![]() |
Esintiye Kapılır Deli Yüreğim
Önüne rüzgarı katar.. Dibi kurumuş ağaçta kalan yapraklar Sarılar, allar... Deli yüreğim kanatlanır.. Esintiye kapılır.. Dönüp dolaşıp kurumuş ağacın hazan dalına takılır.. Nalan Kazazoğlu |
Eski Satıyorum
Kış bana yetmedi zamanı tutamadım, Aradım o güneşli sahili bulamadım, Dinlerken rüzgarı yalnızlığıma sığamadım... Beyazı sesime verdim Çok kalmadı sabaha dedim.. Bekledim de bekledim.. Şimdi, eski zamanları, rüzgarın anılarını satıyorum.. Nalan Kazazoğlu |
Evelallah
Allah'ım, Sağlığımı Aklımı Tam tut.. Bir çimdikte şans bırak Gerisini ben hallederim evelallah.. Nalan Kazazoğlu |
Filarmoni
Ağzımda eskimiş bira tadı, Yine ayaz Berlin akşamı... Dinlerken yürek deviren filarmonide kemanları, Yanıbaşımda oturan boylu boyunca sıla rüzgarı... Nalan Kazazoğlu |
Gece Kapıları
Gecenin geçinde oturdu sıcakça toprağa Verdi sırtını ağaçlara.. En güzel gece masallarıyla döküldü yıldızlar etrafına.. Geçti gece kapılarından ateş altındaki kalbi, Yol ayrımlarına... Nalan Kazazoğlu |
Geceyi takipteyim....
geçirdim tırnaklarımı kağıtlara.... uykuların doğusunda.... dokurum tezgahlarda rüyalar... daha sabaha çok var.... Nalan Kazazoğlu |
Geç Kaldım Yarına
yaşamın rengi değişmiş... eksik hayatların tutsağı dünya.... cümleler paldır küldür devrilmiş... geç kaldım yarına... ömürler hiçe sayılıyor.... hiç hep pusuda..... hayatım kendi üstünde yürüyor...... yüreğime basa basa...... Nalan Kazazoğlu |
Geveze
Konuşup durur geveze, Ben; kırk yıldır dinlemede... İçimin sesini gevşek dokumuşlar her nedense.... Nalan Kazazoğlu |
Giysi
Kokusunu duymak için araladım kapısını gizemli denizin, Renklerini gördüm ilkin adam olmaz düşlerimin.. Mavili sözcüklerinde sessizliğimin, Dipte solmuş ıslak geçmişin Şiir gibi biçilmiş bu giysinin alnına ellerimi değdirdim... Nalan Kazazoğlu |
Gölge
Islak kokulu toprak Koluma değen yaprak Aynı denizle gök Deniz durur gökte Göğün yüzü denizde Takıldı gölgeme Yürüdü geldi benimle Benim gözüm güneşte Sırtımda sımsıcak.. Nalan Kazazoğlu |
Gölgelik
Sıcak dalgalarla ateşte bendeki serin gölgelik.. Birbirine benzeyen hüzünlerle, İçimdeki fırtınada yenilmiş Karaya vurmuş Teknemi onarıyorum.. Duvarlarımın ardında yeni yolculuklara.. Nalan Kazazoğlu |
Hayallerim
Dolaştım dişlerime kenetli dizelerle, Yıldızlar sığmadı ellerime... Kuşlar uçtu gitti, koca ağaç devrilince içimde.. Süreklilik tutsağında delirdi çevreye saçılan hayallerim Hayallerimi ellerime doladım... Nalan Kazazoğlu |
Her Yaş Ölmeye Erkendir
Gönlü zengin kiminin Kiminde kabarık cüzdan Anasını sattılar bu dünyanın... Hazırlıksız yakalandık, Zamanlara tutsak düştük.. Yazılmamış şiirin çocuksu dizelerinde, Zaman zamanı kovaladı, Yıllar su gibi aktı geçti, Geçmiş bugünü yakaladı.. Deli deli yağdı yağmur Ardından toprak kokusu Gökyüzü uzaklaşıyor adım, adım Bir yıldız kaydı Çıkardı attı bir ömrü.. Mahsendeki ihtiyar şişe.. Yıldız serp geceye.. Soluğumu ensende hisset.. Başla yeniden, Yaşama şükret.. Her yaş ölmeye erkendir... Nalan Kazazoğlu |
