www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Eskiler (Arşiv) (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=188)
-   -   Aysun Akça (https://www.cakal.net/showthread.php?t=139353)

GooD aNd EvıL 01-03-2009 10:33 AM

Erken Öğrendim...
dünyayı sarmalıyor gülüşüm
olduğum gibiyim ve göründüğüm gibi olacağım
temiz kaldı sakladım hep bir yanımı
aldanmayın tebessümüme
ben erken öğrendim
selamınını verip arkasında
darmadağınıklığı bırakanların çöplerini
her akşam çöpçüye vermeyi
vakit kaybetmeden huzuru misafir etmeyi

aksi olsa ne mi olurdu?
vah ki vah olurdu halim
ben erken öğrendim
ne varsa insan adına
farkındayım herşeyin...

GooD aNd EvıL 01-03-2009 10:33 AM

Eski Konak...
Çamurlu yol çakıl taşı ile dolu
Büyük bir konak çok eski
Sarmaşıkla sevgili
Sundurmasında güvercinler şimdinin tek misafiri
Çok eski çok çok eski
Bir aşktı tahtalarını karartan
Şimdinin gıcırdamasın dan belli
Mazisinde mimoza anıları
Hatıralarını muhafaza eden kalmadı
Şimdide onlar büyük şehrin ahalisi
Tavan arası örümcek ağları
Toz katmanları ile kaplı
Kilidi paslanmış eskice bir sandık
Birde küflenmiş demirden bir divan
Şimdide zaman var ezelde de zaman var
Zaman nerede ne ettinde
Şimdi her yer sütliman

GooD aNd EvıL 01-03-2009 10:34 AM

Felsefe taşı...
gün gelir felsefe taşı çatlar ve...
kendine gelir yer ile gök,
her zaman ikisinin ortasındaydın!
şimdi içindesindir evrenin,
toprakla bütün hava ile yok olursun ve...
gizemli bir yerin vardır artık senin...
ilk durağın olduğu gibi elbetteki son durağında orası olacaktır..
bir elbise,bir nefes,bir de dilinde sonsuzluğun notaları dolanacaktır....

GooD aNd EvıL 01-03-2009 10:34 AM

Geç Olmasın
ağladıkça ağladın doldu taştı nehirler
silmeye çalıştıkça gözyaşını
ellerin yoruldu titremeye başladı
güvensizliği hediye eden
şair duasını aldı…
kelam karalayan kalem
yolunu bulamadı
güzeli yazmak istedide
güzeli güzel gören gözden alamadı
nasıl bakarsan öyle görürsün dedilerde
güzeli görecek göz bitap düştü
belkemiği kırık bir insan
her sokağından bu şehrin
kırıklarını topladı
affetmekle affetmemek arasında dondu kaldı
fırlattı elindeki kalemi
kalem masasın da dik kaldı
demek ki bu
yaşayacak inatla ve yaşatacaktı içindeki güzelliği
ve …
bir gün kazanacaktı!
Şair yine duasını edecek
Diyecek ki
Geç olmasın …

GooD aNd EvıL 01-03-2009 10:34 AM

Geçmiş..Şimdi ve Gelecek...
kancayı taktım kendime
önce onu bir balık gibi sudan çıkaracağım
daha öncede deve kuşuydu kumun altındaydı başı
ben ne yapsam ne etsem
bak şimdide hindi gibi düşünüyor
bak uğursuz dediğimiz baykuşum bile
çatıma çıkmış ses veriyor
gel be baykuşum gel her gece
inatçı katırım bile damda mışıl mışıl uyuyor
çokmu komik evet çok komik gülün
kargam sabaha gözümü oyacak
turnamdan haber salmıştım yıllar önce
kimbilir hangi diyarı mesken tuttu oda gelmedi
kara trende son seferini yapmış
kimbilir hangi müzede seyrine baktırıyor
var git selam olsun tüm uğursuzlara
var git selam olsun denizdeyken yılana sarılana
iki kelam edip kıvırdığım kağıdım
ince boyunlu şişede attım onuda denize
var git selam söyle yıllar ötesine
cümbüş var de geldiğim yerde
gelsinler görsünler seneler öncesini
bir eğlenip gitsinler
isteyen olursa misafir ederim
kalemimin ucunda...

GooD aNd EvıL 01-03-2009 10:34 AM

Geriye Dönülmüyor ki! ...
yıllar sonra bir gün,bir sonbahar akşamında
iki tarafı ağaçlı solmuş yapraklarla dolu
arnavut kaldırımlı taş sokakta
yürüyor bulacaksın kendini
amaçsızca...
saçlarında aklar ve
hatıralarının bekçisi gözlerinde hüzün,
bakışların adımlarına kilitli olacak
ayağına takılan çakıl taşına
okkalı bir tekme atacaksın...
hep susmak zorunda kalmıştın çün ki
sessiz çığlıklarının sitemi dir belki bu.?
ayıramamıştı seni
onca kalabalık onca insan
sımsıkı tutmuştun çünki
yar bildiğin yalnızlığının ellerini
ne nereye gideceğin önemli
ne de ne yapacağın
o an sadece sen olacaksın
evrenin merkezinde...


benmi istemiştim burada olmayı
neden sürüklendim acaba
yıllar öncesine...
bu sonbahar ayazında
sokaklara atmıştım kendimi
koştum durdum oradan oraya,
bildim bileli kendimi
nerede bırakmıştım yüreğimi
kim? nasıl? neden? küstürmüştü beni
bu sorularda nereden çıktı böyle
soranda sen cevaplayanda sen
neyse...geldi geçti...mazi oldu adı...
...geriye dönülmüyor ki! .

