www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Eskiler (Arşiv) (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=188)
-   -   Mazlum Zengin (https://www.cakal.net/showthread.php?t=135345)

GooD aNd EvıL 10-08-2008 05:02 PM

Bahar gözlüm

Bahar gözlüm yüreğine
Gül yerine taş mı geldi?
Yangındayım gözlerine
İnci gibi yaş mı geldi?

Yüreğini yüreğime
Ellerini, ver elime
Saçlarını ver yelime
Baharına kış mı geldi?

Yüreğini aç sevgiden
Korkma aşktan sevgiliden
Yaşa günleri yeniden
Sevdiğine baş mı geldi?

Gözlerini, gözlerime
Dizlerini, dizlerime
Güzel yüzün yüzlerime
Sürme ile düş mü geldi?

Şu Mazlum’un sevdasına
Yürekteki kadasına
Sevdiğinin belasına
Göz üstüne kaş mı geldi?

28 10 2006

www.mazlumzengin.com

Mazlum Zengin

GooD aNd EvıL 10-08-2008 05:02 PM

Bahar Yüzlüm

Bahar yüzlüm güneş yüzüne vurmuş
Yüzünde çiçekler harman eylemiş
Sevginle buğdaylar başağa durmuş
Yürekten yüreğe ferman eylemiş

Uzaktır aramız, uzaklardasın
Yalan sevdalara tuzaklardasın
Sen benim gönlümde kızaklardasın
Mektupla selamla derman eylemiş

Senin yollarına güller dökerim
Eğer bu dert ise bende çekerim
Tenine atlaslar şallar dikerim
Ayağın altına kirman eylemiş

Yüzüne aşina sevgiyle doldum
Beyaz sayfalarda bir çiçek buldum
Sabah güneşiyle yüzünde soldum
Yürekte sevgiye iman eylemiş

Diyar ötesinden güneş misin sen
Mazlum’un kalbinde ateş misin sen
Yoksa yüreğime bir eş misin sen
Aşikâr etmemiş sırman eylemiş

28.11.2006

www.mazlumzengin. com

Mazlum Zengin

GooD aNd EvıL 10-08-2008 05:03 PM

Bana gel

Bana gel diyorsun anne,
Kuşların kanadında rüzgarın ıslığında
Haber yolluyorsun gel gel diye
Yollar kar, yollar boran, gelemem anne.

Ben emin ellerdeyim anne
Kurtlarla dost, kuşlarla arkadaşım
Dağ başında bir yer altı tünelindeyim
Yerim sıcak, üşümüyorum anne.

Bana gel,gel diyorsun anne
Yollar kapalı, engebeli
Geçit vermez, kuşatılmış
Yollar kış, yollar kar. gelemem anne

Sana rüzgarla haber gönderdim almadınmı?
Yanık bir türkü mırıldandım duymadınmı?
Yemeklerinin kokusunu alıyorum rüzgarla
Biliyorum boğazından geçmiyor anne.

Sen nasılsın, babam nasıl iyileştimi?
Kardeşim okula başladımı dersleri nasıl?
Rüzgarlı bir günde balkona çık haykır anne
Ben duyarım sesini konuş anlat anne.

08.01.2005

(‘ŞİİR HARMANI’ından)

Mazlum Zengin

GooD aNd EvıL 10-08-2008 05:03 PM

Bana Getirsin

Gözünden gözüme in iyi huylum
Yüreğine söyle bana getirsin
Uzatma arayı gel selvi boylum
Ayağına söyle bana getirsin

Sevdamla sevdanı barıştıralım
Güzel sevgimizi yarıştıralım
Parmağı parmağa karıştıralım
Ayağına söyle bana getirsin

Duyarım sesini çok uzaklardan
Saklama kalbini al tuzaklardan
Yürekten yüreğe gel sıcaklardan
Ayağına söyle bana getirsin

Gözlerin türküdür şiirdir yüzün
Boyun usulcana çekilmez nazın
Ben zemherideyim sen bahardasın
Ayağına söyle bana getirsin

Uzaktan uzağa sevmek mi olur
Türküyle şiirle yürek mi dolar
Gonca gülün açmış ne çabuk solar
Ayağına söyle bana getirsin

Mazlum’un yüreği harlanmış yanar
Sevgiye susamış içtikçe kanar
Paslı yürekleri ışığa banar
Ayağına söyle bana getirsin

04.08.2006

Mazlum Zengin

GooD aNd EvıL 10-08-2008 05:03 PM

Ben mi?

Çobanım Anadolu’da
Gezerim dağ taş
Kurtla kuşla arkadaş
Elimde dertli kavalım
Nefesimden türkü fışkırır.
Özgürlük türküleri
Güzel ülkemin,
Ve ezilen halkların
Direniş türküleri.

Ben’mi?
Meydan,
Meydanlardayım
Yumruklar sıkılı
Dişler hınçla kilitli
Yankılanıyor seslerimiz
Yoldaşlarla beraberiz
Ve faşizmin cellatlarını,
Tükürür nefeslerimiz.

Ben’mi?
Grev çadırındayım
Ve halay başındayım
Elimde kırmızı mendilim
Şanlı direnişlerdeyim
Ki ekmek peşindeyim
Analarla bacılarla
Ve türlü acılarla
Yoğrulmuş hamurumuz.

Ben’mi?
En önde kavgada
Barış için
Yumruklar havada
Bazen,
Kurşun yağdırırım zalime
Bazen
Gül dökülür namlumdan
Anaların, bacıların ayaklarına.

Ben’mi?
Yüksek dikenli teller
Kalın duvarlar
Ve parmaklıklar arkasında
Tutsak bir canım
Ve bir insanım
Kavgada,
Üstüne-üstüne giden zalimin
Gözünü budaktan sakınmayanım.

Ben’mi?
Cezaevi avlusundaki
Söğütte salkımım
Köküm sağlam, toprakta
Dallarım yükseldikçe,
Çiğ damlaları içerim şafakta.
Önünde eğilirim halkımın
Kışın serçelere korunak
Yazın mahkum, lara gölgeyim.

Ben’mi?
Ölüm oruçlarında
Özgürlük saflarında
Yüreğim tutsak
Ve ben dışarıdayım kuşlarla.
Kara dumanlar yükselir
Cezaevleri tavanlarından
Kaçın martılar, güvercinler
Kara dumanlar arasındayım.

Ben’mi?
İsyanlarda en başta
Bedenlerimiz ateşte
Kara bulutlar hep üzerimizde
Yazda kışta zemheride
Aç kurtlar izlerimizde
Direnin canlar direnin
Elbet birgün güneş doğacak, ve
Mavi gökteki kara bulutlar dağılacak.