Hilâl
Güneş soyununca alevden gömleğini... Çıkagelir serseri şair müsveddesi... Hilâl havada asılı, O hilâle asar şapkasını... Gider peşisıra mısraların ardından, Tutar çekiştirir kıyılarından... Yazar dizi dizi inceden hüznü.. Serer geceye simsiyah örtüsünü... Nalan Kazazoğlu |
Hüzünlü Keyiflerim
Mavi gri yüreğimde, yanık tenli, ateş gözlü keyiflerim.. Masamın üzerinde, Düşlerimin klavuzu yarı açılmış şiirlerim.. Dizelerin hurda ayrıntıları, Huysuz sivri kıvılcımlar.. Boğazımda iri bir balık kılçığı... Nalan Kazazoğlu |
İhtiyar Serüvenci
Ak tekneler ördekbaşı yeşilde Güneş koca bir top Sıradağların doruklarına bakarken tutkuydu gözünü kamaştıran Bölük pörçük yaşamı fırtınanın eşiğinde Düş kırıklıkları dolu çırpınan yüreği Rüzgarları bağladı özlemlerine Kaygılarına döndü hantal gövdesiyle Serseri ihtiyar serüvenci... Nalan Kazazoğlu |
İstanbul Dönüşü
Menzil taşlarını sayıyorum E-5'te yoldayım Delidolu şehirden uzaklaşırken O bildik ağrılı isyanlardayım... Nalan Kazazoğlu |
Kap-kara
Karışsa da düşlerim geceninkiyle, Basmasa da ayaklarım yere.. Zamanı tutamamanın ağrısıyla, İçimde dalgalar kırılır Bakınca aynadaki görüntüye.. Versem de dünyayı ateşe, Bir inatçı nokta ateşler ortasında.. O benim işte, Kara-msar, kap-kara nokta... Nalan Kazazoğlu |
Kartal
İçten gelen boşvericilikle boşverebilseydim Veremedim... O basit sohbeti duyunca inanamadım... Gülümsemeye çalıştım Beceremedim.. Yüzüm garip.. Adam mı edeceksin? Gülümsemek zorunda mısın? Kızdım kendime.. Vakit tüketen geyik muhabbetlerinden, Müsamere benzeri topluluklardan Uzak kal... Ayakları çukurda Anılarını yazan ihtiyarlara, Hatta, Mahkumlara, sürgünlere Saygı duydum birden.. Bihassa, Kartallar gibi yapayalnız Ama üreterek yaşayanlara.... Nalan Kazazoğlu |
Kendimden yol alıyorum
O koyu iz yüreğimde, Dalgalı denizlerdeyim yaşamın içinde... Zirvemde hiç gitmez duman, Başım karlı her mevsimde... İçimdeki sesi boğup Başımı denizlere sokup Son bulmaz masalları dinlerim Elimi toprağın eline koyup.... Bırak yosunlar başımdan açsın.. Balıklar göğsümde zıplayan yüreğimden kaçsın.. Güneşi kucağında taşıyan sular, Köpüklerini başıma saçsın.... Hayallerime düşmez bir ufak ışık, Daha çok kendimden yol alıp Değiştirsem şu yüreğimi koparıp Kocaman yüreğimin her yanı yırtık, kırık..... Nalan Kazazoğlu |
Kendime kaçıyorum
Garip bir tad bırakıyor, Beyinden yüreğe, Başıbozuk bu akşam... Hemen kendime kaçıyorum Yola gelmez kıvır kıvır kır saçlarım Sessizlikle konuşuyor.. Gölgeler dinleyici... Rüzgarı fazla, Yanlızlıgı daha fazla seviyorum.. Hayal yoksulu olmayan Başına buyruk bir yaşamı En fazla... Nalan Kazazoğlu |
Kestane, Kebaaaaaap
Sık dallı ağaçlı patikadan geçtim kasaba meydanına, Gölgeler uzamış.. İnce belli kadınlar; Grup, grup.. Güneş battı batacak.. Yaşlı denizci uzakta ağını örüyor; Kıpır, kıpır.. Bir de türkü; Çizgi, çizgi.. Siren sesleri, ayaz.. Kestane, kebaaaaaaaaaaaaaap.... Hepsi yitip gitti Dalmışım.... Nalan Kazazoğlu |
