![]() |
Bizi bize düşürenlere cevaptır
Laiklik dediniz durdunuz insanları ikiye böldünüz Canınız hortumlamak istediğinde laiklik diye saldırdınız Kardeşi kardeşe düşman etmeye çalışıyorsunuz Hakim savcıları vurursunuz milletime suç atarsınız Eşkiyaya hortumcuya İnsan hakkı dersiniz inanca Hayır yobazlık der savaş açarsınız medeni avrupa Çağdaşlık teraneleri yök olursunuz ilmii çalışmaya Nerede kaldı medeniyetiniz hakime kurşun sıkmaya Milletin evladını alırsın vatan borcu diye eşarba hayır Dersin çağdaşlık adına insandan kurşun asker üretmektir Amacınız Demokrasiye inanıp isyan eder demokrasi der Halkı hor görür birde utanmadan din ve laiklik satar İşte çağdaş Türkiye der laila bilirsiniz cenabet gezer Namaz kılarsınız nabza göre şerbet ilaç vermeyi bilirsiniz Avrupada Fransız laik Anadolu'da Müsliman dindarsınız Utanmadan laikliğe kurşun sıkıp İnananlar yaptı dersiniz Sizin amacınız belli cennet vatanım asil devletim Türkiye Siz nekadar uğraşsanızda emanet Müsliman Türk gencine Allah vatan Atatürk sevgisi var kardeşini alışkındır sevmeye Sadakatle hizmet edecek vatanım cennet ülkem TÜRKİYE'ME Yılmaz Öztürk |
Bornova'da İbrahim
Adım attığım anda şehir hoş geldin dedi Bornova beni karşılar sanki bir sevinç seli Yağmur benim için yolları süpürüyor gözleri Işıl ılışdır Bornova'da İbrahim yürekten saygılı Yağmurla temizliyor insanda kalmaz gönül kirleri Çoçuklar neşelidir sevgi dağıtır İbrahim abileri Yağmur kokulu yürekte dostluğun başkadır izleri Bornova'da başka olur dostlarla Ramazan *******i Bornova'da esnaf İbrahim açmış sevgi pazarını Muhtaçlar yetimler tarifsiz yaşar sevginin tüm sırlarını Yüreğinde toplamış esnaf İbrahim'de ikramdır dotlukları Yaşarsın Bornova'da İbrahim'de bulamazsın riyakarlıkları Yılmaz Öztürk |
Bu aşk kendini sevgiliye terketmektir
Bir damla vesileden ruh düştü bedene Muradı sevgi tohumu ekmekti yer yüzüne İşte bunun için kainat yaratıldı senin şerefine Biran olsun aslını unutma kor ol İlahi aşk ateşine Bu aşkta olmaz suizan vede hile sevgin Sevgine karşılık bulur açılır ruh gözün Gördükçe yoktaki varlığı doğrulur özün Sen ben varım dedikçe yok olacaksın Kavuşup mutlu olmak istersen büyük aşkınla Kör olmalı gözlerin bakışmamalı başkasıyla Bu aşk vardır gözlerde kanlı yaşı akıtanla Yaşayamaz aşk sevgilinin bakarsan kahrına Bu aşkta var olmak közde kor olmaktır Yanmak yetmez yandıkça kül olmaktır Sanmaki bu aşk kendine benzemektir Bu aşk kendini sevgiliye terketmektir Yılmaz Öztürk |
Bu can sensiz mutlu olamaz
Yanıyor yürek senin için ağlıyor gözlerim Hiç durmuyor gözlerimde kanlı yaşlarım Bir şifa bekliyorum senden ey sevgilim Kalbinde yer vermesende yanında razıyım Yaklaştıkça sana arş titriyor heyecandan Her canlı sende bir mana buluyor aşkından Benim için sen varsın aşkın bana hayat olsun Hayat bulmak istiyorum sende ey sevgilim Sevemedim senden başkasını senin gibi Bu can sensiz mutlu olamaz eller gibi Sevilen sen çile çeken ben Mecnun gibi Sen gül razıyım ben gam çekmeye Ferhat gibi Yılmaz Öztürk |
Bu zamanda Melih
Buralar artık eskisi gibi yeni değil sofralarda kurulmuyor Bir bardak su bile verilmez susuz kalmış dudaklar Uzatılan eller kirli kalplerde sadece makam sevgisi var Yılmaz hançerin keskin yüzünde kalpten dostluk yaşar Komşular selam vermez oldu yollarda ayak takımı İhvan nesli sanki tükenip bitti ne oluyor insan ezmiş insanı Ashab gelse maziden düzelirmi zamanın insacıl hayvanı Bu zamanda artık para ile ölçülüyor dostluk sattık asil aşkı Bu zamanda herşey rüzgarın önündeki yaprak gibi sağlam Ağaçlara verilen sevgi hayat suyu beter olmuş pis çamurdan Melih dostluğunda bizde bulacağız insanı insanın makamından Melih ve dostların hatırına yaşarız hayatta dostluk ve aşkı Manavgat'tan 04:06:2006Nur deniz İnternet Kafe Saat:19:11 Yılmaz Öztürk |
