![]() |
Aşk bana kalsın
özgürsün gönül kuşum toprakla kardığın, 'su'dan aşkım sınırsız zamanlarda... bırak bana kalsın. tutsaklığım kanatlarında imza çizgiler sırtımda ağıtlar yaksın aşk, yalnızlığımla ölümsüz...bırak bana kalsın. zirvelerinde sakla beni buzlar tutayım tutuşsun yürek yangınlarım aşk sonsuz hasretinle... bırak bana kalsın. bilgeliğinin ışığında soyunur bedenim sabır taşı olur ruhum,akiğe dönerim aşk ilk tebessümünle... bırak bena kalsın. sırrımsın evreni doğurdum sihrinle çığlıklar attı kalbim her gülüşünde aşk büyümeyen bir çocuk...bırak bana kalsın. 'aşk hissedildiğince yaşanır, yaşadığını hissettirdiğince ebedi kalır' 23.05.2007-istanbul- Nazan İzmirli |
Aşk bu
avuçladım yüreğini. dokundum düşlerine. yedi farklı bakış üzerimde. bu sevgi, aşk bu anlatılan gözlerinde. geçmişi bağlarken geleceğe düşler özgürlük estiriyor buselerinde. 10.06.2006-ant-Aşk bu- Nazan İzmirli |
Aşkı sende öğrendim
sen, aşkın adısın. sende öğrendim aşkı tarifsiz yaşamayı. farklı gülümsüyor güneş. artık yalnız değil dolunay. yıldızsız gece düşünemem sensiz diye. şelâlelerin debisi yüreğimdeki izlerin. kuşlar susmuyor şafaklarımda. mavi maviyi ilk kez gördüm, elâ gözlerinde. yüzme yüzme bilmeyen yüreğimle, daldım en derinlerine. ben, aşkı sende öğrendim. en uzun en ağır en anlamlı tuvalimi boyuyorum, sendeki renkleri karıştırıyorum bendeki renklere. sabırla adımlıyorum zamanı erdemliğinin çizgisinde. dev bir ateş yanıyor, asla sönmeyecek buz dağının içinde. aşkı sende öğrendim. ateş ve su kadar iç içe. 06.08.2006-ant-aşkı sende öğrendim- Nazan İzmirli |
Aşkı tatmak
masum bir bebekten ilk tebessümü görmek ilk öpücüğü almak gibi tanyeli ağırmadan güneşin tüm gücünü yüreğinde hissetmek gibi gözlerini açarsın sabahlara kuş seslerinin dinginliğinde çağlayan suların bedenini sarması gibi kalbindeki sancı filizlenen yeni umutlar içindeki telaşı anlatır gibi akşam alacasında gün batımını izlerken Eren dağında ardı sıra bir kısrak gibi koşmak istersin ekersin dileklerini vadiye uzanan ovaya bırakırsın erenler diyarına volkanik bir oluşumun ortasına ıssız kalınca seninle sensiz kalınca yıldızsız aysız *******de için sıkılınca.................... onunla olmak istersin uzak yakın ne varsa sesini duymak istersin sarılırsın telefona alo alo alooooo AŞKIM seni tatmak varya 12.11.2005-ant Nazan İzmirli |
Aşkın gammı var
günü gören ayın suskunluğu yorgun dalgaların durgunluğu gözlerimde ufku arayışın dalgınlığı yüreğimde aşkın gammı var mehtapta sunduğun aşk şarabının sarhoşluğu bu kavuşulamayan sabahlara oysa doğan gün GÜLÜMSÜYOR ben yine kavuşacağım sana at hüznü kederi bir yana gecen başka günün başka bu aşkı yaşa doya doya........ 01.03.2006- antalya Nazan İzmirli |
Aşklar
Akşam alacası sarmış toprak çatılara bir an yok olmuş yaşam tütmese tandırdan çıkan duman da Var görünen yaşamlarda sönmüş ocaklar tatsız. yok görünsede yaşam, akşam alacasında yaşanır sıcak ocak başında tadılan AŞKLAR' da..................................... 03.09.2000ntalya Nazan İzmirli |
Atam
Atam, kısacık, telaşla geçen ömrüne ne çok şey sığdırmıştın Türk gençliğine vermek üzere bugün! saygı duruşundaki o an çok uzun geldi bana bir an utandım, kızardım karşında layık olamayan,arsızlığıma ağır ağır yolculuğumuza bir haftadır sergilediğimiz aydınlığın siyah beyaz fotoğrafları her yanımda hesap sorarcasına kurtarıcını ve en büyük evladını kaybettin Türk Milleti diyor ulus gazetesi taş taş üstünde kalmayan duvarlarda mevcudiyetin yeğane temeli ................................................ nerde hazine de yağmalanır böylelikle Atam, en çok sevdiğiniz Akdeniz kıyıları bir varmış bir yokmuş olmak üzere........ nasıl rahat uyu deriz, bu sükünet içinde...... sessizliğimizin çığlıklarını sen duyarsın eminim o ebedi yerlerde.......................................... .......... Nazan İzmirli-10.11.2005-antalya Nazan İzmirli |
Atamın öfkeli geliyor sesi
atam, dedemden hatıra göz göze gelirdik hergün duvardan inmeyen son fotoğrafınla. gök ve denizi buluştururduk ufuklarda çakmak çakmaktı umutların, buğday başaklarından engine uzanırdı uygarlık kapıların başaracaksınız gençler derdi titremeden dudakların. bugün, çehresi küskün, bakışları gri, damarları gergin, öfkeli geliyor sesi atamın çerçevesi kükrüyor siyah beyaz fotoğrafın ' dağ başını duman almış gümüş dere durmaz akar güneş ufuktan şimdi doğar yürüyelim arkadaşlar. sesimizi yer, gök, su dinlesin sert adımlarla her yer inlesin bu gök deniz nerede var nerede bu dağlar taşlar bu ağaçlar güzel kuşlar yürüyelim arkadaşlar ' diye sesleniyor atam 87 yıl sonraya laikçe kavuştur elleri dış güçlere fırsat verme yabancıları ürkütme japonlar uğraşırken da vincinin şifresiyle benim ülkem halamı peçe türban peşinde. uyanın gençler uyanın gençlerim uyanın 19 mayıs kurtuluş günüdür cihana selam duruşun günüdür. sesininizi duyurma varlığınızı hissettirme günüdür. devrimlere devrimler ekleyecek barış sever GENÇLERİMİN günüdür gri bakışlarda bir ışık sezdim gelin gençler 87. yıl meşalesini sizlerle yakalım Ata'mızı bugün yürekten analım. 19.05.2006-antalya- Nazan İzmirli |
