www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Eskiler (Arşiv) (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=188)
-   -   Meral Yağcıoğlu (https://www.cakal.net/showthread.php?t=136345)

GooD aNd EvıL 11-03-2008 04:52 PM

Birde Uzaklardaki Sen

Yalnızlığın garip hüznü
Fırtına habercisi
Kara bulutlar kadar acımasızdı
Çöktü üzerime

Yalnızlığım ve ben
Birde uzaklardaki sen
Kopacak fırtınayı
Sessiz sakin bekliyorum

Sen uzak diyarlarda
Başka, başka gönüllerde sefa sürerken
Ben çaresiz bir başıma
Yalnızlığın dehlizlerinde
Kayboldum, korkuyorum

Arkama bakıyorum
Zifir karanlıklarda
Cirit atan zebaniler arsız
Kulaklarımda kahkahaları
Sol yanımda koca bir delik
Yürüyorum yalnız

Kirpiklerime salıncak kurup
Uyuklayan yarasanın
Kanatları perde gözlerime
Yüreğim haykırıyor sessiz, dilim lal
El yordamıyla ilerliyorum
Düşe kalka tökezleyerek

İleriye uzaklara bakıyorum
Ufukta görünen hiçlikte
Kara bulutlar var
İnatla beyaz giymeyen
Korkuyorum gelecekten, özlüyorum seni
Beyaz lekesiz güne düşüp
Yaşamak sil baştan tek dileğim

Dört nala koşuyor gece ve gün
Yakalamak ne mümkün
Hayallerimde at koşturan
Çaresizliğime tek arkadaş
Yalnızlığım ve ben
Birde uzaklardaki sen

GooD aNd EvıL 11-03-2008 04:52 PM

Cüzdanımdaki Gül



Yıllar önce bilmem kaç yıl oldu
İlk buluşmamızda adettir ya
Bir gül verecektin kadife yapraklı
Yoldan geçmekte olan çiçekçi kızın
Manalı bakışlarında seçtiğin gülü alırken
Bir rüzgar savurdu eteklerini çiçekçi güzelinin
Basmadan güllü şalvarı ortada
Satış yapma sevinciyle
Sakızını patlatarak uzaklaştı el sallayarak
Mutluluk perisi bağdaş kurdu gamzeme
Yok olunca İlk heyecanın utangaç pembesi
İliştirdin kırmızı gülü kulağımın arkasına
Küçük masum bir buse de yanağıma
Yüreğimde yüzlerce değil binlerce kuş
Kanat çırptı tebessümlü
Unuttum konuşmayı teşekkür ederken
Heyecanın doruklarında
Dolaştı elim ayağım kördüğüm
Hatırlıyorum gözlerim nemli
Saklarım itinayla şimdi
Sayfaları arasında not defterimin
Kurumuş, sararmış olsa da
Benim için ilk günkü kadar
Kırmızı,mis kokmakta o gül
Sen kokmakta hala
Aşk kokmakta
Elimdeyken cüzdanım
Hatırlarım,sızlar yüreğim
Canlanır küllenen anılar bir bir
Gözlerin gözlerimde
Hisseder dokunuşunu tenim
Kapılıp tatlı heyecan dalgasına
Temas eder alev alır yüreğim
Titrer, yaralı serçe telaşında bedenim
Son bulur yokluğunda hikaye
Hazır bekleyen iki damla yaş
Yol almaz yanaklarıma,isteksiz
Asılı kaldı göz bebeklerimde
Arsız cambaz anılarımda salınır
Ve güne başlarım
Aksak titrek dalarım içine
Arkadaşım palyaço eşliğinde

GooD aNd EvıL 11-03-2008 04:52 PM

Çanakkale Geçilemedi Duysun Düşmanlar

Üç koldan geliyordu düşman
Karadan, denizden,havadan
Dönmüştü gözü İngiliz’in,Fransız’ın
Var güçlerine yardımcı köle Anzak’lar
Komuta da Alman paşaların elinde
Tek amaç parçalayıp,ezmek Türk’ü yok etmek
Bilmezler ki şanlı, güçlü Mehmet
Canı pahasına korur bu yurdu

Çanakkale açmış koynunu
Hazır siperler bekliyor yiğidi
Taarruz değildi amaç
Vatan için, hürriyet için
Emrediyordu ölmeyi
Yürekten gelen emir
Şehadet şerbeti içilecekti,
Fedaydı canları bu millete

Öyle bir sevdaydı ki Vatan sevgisi
Ana kucağından, baba ocağından
Üstündü tatlı yavukludan
Evladını doğurmak ister miydi
Hiçbir ana esaret altında

Ölmeye gitti cepheye onurlu Mehmet
Bile bile gönüllü, boynu kıldan inceydi
Teslim edilmemeliydi sancak
Dönmek yok canı fedaydı Vatan’a
Bu vatan her şeye bedeldi
Kavuşsa canı Rab’be, ne çıkardı uğruna

Hür olmalıydı Türk, ne İngiliz ne de Fransız
Ayakları altına almamalıydı
Ulaşamamalıydı düşman kötü emeline
Nasılsa geldikleri gibi binlerce
Topları, tüfekleri sayısız mermileri
Soğuk bir günde ansızın
Utançla gideceklerdi boyunları bükük
Bir elin parmakları kadar azalarak

Savaşın korkunç yüzü gece başka, gündüz bambaşkaydı
Çınlarken kulaklarda ezan sesleri
Tozu dumana katan mermiler yağıyordu
Cephanesi kısıtlı Mehmet’çik siper ediyordu göğsünü
Teslim etmiyordu sancağı
Şehadet şerbeti içen candaşı,kardeşi
Koyup toprağın bağrına
Ananın koynuna bırakır gibi tebessümle
Devam ediyordu tekbir sesleri eşliğinde
Heder oluyor gecenin ayazında yorgun, aç bedenleri
Merhem oluyor iman gücü, sarılıyor bir bir yaralar
İlgilenirken kendi canıyla düşmanın da sarıyordu yarasını
Paylaşıyordu neyi varsa elinde, yüreğinde
Yazılıyor mektuplar gururlu anaya, gözü yaşlı yavukluya

Düşman cephesinde;
Arkalarına bakmadan
Kaçarken bile haince planlar yapıldı
Tek suçları topraklarını korumak olan Mehmet’ciği
Doldurup hangarlara ateşe verirken
Canlı kalmasın emri yankılanıyordu

Türk cephesindeyse;
Tarihin en acı en kanlı savaşı
En mert savaşı, vatan sevgisi
Vatana kurban olmaya giden Mehmet’çiğin kınalı başıyla
İman gücüyle yazıldı Çanakkale geçilmez
Gelibolu tekbir sesleriyle inledi
Çınladı Allah Allah nidalarıyla
Çanakkale’yi geçilmez kılan tarih
Yazıldı işte böyle

Conkbayır’ında her bir taş dile gelse
Tüm dünyaya anlatır şanlı destanı
Kanla sulanan, doksan yıldır yeşeren çimenler
Ağıt yakar şehitlere
Gelibolu’da şahittir ağaçlar, akan dereler vahşete
Kuşlar şakır şehit yakınlarına, onurlu gazilere
Her estiğinde rüzgar söyler Mehmet’in türküsünü

Bu vatan bizimdi ve bizim kalmalıydı
Atalarımızdan, şehadet şerbeti içen, içmeyen
Mehmet’cikten emanet

Söz veriyoruz ilelebet bizim kalacak
Canımız pahasına, malımız pahasına
Uğratmayacağız düşmanı
Allah’ın izniyle Türkiye hep payidar kalacak
18/03/2005

GooD aNd EvıL 11-03-2008 04:52 PM

Çiçek Bahçesi Yüreğim

ÇİÇEK BAHÇESİDİR YÜREĞİM

Ben bir papatyayım; Sevdalıların fallarına bakarım.Hiç çıkmaz”sevmiyor” yoktur kitabımda. Hep sevgi adına çarpar, sevda şiirleri yazar yüreğim.

Ben leylak yada sümbülüm; Öldürmeden sevgiyle beslerim içimdeki çocuğu. Bazen ip atlar, bazen de kırılır oyuncağım bulutlardan toprağa yağarım.

Ben bir gelinciğim; Gençlik aşısıdır güneş bana. Her gün etrafa neşe saçan bir melekle doğar yeniden. Sevdalılar hüzünlerini bırakır tek bir damla yaş ile bende. En kuytu karanlıklara gömer kederlerini alır götürür içimdeki çocuk çantasına doldurup.

Ben bir mor menekşeyim; Hassas ve narin duygularım çarçabuk kırılır kolum kanadım düşer iki yanıma. Kardan borandan boynum bükülür, ölürüm ben.