Bul kendini
Badei aşk ile hem hal olup yanarız işk oduna Lisanı kalp berzahı alemde mesire yok nadana Mesiremizde sukutu adap lafu güzaftan mada Abdallar toplanır makamı safiye manasında Sakiler ikram eder bir yudum abı hayat Hak'kın Hay tecellisinde bulur hayat Zanlar def olur kalpler olmaz bayat Kevserden kanan gönüllerde iki kanat Kanatlar yükseltir Cafer'i Tayyar gibi semalarda Selam sofrası kurulur İbrahim Halilullah makamında Sofrada şerlere yer yoktur aç gözlü tamahkara Baş köşede minder kurulur Allah için sevip sayana Sırlara erdim bu gece tarifi olmaz bilmek için Sende ben olda gör ne der işk ehli işk için Diller lal olur işki narın şifadır ummanı işkten Tatmaya talipli değilsen ırak dur nefsten Hak için İşk hayatı zehrdir benzemez bal ile kaymağa Kandım deme işke yanmak nedir ummana Dalmadan yüzülmez bağrı yanan Yunus'ta Bul kendini Allah Resulü Muhammet Mustafa'da Yılmaz Öztürk |
Buluşuruz Cennette
Seninle aramıza girselerde dünyada Umudum var kavuşacağız cennette Ölüm denen yaşam başlarken hayatta Ayrılık var aramızda biz buluşuruz cennette Bizi ayırdılar diye üzülme sakın Allah var Yardımcımız kalplerimiz yakındır dualar Yaşatacak bizi terazide elbet şefaat var Başka kollarda uyansakta buluşuruz cennette ******* zindan olsada gündüzler karanlık Umudunu yitirme Mecnun bize eder yoldaşlık Her gece beddua etsede sevmeyi bilmeden insanlık Şahit olsun sen huri ben gılman buluşuruz cennette Yılmaz Öztürk |
Bulutlar
Bulutlarla yoldaş oldum Dağlarla sırdaş oldum Semada sensiz buz tuttum Doluyum senin gibi taş oldum Dağları aştım buldum kendimi Taşa verdim samimi sevgimi Reddetti senin kalbin gibi Toptağa verdim sevgimi hayat verdi Bulut soruyor sana kayamısın damarlı Yoksa herşeyi tutan merkez kaç sistemi mi Nesin toprakmı yoksa toprağa benzeyen mi Bulut gibi bırakıyorum toprağa sevgimi Akşam kızıllığında dertli bulut Kavuşmak için son bir umut Senin ruhuna şeytan vurmuş kilit Buluta senden çokmudur bir umut Senin için seyrediyorum alemi Ezelde kaderi yazmış Hurilfi Kalemi Bu yüzden dinmez bulutun özlemi Sende ver kararını kır kalemi Yılmaz Öztürk |
Burası Anadolu
Orta anadoludan bir selam geldi kuru güllere Güller yeniden hayat oldu biçare gönüllere Günler aydınlık oldu gül imreniyor insan yüreğine Gündüzümüz şen *******imiz aydınlık benziyor çiçeklere Orta Anadolo``dan serap oldu bir selam insanlığa İnsanlık tanıdı bildi var sevgi Anadolunun insanında Korkma aç kalmaz gönüller burada diyor herşey ortada Burası Anadolu korkma atılmazsın dış kapıya Yılmaz Öztürk |
Buyurmazmısınız Meyhamene
Meyhane açtım herkese ücretsiz açıktır kapısı Meyhane soframda vardır aşk şarabın alası Soframızda içip kendinden geçmek isteyeni Buyur ederiz sunar gönül şarabından aşk sakisi Buyurmazmısınız meyhaneme aşk şarabından İçmeye içip kendimizden hatta alemi geçip Hak'tan Sunarız aşk ehli olacak şarabımızı varmıdır içen Meyhamemizde sarhoşluk makbuldür mana aleminden Sarhoşluk kusur olmaz meyhanemizde sevgi Sunulur kadehlerde arama kadeğimiz olan aşkı Yaşarız gönüllerde buyurmazmısınız insanı İnsanda riyasız yaşamaya dostluk sunar aşk sakisi Yılmaz Öztürk |
Bülbül ve Gül ile sohbet