Ateş / Su / Hava
aşk ateşle gelir su alev alır havaya vazgeçtim ada olmaktan adaya yüzerek ulaşmaktan sen deniz ben ateş aşkımız ruhumuzun sonsuzluğunda adsız kuşlarla kanatlanacak. 03.12.2006-kaş//kalamar- |
Ay-fer
....ay- fer, ............antalya da .................çokkkk uzak ..........................diyarlarda ...............................bir varmışı ..................................bir yokmuşu ...........................................yaşıyor um .....................dolunayın.................... ..... ...............aydınlatamadığı.................... ...................ısıtamadığı.................... ..... .................bu akşamda....................... .............sen olsan burada................. ....anıları hatırlayıp gülümserdik....... ....drakulaya malolmuş öykülere...... .................elveda der.......................... ..............güler geçerdik....................... ............. ay'ın fer' i yeterdi.................. ...............bizi aydınlatmaya.................. .....................ısıtmaya..................... ....... ve erdemleri bulmaya. Nazan İzmirli-16.11.2005-antalya Nazan İzmirli |
Ayaz sessizlik
sessiz geldim bir nefes avazla dünyaya. sessiz gidiyorum nefessiz kalarak hayata. anamın al al yanaklarında tanıdım dünyayı saf saf. oysa; ne kara oyunlar oynadı hayat. küsmedim, yaradan bir şey biliyordur dedim. güneşin her doğuşuna gülümsedim. sessizliğime sabahın yaşama sarılan ayaz sessizliği eklendi. sensizliğim üşüdü. yılmadım, adımlarım tuzlu tuzlu kumsalda çıplak, deniz kabukları yine bir sonbahar fırtınasına girdap. ne mutlu, şu keşmekeşlikte yeni ayı büyütüp dolunay şavkında şafaklamak. doluyuz, dünyaya hayata yaşama susmayacak bu yürek bu kalem asla! fırtınalar kopacak mısralarda göz pınarlarımda. azgın dalgalar dinlenecek kıyılarımda. yapraklar sararsada henüz dallarda son sonbahar olsa da paylaşarak nefes almak bir an bile olsa. 09.11.2006- kaş / kalkan Nazan İzmirli |
B i r y u d u m s u
farkım yok aslında hiç bir kimseden bazen eksiğiyle bazen fazlasıyla yaşamayı öğrenen yaşatmayı öğreten zaman zaman pes eden sonra birden kendine gelen yaşam bir kez sunulan b i r y u d u m s u diyebilen ister tek dikişte iç ister dök ister saç ister dondur istersen paylaş ama paylaş susamış bir canlıyla kuruyan bir ağaç çatlamış toprakla belkide aklanacak bir yarayla paylaş tek kez sunulan b i r y u d u m s u okyanus olarak dönecektir sana seyret farkım yok aslında kimseden sahip olduğum tek şey paylaşmayı öğrendiğim ben b i r y u d u m s u yudumlarken pek çok şeyi düşünürüm yürekten ana rahminde varoluşundaki ilk damla bir yudum su son nefesinde dudaklarına sunulan son damla yine; b i r y u d u m s u b i r y u d u m s u b i r y u d u m s u ....................................renksiz...., kokusuz......, önce.............................................. .....................hayat veren............ sonra............................................. ............................son nefesinle giden....... 19.12.2005-antalya Nazan İzmirli |
Baba oğul
bir gün sen de baba olacaksın oğul, can oğul. belki bir beben olmaz, bebeler seni babalığa bağlamaz. analığın doğurmakla olmadığı gibi. baba olmadım hiç, analıktan fırsat bulup. hem ana hem baba olamaya çalıştım işin kötüsü bu ya..! başardım mı bilemiyorum sana sormalı kavuşunca. baba olmak, büyük olmaktır. sorumlulukların bilincine varmak kaçmamaktır. mertliktir, dürüstlüktür, kendinden vazgeçip bir sen daha yaratmaktır. yarattığının kim olduğunun önemi yok olmalıdır. kardeşindir, arkadaşındır, karındır, kimsesiz bir çocuk, belkide babandır, babalık yaptığın yeniden yarattığın. önemli olan, sen baba olmadan babalar günününde hatırlanmayı başarmaktır. sen, biliyormusun..? ilk kez, kime babalık yaptığını. ben annen, oğul ben annen. babalık misyonu omuzlarında küçücük yaşya, şimdi o bir delikanlı baba olacak çağda. babalar günün kutlu baba diyenlerin çokkkkkkkkkk olsun oğul can oğul baba oğul. 17.06.2006-antalya-Baba oğul- Babalık misyonunu hak eden tüm babaların gününü ve de her gününü kutlarım. Saygılarımla Nazan İzmirli |
Badem ağacı