Ben bir beyaz karanfilim; Sımsıcak dostum insanlara.Barış dolu ve insandır yüreğim. Beyaz güvercin olurum gönülden gönül’ e barış yüklü, sevda yüklü, türkü yüklü

Ben bir kırmızı gülüm; Aşk ateşiyle yanar bu koca gönlüm. Hasretimdendir rengim. Aşk ve sevda tomurcuklarıyla doludur her bir dalım..Sevgiliye aşk, doğaya aşk ve yaradan’ a aşk. Aşksız boş bir çuvala benzerim. Kaldırıp atılası.

Ben bir siyah laleyim; Asildir, yıllanmıştır yüreğim. Otuz beşi Geçmiştir yaşım paylaşırım hislerimi tarih sayfalarında. Anılarda yaşar giderim. Bu saatten sonra tecrübelidir artık acıda bedenim.

Ben bir orkideyim; Pahalıdır onurum, para geçerli akçe değildir. Karşılıksız olsa bile sevgidir ücreti. Gönül defterimde açılır bir sayfa, sevgi veren her kişiye büyük harflerle. Bana bir adım yaklaşana gönül kapım açık koşarım. Sırtını dönenleriyse yaratandan ötürü yürekten severim gizli, gizli

Ben bir manolyayım; Zariftir hislerim. Su yüzünde süzülür hiç fark etmez kim diye
Kucak açar alırım içime. Sindiririm doya, doya evrendeki her varlığı mabedime alırım
Canıma candan çok başka ne gerek.Soframda aş bulur her mert kişi. Namertlere Sadece kırılır, talan olur gönül bağım

Ben bir kaktüsüm; Çok dayanıklıdır darbelere bedenim. Hiç haksızlığa gelemem
Hoyrat bir rüzgar eser o an savurur saçlarımı.Dikenlerim dilimdedir.Durmaz haykırırım.

Ben bir ayçiçeğiyim; Güne bakar gözlerim, hasrettir tek özlemim. Umuttur güneş bekleşir
dururum. Dışımda değil içimdedir yalnızlığım.

Ben bir sarmaşığım; Sarılırım hayata sıkı sıkı.. Nadiren de olsa uğrar AŞK bana. Hüsranla da bitse her biri sevenlerden alır tüm gücünü bedenim. Her şeye rağmen güler yüzüm.

Ben bir alelade kır çiçeğiyim; Rengarenk kelebekler uçuşur başımda, biraz hercai koşarım yıldızlara. Güneşe uzanırım var gücümle elim yanar sıcağından gizlenirim kuytulara. Titrer üşürüm ayazından yorgan olurum toprağa.

Aslında ben bir çiçek bahçesinde sadece ayrık otuyum; Yeşil olmaktır dileğim. Söküp atarlar acımadan duygularımı. Yılmam gün ışığını hissetmek uğruna damarlarımda. İki kaya arasında nal ile mıh misali, yada çorak bir ırmağın kenarında başımı uzatırım. Yer kabuğunu aralayarak. açarım çiçeksiz..Sularsanız eğer yüreğinizle damla, damla esirgemezseniz sevginizi bir yudum. Yeşil kalır çiçek gönlüm.

Aslında bu kadar megaloman değilimdir ama birinin arkasından öyle hissetmişim

GooD aNd EvıL 11-03-2008 04:52 PM

Dip Not

ilişikte olan
Hüzün savaşından yara almış
Gazi yüreğimi
Ellerine emanet ediyorum
Şefkatine muhtaç, merhemi yüreğin
Eğer geç kalınmışsa
Cevap vermiyorsa tedaviye
Son arzusuysa yanında ölmek
Kızıl şerbetini dudaklarından içir
Aşkın zehri dindirsin ıstırabını
Bırak soluğu nihayete ersin
Yanında şehit olsa ne çıkar

GooD aNd EvıL 11-03-2008 04:52 PM

Duydunuz mu

göz göz olmuş yüreğim
benim için çıkmış yola
dörtnala yaklaşan beyaz atlı
aydınlanmış hanemin
en ücra köşesi
kederle tasa
itilmiş bir kenara
sızlanıp dursunlar
bundan sonra
çalacakmış sürgülü kapımı
mavi kanatlı melek
oysa ardına kadar
açık olmalıymış
kamaşacakmış gözleri
dostun,düşmanın
telvelerin üzerine
ay mı doğmuş,güneş mi

benli Naciye’nin yalancısıyım

GooD aNd EvıL 11-03-2008 04:52 PM

Dün ile yarın ve gün

Dün;

Gece yumdu gözünü
Asılma kirpiklerine
Silkelen, kendine gel
Ellerinle göm
Açık mezara
Kalmasın arkada
Umutlarını al
Sakla cebine

Yarın;

Henüz cenin
Hayat rahminde
Çok uzak
Işık vermez
Muamma
Vereceği de
Vurma gem
Tutkularına

Bugün;

kalma
Ölüm ile cenin
İkileminde
Kucakla, sev
Aşık ol,
Olsa da kelebek kadar kısa
Ömrün
El ver
Sarıl sıkı sıkı
Yakala al avuçlarına
Yabancılık çekme
Duygularınla birlikte
Gir içine hayatın
Şiir ol
Düş güne
Yaşa anı

GooD aNd EvıL 11-03-2008 04:52 PM

Dünden Affettim

Dönecek mutlaka,dönecek bir gün
Dönüp de af dileyecek bin pişman
Kapanacak ayaklarıma
Sıralayacak bin türlü mazeret
Ağlamaklı, annesinden özür dileyen çocuk edasıyla
Üzgün ve masum
Biliyorum

Gereksiz hepsi aslında
Dönmesi yeter
Kapım açık
Bekliyorum
Gittiği günden beri
Gözlerim yollarda.

Dayadığında başını göğsüme
Sadece özlemini
Tek sözcük çıkmadan dudağından
İfade etse gözleri
Tebessümlerinde kaybolsa yalnızlığım
Çözülse buzu sıcağında
Çarpsa yeniden yüreğim
Tende bulsa can
Yükselse bulutlara tin
Savunması gerekmez

Aksa içime yüreği dolsam onunla
Biliyorum elimi tuttuğu anda
Yüreğime işleyecek sıcaklığı
Sımsıcak bir duygu kaplayacak
Saracak bedenim alev topu
Şaha kalkacak sevdam
Kızıl bir kısrak olup
Koşacağız nefes nefes
Olduğumuzda sarmaş dolaş
Göz göze sevişeceğiz

Karanlık,acı günde gitti
Bayram olacak geldiği gün
Yakışmaz bayramlara küslük
Barışır dargınlar
Akide şekeri tadı damakta
Bir gün dönecek mutlaka
Çölde özlediğim serap

Biliyorum
Mutlaka dönecek
Dönüp de geldiğinde
Affettim dünden
Gerek yok af dilemesine

GooD aNd EvıL 11-03-2008 04:53 PM

Düşlerimdesin

Gözlerinin sıcağında
Bir kar tanesi gibi eriyip
Yağmur damlası gibi
Yüreğinin derinlerine
Akmayı,
Akarken çağlamayı
Çağlarken gülmeyi
Gülerken yaşamayı
Seninle ve yalnız seninle yaşlanmayı
Çocuk kalıp sonsuz mavide
Saklambaç oynamayı
İstiyor kelebek kalbim
En büyük düşüm
Buseler kondurmak dudaklarına
Ödülümdür gül kokulu tebessümlerin
Ruhumun derinlerine nakışlısın
Envai çeşit ipek ibrişimle
Dokunamıyorum
Yoksun
Yoksun yanımda
Söyle kiminlesin

GooD aNd EvıL 11-03-2008 04:53 PM

Elimde Kibrit

Buram buram anı kokan
Mutlu günlerin yansıması
Dolu, dopdolu yaşadığımız
Anılarımızın resimlerini
Serdim yere teker teker.
Elimde kibrit tam ortasına
Bağdaş kurdum

Denize karşı bir bankta, başım göğsünde
Martılara el salladığımız an sağımda
Tavşan kanı çayımızı yudumlarken
İçime doldu sokak simidinin kokusu solumdan
İlk tartıştığımız gün ki titrek sesin arkamdan seslendi
Doğum günümde aldığın minik ayıcık
Dizlerimin dibinde yüzüme bakıyor kederli

Canlanan anılar
Sızlattı gönül telimi
İğnelendi bedenim
Yüreğim oldu kan revan
Kibriti çakar çakmaz
Titrek alev kızıllığında
Başa sarıldı günler
Gözlerimin önünden
Geçiverdi film şeridi

