![]() |
Vazgeçtim Artık
Bugün senden vazgeçtim artık Sevmelerden de vazgeçtim Boşaymış onca dökülen yaşlar Hani sen giderken oturup çocuklar gibi ağlamıştım ya bende Herkes teselli etmeye çalışmıştı beni İşte o yaşlar boşaymış Keşke boşa giden o yaşlar olsa sadece Senin için vazgeçtiklerim Ve senin için ölmeyi düşündüğüm İmkansızlıları yendiğim o günler Boşaymış Bunların üstüne birde senin için çektiğim acıları Umutla geçen,hasretle beklediğim o günleri, Eklersek işte, işte o zaman Benim için değerini anlarsın Ama boşaymış uykusuz seni öylesine düşünmek Ama boşaymış acılar,beklemeler Zaten giderken belliydi Hayatın seni benden alacığı Ben önceden bunları almıştım göze Önce bakışlarındaki sıcaklığı Sonra tavrın En sonunda da bana olan sevgin bitip tükendi Herhalde Sevmelerden vaz geçtim Senden de vaz geçtim artık Yorgun düştüm bu sevgiye Ne yapalım her şeyin bir sonu olurmuş Aşkın, sevginin de Artık gözlerime mil çekiyorum Düşüncelerime de Tıpkı senin ismimin üzerine çektiğin gibi Artık seni düşünmeyeceğim yemin ettim artık yoksun hayatımda şimdi senden bana kalan sonunu getiremediğim,sabahı bulamadığım acıların *******de. Sonunu bilmediğim katran *******e doğru Gidiyorum Bu dizeleri okurken belki Gözyaşlarını tutamicaksın Beklide gülüp geçeceksin Beklide ben bu dünyadan çoktan gitmiş olacağım Yanımda ol isterdim ama çok geç artık yoksun Elveda hiçbir zaman diyemediğim Demeye çalışırken nefesimin düğümlendiği Ellerin olduğu, hiçbir zaman benim olmayan sevgilim elveda Cennette buluşuruz belki canına yandığım Sevgilim elveda Allah günahlarımızı affetsin Hoşçakal…!!! |
Üç Aşağı-Beş Yukarı
Geliver gayrı sevdiğim usandım Isıtamam tek başıma döşşeği. Sevda rüzgarları esiyor sandım Yellenirmiş başçavuşun eşşeği. Hayatım bitiyor daha bekarım Bu ateşle İstanbulu yakarım Başlık parana dört gözle bakarım Birikmez üç yukarı,beş aşşağı. Bağırma, Bağırma kız,dana gibi böğürme! Yeter, Yeter elini elime değirme! Gönül avutmaya sakın çağırma, Ben miyim senin babanın uşağı ? |
Adı Barış Olacak
Yakında bir oğlum olacak adını "Barış" koyacağım Savaşın ortasındayken bile yüzü hep gülecek yavrumun Gülen fotoğraflarına bakacağım Hasbelkader cephedeysem Yaşama umudum olacak benim gül yüzlü ciğerparem Ya kızım mı olursa? Ne fark eder ki? Öğütledim hayat arkadaşıma Adı yine "Barış" olacak |
Gidersen II
Gidersen Kalp feryatta, mateme dökülecek mürekkebim Yetim kalacak umudu elinden alınmış geleceğim İsyana çağlayacak her nefeste bu suskun dilim Gidersen Ruhum hep Azrail' e el pençe divana durur Sana ıslanan gözyaşım yine avuçlarımda kurur Öfkemi denize verip dalgada köpürür durur Gidersen Kaybolacak benliğim ayrılık diye diye Sorgulardayım hep, gidişini çeksem de sineye Yeminlerin dururken bu hıyanetin niye ?... Gidersen Ölümüne sevdamız " hükümsüzdür " addedilecek Kalbim sorgusuz sualsiz ayrılıklara fişlenecek İsmim, ölüm fermanına itinayla işlenecek Gidersen Faili olmayacak mısın kalbimdeki bu cinayetin Bedelini sadece bana mı ödeteceksin bu ağır hıyanetinin? Hiç düşünmüyor musun ? Bir gün sana da uğrayacağını kızılca kıyametin Gidersen Umutlarımı zamansız hasat edilecek topraktan Daha açmadan tomurcuğum koparılacak dalından Düşlerim toplanacak Anka kuşlarının kanatlarından Gidersen Aşk lügatinde tek bir kelimem bile kalmayacak Dinmez dediğim acılarım elbet bir gün sarılacak Ama... İsmin hiç değişmeyecek bende... Alçak |