evin vardı üç eri birde uzatmalı çavuş baba; babamın dedesi. mondoros serv derken hürriyet gidiveriyordu elden. büyük komutan hazmedemezdi savunmadan vazgeçip taarruza geçmişti hemen. Samsun Amasya Erzurum Sivas yüreklendi halk, Ankara, başkenti olmuştu taarruzun. yandı Türk devriminin sönmeyecek meşalesi muhabere meydanında kükredi sesler semalara bu vatan için, çocuklar için, kanımızın son damlası akmalı toprağa. badem ağacını badem ağaçlarını kök saldırmaya. bağımsızlığa kilitlenmişti yürekler. bir ulusun görkemli zaferiydi söylenenler. taş üzerinde taş kalmadı Akropolisten Efesten başka tarihin izlerini taşıyan kızlarağası hanı, hamamlar, bombalara direnen kalelerin son taşları. badem ağacı badem ağaçları yetmişti 30 ağustosları anlatmaya hala gölgesinde oturup bu güzel vatanı kurtaranları saygıyla anmaya. 30-08 / 09- 09 / 2006 -badem ağacı- Nazan İzmirli |
Bahar sensin
martla geldin bahtıma filizlendin kıpır kıpır kanımla nisan yağmurlarında çiçeklerim sen koktu bahar dedim adına mayıs senle doğdu her yanım hanımeli her yanım papatya her yanım güller sen leylaksın koynumda erguvanları gölge yaptım tenine kar beyaz sen güneşimden incinme diye bahar sensin baharım sensin bahar gönlümde. 01.05.2006-ant-bahar sensin- Nazan İzmirli |
Baharla
zirveler gülümsüyor torosların karlı yüzlerinde palmiyeler meltemle titrer yüreğimde akdeniz ışıl ışıl göz kamaştırıyor sayısız kuşlar şakıyor gönül penceremde baharla gel..................sen de..................... 01.03.2006-antalya |
Balıkçı
en kızılından bir sabaha iki sulüet ağır ağır çekiyor ağları. kara gölge gümüşe bezeniyor her hamle bir aşkla. görmedi sırtı gün ışığı sevdanın nefesinde. mavi siyah döşeği oldu yalnız *******ine. ayın şavkında gözleri dalarken derinnnnn sulara, yüreği takılı kalır ağır ağır çekilen ağlarda bin umutla. 26.05.2006-ant-balıkçı- Nazan İzmirli |
Bambu sandalye
yıllardır süren koşuşturmanın topuklara çöken yorgunluğu, sereserpe bedende çırılçıplak ruhla uzanıverdi sonsuzluğa. tepede geziniyordu, ruhu terketmişti kadını. sınırındaydı ayaklar geçmişle geleceğin loş bir oda da sallanıyordu öne arkaya. boooşş gözlerle bakınıyordu ufka. turuncuydu grup, belkide yeni arayışlarda. kalbi, dalgalarla boğuşan teknenin sesinde çaresiz, olta ucunda çırpınmakta. nokta konmalıydı, virgülsüz ünlemsiz yaşanmışlıklara. yeni bir sayfa açılmalıydı yedi yaş saflığında. kenarları çiçeklerle bezeli, renkli kalemlerle boyalı, Ali babanın çiftliği yazmalıydı. tüm orta sayfada. 10.10.2006-kaş/kalkan Nazan İzmirli |
Basit yaşıyorum hayatı
artık basit yaşıyorum hayatı ciddiye alaraktan vazgeçtim tavus kuşundan kızılca dağ kargasından dağ yağmurcuğum var benim artık güven duyulan en yalınından, basit ve ciddi yaşamayı tattıran gamzelerimde dağlarımda çançiçekleri açtıran 18.06.2006-ant-Basit yaşıyorum hayatı Nazan İzmirli |
Bayram şekeri
öyle bayramlar vardır rengarenk jöleli, susamlı akıdeli tepsi tepsi börekli baklavalı çörekli adı dilde, tadı tepside kalan yan odadaki hastayı tanımayan taziye edilecek yasları unutan acılı yüreklere dost arkadaş adı dilde,tadı canda kalmayan oysa; karnını doyuracak babası müebbet hapiste yatan elini öpecek anası olmayan bayramdan habersiz uykusuz buz gibi gecenin sabahına uyanan çocuklar vardır............................ lüks caddelerin vitrinlerindeki renkli kağıt şekerleri dekor sanan karıştırdığı çöpte,buruşmuş kağıdına umutla........uzanan..................elin....... burkulan......................yüreğin............. . bayramla tanışmasıdır çöp bidonu içindeki maniyi okuyup olmayacak niyetler tutan.....ve yine .........burkulan acıyla uyanan isyanların bayramıdır. bayramlar vardır binbir parça olur acır acır kanarsınız yaralarını saramazsan yürekten ağlarsınız....... bayramlar vardır buz gibi delikanlı avare sırma saçlı kız hırpane ulaşmamız gerek her birine el ele..................................... yoksa bayramlar neyimize.. bayramı bayram gibi yaşamak için, bayram sevinçlerine ortak olmak için, acıyı, özlemi,yalnızlığı yürekten yaşamış bizler kalplerimizi birleştirelim bir umutsuz geleceği tadı damakta kalan bayram şekerine dönüştürelim. Nazan İzmirli-03.11.2005-antalya Nazan İzmirli |
Bayramlar
bayramlar kutlanır hep iyi dileklerle mutlu neşeli geçsin istenir tatlılar yenir,şekerler ikram yaşlılar hoş edilir çocuklar güldürülür küçük hediyelerle. aslında kötü geçen bir sürecin barış günüdür. taşıdığı anlama önem verip değerlendirebilene............. birkaç günlük bayram yürekler bütünleşse dönüşür belkide; bir ömür mutlu serüvene. anlamsız kavgalar bitmeyen tartışmalar son bulur. kimsesiz çocuklar göğsünde bebesi ağlayan kadınlar hatırlanır,konuşulur. yarın bayram bitecek herkez sözüne arkasını dönecek olsada dostlar, kutluyalım bayramları kutlayalım hergünü bayram yapmak için uğraşalım.................................. bayramları yaşamak değil yaşatmak için yaşamalı sesimi duyabilen dostlarım kalın sağlıcakla................... sevginiz eksilmesin.......... Nazan İzmirli-04.11.2005-antalya Nazan İzmirli |
Bebeğim
İçimde büyüyen cenini nasıl hissedip sevmişsem, onunla büyüyüp onu nasıl büyütmüşsem, işte; sen aşkım bebeğim, bir ceninin büyümesi gibi sevgin. var oluşun canımdan bin parça. 18.08.2006-bebeğim- Nazan İzmirli |