Verdiğin o gonca gülün dikenini
Söküp attım göğsümden ateşin kucağına
Sıcaklığını hala hissettiğim ellerin
Avuçlarımdan kaydı, çıra oldu ateşi mayaladı
İçtim soğuk su kristal kadehten
Düğümlendi yudumlarım boğazımda
Tutuştu dilsiz resimler
Anılarla birlikte her şeyi
Acıyı, ıstırabı,kederi
Yokluğunu silercesine
Sessiz büklüm büklüm kıvrandı her biri
Alevlerin koynunda kor oldu kayboldu ben gibi
Bir fırtına koptu
Yangın yerinin isli külleri
Çıkmamacasına savruldu
İz oldu yüreğime katran karası

GooD aNd EvıL 11-03-2008 04:53 PM

Ellerimizle Tohumunu Attık Sevdamızın

Yavaş, yavaş filizlendi, yeşile boyandı dünyamız
Ve nihayet tomurcuk verdi gönül karanfilimiz
Önce iyi arkadaş olduk ikimiz, sonra iki kuzu sarması sevgili
Cesaretle göğüs gerdik tüm zorluklara
Düzlüğe çıktık dere tepe aşarak
Olsun varsındı dizlerimizde yaralar
Ellerimizde nasırlar
Umut doluydu her bir hücremiz
Gönül sazımız elimizde, yoktu çalacak mızrap
Parmaklarımızla vurduk tellerine
Türkülerle besledik sevdamızı

Yüreğimizde büyüttük aşkımızı

En olgun çağımızda
Suya değil yıldızlarla semaya yazdık sabit
Samanyolu kırmızı perdeli evimiz oldu
Gökyüzünün en kadim dostu bizdik
Dolun ay tek şahidimizdi
Can canayken birlikte
Ellerim ellerinde seninken
Başın göğsümde her nefesinde soluklandığım
Yürek atışların bedenimde çalarken en içli türküyü

Gözlerimizle mühürledik

Bastık parmağımızı bozulmamacasına onayladık
Sonsuzdu ya sevdamız
Solsa da günün birinde karanfiller, yeniden açacaktı
Daha bir gür olacaktı yaprakları,rengi daha kızıl
Sevgimizle suladığımız bahçemiz daima var olacaktı
Umudumuz vardı,arzuluyduk

Ama niye ayrıyız şimdi ne oldu da sen orada
Bense burada yalnız tek başına
Nefes almaya çalışır dururuz
Kırıldı gönül sazımız yarım kaldı türkümüz
Ellerimizle diktiğimiz,emekle büyüttüğümüz
Karanfillerin rengini çaldılar
Bize sadece nasırları kaldı,birde sızısı
Ölgün yaprakları tarumar olup saçıldı yeryüzüne
Sicim gibi ağlıyor üstüme
Yürüyorum caddelerde bir başıma
Islanan yüreğim yorgun ve çaresiz

GooD aNd EvıL 11-03-2008 04:53 PM

Eylül Akşamı

Bir eylül akşamı
Serin meltem esintisi
Saçlarımı savurarak
İçime doldurdu seni

Mehtapta dalgaların sesi
Şiir söyledi kulağıma
Demet, demet aktın yüreğime
Yakamozların eşliğinde

Deniz çırılçıplak
Uzanmışken kumsala
Bir yıldız kayıp düştü
Doldu avuçlarımıza

Serenat yapıyordu balıklar
Keman çalıyordu her biri
Melodiler saten bir çarşaf
Örtmüştü bedenimizi

Ay şahidimizdi
Hem senin hem benim
Yıldızlar raks ediyordu
Samanyolu koynunda

Ant içtik mühürledik yüreklerimizi
Ayrılmamacasına parmak basıp
Ölümsüzleştirdik aşkımızı
Bir eylül akşamı

GooD aNd EvıL 11-03-2008 04:53 PM

Eyvah ki Eyvah

Gençliğim geçip gidiverdi
Koşar adım bir çırpıda
Elden ne gelir
Saçlarıma düşüverdi
Gümüşi teller
Eyvah ki eyvah

Ah o yıllar
Nasılda aldattılar
Engellemek ne mümkün
Bir çırpıda yolun yarısını
Geçivermişim bilmem ki neden
Neden yüzümdeki bu anlamı zor
Ve çaresi yok çizgiler
Aynalar mı yalan söylüyor
Bu ben değilim ki inanmam
Bu kadar uzun zaman geçmedi ki
Arkama şöyle bir baktım
Ne elde var ne yanımda kimse
Bir arpa bile yok avuçlarımda

Gençliğim geçip gidiverdi.
Koşar adım bir çırpıda
Yorgun bedenim çaresiz.
Kalmamış mecal dizlerimde
Tükenmiş sevgiler, aşklar
Yüreğim yapayalnız paramparça.
Sonbahar rüzgarları savurdu
Aşktan uzaklara
Yüreğimde kopan fırtına
Erer mi kışı geçip bahara
Mevsim artık erdi hazana
Eyvah ki eyvah
Boşa mı geçti bu seneler
Anlamadan anlamsız yaşadı bu beden

GooD aNd EvıL 11-03-2008 04:53 PM

Fark Etmez

O Yada Ben

Alışmak mı
Çabalamak mı
Ne diye
Hiç düşünmedim ki
Ben yalnızda yaşarım
O benim içimde
Her bir noktamda
Hücrelerimde
Damarımdaki kanım,
Soluk soluk nefesiyim onun
Düşer ay gibi çehresine
Gamzemde açan tebessüm
Akan yaşım gözümde, mendiliyle sildiğim
O mu yanımda, ben mi onunlayım
Bilmem, bilemem
Ben o' yum, yoksa o' mu ben
Karıştı her şey, kördüğüm
Çözemez aklım
Yüreğimse,
Ne bileyim işte
Ben ve o
Ayrılık acısıyla dolu
Yaşarız birlikte
Ayrı ayrı.

GooD aNd EvıL 11-03-2008 04:53 PM

Farz Et ki İki Küçük Uçurtmayız

Farz et ki iki küçük uçurtmamız var
Salıyoruz iplerini yükseklere
Kumdan inşa ettiğimiz kalenin surlarından
Süzülüyor semada her biri narin,coşkulu
Seyre dalıyoruz gün batımını
Mehtabı kızıla boyayan güneşin
Son ışık yağmurunda yıkanıp arınıyoruz
En saf halimize bürünüp mavi giyiyoruz
Mavinin türlü çeşidinde
Doyumsuz bir yolculuk başlıyor
Labirent misali yürek atışlarında
En ücralarına ulaşıp
Karanlıklarını aydınlatıyoruz
İç dünyalarında meltem estirip
Kristal yıldızların altında
Dolunaydan yükselen keman nağmeleri eşliğinde
Beyaz dost karanfille umut
Kırmızı gül goncasıyla aşk ekiyoruz yüreklerine
Tüm aşıklara yol gösteren meleklere eşlik edip
Aşk çeşmesinde yıkıyoruz yüzümüzü serin buz gibi
Okyanuslara salıyoruz teknemizi
Yelkeni yüreklerimiz
Kucaklıyoruz evreni

Farz et ki iki küçük uçurtma biziz
Sen ve ben uçuyoruz meltemde savruluyor saçlarımız
Özgürce kendimizi seyrediyoruz
İpler ellerimizde salıyoruz bedenimize kulaç,kulaç
Geziniyoruz yüreklerimizde
Umut ve sevda dolu yolumuz
Kocaman ölçüsü yok yüreklerimiz
Tıka basa doluyor sevgilerle senli benli
Sarılıyoruz dört elle birbirimize
Sarılıyoruz aşka
Bırakmamacasına
Farz et ki iki küçük uçurtmayız
Ve istikamet kendimiz
Uçuyoruz sana,bana

GooD aNd EvıL 11-03-2008 04:53 PM

Firari sevda

Gönlüme bir sevda düştü, kaçıyorum
Gönlümse firari bir sevda peşine, koşuyorum

GooD aNd EvıL 11-03-2008 04:53 PM

Garipti Kadının Adı

Sicim gibi yağan yağmurda
Ve sırılsıklam olmuş haline
Hiçbir şeye aldırmadan
Hızlı hızlı yürüyordu
Genç ve yalnız kadın

Arkasına bile bakmadan
Koşar adım ilerliyordu
Belli ki bir şeylerden
Ya da birisinden kaçıyordu

İliklerine kadar ıslanmıştı.
Üşümekten mosmor kesilmişti
Adeta dişleri takırdıyordu
Çaresiz ve yalnız kadın
Savaştan çıkmışçasına perişandı.
Göz pınarları da sanki
Yağmura yardım eder gibi
Sellere karışıyordu.

