![]() |
Beni Anlatmalı Şiir
Beni anlatmalı İnsan olmalı şiir Var olmayı anlatmalı Güzeli,güzellikleri Mutluluk vermeli şiir Esrarı olmalı düşüncenin Keyif vermeli demli çay gibi Dudak kıvrımına gül ekmeli Göz ışımalı onu okurken Kulak büyülenmeli ayak sesinden Beni bana buldurmalı Hikmet olmalı şiir Sevgi olmalı,sevda olmalı Heyecan kalp atışı gibi çoşkun Biraz da kuşku serpmeli Korkunun kuş ürkekliğini yaşamalı Beni anlatmalı şiir Ayna yansımalarında ki beni İster binlerce yıl önce söylenmiş olsun Her zaman kalmalı,dipdiri,yeni Ertuğrul Şakar |
Beni Kahkahasız Bırak Git
Mutlu bir yaz gününün pastasında Bir yay gibi uzalı Yalaman adası Uçuk bir yeşil boyalı ağaçlarda Porsuğunda yok sayılır edası Esin var mı diye sorsam renkli taşlara Üçgen boyamalarla uğraşır kaldırım KöPage Rankingüler uzanmış araçlara Eskişehir sarılı umutlarım Sıcak ve bunaltıcı yer yer hava Serin odalarda yarı iş bırakmış insan Akşama bir yürüyüş bedava Ne arayan var ne kızan Özgürlükse özgürlük hani Soğuk ta sıcak ta bana ait Sen kahkahalarınla mutlu ol Beni kahkahasız bırak git Ertuğrul Şakar |
Beni Uykumdan Uyandıran Güneş
Beni uykumdan uyandıran güneş Elimden tut Ankara ' da Beni en sevdiğin tepelere götür En sevdiğin yapraklara tak gönlümü Nerede rüzgarlar varsa serin Nerede renkler güzel ve derin Neresiyse bulup göstereceğin Bana nereyi layık görüyorsan Hani çocukların salıncaklarına takıl Hani zürafalar gibi hayran bakıl Hani biraz şaşırsın akıl Belki de bir Ankara Kalesi diyorsan Elimden tut Ankara ' da Ankara deyince seni hatırlayayım Hayatı sevince seni hatırlayayım Hani bir günün içine ne sığdırabiliyorsan Ne varsa marifetin Ankara ' da Birazda seninle yaşayayım Beni en sevdiğin tepelere götür Belki de rüzgar solursun Ankara 'da Yada dökülür müsün insanlarla Sereserpe yürürken Kızılay ' da Şelalelerine de konarsın Keçiören ' in Deli gibi yaşamak istiyorum bu ayda En sevdiğin yapraklara tak gönlümü Sevdaların saçlarında kıvrılayım Sende gör doya doya güldüğümü Bugün Ankara ' da senin olayım Ankara dedin mi, ne Meclis, ne sitem, ne dert Altın Park' ta yörük çadırı olsun memleket 26.O8.200l / Keçiören Ertuğrul Şakar |
Bıraktığın Sahilde
Bıraktığın sahildeyim hala Akşamları yıldızlarla arkadaş Gündüz kavurucu güneş Ayaklarımı yıkayan dalgalar Bıraktığın sahildeyim hala Hiç habersiz neydi kayboluşun Neydi seni uzaklaştıran bulut Hani sıcacıktı yürek ve umut Hiç habersiz kayboluşun neydi öyle Hiç habersiz sevgi mi boşalmıştı Hala umut ediyorum biliyor musun Bir kayık oynaklığında gelişini Bir deniz feneri sabrındayım Gözlerim martılar kadar uçuyor Hala umut ediyorum biliyor musun Gelsen diye nerelere saklıyorum İçimdeki dalgaları biteviye Biteviye tuzlanıyor umutlarım Dua ediyorum artık gel diye Dua son fırtınanın sakinliğidir Hala umut ediyorum biliyormusun? Ertuğrul Şakar |
Bil ki Senin İçin
