www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Eskiler (Arşiv) (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=188)
-   -   M.Fetullah Gülen (https://www.cakal.net/showthread.php?t=82126)

F.S.Mehmet1453 08-17-2007 12:35 PM

Aşk ve Vuslat

Şahlanırken doludizgin mavi hülyâlarla,
Duyar Cânân’ı rûh sihirli râyihalarla.
Sardıkça her yanı o füsunlu hâtıralar,
Köpürür dalga dalga vuslat tüten duygular...
Uzaklaştıkça kendine âit sahillerden,
Ağarır az ötede ufuk, ağarır birden...
Derken sarar her yanı Mâşuk’un câzibesi.
Duyulur tasavvurlar üstü sihirli sesi...
Varlık aşkla gürleyen bir mûsikî kesilir,
Gittikçe düğüm düğüm bir âleme erilir.
Artık her yerde o sırla gezer ki, büyülü,
Her manzarayla tüllenir Cânân’ın kâkülü...
Hislerde işveyle tüten bir üslûp duyulur
Ve insan uhrevîliğe sırlı bir yol bulur.
Düşünceleriyle hummâlı, rûhu pür neş’e,
Ziyâ püskürür, fecrin tepeleri peş peşe...
Rüyâ gibi bir iklime erilir ki; eşsiz,
Füsûnuyla kuşatır bir haz, her yanı sessiz.
Donakalır, sarı güller gibi alnında ter;
Sonra da bir ışığa erer ve her şey biter...
Solar bütün renkler; yeşil, mavi, pembe ve mor,
Mekân "lâ mekân" olur, zamanın nabzı durur.
Dökülür karanfil, yasemin, erguvan, zambak,
Menekşe, papatya, lâle ve gül yaprak yaprak.
Görülen bu rüyâ bitince her yan ağarır,
Rûh da, vuslata ereceği rıhtıma varır...
Anlar o zaman gâyenin Allah olduğunu;
Duyar, var olmanın zevkini duyanlar bunu...

F.S.Mehmet1453 08-17-2007 12:35 PM

Bahar Türküsü

Mevsim gelince bir bakarsın nevbâhar olur;
"Gül açar, bülbül öter" her yere lâlezâr olur.

Binbir râyiha ile soluklanır çiçekler,
Sermest dolaşır bu iklimde kuşlar, böcekler...

Ağaçlar semâa kalkar, okşar-geçer rüzgâr,
Rüzgâr nağmeleriyle her şey rakseder-oynar.

Ölümün ümîtle gülümsediği bu yerde,
Bahar, Cennet’in çehresinde ince bir perde.

Bu perdeyi aşan rûh Sonsuz’la bütünleşir,
Burada insan bütünüyle uhrevîleşir.

Artık çok sarp görünse de yollar ötelere,
Ne gam! Uçup gitmiş ruhlar için Cennet’lere...

Ufuklar daralsa, dünyâ sıksa da insanı,
Bambaşka genişlikler verir ona îmânı.

Arayanlar bulur burada sonsuz sükûnu,
Anlar ancak inançla gerilen ruhlar bunu...

Bir başka türlü bâdeyle mahmûrlaşan gözler,
Baharı seyreder ve Cennetlerde gezerler.

Ölürken de bunlar tohumlar gibi ölürler...
Sonra öteki baharda birbir dirilirler...

F.S.Mehmet1453 08-17-2007 12:35 PM

Batı Hayranlığı

Batı hayranlığı sis gibi ruhları sardı,
Tıpkı bir ölüm şoku insanımızın hâli;
Ülkenin geleceği karardıkça karardı,
Kimlerin omuzunda nesillerin vebâli?
Batı illizyonu bitevî ruhları sardı.
Mesâfelere takılmış iddiâlı ruhlar,
Fânus içinde yanan yalancı mumlara denk.
Şerit değiştirip duran bu şaşkın gürûhlar;
Hedefe varamayacaklar ölünceye dek,
Mesâfelere takılmış iddiâlı ruhlar...
Yüce Yaradan’a karşı küstahça bir yarış,
O’nun icraâtına rekâbet sevdâsında...
Kendi işinde alınan yol henüz bir karış,
Zavallı hiç aşılmaz bir yolun cefâsında:
Yüce Yaradan’a karşı küstahça bir yarış...
Fezâda milyonlarca ışık yılı her yana,
Görüp sezdiklerin nedir bu müthiş boşlukta?.
Bildiklerinle Hakk’ı ilân düşüyor sana...
Yoksa boğulacaksın bu ürperten çoklukta...
Fezâda milyonlarca ışık yılı yanyana...
Seni Yaradan’a ulaştırmayan mârifet,
Rûhuna şaşkınlık verir ilimler adına;
Öğrenip ışığa ermektir en büyük hikmet...
Sanmam insanoğlunu erdirsin murâdına,
Onu Yaradan’a ulaştırmayan mârifet...
Gözlerini kapayıp gerçeği görmeyenler,
Asırlarca koştular bir serap arkasında.
Bugün kalplerindeki ışığı söndürenler,
Anlayacaklar dünyânın öbür yakasında,
Gözlerini kapayıp gerçeği görmeyenler.!