Bekleyişlerim
sessizliğin hüküm sürdüğü anlardır sana tutsak bekleyişlerim. incitmek istemem o zamanları, suskunluğumda anlamlanır. bekleyişlerim, dingin yeşil vadiyi yaran derin derin ırmak olur. en derin gözlerin gözlerinde bekleyişlerim. sessizliğin hüküm sürdüğü anlarda sen varsın o zamanlar ki incitmek istemediğim. 11.08.2006-ant-bekleyişlerim Nazan İzmirli |
Bence kadın
bedeninde taşıdığı beyni ve ruhunu hissedebilendir bence kadın 08.03.2007-ant-kalkan- Nazan İzmirli |
Beni yaşamıyorum
sorma! neler oluyor bilmiyorum beni yaşamıyorum yüreğimde derinnn iz bırakan yıldız alacasını ela ela bakan bilmeceyi sihirli tebessümünü ...............adını .......................tadını rüzğarın boynunu ................yalayarak getirdiği................. ...................kokunu yaşıyorum...............ve...................... yazıyorum. ben tebessümlerinle bana taşıdığın coşkunu seni yaşıyorum......................................... ............. benim suçum yok ki............................................... Nazan İzmirli 11.11.20005-ant Nazan İzmirli |
Beyazları Düşledim
beyazları düşledim bugün küme küme bulutlar,bizi sarmışlar pamuklu şeker gibi uçan bir halıda sonsuzlığun yolculuğuna çıkmışız beyaz düşlerle......... beyazları düşledim bugün yüksek yüksek tepelerde karlı çatısına kadar karla kaplı yolları kapanmış dış dünyalara beyaz dumanlar bacasında bir dağ evinde, odun ateşindeki beyaz düşlerle.......... beyazları düşledim bugün gelin olmak istedim telli duvaklı tacında beyaz güller,elinde menekşeler eteklerinde kır çiçekleri, beyaz kardelenler uçuşsun üzerinde kar taneleri buz üzerinde gülümseyen beyaz düşlerle................. beyazları düşledim bugün düşlerimdeki beyazlar geçmişimdeki beyazlar bugünkü beyazlar gelecekteki beyazlar sonsuz beyazlar beyaz düşlerle....................... beyazları düşledim bugün papatya tarlasında beyaz pelerini uçuşuyor arkasında beyaz umutların prensi dört nala koşturuyor beyaz kısrağını beyaz düşlerle........................ beyaz düşlerle....................... Nazan İzmirli-24.01.2002-antalya Nazan İzmirli |
Bıçak sırtı gibi günler
canım arkadaşım, oralardan çok uzaklardan.........., uçtun geldin günüme insanoğlu, kanatsız kuş bunun için dememişler boşyere beni de seyyah ettin gittiğin yerlerde olmak istedim inan şu an seninle olmuyor işte.........! acı, hasret her yerde..........! . zorluklarına rağmen herşeyin yolunda gittiğini anlıyorum herşey gönlünce olsun,sen hak eden nadir insanlardan birisin. şeytan üçgeni kabusun geçmiş,başarıları okyanusta süzülen geminin önüne katmışsın görüyorum. havadan,sudan bahsetmiyorsun doğru ya günlerdir mavileri görmeden belkide gidiyorsun bir buz denizinde buralarda kış, her zamanki gibi acı hasret rüzgarları estiriyor anaya....yavruya......dosta......yare......garibe. ......esiyor da esiyor çorapsız,çarıksız boyunu aşan beyazlara yenik düşen miniklerin al al damla damla yüreği karalara bulanmış çıplak sırtına değen her kar tanesindeki umut düşlerinde... uçuk dudaklarında ki şafaklara ulaşamayan nefesinde estiriyor. bu rüzgarlar ne zaman durulurki yazın meltemi......oh derken geçti sonbahar poyrazının kıymetini bilemedik kışın karayellerine kaldık hırçınmı hırçın, keskin mi keskin bıçak sırtı gibi.......günler........gergin bilirsin buzlarda neden yattığımı zirvelerde bilirsin bilgisayarıma takılı kelebeklerin hikayesini sanırlar aksesuardır her biri oysa terbiye etmektir amacım bu acımasız yüreği gelirmi dersin baharlara bezenmiş tatlı esintiler kaybedecek ne varki beklemek yinede güzel... aşk, hasret, acı, varlık, yokluk taşıyabilene yüklenirmiş ne mutlu ne mutlu ki bu beden böyle bir kalbi besler sen beni boşver, çok gezip gören, paylaşmasını bilen dostlar sağolsun bir gün belki bir gün iki tekerleklilerimizle yol alırken yorgunluktan soluklanırken anlatırsın okyanusta birer nokta ıssız, hırsız,aç yoksul adaların yılan hikayelerini ben sızarım, yüreğimi hapsettiğim sırt çantamın üzerine ninnilerin hazzını duyarım şükrettikçe halimize birbirini tamamlayan kötü ve iyi haber ver bana diyorsun duymuşsundur karda çıplak ayakla okula gitmeye çalışan çocukları (kötü) kampanya güldürdü (iyi) ha...! birde kendimi şımartmak istedim bu sabah bir gonca gülü kırdım dalından parmağıma batan dikeni yüreğimde hançer oldu ben affetmedikçe kendimi gül affedermi beni bilmem sen takma kafanı dertliyim diye sana iyi seyirler sonsuz enginliklerde dualar et,neşeli şeyler yazayım bir dahaki sefere. uzaklardan geldim,kucak dolusu sevgilerle........ 08.12.2005.antalya'dan deniz kızı tülin'e.............. Nazan İzmirli |
Bırakın
bırakın! bırakın beni gideyim buluşmuşken maviler mavilerle... çizgiler oluşmuşken düşlerde... bırakın beni gideyim............................. Nazan İzmirli |
Biiiiiiit.... ti.