Değişmez katığım her gün ne midir Bir sensin bir tanem bir de güneşim Bağırmam kendime hep yine midir Ruhda ve bedende iksir ateşim Düştüğün her yerde alevin vardır Senle hayat geniş sensizlik dardır Bitmez arzuları gönlüme sardır Dünya senle sanki yakutla yeşim Gün derken inan seni anarım Güneşin saçında sana kanarım Yürek anız gibi senle yanarım Senle dolu uykum keyfim ve işim Yağmurda hüzünde nemli gözümde Hayal perdesiyle kaplı yüzümde Yalabık soymuklu cansı özümde Senle kaplı dikmem hatıl kirişim Velhasıl herşeyim gün ay ve yılım Bahçemde gelincik dudakta balım Tel duvaklı serçem Isparta halım Bil ki senin için aşkı sevişim Ertuğrul Şakar |
Bilinmeyenin Mecnunu
Bilineni mi seveyim bilinmeyeni mi Bilinenin hayranıyım Bilinmeyenin mecnunu Dağlarla ölçütleyerek uçurumu Başka boyutlara uzatıyorum gözlerimi Sonsuzluğun damıtılmış kanıyım Ne kadar çok sevgi yüklenmişim bilmiyorum Nefret kıvılcımlarımın parlaklığında Kalkanım sevgi mi, nefretim mi Bilinen ve bilinmeyenle karışık ruhum Verilmiş sözler akan kum Evren bilir dengeler kuran kanunu Sevmek dikenlerle yırtılmış bir gökyüzü Köklerimin aşılarıdır asırlar Çöl mecnun için mi yaradılmış Ertuğrul Şakar |
Bir Adada
Ne yapıyoruz sahi Baktığımız aynaların üzerinde Sözcük bulutlarından damlalarla Gönül toprağının mezarında Neden kalkamıyoruz neden Kuş kanatlarından ellerimizle Niçin parmaklarımızın konuştuğunu Konuşmuyoruz dillerimizle Sevmek bir arzuysa seviyoruz Sevilmekse yürekte açan gül Kum saatinin boşalttığı zaman Duyguların ağırlığınca özgül Ne yapıyoruz sahi İsteklerin kapı eşiğinde Odası olmayan bu kapıda Aydınlık bir tahta ışığında Yaprak olmazsa neye yarar Boşu boşuna esen bir rüzgar Toprak olmazsa göğsüne düşecek Yüzyıllarca yağsa neye yarar kar Sevmek göz göze gelmektir belki Sevilmekse sıcak bir oda Dört yanım deniz gibi bekliyorum Sana ulaşamıyacağım bir adada Ertuğrul Şakar |
Bir Anlık mı Mutluluk
Bir anlık mı mutluluk,hicran ve hüzün mü süren? Huzur denilen yaşam karanlıkta koridor Havai fişeklerce içimi nedir geren? Neden içimde her an bir kıvılcım duruyor? Bir pasta gibi, bol bol güzel umutlar saçan O ışıyan gözlerim,sönecek mi kırılıp? Gönlümün dallarında akça çiçekler açan Yapraklar buruşur mu can suyuna darılıp? Bilmediğim; kendimi bilmek kadar önemli Karanlığı ışığa çevirmek istiyorum Sabah buğusu gibi,ruhlar her an mı nemli? Ebedi meyveleri koynumda besliyorum Mağaralarımdaki ey gözsüz yarasalar Aşkınızın sahili karanlık taşlar olur Nerde denizi ikiye ayıracak asalar Her sevdanın sonunda kesilmiş başlar olur Karanlıkta, mantarca bir sevgi istemem ki Gün güneşe kavuşsun, çiçek o zaman açar Bitmeli bu karanlık, sahiden, tastamam ki Kelebek; bir baharda yüreğim kadar uçar Bir anlık mı mutluluk, hicran ve hüzün mü süren? Mutluluk ki; sonsuzluk libasımı giydiren... Ertuğrul Şakar |
Bir Ara
Bir Binbir soru Koru tut Yakar koru Kara Karabağ Ankara Anka Ara Ara sıra Bir ara Birden ara Ar Arsıza Hırsıza Bir artık Gül nare Düştü güle Bu yola bir Düş ara Ertuğrul Şakar |
Bir Ara İstasyonda
Bu ara istasyonda bir saatlik görüşmemiz Bir saatlik sana ayırabileceğim sevgi Ayırabileceğim dağarcık zamanım bu kadar Zamanımı iyi kullanmak istiyorum Ön ve arka arasında bir yer Bir yer varlıkla yokluk arası Yokluk zaten başlı başına bir dev Başına bir şey gelmeden zamanı kullanmalıyım Bir düdük bir buhar bir kalkış hep beklenen Hep beklenen korkuları yenmek için bak Yenmek belki kendimin üstüne çıkmaktır Üstüne bir istasyon zamanı katarak gel.... Ertuğrul Şakar |