26.11.1980 (Davutpaşa)

Mazlum Zengin

GooD aNd EvıL 10-08-2008 05:03 PM

Ben ne tufanlar gördüm

Ben ne tufanlar, ne boranlar gördüm kardaş,
Gecenin karanlığında karabasanlar,
Ne hakaretlere maruz kaldım dostum
Yine de seni çok sevdim.

Falakalar, zincirler, prangalar gördüm.
Yanı başımda kurşunlanan yoldaşlar,
Hücrede, canı bedenden ayrılan canlar gördüm.
Yine de seni çok sevdim, seni yalın sevdim.

Cezaevinde isyanlar, direnişler gördüm.
Tek vücut tek yürek olmuş canlar
Ölüm orucunda devrilen fidanlar gördüm
Yine de seni çok sevdim, seni arı sevdim.

Havalandırmada falakalar, hakaretler gördüm,
Sabahtan akşama, akşamdan sabaha.
Mehter marşları, beyin yıkamalar gördüm.
Yinede seni çok sevdim, karşılıksız sevdim.

Mahkemede, omuzlarımda dipçik darbeleri gördüm.
Toplu işkencelerde kendini siper eden canlar,
Mitile, zeytin ile yazılan sloganlar gördüm
Yine de ben seni çok sevdim, çok seveceğim.

07.01.2004

www.mazlumzengin.com

Mazlum Zengin

GooD aNd EvıL 10-08-2008 05:03 PM

Beni

Beni,
sert, katı yürekli
biri sanma sakın,
yumuşacıktır yüreğim.
çok duygusalımdır,
çabuk ağlarım,
sen çekip gittiğin zamanki gibi.

Beni,
Sert duruşlu, sert bakışlı biri sanma sakın.
Yaşamdan yediğim darbelerdendir.
Duruşum; zerdali şıvgını,
Bakışlarım; güneş sıcaklığındadır.

Beni,
Sert, kuralcı, mükemmeliyetçi, biri sanma sakın.
Hoşgörülüyümdür,
Yardımseverimdir.
Bu da yaşadığım komün’dendir.

Beni,
Dik başlı, saygısız, sevgisiz sanma sakın.
Saygısızlığım ağaya, paşayadır.
Onların önünde eğilmeyişimdendir.
Elini, eteğini öpmeyişimdendir.
Ve kalbimde bir sevgi seli vardır.
Saygım, sevgim halkımadır.

Mazlum Zengin

GooD aNd EvıL 10-08-2008 05:03 PM

Bilgisayarımı Yakan Şiir

Benim sevdam, içimde bir tutsak
Bir kor, bir ateş
Dizginsiz, güneş yüzü görmeyen bir arap atı
Göğüs kafesimden,
Zincirlerini kırarak, yüreğimden taşarak,
Ve
Rüzgarda uçuşan yeleleriyle deli deli
Dizginlenmemiş şahlanışlarıyla
Bahardaki azgın bir sel gibi
Bir başka yüreğe akacak.

Tetikteyim uykumun orta yerinde
Ve
Nöbetteyim deli sevdama, nöbetteyim
Çıkmasın göğüs kafesimden
Uçmasın sesimden, nefesimden
Biliyorum,
Bilmezmiyim ben sevdamın huyunu
Unutturacak beni bana
Çıkacak bir punduna getirip
Ve biliyorum bir çok canı yakacak

Bu gün yüreğim bir başka yangında
Ruhumda sarhoşluk bir rehavet
Sevda tohumunu ne zaman atmıştım?
Ne zaman dikmiştim yüreğime hatırlamıyorum
Zamanımıdır sevdaların birleşmesinin
Gözyaşların dökülmesi, acıların çekilmesinin
Ve göğüs kafesimde tekmeler ard arda
Tutun kaçıyor sevdam, tutun
Usulca yavaşça ve incitmeden
Yakalayın yüreğinize girmeden.

28.11.2006

www.mazlumzengin.com

Mazlum Zengin

GooD aNd EvıL 10-08-2008 05:03 PM

Bilinen bir şey

Bilinen bir şey vardı
Günün birinde beni,
Güneş’siz ve rutubetli bir hücreye
Dört duvar arasına koyacaklar.
Üzerime, pis ve paslı
Demir kapıyı kapatacaklar
Ve beni asimle etmek için
Türlü hesaplar yapacaklar.

Bilinmeyen bir şey vardı
Türlü işkencelerde
Sesimi hiç çıkarmadığım
Cop, tekme, falaka seslerini
Yüreğime gömdüğüm
Sırtımda kırılan cop, sopaya rağmen
Sesimi hiç çıkarmayışımla,
İşkencecileri çileden çıkardığımdır.

29.11.1980

Mazlum Zengin

GooD aNd EvıL 10-08-2008 05:03 PM

Bir çarkın dişlileri

Bir çarkın dişlileri arasından,
Kurtulmaya çabalıyor ümitsizce.
Çırpındıkça batıyor, derinlere,
Yardım gerek dostlar,birlik gerek

Uzatın ellerinizi,tutun ucundan,
Silkinin, atın ölü toprağını üzerinizden,
Birleştirin gücünüzü, dört bir yandan
Kaldırıp, dünyayı yerinden, yürümek gerek

31.05.2005

('ŞİİR HARMANI'ından)

Mazlum Zengin

GooD aNd EvıL 10-08-2008 05:03 PM

Bir çığlık sesi

Bir çığlık sesiyle uyandım
Işığı yakıp saate baktım
Sabaha karşı dört gibi
Birbiri ardına çığlıklar,
Devam etti kulaklarımda.
Dışarıda korkunç bir fırtına
Üzerime doğru geliyor
Salondan hâlâ sesler, çığlıklar yükseliyor
Tanıdığım sesler bunlar
Aynı anda balkon kapısı tekmelendi
Fırtına salona girmiş
Saksıdaki güzelim çiçeklerimizi,
Buğday tarlasındaki kasırga misali,
Yerle bir etmiş
Balkon kapısı hâlâ tekmelerde
Japon gülü kafasını vura vura,
Tüm yaprakları uçmuş.
Balkonda unutulmuş bir çiçek
Açık unutulmuş bir pencere.
Saksılardaki tüm çiçekler,
Biri birilerine sarılmışlar korkudan.
Sokakta unutulmuş bir çocuk
Dağ başında,
Yüzü güneşten yanmış bir çoban
Yalnızlığa terkedilmiş bir ülke.
Cumhuriyet milim milim,
Bir tarafa doğru eğiliyor Piza gibi
Fırtına, yalnız evde değil tüm yurtta
Laiklik, her gün bir köşesi tırtıklanıyor
Açık açık, gerici, yobaz sürüleri,
Gözlerimizin içine baka baka
Demokrasimize kin kusuyorlar
Basın sessiz suskun
Bir ilerici gazete bombalanıyor
Bir daha bombalanıyor kimseden ses yok
Eyyy güzel ülkemin güzel insanları
Uyanın artık uyanın
Neredesiniz, Neredesiniz?
Güzel ülkemin yürekli Şairleri
Neredesiniz?