tanıştığın ben sen de yaratılan ben di sen de yaşandı sen de bitti ne.. öncesi .............oldu ne sonrası ........olacak biiiiiiiit......ti. 06.02.06-antalya |
Bilinçli bilinmez bir ====== yol (- 6 -) 2006 Demirkazıktan anı
Bir kez daha...! İçim içime sığmıyor tarzında bir heyecan ile, var olduğunu hissetme zamanına doğru; Bilinçli bilinmez bir yol==================== ve yolculuk başlamıştı. Yollar akıp giderken ve geride kalırken, bedenimde ve beynimdeki tüm fazlalıklar boşalıyordu adeta. Kendimle başbaşa kalmak ne kadar zor olacaktı acaba...? 28 Temmuz gecesi Antalyadan yola çıkan Kulubün yolculuğu,29 temmuz 2006 tarihinde Niğde'nin Çamardı kasabasında,Demirkazık köyündeki dağ evleri mevkiinde son buldu. Muhteşem bir organizasyon içersinde şenlikler ve eğitimler devam ediyordu.Çıkış rotaları gruplara serbest bırakılmıştı.Bizde klasik rota olan dağ rotasını seçtik ve sokullu pınarı yol ayrımından devam edip arpalık yaylasına ulaşarak kampımızı kurduk. Büyük demirkazık zirvesine ulaşmak için beş ana rota mevcuttu. -Kuzey rotası / Kuzey duvarı -Güney rotası / Peak kulvarı -G.doğ. rotası / Klasik rota -Batı rotası / Dağ evi rotası -Doğu rotası / Klasik dağ rotası Antalya / Niğde arası uzun ve yorucu bir yolculuk geçirmiştik.Güneşin bir kez daha batışındaki güzel yolculuğa şahitlik edip istirahate çekildik. Güneşin yolculuğu derken........... Buradan güneşin batışını izlemek bambaşka.Tam karşınızda,sonsuz bir ufuk çizgisinde onunla birlikte kaybolur gibisiniz. Maviye çaldığı renk cümbüşü tüm yorgunluğunuzu alıp götürüyor ve bu mutluluk içersinde kısada olsa ömre değer bir uyku. 30 Temmuzun ilk saatlerinde 00.30 'da kamptan ayrılırken,kalplerimiz yine bilinçli bilinmez bir yolculuğun heyecanı ile atıyordu.Samanyolu yıldız yağmuru ile gökyüzünün laciliğine kızıllık çalana kadar bize eşlik etti. Güzel,güneşli bulutsuz bir gökyüzü ile gün bizi bekliyordu. Arpalık yaylasında başlayan hareket, çınbar kanyonunu takiben, teke pınarı kapısına varış 50 dakikada sürdü.İlk soluklama kara göl de 3.30 da yapıldı.Paylaşılan birkaç yudum kayısı suyu ile yolumuza ettik. Gece olmasına rağmen grubun performansı mükemmeldi. Kapıdan devam eden geçit bizi tektonik çukurlardan oluşan derin bir vadide yol aldırırken, alaca karanlıkta aladağların sizi sarmaladığını ve ulaşılması zor hırçın duruşlarının arzularınızı kamçıladığını hissediyordunuz..Adeta zirveye ulaşma ona dokunup hissetmenin ayrıcalığı, ruhunuza usta ellerin nakışı gibi, usta bir neyin ahengi gibi işleniyordu. Doğu çarşağına girdiğimizde güneş aladağların tüm zirvelerine bizden önce ulaştığını,oluşturduğu gök kuşağı çizgileriyle anlatıyordu.An an başımızı kaldırıp günün ihtişamlı gelişini izlemekten kendimizi alamıyorduk. Nasıl bir güzellik bu batışı başka, doğuşu başka güzel ve hissettirdiği duygular ise sonsuzluk..... Çarşaktan çıkınca bizi kucaklayan dik, sarp, keskin,kaygan volkanik oluşumları, emniyet açmaya ihtiyaç duymadan zevkli bir tırmanışla,boyuna çıktığımızda saat 07.00 olmuştu.Burada kahvaltı molası verip,dinlendikten sonra henüz hareket edecektik ki.Batı rotasından bize doğru AKUT başkanı ve Dağcılık Sporunu yeni nesile profosyonelce aşılayan sevdiren kimlik, Nasuh MAHRUKİ adeta bizleri kutlamak ve coşkusunu paylaşmak adına koşar adımlarla geliyordu. Tanışma, kutlama,birkaç kare derken zirvede buluşmak üzere, zirvenin külah altına doğru yol almaya başladık.Çarşaklı parkur dik ve kaygandı. Artık emniyet alma zamanıydı. Performans ve eğitimli olunmasına karşın riske hiç gerek yoktu. Ve alınan eğitimleri uygulayabileceğimiz mükemmel geniş bir rota vardı karşımızda. Gizemli, eteklerinde vadilerinde birçok uygarlığa,kırallığa,kültüre zirveden bakarak şahitlik etmiş en ulu nokta, BÜYÜK DEMİRKAZIK. Küllahı aşmak için,çıkışta 50 metrelik 4 çift, inişte 50 metrelik 2 çift hat açıldı.Boldlarla istasyonlar kuruldu. İnişler pursikle gerçekleştirildi. Ekip teknik malzemeler konusunda tam donanımlı ve kullanımı konusunda başarılı idi. Hiçbir risk ve tehlike yaşanmadan,profosyonelce emniyetli bir şekilde zevkli,heyecanla küllah aşıldı. Son emniyetten sonra bir zirve bir zirve daha heyecanı ile son sırttan bıçak sırtında süzülerek bir yılan kıvraklığı ile baba zirveye ulaştık. Bizi zirvede yine büyük bir coşku ile karşılayan Nasuh MAHRUKİ oldu. Kutlamalar,zirve anılarına kareler ve anı defterinde duygular paylaşılarak, yarım saatlik istirahate çekildik. Artık, ulaşılması en zor diye adlandırdığımız Büyük demirkazık ve geçit vermeyen birçok dağ ve zirveyi ayağımızın altından avuçlayarak, yüreğimizin en derin yerine yerleştirmiştik. zirve....! Bilinçli bilinmez bir yolun========== o anlık sonuydu ve sonsuzdu. bir parça taş avucumda sabır dedim adına zaman zaman dedim bastım bağrıma. Yunus Emre'nin altın sözlerinden biri gerçekleşmişti. 'Dağları aşmak ne kadar zor olsa da,yollar dağların üzerlerindedir.' Zirve'den ayrıllış saati 12.00.- Kampa varış saati 20.00.- Dönüş için aynı rota izlenerek, sorunsuz ve keyifli bir faaliyet ortamıyla kampa varıldı. Faaliyete katılan dokuz sporcunun hepsi, zirve defterine imza atma şansını yarattıkları için kendilerini yürekten kutuyorum. Nazan İZMİRLİ 31.07.2007-/niğde/ aladağlar /demirkazık / Nazan İzmirli |