Bir Aşkın Bitmemiş Adımları
Sonsuzluğun içinde bir nokta Noktanın sonsuz büyümesinin içinde Yine küçücük bir nokta Noktanın içinde bir aşk Sonsuzların sonsuz genişletenine Bir serçe gibi titreyen bir aşk Bir bitmemiş nefes tütsüsü Bir gözün avuçlandırdığı bir bulut Baharca bir gül örtüsü Ne yapacağını bilmiyor ki hücre Gözyaşı gece kandilleri gibi süzgün Bir yürekten kapı eşiği Bu bir aşkın bitmemiş adımlarıdır Sevgiliye bitmeyecek bir yakarış Yoklugun varlıkla buluşmasıdır Bütün güzelliklerimin yaratıcısı Beni kabul et bir çiçekçe Sonsuzuna bir çiçek olarak al Ertuğrul Şakar |
Bir Ayna Var İçimde
Bir ayna var içimde beni takip ediyor Beni göstermede de usanmadı,durmadı Seviyorum der gibi bana hitap ediyor Hiçbir çaresizliği,yüzüme de vurmadı O boş anlarımın gümüşlü bir mehtabı Beni bende öğreten hayatın bir kitabı Her şekilde ben varım hep onun muhatabı Sevip sevmediğimi bir gün olsun sormadı Beni ayakta tutar; bir sestir ve nefestir İlgilenmez görünür sarılı bir kafestir Bir ahlak budalası,bazen tatlı,enfestir Hiçbir çatışmamızda bana fiske vurmadı Yerli ateşi gibi ateşim var görünmez Bana yasaklar koyar,bundan da hiç erinmez Bir defa bile olsun bana karşı gerinmez Ben onu yoruyorum,o beni hiç yormadı... Ertuğrul Şakar |
Bir Bekleyen Var Bizi
Bir bekleyen var bizi Hasret parkalarının içinde sıcacık Yanı başında yayla Gündüz güneşle, gece ayla Bekler bizi Bilmeyiz karanlıklarda ki derinliği Topraklar üzerinde meltem serinliği Bizim için koşu terleri döker Bizim için yer, yürür, özler Bir ufka doğru yıldız gözler Saymaları ve sayıklamaları bizim için Çiçeklerin en güzelidir yüzü Bir bekleyen var bizi Vatan diye birleşen ellerimizi Yaşatan güzelliklerimizi Ertuğrul Şakar |
Bir Eşittir Sıfır
Seni tanımadan bilmezdim Belirsizliğin kayganlığını Beni mahveden vazgeçmelerin Ben bile yitirdim elimdeki birimi Beni sonunda sıfıra getirdin Kırdın,tükettin birliğimi Ertuğrul Şakar |
Bir Kasımpatı Demeti
Güneşin ardından bir mutluluk Masamdaki kasımpatı demeti İçimi renklendiriyor birden Sevginin çiçekteki zerafeti Duygular bir rüzgar kadar serin Bir anne kadar sıcak şefkati Beni yeniden doğuruyor birden Birden ışıtıyor saadeti Bu kadar beni sevindiren nedir Nedir hatırlatan asaleti Teşekkür ediyorum hayata Dudaklarımda bir gül sepeti Ertuğrul Şakar |
Bir Nisan Şakası
Çiçek beyazı kar bıraktın kapıma Saçlarımı damla damla ıslattın Sen aldatılmış geçmiş Bu günde sen beni aldattın Sevinmek,içimden geçen Şu pardösü de sırtımda neyin nesi Sev / meye ve sevil / meye merhaba Hayat bu Acısı, tatlısı Bir nisan şakası Bahar olmasına bahar Kar gözlerime bakar Cilve dersen cilve Ah kar, ah Şaka / r Ertuğrul Şakar |
Bir Şey Eksikti