Neydi o yüreğindeki acı
Kimeydi öfkesi
Niçin böylesine perişandı
Hayata küskünlüğü
Doruktaydı
Etrafta kimsecikler yoktu
Yağmurdan kaçanlar
Sıcacık evlerine çekilmiş
Pencerelerinden romantik
Manzarayı seyrediyor belki de
Sadece sırılsıklam
Islanmış acılı kadın
Yoldan tek tük geçen
Araçların meraklı kornalarına
Aldırmaksızın
Bilinmeyene bilmez şekilde
Koşarcasına ilerliyordu

Yalnız ve perişan kadın
Ne kadar yürüdü bilinmez.
Bir hastanede açtı gözlerini
Uzun saatler sonunda
Kim getirmişti, nasıl gelmişti
Hiçbir şey hatırlamıyordu.
Kafasının içi bomboştu sanki.
Geçmişe dair hatırladığı
Bir kırıntı bile yoktu hafızasında.
Aynaya baktı, tanımadı kendini.
Kimdi bu kadın, adı neydi
Ne geçmişini hatırlıyordu.
Ne de gelecekteki düşlerini
Ne yapmak istiyordu hiç bilmiyordu
Aynadan yansıyan güzel yorgun yüz

Günler sonra yürüyordu yavaş yavaş
Artık onun adı yoktu
İyileşmeye yüz tutmuştu yaraları
Ya yüreğindeki yaralar
Rüyalarında bile kanıyordu
Gidecek bir yeri yoktu
Hiçbir şey hatırlamıyordu ki
Geçmişe dair
Ne adını biliyordu
Ne de evini yada çocuklarını
Sahi bir evi var mıydı
Ya çocukları
Muammaydı hepsi

Aradan günler geçmesine rağmen
Bir Allah’ın kulu aramamıştı
Belki de ortadan kayboluşuna
Kimsecikler üzülmemişti

Hastane personeli
Çok seviyordu zavallı kadını
Ona garip adını taktılar
Sağlığı yavaş yavaş düzelirken
Hemşirelere yardımcı oluyordu
Yatan hastalarla ilgileniyordu da
Kendine bir yardımı dokunmuyordu

Günler günleri kovalıyor
Ve garip habersizce olup bitenden
İnci gibi dişlerini göstererek
Bilinmeyene gülümsüyordu.

GooD aNd EvıL 11-03-2008 04:53 PM

Gece Ve Ben

gecenin bir vakti
parlıyor gökyüzü inatla
uçsuz bucaksız kumsalda
yürüyorum yalnız
cebimde saklı köhnemiş umutlarım
geleceğimse meçhul
denizin iyot kokulu meltemi
tarıyor saçlarımı,yolarcasına
göz kırpıyor nemli bir bank
yorgun bedenim,kırılmış kolum kanadım
çöküyorum denize nazır bir ucuna mecalsiz
sünger avcısı olsam, dalsam derinlere
vurgun yese yaralı yüreğim
kaybolsam koynunda dibe vursam
örtse üstümü mavi de gömülsem
hiç çıkmasam bir daha karanlık dünyaya
ya da yamasam köhnemiş umutlarımı
tevekkülle baksam yarınlara
sarılsam yaratıcıma,teslim olsam
med-cezire kapılan bedenim
kıvranıyor korkuyla çaresiz

gökyüzü tebessümlü hilalle
cebimden çıkarıp köhne umutları
onarıyor sevgiyle melekler
yıldız yağıyor avuçlarıma
yarın doğacak güneşi müjdeliyor bir peri
zerk ediyor damarıma bir tutam yaşam arzusu
yıllanmış gramofondan yükselen
ilahi nağmelerle yarınlara
uçsuz bucaksız denize akıyor
karalar bağladığım kaderim
yeni günle erecek huzura
güller açacak yaralı kalbimde
doğacak güneş Allah’ın lütfuyla
gece, gökyüzü gizli gizli
öpecek dudaklarından denizi
bir çocukları olacak umut adında
sıkı sıkı sarılacak hayata
merhaba diyecek yeni güne
el sallayacağım geçmişe

GooD aNd EvıL 11-03-2008 04:53 PM

Gecenin Koynunda Şiirsizim

Gecenin ikisinde, odamdayım
Sokak lambasından sızan cılız ışık
Bölüyor karanlığı,
Büyüyor gölgesi eşyaların
Yalnızım, tedirgin duygularım
Cam kenarındaki koltuğa
Çökmüşüm, bitkin
Dinliyorum gecenin sessizliğini
Serin biraz sanki
Ürperiyor içim
Üşüyorum
Üşüyor kalbim
Sarılsam kareli battaniyeye, sarılsam
Isıtır mı bilmem

İyi gelir bir yudum acı kahve
Çözülür buzullar yüreğimden
Mahmur bakan gözlerim
Elimde kağıt kalem
İçimde kopan fırtına
Dökülsün kağıda, kaybolsun saf beyazlığında
Yazsam birkaç dize, mavi gülse şiir
Sadece başlık atmışım
”yalnızlığım”
Of sıkıldım
Karalayıp üzerini
Düşünüyorum yeni den
Gözlerim kapalı
Öyleyse var mıyım

'Sevgilim' yok o da olmuyor.
Atıyorum bir çentik üstüne
Sadece ben olsun.
Evet sadece' ben'
Takılıyor gözüm sokak lambasına
Kilitleniyorum adeta
Işığa sokulan korkusuz pervane gibi.
Ne olurdu sanki
Olsam bir böcek
Yükselsem korkusuz, yükselsem yavaş yavaş
Çıksam bulutlara çıksam, dokunsam
Toplasam avuç avuç, dolsa umutla yüreğim
Sicim gibi akıp ıslatsam, yıkansam damlacıklarında
Doğursam güneşi sancılı
Gökkuşağı dokunsa rengarenk
Göz yaşlarım dinse
Dolaşsa tebessüm dudaklarımda
Öylece düşünüyorum.

Yok, çıkmıyor bir dize
Kaldım şiirsiz geceni n koynunda
Söküp almışlar aklımı, bomboş beynim, yazamıyorum.
Kalemim aciz, ben aciz, yüreğim lal
Hay Allah’ım saat beş mi yoksa altı mı
Kum kapı müdavimi çakır keyif misali
Arıyorum el yordamıyla, kan çanağı gözlerle
Uzanıp yatacağım soyunmadan
Düşe kalka bulduğum yatağa
Eyvah yatmamam gerek
Yetişmeliyim altı otuz otobüsüne
Fırlayıp çıkıyorum deli gibi yataktan
Ne bulursam geçiriyorum sırtıma
Aklım başımda değil, acıyor gözlerim
Uyku akıyor, damlıyor sefil yalnızlık
Geçirip günün maskesini suratıma
Güne karışmam lazım güler yüzlü
Bir an için yalnızlığıma seviniyorum
Allah’tan kahvaltı yaptıracak
Çocuklarım yok
Olsaydı çocuklarım
Daha bir güçlü olurdu
Şu yalnızlık zengini bedenim
Sarılırdı daha güçlü yaşama
Siper ederdi göğsünü her zora kim bilir
Savaşırdı hayatla

Çok geçmeden düşünceler eşliğinde
Fırlayıp çıkıyorum
Ay ışığı altında
Geceyle yıldızların oynaştığı
O ıssız sokağa
Koşuşturuyor insanlar, kalabalık
Ben de karışıp kalabalığa
Kayboluyorum
Tek düşüncem işe yetişmek
Dizelerim karışık cebimde
Beklerken sessiz yeni geceyi
Yittim günde

GooD aNd EvıL 11-03-2008 04:53 PM

Gökten üç Cemre Düştü

Barış, Sevgi, Dostluk

Havaya düştü
Gördüm, küçük penceremde
Şavkıdı cemre
Soyundu karanlık giysisini
Aydınlandı dünya
Ateş kusan büyük kuş, yok oldu sevenleriyle
İmha etti kendini, paramparça demir kanatları
Her bir çocuğun parıldıyor gözleri
Yıldız yağıyor füzeler yerine
Başları dik, büyüme arzusu yüreklerinde
Beyaz güvercinler barış türküsü
Eşliğinde uçuyor geleceğe

Suya düştü
Gördüm, yağmur oldu yıkadı bedenleri
Kirli ruhundan arındırdı cemre, kararmış kalpleri
Buzu çözüldü açıldı gönül gözü, gülümsüyor müjdeli
Çalınmış tüm duygularına güneş doğdu bir bir
Umut yolcusu artık. gelecek çocuklarımızın
Gökkuşağı harelendi, geçiyor altından sevda konvoyu
Yunuslar oynaşıyor, neşe saçıyor evrene
Yüzüyor sevgi denizinde tüm insanlar
Kardeşçe, birlikte, dünyayla el ele

Ve
Toprağa düştü
Gördüm, efil efil esti meltem
Gaflet uykusundan uyandı insanlık
Artık sokak aralarında
Çelik paletler kol gezmiyor
Ezilmiyor fidanlar
Saklambaç oynuyorlar neşeli
Büyüyorlar, hatta yaşlanıyorlar bile
Kucaklarında şiir emzirerek
Büyütüyorlar meyvelerini
Dostluk aşısıyla güçlenen güneş
Aydınlatıyor karanlık geleceği