17.05.2006

Mazlum Zengin

GooD aNd EvıL 10-08-2008 05:03 PM

Bir dünya istiyorum

Bir dünya istiyorum
Kurtla, kuzusu yan yana
Ve hükümranlık karıncada
Yüreklerde ayrılık acısı olmayan.

Bir bahçe istiyorum
İçinde her türden meyvesi olan
Altın çapalı,kazmalı Bahçıvan,
Gözlerinde sis perdesi olmayan.

Bir gökyüzü istiyorum
Serçeyle, şahin yan yana uçan
Yıldızlar kıpır, kıpır göz kırpan
Kara kapkara bulutları olmayan.

Bir gezegen istiyorum
Dil,din,ırk,mezhep farkı olmayan
Kavgasız kardeş,kardeş yaşayan insan,
Cehennem tozları,gazları olmayan.

Bir umman istiyorum
Tüm balıklar tempoda halayda
‘Büyük balık,küçüğü yutar’ kaygısı asla
Denizleri nehirleri kirli olmayan.

Ve bir dünya istiyorum
Sınırıyla,sömürüsü olmayan
Zalimleri, Mazlum’ ları ezmeyen
Kan kusan silahları olmayan.

02.01.1989

Mazlum Zengin

GooD aNd EvıL 10-08-2008 05:03 PM

Bir Eylül günüydü

O gün
Kocaman seslerle uyandık tüm ülkede
Çığlıklar yayıldı kara bulutlara
Güneş doğmadı utancından
Yaşanılan aşklar bitiverdi birden
Gözyaşları aldı gülmeleri
Umutlar gitti geri gelmemecesine
Büyük homurdanan makinelerle.

O gün
Birden mevsim kışladı
Karalar her yeri kapladı
Analar bacılar hep birlikte karaları bağladılar
Ve düşen, kırılan fidanlara ağladılar
Ak güvercinler şehirlerden yabana döndüler
Umutsuzca gözlerdeki parıltılı bakışlar,
Rutubet ve sidik kokan hücrelerde söndüler

O gün
Homurtulu ve kara makineler
Ayırdılar aşıkları birbirinden
Yüreklerden vuruldu güvercinler
Ve en mahrem yerlerde postallar iz yapmış
Demokrasisi zincirlere vurulmuş bir ülke
Ki kurulmuş darağaçları şafakla beraber,
Güneşi asmak için karanlıklara.

12 09 2006

www.mazlumzengin.com

Mazlum Zengin

GooD aNd EvıL 10-08-2008 05:03 PM

Bir gül

Bir şahin pençesindeki serçe misin?
Yoksa nehirdeki;
Kuru bir yaprak üzerindeki karınca mı?
Okul yolundaki,
Ayakkabıları yırtık,üşümüş öğrenci mi?
Bence, balkondaki saksıda
Susuzluktan kurumuş,bir gül sün

24.04.2005

(‘ŞİİR HARMANI’ından)

Mazlum Zengin

GooD aNd EvıL 10-08-2008 05:04 PM

Bir ninni söyle

Bir ninni söyle bana Anne
İçinde rengârenk kelebekler olsun
Bir bahar sabahında uçuşsunlar özgürce
Ben, sırtındaki beşikte tarla yolunda olayım
Ilık esen bir rüzgâr getirsin kokularını çiçeklerin
Ama Anne, senin kokun en önde olsun

Bir şarkı söyle bana Anne
İçinde Deniz’deki bir sandal olsun
Ve iki sevgili el ele, gözler gözlere kilitli
Yosun, balık kokusu, birde martı çığlıkları
Dalgalar kayalıklara vursun tüm gücüyle
Ama Anne, senin gücün en önde olsun

Bir türkü söyle bana Anne
İçinde, gökyüzünde özgürce uçan kuşlar olsun
Ve bembeyaz bulutlar, yağmur tohumları ekilmiş
Göz kırpan yıldızlar, ağlayan Ay, gülen Güneş
Yüreklere dalga dalga vuran sıcaklığı
Ama Anne, senin sıcaklığın en önde olsun

Bir şiir oku bana Anne
İçinde sevgi, saygı ve hoşgörü olsun
Savaşsız, sömürüsüz bir ülke, bir Dünya
Gözlerinden ışık fışkıran, yüzleri gülen çocuklar
Ve tüm yüreklerde katmer katmer sevgiler
Ama Anne, senin sevgin en önde olsun

19.01.2007 saat 08, 40

www.mazlumzengin.com

Mazlum Zengin

GooD aNd EvıL 10-08-2008 05:06 PM

Bir pazar

Bir Pazar sabahı,
Balkon sefasındayım
Her yanım beton denizi
Güneş kifayetsiz
Güvercinler taklada
Kargaların eğreti sesleri
Uçakların,arabaların,
Halı çırpanların,
Yorgan silkeleyenlerin,
Sesleri birbirine karışmış.

Hava puslu,
Uzaktaki seçilemeyen evler,
Bazen Çamlıca ‘kurşun atımı’ olur.
Bugün bulutlar şemsiye bize
Sıcaklık otuz beş
Piknik hazırlıkları
Kahvaltı telaşları başlamış.

Ailede herkeste bir telaş, ama
Bünyami’nin horultuları duyuluyor
Pazar günleri dokunulmazlığı var
Kimse uyandıramaz,kaldıramaz
Bünyami, bilgisayara kelepçeli
Saat dört,beşlere dayanır.

Bünyami, isim fakiri bir genç
Nüfus memuru düşmanı gibi,
Bir harf eksik yazmış kafakağıdına,
Araştırıyor nüfusçuyu,
Hesap sormak için.

Mutfaktan güzel kokular geliyor
Kahvaltı saati yaklaşıyor
Güvercinler, hünerlerini,
Kargalar seslerini sergiliyorlar.
Ve bir ses yankılanıyor
‘Kahvaltı hazır ’ diye!
Bünyami hala uykuda
Ve rüyalarının orta yerinde

24.07.2005

(‘ŞİİR HARMANI’ından)

Mazlum Zengin

GooD aNd EvıL 10-08-2008 05:06 PM

Boyundan böyyük laf etmek

Toprakları verimli ürünü gümrah,
Bir ülke vardı bir yerlerde
O toprakları ‘yan gelip yatmakla’ kurtarmışlardı,
Dedelerimiz, emmilerimiz, ve dayılarımız.
Gözler üzerimizde, salyalar akar ağızlarından
Büyük bir iştahla şapırdatıyorlar,
Dört yanımız ateş ve dumanlar gökyüzünde
Yurdum işgal altında, Analar durmuşlar sözünde
Her biri bir dağ yürekli doğurmuş tez elden
Ve her biri elleri tüfekli
Durmuşlar kardaş son sistem silahlara karşı
Ve o yiğitler ‘yan gelip yatmak’la,
Güneş’e dikmişler ay yıldızlı bayrağımızı.