GooD aNd EvıL 01-03-2009 10:34 AM

Hayata Takılan Düşüncelerim..
Dilimde sırça dikenler sefa vaktinde
Bir kaşık deli bal kıvamında ettiğim sözler
Nice abdallar gezinir kılcal damarlarımda
Bin yıllık volkanlar ifraz eder kendini
İristen akar yolunu bulur lavları Nil de söner ancak …

Eski zaman ahitleri sahradan gelir uğultu verir kulaklarıma
Çok uzun bir yolculuktan gelen misafir düşler hanımda
Bağ bozumu yaşanmış senelerin hesabı mahzen duvarlarında
Çok mu yaşadın..
Çok mu yaşlısın..

Sen seni bil sen seni
Sen bilemezsen seni
Seni senden ederler yazılı ferman elimde
Bağdat şehrinin sokaklarında tellalım misal…

Asırlık çınarlar daha fidandı
Toprağa saldığında köklerini gençti
Asırlık oldu lakin gövdesi nice yeller yedi
Gölgesinden belli dinlendiğim seneler
Bir kuru dalını alsam yanıma asa etsem
Yürüyebilir miyim Yunus misali…

Bent bent olmuş sorularım
Geçit vermez kayalar, dağlar gibi
Hangi sevdalı delebilir
Taşırabilir şehrine ardındaki duru ırmağı
Yüreklerdeki mangallarda kara elmas alazı yok
Saman alevleri yandı yanalı
Hangi sevdalı vurabilir
Yalanın beline kazmayı…

Sur’u elinde İsrafil belirecek kıyametinde dünyanın
Şimal yıldızı güneye kayacak
Kaçışacak nas öteye beriye
Ramsesler ölümsüzlüğünü ilan edemedi lakin
Tohumları cenin katli eder orta doğuda, Afrika da
Ahitlerini kendilerine mal edenlerin
Musaları(a.s) eksik olmayacak başlarından
Kızıldeniz yarılacak tekrar
Altın tabutları magma harında parıldayacak…
Kötülük kötüye kar kalmaz, hak takılır boğazın düğümlerine
Bu gün olmazsa yarın…
Yarın benim diye yalnız iyiler ümitlenebilir!

Kadınlara burkalar giydirdik
Cezb etmesinden korkulan gözlerin
Önüne demir parmaklık ekledik
Kadınlara mini etekler giydirdik
Özgürlük adı altında
Lakin bir türlü ortasını bulamadık
Akılları karıştırdık türlü oyunlarla
Aklı başında olmayan kolayına saptı
Kendine sahip çıkan çıktı
Çıkamayan orada burada...
Yerle bir tutulan onurları
Hak saydık kadınlara
İlahi emirlerle oynadık
Nikahları da yonttuk kerte gibi dörde beşe
Şam pazarında turunç alır gibi heybe heybe
Kadın hakkında herkes karar verdi
Kadın haricinde …
Kendini bilmezin cinsi olmaz kadında olur erde
Onur kapı tokmağı gibi çalındıkça çalınır
Alacaklı zaman tarafından
İnsanlık sıfatının misafiri yaşam
Ya aldı gitti beraberinde gizlice ateşe attı
Ya da koparmayı başaramadı akıl kapısının tokmağını…

Bu şiir hiçbir zaman bitmez…
Yaşam sürdükçe yanlışlar perde perde gözlere göründükçe yada görünmedikçe terazinin bir kefesine yanlışlara karşılık ağırlık olsun diye doğrular konulmalı doğru fiilen hayata geçirilemese de bilinmesi bile bir gün geçeceği anlamına gelir..gelecekte bir gün gelecek  umut alimin ekmeği  akılların fakirliği ise ebedi zillet … sen seni bil sen seni sen seni bilmezsen seni senden ederler sen senden olduktan sonra bahanen bulunmaz..her acı bir sevinci misafir getirir ardından acı sofrada sıcakken üfleyerek al aklın ve kalbin tatmasına izin ver sevincin kapını çaldığında çok gülmeyesin diye o tadı damağında her daim bulundur,çok gülmeler tez soldurur gül yanakları … alimim diyen alim değildir, alim olmaya niyetlenen şehrin çöplerinden evvel kapısını süpürmeli, kelam tarlasına ektiği tohumların tatlı mahsul verebilmesi için kendi toprağını özüne kadar havalandırmalı sürmeli gübre niyetine suni gübre değil acılarını harmanlayıp bir etmeli sulama vaktinde hayatının umut ırmağını arklar açarak adabınca toprağına akıtmalı ne fazla ne de az! (insan alim fıtratında yaratılmış alemin bilgisi milyonlarca hücre halinde beynine adapte edilmiştir…)