Sevgi, barış, dostluk tohumları
Atıldı toprağın bağrına, nasırlı avuçlardan
Filizlendi renk, renk

Beyazı:barışa uçurduk ak güvercin kanatlarında
Maviyi: sevgi denizinde mayaladık bol kepçe
Yeşili : savurduk evrene, boyandı insanlık dostane
Sarıyı; kardeş ilan ettik sevecen yüreklerle yarenlik sofrasına kurulduk
Kırmızıyı; aşka saldık, sevda denizinde yüzenlere yoldaşız artık
Siyahı; güneşle yıkadık, umuda saldık, tükenmemecesine
Gri: yok artık sevgi yüklü kalplerimiz

Gökten üç cemre düştü
Biri Barışın başına
Biri Dostluğun başına
Biri de yolu sevgiden geçenlerin (insanlığın) başına

Aniden
Karardı dünya
Gürültüyle sarsıldı
Bomba düştü yatağıma
Barış düş’ tü
Sevgi düş’ tü
Dostluk düş’ tü
Ben düştüm
Cemrelerde düş’ tü

Uyandım kara dünyaya
Bomba yağıyordu yıldız yerine
Kolunu, bacağını, annesini arayan
Minik bedenlerin çığlıkları yükseliyordu
Dua etmekten başka bir şey yapamadım

GooD aNd EvıL 11-03-2008 04:55 PM

Gözlerimde Gör

Gözlerime bak anla beni
Ne çok sevdiğimi
Duygularımı hisset
Gözlerimde gör seni

Yüreğimden fışkıran
Ateş kızıllığında
Ölç aşk derecesini sevgimin
Kaynama noktası derin
Merkezindesin gör seni

Çizdim resmini bulutlara
Ağlar bulutlar dolar gözlerime
Yanağımdan süzülüp
Yol alır solgun dudağıma
Mavi damlacıklarla nakışladım
İlmek, ilmek sol göğsüme
Gergefinde gör seni

Buselerini özleyen
Gamzelerimde ısırgan bitti
Yüreğimin derinliklerinde
Kasırga esiyor şimdi.
Gözlerime bak anla beni

GooD aNd EvıL 11-03-2008 04:55 PM

Gül Dalı

Mavi karanlık günü örttüğünde
Ayın şavkı vurur pencereme
Asarım gül dalına dileğimi
Yıldız yağar her gece bahçeme
Islanır kirpiklerim
Denizden gelir mavi esinti
Eteklerim dalgalanır
Ürperir içim, terler avuçlarım
Gecenin kızıl ayazından
Elimde ökçeli ayakkabılarım
Hisseder topuklarım serin toprağı
Dönerim yalınayak etrafını gül ağacının
Tekrarlarım tam yedi defa nefessiz
Eteklerim zil çalar bacaklarım ulu orta
Umursamaz görecek gözleri
Saklarım gecenin karanlığına
Utangaç duyguları
Gün yorganın altından çıkıp
Yüzünü gösterdiğinde
Güneşin doğurduğu sıcak sancı
Ok olur fırlar yayından
Saplanır yüreğime
Alevden bir top uyandırır beni
Fırlarım yataktan gözlerim mahmur
Sarar tatlı bir merak bedenimi
Koşarım pencereme
Gül dalında salınan dileğim
Gerçekleşip sarılınca boynuma
Dudağında mavi bir gül
Dudağımda mavi buse
Birlikte uyanacağız sanki güne
Mavi gül kokulu
Sıcak, mavi buseyle
Uyanacağım o güne kadar
Devam edeceğim umutla
Her gece dileğim
Sallanacak gül dalında

GooD aNd EvıL 11-03-2008 04:55 PM

Güldünya, Ayşe, Kiraz, Alicia, Gizem Farketmez

Güldünya

Güldünya; Töre cinayetine kurban gitmiş ne ilk kadın ne de son kadındı. 2004 yılında bebeğini dünyaya getirirken hastane odasında teslim etti kardeşlerine körpe canını, adı namustu bu teslimiyetin, ölmüştü insanlık bir kere Güldünya ölse ne çıkardı.Nasılsa analar doğurup yetiştiriyordu Ayşeleri, Fatmaları.

Bilemediler sevgi en büyük değer gönlünü kaptırdıysa birisine Allah’ın emriyle vermeli büyüten emek verip yetiştiren aile. Teliyle duvağıyla ayrılmalı ana ocağından bir genç kız.

Yok ama töre denen çarpıtılmış adetlere inanıp seveni sevene vermek gönül rızasıyla yuvalarını kurmak yerine aklına namus düşen herkes sarılınca tüfeğe, işte vahim olaylar zincirine bir yenisi eklenmiş olacaktı.

Aslında benim anladığım kadarıyla Töre güzel adetleri barındırırdı çarpıtılmadan,cehalete kurban vermenden önce. Büyüğe saygı, küçüğe sevgi, şefkat değil mi töre? Komşun açken tok yatmamak, misafirperverlik değil mi Töre?

Sevdiğine değil de, tarlası, bağı, bahçesi ele gitmesin kızı feda olsun.Yüklüce başlık parası gelsin sevmek de neymiş ki nikahta keramet gizli değil mi? emmisinin oğluna, ya da babası yaşındaki ihtiyarın üçüncü belki de dördüncü karısına kuma olmak adeta eşya gibi satılmak; ölmeden mezara girmek acıların en büyüğüdür. Nasılsa topraktan geldik ölmek gerekmez ki gitmek için toprağa. Dünya malına gözü doymaz babanın, ağabeyin deymeyin keyfine.Bir nüfus azaldı kaşık düşmanlarından. Kırılan onur da neymiş umurunda mı dünya...

Okula gönderilmez gönderilse bile ilk okuldan sonra amanın bir masraf bir masraf derhal kurtulmak gerek bu lüzumsuz boğazdan.Sevmek, aşık olmak gençliğin başında mutluluk düşünüp isyan etmeye görsün genç kızı nice Güldünya’lar var örnek, kendi canına kıyarlar, ya da kaçıp kurtulmak için çabalar, boşa giden çabalar, bir hastane odasında, bir gecekonduda, her yerde karşısına çıkar ölüm fermanı elinde TÖRE

Ve gençliğini yaşamamış, ta ilk başında henüz çocuk bile sayılabilen yaşta veda eder yaşama...

Kentli, köylü, kadın, erkek hep birlikte dur diyelim
Töre denen,Tabu denen bu cehalete
İnsanca yaşanan bir dünya kuralım el ele

Daha zamanı gelmedi mi? Yoksa fazla mı geç kaldık

Yine de 'Kadınlar günü' kutlu olsun

Hayatta gülmekti tek dileği
Doğmamış bebeğiydi
Son kalan tek ümidi
Ve bebeciği ANNE siz şimdi

GooD aNd EvıL 11-03-2008 04:55 PM

Gülüm de Sen Bülbülüm de

Tutuştu yüreğim seni gördüğümde
Ufkum aydınlandı gözündeki kor alevden
Bakışların kıskacına aldığında beni
Umutlarım sel oldu akar çağıl, çağıl
Durmaz bu deli yüreğim ritim tutar
Seni tanıdığım o günden beri
Hayatım renklendi siyahı silindi
Kara bulutları martılara yükledim
Yağmur ormanına döndü çorak bedenim
Mavi meleklerin kanatlarında
Okyanuslar aşar oldum
Coşkulu,neşeli çarpar yüreğim
Kuru bir dal iken köksüz
Şenlendi gönül bahçem
Gül dalında şakıyan bülbül
Bahçemdeki köhne fidanı mesken tuttu
Canıma can oldu nefesin
Hayat kayıp giderken avuçlarımdan
Parmakların kavradı sıkı sıkıya
Kenetlendi elin elime ayrılmamacasına
Umutla bakıyor gözlerim gözlerinle
Her günüm bayram yeri misali
Çığlık çığlığa coşar yaşarım senle
Yıllar geçse de
Her yeni günü el ele karşılayan
Hüznü de,sevinci de paylaşan
Etrafına sevgi dolu ışık saçan
Beli bükük iki tonton olsak da
Karşı koyacağız ya hayata
Senli şu dünyada
Ne gül isterim nede bülbül
Gülüm de sen bülbülüm de