Dün yine meclis kurduk seninle konuşmak için Danıştım güllere sordular bu göz yaşı niçin Dediler o vefasızı hala neden seversin Söyleyemedim seni hala atan kalbimsin Bülbül dedi ben feryat etmedim seninkadar Değermi bir güle bu göz yaşı nereye kadar Ben inandım bu sevda sonunda olacak mamur Bülbül gül ile dua etti bize olduk ruhnuvaz mahur Gül dediki sen ne ararsın fanide aşk varmıdırki Bak biz bülbül ile bulduk sonsuz İlahi aşkı Dinle sende bul esrarlı yaşamda aşkı esrarı Bülbül anlattı Mecnun ile Leyla`nın bitmez aşkını Bende ibret aldım artık yaşayacağım Kürs`i aşkı Yılmaz Öztürk |
Can
Can nedirki bedende sadece bir parça ben seni cancazım Bedenimi ayakta tutan ruhum bildim sensiz cihanı neylerim Hayat belki bir damla su yada bir iki am,nlamı büyük söz İnsan gördüm ağlayıp inleyen derman ararım sensiz derman Bulunmaz hecelerde seni sakladım hücrelerimin atomlarında Seni buldum gözlerimin retinasında rüyalar gördüm ruhunda Şimdi nerededir ebni ayakta tutan sen değilmiydin canıma Bedenim ruhsuz nasıl yaşar yaşıyorum ruhunda beni unutma Yılmaz Öztürk |
Can fedadır Türkiye`mize
Biz çıktık açık yürekle bir yola Savaşımızdır can feda vatana Kurtuluş için son damla kana Kadar savaşa hazırız can feda Amacımız insanlığa hizmettir Donkişotluk biliriz hezimettir Hedefimiz güzel kardeşliktir Kardeşlik yoluna can fedadır Vatanımız Türkiye kanlarımız ayrı Olsada biz biriz ten olsada farklı Hep birlikte varız görmeden kan farkını İnsanlığın kurtuluşu büyük Türkiye asrı Genç kardeş bakma korkak sözüne Ne derse desinler bak asil yüreğine Canını hiçe say bak büyük yürüyüşümüze Can fadadır asil vatanımız Türkiye`ye Yılmaz Öztürk |
candaki AKIN
İnsan bu yaşamda hayat bulur bir kan AKIN nıyla Belkide herşey bir manada saklı dostluk CAN ıyla Yıkılıp bitmekte olan yaşama CAN oldun hayat AKIN ınla İşte budur dedim kendime insan şerefi CAN varlığıyla İzmir`de kasım ayında son bahar akşamı saat sekiz de Yıkılırken hayat yolundaki son umutda CAN oldun bedende AKIN edip hayat verdin umut oldun umutsuz yüreklere ve gözlere AKIN la CAN buldu tüm sevgi dolu yürekler asalet bir oldu kalplerde Sevgili dostum kardeşim asil yürekli mert insan Sana seni nasıl anlatayım ki kelimeler yetmez anlatamam Ben şahidiyim sendeki kalp manasının insan makamının Benim dostumdur İnsan makamında insana değer veren Adı AKIN kalbinde sevgisi soy adı CAn Yılmaz Öztürk |
Cennet Türkiye
Cennet vardır elbet ahiret yurdunda Dünyada cenneh benim yurdumda Edirne'de ihtişamı ile Mimar Sinan'da Şaha kalkar taşlar istiklal ruhunda Kars marur doksan bin evladı saklar bağrında Mardin'den 1099 da selam söyler Ebul İz robotlarıyla İzmir'de efeler toz kaldırır dizlerini vurunca toprağa Kılıç kalkan sesleri hala çınlar Bursa surlarında Yeşil ırmak serin akar Amasya dağı Ferhat'ı anlatır Cumhuriyet Mahallesi'nde Eyub'un narası Diyarbakır Lezzeti bir başkadır şan dolu peygamberler Şehri Urfa'da kebabın sana el uzatır Gaggoşlar Munzur dağında şelalesi serindirTunceli Tarihinde Selçuklu Anadolu medeniyeti Kumunda sevgi sunar Lara Antalya plajı İman kuvveti Allah sevgisi var Ashabı Kefi Cennettir vatanımın seksen bir vilayeti Namazda dualar imrendirir melekleri Göğe yükselirken Bitlis'te beş minareleri Cennet kolay kazanılmaz kıymetsiz değildir Vatansız iman olmaz diyen Maraş'ta sütçü İmam'dır Şehitlik yüce mertebedir şehitlikte yaşam Çanakkale'dir Dünyada cennet Türkiye Türkiye'de yeşil Bursa'dır Yılmaz Öztürk |
Cepte yoksa lira dolar sanmaki dost buldun
Bıkmadan dostluk sevgi ve aşkı aradım Ve sonunda zannettim gerçek sevgiyi buldum Makamım şöhretim olmasa hala dost arardım Cepte yoksa lira dolar sanmaki dost buldun Umudunu yitirme ben bulamadım gerçek dost diye Bazı insanlar sever seni tapar sana haşa Allah diye Varsa paran hayalinden bile çoktur sevenin dost diye Ararsan hakikatli dost sende terket öfke suizan ve kibiride Herzaman vardır insan olan bu alemde Olmasaydı insan yaşanmazdı yeryüzünde Sen sevme insandan başka insanı kendinde Her insana benzeyen insan değildir her demde Yılmaz Öztürk |
