler vardı, iyilikler... Boşaltıverdiniz, hem de Düşürüp kırmaktan beter. Hoş, yine bir testiyim ben, Yine varım ama bomboş. |
YAŞARKEN
Ağaçların daha bu bahçelerde Bütün yemişleri dalda sarkıyor; Umutların mola verdiği yerde ******* bir nehir gibi akıyor. Baksan bir uzaklık var hangi yana, Hangi eşyaya dönsen boş bir ayna; Varmak istediğim uzak limana Gemiler beni almadan kalkıyor. Gelmedi gün daha, çalmadı saat, Daha uçurmuyor beni bu kanat; Sabırsızlanma, ey kapımdaki at! Güneş daha gözlerimi yakıyor. |
YOLDAN GEÇENLER
Bir rüyada yürür gibi geçerler Evimin önünden her akşam üstü Yüzleri bir duman gibi dağınık Sönmüş saçlarında son damla ışık Bir korkuları var gibi her akşam Evimin önünden geçerler onlar Ne sesleri ıslık çalan bir rüzgâr Ne de omuzları yalçın bir dağdır Ümit gözlerinde ölü bir bakış Sayha bir bükülüş dudaklarında Bulamadıkları nedir ki yaz, kış Dolaşırlar şehrin sokaklarında... Onlar - omuzları ne yalçın bir dağ Ne sesleri ıslık çalan bir rüzgâr - Bir rüya içinde gibi her akşam Kopan ve uzayan şekiller ile Sanki nehir gibi akmaktadırlar Derinden ruhları çağıran sese. |
Adamlar
Sönmüş saçlarında son damla ışık, Bir düşün içinde gibi her akşam -Ve yüzleri duman kadar dağınık Geçer bu sokaktan binlerce adam. Umut gözlerinde ölü bir bakış, Çığlık bir bükülüş dudaklarında; Bulamadıkları nedir ki, yaz kış Dolaşırlar şehrin sokaklarında? Sanki yalvaran bir duadır onlar, Belki tanrılara açık vesvese, Bir nehir. Bu nehir her akşam akar Derinden ruhları çağıran sese. |
Ayaklar
Ölmüş o, ayrı düşmüş sürüden, ayakları dışarda örtüden. Ölmüş herkes gibi ölen insan, Yalnız ayaklar kalmış yaşayan. Ardından ölüme düşen başın İki kardeş bakakalmış şaşkın. Der ki, bu ayakları görenler, Başım değilmiş düşünen meğer. Ayaklarım, az gide uz gide, Ayaklarım, ümitler peşinde! Yolcu ölmüş; işte ayaklar hür! Yolcu ölmüş; ayaklar düşünür... |
Ayışığı
Yüzün beyaz, abajur yeşil, gece mor; Esrimiş kalbim, şarkısını söylüyor. Her yanın avuçlarıma dökülüyor Çeşmeden akan suyun berraklığında. Dolaşan bir dudak mı var saçlarını? Ay tırmanıyor zeytin ağaçlarını. Sürü bulutlar gece yamaçlarını Otlayıp yayılıyor gök kırlığında. Üzerinden örtüyü mü çekti bir el? Gece ayaklarından akıp giden sel; Seyrine doyulmuyor ruhunun, güzel Bu manzara gibi, bu ayışığında... Yeniden yarattı seni gizli bir el! |
Balad
Yağmurlar dindiği zaman Geleceksin Ki karanlık ölümdür. Işığım söndüğü zaman Güleceksin Ki karanlık ölümdür. Karanlığımda dişlerin Parıldar ki Yine görüneceksin Kuraklığımda düşlerin Işıldar ki Yine arınacaksın. Bekliyeceğim elbette Gelişini Yaşamak başka nedir; İsterse ta kıyamete İlle seni Ki bu aşk başka nedir. Bütün ömrümüz onunla Böyle geçti; Toprakla gök arası, Varla yok arası öyle; Derken uçtu. Dranas yalvarası: Tanrım merhamet et kula. |
Bir Sokak
Dün gece lambaların kör ışığı içinde -Herkes ömründe bir kez olsun o yoldan geçer Bir sokağa düştüm ki her köşede bir gölge, Her pencerede bir baş, her kapıda bir fener. Onların iki yana dizili yüzlerinde Kalmamış gibiydi bir damla ışıktan eser Ve körler gibi, sanki elleriyle derinde Yitmiş hayallerini arıyorlardı yer yer. Balkonundan sarkarak biri: 'Yavrum, diyordu Hatırlamaz olmuşsun artık eski karını; Göğsümde geçirdiğin sevda akşamlarını.' Biri memelerini gösterip gülüyordu: 'Pencereme bakmadan geçme öyle, güzelim! Ben Leyla'dan sevdalı, Zeliha'dan güzelim... |
Büyük Olsun
Ben büyük şarkıları severim; büyük olsun. Deniz gibi, gökyüzü gibi herşey ve mahzun. Seviyorsam seni aşk ölümsüzdür gönlümce, Aşıksam kadınım değil tanrıçasın, ece. Denizler yolculuğa çağırır durur da beni Gitmem düşünerek geri döneceğim günü. Ben büyük rüzgarları severim; büyük olsun Aşkım da, özlemim de hepsi, herşey ve mahzun. İnsan bir yanınca Kerem misali yanmalı. Uykudan bile mahşer gününde uyanmalı. |
Esenlik Size
O gün bu gün size özendim Her yerde; hava, toprak, deniz. Bir serüvendi; gökteyseniz Çıktım, yok, yerdeyseniz indim. İlkin, size içkiyi tattırdım: Ömür boyunca sarhoşsunuz; Ne açsınız artık ne susuz. Sizsiz ben de susuz kalırdım. Size geceyi de öğrettim Onda düşlerle çoğaldınız; Yaşantıda yorgun ve yalnız Değilsiniz; sizi ürettim. Biterdi belki bir uykuyla Herşey ve tadından ötürü. Gördünüz ki bundan ileri Bir şey var çağıran tutkuyla. Çağırdım, çağırdım, çağırdım Bir böcek gibi titriyerek. Koştunuz tükeninceyedek Ha bir adım, daha bir adım... Sizi ölümle perçinledim Bana... ve sımsıkı ve sıcak; Üşürdünüz ah, çırılçıplak Ölüm döşeğinde; önledim. Size yani günahı sundum; Öptünüz ve güzelleştiniz. Çirkindiniz ilkin, tek ve pis. Irmak oldunuz; sizde yundum. Şimdi olay, hep ya hiç gibi, Vardan ve yoktan özge bir şey, Sevgiden de öte bir düzey; Olmak ya da olmamak belki. |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 11:48 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.