GooD aNd EvıL 11-03-2008 04:55 PM

Hani

Sevdayı avuçlarımıza almıştık ya
Minicikti yüreğimizde büyütmüştük
Hani mutluluğumuz gözlerimizde
Hece,hece okunuyordu ya
Hani göklere sığmayan aşkımız
Hiç tükenmeyecekti ya
Sabit yazılmıştık birbirimize
Hiç çıkmayacaktık yüreklerimizden
Sen benim tahtıma sultan
Ben senin bahtına güneştim ya
Yalnız sana doğacaktım
Yalnız senle batacaktım ya
Beni daima sevecek
Ve daima benimle olacaktın ya
Hani nerdesin şimdi
Hangi uzaklarda kiminlesin
Hani en mutlu günümüzü yaşarken
Ant içmiştik acı günlerimizi paylaşmak için ya
Daima yanımda olacaktın
Daima seninle olacaktım ya
Omuzlarımız hazır olacaktı
Sarılıp doya, doya ağlayacaktık ya
Hüzün deryasından demir alıp
Birlikte yelken açacaktık huzura ya
Hem iyi hem de kötü günde biz olacaktık ya
Hani neden yoksun yanımda
Yada neden buradayım da yanında değil
Duygularım kör olmuş
Hiçbir şey hissetmiyorum
Paylaşacaktık her şeyi ya
İşte bu benim acı günlerimden biri
Hüzünden giymişim
Siyahın en koyusu elbisemi
Hani nerdesin paylaş benimle
Olmuyor aşkım sensiz paylaşılmıyor
Tek başına paylaşılmaz ki
Hani bir bütündük ya
Yarımım şimdi

GooD aNd EvıL 11-03-2008 04:55 PM

Hasret Ateşi

Uyumak istiyorum
Uyanmamacasına
Hasretinle yandığım
Özleminle kavrulduğum
Sen, rüyamın tam ortasına dalsan
Kurtarıcı misali
Hasret ateşimi söndürmeme
Yardım etsen nisan yağmurlarıyla
Ayrılmamacasına
Birleşse ellerimiz
Kenetlense yüreklerimiz
Kim bilir belki de
Hiç uyanmayız artık
Aynı tabutu paylaşıp
Ebedi hayatta mutluluğa
Salsak kendimizi
Cennet bahçesinde
Açsak gözlerimizi
Tuba ağacının gölgesinde
Seyr-u sefa eylesek gönlümüzü
Buz gibi ırmaklarda yıkanıp
Şelalelerde çağlasak
Hasret ateşimiz sönse
Duygularımız alev alsa sıcacık
Yansa bedenlerimiz.
Uçurtmalar uçursak gök yüzüne
Umut dolu aşk dolu
Yolculuk başlasa çocukluğumuza
Balonlarla oynasak rengarenk
Yeniden yaşasak büyürken
Yeniden öğrensek sevdayı
Ve yeniden tatsak aşkı
Yeniden aşık olsan bana
Bende sana sevdalansam
Yakan kavuran hasret ateşini
Söndürsek el ele
Hiç uyanmasak
Hep cennette kalsak

GooD aNd EvıL 11-03-2008 04:55 PM

Hayal Ağlıyor, Gerçek Kanıyor

Karanlığın derinliğinden havalandı ak güvercin
Gagasında zeytin dalı, kanatlarında sevgi tohumları
Çaldı toprağa avuç, avuç,yeşerdi zeytin ağacı
Gölgesinde bez bebeğiyle oynayan çocuk mutlu
Yanık bir türkü dilinde, umutla bakıyor geleceğe

Hayal bu ya, bir an kaptırıyorum kendimi
Yüreğimden şiir damlıyor neşeli gülüyor gözlerim
Alemin yüzünden keder perdesi kalkıyor
Halaya duruyor türkü dağında insanlar
Balyoz iniyor şiirimin üstüne acımasız

Beynindeki kurşunla yatıyor caminin bir köşesinde
Feryadı duyulmuyor, yavrusuna kol kanat olmuş ana çaresiz
Yaralı kardeşine siper ediyor göğsünü, bombalara inat
Ağzı kulaklarında çelik kürdanla dişini karıştıran zalime
Dur demeye dili varmayan dünya seyrediyor

Yangın yerinde duş alıyor, tellendiriyor sigarasını
Seksek oynuyor zalim cansız bedenlerle, zulmün merkezinde
Çanak tutuyor yüreği kararmış, İnsanlık damarı çatlamış dünya
Sessizce ağlıyor hayale kapılan kalemim
Kan sızıyor yüreğim, gerçekle kanıyor şiirim

GooD aNd EvıL 11-03-2008 04:55 PM

Hayal Bu Ya

' kapıldım sınır tanımaz hayale '
Cumba sefasındayım
Salacak’ ta denize nazır
Mistik,muhteşem bir yalıda
Karşı sahili kucaklayan deryayla
Oynaşıyor maviye damlayan yüreğim

Salınıp geçen yelkenlilerle,
İtinayla inşa edilen
Kaderin oyunu ya
Güzeller güzeli sultan kızının
Sonsuz ikametgahı
Esrarengiz Kızkulesi
Tek manzara gözlerime

Ah bir de sen olsan yanımda,
Denize girilmese de kirlilikten
Tatlı meltem esintisinin
Bağrımıza esip dolması
Ve geçmişle karışık
Sırlarla dolu geleceğin
Var olduğunu hissetsek birlikte.
Birlikte yürüsek yalınayak
Gezinse ellerin saçlarımda
Dolaşsam sana,sarsan beni

Yok etse hüznümüzü mavi,
Deryaya dalsak yakamozlarla yarışıp,
Nefessiz kulaçlasak, Atlantis’e varsak.
Bir ömre bedeldir gözlerinde yıkanmak.
Pirupak arınıp, karşılasak yeni günü.

Senle birlikte kaybolup yok olsak
Yok olsak da yeniden doğsak
Bahar olsak güneşli,
Çiçek açsak renkli,
Yağmur olsak bereketli,
Yağsak, yeşile boyansa dünya.
Meltem olsak, esip doldursak yürekleri

Şimdi şuanda yanımda olsan
Tadına varsak sevdanın
Ersek Kızkulesi’nin gizemine
Aşka varsak meleklerin kanatlarında
Başka ne isterim ki şu dünyada
Bu hayalin dışında

GooD aNd EvıL 11-03-2008 04:55 PM

Hiç Sevmiyorum

artık seni hiç sevmiyorum
neden mi, sorma sakın
aslında bilmelisin her şeyi
buraya kadarmış aşkımız
tükendi bendeki sen
bir gün elbet anlarsın
unuttum ki seni
sende unut boş ver beni
mühürledim kalbimi
giremezsin içeri

toprak suyu nasıl severse
işte o kadar sevmiyorum seni
gül, bülbül misali
seviyorsa sevsin gönüller
umurumda bile değilsin
ne yaptığın nasıl zorla yaşadığın
zerre kadar ilgimi çekmiyor seslenişin
hep ben mi yalvaracaktım
olmaz, yok öyle şey
boyun eğen olmayacağım
kararlıyım sen yoksun geleceğimde
yaşadıklarımız mı
ne yaşaması be
ölüm gibi soğuktu
her geçen gün
iki parça plastik eşya karşılığı
verdim eskiciye hepsini
sildim seni elimin tersiyle
ve izin bile kalmadı
yüreğimin köşe bucak hiçbir yerinde

nasıl ki minik bir bebek
anne şefkatine muhtaçsa
ben sensizliğe muhtacım
can sütünü memeden emen bebek gibi
içiyorum hayatı büyüyorum
yeter ki uzak dur benden
huzur bulmalıyım
hüzünleri bir taraf edip
yaşamalıyım yeni hayatı
güneş doğmalı yüzüme
yüreğimdeki keman eşliğinde
yıldızlar şarkı söylemeli
rakkasede ben olmalıyım
artık seni hiç sevmiyorum
anlamalısın bitti diyorum
sebep mi boş ver gitsin

GooD aNd EvıL 11-03-2008 04:56 PM

Hiç Tanımadığım Bir Adam Çiçek Verdi

Bu gece uzun zamandan sonra
Birlikte yemek yiyecektik
İlk defa gidecektik güzel bir yere
Almaya gelecekti akşam saat sekizde
Sabah telefonun sesiyle kalktım
Güneş parlıyordu,muhteşem
Uyanmıştım harika bir güne
Uzun,uzun duş aldım
Bir soğuk bir sıcak
Damarlarımda esen fırtına hızlandı
Yürek atışlarım,hipodromda yarışa başlayacak
Zıpkın gibi bir taydı
Elbise dolabımın karşısında
Ne kadar kaldım bilmiyorum
Çok güzel olmalıydım bu gece
Çok özel olmalıydı
Sıcak olacaktı bu gece
Yalnız bize özel,sımsıcak