Cevabını bulamadım
semih manasında dostun anlamı vardır İnsan olan için aşk değil bir gecelik Hecede olsa seni seviyorum masaldır Eskide kalan Leyla Mecnunlar sırlı buselik Saba makamında gönüller şad olur Hüznümüz yanında nefessiz solunur Abı hayat manasın Semih yolludur Aşka hasretlik sende mana bulur Bir ümittir yaşam yaşamda aşk Çilem dolmaz derdim yanında sak Misali gönül sende olmasın yasak Memnu aşka yanında kaldım uzak Uzakları edermisin garip gönlüme yakın Bir tebessümünle elbet bize aynel yakin Sırra eren gönül sırrınla sende olsun benim Feryadımdır aşk makamı varmıdır gönül senin Yılmaz Öztürk |
Çanakkale yada Bedr
Hanzala bir kahraman; ilk mücahit bedrin aslanları Allah vatan Resul için terkettiler canlarını Bu yolda Hanzala gibi kırarak şehvetlerini Bedir`de Hanzala`yı unutma Çanakkale`de Mehmet`leri Kimi Bedir kuyularında kimi Arıburnu`nda Belkide Hendek`te yada Gelibolu`da Nerde istersen bak sağına soluna Çanakkale`de yatıyor Bedr`in aslanlarıda Hayber`de Zeyd,Ömer Ali Conkbayırı`nda Hasan,Hüseyin Veli Önlerinde komutan Allah sevgilisi Şehadet müjdeliyor Ilgaz`da cennet müjdesi Hayber`de gökyüzünden yağmur yerine yağıyor ok Çanakkale`de insanlık kudurdu diş çekmeye kerpeten yok Gök yüzü geceaydınlık gündüz ateşten zifiri karanlık Yiğitler düşerken toprağa cennette hazır bekliyor kaftanlık Yılmaz Öztürk |
Çığlığıma
Ölüm sessizliğinde yüreğimin çığlığına koşanlar Neredesiniz şimi bir selamla var hayat bulanlar Uzattım elimi elimde kalbim kalbe kazma vuranlar Neredesiniz güllerim kurudu gönül suyu sananlar Neredesiniz şimdi hayat yeniden başlar çığlığımda Seni arıyorum gönül eri gelimisin sesimi duyduğunda Çığlığıma ses verirmisin gönül gözünde insan makamında Bayramda yetim yüreğime bir buse koyarmısın yanağıma Yılmaz Öztürk Yılmaz Öztürk |
Çok Yaşadım
Mazide kalan yüreğim hayallerle yaşar Nefesler sayılı çileye gider olmuş yollar Sevda bağınla açmıyor artık leylaklar Kıymete binmiş riyakar yalancı çaylaklar Soruyorum kendime kimim neredeyim İnsan neden yaşar aşk nedir niçindeyim Dosta vuslata özlemle tükenmekteyim Alın yazısı kader diye kendimi avutmaktayım Çile olgunlaştırır derler dalımdan koptum Savruldum tozlu yollarda ekilmez artık tohum Umutlar yeşermiyor bir kuru güle vardı sonum Ceylan yare elveda derken mezarsızdır tabutum Hayallerdir kaçar gönlümden tutan olmaz elimden Ah vah eden değililiz dosta sitem olmaz kalbimden Anlatmak derdim umutlarımı ceylan yare dilimden Sukut ile vedadır hayallere yaş akmasın artık gözümden Sevdim ceylan yari hayat hep güldürmez ki insanı Ağlamak düşmüşse bahtıma severiz elbet yaratılanı Çok seneler bekledim vuslata ermek tendeki canı Çok şükür yaşadım kendimde kendi hayali aşkımı Nefes alan toprak yaşatacak garip ruhumu Veda yolunda giden gönül buldu garip huzuru Ceylan yarin kolunda bulamasamda mutluluğu Mutluyum çiçekler yaşatacak dostluğumu Yılmaz Öztürk |
Dağlar seni konuşuyor
Dağlara taşlara sevdamı yükledim taşıyamadı Anlattım aşkı sevdamı senden başka herkes anladı Sen ki asi isyankar nasıl söyleyeyim sana seni Dağlar bana seni soruyor kalbi varmı taşıdığı yüreği Dağlar seni konuşuyor taşlar bile merhametli Sen yüreksiz korkak vede isyankar kaktüs çiçeği Dağlara düşürdün beter oldum Mecnun misali Dağlar bile küs sana duyarmısın acaba dağların bu feryadını Yılmaz Öztürk |