Ve gelinmiş bu günlere
Her gün sel olmuş gözyaşımız derelerce
Her gün düşmüş mehmedim karanlıklara ecelsiz
Analar isyanda, bacılar feryatlarda
Aktı aktı senelerce göz yaşlarımız
Her gelen bitecek sözü verdi
Ve her gelenin özlemi yurtdışındaydı*
Gömdük kendi yüreklerimizle onları toprağa
Gömdük tırnağımız bile etmeyenlerin yüreklerinide
Yan gelip yattığımız yere
Mehmedim nereye böyle nereye?
Onlar öyle istedi diye mi?
Vatanındaki yangını söndürmeden gidiyorsun
Bekaa da ektikleri tohumları
Ve emperyalistlerin sofrasını gözetmeye mi?

Bu gün toprağımız çorak kardaş
Topraklara ortaklarımız var
Ve ülkemde düşmanlar el ele vermişler
Bölme, parçalama peşindeler
Ooy kurban yanmışım ben sana
Beş şehitli bir ailedenim kardaş
Gerekirse on şehit daha veririz, ama toprağımız için
Nifak tohumları ekilen Bekaa ya değil
Gelirsin elbet sana verilen görevin üstesinden
Ve ‘yan gelip yatarak’ alnının akıyla
Ahh mehmedim kirpikleri harman tozlum
Elleri orak, tırpan nasırlım
Bir fabrika çarkındaki dişli mehmedim
Haritada bile görmediğiniz Avrupa, Amerika değil,
Öz vatanın öz evlatlarısınız.

Bilirim mertliğini gözü karalığını
Ve bilirim yürek yangınını, fukaralığını
Tıka kulaklarını duyma kem sözleri mehmedim
Sen şanlı bayrağımızı yüce dağlara asmasını da bilirsin
Sen ‘yan gelip yatma’sını da bilirsin
Mehmedim otursunlar ceylan derisi koltuklarında
Yatsınlar kuştüyü yataklarında
Sen toprağı yatak, taşı yastık yapmasını da bilirsin
Yürü üstüne üstüne zalimin, hainin, fırsatçının
Seni barış için sürüyorlar mehmedim ama,
Çelik yelek aramaktaymışlar sana
Uzaklardan gelen sesler eğlemesin seni
Kervan durmasın, durmaz kana susamışlara.

*çocukları

06. 09.2006

www.mazlumzengin.com

Mazlum Zengin

GooD aNd EvıL 10-08-2008 05:06 PM

Bu bacak kimin?

Önce bir gök gürültüsü duyuldu
Gecenin karanlığını yırtan
Sonra yer yerinden oynadı
Ve evler çığlıklarla yıkıldı
Bir toz bulutu ve tekrar gürültüler
Bir biri ardına bombalar
Ve kadın ve erkek ve çocuklar
Yıkıldı dünyaları
Yıkıldı hayalleri
Yıkıldı evleri başlarına
Gün ışıyana kadar yağdı bombalar
Ve korkunç bir tablo, yürekler yakan
Analar ve bacılar
On yıllardır yüreklerindeki bitmez acılar
Enkazlara bir koşuşturma başladı
Ve çıkarıldı
Canları bedenden ayrılan,
Ve kadın ve çocuklar
Alnından akan kanı eliyle silen bir kadın,
İki eliyle kavradığı,
Bir çocuk bacağını havaya kaldırıp haykırıyor
Bu bacak kimiiiiiinnnn?

Kanlı savaşın tozları çöktü ortalığa
Saldırı, katliam birinci ayına girdi
Ve Filistin’de açlık ve hastalık ve salgın
Tüm yollar, köprüler havaalanları vurulmuş
Yardımlarda engelleniyor
Ve çocuklar hâlâ ellerinde sapanlar direniyorlar
Her bir yandan ve denizden,
Bomba yağıyor üzerilerine
Dünya suskun insanlık suskun ve uykuda
Bu topraklarda gül bitmez kardaş
Büyütmezler fidanları, gülleri
Büyümezler çocuklar ve umutlar
Çocuklarda,
Yaşam devam ediyor ölmeyenlerde
Birkaç çocuk çukurdaki,
Patlamayan bir bombayı çıkarıyorlar
Ve kucaklarında
Ve sokaklarda bağırıyorlar
Bu bomba kimiiiiiinnnn?

Savaşın otuzuncu günü
Dünya’nın en büyük ekranlı,
Televizyonu kuruluyor kral dairesine
Dindaşlarından dökülen kanları,
Ölen kadın ve çocukları,
Daha iyi görmek için.
Klozet dahil her şey değiştiriliyor,
İsteklerince ve yakışırcasına.
Bir gök gürültüsüyle uyanıyor Ankara
Esenboğa doluyor uçaklarla
Yirmi yedi uçak iniyor peş peşe
Herkeste bir heyecan ve herkes el pençe
Yerlere halılar
Ve kokular serpiliyor bir güzel
Güleç, tombul yüzlü
Ve yürüdüğünde yerler sallanan
İnsanlar iniyorlar uçaklardan
Limuzinler sıralanıyor
Bine yakın insan doluşuyorlar
Alkışlar ve bükülmeler eşliğinde,
Otele doğru yol alıyorlar
Eşyaların uçaktan indirilmesi
Ve kamyonlara bindirilmesi
Saatler alıyor
Son bavulu indiren birinden
Bir haykırış bir çığlık sesi
Havayı yırtarcasına
Bu bavul kimiiiiiinnnn?

Günler, aylar ve yıllar geçer
Saldırının üçüncü yılın da,
Ve yıllar belki de on yıllar öncesinden,
Yapılan plan gereği,
Her şey çok iyi gitmektedir
Masadaki haritaya göre mutlu yüzler,
Orta doğudaki toprakları bölmüşlerdir
Halklarıyla beraber paylaşmaktadırlar
‘Yeni bir oluşum’ dedikleri
Ve yaşlı Dünya’nın emperyalistleri
Kadın ve çocuk kanları üzerinde
Gezinirler bir o yana bir bu yana
Ve paylaşmışlardır
Paylaşmışlardır orta doğuyu
Tüm petrol ve zenginliklerini.
Bir kadın belirir uzaktan
Elleri yumruk dişler hınçla kilitli
Bir hışımla girer emperyalistlerin sofrasına
Ve eğilip yerden avuçlar kendi toprağını
Defolun defolun ülkemden
Ne işiniz var burada,
Bu topraklar kimiiiiiinnn?

