![]() |
Buradan Bir Şiir Çıkar
Kürekler çekiyorsa acemi kayıkçıyı Taşı annesi sanıp sarılıyorsa yosun Şehirli desen peşine düşmüşse köylü kilim Bir kapı ötekine buyrun efendim diyorsa Bir pencere ötekine açılıyorsa örneğin Burdan bir şiir çıkar ve ben onu yazarım Irmağın altından geçiyorsa bir köprü Aşk ağacın gövdesini sallıyor Yaprak ondan fazla ürperiyorsa Çivi zannediyorsa çarmıh İsa’yı Çıraktan el alıyorsa bir usta Rujun belirlediği bir kadın dudağından Şu sözler çıkıyorsa yapma çiçekler çağında “Gözlerim rimelliydi ağlayamadım” Bir yenilgi daha almış olur gül Ve ben bunun şiirini yezarım Kuş sınıfında yer almış olmalarından Bir şiir çıkabilir serçe ile kartalın Koca dünya bir hamalı taşımaz Koca dünya sırtındadır hamalın Şiir deneylerle değil acemilikle yazılır Otelin yolcuda dinlediği vakitler Ateş üşüyorken dergiden kitaplardan Nice Abdülkadir Budak’lar geçer |
Çağ
Geçen bayramlardan kalma Boydan çekmiş giysileri Giyiyordu iyi kötü Kim yırtıp atmış kenara Kim ve neden Taş mı kesildin ey yürek Neyden çok inliyor neyzen |
CEVAP ANAHTARI
Suyu özetleyen bendim bir bardağın içinde Taşa sarılan yosun taşı bitirir, anladım Parmaklar dile dönüştü ellerinde dilsizin Ve balkon demirleri inceldi tanrım! Gömleğimden birkaç düğme açtığım zaman Çarpar rüzgar kadın olur titrerdi Yanlış anlaşılmasın çaptan düşmüş değilim Makasa son kez bakan kumaş beni etkiledi Kırlarla şehirleri karıştırdığım oldu Atımın ayakları asfalt kokar bu yüzden Bir çift metal kanatla uçmaların sonunda Yorgun otelim artık, yolcusunda dinlenen Teneke sözcüklerin altındanmış anlamları Benzedim mühürlenmiş sarraf terazisine Ama şunu öğrendim: kaç boğulmuş çocuk eder Nil ile Kızılırmak arasındaki mesafe Ayın yansısı ancak kuyunun ağzı kadar Kuyunun içi tanrım ne kadar karanlık, derin Ben ölünce sanırım dünya yalınlaşacak Gözlerim Âşık Veysel, bileklerim Yesenin! |
ÇIĞLIK
Çığlık şimdi en sevdiği kelime Onu bir yankıyla birleştirmesi iyi Ellerini ateşe sokmadan biraz önce Çığlıkla denize sürdü tekneyi Giydiği çığlığıdır ipekten gömlek gibi Kendi hacminden fazla yer buluyor dünyada Gülde bir çiğ tanesi oluyor kimi zaman Kimi zaman kırk kapılı bir oda Çığlıktır dinlenme yeri yorulduğu vakitler Ciğerlerinin ise sağlıklı denemesi Dipsiz kuyuları andıran *******de Ürpertilerle yüklü ılık kadın nefesi Bulunan adresidir yitirilen dostların Bir öpüşten arta kalan kırmızı ruj lekesi Saksıdaki çiçeğin kokusu çığlık Ağır hasta bir çocuğun annesi Çığlığı yazmasa çıldıracaktı Kimi uyaklar ile düştü bu şiirine Sesine kelepçeler takılan arkadaşın Çığlık şimdi en sevdiği kelime |
DERE BÖYLE NEREYE
(Doğanın Yüzüne Dilin Aynası'ndan) Hani bahar aylarında kıyılarında açan Papatyalar söylesin senin özgeçmişini Üstüne kurulan ahşap tahta köprüler Su içmeye sokulan ürkek ceylan anlatsın İri memeleriyle eğilip doğrularak Tokaçlarla çamaşır yıkayan kadınların Ey dere ne şanslısın doğa öyle söylüyor Ağaç büyür ot biter geçtiğin yerde senin Sana uzatır kızlar beyaz bacaklarını Herkes seni çağırır bahçesine bağına Ay buluta girende el ayak çekilende Sen sokuluverirsin bir gölün yatağına Nice vadiler tanırsın akıp giden ovalar Nice çakıl taşlarını okşar dalgacıkların Bazen genişlersin sen kıvrılır incelirsin Üstüne söğüt dalları abanır esintide Ekili topraklara uğramayı seversin Katkın var sofralara uzanan berekete |
DÜŞMANIMIN SAYISI ÜÇ
Tabutuma ilk çiviyi kim çakar Doğrusu bunu merak etmiyorum da İlk kim merak eder ayakkabı numaramı Üstelik dünyayı yürümelerden Kurtulduğum sırada Ayakkabı numaram kalacak, biliyorum Ayaklarım değil de İlk kim anar adımı yas günlerinden Çıktıktan hemen sonra ve de lanetle Üçten fazla düşmanım olmadı benim Uğraştım, indiremedim sayıyı bire Düştüğüm kalacak, bunu da biliyorum Yürüdüklerim değil de |
