![]() |
NİNNİ SÖYLE...
Denizlerde yelkenliyim, Gözlerindir denizlerim. Dalgalan da yürüt beni, Ninni söyle avut beni. Kucağında çok mutluyum, Deli gibi umutluyum. Diner bir gün susuzluğum, Ninni söyle avut beni. Dudağının sıcaklığı, Yükseltiyor ateşimi, Çok özledim gelişini Ninni söyle avut beni. Sen kokmayan rüzgarlarla Bana gelen dalgalarda, Yelkenlerim olmaz fora... Ninni söyle avut beni. Uçar gibi her mevsimde Yelken açtım gözlerinde, Alabora oldun deme Ninni söyle avut beni. Köhnemiş bir yelkenliyim, Yelkenlerim çürük benim, Denizinde öleceğim... Ninni söyle avut beni. Süleyman SAYLAN Ankara, 09.06.1995 Saat: 23.15 Süleyman Saylan |
NASIL DAYANIR? ..
İçimde tutuşan bu yaban duygu, Ansızın kükreyen bir yanardağdır. Öyle çılgınca yaktın ki beni, Kalbim bu ateşe nasıl dayanır? Öyle tutuldum ki; candan, yürekten, Şimdi göklerdeyim, uçuyorum ben. Bir ömür tükenmiş, aşkı bilmeden... Kalbim bu ateşe nasıl dayanır? Bu nasıl bir duygu güzel allahım! Aklımı yitirip çıldıracağım, Uğruna kalbimi durduracağım... Kalbim bu ateşe nasıl dayanır? Bir yavru kuş gibi çırpınır gönlüm, Ben bu heyecanla belki ölürüm. Beyhude aşklarla tükenmiş ömrüm... Kalbim bu ateşe nasıl dayanır? Yabandır bu duygu, bana çok yaban, Kanımı sarıyor, çılgın heyecan, Durduracak belki kalbimi inan... Kalbim bu ateşe nasıl dayanır? Tutsaktır bu gönlüm, zincirsiz tutsak, Bu yaban duyguyla kalbim duracak, Zıpkın yemiş gibi vurgun kalacak... Kalbim bu ateşe nasıl dayanır? Süleyman SAYLAN Ankara, 08.07.2000 Saat: 23.45 Süleyman Saylan |
NAR ÇİÇEĞİ...
Nar çiçeği kokan nazlı teninde Ateş kırmızısı renkler barınır, Sanki zaman durur güzelliğinde Limanlara sığmaz, sana sarınır. Ilgıt ılgıt meltem eser geceden, Mutlu olmaz güneş, seni görmeden, Ezilir aşkının esaretinden Limanlara sığmaz, sana sarınır. Tutkundur dünyalar sana tutkundur, Elinde oyuncak olmuş, suskundur, Kıskanır melekler, artık küskündür Ekinler saçında sarı sarıdır. Rakibin selviler hayran boyuna, Sapsarı başaklar kurban saçına, Teninde doğar ay, yıllar boyunca Nefes alır senden, melek çıldırır. Süleyman SAYLAN Ankara, 12.01.2001 Saat: 00.35 Süleyman Saylan |
MUTLULUĞU BÖLME SAKIN
Aşık oldum diye sana Kul, köleyim sanma sakın. Gel aşkını itiraf et, Mutluluğu bölme sakın. Hem gece gel, hem gündüz gel, Benim kadar sen de bir sev, Dünya düşler kadar güzel Mutluluğu bölme sakın. Kolu kırık, kanatsızım, Evsiz barksız, yuvasızım, Ağaç oldum, meyvasızım Mutluluğu bölme sakın. Allahtan kork, inat etme, Sen de sevdin, “yalan” deme, Beni aşkınla öldürme Mutluluğu bölme sakın. Süleyman SAYLAN Ankara, 30.11.1994 Saat: 13.40 Süleyman Saylan |
MEZARDA YAŞIYORUM.
Kırkından sonra sevmek, Çok çok günahmış demek. Ben seni seviyorum, Öyleyse günahkarım. Denizde sal gibiyim, Tuzak kurmuş dalgalar, Yüreğimde kükrüyor Çoktan sönmüş yanardağ. Seni sevdim, suçluyum, Assalar da mutluyum. Günler sensiz geçerken Mezarda yaşıyorum. Süleyman SAYLAN Ankara, 21.09.1989 Süleyman Saylan |
GELİN AĞAÇ DİKELİM.