10.08.2006

Mazlum Zengin

GooD aNd EvıL 10-08-2008 05:06 PM

Bu gün geceye akacağım

Bu gün geceye akacağım
Gündüzü çekerken içine karanlıklar,
Kepenkler tek tek indiğinde,
İlk gördüğüm,
Bana gülümseyen, bir gülü bir güzeli,
Koluma takacağım,
Ve tüm günahların tadına bakacağım.


Bu gün geceye karışacağım
Çıkıp Beyoğlu’na,
Renk renk, tat tat,
Bütün içkileri karmalayıp,
Hayatımdan yeni bir sayfa aralayıp,
Dağıtacağım her yeri, her mekanı
Ve, kırdıracağım kafamı.


Bugün, dönünce vakit geceye
Ben benimle,
Karanlıkların yüreğine dolacağım
Tüm geçmişimi unutup
Parlak ışıklarla beraber,
Kulak tırmalayan müziklerin geldiği,
Loş bir bara, tüm hızımla dalacağım


Bugün geceye adım atacağım
Tıpkı otuz yıl önce olduğu gibi
İçip içkileri, çılgınca
Tüm barları dağıtacağım
Kendimi karanlıklara bırakıp,
Ve gecenin bitiminde güneşin ışıklarıyla
Gözlerimi, Beyoğlu karakolunda açacağım

20.11.2006

www.mazlumzengin.com

Mazlum Zengin

GooD aNd EvıL 10-08-2008 05:07 PM

Bu memleket bizim

Duyduğuna sakın inanmayasın
Bu memleket bizim kimsenin değil
Sana dost diyene güvenmeyesin
Bu vatan bizimdir kimsenin değil.

Enflasyon sıfırda beli kırıldı
İşsizlik yok artık ülke duruldu
Tez zamanda uzak yere varıldı
Bu memleket bizim kimsenin değil.

Ülkemde yoksul yok fakirlik hani
Herkesin evi var araba yeni
Yüzlerde güller var güleç insanı
Bu vatan bizimdir kimsenin değil.

Doğuda teröre anda vuruldu
Kardeşçe yaşamda ülke duruldu
Savaşın, terörün beli kırıldı
Bu memleket bizim kimsenin değil.

Herkesin işleri başından aşkın
Trafik hep açık ben oldum şaşkın
Millette para çok yok artık düşkün
Bu vatan bizimdir kimsenin değil.

Topraklar bizimmiş hiç satılmamış
Emperyalist’lere el açılmamış
İşçiye köylüye yan bakılmamış
Bu ülke bizimdir kimsenin değil.

Politika temiz mafya artık yok
Sağlık, eğitimde problem hiç yok
Mazlum rüya görmüş uyandı artık
Bu memleket bizim kimsenin değil.

07.08.2006

Mazlum Zengin

GooD aNd EvıL 10-08-2008 05:07 PM

Bu ne hiddet

Kaşların çatık niye?
Gözlerin ateş kusuyor.
Suratın asık niye?
Niye bakışların dağlar deliyor?
Bu hiddet niye?

Bastığın yerlerde,
Taşlar uçuşur ayaklarından
Dağlar eğilir önünde
Ağaçlar selam verir.
Değirmen taşını,
Kaldıracağını zannediyorsun.

Bakışların,
Bir hançer kadar soğuk,
Kibirin dağlar kadar büyük.
At dostum,
Yüreğindeki kini,nefreti,
Alçak gönüllü ol, sevecen,
Hoş görülü ol, incitme kimseyi
Yaşayalım, barış içinde,KARDEŞÇE.

22.06.2005

(‘ŞİİR HARMANI’ından)

Mazlum Zengin

GooD aNd EvıL 10-08-2008 05:07 PM

Bugün bayram

Bu gün bayram çocuklar
Sarılın, öpün birbirinizi
Kenetleyin ellerinizi çocuklar
Bu gün sevmenin tam vakti.

Bu gün bayram çocuklar
Varsa, yeni giysileriniz giyinin
Birbirinizi sevin çocuklar
Yüreklere, akmanın tam vakti.

Bu gün bayram çocuklar
Bizim yanlışlarımızı yapmayın
Oluk oluk kan akıtmayın çocuklar
Hoşgörüyle, bakmanın tam vakti.

Bu gün bayram çocuklar
Gösteriş için kurban kesip
Kavurma, ızgara yapmayın çocuklar
Fakire, düşküne yardımın tam vakti.

Bu gün bayram çocuklar
Siz bizim yanlışlarımızı görüp,
Dil, din, mezhep ayrımı, asla çocuklar
Kardeş kardeş yaşamanın tam vakti.

Bu gün bayram çocuklar
Tüm oyuncak silahlarınızı kırın
Şiddet ekranlarını karartın çocuklar
İnsanlığın yaralarını sarmanın tam vakti.

Bu gün bayram çocuklar
Büyüklere sevgiyi, saygıyı öğretin
Tüm dünyada, el ele tutuşun çocuklar
İnsanlığa, sahip çıkmanın tam vakti.

Bu gün bayram B Ü Y Ü K L E R
Çocuklarınızın sözünden çıkmayın
Sokakları, kırmızıya boyamayın büyükler
Mazlum’a ezilene yardımın tam vakti.

www.mazlumzengin.com

(Herkese hayırlı bayramlar diliyorum)

Mazlum Zengin

GooD aNd EvıL 10-08-2008 05:07 PM

Buğday tanesi

Bekle beni buğday tanesi,
Bulutlardayım ağır, ingin.
İneceğim yanına, doyuracağım seni,
Toprağa kök salacaksın,yeşereceksin.

Boy vereceksin güneşin yardımıyla,
Başak olacaksın,
Rüzgâr savuracak seni,toprağa sıkı sarıl.
Ve başını dik tut güneşe doğru.

Ben yağmur damlasıyım
Doyuracağım seni,ıslatacağım toprağı.
Rüzgâr esecek deli deli.
Başağın sararacak, olgunlaşacak.

Binlerce tohum vereceksin.
Bir ekilip bin biçileceksin.
Ve başını kaldırıp yukarı,
Doğacak güneşe koşacaksın,özlemle.