Derde deva bulduk
Derman ararken avam gibi derdimize Derde deva bulduk yokluk aleminde Dertli oldum derde derman yok deme Şifa yoklukta saklı arama ben varım diye Sen var isen O yoktur sen yoksan eğer O vardır O var olunca herşey nizamidir Alemde benlikte olmaz nizam olanda nefsidir Benlik yok eder insanı bırakmaz dertler Şifa arıyorsan O`ndan başkasında Sen kul olmuşun O`unun mücrim kuluna Mücrimde yokki olmayanı nasıl versin sana Eyup gibi dertlerinde derman ara O`ndan gelen her şeyde dersen kahrında hoş O sana verir lütfundan nuru alasın gerisi boş Vargit O`ndan geleni neşe bilirsen olursun sarhoş Dermanı derdi verende ara sende İlahi aşka koş Bu yolun doktoru neşterle kesmez etini Sana veriyor uygulasana reçeteni İlaç merhem değildir ıslah et kalbini Muhammet misali sabırda ara merhemini Kendini bilmeden makamdayım sanma Makamların hepsini terket al ayak altına Ayakların temizlenmeden Hal ehline varma Derman ruh temizliğidir başka yerde arama Yılmaz Öztürk |
Derdimi yazdım taşlara
Derdimi yazdım dağlara taşlara Acıyıp halime inleyip ağladılar Sende vefa yok diye sana acıdılar Bana kızıp sen ********* dediler Bir sevda böyle olurmu karşılıksız Yılmaz Öztürk |
Dil yok olur kör olur gözler
Boş vaktin varmıdır acaba susupta konuşacağımız Hani eskilerden hatıra yad etmek değil yenilerdeyiz Yeni bir günde yenilerin yenisini aramaktayız Konuşan kalplerimizdir zannetme konuşur dilimiz Bedenden geçtik vardık aslolana manada seyrederiz Kainatı hercanlı ile manada aşk ile sohbet ederiz Dillerimizi yuttuk çıktık alemden sevgidir hazinemiz Açtık gönül sandığını sandıktan sevgi dağıtırız Açıp gönül sarayını sarayda sukutla sohbeti ederiz ikram Konuşuruz nedir mana insan konuşabilirmi dili olmadan Bakarız kör ederek gözlerimizi görürüz kalbimizin gözünden Dil yok olur kör olur gözler ruhumuz konuşur insanın mana dilinden Yılmaz Öztürk |
Dinsin çoçuk göz yaşları
Bir gücüm olsaydı sevgi ekseydim Ayrık otlarını çekip kopartsaydım Her insan sevinçten gülsün isterdim Acı keder yerine çoçuklar mutlu olsun Her akşam sokakta sevgi saçsaydım Tebessüm eden insanlar görseydim Ağlamasın gülsün gözleri çoçukların Bir gücüm olsaydı bunları yapabilseybim Allah`ım sen herşeye kadirsin niyetimizi Biliyorsun amacım güldürmek yetimleri Bir bayramda güldürmek bütün çoçukları Senden dileğim dinsin çoçuk göz yaşları Babalar anneler ağlamasın; sevinç çığlığı Dolsun bütün evlere; yeryüzü tatsın insanlığı Gülsün her insan ve hayvanların yavruları Allah`ım ağlatma benden başka çoçukları Yılmaz Öztürk |
Dost dedikleri nedirki
Dost dedikleri nedirki samimi bir yürekten başka İnsan aşka düş olmalı yalandan dolandan başka Makamı yükselirken horlamamalı kendinden başka Hoşbulduk demeli hoşça açılan kapıya lisanı aşkla Gah çıkar yollar düzlükten başkaya sen yoldan çıkma Dikenli olsada gülleri dermek yetmez sevmekten başka Yol varmıdır insanı ihya edecek dosta gidenden nuru ala Yılmaz sizinle sefa buldu sefayı dost yüreğinden başka Arama bakmayı bilmezsen insanda kalbi sevgiyi Zannetmeki sevgi olmaz karşılıksız karşılığı olanı Her yerde var sen karşılıksız sev seni sevmeyeni Yılmaz söyler kendi halini dost buldu dostun en hasını Bir kelam etmeli aleme seven gönül yürekten Her canlıya el vermeli dikensiz deste güllerden Güller acıtsada sen nur saçmalısın gözlerden Gözler aksettirsin sevgini aksın gönüle gönülden Yılmaz Öztürk |
Dost meclisi