Gelin ağaç dikelim, Doğaya can verelim. Yıllar geçtikten sonra Meyvesini derelim, Doya doya yiyelim. Ağaç yeşil demektir, Yeşil barış getirir. Yeşilin her çeşidi Doğaya hayat verir, Suları yönlendirir. Gelin ağaç dikelim, Doğaya can verelim. Yıllar geçtikten sonra Meyvesini derelim, Doya doya yiyelim. Herkes sevsin yeşili, O besler hepimizi, Tüm hayvanların evi, Kesme sakın yeşili, Karartma dört mevsimi. Gelin ağaç dikelim, Doğaya can verelim. Yıllar geçtikten sonra Meyvesini derelim, Doya doya yiyelim. Süleyman SAYLAN Ankara, 26.11.1994 Saat: 02.55 Süleyman Saylan |
DÜŞÜYORSUN TAHTINDAN
İki kadeh içince, Çıkmıyorsun aklımdan. Lakin sabah olunca Düşüyorsun tahtından. Damarımda, kanımda, Dolaşan alkoldesin. Başım dumanlanınca Düşüyorsun tahtından. Alkol müsün nesin sen? İçince sarhoş eden. Sonra terkedip giden... Düşüyorsun tahtından. Kanımda dolaşırken, Alkole karışırken, Kalbim sana aşıkken Düşüyorsun tahtından. Hayal misin, gerçek mi? Gökte misin, yerde mi? Anlamadın sevgimi... Düşüyorsun tahtından. Süleyman SAYLAN İzmir (Yoncaköy-Selçuk) , 17.09.2005, Saat: 23.15 Süleyman Saylan |
GÖNLÜM SANKİ YANGIN YERİ
Sevda denen deli rüzgar Talan etti aşk bahçemi, Doktor bile etmedi kar / olmadı yar Gönlüm sanki yangın yeri. Kor olmuşum yanıyorum, Kör olmuşum arıyorum, Kurttan kuştan soruyorum, Gönlüm sanki yangın yeri. Başlamadan bitiverdi, Aşk kadere boyun eğdi, Kem gözlerden nazar değdi… Gönlüm sanki yangın yeri. Koklamadan güllerini, Batıverdi dikenleri; Ayrık otlar sardı beni… Gönlüm sanki yangın yeri. Duygularım kanser oldu, Tomurcukken aşkım soldu; (aşkım tomurcukken soldu ;) Ne yeşerdi, ne kurudu… Gönlüm sanki yangın yeri. Sustu aşkla çalan sazım, Ezgi oldu binbir nazın. Ben aşkınla öleyazdım… Gönlüm sanki yangın yeri. Bu da geçer diyemedim, Duyguları yenemedim. Bir güzel gün göremedim. Gönlüm sanki yangın yeri. Sevda denen deli rüzgar Talan etti aşk bahçemi, Doktor bile etmedi kar / olmadı yar Gönlüm sanki yangın yeri. Süleyman SAYLAN İzmir, 11.05.2006 Saat: 23.53 Süleyman Saylan |
MEZARLIKTA AÇSIN GÜLÜMÜZ...
Öyle garibanız, öyle üzgünüz; Buluşmak hayalmiş, bitti ömrümüz. Bu dünya dar geldi, sığmadık işte, Mezarlıkta açsın artık gülümüz. Yalancı bir tattı dudakta kalan, Dondurma gibiydi, eriyip akan... Oyalan deli gönlüm daha oyalan, Mezarlıkta açsın artık gülümüz. Elimi uzattım, tutarsın sandım; Uzakta kaybolan hayale kaldım, Sevenler sevilir sanıp aldandım... Mezarlıkta açsın artık gülümüz. Kavuşmak topraktı, sevmek suyumuz, Çakır dikenlerle doldu yolumuz, Seve, seve geldi bizim sonumuz... Mezarlıkta açsın artık gülümüz. Süleyman SAYLAN Çandarlı – İzmir, 07.09.1994 saat: 21.35 Süleyman Saylan |
MEZARIMA TAŞ OLURSUN...
Yiten yıllar öncesinden Hayalimde hep durursun, Seni sevmeden ölürsem Mezarıma taş olursun. Senden başka güzel bilmem, Ateşinle bir erisem... Anlamazsan sen dilimden Mezarıma taş olursun. Sen kalbimde ilahesin, Sevdalandım, bilemezsin... Muradıma eremezsem, Mezarıma taş olursun. Süleyman SAYLAN Ankara, 28.04.1998 Süleyman Saylan |
KENDİNİ KANDIR.