Gidiyorum Buralardan
arıyorum yalnız başıma sen yoksun artık yanımda gözlerim gözlerini arar oldu hayalin hep yanımda yalnız başıma sokaklarda arıyorum gerçeği sende bulduğum sahteyi bıraktım;gidiyorum buralardan |
Nasihat
Dost sözünü acı söyler Gel sözüme kızma dostum Sakın o la başkasının Çukurunu kazma dostum Belki birgün lazım olur Sözlerimi sakla dostum Sıkışırsan zor gününde Her şey gelmez akla dostum El ağzına sözlerini Çarçaf yapıp asma dostum Haksız yere hiç kimsenin Nasırına basma dostum Söz gümüştür süküt altın Bilmiyorsan dinle dostum Cambazlara uyup sakın Her meclise girme dostum Dil yarası ağır olur Dille yarış yapma dostum Laflarını kurşun yapıp Sağa sola atma dostum Yiğit ol yiğit olana Kahpeliği yapma dostum Şerefli ol şerefsize Şerefliği satma dostum Kapını aç misafire Ağız burun etme dostum Ekmeğinden ver sefile Elin ile itme dostum Meydan verme fitnelere Dinlemeden tersle dostum Ariflerin kelamını Bitirmeden kesme dostum El bağını tarlasını El demeden biçme dostum Hiçbir yerde hiçbir şeyi El vermeden içme dostum Başkasının omuzuna Sakın basıp geçme dostum İmanlı ya da imansız Canı candan seçme dostum Muradım yazdım Murat’ça İstersen de saçma dostum Dara düşen insanların Yanlarından kaçma dostum |
Anılarımın Müsveddelerini Yırtıyorum
Benim bütün yollarım yüreğime çıktı yüreğim yangınlardı yalnızlıktı yüreğim yüreğim kimsesiz bir çocuktu yüreğim üşümüştü yüreğimden başka sığınacak bir mekanım olmadı benim yüreğim kimsesiz bir çocuktu yüreğim üşümüştü düşmez kalkmaz bir allah benim için düşmüştü düşer kalkmaz bir allah esirgeyen ve bağışlayan yüreğimde çoktan ölmüştü yüreğim yangınlardı yüreğim üşümüştü ne zaman atardamarlarımda intiharlar dolaşsa sızlayan ellerimi kısır memelerin hüznünü okşarken buldum sancılı *******in sanrılı duvarlarına çarparken yüreğimin sıkılgan hıçkırıklarına boğulur oldum sakallarıma gizlenmiş özkıyımları sinsice ve nefretle okşayışımı ölümden ve aşktan anlamayan dostlarım tozlu bakışlarıyla bilgeliğimin şiirselliğine yoruyorlar kırık dökük sözcüklerle dostlarım var mıydı yoksa ben mi uyduruyordum yüreğimden sürgün ettiğim ve çiçeksiz ve dağlarda yitip giden miladıma gömdüğüm müsveddeleri gecenin bekaretini bozuyorum karanlıkları kanatarak damarlarımda çağlayan ölümün nabzını tutuyorum yüreğimde kangrenleşen sorularla çıldıran çocuğu ağlatarak yarasaların yasalarına göre yaşamak yaşamak değil bankalar borsalar mobilyalar beyaz eşyalar arasında bir korkuluk gibi yaşayan ve yaşadıkça yanlışlarını çoğaltan anılarımın müsveddelerini hüzünle acıyla ve acıyarak yırtıyorum ve onurla yaşadığım aykırı yaşantımdan çığlıklarımı sessizliğime gömerek yenilmişliğimle usulca çekip gidiyorum. |
Bekliyorum
gündoğacak bir gün, bekliyorum,yüreğim mazbut. gündoğacak birgün. hüzün dağları eriyecek. sevgi karları yağacak. bekliyorum, bembeyaz olcak etraf bembeyaz.. tertemiz duyguların, sevdanın rengine boyanacak dünya. bekliyorum. nefret rüzgarlarına inat, yüreğim tir tir titrerken ben, doğacak günü bekliyorum, yağacak sevgi karlarını, hüzün dağlarının eriyeceği o büyük günü, yorulmadan, hiç yılmadan, üstümüze yıkılan dert enkazlarına inat. bekliyorum, seni ve o günü. ne olursun....... geL ARTIK. |