Dost meclisi kurduk yine bulunmaz hiç birimizde Su i zan vede hile sende katılmak istersen bize Sende terket bulunmasın riya basitlik kalbinde Bu mecliste kurulmaz riya sofrası bereketi sohbetinde Bu mecliste nadan yer bulamaz sakiler Doldurur ilim şerbeti kuru ağaçlar yeşerir Yeşeren her ağaç meyvesinden ikram edilir Dost meclisinde ikram kuru laf değildir Bu mecliste edep nedir bilinir sukutla konuşulur Sanma konuşur diller dil sustukça yürekler can bulur Katılmak istersen bize bilki ''BEN''den ''SEN''e geçilir Ben sen olmaz bizde var olunur varlıkta seyre semaya çıkılır Dost meclisi sanmaki beğenilmek yeridir asla Bu mecliste kovulup atılan yoktur ''BEN''den başka Dost evini sakın sanma bir kaç süslü benzemez şatoya ''BEN'' olmayanlar vardır mecliste hoşgeldin konağımıza Yılmaz Öztürk |
Dost olmanın ne faydası var
Hayat bir günlük ise gücenmek neye yarar Dostuna dost sen isen dosta küsmek zarar Madde de ise manayı atmak neye fayda sağlar Ölen hayvan ise derde düşen aşıklar neden ağlar Maksadı lisanda dost isen dostluğun ne fayda Sözlerin manası dilde ise erilirmi Arif'lerin sırrında Hikmetler varda avamın hikmetinde olmaz fayda İşit bu Yılmaz ne diyor surette benzeyen farklı manada Manaya ermek için madde den geçmezsen ben Oldum deme benliği terketmeden olunmaz sen Dostun derganında edep bilmezsin edebi sanma ben Sen olmadan dervişlik neye fayda ağlasın gözlerin Gören gözdür sanırsan dostunu sanma tanırsın Dost bedende değil manada saklı sırrıdır aşığın Derde düş olmak sende yoksa ne fayda dervişliğin Suret ise ismin yok manada sende atıl ve batılsın Nefsini tercih edersen dostuna senin dostunum deme Dostuna yoktur faydası sevginin makamı çıkarın ise Dostun nefsinden önce gelmezse dost olamazsın Dost olmanın ne faydası var akıllıya akılsız başın Yılmaz Öztürk |
Dosta Mektup
Nice niceler varki harap oldu gönül selamsız Ağaçlar bile kurudu su versen de manasız İstediği su değildir su veren el olursa samimiyetsiz Sunsada abı hayat hüzünlü gönlümüze kifayetsiz İlk akşamda merhaba sadece dildemiydi ey dost Tebessümünden ayrıldık neden canıma edersin kast Gül yüzünde değiliz manaya vuslat bulmak maksat Yoksa dostluğumuz Mecnun'dan geçip oldumu Ferhat Uzattığında ellerini yüreğime bir huzur salınır Şimdi tebessümden geçtik asık surata hasret kalınır Gözlerinde bana ışık sönmüş sorular cevapsızdır Kusur var ise yaşına bakmadan özür bize yakışır Dileriz elbet seni kazanacaksa bu yürek seni özler Ellerim ellerinden dostluk şarabı bir serap bekler Sen yoksan dost Yılmaz sensiz bu hayatı neyler Ellerim semada kalbim duada seni Allah'tan diler Yılmaz Öztürk |
Döv beni anne
Bana vur anne anne olduğunu bileyim sevgini tatmadım Annem olduğunu bilmem için beni hergün döv razıyım Saçlarımı hiç tarayamadım dizlerinde uyku tatmadım Eli maşalıda olsa benimde annem olsun isterdim Döv beni anne yüzüm gözüm kararsın soranlara Gururla diyeyim annem oklavayı kırdı sırtımda Zannetmeki gücenirim anne denen şey sana Dövki beni mahkum kalmayayım yetim duygulara Yılmaz Öztürk |
Duamızdır Allah`tan
Nice seneler hayalde tedavi aradım kendi gönlüme Ruhum hapsolmuş benim olmayan başka bir bedene Tek hayalim yuva kurmak evlat yetiştirmekti dost hizmetine Yinede çok şükür beterin şerleride var biliriz elbette Bin dokuzyüz seksende geldik alemi berzahtan dünyaya Ne kaldı bilinmez değerli olan nedir ruhmu bedenmidir yoksa Toprak olan ne varsa satılırda ruhuma alıcı yok sorulmaz kaça Satılır benim olmayan bir beden toprak parçası olurmu sureti aşka Yılmaz dost gönlünde sever tüm yaratılanı kendine degildir hayran Ayrılık ne zordur ruhum yaşarken başka bir alemde şifa gelir Allah`tan Korkumuz yok çok şükür ölmekten ölüm değildir ayrı kalmak dostlardan Kimsenin ruhu benim gibi yaşamasın başka bedende duamızdır Allah`tan Yılmaz Öztürk |