Akşamın kızıllığı İçimdeki kandır, Seni bunca çeken; Sevgi değil, Vicdandır. Birlikte geçen yıllarımız İnan zindandır, “Mutluyuz” diye Sen beni değil, Kendini kandır. Süleyman SAYLAN Ankara, 03.04.1992 Süleyman Saylan |
KALBİM SANKİ GÖKYÜZÜ...
Kalbim sanki gökyüzü; Bulut olmuş umutlar, Yağsın içime yağsın Sevgi yüklü duygular. Bir şimşek istiyorum, Yüreğimde çakacak, Yıldırım gibi düşüp Düşlerimi yakacak. Kalbimi seller alsın, Duygularım kabarsın, İçim seninle yansın... Eteklerim zil çalsın. Işıldasın gözlerim, Kıpırdasın dudağım, Kapımda yas kalmasın, Eteklerim zil çalsın. Fidanlar hep yeşersin, Aşkımızla boy versin, Konan arı bal dersin... Eteklerim zil çalsın. Süleyman SAYLAN Ankara, 12.10.1991, Saat: 23.50 Süleyman Saylan |
… ÇIĞ GİBİ…
İçimde şakıyan bülbülüm oldun, Sessizce ruhumu birden doldurdun, Eskiyen düşlere geri döndürdün… Mutluluk kapımı çaldı ansızın, Aklımı başımdan aldı bakışın. Küllenen kalbimi kora döndürdün, Savrulan saçınla asıp öldürdün. Beni esir aldın, bir kafes ördün… Kurşun gibi girdi inan bakışın, Çığ gibi büyüyor içimde aşkın./yangın… Süleyman SAYLAN İzmir, 04 Ağustos 2004, Saat: 00.38 Süleyman Saylan |
BEN ÇOCUKLUĞUMU YAŞAYAMADIM
Kaderim doğarken ağlattı beni; Hem de hüngür hüngür, içten ağladım. Söyleyemem sevip, sevildiğimi, Ben çocukluğumu yaşayamadım. Babam söylemişti, doğruydu sözde; 'Her meyvenin tadı bundadır.' diye Birkaç muz yemiştim doğduğum köyde, Ben çocukluğumu yaşayamadım. Yakan top bilirim, bilye ütmece, Saklambaç oynadım, oldum hep ebe, Çok kandırıldım ben uzun eşekte... Ben çocukluğumu yaşayamadım. Güzel kızları hep düşümde gördüm; Birini bırakıp birini sevdim, Utanıp başımı önüme eğdim, Ben çocukluğumu yaşayamadım. Düşte kadınlarım tombul tombuldu, Günlerce sevişsen yorulmuyordu, Görünce kızları, düşüm son buldu... Ben çocukluğumu yaşayamadım. Kaderim doğarken ağlattı beni; Hem de hüngür hüngür, içten ağladım. Söyleyemem sevip, sevildiğimi, Ben çocukluğumu yaşayamadım. Süleyman SAYLAN ANKARA, 12.10.1986 Süleyman Saylan |
ZİNDAN...
Senden ayrı geçen her lahza, her an, Ölümden beterdir sevgilim inan. Gurbetlik boy verir kentlerden öte, Hasretlik çekilmez kapkara zindan... Umutlar olmasa günbegün solan, Burcu burcu kokan, özlemle dolan, Çekilmez bu hayat saniye bile, Ayrılık sevgilim zindandır, zindan... Süleyman Saylan Ankara, 15.11.1967 Süleyman Saylan |
ÇARE ARAMA...