Salon yine uzun ve duvarı maviydi Televizyon koltuğun karşısında Pencereler ısı geçmez bir parlaklıkta Sehbanın üzerinde kuşkonmaz saksısı Kapılar yarı açık duruyordu Orta yerde camekanlı ikili bir kapı Bir şey eksikti Eşyaları anlamlandıracak Koro sesli bir yaşam olmalıydı hayat Gölge gibi yığıldı bir beden Eşya ölülerinin arasında Kaybettiği bir can arıyordu Lapa kar sıcacıktı ve dinmişti Yaşamak nefes almak vermek değil Her here bir hasret sinmişti Ertuğrul Şakar |
Bir Türkü Sıcaklığında
Gençlik günlerinin ateşinde Hatıralar pişirmiştik yarınlara Yarınlar bir türkü sıcaklığında duru Yılların elbiselerini giysem de Bir saz gençlik türküleri söylüyor Hayat çözülmüşlüğün içinde soru Yeniden türküleri gökyüzüne salmak için Yaşlı gençlerinde gülüşleri vardır Gözlerinin içi dorukların koru Zannetme ki akan su kirlenir Kayalar,çakıllar ve yosunlarla Türküler; destanın özü, Köroğlu'nun zoru Ertuğrul Şakar |
Bir Vapur Bölerdi
Bir vapur bölerdi boğazı ikiye Hep senin yanına getirirdi Irmağa düşmüş bir yaprağı duyarmıydın? Duyarmıydın kemirgen sincapların sesini? Bilmezdim kitap gibi içini okumayı İçini nelerle ördüğünü bilmezdim Seni seyrederdim dalgalara bakar gibi Bakar gibi uyurdum takip ederken seni Sahiller meğer ne kadar uzunmuş,bitmez Bitmez bir ayrılığın mesafesi sahiller Eskiden hala saklı bir bitmemiş ıslaklık Bir bitmemiş kara nokta gözlerimde eskiden İnip ulaşmak varmış ayaklarına Ayaklarına dokunmak varmış inip Düşündükçe bir geçmişi ikiye ayıran suskunluğu Suskunluğun mezarında seni yitirdiğimi düşündükçe Kader dediğim bir bitmemiş yağlıboya tabloydu karşımda Karşımda kullanamadığım bir tuval kader dediğim Ertuğrul Şakar |
Bir Yalnızlığım Var Seninle
Yayılan bir damlayı kuşattın mı Halkaların kalkanlarında bir sevdayı Düşlerinde Düştün mü hayallerine gelişmelerin Söz kürkünü sarınırsın çıplaksan Isıtır umulmadık üşümelerini Kaşlarında Koştun mu göz dünyanın derinliklerine Niçin değişiyorum seni düşünürken niçin Issız boşlukların döllerinde Üşüyorum Üşümelerimi hasret ateşine attığımda Yakın yalın bir yalnızlığım var seninle Yalansız bir yıldız görünmeyen Görünmeyen bir öteki sensin Sensin gönül köşkümü boyayan Ertuğrul Şakar |
Bir Yana Bırakılmış Herşeye Karşı
Bilinmeyen bir giz gibidir sesin Dua heceleri olur yalvarır gece Açtığın kitap gönüldür,bilirim Hüzün çiçekleri sunar sevince Sessiz bir yankıdır gel deyişin Özleyişin saklanır bir dönemece Bir yana bırakılmış her şeye karşı Aşk ta, sevgi de sanki imece Rakamların ötesinde bir rakam var Güzellikler sarınırken bilmece Bayram sabırın mükafatı derim Gözlerinde ışık rengi eğlence Yaşta, kuruda, ürperen kuşta Sesini duyuyorum dalıp gizlice Gel seslerinde çoğalıp ağlıyorum Ay ışığında yağmur olup, ince Ertuğrul Şakar |
Bir Yerden Başlamalıyım
Bir yerden başlamalıyım Bir yer benim yerim olmalı Sen bulabilmelisin bir yerde beni Ben seni düşünürken bir yerde olmalıyım Kaybettiğim bütün zamanlar bir yerde Bir yerde bir şeyleri durdurabilmeliyim Bir yerde gül ve şiir vermeliyim Suskunluğu bir yerde delebilmeliyim Örtüşmüyoruz düzlemde bir yerde Teğet olmalıyım boylamda, enlemde bir yerde Bir yerim olmalı bir santimetre karelik Beni hissedebilmelisin bir yerde Bir yerde eklemeler yorulmalı Uyuya kalmalı nefret bir yerde Bir yerden bir duman çıkmalı Birler çoğalmalı başlayarak bir yerden Ertuğrul Şakar |