Ecelim Gözlerinde
Gelen atlılar titretiyor yolları yüreğimi aldı benden Gece karası gözlerin gözlerindeki nefret sanki ateşten Atlar nallarıyla döverken yeri sen gözlerinle bende beni yıktın Gözlerinden ve korkuyorum nalların altında ezilmekten Atlar bir heybet ve tantanalı sende bir işve naz Biçareye kalbe bu ceza nedir olurmu cevaz Sana gelmek işte bu hayal yaşatıyor ruhnuvaz Ecelim gözlerinde sanki olacak zaman nihansız Yılmaz Öztürk |
Erdik Murada
Hayat yolunda herkesin vardır muradı Bende yaşattım yıllarca dostluk muradı Sevgi insanlık işte budur Yılmaz`ın hayali Kavuştuk çok şükür yaşarız muradı Ham ederiz yüce Yaradıcıya Her kula nasip etti dostluğuda Ne mutlu sevip sevilen insana Erdik insani duyguda murada Yılmaz Öztürk |
Eritirsin dağları
Neredesin Yılmaz semalarda isminimelekler bile unutmuş Sen maddeyi neylersin madde eşya sana kırgın küs olmuş Her can kendi halinde derde derman bulmak imkansızmış İmkan sende aşk İsa'nın ölüyü diriltmesi bir mucize imiş Selalar okunurken cuma saatinde dost Muhammed candır Selamlar sana denecek dost uzaklarda kimbilir nerededir Aşkın okyanusunda balıklar tuğyan olmuşken Yılmaz nerdedir Bilmelisinki aşk ve kahramanları hikayelerde yaşayan masallardır Onbeş senedir aşk aşk diye dolanırsın yer yüzünde dost birkaç kişi Var ise gerisi yalan kainatta her günde bir denge varda sende seni Kim yoldaşın olur senin sen ağlarken göz yaşınla eritirsin dağları Bir tek gücün yetmez eskide kalmış İsa'nın ölüleri diriltme mucizesi Yılmaz Öztürk |
Erler Han otağında
İnsanlığa davetimdir aşk vede sevgi Sevgide olmasın hüzün ve göz yaşı Kainat varedildi hatırına sevgi Erler han olur yaradılış hatırına Han makamında saygı aşk var Erler han otağında lisan ı aşk eder Gökler kapılarını dosta sevgiyle açar Erler teslim oldu sevgiliye sadakat var Sadakat su misali abı hayattır aşka Sel olup taşsada zararı olmaz kainata Erler han makamında dürüstlükte bir safta Aşk var olacak gönlü insan olanda 11:04:2006 Bursa/Beşevler Çok değerli olan insana saygılarımla ithaf olunur Yılmaz Öztürk |
Eski Aşklar
Saklanmış insan denilen nesne yada eşrefi mahluk Nerede kaldı o eski aşklar insan soyumu oldu bulanık Zaman nedir geçip giden sanki biz değiliz bağrı yanık Sevdalar nerededir o masallara destan olmuş yüce aşk Her zaman vardı geçmişte bir Ferhat yada Şirin İlahi sevgiyi bulmuşlar madden geçen Leyla Mecnun Sandıklardamı kilitli sevgiler Anka kuşu şirin gözlerin Hayali kurulur bu zamanda ismi kalmış asil sevgilerin Bedende yürek denen et parçası kemiksiz duyguların Hep yaşarsın sevgilinin bedeninde var olur riyakar aşkın Mazi denen zaman aslında sensin olmalı samimi sevgin Var ise sende yaşayacaksın seninde anlatılır aşk masalların Yılmaz Öztürk |
Esrarlı Aşk (İsa mucizesi)
Bir haziran ayının cuma sabahı saat sıfır dokuzda Merhaba dedik yeni hayata özendiğim eski masallara Yenisini yazmak umudu ile selam verdik sırlı bakışlarla Esrarlı bir günün manevi atmosferinde merhaba tüm aşıklara Yılmaz gasavetten kurtulurmu bilinmez amma içinde bir umut Bir yirmi üç haziran sabahında heyecan ile okunur dualar kunut İsmail'in koçu gibi teslim olduk teslimle hürriyete kalbim sanki uhut Dağı gibi nurlu bir heyecan taşıyor heyecan ile masalsı aşka umut Umudumdur Uludağın eteğinde dağ yolunda bir tebessüm Seyredilen manzara değil yeşil Bursa sanki seyrediyordum Ben esrarlı aşkın sırlı kelimelerini okudum yıldızlarında gecenin Her canlı şahitlik etmek için hüzünlü kalbinde aşkına Yılmaz'ın Sarıldı dört bir yanımıza bize tebessüm eder gördüm yıldızları Bursa'ya serin akan su veriyordu gözlerim heybetinden Uludağ'ı Kıskandırırda bilinmez aşkımıza bir tebessüm varmıdır ellerimi Tutacak mucizelere hasret gönlüm gariptir yaşar hayali aşkı Ebu Bekir gibi sadık Ömer gibi adil Osman gibi tevazulu Olmasın Ali gibi yiğit bir tebessüme feda ettim mutluluğumu Sevgilinin başka ellerde mutluluğuna razıdır kesmeyin soluğumu Ben ağlarken Allah'tan dilerim esrarlı imkansız aşk olsun huzurlu Yılmaz Öztürk |