GooD aNd EvıL 01-03-2009 10:34 AM

Her ne ise işte!
susmam gerekse susacağım ilelebet
susmamam gerekse de susacağım ilelebet
iki kurşun çapında,iki arpa boyu yolda
taşlar ile bezenmiş keçi yolunda
inatla da olsa, kanda otursa ayaklarıma
yürüyeceğim ilelebet
en koyu gülüşümde bile
bir hüzün saklı kalacak yüzümde
bileceğim ki yaşamın sürprizleri elimde
hergün güneş farklı doğacak gözümde
bir fare daha kaybolacak en basit labirentimde
çılgınlıkmış...
serserilikmiş...
adı her ne ise işte!

mevsimler şaşar imiş bazı vakit insan doğasında
yazın ortasında kara kış
karakışın ortasında çiçekli bahar dalları
birde şaşkın kardelenler işte!

doğasını şaşırmayanın eksik kalırmış hep bir yanı,

kah bir seyyah olmuşsun cihanda
kah hancı olmuşsun dört duvarın arasında
ne fark eder ki
ne çok gezen bilirmiş,
nede çok yaşayan!
kimse tapusunu alamamış ya ebedi istirahatgahının
yağmur yağacak besbelli depreşti yine fırtınalarım
korkana şaşarım...bir de tabana kuvvet kaçana
işte o zaman gerçekten gülerim
hayatın şımarıklığına boyun eğip ağlayanın haline
anlayana deva olur dikenli gül dalları
anlamayana davul zurna az misali
oysa ki..
gizli bahçeye giden yolun başında ki
gökkuşağıdır yağmurdan sonraki
giden gider kalan sağlar bizimdir misali...

müzisyen vedasını eder iken
bir kez daha son notayı tekrar eder imiş
selamını verip arkasını döndüğünde
bir tebessüm kalsın diye...

GooD aNd EvıL 01-03-2009 10:34 AM

Her yerde...
Dağa taşa kurda kuşa baktıkça
Görürüm büyük aşkımı
Bir avuç toprak ta bir avuç kumda
Bir damla suda bir kırlangıcın kanadında
Görürüm büyük aşkımı
Kelamının kitab-I mahfuzunda
Satır satır hece hece görürüm büyük aşkımı
Bakmayı öğrenmek gerek görmek için
Görmek için se tertemiz bir yürek
Tertemiz bir yürek içinse terazi gerek
Bir gram şaşsa farkında ol önemse
Bir kilogram olur çıkar karşına
Yüreğin kaç gramki bir kilogramı kaldıramazsın
Bozuksa terazi tamirci gerek
Tamircisi ise heryerde ellerini aç yardım dile
Korkma meteliğim yok diye
O öyle merhametliki yok bende dersen
Hibe eder
yeterki tamirini istesin terazinin sahibi

GooD aNd EvıL 01-03-2009 10:34 AM

Hey ben geldim...
Hey ben geldim
Kalkın uyanın uykunuzdan
Sokak lambalarını söndürün
Yanıma güneşi alıp geldim
Sarhoşları bu şehrin
Ayılın! ...
Bir fincan kahve getirdim
Soğumadan için

Hey ben geldim
Uyanın çocuklar
Size oyuncaklar getirdim
Kadınları bu şehrin
Ağlamayın! ...
Bir kucak dolusu sevgi getirdim
Hey ben geldim..
Yetmezmi

GooD aNd EvıL 01-03-2009 10:34 AM

Hey gidi günler...
En çok toyken öğrenir insan
Öğrenir en ince ayrıntıyı
En çok toyken hesapsızca uçar
Uçar aklının semalarında
En çok toyken yaşanır
Yaşanır en güzel hatalar
En çok toyken alınır en derin nefes
En derin nefes gençliğin büyük ütopyalarında

Yerçekimine yenik düştü toyluk
Yere sağlam bastı ayaklarını
Bir daha uçmamak üzere terk etti semalarını
Bilemedi toyluk her yanına pranga taktı
En güzel hatalardan güya dersler aldı
Almaya çalıştığı en son nefesinde
Hey gidi günler diye mırıldanmaktan geri kalmadı
Özlüyordu toyluğunu …
Büyümeyi istemekle en büyük hatasını yaptığını anladı
Olgunluk gülümsedi,
En çok toyken hata yaptığını düşünürdü ya
Demek toydu hala bir yanı ….

GooD aNd EvıL 01-03-2009 10:34 AM

Hiç Sordunmu?
Hiç sordun mu kendine…herkese
Gidenler geri gelirmi?
Olurda gelirse bir gün
Sordunmu hiç neden?

Hiç sordun mu kendine…herkese
Gidenlerin giderken bıraktıklarını
Geri dönüşlerinde bulacaklar mı?

Hiç sordun mu kendine…herkese
Bir gün sende gidecek misin?
Sana yapıldığı gibi..herkese yapıldığı gibi
Bırakacak mısın ardında birilerini?