F.S.Mehmet1453 08-17-2007 12:35 PM

Bayram Sevinci

Ölüm ayrılık ama, bize bayram sevinci,
Hoşnud ise Yaradan yolda bulunmuş inci.
Gözsüzlere bu dünyâ bir güzellik meşheri,
Germiş ağını her yörede ayrı bir peri...
Bu büyülü iklime kendini salan insan,
Serâzâd arzular içinde... ve zaman zaman;
Rûhunu sarar simsiyah perdesiyle yokluk,
İnkârcı ruhlar için her zamanki burukluk...
Ölüm bize dümdüz yol, onlara bir sarp yokuş;
Hak'ka varan yollarda yokuşlar bile pek hoş...
İnançsızın murâdı her zaman kâf dağında,
Dünyâ irem olsa da onunki sel ağında.
Biz de yatar kalkarız tıpkı ekinler gibi,
Onlarda devrilme ölüm, sarsan yel bir tipi...
Doğrulun kör yığınlar, doğrulun O’na dönün!
Gelmeden akın-karanın ayrılacağı gün...
Yaradan bağışlar, rahmeti kahrından artık,
Biraz döğünün kapısında ağlayın artık!
Ceyhun olan gözyaşı eritir dağı-taşı,
Gönülde hüzün ağı her ibâdetin başı...
Geril ibâdetle, uç semâvî ülkelere!
Ve eğilmesin başın yerdeki gölgelere..!
Yolda ölüm olsa da, bize bayram sevinci,
Hoşnud ise Yaradan yolda bulunmuş inci...

F.S.Mehmet1453 08-17-2007 12:36 PM

Başkasını

Bir göz ki görmüş O’nu, o görmez başkasını.
Bir can ki duymuş O’nu, o anmaz başkasını.
Yanıp yakılan insan, birkaç kere bir anda;
Sînesi kebâb ise, istemez başkasını.
Aşktır gönül üstâdı, döver rûhu havanda,
Bekleyip bulmuş ruhlar beklemez başkasını.
Gönül tahtların tahtı, Süleymânı muhabbet,
Muhabbete yol bulan, aramaz başkasını.
Her işi başka cevir bu ma’şûk u pür hiddet,
O’nda varlığa eren, var saymaz başkasını.
Biz O Şâha kul olduk, kulluğu cihân değer,
Kullukta fahir bulduk, bilmeyiz başkasını.
Bulduk en bulunmazı, eşi olmayan cânân,
Güzelliği nümâyân, görmeyiz başkasını.

F.S.Mehmet1453 08-17-2007 12:36 PM

Başı Tutan Gafiller

Üç beş şımarığın çılgınca mâcerâsına,
Kurban gitti millet, gitti Batı vebâsına.
İnsanlar doğranıyor, insanlarda sessizlik,
Bu ne hal İlâhî, nedir bu korkunç hissizlik?
Yanıyorken babasının yandığı ateşte,
Yok küçük bir gayret; yok olduğu kadar leşte...
En korkunç ümitsizlikle giderken ölüme,
Her şeyiyle pâymâl, her şeyiyle lime lime...
Meskenet içinde ölüyor önce vicdânı,
Sonra zilletle çıkıp gidiyor murdar canı.
Sanmam ola, insan için daha büyük hüsrân;
Kalmamış zerresi irfânın kör olmuş iz’ân.
Bir gün mâzînin o masmâvi semâlarında,
Rengârenk bayraklaşan rüyalarla ard-arda...
Durmadan güvercinler gibi kanat çırparken,
Yollar çığlık oldu inledi, bir sabah erken,
Dertle inledi sîneler, inledi derinden,
Ak kervan artık dönmeyecekti seferinden...

F.S.Mehmet1453 08-17-2007 12:36 PM

Beklenen Nevbahar

Mevsim döndü birdenbire bahar oldu hazân,
Gül kokularıyla esiyor esince rüzgâr.
Sonsuzluğa doğru akıyor tül pembe zaman,
Az ötede muhteşem günün şehrâyini var...

Pas tutmuş gündüzler artık bir bir çözülüyor;
Kara-buza inat ufukta sımsıcak bir yaz...
Her yörede murat üveykleri süzülüyor,
Rüyâları masmavi, ufukları bembeyaz...

Keşke güneş batmasa, asla gece olmasa!
Yollar eklense uç uca ötelere kadar!.
Karanlık bassa da, zeminin rengi solmasa!
Bir daha yalnız kalmasa asırlık yalnızlar..!