Eşşekten farksız olanlar
Selam almayan insan aynaya bakan hayvanlar Görmedilerki selamsız yaşayamaz insanlar İnsan içinde Haktan uzak şekil insanı oldular Aynadakini görmezlermi farksızdır hayvanlar Amacı sadece kazanmak olanlara midesi için Saygısızlık olur ona eşşek demek eşşek için Maksadımız sövmek değil ikazdır anla niçin İsyan ediyorum derdim insanlık makamında olman için Riyasızdır eşşekler anırır samimiyetle Onun işidir hizmet etmek sahibine itaetle Sen ne amaca yaşarsın farkın yok sürüngenle Yılmaz`ım sözlerin iğneli olsun en başta kendine Kendini adam etmeden adamlık satarsın edepsizce Görmezmisin ne soyler Mevlana Mesnevice Sen tanı insanla hayvanı Yaratan`ın farkı ile Eşşeklerden olma sözüde uzatma sus edep ile Yılmaz Öztürk |
Ey sevgililer sevgilisi (şiir değil düz yazı)
Size EY diye hitap edememki siz bende bana benden yakınsın İLK Sizi Yarattı Kendi nurundan Sizin Ruhunuzu Senin Runuzun nurundan bizlerin ruhunu yarattı ki sizi kendimize Önder bilelim diye Size Öyle muhtacızki anlatamam kifayet etmiyor 800 bin kelimelik Türk lugati. Sizdedir Sizi anlatacak her sirayet ve basiret yüzümüz yok Sizden himmet istemeye ama Siz Rahmet Oldunuz Aleme Rahmetel lil aleminsiniz yaratılmışların en merhametlisi Sizsiniz Sizden bu aziz ulvi şanınızdan haddimiz olmadanda olsa kerem istiyoruz. Ey sevgili Güneşin kaynağı Cennetin Sırrı Alemi berzah tan atiye kadar gelmiş ve gelecek olan tüm yaratılmışların Umudu Asil insan Sizi Sevmenin Manasını lezzetini taddıkça İnsan olmanın ne olduğunu ve Sizi sevdikçe Yaratılmışa Sevgi manasını anlıyoruz.bizim gibi basit sıradan birinin Asil Şahsınızda yüzü kara ama biliyoruzki ki Sizin pak ve nur kalbinizde bizim gibi birinede sevgi az da olsa vardır. bu yüzden saygısızlığımızın Af umuduyla bir kez daha Sizi rüya yoluylada olsa görmek ve Şanınızdan bu aciz biçare dudaklarda nasiplensin isteriz Ey Allah sevgilisi alemlerin Efendisi haftada birde olsa E ba cehlin bile bile azabının hafiflemesine sebep olan Pak ve Nur Sülalesinin En değerlisi Rahmetellil alemin bir kez daha bu fakiri ve tüm Senin Allah tan getirdiklerine iman edenleri Rüya yoluylada olsa Sevindirirmisiniz ve bu biçare Ümmeti; Nur-u Şahsiyetinizle şereflendirirmisiniz Ey sevgililer Sevgilisi Yılmaz Öztürk |
Ezanlar okundukça
Akşam ezanları yine sensiz okunuyor Her ezan okunduğunda yüreğim kanıyor Bir gün merhaba sevgili demeni bekliyor Bu beklenti içinde hayatım çilekeş yaşıyor İçimde seni haber veren ezanlar olmasa Sanma nefes alabileceğim resmin olmasa Elimde hayali resmin kulağım müjde ezanında Birdahaki akşam umuduyla seni okuyorum rüyamda Beni sensiz bırakmayacağına inanıyorum Her ezanda seni bekliyor ve özlüyorum Bu akşam son olsun hasretlik ezanım Hayali sevgime hayali sevgi bekliyorum Ey hayali aşkım biliyorum ulaşılmazsın sen Sen kaçtıkça inançla ve inatla sana geleceğim ben İçimdeki aşkı kaybetmeden sana kavuşacağım Ezanlar okundukça ben ümitle seni bekleyeceğim Yılmaz Öztürk |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 02:38 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.