Keşke
Başa çıkamadığı hayatta, Yaşayabilse yüzlerce kıyılı yerlerde.. Gelmeden tortusu yaşamın Birer ada armağan edebilse hep sevdiklerine... Nalan Kazazoğlu |
Kırmızı Saçlı Kadın
Hızlı geçer yaşam sinsice, Bakıpta görememecesine.. Hırlı, hırsız hepsi aynı trende, Uğurlar olsun her binene... Gece yüklü gidiyor gün batmaya, Mükemmel rengiyle köprünün ardında.. Çırpınıyor vurmuş karaya, Atlas yelkenlim güzelim İstanbul'da.. İçindekini tam yazamamak, Olanlara yaban bakmak.. Kırmızı saçlı çirkin kadının cilveli gülüşü şen şakrak Aslında feryat.. Kara günler çoktur içimdeki takvimde, Görür ay buluştuğumda kalemimle.. Karakışlar, hüzünler yol alır bende, Bitmez ayla yüzleşme... Nalan Kazazoğlu |
Kızarmış Ekmek
Yaşlı ve şakrak guguklu saat dingin sesiyle ötmeden, Uzaklardan ud sesleri gelir Gün batar Leylak kokar sıkça cilalanan tahtalar Kombinezon giyen ninemin sandığındaki taftalar Sabah erkenden keklik avına gidecek Birazdan köstekli saatine bakıp koca radyodan acansı dinleyecek Fötr giyen delikanlı dedem.. Kalaylı kaplarda şerbet, gülsuyu ikramları, Al balıklı küçümen havuzun başında kolalı danteller giyen kınalı kadınlar.. Ne zaman kızarmış ekmek kokusu duysam; Geçmiş serüvenleri hatırlarım.. Geçen yaz sayfalarını özlemle açarım. Mis gibi naftalin kokusunu içime çekip en güzel şiirleri okurum.. Nalan Kazazoğlu |
Kör Vardiyalar
Kırmızı giriyor karaya kör vardiyalarda.. Esinti vurdu dizelerime... Kim astı bulutları pencereme? Süpürüyorum elimin tersiyle.. Gözleri çiçekli sabahı getiren geceyi, Katladım koydum cebime.. Nalan Kazazoğlu |
Kördüğüm
Bakma öyle içine içine gözümün, Görüp göreceğin yıllanmış huysuz kördüğüm... Nalan Kazazoğlu |
Köstebekler Kördür
Zamanın ağzında değirmen, Gün yirmidört saat bende akar.. Uzak özlemlerin baharını yakalamaya, Bakıp durdum yol boyunca.. Deli yağmurlarla geldim Bir uçtan bir uca... Nalan Kazazoğlu |
Kumlar
Gidenin değil, kalanın sonbahar.. Kabuk tutana dek anılar.. Birgün, Yeni bir rüzgar eser denizden, Silinir yazılar kumlar üzerinden.... Nalan Kazazoğlu |
Mangal Yürek
Mayın tarlasında açan yürekli çiçek, Ellerim uzanır koparamaz Yaşamak yürek ister, mangal yürek.. Uzun gecenin sabahında, Çiçek açmış düş yollarında Kahve akşam saatlerinde Yaşamak yürek ister, mangal yürek.. Bahar rüzgarı tenime çarpar geçer Kör gecede güneşi ararım, Çok gemiler yol alır limandan, Hayallerle saklambaç oynarım Yaşamak yürek ister, mangal yürek.. Düş bulutlarımı zincirlediler, Bir balıkçı dipte vurgun yedi, Uçuruma ittiler, bir damla gökyüzü vermeden Buralarda bir başıma, Yaşamak yürek ister, mangal yürek.. Nalan Kazazoğlu |
Marmaris'te
Şadırvanın ötesinde çoban yıldızlı gece Ilık rüzgarda denizin mücadelesi sahille Yorgun tekneler limanlarda kestirir Bizim Akdeniz'de.. Üşüşüyor başıma Geçmiş yazlar Marmaris'te... Nalan Kazazoğlu |
Masallar