Bilinçli bilinmez bir============= yol (-5-)
dizilir boğazıma eskidikçe anılar taze kalsın istenir duygular. bir neşter at kalbime çıkart bayatlamış duyguları koy tazelerini yerine deli kanın renginde. sığmaz oldum içime ne duruyorsun dedim kendime. sal bedenini rüzğarın estiği yöne. rüzğar dağlardan eser sabahları ben zoru severim ya verdim yüzümü en derin duygularla gülümseyerek en uzak doruklara. bilinçli bilinmez bir=============yol da. her yanım dikenlik tepelerinde en can alıcı çiçekler ruhumu okşamakta. en uçarı, en çılgın, en aykırı bıçaklar saplanıyor özlem yaralarıma. acı..! acı..! acı duymak mı..! maviye uzanırken gözlerinin yeşil bir ovaya dönüştüğü bilinçli bilinmez bir ==========yol da. diken sevmeyi sen de öğrendim dokunsam mı...! incinir dokunmasam mı...! batmıyor bana acı duymaz oldu yüreğim içimdeki kokuşmuş cerahatlar aktıkça. sen kendime ulaşacağım en zor en yüksek zirvesin zirvecansın biliçli bilinmez bir ==============yol da. 15.05.2006-ant-zirvecansın- Nazan İzmirli |
Bilinçli bilinmez bir ======= yol (-1-)
Farklı yerler, farklı yönler, farklı keşiflerin bilinçli bilinmez bir yolculuğun heyecanı sarar yüreğinizi benliğinizi. İşte yine böyle bir etkinliğin hazırlığı içersinde zirvelerdeki özgürlüğü yaşamaya başlarsınız. Kalbiniz terkedecek gibidir sizi, yetişmeye çalıştırırsınız bedeninizi onun hızına. An an bir kuşun kanadı olursunuz pır pır eden, her mevsim adı değişen özgürlüğe yol alan..... Uyku tutmaz şafakla kalkarsınız, son bir kez daha göz gezdirirsiniz, kim kimin kahrını çekecek diye sorduğunuz boyunuzca çantanıza........ Cesur hırsız gibi sırtlanırsınız can yoldaşınızı sessiz, sessiz ama koşar adımlarla süzülürsünüz alaca karanlıkta.......... günün ilk ışıklarına................. Tekerlekler dönüp, kilometreler katedildikçe, buharlaşan camlardan akıp giden geçmişiniz gibi hızlı hızlı gelip geçen yaşamı izlersiniz. Elleriniz yüzünüze uzanır aniden, kendinize dokunmak varlığınızı hissetmek ve ne mutlu ne mutlu şu an bu yolculuktayım dersiniz.Ardından................ derin bir iç çekiş ve içinizdeki sessizlikle bilinmez bir yol.........................uzanır altın sarısı buğdayların sonsuzluğunda............ Birde tabloyu oluşturan, uçsuz bucaksız üzüm bağları ise, yeşille kırmızının, turuncu ile sarının, kahverengi hazalların arasında sonbahar hüznünü yaşarken; kış ağaçlarının zümrüt yeşili yaprakları bir tükenişin ardından yeniden doğuşu anlatır gibidir. İçinizdeki burgu burgu hüzünler dizilirken boğazınıza, bu manzaradan sonra, aranızdaki buğulu cam kaybolur, hüzün yok olur anında............ Tekrarı olmayacakmış gibi, olsada farklı olacağını bildiğinizden için, gözünüzü kırpmadan sindirmek istersiniz her anı.....bazen pes eder göz kapakları ve o kısacık şekerlemenin tadı...........bozulur göçmen kuşların sıcağa doğru süzülüşlerinin şahitliğinde..... Uçsuz bucaksız ovalar, geçmişin umutları gibi arkamızda kalınca, yollar daralmaya engebeli olmaya ve de yalçın kayaların arasında kıvrılmaya başlar........korkudan çok heyecan doruk noktaya ulaşır, bir avuç kadar ama cesur yüreğinizde. Vadideki çay boyunca, sonbaharla kavgasını veren söğütlerin boyun eğişlerini izlerken, bir yaprak bir yaprak daha düşürmek korkusunu hissedersiniz kavak yellerinde....ve yerli kuşların türkülerindeki çağrı getirir sizi kendinize..... Ne kadar hoşnut olmasanızda, kaptanın kendini ayık tutmak için dinlediği radyodan gelen tınıya arada kulak kabartırsınız.....dilek tutarsınız gizlice.... 'her şeye rağmen yaşamak güzel......' diye...... Kayalıkların arasında sıklıkla rastlanılan mezar taşları, bir doğuşu bin ölüşü anlatır.....anlatır.....anlatır........yaşama daha çok sarılma arzusu sarar içinizi........çok kısa belli ki..............sizin için, saliselerin değeri bir nefes bin tebessümde gizlenir.............................hissedilebile n............... Bilinçli bilinmez bir ============yolun yolcusu olursunuz vazgeçilemeyen. 14.02.2006-antalya-Doğu toroslar 'bolkar dağlarına ulaşmak üzere çıkılan biliçli bilinmez bir yolculuktan duygusal kesitler.-1-' Nazan İzmirli |
Bilinçli bilinmez bir ======== yol (-2-)