Hiç düşündün mü?
Nankörüz insanca…

GooD aNd EvıL 01-03-2009 10:34 AM

Hülyalar doldurur boş kalan notada duyamadıklarımızı
Bulamazsın şafakta yıldızını
Güneşin sökmüştür doğmuştur aklına
Renkleri harman edersinde
Yıldıramazsın karayı hepsi bir olduğunda
Kumaş yetmez olur çıplaklığını örtmeye
Ruhun engin
Atlasa terzi yok
Bir iki satır duandan başka
Isıtamaz seni yalın kalmış düşüncen bile
Sen saklısındır senden ötede
Kolu kanadı kırık kuş uçamaz
Gerçek budur öyle görürüz ya
Göremediklerimiz sahanlıkta
Duvarlarda
Duvarsız derinlerde
Ne fark eder?
Gidiştir bu öyle ya
Gidişin dönüşü bir başka bahara
Kanun taksim eder hülyayı
Hülyalar doldurur boş kalan notada duyamadıklarımızı
Sese açız
Görmeye açız
Görülmeyene duyulan ihtiyacımız
Değil alem ölçüsünde
El neki
Göz neki
Azalar hükümsüz olmuş hesap vaktinde…

GooD aNd EvıL 01-03-2009 10:35 AM

Hüznün Çocukları...
Hüznün Çocukları…

ÜÇÜDE AYNI BAŞLIK ALTINDA DOĞDU…
ÜÇÜDE HÜZNÜN ÇOCUKLARI…
ÜÇÜDE KARDEŞ FARKLI YOLLARA GİDEN
ÜÇÜNÜNDE SESLENİŞİDİR BU AYNI BAŞLIK ATINDAN …
(1)
bir uhde, bir yumru boğazıma takılan
bağırsam çağırsam ne fayda
çağırdım tüm tellallarını bu şehrin
bana öğretin dedim adabınca bağırmayı
seslenişi öğretin dedim bana
iliklerime kadar soğuk işlemiş
eridiğini duyumsuyorum kemiklerimin
ısırgan otu tuttuğum elimde ki gül diye
şemsiye mi açmadım sağanak yağmur başladı bile
açmayacağım.. açamam.. açmam doğru olmayacak
ıslanmalıyım iliklerime kadar
tüm duygularım toprak ile birleşmeli
var olduklarını, yitip gitmediklerini
gözlerimle görmeliyim selam verişlerini
arınmalıyım…onlar ile birlikte
akıp gidiyor işte ayak ucumdan
soğuk işlemiş yüreğim….11:53 16/03/2004

(2)
omuzlarıma çöken kabuslardan kalma ağırlığı
satmalıyım eskiciye ama
yok yok yapamam bunu
bir lahit yaptırmalıyım
bir mezar a defnetmeliyim
bu her kes için daha hayırlı olur
yaban otlarını temizlemeliyim ki
gücenmesin bana
arada bir sulamalıyım,
ektiğim beyaz zambak tohumunu.
mutlu etmeliyim
kabuslarımdan kalma ağırlığımı
biliyorum ki hırçın bir çocuk tu kabuslarım
üzersem onu kabus olduğunu hatırlayacak
ve karabasan olacak *******ime
evet evet mezarına ektiğim
beyaz zambak tohumunu sulamalıyım
mutlu olmalı ömründe ilk defa
ömrünün sonunda da olsa
mutlu edeceğim seni taaki mahşerine kadar..11:51 16/03/2004

(3)
sürüklenirken akarsularda
uçurumun
yamacından elini uzatmış kuru bir dal
tut beni tut beni diye sessizce sesleniyor
bir kuru dal da olsa tuttuğum
olsun
uzatmıştı bir kere bana elini
oda canlıydı oda baharda doğmuştu,
kuru diye cansız diye
bırakacakmıyım ellerini onun
benimle konuşuyor
bana fısıldıyor fırtınalarını
çiçeklerini,tomurcuklarını
çocuklarını anlatıyor bana
işte! ! o da o kuru dalda benden bir parça
söyleyin şimdi nasıl tutmayayım ben onu
varsın olsun gücü yetmese de beni tutmaya
dirense de vermemek için beni uçuruma
değmez mi şimdi
sonu uçurum bile olsa
bir anlamı olur hiç değilse şimdi
teslim ettiğim ruhun sevgiyle yolcu oluşuna
ama ne o beni uçuruma verecek!
ne ben onu bırakacağım.
son nefesimiz de baharı görene değin …

GooD aNd EvıL 01-03-2009 10:35 AM

İnsan...
zaman ötesi evrimsel düşünce
yoğunlaşır benliğinde duygu ötesi
körleşir sağırlaşır
bir terbiyedir kendince felsefe dilinde

ağlamak gülmek acı tatlı öfke ve sakinlik
her şey insan üstüne kurulu
koskoca dünya bile
meraklıdır düşünür
ölümden ötesi varmı diye

sırrı bilen vardır her şeyin hakimi
istediğine istediğini verir
acı tatlı mukabilinde
zaman içinde yaşatır
ötesinde hak eden ettiğine

yalnız o bilir fani bilmez
yalnız onun terazisi şaşmaz haktan
iman kuvveti değilmi dağları yerinden oynatan

zaman içinde yaşayacaksak
ötesinde ölmeyeceğiz ruhen
ona göre yaşa! ..