Doğan şu renk renk sabah sürsün asırlar boyu!
Yaşayalım hülyâlarımızı doya doya...
Ve hazır ısınmışken karanlıkların suyu,
Dalmasın irâdeler o öldüren uykuya...

Kızıllık yaslandı gurûba gayri zor işi,
Diyalektik yanıyor içinden mangal gibi...
Devriliyor peş peşe bâtılın dördü beşi,
En son göründü yalancı hülyâların dibi...

F.S.Mehmet1453 08-17-2007 12:37 PM

Ben Geldim

Kulluğum başımda billurdan bir tâç,
Kullukla erilmez pâyeye erdim.!
Kapında bu benden hep Sana muhtaç;
Aç kapını, tut elimden ben geldim!
Duydum büyünü en engin bir hazla,
Koşarken koşanlar Sana bin nazla;
Yöneldim ben bu perişan niyâzla,
Aç kapını, tut elimden ben geldim!
Kalmadı korkum yakından ıraktan,
Her şeyi çözen, çürüten topraktan;
Tek endişem var, o da son duraktan;
Aç kapını, tut elimden ben geldim!
Fikirde boşluk bir hudutsuz fezâ,
İnsan için ne dayanılmaz ezâ...
Bütün halâyık durunca niyâza,
Aç kapını, tut elimden ben geldim!
Ses ver, öteden nağmeler duyulsun!
Üns’ün akıp akıp rûhuma dolsun...
Yitirenler yitirdiğini bulsun,
Aç kapını, tut elimden ben geldim
Üst üste şafaklar söksün çöllerde,
Açsın bahtımın ikbâli her yerde;
Tıpkı bir tulû gibi perde perde,
Aç kapını, tut elimden ben geldim!
Doğup esince nûrun tepelerden,
Duyulduğunda nâmın kubbelerden;
Taşarken celâlin minarelerden,
Aç kapını, tut elimden ben geldim!
Hep uzak olsam da Sen yanımdaydın,
Bütün benliğime nûrunu yaydın;
Seninle olunca günlerim aydın,
Aç kapını, tut elimden ben geldim!
Ruhumda hafakan boynumda kement,
Hatırımı yakîninle ma’mûr et!
Halim sana ayân, eyle inâyet!
Aç kapını, tut elimden ben geldim!

F.S.Mehmet1453 08-17-2007 12:37 PM

Beni Yalnız Bırakma

Gönlüm gözüm Sen’in ile açılır,
Geçilmezler Sen’in ile geçilir,
Adın anılınca nurlar saçılır;

Doğ rûhuma beni hasretle yakma!
Hak aşkına kulun yalnız bırakma!

Ben bir kapıkulu, Sen de Sultansın,
Yolda kalmışlara Haktan emansın,
Ben bir cesed isem, Sen onda cansın;

Doğ ruhuma beni hasretle yakma!
Dost aşkına kulun yalnız bırakma!

Âşıklar ararlar Sen’i her yerde,
Dudağın şerbeti dermandır derde...
Ben bir dertli isem dermanım nerde?

Doğ rûhuma beni hasretle yakma!
Hak aşkına kulun yalnız bırakma!

Bir yüzü karayım pek çok vebâlim,
Düşe-kalka, kalmadı hiç mecâlim...
Bilmem ki ötede ne olur hâlim...?

Doğ rûhuma beni hasretle yakma!
Hak aşkına kulun yalnız bırakma!

Bir zaman mevsimler bütün bahardı,
Korkarım o günler bir bir karardı...
Merhamet! Yollarım bir sarpa sardı...

Doğ rûhuma beni hasretle yakma!
Dost aşkına kulun yalnız bırakma!

F.S.Mehmet1453 08-17-2007 12:37 PM

Benim Rabbim

Benim Rabbim benim Rabbim;
Sen’den başka yoktur Rabbim!
Dostluğunda vefa gördüm;
Sen’in vefan çoktur Rabbim!

Kapında bendeler Sen’in,
Muradı Sen’sin cümlenin,
Aradan kaldır hicabı,
Görsünler cemâlin Rabbim.

Ma'rûfsun bilinmez Zât’ın,
Her şeyi kaplamış tahtın;
Görenler görmüştür Sen’i,
Gözsüzlere pinhân Rabbim!

Bildim diyenler aldandı,
Bilmeyenler nâra yandı;
Gönlümde kenzen bilindin;
Âşıklara sübhân Rabbim!

Ruhlara ışıktır adın,
Meclislere huzûr yâdın,
Ariflerin son durağı,
Dertlilere derman Rabbim!

Cürmüm pek çok yok tâatim,
Belki yaklaştı saatim,
Etmezsen inâyet eğer
Kimden ola gufran Rabbim!


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 12:31 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.