02.04.2002

(‘ŞİİR HARMANI’ından)

Mazlum Zengin

GooD aNd EvıL 10-08-2008 05:07 PM

Buluşacak gibi

Koyunların tuza seğirttiği gibi,
Koşar, üstüne üstüne zalimin.
Ellerinde pankartlar, dövizler,
Fabrikalar boşalmış bir sel gibi.

Gecekondu mahalleleri suskun,
Fırtınadan önceki gibi,
Kulakları sağır edercesine bir haykırış,
Kol kola ilerliyorlar halay çeker gibi.

Okullar, üniversiteler sancılı,
Her an patlayacak bir bomba gibi,
Bir insan,bir öğrenci seli oldu ortalık.
Gecekondu, fabrika, üniversite buluşacak gibi.

27.05.2005

(‘ŞİİR HARMANI’ından

Mazlum Zengin

GooD aNd EvıL 10-08-2008 05:07 PM

Bulutlarda şiir yazmak

Bembeyaz bulutlar karşıladı bizi
İstanbul’un keşmekeşinden sonra
Ak kanatlı martılar uğurladı bizi
Ormanlardaki ağaçların,
el sallamasını görüyorum.
Ağaçsız topraklar,
Erozyondan boyunları bükük ve üzgün
Bulutlar bembeyaz, pamuk dağları gibi
Bazıları yağmura gebe
Bırakmışlar kendilerini rüzgârın kanatlarına
Özgürlüklerinin tadını çıkarıyorlar
Bilmezdim bulutlardan bu kadar etkileneceğimi
Bu kadar yüzleri güleç görmemiştim
Bilmezdim bir bulutun camları tıktıklayacağını
İmrendim rüzgârın kanatlarına,
Pamuk dağlarını omuzlarında taşıyan.
Hoşçakalın,
Hoşçakalın güzel ak bulutlar hoşçakalın
Bir dahaki sefere görüşmek üzere
Yağmur tohumları attım her birinize tek tek
Büyütün onları bütün gücünüzle severek
Ve bekliyor sizi çatlayan toprak
Ve bekliyor sizi bahçeler bağlar
Yangındaki ormanlar
Ve toprağın damarları akarsularımız
Hoşçakalın bulut dağları hoşçakalın

28.09.2006

Mazlum Zengin

GooD aNd EvıL 10-08-2008 05:07 PM

Burası yangın yeri

Yangın yeri burası annem,
Yürek yangını yürek
Sen hep bana,derdin görüş günlerinde
“yüreğim yanıyor”diye.
Bilmezdim yürek yangınını ben annem,
Ten yangınını,koğuş yangınını,cezaevi yangınını
Barikatı aşamayınca,
Yüreğimizi geçemeyince,
Yaktılar annem yaktılar.

Metris,Bayrampaşa,Çanakkale’de
Kömür işçileri ve
Galeride gibiyiz annem,
Her yer kapkara kapkaranlık
Ülkemin aydınlık günleri nerde annem.
Yaktılar yaktılar bizi
Yüreğimizi bedenimizi
Bilesin,bilesin ki,
Düşmedim son nefesime kadar
Ayakta yandım duvara yaslanarak
Son gücümle,
Sana mektup yazarak.

Yalnız ben değil annem
Tüm arkadaşlar düşmedik düşüremediler
Onurlu mücadelemizde,
Belki yaktılar bedenlerimizi ama,
Onurumuzu ve kimliğimizi asla yakamadılar.
Üzülme annem üzülme hep umutlu ol
Bir şafak vakti,
Kapıda bulacağın çiçek olacağım
Nergis ve papatya kokuları ile
Yüreğine dolacağım.

05.09.2005

(‘ŞİİR HARMANI’ından)

Mazlum Zengin

GooD aNd EvıL 10-08-2008 05:07 PM

Can dostum

Fidan boylum can dostum,
Seninle dağları aşalım var mısın?
Kalın duvarları, tel örgüleri aşalım, beraberce.
Beraber yürüyelim, omuz omuza var mısın?

Can dostum Kızıl derede Şarkışla’da olalım
Beraber yağlayalım mavzerlerimizi,
Beraber sürelim namluya mermilerimizi,
Aynı anda çekelim tetiklerimizi var mısın?

Can dostum, yoldaşım, arkadaşım,
Metriste, Çanakkale’de aynı anda her yerde,
Beraber direnişte, ölüm oruçlarında,
Kaldıralım, daha yukarı bayrağımızı var mısın?

Nurhak’ a çıkalım,can dostum,seninle
Güneşin doğuşunu seyredelim, beraberce
Bir boy ateş yakalım,hiç sönmeyecek bir ateş,
Etrafında halay, zılgıt çekelim var mısın?

Beraber çıkalım darağacındaki sehpaya,
Sen Deniz’in yerine, ben Yusuf’un.
İşi cellada bırakmayalım,can dostum,
Beraber takalım ipi boynumuza var mısın?

Bizi öldü sansınlar, can dostum,
Hemen işe koyulalım, kök salalım toprağa,
Milyonlarca filiz verelim,dal olalım,
Tekrar mavzer alalım elimize var mısın?


02.08.1983

(‘ŞİİR HARMANI’ından)

Mazlum Zengin

GooD aNd EvıL 10-08-2008 05:07 PM

Çağladı güzel

Asfalt yoldan saptı cılgaya geldi
Elleri koynunda ağladı güzel
Gözlerinden akan yağmurdu seldi
Yürek yangınında çağladı güzel

Yürek yarasına tabip ne gerek
Çaresi sendedir ağlar bu yürek
İki adım çukur kaz kazma kürek
Bakışların beni dağladı güzel

Kış idim bahara çevirdin beni
Kara kâbuslardan devirdin beni
Yabanda meraydım çevirdin beni
Yeşil bahçelere bağladı güzel

Şiirlerim sana hep sana olsun
Sevdam rüzgar ile kalbine dolsun
Gülmezsen yüzüme gül benzin solsun
Paslanan yüreğim yağladı güzel

Yolun sonu dedim başına geldim
Deli sevdam ile baharda seldim
Kafamı taşlara vuran bir yeldim
Mazlum’u ölüden sağladı güzel

08.07.2007

Mazlum Zengin

GooD aNd EvıL 10-08-2008 05:07 PM

Çatlak ellerine

Bizim,
Analarımızın, bacılarımızın,
elleri çatlak-çatlaktır.
Bezik, konken bilmezler
Tarlada, ekinde, otta,
diken doludur elleri,
Bilmezler okşamasını.

Bizim,
Analarımızın, bacılarımızın
elleri toprak, tezek kokar
Parfüm, koku bilmezler
Dağda kevende, tarlada kes,te
kapkaradır kocamandır elleri,
Manikür, pedikür bilmezler.