Haritada bir noktada ustura ağzında yaşarken Elle tutulur gerçeği yaylım ateşe tuttum, Gözünden vurdum Kırptım usturayla masallar doğurdum... Nalan Kazazoğlu |
Nazlı Düşler
Gözlerim kamaşır kuşlar içime göçer Alınca reçine kokusunu öykü dağlarının Hiçbiri tehlikeli değil nazlı dost düşlerin Öte yanına geçmez de, kalıp anlatırsan eğer... Nalan Kazazoğlu |
Ne çare
Gözlerimi çevirdim içime.. Dışardan bakıyorum kendime.. Gördüğüm; Bana ne kadar yabancı, Ne kadar parça parça... Nalan Kazazoğlu |
Nem Kaparım
Beni düşkırıklığına uğratanlara inat.. Kendi derinliğime inerim.. Sevgili dostum melankoli bulur beni, Onunla takılır, havadan nem kaparım. Kimsenin kalbi kırılmasın diye, Ümitsizliğimi, öfkemi derinde tutarım Nalan Kazazoğlu |
Nerde akşam orda sabah
Gözlerimi aldı Çarptım kuyruklu yıldıza Yüreğimin ipiyle indim Gezinen çoban yıldızına Çağırdım geldi dolunay Gözlerini yumdu aynalar Dolunayı masallarla uyuttum Bir bulutu yakama tutturdum. Kondu sevinç kirpiğimin yanına Denizler sürekli ses verir kulağıma Saldım kuşları dünyanın paslı sırtına. Sevincim ipin ucunu kaçırdı Topsuz tüfeksiz çıkartma yaptı Kanıma işlemiş şiir Yine dilime dolandı.. Uzandım gecenin üstüne Her yanım parlak yıldız ormanı Koştu geldi bir şarkı Nerde akşam orda sabaha Bir çeyrek uzattım hayatı.... Nalan Kazazoğlu |
Öfke
Düştü engine ince hüzün, Akşama batan şehirde Solgundu yüzün... Köpüklü öfkeyle gerinen dalga, Bilmem ne der patladığında.. Çekip gitsem çok uzaklara, Ne değişir ki, Kendimi götürdükten sonra... Nalan Kazazoğlu |
Papaya-Coconuts
Palmiyeler upuzun sağanakta İncecik esmer kadınlar tapınakta Ekvatorun altında Yemyeşil yüzlerce sivrisinekli ada... Güneş tepeleri gitmez, Akşam atlamaz birden serinliğe.. Gel-gitli okyanusa açılan Hep tütsü kokan kirli sokaklara Gelir miyim yine uzak ada Bali'ye? Nalan Kazazoğlu |
Pas
Toprak altından kayıyor Ayaklarım sağlam basmıyor yere.. Çoğunu boşa tükettim yaşamımın Artık yoğun pas.. Hızla yol alıyorum ipe, Göğüsleyince incelip de kopsun diye.. Nalan Kazazoğlu |
Ruhum Görevde
İlginç anılar, içe kapanışlar, Derinde hayali, gerçek çatışmalar.. Yazdıkça, konuştukça eksiliyorum Anlatırsam ölürüm sanıyorum.. Ruhum görevde, ikizini arıyor Günlerce, *******ce koşuyor. Karanlık tünellerden geçiyor Hep taslak yalandan hayatlara çarpıyor.. Toparlanıp sımsıkı sarılıyorum Parça parça ama tetikteyim Diğerleri gibi görünmeye çalışıyorum.. Dağılıyorum heryere, Hikayeleri, rüyaları bulunan yerlere... Kalbinde yaşayan yumuşak kabuğu sert biriyim. Yüreğim ikiyüzlü olmayan asil gönüllerde, Bunu çoktan hakettim.. Artık kendimle uğraşmıyorum Hayatın kenarına ilişikken koparılmışım Kimseler tutunamamış bende, Sivri dilimle barikatlar kurmuşum.. Sahiplenmemiş, elimin ucuyla tutmuşum.. Ruhuma rastlamayıp gözden düştüklerinde Anıt mezarlar koymuşum.... Nalan Kazazoğlu |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 12:08 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.