Az biraz girince şiir insanın kanına, Şiir veremine tutulursun sonunda. Çare arama... Süleyman SAYLAN İzmir, 29.11.2005, Saat: 19.05 Süleyman Saylan |
ÖLEMEM-2
Oysa; Ne hayallerle gelmiştim Erdek’ten İzmir’e, Daha on iki yaşımda, Taptaze bir Yasemin filiziyken... Okullarda okudum Yıllarca Okudum, okudum, Dört yıl önceydi Avukat oldum. Kanıma işlemişti İzmir Ayrılamıyordum... Büromu açtım, Evimi tuttum, Sevgilimi buldum, Hayaller içinde, Kanatsız, Göklerde uçuyordum... Bornova, Mustafa Kemal Caddesi, Gediz Caddesi, Velhasıl her yeri Tanıdık semtler... Nerden bilirdim ki; Bu iki caddenin kesişmesinde, Beni göklerde uçurmaya, Pusu kurmuş Ecelim bekler? .. Yaşım yirmi altı, Yazık bana Ölemem... Süleyman SAYLAN İzmir, 11.11.2005, Saat: 10.30 Süleyman Saylan |
ÖLEMEM-1
Yaşım yirmi altı Bir trafik kazası aldı beni Motosikletin üstünden, Göklerde uçurarak... Bir tamirci servisi Ayırdı beni sevgilimden, Sevgilimi benden, Bütün hayallerimden... Daha dört yıllık avukattım Çiçeği burnunda, Yaşamın baharında. Kaç metre uçtum havada Motosikletimize Tamirci servisi çarpınca Bilinçsizsce, Bilemem... Bu ne biçim kaderse; Can çekiştim kaldırımda, İnsanlar yığıldı başucumda, Neremden yaralı olduğumu bilmeden. Ölümüme çalan siren sesleri eşliğinde Ambulans götürdü beni Ege Üniversitesi Hastanesi’ne Kurtarmak, Yaşatmak ümidiyle... Gereğini yaptılar mı Bilemem... Yaşım yirmi altı, Yazık bana Ölemem. Süleyman SAYLAN İzmir, 09.11.2005, Saat: 21.30 Süleyman Saylan |
ATTİLA İLHAN DA ÖLÜR...
Eee... Bu dünya böyledir işte; Ne hatır tanır ne gönül, Ne zengin tanır ne sefil; Kimisi doğar, Kimisi doğum gününü, yaşlanışını kutlar, Kimisi de ölür Attila İLHAN da olsa... Ne şöhret kurtarır insanı, Ne milyonlarca seveni, hayranı... Bu dünyanın düzeni bu; Sapına kadar ayrımsız, Sapına kadar adil, Köküne kadar, baştan tırnağa Acımasız... Zamanı gelince ya da zamansız Padişahlık, ustalık, şöhret, maharet, iyilik-kötülük vesaire, vesaire... Kurtaramaz insanı. Attila İLHAN da ölür, Her canlı gibi. Zamanlı ya da zamansız Sen de, ben de öleceğiz Canlıysak eğer! Süleyman SAYLAN İzmir, 12-19.10.2005, Saat: 10.48-11.20 Süleyman Saylan |
IRGAT YOKSUL...
Ak bir ten düştü düşüme, başak sarısı saçlarıyla... “Kimdir? ” diye yordum yüreğimi eskilere; aşina bir yüz çıktı, çok bildiğim harman yeri gibi... Ben harmanda harman döğen bir öküz, o ise sarı bir buğday başağıydı. Yıkıldım ilk kez, üzüldüm ırgat olduğuma... Zorlayınca yüreğimi anımsadım ansızın; ak bir kentte yaşardı, denizine inat mavi gözleriyle. belli ki, çok zengindi, gösterirdi her haliyle. Bense; o kentin limanında hamal, yatlarında çımaydım. Bir kez daha yıkıldım, üzüldüm yoksulluğuma... Süleyman SAYLAN (?) Ankara, 19.07.2000 Saat: 14.55 (Tamamlanma tarihidir) Not: Bu şiirin ilk bölümü tamamlanmamış şiirlerimin arasında yıllar öncesinden bilgisayarımda mevcuttu, ancak küçük bir kuşku bile olsa bana ait olmama olasılığı içerdiğinden; ikinci bölümünü tamamlamış olmama rağmen, bu şiirin tamamının benim olduğundan emin değilim. Süleyman Saylan |
ÖRTTÜ
Her yer kirletilmiş, Her yer pislenmiş, Çöplük, çöplük parsellenmiş, Talan edilmiş ülkemden Pis kokular yükselmiş Dayanılmaz... Çöplüklerden beslenen sokak kedileri, Çaresiz kuşlar, Köpekler bile Girememişler çöplüklere Kokuya dayanamadıklarından. Yok denecek kadar azaldığı için İnsanı, Ayakta kalan ağaçlar Utanır olmuşlar Ağaçlıklarından. Sığınarak demokrasinin ardına Ve Kullanarak yine onun adını Gizli gizli, Kalleş kalleş, Acımasızca vurmuşlar hak denen şeyi, Hukuku İnsancıklar allah’ından korkmadan. Pislik yığını olmuş ülkem, Çöplük çöplük parsellenmiş, Pis, pis, Dayanılmaz kokular yükselmiş, Doğanın bile gücüne gitmiş ki Bu kadar pisliğe Çok kar gerekirdi Geçici bir süre bile olsa Gizlemek, örtmek için. ... Ve yağdı işte, Örttü. Süleyman SAYLAN Ankara, 05.01.2002, Saat: 01.00 Süleyman Saylan |
ÖLÜME ÖZLEM
Yanan mum gibi tükenen, Sönen, Kötürümleşen bir hayat... Ölmek istiyorum. Ölümün arkasında Rahatlık veren bir toprak, Asırlarca, Dünya durdukça Sakin bir uyku... Bilmem Gönlüm huzur bulur mu? Ölmek istiyorum. Yıkılıp kalsam dizlerinin dibinde, Uzanıversem yol boyu, Kara bir toprak olsam... Tanrıdan tek dileğim, Bütün istediğim bu; Buna Taş kalbin razı olur mu? Ölmek istiyorum. Gözüm yok Milyonda, milyarda, Apartmanda, yalılarda, sarayda... Ah! ... Ölüm! ... Bir milyoner olmak ister gibi İstiyorum, Bütün arzulananları, Seni ister gibi Ölmek istiyorum... Süleyman SAYLAN Denizli, 09.11.1963 Süleyman Saylan |
ÖLMEK İSTİYORUM.