Bizim
Analarımızın, bacılarımızın,
elleri eziktir yaradır
İnşaatta çalışırlar
Sıva yaparlar metrelerce.
Bilmezler sinemayı, tiyatroyu, konseri,
Evdeki transistörlü radyodur eğlenceleri.

Bizim,
Analarımızın, bacılarımızın,
elleri yumuk yumuktur.
Bilmezler kremi, bakımı
Bakraç-bakraç sitil –sitil,
süt sağarlar gece gündüz
Öbek-öbek ot doğrarlar şafakta.

Bizim,
Analarımız, bacılarımız
türlü-türlü şampuan kullanmazlar
Kil toprak koyarlar saçlarına
Onun için, Anadolu kadını
toprak kokar, tezek kokar
Öperim tezek-toprak kokan ellerinden.

07.10.1985

Mazlum Zengin

GooD aNd EvıL 10-08-2008 05:07 PM

Çelik

Suyu;
Çelik suyu,
İradesi,çelik,
Gözleri,
Çakmaktaşı çarpışması,
Kılıç kınında
Kin, nefret yok.

Bir lokma ekmeği,
Bir sevdalı yüreği,
Yüreğindeki, acıyı bölüşür,
Yarin yanağından gayri.

Sözü,
Bir ustura keskinliği,
Gözü,
Dostu, düşmanı ayıran,
Sabah, tan atanda,
Su verende toprağa,
Eğleşmek gerek,
Toprakla güreşmek gerek.

20.06.2005

(‘ŞİİR HARMANI’ından)

Mazlum Zengin

GooD aNd EvıL 10-08-2008 05:08 PM

Çınar ağacı

Çınar ağacı, neden üzgünsün?
Neden gözyaşı döküyorsun?
Bir-bir gelip geçenlere,
Mahzun mahzun bakıyorsun.

Üzülme, yine yaz gelecek,
Yine çocuklar salıncak kuracaklar dalına,
Sevgililer buluşacak gölgende,
Yine aşıkları duyacaksın hasretle.

Kuşlar yuva yapacak dallarına,
Çocuklar salıncakta,
Kuşlar yuvada sallanacaklar.
Sevgililerin öpüşmelerine tanık olacaksın.

Üzülme, güzel çınarım üzülme,
Her kışın bir yazı,
Her gecenin bir sabahı,
Her kara günün bir aydınlığı var, üzülme.

23.06.2005

(‘ŞİİR HARMANI’ından)

Mazlum Zengin

GooD aNd EvıL 10-08-2008 05:08 PM

Çiçeksin

Sen bir kardelensin güzelim
Bembeyaz bir gelinlik gibi,
Güneşi görmek için yukarılarda
Karı delip yürürsün güneşe doğru, tek bir adım.

Sen kırlardaki papatyasın güzelim
Bir devedikeninin yanında boynu bükük
Toprak kızgın, toprak çatlak çatlak
Bir damla su beklersin bulutlardan, tek bir damla.

Sen kaya çatlağındaki bir nergissin güzelim
Ulaşılamayacak çıkılamayacak bir yerde
Yüksekteki, zirvedeki ayrıcalığınla,
Etrafına gülücükler saçarsın, tek bir gülücük.

Sen bir mor menekşesin bir parkta güzelim
Etrafındakilere göre mağrur ve gururlu
Sana dokunmak istiyorlar gelip geçenler
Bende dokunabilsem sana, tek bir dokunuş.

01.03.2002

Mazlum Zengin

GooD aNd EvıL 10-08-2008 05:08 PM

Çocukluğum

Akşamüstü parktaki banktayım,
Salıncaktaki, kaydıraktaki
Çocuklara bakıyorum saatlerdir,
Mutluluk,sevinç,
Gözlerinden fışkırıyor.
Bir o yana, bir bu yana koşan,
Çocuklara bakıyorum saatlerce.

Bunlar, çok şanslı çocuklar,
Bunlar, bilgisayar çocukları,
Kendi çocukluğuma gidiyorum birden,
Kıl topu, bez topu, mazı,
Ekene çocukluğuna,
Cır, ara kesme, uzun eşek, çocukluğuna.

On yaşında, sürü peşinde,
On iki yaşında, eli,saban üstünde

On üç yaşında,elinde orak,tarlada sıcakta.
Biz çocukluk görmedik ki,
Okulda, kız arkadaşımız olmadı ki bizim.
Köyde, kırsal kesimde,
Çocukluk yaşanmaz,
Böyle çocuklukta olmaz ki.

27.05.2005

(‘ŞİİR HARMANI’ından)

Mazlum Zengin

GooD aNd EvıL 10-08-2008 05:08 PM

Çocukluğumdan kaldı

Bendeki, çiğdem, nergis kokuları
Çocukluğumdan kaldı dostum
Örselendim toprakla, tabiatla
Gömdüm yüreğime dağ çiçeklerinden.

Bendeki, Keven, Gıngıl kokuları
Çocukluğumdan kaldı dostum
Emdim özlemi, hasreti mevsimlerce
Dağlarında çiçekle oynamamdan.

Bendeki kayısı, badem kokusu
Çocukluğumdan kaldı dostum
Şirin görünmek için sevdiğime
Yakama taktığım çiçeklerden.

Bendeki güneş yanığı kokusu
Çocukluğumdan kaldı dostum
Tarlada aç, susuz, yalınayakla
Kızgın toprakla öpüşmelerden.

Bendeki nem ve rutubet kokusu
Seksen’ den kaldı dostum
Bedenimi güneşe serdim
Çıkmadı Eylül kokusu üzerimden.

El ve ayak bileklerimdeki izler
Pranga, kelepçeden kaldı dostum
Bu berbat şairliğim, duygusallığım
O Günlerden gelir derinden.

17.01.2006

Mazlum Zengin

GooD aNd EvıL 10-08-2008 05:08 PM

Çocukluğumdayım

Çocukluğumu yaşıyorum bugün
Tek tek adımladığım topraklarda
Bağ ve bahçelerimizde her köşe, anı dolu
İlk giydiğim iskarpinin çamur olduğu yeri
Dut ağacından düştüğüm
Yediğim sarı kiraz
Karanlıkta el yordamıyla bulduğum kayısı
Havuzunda kurbağalarla birlikte yüzdüğümüz
Dedem ve babaannemle
Anılar tazelendi bellekte
Her santiminde izler var
Ve her ağaçta bir yaramazlığımız
Ama, o zaman fark etmediğim bir şey var
Sessizlik ve huzur
Sessizliğin güzelliği
Kuş seslerinin, cırcır böceklerinin
Uzaklardan gelen horoz seslerinin güzelliği
Şimdi yeni keşfettim
Seksenlik delikanlıların saf ve samimi sevgileri
Ve her zaman insanlarının içten ve candan sıcaklığı
Büyükşehirlere, kentlere inat
Sevgilerini, karşılıksız paylaşmalarını fark ettim
İmecenin halâ var olduğu
Çocukluğumdayım birkaç gündür
Kırkbeş sene öncesindeyim
Karanlıkta yürüyemediğimiz köyüm
Şimdi ışıl ışıl karalara inat
Şehirleşmesine, modern görünümüne
Ve örf ve ananelere bağlılığına çok sevindim

01.10.2006

Mazlum Zengin

GooD aNd EvıL 10-08-2008 05:08 PM

Çok oldu

Çok oldu, gideli çok oldu,
Kalbimin sıkışmasını,
Memedeki sütle gidişini,
Böğrümdeki bıçak yarasını,
Ve
Kalbimi kırdığını unuttum.
Gelmiyor musun?