GooD aNd EvıL 01-03-2009 10:35 AM

İsyan
konuşurda konuşur dili olan
aklı selim susar
sustukça birikir altınları cebinde
kanarda kanar yara
pansuman eder hayal hemşire
sıvasada çimentoyla başka bir yerden akıverir kan
helallik vermez kendini bilmez
kendini bilen çakıl taşı koyar heybesine
öylede böylede yaranamamıştır gider yoluna
katip yazarda yazar yapar hesabını
hesapsız gezen avaredir öyle ya yanaşamaz bir limana
kaldırımlar bir alçalır bir yükselir
nereye gideceğini bilenin yolunda
bilmeyen caddelerin tam ortasında
öyle ya risk alıyor aklınca
yeşil ışıklarmı yanar kırmızımı dur der bilinmez
sonuçta nefes alıyor ya boşmu dolumu kimseyi ilgilendirmez
eleştiri yapar üstadlar hararetlice
üstad olmayan düşünür ardından ya başka bir gerçek varsa
der ki ya dilim boğazıma dolanırda kalırsa... utanırsam
yalanın binini bin para eder kandırdım diye geçinen
kesesinden yediğinin bir farkına varsa
doğrucu davutlarımızda var haliyle
kovulur onlarda on birinci köyden de
en sonunda on ikinciye muhtar olurlar
ya konağında ya mezarlığında er veya geç ne farkeder
kendi kapısının önünü süpürmeyen imam
vaazlar verir cemaate ben söylüyorum dinleyin diye
mihraplar şahit kalır o vakitlere söz uçtu gitti o tuttu elinde
kadınlarımızla erkeklerimiz var bizim dünya üzerinde
kimin eli kimin cebinde dolanırlar koskocaman boşluklarda
parça parça ederler birbirlerini çağımız hız çağı ne de olsa
birde eski zaman sevdaları var elimizde kitaplar dolusu
şimdimizde ten olmuş aşkın sevdanın adı...susuyorum
bir sayfa bile etmez ömürleri...
bir tek sahici olan ne var elimizde
düşünmek...düşünüyorum öyleyse varım diyen
insanlarımız nerde
burdayım diyen susuyordur haklıdır kendince
düşünen şehrin akıl evlerinde
hassasiyetlerinin ödülüdür bu
geçinemezler nede olsa binlerce akıllıyla
bu kurallarıda kim koydu
ölçüleri kim koydu görünmez anayasaya
harcanmış insanlar ortada
yaşıyorum diyenlerse maskelerin ardında
eh be insanım diye geçinenler ne diyeyim ben size
sayenizde avuç dolusu kusuyorum sokaklara
reddediyorum yasalarınızı
gözlerim aklınızdakileri okumamak için bozuldu
kulaklarım duymamak için sağır oldu
kaybettiklerinize bir baksanız ağlardınız hiç susmadan
sorumluluk nedir bilmezmisiniz siz
tüketirmisiniz ne varsa
devam edin...daha ne diyeyim
ne kar kalacaksa kara toprağa...

GooD aNd EvıL 01-03-2009 10:35 AM

İsyan beladır!
isyan beladir!
karga bir öter,iki susar...
elbet meydan bülbüle kalir.
ozanin dilinden bir sazi anlar
yazik ki her kelam bosa edilmez!
efsunmu sardi sizi ey ahali!
uyanisiniz mahseremi kaldi?

GooD aNd EvıL 01-03-2009 10:35 AM

Kabul...
kara kutuları dağıldı konuşmaların
kara kaplı defterleri açıldı
kayıp oluşların, gidişlerin adresi soğuklar ülkesinde
daracık sokaklarında sümbüller geceye kokusunu verirken
her şey zıddı ile kaimdir misalen
sokak lambasının ışığı yansıtıyor
mor alfabeler dökülüyor tam o saatlerde tenlerden
mektuplar atılır postanelerden pulsuz adressiz
adressiz bakışlar ise nazar altında
susan diller yazıda bile ürkek çekingen
öylesine karalanmış gibi duruyor bir iki cümle
vazgeçişler başlıyor nefeslerden
dirilişi doğuyor bir sonraki alınan nefeslerde yaşamın
perdeler kapalı vakitler *******in yarıları
hanımeli kokuları halen uslarda taze
her şey zıddı ile kaimdir misalen
bıraktığın yerden başlıyor elem ile sönmeyen umut
yaşamayı herkesten daha iyi bilen avuçlar
ayalarından belli ediyor kendini
birde alınlarındaki derin çiziklerden
antlaşmaları imzalanmış zaten ademin kalü belada
ceninken ana karnında kabul diyor yaşayacağım yazgımı
dimdik ve alnımın akıyla,
kendimi bir kez daha bulacağım yıkılışımda
ne kadar yıkılacağım belli olmasa da…

GooD aNd EvıL 01-03-2009 10:36 AM

Kaçtım Kalemimin İçindeki Zerre Kömüre...
kaçtım kalemimin içindeki zerre kömüre
dilimi lal edip ruha esir ettim vaktini bilmediğim bekleyişte
kumsaatini daha ne kadar ters yüz edeceğim bir bilsem
çalarsaatimi celallenmeme yakın vakit kursam kulaklarının dibine
çanlar mı taktırsam acep şehrinin meydanına
ben sen dedikçe gümbürdese...

GooD aNd EvıL 01-03-2009 10:36 AM

Kanadında Küller Taşıyan Ey Anka!
kanadında küller taşıyan ey anka!
renk alacanı Dicle’yemi attın
sevda masalımıza
beyaz karası, kara akçası
neden çaldın?
gökten düşen üç almayı
alamadı mahzunlar,
muradına ermedi kahramanlar,
çıkamadı kerevetine duyanlar
kanadında küller taşıyan ey anka!
şehrimde şehrazatlar ölüm yasında

Yine de dermisin hayır var bunda? ..