İnsancıklar, İnsanlara olan saygılarını yitirdi. Bu anamdır, babamdır, Bu karımdır, kocamdır, Büyüğümdür, atamdır demeden Aşağılayıp, çemkirdi... Yazık ki, ne yazık! Eyvah ki, ne eyvah! Beni hep bu küstahlıklar kahretti, Bitirdi. Onurumun sırça sarayı Pervasızca parçalandı, Kanını görmediler ama yüreğim yaralandı... Gündüzümü, gecemi Heder ettim boş yere, Harcadım yıllarımı, Almadan vere vere... Gücümü tükettim artık yorgunum, Kaldıramıyorum, Çekemiyorum bile bile. Böyle sömürülmeyi, Sömürgenleri istemiyorum... Benim bir adım, Şanım, şerefim var Onur duyduğum... Dünün bebeleri, Edepsizler, Kendilerini bir bok sanıp Onurumu çiğnemeyi, Ayaklar altına almayı denediler. Bıraktım dünya onların olsun, Bu utanç verici insancıklardan Kaçmak gibi olmazsa, İzninizle Ölmek istiyorum. Süleyman SAYLAN Ankara, 19.07.2000 Saat: 01.55 Süleyman Saylan |
ODALAR
Kalbimde Kat, kat Sıralanmış Odalar... Her birinde Hayallerin var. Süleyman SAYLAN Denizli, 08 temmuz 1964 Süleyman Saylan |
KARA ÇANTALIM
Eskittiğim yılların ötesinden; Dalından koparılmış, Sararıp solmuş, Yaprakları kurumuş Güller Getiriyorum sana Kara çantalım! ... Saçlarımda kar taneleri, Her birinde Yitirdiğim yılların izi... Dudaklarımda; Eski aşklarımdan arta kalan, Suyu çekilmiş denizlerin tuzu, tortusu, Belki Bir kaç damla kan Var Kara çantalım! ... Ferlerini kaybeden gözlerimde; Akıtamadığım, Denizler dolusu gözyaşı... Uykusuz *******in Solukluğu yüzümde Sana geliyorum Kara çantalım! ... Takatsizim, dermansızım, çaresizim... Dudaklarımsa; Esrik rüzgarların şiddetinden Kavruk, kavruk, Çatlak, çatlak... Ama Bütün güçlü mısralarım, Ama Saatlerce, Sessiz ve karanlık boşluklara saptanan bakışlarım, Ama Ellerimdeki terlerde akıp giden, Eriyen saniyeler Hepsi, Hepsi senin için Kara çantalım! ... Sen, kara çantalım; Bütün organlarımı felç ettin, Özgür düşüncelerime, Sensiz sevilerime Set çektin Ve beni Kendine malettin Kara çantalım! ... Süleyman SAYLAN Denizli, 01.12.1965 Süleyman Saylan |
ÜÇ ODA VARDI...