Nihayet karar verdim
Aşk kırmızıydı,seçtim kırmızı mini elbisemi
Kırmızı elbisede çok yakışırdı hani bana
Saçlarımı yüzlerce kez fırçaladım
Altından yakamozmuş gibi parlıyordu
İtinayla giyindim ve makyaj yaptım
Kırmızı rujumu unutmadım elbet
Aynaya şöyle bir göz attım
Çapkın delikanlı misali
Kırmızı elbisemi giydiğim her zaman
Bayılırdı tamda söylediği gibi
Fıstık gibiydim
Megaloman bir tebessümle
Parfüm şişesine dalış yaptım
Yüksek ökçeli ayakkabılarıma
Kondum yumuşak bir sıçrayışla
Kanatlarım vardı kelebekler gibi ince tülden
Yerimde duramıyordum,küt küt atıyordu kalbim
Evet hazırdım artık,beklemeye koyuldum sabırsızlıkla

Bilmiyorum ne kadar bekledim
Dalmışım gece yarısını haber veren guguk kuşu
Saatin içinden uzatınca başını
Fırladım dışarıya tam manasıyla darmadağınıktım
Yalnızdım,canım acıyordu
Vurdum kendimi karanlık caddelere
Ayaklarım sahile götürdü
İstanbul’da sık,sık gittiğimiz
Kadıköy iskelesinde buldum kendimi
Kaldırımları ıslatırken göz yaşlarım
Yanaklarımdan aşağı siyah yol aldı itinalı makyajım
Ayakkabılarım elimde boş bir banka attım kendimi
Rüzgar içime işliyordu diken dikendi tüylerim
Mavi karanlık denizi seyrederken üzgün
Tek bir yıldız yoktu gök yüzünde
Sanki benim ruh halimi anlamışlarcasına
Saklanmışlardı bulutların ardına

Hiç tanımadığım birazda çakırkeyif bir adam
Dilinde içli bir türkü elinde kırmızı bir gül
Bana yaklaştı “oturabilir miyim hanımefendi” dedi
Oturdu yanıma cevabını beklemeden
Öyle uzun boylu yakışıklı biri değildi
Göze çarpmayacak kadar sıradan bir adamdı
Makyaja bulanmış allak bullak yüzüme bakıp
Elindeki kırmızı gülü uzatarak
“hanımefendi çok güzelsiniz bu gülü kabul eder misiniz “
Elinin tersiyle silerek akan göz yaşlarımı
“lütfen yanlış anlamayın sizi kendim kadar anlıyorum”
Diyerek bir buse kondurdu ısırgan bitmiş yanağıma, sıcak
Şaşırmıştım ve öylece yüzüne baka kaldım

Biraz dertleştik sebebi halimiz aslında benzemiyordu birbirimize
O işten çıkmış eve söyleyememiş
Çikolata isteyen çocuklarına eli boş gidememiş
En ucuz meyhanenin yolunu tutmuş arkadaşıyla
Kısa bir süre oturduktan sonra tebessümle el sallayarak
Hiçbir şeye yada kimseye bu kadar üzülmeye değmez diyerek
Unutmuştu kendi derdini ucuz şarabın etkisiyle
Uzaklaştı yanımdan yalpalayarak,istikametlerimiz ayrıydı
Kimi ve neyi beklerken
Hiç tanımadığım bir adam çiçek verdi
Berbat görüntüme rağmen güzel olduğumu söyleyerek
Yürekten kondurduğu sıcak busesi
Yakamozların dans edişini seyrettirdi bana
Ya o neredeydi niçin yoktu yanımda
Kırmızılar içinde bir kız bekliyordu onu
Yüreği acıyan

GooD aNd EvıL 11-03-2008 04:56 PM

Hiç Uyumak İstemiyorum

Başımı yastığa koyduğum zaman
Kirpiklerim birbirine kavuştuğunda
O kısacık anda
Sen canlanıyorsun kıpır, kıpır
Beynimde,aklımda ve yüreğimde
Gönlüm şenleniyor
Yaşıyorum adeta seni sensiz doyasıya
Demir atıyorum geceye
Güneş avına çıkıyorum
O ilk ışıklarını yakalayamıyorum
Kurtuluyor elimden
Parlayınca gözlerimde
Uyanıyorum sabaha
İstemesem de
Sen yoksun yanımda
Hayat duruyor sanki
Saatler çalmıyor
Mengenesi sıkışmış
Yelkovan akrebe küsmüş
Ben gibi hayatsız bezgin
Yüreğimse atmıyor
Ve yatakta tükeniyorum
Gece boyu sana alışan bedenim
Tıka basa senle doyunca
Sabahı yaşayamıyor
Dudaklarım çatır, çatır
Aşka susuyor
Buselerini özlüyor tenim
Gönlüm acıkıyor sana
Hiç uyumak istemiyorum

GooD aNd EvıL 11-03-2008 04:56 PM

Hükümsüzüm

Yıldızdı baktığı gözlerimin
Kamaşırdı her kaçışında
Kar damlası gibi eriyip
Yitip giderdi derinlerinde
Savunmasız daldığım
Siyah gözlerinin
Feri söndü sedef bir perde indi
Gözlerime kayan yıldızdan
Karanlıkta bulamadım
Kaybettim gözlerimi

Teninde dolaşan
Parmaklarım yandı ateşinden
Savruldu külleri okyanusa
Balıklara yem oldu her biri
Karardı mavi dünya
Kaybettim ellerimi

Gönlümce teslim ettim
Yüreğimi yüreğine karşılıksız
Canıma can olmuş nefestin
Ödünç değildi sevdam
Borç öder gibi iade ettin
İflah olmaz yaraları kan sızarken
Yıkıp geçtin bir çırpıda
Enkaz altında kaldı
Kaybettim yüreğimi

Ben seni sever bildim
Seni sen olduğun için sevdim
Nakış, nakış işledim sevdamı
Kırıldı iğne,koptu ibrişim ip
Yarım kaldı sevdam
Gözlerinle gördüm
Göğsüne yaslandım
Soluğuna tutundum
Bir baktım ki yokum
Yok oldu,söndü hayat
Kaybettim kendimi
Hükümsüzüm şimdi
Ne bulan sevinir
Ne de kaybeden dövünür

GooD aNd EvıL 11-03-2008 04:56 PM

Hüzün,Gece Ve Yalnızlık

Donanımlı orkestradan
Yükselen kırık melodi
Amade tüm evren
Orkestra şefinin
Havada iki eli
Yönetir geceyi

İlk sırada hüzün,
Boynu bükük
Hüzzam nağmeler eşliğinde
Kayar yıldızlar Birer birer
Hicran karası

Karışır damla damla fersiz geceye

Gece ağlar, sessiz
Sırası geldiğinde
Tükenen umutların
Teslimiyetinde,çaresiz biçare
Yakarır rabbe, dualar dilinde

Teslim eder yalnızlığa

En görkemlisi de
Kanayan yaralarına tuz basıp
Karanlığın koynunda
Körebe oynayan yalnızlık
Daima ebe,el yordamıyla
Bilinmezi arayan
Seyirdeki yürek
Bitkin

Gece, finalde
Dans ederken hüzünle
Tamamlar sac ayağını yalnızlık
Çığlık çığlığa kaçışan melekler
Boğazı düğümlenmiş
Hıçkırık eşliğinde
Yenilir güne

Güneş doğmak üzere

Tanyeri ağarırken
Kaybolan orkestra şefi
Bir kolunda hüzün,bir kolunda
Karıştı müzmin yalnızlıkla
Yüzlerce kalabalık arasına
Kaybolmuş yüzlerde maske
Gün içinde yitip giden
Ölümden öte
Dizelerinden yoksun
Şiir oldu yaşam

Yazık ki, başarısız
Orkestra şefi
Benim her zamanki gibi

GooD aNd EvıL 11-03-2008 04:56 PM

İki Can

Yanımdayken onlar
Minicik çocuklar gibi
Şen, şakrak coşarım
Huzur bulur yüreğim saf, masum
Mutlulukların doruğunda
Kanat çırpar,dans ederim
Tarifi mümkün olmayan
Paylaşılamayacak
Duyguların seline kapılırım
Zordur anlatması, dilim dönmez

Yokluklarında
Kanadı kırık zavallı
Çaresiz martı gibi
Yükseklerden zemine
Hızla çakılır, paramparça
Yerlerde hissederim
İşte bu duygu beni mahveder

İçlerinden biri
Hiç fark etmez hangisi
Yanımda yoksa eğer
Sanki vücudumun yarısı
Felçli, yatalak bir hasta
Ya öteki yarısı
Lunaparkta eğlenen çocuklar misali
Gözleri parıldayan
Sevimli afacan olur bir an
Kah ağlayan, kah gülen
İkiye bölünmüş yüreğim
Karmaşık duygu selinde yüzer
Bir tür med-cezir yaşar bedenim

Ve ikisi de yanımda ise
Deymeyin gitsin keyfime
Mutluluğumu, uçan kuşa anlatmaya
Çalışırım dilim dönmez gücüm yetmez