Vizyonunuz sonsuzluktur dağcılıkta. Hedefiniz ise, zirveler ve yeni zirveler....... Bu sonsuzlukta ki her keşifte, mutlulukla kamçılar sizi; vadiler, ovalar, ırmaklar, volkanik oluşumlar ve buzullarla bütünleşerek yol alırsınız, içinizi ısıtan. Yeni bir keşif, yeni bir rota heyacanının sarmalandığı yüreklilikle.......... Bilinçli bilinmez bir =============== yocululuğa çıkıyorduk yine.......... Bir kaçış vardı bu gidişin ardında bu defa...............Kimsesiz, öksüz, bayramlar ağırıma gider oldu anamdan sonra. Ne öpülecek el..... ne de elimi öpecek yavrum, aynı dili paylaşabileceğim yar da yok yanımda. Yalnızlıklar başlamıştı somut halinde..... Oysa yalnızlıklarımdaki boşluk hiç bir zaman dolmamıştı,dolduramamıştım bir yerlerimde tamamlamayı bekleyen birşeyler vardı, çoğu zaman............ bilinçli bilinmez bir============= yol vardı içimde ulaşılamayan............. Bilinmez yolun büyüsünün öylesine etkisindesinizdirki; ne gecenin donu, ne sabahın ayazı, ne sızlatan rüzgarı, ne kavuran sıcağı, umursamazsınız pes ettirmez bedeninizi yüreğinizi. Kılıç kalkan çıkarsınız bu düelloya başaramamak endişesi dahi gelmez aklınıza. Rota bizi taşıyor gizemli Torosların en batı ucunda ki Eren dağlarına. Gece uyku tutmamıştı, hazırlık sonrası erken çıkılacaktı yola,uyur kalırım korkusuna gözümü kırpmamıştım. Süzülürken vadiye, seki ovasınadan yansıyan günün ilk ışıkları çökmüştü bir külçe altın gibi üzerime. Ne hikmettir ne hüda bilinmez bir ==================yolculukta...... Rüyasız uykuya yazık oldu derim aslında. Sayıklar durumda yeri değildi ama, hayrı hayra şerri kaf dağının arkasına demişlerde........... Bu gidişle biz kaf dağına varırsak, şerler bizi nasıl misafir ederler bilinmez. Derken rüyada, bir çok eren bizi karşılıyorlar ve bizleri bu bayram yalnız koymadınız,dileyin bizden ne dilerseniz şeklinde sedada bulunuyorlar. Bende, içimdeki; bilinçli bilinmez ===================yol ve o yolda bana enerji veren beni içine alan dev bir güç var ki o güç hiç eksilmesin diyorum kendilerine. Arkadaşlar, için geçmiş uyan.....az kaldı, geldik diyorlar. Bakışlarımı hissediyorum bir boşlukta,derin....sonsuz.....bir yoculukta........ Bir çeyreklik zaman diliminde kendimizi bulduk, Eren dağı eteklerinde. 'Bu yolculukda ki detayları keşif anılarımda paylaşacağım sizlerle.........' Eren dağı, hakkında yaptığım biliçli araştırma, birinci deprem kuşağında kalan 3677 metre, paleozoyik zamandan önce ve tersiyer döneme değin uzun ve karmaşık bir gelişme gösterdiği karstik bir yapıya sahip volkanik bir oluşum olduğu idi. Bilinmez yanı ise, dağı oluşturan tüm tepelerde sayısız yatırları olmuştu. Rivayete göre, ibadet için sakinliği tercih eden erenlerin zirvelerdeki ebedi istirahatğahlarıydı. Olağan üstü bir ruh haline girdim, o gece çok uzun geldi, yinede hiç bitmemesini istedim....................güneşin doğuşu bir şeyleri anlatıyordu bu bayram sabahında.......anlayamadığım. Yalnızlığımdan kaçtığım, yeni keşifler için koştuğum Erenler diyarında adım adım yükselirken, erenler karşıladı bizi zirve yollarında. Kanatsız bir kuştum adımlarımı hissetmiyordum,güneş buluta gizlenmiş bizi bunaltmadan takip ediyordu. Seki ovası yer yer pamuğa andıran butlar altında kalmıştı.Yer yer yükselen kavaklar tabloya yaşam belirtisi katıyordu. Güneye baktığınızda, volkanik oluşumun sergilediği içinde kaybolabileceğiniz ıhlara vadisini anımsatan dolinler,polyeler,mağaralar,buz yalakları,buzul setleri doğanın ve kışın üzerinden altı ay kar eksilmeyen Eren dağının ovaya kattığı zenginliği sunuyordu. Çarpıcı güzellik ve ruhani bir uçuş içersinde yeni hedefimiz olan zirvede kocaman bir yatır bizi beklemekte. Başıma bandana diye doladığım anamın yazmasını çıkarttım.Yatırın başındaki taşa sararak bağladım.İçimdeki ürpertiden belkide onunda üşüdüğünü düşündüm. Keşke hiç dönmesem buralardan dediğim zirvelerden biri idi. Nedir insanı çok istediği şeyleri yapmaktan alıkoyan. Yetersizlikmi...? isteklerde, yoksa zamanımı var zaman içersinde. Ve yine bu ruh halinde inanılmaz duygu yükü omuzlarımda. Kaçışlar zirvelerde de sıkıştırır duyulan acıların anısında sizi anlarsınız.........anlarsınız......anlarsınız..... ..yinede......... Biliçli bilinmez bir==============yolun sonsuzluğunda kaybolursunuz. Nazan İzmirli |
Bilinçli bilinmez bir ==============yol - 7 -
bir görev için taşırız canları değiştiremeyiz çizilmiş planları iyi kötü / güzel çirkin / cesur korkak oynarız.. senaryoları. 1.yolcu ilmek atılmıştı yaşanmışlıklara ürkek değildi ipin ötesindeki bilinçli bilinmez bir============== yola üstlendiği misyonu götürmüştü son noktasına. giydirdi siyah paltosunu kar beyaz umutlara. 2.yolcu yüz yılı yaşamıştı ceviz kabuğunda kanatsız bir melekti görmezdi gezmezdi beynin ve kalbin ışığında tanırdı evreni tamamlanmıştı süreç acı olmayacaktı onun için bu göç eliyle toprağa verdiği yüreğinde gizli yangınlar kadar ruhunu teslim ederken; bilinçli bilinmez bir ============yola çıkmanın sevinciydi dudaklarında. 3. yolcu çok şey sığdırmıştı kısacık yaşamına öncü olmuştu her adımımızda. bir kuru kayısıyı on parçaya bölmüştük tadına varar vara yine de değildi vakti gitmenin bilinçli bilinmez bir ============yola bencil olan; sen mi biz mi bilmiyorum tek bildiğim hüzünlü bir huzur sızıların dinmiş olmalı boşver acısın yüreğimiz sığmazdı için içine biliyorum ki şu an yüreğin sonsuz bir ufuk çizgisinde sevdiklerinle 09.01.2007-nazan Nazan İzmirli |