GooD aNd EvıL 01-03-2009 10:36 AM

Kapın Çalınır...
kapın çalınır sana kalan vakitte
sen olmayan sen çıkar karşına
sen sandığın öteki
spotlar açılmıştır gözlerin kamaşır
sorgudasındır
ruh dayanmıştır ensene
hakkını ister
sorgulamadığın zamanın bedelini
alır götürür senden
kalakalırsın ortada bir sandalye
üstündede sen

GooD aNd EvıL 01-03-2009 10:36 AM

Kara topraklamı sözleştin?
İkrarı vucut bulmuş
Hüznü hüzzam olmuş
Sinmiş kokusu gözlerine
Damlayamayan çiğ tanesi
Dolmuş sinene
Her kalbe şifa şerbet dilin lal olmuş niye
Yıldızlar şair güneş ise dinler olmuş
Birbirinden uzak vakitlerde
Sen ey beyhude yanan kadın
Bildiklerin endamını aşmış
Besbelli meçhuldesin
Arayana ışık tutmaz sözlerin
Söylesene kara topraklamı sözleştin?

GooD aNd EvıL 01-03-2009 10:36 AM

Kardaki izler...
Karda kan izleri var..
Solumda soğuk bir yel
Sağımda ise koskoca bir dev
Şiirler ıslak yolcular kayıp
Şehirler de orman yangınları
Caddelerde nehir taşmaları
Sessiz kocaman çığlıklar
Kurak amazon ormanında ava çıkmış
Kırmızı başlıklı kurt ile kötü kalpli kız...

GooD aNd EvıL 01-03-2009 10:36 AM

Karınca..
ne sahin idim ne serce,
kanatsiz bir karinca idim ayaklar altinda,
ne kisi bilirdim nede yazi,
omrum insafsizin insafsizliginda son buldu,
ne eksildiki su dunyadan bir garip karincadan baska...

GooD aNd EvıL 01-03-2009 10:36 AM

Kât'i gerçekler...
Ben yılların yolcusuyum
Kaderimin çizdiği
Yılların hüküm sürdüğü
Bu yolda yürümeye mecburum

Topraktan bedenime can verdi Allah(c.c)
Ne denizlerde tayfunlar atlattım
Nede yeri çatlatan depremler yaşadım
Yalnız ve yalnız zamanla savaştım

Erişemediğim tutupta kaçırdığım
Sırrını çözmeye nail olamadığım
Bir gizli alemi görmeye çalıştım
Yalnız ve yalnız benliğimle savaştım

Bir açılıp bir kapanan gözlerimi
Gün ışığında bile karanlık gelen bu alemde
Ellerimle tutundum ışığa giden yolda
Düşmeyeyim diye…

Uğradığım hanlar yüklü hesap verdiler elime
Birde ağır yük koydular üstüme
Yolcu hakkıdır dediler düştüler önüme
Yalnız ve yalnız Allah(c.c) şahitti bu sefere

GÖZLERİMİN ÖNÜNDEN HİÇ GİTMEYEN
HAK AŞKI DURURKEN! ...

Ya bir saray olacak bu seferin sonu
Yada derin bir ateş çukuru
Dualarla dönen bu dünyanın sonunu
Kim bilebilir ki Allah(c.c) başkası bunu

Kanıyor saf temi kalpler gülen her yüze,
Aklı erişip erdiğinde batılı hak sanıp düşüyor peşine
Başlıyor sır’at köprüsünden ince ipin üstünde yürümeye
Yalnız ve yalnız hak sahip çıkıyor kulumdur diye

Bir gün bir yerlerde elbet bitecek bu yolculuk
Ne yoldaşım olacak yanımda
Nede yanan ateşi söndürecek bir damla su
Yalnız ve yalnız ağır bir yüküm olacak önümde
İyisi ve kötüsüyle…

GooD aNd EvıL 01-03-2009 10:36 AM

Kemancı...
ak guvercinler konmadi kemancinin ne yüreğine,
nede kemanının teline.
vuslatı,hasreti, pişmanligi ne varsa nefes sarmasiginda,
inceden sizlatan..
haykirişin,dile gelmeyen acinin notadaki alfabesine dokuldu hece hece...

GooD aNd EvıL 01-03-2009 10:36 AM

Kendinize Telkin...
her felaketin ardından
dimdik ayakta durabiliyorsan
ne mutlu sana
bir hedef seç kendine
hayat yolunda
koş ona olanca hızınla
tökezletmesin seni çakıl taşları
eline al onları kum olacak,suyu çıkacak
insaflı ol önce kendine
sonra hak edene
ne mutlu sana
her olumsuzluğun ardından gülebiliyorsan...

GooD aNd EvıL 01-03-2009 10:36 AM

Kırgızistan (Bir Annenin Ağıdı)
oy balam,oy balam
oy kanayan yaram
kurumuş ser'indeki yaran
unutmuşmusan sılanı ananı atanı
zulümün hası imiş sana ettikleri balam

oy balam,oy balam
oy kanayan yaram

yitimişmisen sevdanı istemeden
dağlar kadar ağır olsanda
taşıram sırtımda seni gocunmam
oy balam...Anam de bana bir yolcuk yeter
dolmuşum taşmışım sel olmuşum deryaya karışmışam
ben ben değilim oy balam
sen sen değilsen ya balam
neme gerek ben olmam artık balam

balam ağıdım destan oldu gitti yad ellere
ben toprak oldum feryadım dinmedi hala yankılanır cihanda
oy balam,oy balam
oy kanayan yaram
zalimlerin zulmü bir nefeslik
oy balam sen rahat ol
ahım yedi kat arşında göğün
zulmeden iflah olmayacak sana
bir name yolladım yıllar ötesine
gözyaşım ile mühür eyledim
adresini nazar eyledim kırgız diyarından
gelin dedim yiğit balalara
kurtarın evladımı balamı zalimin elinden
oy balam,oy balam
oy kanayan yaram

GooD aNd EvıL 01-03-2009 10:36 AM

Kırmızı Kar / Mavi Kardelen...
yüce dağın başındaki karlar gibi
erimezmi kalbindeki kırmızı karlar
hiç mi açmaz bağrında mavi kardelenler
ayağına baharın gelmiş sevgili
sense inadına ayazlara kardeşsin...