Üç oda vardı bir zamanlar, Kaçamak seviştiğimiz... Her sevişmek isteyişimizde gittiğimiz. Şimdi, Aşkımızın mezarı oldu oralar, O yanyana üç odalar. Ölüm sessizliği içinde Yeniden dolaşıyorum bir bir... Sanki her biri insafsız birer kabir. Yaşamak; Çekilmez bir ızdırap, Bir damla votka, bir bardak şarap... Yağıyor üzerime, Öldürücü anılar sağanak sağanak... Bu mu hayat? .. Hatırlar mısın, Üç oda vardı bir zamanlar, Kaçamak seviştiğimiz... Her sevişmek istediğimizde gittiğimiz. Şimdi, Aşkımızın mezarı oldu oralar, O yan yana üç odalar. Orada şimdi, Zamansız öldürdüğümüz Aşkımız yatar. Süleyman SAYLAN Ankara, 04.12.1970 Süleyman Saylan |
IŞIK IŞIK PARLIYORDU...
Yanağında var gamzesi, Akıl alır eder deli, Kardan aktı pamuk teni Işıl ışıl yanıyordu, Işık ışık parlıyordu. Parlayan bir güneş gibi, Tarlalarda başak sanki, Karda açmış kardelendi Işıl ışıl yanıyordu, Işık ışık parlıyordu. Lekesi yok nar çiçeği Uğur sunan şans böceği, Gözleriyle deldi geçti Işıl ışıl yanıyordu, Işık ışık parlıyordu. Tanımsız bir güzeldi o, Her görene emeldi o, Dünyalara değerdi o Işıl ışıl yanıyordu, Işık ışık parlıyordu. Süleyman SAYLAN İstanbul, (Büyük Tarabya Oteli) , 23.04.2001 saat: 19.55 (Not: Bu şiir şarkı sözü olarak yazılmıştır.) Süleyman Saylan |
İSTEYEREK...
Sevdan çaldı kalbimi sessiz, sakin, ansızın; Esir oldum ben sana gönülden, isteyerek. Vurgun yemiş gibiyim, içimde saklı sızın... Çekilir iliklerim yüreğim titreyerek... Masum sanma suçluyum; tutuldum isteyerek. Ağlasam çare midir, aşkıma gözyaşlarım? Tutkulu sevdalarda senle dolsun günahım, İsterse o günahım yılları kurban alsın; Yeter ki yakıp geçsin, ruhumu inleterek... Masum sanma suçluyum; tutuldum isteyerek. Süleyman SAYLAN Ankara, 18.01.1994, saat: 21.50 (Şarkı sözü olabilir.) Süleyman Saylan |
İSTE SANA TAPAYIM
Bukle bukle örgüsün, Yüreğimde arzusun, Anlatılmaz duygusun... İste bir mum yakayım, İste sana tapayım. Başım sana yaslansın, Duygularım kabarsın,/ıslansın, Yıldızla ay kıskansın... İste bir mum yakayım, İste sana tapayım. Cümle alem öğrensin; Anlatılmaz güzelsin. Allah bana güç versin... İste bir mum yakayım, İste sana tapayım. Süleyman SAYLAN Ankara, 24.11.1990, saat: 01.29 (Şarkı sözü olabilir.) Süleyman Saylan |
ERKEN ECELSİN.
Seninle açmayan çiçek yaslıdır, Elini tutmayan yürek paslıdır, Seni görmeyen kördür, şaşıdır... İnan ki düşlerin güzeli sensin. Lekesiz, kar gibi düşler içinde Savrulur yürekler seni görünce. Akşamı görmesin sensizse gece... Kalpleri hoplatan suskun güzelsin. Akılsız sayılır seni sevmeyen, Ruhsuzun tekidir gönül vermeyen. Yolları cennete doğru çeviren Allah'ın takdiri, erken ecelsin. Süleyman SAYLAN Ankara, 10.05.2002, saat: 01.50 Süleyman Saylan |
AŞKIM SENİ DEĞİL...
Sana dünya dolusu sevgi verdim ben, Esirgedin birazcık ilgiyi benden. Karşılıksız sevmeyi bile bilmeyen, Daha uzun yıllar anlamaz sevgiden. Son sevgilinle mutlu musun bilemem? Aradıkların onda vardır diyemem... Dönme sakın geri, göz yaşını silmem, Her yeni sevgili, bal alacak senden. Ürkek yaşamak, korkmak senin kaderin, Daldan dala uçan zavallı serçesin. Seni korkutan, benim bu büyük sevgim... Bırak gözyaşı olup kalbime aksın, Bırak, aşkım seni değil, beni yaksın. Süleyman SAYLAN Ankara 08.07.1994 Süleyman Saylan |
AŞIKTIR
Gecemi süsleyen rüya perisi Sadistçe zulmeder, çıldırtır beni. Gözleri denizin dingin mavisi... İnleyen yüreğim ona aşıktır. Süleyman SAYLAN Ankara, 31.01.1997, saat: 23.10 Süleyman Saylan |
AŞIĞIM YÜREKTEN...