Çok oldu, gideli çok oldu,
Yarların yanı başında
Tetikteki ceylanın ürkekliğini,
Seni anıyorum, seni
Derdim büyük ince, ipince
Ve
Senin yüzünden yataklardayım
Sormuyor musun?

Çok oldu, gideli çok oldu,
Yaralarım kapanmaz,
Çaresi sensin.
Doktorların işi değil,
Seni özlüyorum, seni
Ve
Gönül gözün açık değil mi?
Görmüyor musun?

09.06.2005

('ŞİİR HARMANI'ından)

Mazlum Zengin

GooD aNd EvıL 10-08-2008 05:08 PM

Çöpcü ağabey

Ağzında sigarası
Portakal rengi üstlüğü
Lacivert pantolonlu ve şapkalı
İri yarı
Elinde yeni çıkan plastik süpürgesiyle
Hızlı hızlı yerleri taraklıyordu
Ve toz boran etraf
Bazen toz alttan gelir
Bazen üstten eser rüzgâr
Ama her seferinde tozlanır
Bizim dışarıdaki sehpalarımız, mobilyalarımız.
O kadar hınçla ve hırslıydı ki
Süpürgenin yerle temasını görmelisiniz
Alttaki asfaltı sökercesine
Ve kanını dökercesine.
Bunu gören mobilyacı
Yerleri bir güzel suladı
Ve adama yanaşıp,
‘Ağabey bu süpürgelerin su püskürtenleri çıkmış
sizde yok mu’? dedi muzip bir şekilde.
Yok dedi adam ‘bize daha vermediler’
Ağabeyin takatı
Ağabeyin sabrı
Ağabeyin sigarası bitmek üzere
Güneş yükseldi tepeden
Çok sıcak olmadan
Amirleri gelmeden
Bitirmesi lazım işlerini
Aceleciliği bundandır
Bundandır sigarasını hırsla çekişi
Bundandır asfaltı sökercesine süpürgesine asıldığı.
Yüzünde boncuk boncuk terler
Ve tertemiz oluyor yerler.
El arabasına asılı poşetten çıkardı
Güneş’ten ılımış şişedeki suyunu
Dikti kafasına yorgun bitap
Her gün aynı görüntü
Her gün aynı icraat.

15.06.2005

Mazlum Zengin

GooD aNd EvıL 10-08-2008 05:08 PM

Damlalar Deniz’e yürüdü

Damla damla toplandılar bir yerde
Çeşme olup yürüdüler Denize
Işıklandı gözlerdeki o perde
Bir sel olup yürüdüler Denize.

Bir mayıs sabahı yere düştüler
Anaların gözlerinde yaştılar
Nice nice barikatı aştılar
Dere olup yürüdüler Denize

Halkının elinde üç tek gülüsün
Deli deli esen bahar yelisin
Yüreklere akan sevgi selisin
Irmak olup yürüdüler Denize

Damlalar, çeşmeler, dere birleşti
Derelerde ırmakla bütünleşti
Yoldaşların meşalesinde ateşti
Nehir olup yürüdüler Denize.

Mazlum’un yürekten sevgisi taştı
Aşılmaz dağları kolayca aştı
Nehirlerle Deniz can kucaklaştı
Sevgi olup yürüdüler Denize.

14.05.2006

Mazlum Zengin

GooD aNd EvıL 10-08-2008 05:08 PM

Darağacı,yım ben

Bir ağaçtım ben
Başı karlı dağların eteklerinde
Çocuklarım ve torunlarımla yaşayan bir ağaç.
Bir seher vaktinde,
Yankılandı balta sesleri orman Deniz’imizde
Kestiniz kol ve bacaklarımı,
Geçirdiniz işkence dezgâhlarından
Size göre biçim ve ebatladınız
Vakitlerden bir vakit,
Diktiniz üç ayak üzerine beni
Zirveme bir yağlı urgan taktınız
Ve ucunu da ilmek yaptınız.
Kan akıyor gözlerimsen, kan
Bir ağır koku var yakıyor geniz
Süzülüyor gözyaşlarım yanaklarımdan
Derelerce, ve oldu Deniz.
Ve üç fidan gözüktü uzaktan
Ak giysiler içinde prangalarla.
Önce birini
Sonra ötekini
Daha sonra diğerini getirdiniz
Getirdiniz üç ayağımın arasına
Taktınız yağlı urganları boğazlarına
‘Dışarıda delikanlı bir bahar’
Çiçekler açıyor dışarıda Mayısta
Ve
Ve siz gül goncalarını soldurdunuz
Adımı da siz koydunuz.
Ağlıyor Anne, Baba, Kardeş Bacı,
Sayenizde adım kaldı DARAĞACI.

26.04.2006

Mazlum Zengin

GooD aNd EvıL 10-08-2008 05:08 PM

Değdirememiş

Karagözlüm yüreğinde yangın var
Aşkını kimseye söyleyememiş
Korlanmış sineye sığmamış çok dar
Seni seviyorum diye söyleyememiş.

Aylar, yıllar oldu bitmedi mi yas?
Çıkar yüreğini sev olmasın taş
Gül artık gözünden akmasın yaş
Gözünü gözüme değdirememiş.

Gözünden kalbine bir girebilsem
Deste deste güller bir derebilsem
Elleri korkusuz ben tutabilsem
Beni sevdiğini söyleyememiş.

‘Korkunun ecele faydası yoktur’
Seni doyuracak sevgim pek çoktur
Senden başkası da kalbimde yoktur
Kalbini kalbime değdirememiş.

Sevdiğim yükünü dağlara yığmış
Cihan’a sığmamış da yüreğe sığmış
Fazla naz, da aşık usandırırmış
Mazlum’a sevdiğini söyleyememiş.

29.06.2006

Mazlum Zengin


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 02:04 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.