GooD aNd EvıL 01-03-2009 10:37 AM

Kızdım Kendime...
efkarım bile çok geldi bedenime bu gece
duramadı yerinde çıktı çıkacak sandım yerinden
düşüverecek sandım elime
tutamadım yerinde gezdi durdu oradan oraya
Aşık Veysel gibi Yunus Emre gibi
divane deliler gibi dolanır dururum
bir ışık bir ışık diye
Mevlanam gibi döndüm yerimde
dünya misali
uydusuydu hak zihnimin

ayyaş aklıma kızdım
sarhoş gezme diye
ayran olma diyede gönlüme kızdım
yakışırmıydı asil yüce sevdalara
beş para etmez nağmeler düzme diye dilime kızdım
yürekli olda kedi olalı bir fare tut ömründe
dedim durdum bu gece...

GooD aNd EvıL 01-03-2009 10:37 AM

Kimsin Sen Kendi Ülkesine Yabancı? ..
Kırlangıçlar vurulur sürüler halinde
Süzülürler yere kanlar içinde
Sıcak ülkelere göç yarım kaldı

Korkunun eceli geldi
Korkusuzluğun saltanatı başladı
Güçlü yüreklerin güçsüz ayakları prangalı
Sürüngen ruhların kabuk değiştirme vakti kış ayazı

Köpük köpük dalgaların vurduğu sahiller
Kumdan kaleleri düşürdü

Şaşkın çocukların elma şekeri
Sırnaşık ruhların oyuncağı oldu
Hiç oyuncağı olmayan çocukları kandırdı…

Kendine acıyan simaları kendi aynaları reddetti
Seyrine baktı… vicdansızların aynası
Güldüler kahkahalarla…
Tökezledin…bir kez daha kendine acıdın
Acıdıkça acıyan yerin nasır bağladı
Kaybettin inancı
Yoklukla varlığın hudut çizgisi
Gümrük kapısı aralandı
Pasaportun geçersiz adın yok
Kimsin sen!
Kendi ülkesine bile yabancı

GooD aNd EvıL 01-03-2009 10:37 AM

Kocaman Çocuk....
pantolonunun paçaları kısacık kalmış kocaman çocuk
yoksa senden habersizmi uzadı boyun

saçın başın darmadağınık kocaman çocuk
yoksa rüzgarmı tarasın diye bekledin

kalemin,defterlerin, kitapların nerde kocaman çocuk
yoksa onlarla vergisinimi ödedin cehaletin

boyacı sandığın boyundan büyük kocaman çocuk
yoksa sanamı kaldı aslanın midesinden ekmeği almak

yanıbaşındaki parkta oynar denklerin kocaman çocuk
yoksa unuttunmu fırçanın kılında boyanın karasındamı kaldı salıncağın

omuzunda sandığın yollanırsın evine aile reisi kocaman çocuk
yoksa sarhoş baba hasta anan iki küçük kardeş ekmekmi bekler
e be kocaman çocuk okulun evinin şehrinin arka sokağında
hayat okulu değil
oysa kara tahta a-b-c senin gerçek evin
elini uzatmayı yediremezsin onuruna
ama hakkını aramayı bil kocamanlığını
göster be KOCAMAN çocuk...

GooD aNd EvıL 01-03-2009 10:37 AM

Kolay gelsin...
zamanı olmayan diyarların gezginiyim ben
yollara düştüm bitmek bilmeyen
zamansızlık uğradığım hanlar oldu
kimi diyarlarda seller oldu,acı oldu
kimi diyarlarda karnavallar
çok susadığım zaman
bir su tattım sevda adlı
önce tatlıydı sonra canımı yaktı
bir bir yazdım gördüklerimi
selleri,karnavalları,sevda adlı su kaynağını
şifa olur kimbilir
miras bırakabileceğim
maddiyatım yok maneviyatım kalsın
yola çıkan acemi gezginlere
çok önemli bir not düşeceğim
anlayabilen anlayacak satranç niyetinde...

'bir labirent vardır yaşın deliyse,
bir yol vardır ömür yettiğince,
öyle bir zaman vardır ki şiirce,
anladıklarını zaten bilyordun bu uğraş niye?
haydi sana kolay gelsin
başbaşa kaldın işte yaşamın gerçekleriyle...'