EV ZAMANI
1. Büyük istasyonlardaki büyük vedalar için Trenler uzun bekler güzel bir gelenektir Büyük istasyona benziyor artık bu ev Tren bir yolcu daha edinecek demektir Bulunduğum ruh halinden şöyle bir bakıyorum Şu odanın biçimini alan ben değilim sanki Şu mutfağın çeşmesinden akmamışım su yerine Sofrayı donatmamış oturmamışım balkonda Özellikle çocuklara sarılıp baktığım zaman Olduğumdan daha güzel göstermemiş beni ayna Bir kartal karıştırmış kayalıklarla bu evi Parsın homurtuları pençeleri bu evde Evler baykuş olunca sözler saptırılıyor Yırtıcı hayvanlara benziyorum bu yüzden Kırılanın sayısı her geçen gün artıyor Gülümseyen fotoğraflar eksiliyor albümden Eşyalar beni tanırdı yer verirdi bir koltuk Sandalye benim için yanaşırdı masaya Ördüğü dantellere benzerdi karım Çocuklar avcı görmüş ceylanın gözlerine Bir kez daha ben bu eve benzerdim Ölmüş anne resminin çerçevesine Köprüsüz ırmaklar aramızdan geçiyor Ev odayı ısıtmıyor oda yalnızlığımı Bir kuyuya düşer gibi düşüyorum şiirlere Evim büyük istasyona benziyor sanki Ama yolcu binemiyor bir kez daha trene |
GENÇ OZAN
- Bu Mecnun Leylâ'sını değişmedi çöl kumuna Önce Leylâ'nın Adıyla Leylâ dedim, yanıt verdi yol tozu Gurbeti sınayan yolcunun yakasında Hancı tütün sardı, çorba ısıttı Leylâ dedim, taş dönüştü yastığa Leylâ dedim, ateş güle dönüştü Konuklar büyücü sandılar beni Çok uzakta yırttı ağı bir balık Leylâ dedim, şerbet ettim zehiri Leylâ dedim, oturdu sol yanıma Avcıyı atlatan bir ürkek ceylan Barut gül tozuydu, mermi oyuncak Leylâ dedim, damarlarda kaldı kan Leylâ dedim, dere indi denize Kuş öğrendi kanadıyla uçmayı Acının mürekkebine divit bandırıp Leylâ dedim, bildim şiir yazmayı |
Gizli Cam Parçaları
Şehrin ortasındaki kır çiçekleri Usulca çekildiler geldikleri yerlere Kapatsak da olur artık camlarımızı Balkonumuza serçeler beklemesek de Şehrin ortasındaki kır çiçekleri Çekildiler diyorum Metin Abi örneği Ah hepimiz oluyoruz giderek İntiharların çünkü biçimleri değişti Büyük kalabalıklardaki yalnızlık intihardır Görkemli caddelerin açılması uçuruma Yapma çiçekler götürmek sevdiğimize Yazmamak intihardır duyumsayıp da Kesen bıçak değildir insanın bileğini Yüreğimin kıyısındaki "gizli cam parçaları" İntihardır bu çağda ağlamayı bilmemek (*) Nilgün Marmara'yı sevmek, Beşir Fuat'ı Ecza dükkanının önünde Metin Abi olsaydı! |
GÖSTERGE
Yalazı çıngıdan ayıran nedir Sevdayı bağbozumundan Çiğdemi nergisi ballı inciri Ayıran ne bir küpeli kirazdan Öğrenmem gereken çok şey var daha Ortanca çiçeği nerede açar Bir kuşun adıymış yalıçapkını Nasıl öter hangi ilde konaklar Karanlığa açılmakta bilirim Şaşı günün penceresi Neyle çizer gökyüzünü kırlangıç Nasıl solar bilmem çuha çiçeği Nerden bulur okurum Sözcükleri firengili bir ozan Erkenci kuşlarla yola çıkar mı İçimizi ferahlatan sabahtan Emeğin gülleri burcu burcu kokmalı Her nakışta niye kan izleri var Peçeli yüzlerin esrarlı ağızları Buyurdukça niye kurur kurnalar Öğrenmem gereken çok şey var daha Ufku gösterirken maviliğin ibresi Saçaktaki güvercin işkillenirken Nasıl şişmez anlamam susanın dili Hangi duyguları taşır Savaş gemisindeki hekim yamağı Ne görürler düşlerinde örneğin İşveli zengin kızları Zencefil kokusunu duysam tanımam Öğrenmem gereken çok şey var daha Islat bilgisiz dudaklarımı Ey deneyim denen gümüş maşrapa |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 06:40 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.