Buğulu bakışın kalbimi deldi, O çağla gözlerin aklımı çeldi, Yüreğim eridi, aktı, tükendi... Aşığım yürekten, tutkunum sana. Sapsarı saçların, bembeyaz tenin, Büyüledi beni hüzünlü sesin, Saniye görmesem, bende tütersin. Aşığım yürekten, tutkunum sana. İçime sindin sen, söküp atamam, Kalbime yerleştin, yoğa sayamam, 'Hayır' deme sakın, sensiz yapamam. Aşığım yürekten, tutkunum sana. Süleyman SAYLAN Ankara, 27.04.01993 saat: 20.20 Süleyman Saylan |
… AŞIĞIM SANA.
Ay aydını sanki çağla gözlerin, Erir yüreğim bakışlarında... Şarkı nağmesidir tatlı sözlerin, Elimde değil ki, aşığım sana. Eğilip önünde kalbim diz çöker, Şu ihtiyar ruhum bir an sendeler. Lanet gibi kara bütün *******... İçimde yangın var, aşığım sana. Masumca kapıldım, görünce seni, Sanırım ölürüm, alsam buseni… Zindanlara atma sakın köleni… Gönülden tutuldum, aşığım sana. Ürperir tenimde güçlü arzular, Limanları yakar beni sorgular. Elimde değildir, gönül arzular… Ruhumu hapsettin, aşığım sana. Süleyman SAYLAN İzmir 09 Ağustos 2004, Saat: 01.28 Şarkı sözü olarak yazılmıştır. Süleyman Saylan |
ARTIK SENİNİM.
Karşıma çıktın da bir melek gibi; Duyguyla titriyor şimdi bedenim, Kanat çırpıp uçan kelebek gibi... Dileğim, meleğim, çakırım benim. Kalbimi kaptırdım, artık seninim. Dünyama can verdin, açtı çiçekler, Arılar bal yaptı, doldu petekler. Aşkınla dolan bu yüreğim tekler... Dileğim, meleğim, çakırım benim. Kalbimi kaptırdım, artık seninim. Hayatım yalanmış, seni görmeden, Nasip almamışım gerçek sevgiden. Uçup gitmiş yıllar... ne gelir elden? Dileğim, meleğim, çakırım benim. Kalbimi kaptırdım, artık seninim. Süleyman SAYLAN Ankara, 05.05.1993 saat: 23.50 Süleyman Saylan |
AMAN DİKKAT
Aşkın için koşup geldim, Yüreğimi açıp geldim, Kanatsızken uçup geldim; Kovma sakın aman dikkat, Canım dikkat, yavrum dikkat. Gündüz bile düşte gördüm, Gönlüm boştu senle ördüm, Duygu dünyam sırça köşküm... Kırma sakın aman dikkat, Canım dikkat, yavrum dikkat. Aşk bahçemde tomurcuksun, Mutluluktan uçurursun. Ömrüm senin kulun olsun... Solma sakın aman dikkat, Canım dikkat, yavrum dikkat. Aşkın kafes, kalbim kuştur, Şarap içti, çok sarhoştur, Avaredir, başı boştur... Salma sakın aman dikkat, Canım dikkat, yavrum dikkat. Ezberimde şarkısın sen, Dilden düşmez türküsün sen, Ömür boyu benimsin sen. Kaçma sakın aman dikkat, Canım dikkat, yavrum dikkat. Sardı beni sonsuz aşkın; Bölük pörçük uykularım. Kalbim oldu oyuncağın. Bozma sakın aman dikkat, Canım dikkat, yavrum dikkat. Yoktur eşin, bir benzerin; Sen benimsin, ben de senin, Gel nazlanma sevişelim... Yorma sakın aman dikkat, Canım dikkat, yavrum dikkat. Süleyman SAYLAN Ankara, 07.09.1993, saat:15.00 Şarkı sözü olarak yazılmıştır. Süleyman Saylan |
YETİŞ DERVİŞ...