GooD aNd EvıL 01-03-2009 10:37 AM

Kolye ve Küpe...

kağıttan gemiler yüzdürdüm su birikintilerinde
aklım çocukken
gemilerin altı ıslansada hiç bir zaman batmadı...
dev hayaller kurdum
buluğun serseriliğindeyken
olduramasamda kimini... gülümsetti
olgunluğun merdivenine adım attık lakin
ikisinin de tadını kaybetmemek için
ipini koparmış giden yıllara inat
çocukluğun aklını,buluğun doğallığını alıp
kolye yaptım,küpesini de kulağıma taktım takım yaptım...

GooD aNd EvıL 01-03-2009 10:37 AM

Korkarım...
sen varsın
severken seni senden öteye gidersem diye korkarım
severken seni
orada bırakıp seni,seni sevmeyi seversem diye korkarım
sevdim mi seni
kendime söylemeyi ya unutursam,ürküpte kaçarım diye korkarım
senin yanına bile yaklaştırmak istemem
korkularımı göstermekten korkarım...

GooD aNd EvıL 01-03-2009 10:37 AM

Korku Bekçileri...
Kifayetsiz kalmış öksüz çocuklar gibi
Usum daki kelimeler..
Gücüm yetmiyor takatsiz kalmış
Tüm evren karşımda
Kolları sarıp sarmalamış
Ahtapot gibi sıkı sıkıya
Ah melankolik hallerim
Uçsuz bucaksız bir vaha
Ne serap görmeye yetecek inanç
Nede kurtuluş denen
Ümide umuda giden kapının
Yönünü bulacak bir pusulam kaldı
Her kayıp ademin dilinde duyuyorum
İçimdeki içimizde ki boşluk
O kocaman hiçlik
Ya bu baş ağrıları neyin nesi
Bedenime ağır gelmesi
Ne bir heves ne bir istek
Tembelliğinde dik alası
Şükürsüzlüğün en utanmazı bu
Ne çare çıkar yollara kilit koymak daha kolay
Dahamı kolay …
Ceviz kabuğu incir çekirdeği
Yada ağır ağır kanımı emen bir yarasa
Bu gece vakti..
Yada boğazıma düğümlenen
Sözlerin söylenememesi
Daha da ağır olan
Söylense bile anlaşılmamasının verdiği
O biçare korku
Tamam anladık içimizdeki
Korku bekçileri
Her öğün ağır ağır tükettikleri benliklerimiz
Bizleri hiç olmaya götüren kurtulmak için
parmağımızı dahi kıpırdatamadığımız hatıralarımız
yoksa yanılmalarımız mı küsmelerimizmi
o küçücük şen çocuk hallere bakarken
koskoca bir yalan bu neşe deyişlerimiz mi
yok yok barışmayı reddetmek mi
yada ağır bir nazarmı bu
nazar boncuklarımız kem gözleremi geldi de kırıldı…

GooD aNd EvıL 01-03-2009 10:37 AM

Kozadır yalnızlık...
Kozadır yalnızlık!
Etrafına sarındığın ipekten bir duvardır,
Yalnızlık boğazındaki düğümdür,
Yalnızlık korkaklıktır,
Yalnızlık kendi kendini attığın dipsiz kuyudur.

GooD aNd EvıL 01-03-2009 10:37 AM

Köprünün altından çok sular aktı...
Köprünün altından çok... sular aktı
Ömrüm gibi seneler arşa kalktı
Kuş avazı kadar sesim çıktı,
Konuşamadım…

Belki bugün, belki yarın
Ulaklar ulaşır bendime
Sarar sinemi sessizce
Haberin gelmiş ya ebedi yar
Gözümün bebeği gülümser kendine

Bağır açık kuru soğukta yanmakta
Sulh ruhu terk etmiş
Avare gezinir beden
Pamuk ipliğine bağlı imanlar
Lodosta tarumar olmuş
Umar kayıp umarsızlıksa yoldaş

GooD aNd EvıL 01-03-2009 10:37 AM

Kurtlar Hep Dağlarda Gezer...
kurtlar hep dağlarda gezer
dolunay vakti yüksek tepelerde ulurlar
sesleniyorlar hayatın dağlarından
yabani düşünceler duymuşum gibi
kaçışım mantığın tapınağından
hangi vakit kim verdi
şehrimin altın anahtarını sürü başına
kimsesiz karanlık saatlerde
inmişler usumun sisli sokaklarına
soruların sağanak yağmurları başlamış
ıpıslak olmuş tüyleri sürüdeki kurtların
taş sokaklar taş evler karanlığın uykusunda
bir sokak kedisi kucağımda
sokakta bir de ben varım
evsiz aklından kovulmuş yabani sorularımla
karanlığın koynunda....
buğular basınca gözlerime
avını bulmuş gibi hırlıyor sürübaşı
kurtlar hep dağlardamı gezer
gezmez...
kurtlar hep dağlarda geziyorsa
aklımın kemiklerini dişleyen ne? ...

GooD aNd EvıL 01-03-2009 10:38 AM

Kuş yuva kurmuş...
Kuş yuva kurmuş, mesken mi sanmış kuru dalı
Şirin görünen şevvalde şahin olmayı bilmedimi
Testindeki şıran unuttunda şarap olmadımı
Bir garip dediğin alim çıkmadımı
Vakti dolan mevsimi toprak uğurlamadımı
Dilden çıkan iki çift ağır kelam kurşun dan beter olmadımı
Giydiğin hırkan ve nalınların öz doğruların ile eskimedimi
Yoksa sen …
hiç kendine bir şey sormadın mı?


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 07:50 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.