Bilinçli bilinmez bir ==========yol (-3-)
ayrılıkların sonbaharda olduğunu bilirdim sen, yaprak dökümü derdin bu gidişlere ilkbahar da ise herşey yeşerir sevgiyle doğa, insanlar aşkla filizlenir su yürüyen her beden coşku dolar yeni bir yaşam başlar derdin. neden bize bahar şakası yapmadın bu kez bizi kandırdın bir nisan sabahı mis kokan limon çiçeklerinde bize ilkbahar yerine sonbaharı yaşattın. üzülsem mi sevinsem mi bilemiyorum. sonbaharda bekliyorduk yolculuğunu ben sana biraz daha doyacak pamuk ellerini avucuma alıp öpüp koklayacaktım asi gençliğim için, beni affettiğini kiraz dudaklarından duyarak derin bakışlarında kaybolacaktım. ama sen, hiç sevmediğin solgun sararmış sonbahar yaprakları gibi gidecektin. şimdi ise, bahar sevinci, tazeliği, güzelliği ile kavuştun sevdiklerine eminim, onlara sunulan kucak kucak kır çiçeği gibi karşılamıştırlar seni özlemle. naaşın musalla taşında konduramıyordum seni oralara lime lime oldum acıdan bedenim,ruhum,beynim darmadağın çınlamaktan, kulaklarıma yankılanan sesleri anlamlandırana kadar süren kabustu inan. bizi kim giydirecek bizi kim doyuracak. kim derdimize derman olup kim hastamıza çorba kaynatacak. dargınlarımızı kim barıştırıp bayram sevincimizi paylaşarak yoksullarımıza kanat olacak. o an anladım nurdan ışık olup etrafını aydınlattığını. çiçeklerinden nasıl vazgeçtin annem günlerdir sulamadın, onlarla konuşmadın onlar sensiz solar,seni özlerler annem muhabbet kuşların kondu yapraklarına tesbih çiçeklerini, kıt kıt kıtladılar sitemle ötüşüp, bakıştılar seni aradılar içimdeki keskin bıçak yarasını o an kapattılar. ağlamak mı susmak mı bilemiyorum bu zikir işkencesinde çok ince düşünmek lazım bu yolculuğun ötesinde işkence mi terbiye mi ruhun özgürlüğü mü çok sevdiğin beyaz çemberini götürmediysen beraberinde. bilinçli bilinmez bir==============yol bilinçli bilinmez bir ================yolculuk değil, özlemin sızlatıyor beni. 01.04.2003 - / 01.04.2006- ant- Tanrı sabır versin anasını özleyen yüreklere inanıyorum ki analar asla terketmez yavrularını koruyan bin ışık bin gölge olurlar üzerimizde. Nazan İzmirli |
Bilinçli bilinmez bir============ yol (-4-)
nedir bu suskunluk ölümün kokusu mu soğuk mudur yoksa kokusuz mu hoşnut etmez bizi onun yolcusu. er yada geç uğrar yanına soğuk yada sıcak dokunur sana ne hissettirir bilmem o an kanına kalma.! git mi der yürek ona. istenmeyen bir misafir gibi yüzün asık,gönülsüz beklersin onu o çok arsız, umarsızca girer döşeğine yerinden yurdundan eder seni sevimsizce bir gece yalnız kalınca yüreğinde ikna eder seni, onun ülkesine gitmeye atar seni tekerleksiz mersedesine sürükler bilinmez bir yolculuğun ötesine hiçbir şey yoktan var olmadıysa var olan birşey de yok olamaz nedir bu gitse de yanımızda kalan nedir bu suskunuk ruhun yorgunluğu mu yoksa erişmek istediği sonsuz huzur mu...! bilinçli bilinmez bir ============yol bilinçli bilinmez bir ==============yolun yolcusu bilinçli bilinmez bir==========================yolun sonunda. 01.03.2003-ölüme yolculuk- Nazan İzmirli |
Bilmece
şiirlerinde bedenim, dizelerde yüreğim, hecelerde bölünüyor hücrelerim. kelimeler kekeliyor dilimde. yaaaaar.....yar... söyle...! ya / rın mı...? yar / ın mı...? kalbim tekliyor bu bilmecelerde. 20.03.2006-ant-bilmece- |
Bin bir gece
yarım kalmış bir senfoniydi gecenin sesi ıssız sessiz okşayamaya kıyamadığın saçlarımda ki sıcacık nefesin ve yıldızlar akıyordu gözlerimizden geceye binbir geceyi bilmem ama.! bir başka gece bu gece. 27.11.2006-kaş/kalkan Nazan İzmirli |
Bin sen oluyorsun
zaman zaman büyüyorsun dolunay gibi zaman zaman kabarıyorsun dalgalar gibi zaman zaman yıldızlar kadar sonsuz ve sen bir sen bir sen bin sen oluyorsun atamıyorum atamıyorum düşlerimden zihnimden sığdıramıyorum beynime bedenime yüreğime büyüdükçe büyüyorsun evren olup dört bir yandan kucaklıyor sarmalıyorsun ve sen bir sen bir sen bin sen oluyorsun sensiz *******imde. 04.07.2004-ant/kal- Nazan İzmirli |
Bir buselik yaz bana
bir orta oyununundayız müziğin ritmik süzülüşlerinde kaybolan başrol de bir keman segah olsun makamın seni bana anlatan ben çekerken evç perdesini yalnızlığımıza sen neva dersin yaylara her zamank i gibi olanca hırçınlığınla sızlanır kalbim notalara uzanan her parmağının ucunda bir buselik dörtlüsü .........yaz bana........ beni sana anlatan .........segahlarında hiç ........................... solmayan...... bir buselik dörtlüsü ..............................yaz beni............................ seni............................. bizi anlatan...........! ! ! ! ! 04.03.2006-yaz bana-antalya Nazan İzmirli |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 05:42 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.