Şemsi Ana
Anayım ben hem de Şemşi anayım. Derdim çok, bilmem hangisin yanayım? Hayatım yoksulluk, yoklukla geçti Yinede ferahtım, yüzüm güleçti. Kadere razıydım, asmazdım surat Derdim: böyleymiş baht, böyleymiş murat. Tam altı evlat kazandım vatana Sancım çok inanın onlardan yana. Ömrümce onları sevgiyle güttüm Ne zahmet ne çilelerle büyüttüm. Şimdi her biri bir yere dağıldı Yüreğim özlemle doldu, yığıldı. Kimi işte, kimi boşta geziyor Onların derdi kalbimi eziyor. Kimi evli, kimi ise boşandı. Ah bu sine kaç kez acıyla yandı. Şimdi kim bilir kim nerede özlerim. Haber bekler öyle arar gözlerim. Hele biri var ki içimde sancı Durumu vermekte kalbime acı. Ne iş tuttu ise gitti iflasa Ederim sürekli sonunu tasa. Böyle gider ise sonu perişan Nasihat kar etmez, uslanmaz insan. Her namazda dua ederim ona Gözyaşım, üzüntüm, kederim ona. Rabbim belalardan kollasın onu Dilerim tövbekar yollasın onu. Onu düşündükçe artar efkarım Onu düşünürüm, ona ağlarım. Ah evladım, öyle olmasaydı ah! İnşallah sonunda bulacak felah. Yok diye yanımda gül çocuklarım Kalbim paramparça, kor duygularım. Allah'tan dileğim olsunlar mutlu Gelecekten umutluyum umutlu. |
Sen Yoktun
Günler zakkum yaprakları gibi Birer birer dökülürken ayaklarımın dibine Ben her gece karanlığa dikip gözlerimi Senin aydınlığını bekledim Sen yoktun Binlerce adım attığım bu kentin sokaklarında Her köşeyi her parkı her ağacı ezberledim Sevdaya bulanmış her kaldırım taşında Seni aradım Sen yoktun Evlerin duvarları birer birer üzerime yıkıldı Her bir hücremin cezasını ta yüreğimde hissederken Beni enkazın altından çekip alabilecek Ellerini aradım Sen yoktun Özlem şarkılarını ezberledim Kimini bağıra çağıra kimini fısıltıyla söyledim Karanlığa haykırdım hasretini Sesimi duyacaksın diye bekledim Sen yoktun Senden gelecek tek bir haberi bekledim Saatler asır gibi geldi geçmedi Çalan her telefonu Yüreğimin deli gibi çağlayana dönen atışıyla açtım Senden başka duyduğum her seste Hep aynı hayal kırıklığını yaşadım Onlar beni duymak istiyordu bense seni Sen yoktun Seni aramaktan yorgun düşmüş bedenimi Karanlığın kucağına uzattım her gece Bir an önce sabah olsun diye Uykunun beni çekip almasını istedim Olmadı! Kaç gece sabahı ettim gözlerimi kapamadan Kaç gece merdivenlerdeki ayak seslerini dinledim Gelen sensindir diye Sen yoktun Her akşamla birlikte hüzün de yağdı bu kentin üzerine Ay yalnızlığın işaretiydi benim için Beni ıslatan yağmur olmadı Ben senin özleminle sırılsıklamdım Ağustos sıcağında Hayat bana merhaba dedi Uzun ayrılıktansonra gelmez dediğim Göçmen kuşların dönüşünü gördüm Sen yoktun Gökyüzünün sonsuz maviliğine umut bağladım Sokaklarda fark ettim bekleyişlerimi Hep sensiz arabalar geçti yanımdan Ben yıldızların hasret türkülerine eşlik ettim Sen yoktun Gözümden tek bir yaş kalmadı Onlar sana aktı sana akmalıydı Kimselere söyleyemedim acılarımı Bekleyişimin öyküsünü kimselere anlatamadım Nice fırtınalar koptu yüreğimde Dalgalar dövdü hayallerimi Sığınacak bir liman yaslanacak bir omuz aradım Sen yoktun |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 10:23 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.