İlkçağlardan geldik biz, Memur sanma, köleyiz. Ezilmekte lideriz... Yetiş Derviş, haydi koş. Şimdi memur köledir, Çayla simit çok gelir, Emeklilik ceptedir. Yetiş Derviş, haydi koş. Ballı börek istemez, Çocuklarım et yemez. Öldürsen de farketmez... Yetiş Derviş, haydi koş. Derviş baba peynir al, Bize ekmek, zeytin al. Aman gitme, sen hep kal... Yetiş Derviş, haydi koş. Hortumcuyu unutma, Bankaları kurutma. Sakın bizi kayırma... Yetiş Derviş, haydi koş. Biri(?) malı götürmüş, Bize seyretmek düşmüş, Memur devlete küsmüş. Yetiş Derviş, haydi koş. Okul, kitap yok dedik, Çocukları fişledik, Okuyupta bok yedik. Yetiş Derviş, haydi koş. Emeklilik kapıda, Geldik yolun sonuna. Atın bizi mezara... Yetiş Derviş, haydi koş. Emekli edin gitsin, Bu çilemiz bitsin. Ocağa incir diktin... Yetiş Derviş, haydi koş. Sonumuz geldi bizim, Açlığa ettik talim. Size kalsın vebalim... Yetiş Derviş, haydi koş. Süleyman SAYLAN Ankara, 22.03.2001 saat: 08.30 (servis otobüsünde) Süleyman Saylan |
ÇAKMAK ÇAKAN ÇAKIR GÖZLER
Çakmak çakan çakır gözler... Duygu kokan aşklı sözler... Seni seven kalbim özler... Gönül verdim, seviyorum, Günden güne eriyorum. Bakışıyla vurdu beni, Aklım’aldı beyaz teni, Yanağında gamzeleri... Gönül verdim, seviyorum, Günden güne eriyorum. Defter, kalem, yazar oldum, Yar peşinde gezer oldum, Bakışını sezer oldum... Gönül verdim, seviyorum, Günden güne eriyorum. Bir çaresiz derde düştüm, Sevgi diye hasret içtim; Kavuşmazsam deliririm... Gönül verdim, seviyorum, Günden güne eriyorum. Süleyman SAYLAN Ankara, 26.11.1990 sAAT: 19.50 Süleyman Saylan |
KANLI GÖZYAŞLARI
Savruk düşüncelerimde seni; Ezeli düşlerden doğan Ebedi düşlere, Gönüllerden başlayan, Gözlere akan, Gözlerden başlayan, Gönülleri yakan Bir aşkla seviyorum... Bir zırnık düşünmezsem seni; Alıp götürüyor, Öldürüyor, Kan çanağı gözlerimden Sensizliğime dökülen Göz yaşlarım beni. Kımıl kımıl süzülüyor Ecel terleri gibi... Süleyman SAYLAN Denizli, 23.08.1965 Süleyman Saylan |
DÖRT DUVAR
Dört duvar arasındayım; Işıklar sönük, Karanlık kör, Kör karanlık baktığım her yer. Ruhumun aksi vurmuş Bu dört duvara... Beyazdı eskiden bu duvarlar, Seni sevmeden, Sensizliği tanımadan, Ayrılığı tatmadan önce. Dudaklarımda Öpülmemişliğin çatlakları, Hıçkırıkların bıraktığı Kan izleri... Ağlıyorum saatlerdir Sessiz sessiz, İçin için, Görmesinler diye sindiğim Dört duvar arasında. Şu, Ocak başındaki Boşalmış içki şişelerinde, Yuvarlanıp kırılmış kadehlerde Senden anılar var En can alıcısından, En arsızından. Havayı kirleten İkinci paketin Son sigarasından yükselen Dumanların kiri, Dört duvardaki Bu kara oyuklar Hırsından kuduran Beynimin çaktığı Yumruklarımın izi... * * * Yağmur alabildiğine hızlı Dışarda, Saatleri yavaşlatmaya çalışıyor Sabah olmasın diye, Sanki Görevi gibi. Sobanın Bu kaçıncı yanışı, Kaçıncı sönüşü, Yüreğim zaten alev alev Ya da Buz gibi... Kırık aynamın üstündeki Kara çizgiler var ya; Onlar Saçlarımın dökülen son telleri. Adını Bu tellerle de yazdım Kırık aynamın üstüne, Resmini yaptım bilinçsizce; Karaydı gözlerin, Saçların da öyle Kömür gibi, Alabildiğine... Ruhum sana teslim olmuş Esmerim, Benim ruhum Bu sıvaları dökülmüş Dört duvar... Süleyman SAYLAN Denizli, 26 aralık 1965 Süleyman Saylan |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 01:02 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.