Kimler mi onlar
Yegane dayanağım/canlarım benim
Canım Annem ve canım Babam
Hayatta en güzel mutluluk
Birlikte olmak ve iyi kötü
Her şeyi paylaşmak
Yaşamı paylaşmak
Cesaretle bakmak hayata
Gülümsemek birlikte
Daimi olsun dileklerim

GooD aNd EvıL 11-03-2008 04:56 PM

İnce Bir Sızı

Yüreğimde ince bir sızı
Yaram çok derin.
Ne yapsam geçmiyor izi
Bir kere kırılan kalbin
Mümkün mü tamiri
Kasırgadan sonra
Doğar mı hiç güneş

Kızgın demirle dağlayan
Kırıp budayan vefasızla
Hiçbir şey olmamış gibi
Yelken açılır mı tekrar aşka
Talan olmuş gülşende
Öter mi hiç bülbül

Her şeye rağmen
Gönlüme gömsem seni.
Siyah bir gül gibi.
İtinalı,sarıp sarmalasam
Çalsam merhem yüreğime
İnciten, kanatan gülden
Olur mu hiç sevgili

GooD aNd EvıL 11-03-2008 04:56 PM

İstanbul Ve Ben

İstanbul kalabalığında
Yaşıyorum yalnızlığımla
Bir ben,
Bir ben ve türlü insan manzaraları
Gençlik coşkusuyla flört edenler,
Çalışan, koşuşturan orta halli insanlar,
Eğlence denizinde yüzen zenginler
Kavga eden düşmanlar,
Yolsuzluğu meslek edinen kendini bilmezler,
Sevgililer, dostlar, kardeşler,arkadaşlar
Kapı komşusunu tanımayan
Çekirdek küçük aileler
Yaşam derdine düşmüş garipler
İstanbul’un nimetlerini paylaşmanın
Doyulmaz tadını çıkaranlar
Çıkaramayanlar
Herkes kendi halinde
Kimi cebini düşünür
Nasıl zengin olacağına yollar arar
Kimi akşam eve götüreceği ekmeği
Hangi taşın altında bulacağını
Alın terini,emeğini düşünür
Velhasıl çeşit çeşit
Kalabalık insan manzaraları
Barınır İstanbul’un bağrında ben gibi
Mum yakıp ararım
Gerçek bir dost yok
Günü birlik çok
Candan kardeş, arkadaş yok
Çıkarcı çok
Herkes düşmüş kendi derdine
Ve ben
Bu yüzden
Yaşıyorum yalnızlığıma
İstanbul kalabalığında
Bir iki dost arasında.

GooD aNd EvıL 11-03-2008 04:56 PM

Kaderimse

Bir gün bıkarsan eğer benden
Başka birinden değil
Ölümüm demek olsa da
Senden duymak isterim
Sitem etmeyeceğim söz
Bir gün, terk edip gideceksen
Gönül vereceksen bir başkasına
Hele hele seviyorsan içten, duygulu
Habersiz gözlemektense yollarını
Ayrılığı yeğlerim

Benimleyken isteksiz,
İç çekeceksen hayal edip uzaktakini
Zoraki tebessümlerin
Mum ışığı misali *******imi
Aydınlatmak ile aydınlatmamak arası
Gezinecekse sessiz,arzusuz
Tenimi acıtacaksa sahte dokunuşların
Daha çok yıkılırım inan
Onurum kırılır, yüreğim kanar.
Vedalaşmak isterim seninle.
Ellerinden almak isterim
Yalnızlık trenine biletimi.
Senin uğurlamanı isterim,
Yalnız senin.

Bir gün mazi olacaksa aşkımız
Olsun varsın yine de,
Gönlünün sesine kulak ver.
Git aşkına,bekletme
Kararlıysan eğer unutmaya
Başka ne diyebilirim ki, git
Benim için ölüm demek bil
Göğsüme iliştir kırmızı karanfili
Akıt iki damla göz yaşını
Tabutumun çivilerini sen çak
Başka biri değil
Göm maziye
Ve sessizce git.
Olmayacak geride
Gözü yaşlı el sallayan
Bakma ardına

GooD aNd EvıL 11-03-2008 04:57 PM

Karanlık Gizler Kuytularına

Aktığında güneş deryaya damla damla
Bastırırken akşamın alaca karanlığı
Bulutlara saklanınca uyku mahmurluğunda martılar
Yaslanır ayın sisli şavkı pencereye
Benim için başlar koca bir gün
Geçiririm sırtıma siyah pelerin
Uçamam, yarasa misali
Asılırım, yüreğimde ibrişimden sancı ipi
Kadife bir tabutla
Gömerim derinlere hüzünleri
Yanar içten içe gönlüm
karanlık ışıltılı yalnızlık giysim
Sıyrılır pelerinden
Kucaklar samanyolu tüm ihtişamıyla
Kuş sütü bile mevcut
Kurulu çilingir sofram
Bir tarafta dolunay, bir tarafta yalnızlık
Tam karşımda büyük ayı
Samanyolu’nun en nadide gülü
Şerefe der kalkar kadehler
Küçük ayı tüm zarafetiyle
Dumanı tüten kahve servisi
Yapmak üzere beklemede
Gizler, içine alır karanlık
Ne ağladığım görülür, ne de
Boş kadehteki kızıl mey.
İçimde çalan melodi eşliğinde
Dans ederiz ay ışığı altında
kol kola yalnızlık kavalyem
Alkışlamakta büyük ve takipçisi küçük ayı
Samanyolu tümden ayakta

Baykuşlara yoldaş olur, yaşarım *******i
Aydınlık ürkütür,göz kamaştıran yakıcı cazibesinde güneşin
Korkarım kaybolup yok olmaktan
Yüreğimde kopan fırtına eser savurur
Gözyaşları sicim gibi iner bağrı açık toprağa

Karanlık gizler kuytularına hüznü
O kuytularda ararım kocaman yürekleri
Esmer yalnızlığa sırtımı yaslar
Destekler gecenin karanlığı
Gece kuşlarıyla birlikte
Yiteriz samanyolu koynunda

GooD aNd EvıL 11-03-2008 04:59 PM

Kayda Değer

yaşam içinde
yüzlercesini değil
tanıdım birkaçını
içlerinden birisi eğer
olsaydı kayda değer

gönül sayfamın
tertemiz bir köşesinde
divitten damlayan
damlacıklarla yazılı
kalırdı acı,tatlı bir iz

ya çentiklenen yüreğim
kıvranırdı kan gölünde
ayrılık hüsranıyla
ya da bulutların üzerinde
haylaz çocuklarla
çevirirdi aşka topaç
kapılıp sevgi yeline
kaybolurdu gözden
mavi uçurtma

gelip geçti mevsimler
yok yılların ardında
can da can
canansa hiç olmadı
oysa çiçeklenen yüreğim
sevginin her türlüsüne
uzanacak elleri
hazır beklemede
sarmak için sinesine
şiir olmuş akmış dizelere

GooD aNd EvıL 11-03-2008 04:59 PM

Kendime Şiir

HAYAT YOLCUSUYUM

Kelebekler uçuşuyor
Başımın üstünde
Tanımadığım yada
Unuttuğum duygular
Kaplamış yüreğimi
Çok mutluyum

Ayaklarım basmıyor yere
Sanki uçuyorum göklerde
Kanatsız melek mi desem
Yoksa bembeyaz bir martı
İçim içime sığmıyor
Başka bir heyecan sarmış
Bedenim coşuyor
Minicik bir çocuk kadar
Sevinçli ve huzurluyum
Dualarım kabul olmuş
Bir bir isteklerim
Gerçekleşiyor ne güzel
Umutlarım yol olmuş
Aşıyorum tüm zorlukları
Başka dileklerim var elbet
Gerçekleşmesi için çabaladığım
Ama olsun belki bir gün mutlaka bir gün
Onlarda gerçekleşecek umutluyum

Yaradan beni görüp
Dualarımı kabul etmiş
İnancım var huzurluyum
Cesaretim var yaşıyorum
Cesaretim var aşka bekliyorum
Cesaretim var tüm zorluklara
Göğüs germeye amade yüreğim
Ailem benimle beraber
Seviyor, seviliyorum
Dostlarım var kadim
Arkadaşlarım var vefalı
Sözün kısası
Mutluyum her şeye rağmen yaşamda

Umut treninde bir yolcuyum
Yeni doğmuşum yıllar önce bugün
Yepyeni yaşımdayım
Sevgi gülleri dağıtıyorum herkese
Umutla dolu kucağım
Umuda yolcuyum,umut yolcusuyum
Doğum günümde
İyi ki merhaba demişim yaşama
İyi ki doğurmuşsun anne
Teşekkür ederim


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 03:21 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.