Bir Yeşil Umuda Satılmış Tohum
Yalnızlığımca yaşıyor Bitmiş bir depremin toz bulutu Yıkıntıların içinden çıkar Utanç pembesi bir gülhatmi Varolmak herşeyin sonu Tükenmişliğin dibindeki tortu Yalnızım ve daha güçlüyüm şimdi Acıların aşısıyla şırıngalanmış Su yalayan toprağı seyrediyorum Bir yeşil umuda satılmış tohum Aşkın kırılan ışık oyunudur bugün Çöl aynaları serap yansır şimdi Kum Okum Uykum Ertuğrul Şakar |
Bir Zil Çalar Çocuklar Koşar
Bahçemizin çiçekleri çocuklar Eteklerimizde çimen Gözlerimizde renk Kulaklarımızda ses Yüreğimizde koku Bir harf öğretene koşan Sevgisi gönülden taşan Geleceğe ulaşan Okuma aşkı Gönlümüzün köşkü Çocuklar Kitaplarımızın içinde Zaman akışında kum gibi ince Gül gül dudakları gülünce Her öğretmenin mutluluğu Bilgeliği, kutluluğu Eğitirken eğitiliyorum Çiçeklerle geliyorum Çiçeklerle gidiyorum Hayatı sevdiğimiz durak Çocuksuz bir hayat kurak Bir zil çalar çocuklar koşar İnsanlık sevdası içime düşer Bir leylek iklimler aşar Gülüşüm, yüreğim, aklım çocuk Ülkem, bayrağım, ufkum çocuk Ertuğrul Şakar |
Birazcık
Ayda yılda bir kaçamak Gelip gitme kal birazcık Sincap gibi kulak açık Kayıp gitme kal birazcık Kapıdan boyun uzatıp Merhabaya şeker katıp Sanki meleksin tıpatıp Uçup gitme kal birazcık Korkuyorum geldiğinde Elime el değdiğinde Gökkuşağının renginde Açıp gitme kal birazcık Ertuğrul Şakar |
Bitince Kavuşacak mıyım Sana
Bitmişlik diye bir şey var mı Özlem dediğim bitmez bir köz mü Sen senden başka bir şey olamaz mısın Gönül bir kızılderili dumanı gibi bulutlar gökyüzünü Bitince kavuşacak mıyım sana Ertuğrul Şakar |
Bitmiş Bir Saradır Şiir
Gözün ve sözün bittiği bir yerde Kendimi açarım karanlıklarıma Oturur bir yüz; ak ve kara Hasretlerim ve hüzünlerim oturur Dil değişir, duygu değişir Arzu piyanosunda ses Işık bildiğimiz ışık değil Yağmur gözyaşı olur birden Dil değişir Ne bulduysa söz, hece, kafiye Merdiven olur yıldızlara ulaşık Bazen bir şimşek çakımı gerçek Sarıverir hayallerin bulutlarını Umutlarını Şiir diye sararsın sıcacık Susan bir su gibidir bırakılan Bütün dünyanı sel götürür Bitmiş bir saradır şiir Ertuğrul Şakar |
Bitmiş Bir Satranç mıydı Aşk
Geçmiş yazların sıcaklığında Uyuyan hatıralar durur İlk günkü hazlığında Güneş hayaller vurur Bitmiş bir satranç mıydı aşk Saklı bir hamle daha var mıydı Sevda; filli, atlı bir köşk Caymalar bir karar mıydı Sevilmek güzeldi belki Sevmekte ayrı bir zevkti Beşinci mevsimde bir bahçıvan Umut çiçekleri ekti Ayrılmak diyemem buna Sen hep oradasın zaten Dokunma bitecek sona Sonsuz tazelikte kalsın ten |
Bölünerek Uyanıyorum
Geceyi bölerek çıkıyor güneş Gün eşleşiyor aydınlıkla Ay vardı hayallerimi süsleyen Duygularımın yastığında uyuyan Uyuyan madde mi diye düşündüm Düşlerimden sızan mutluluklarda Mutlu uykular diyen annemin yüzü Bütün coğrafyaları benim için çizerdi Çizerken zorlanır kalem Kalemin yerini süngü tutamaz Tutulduğum hayal kız düşer Düşer sarı bir yaprak gibi Yaprak gibi örtündüğüm yorgan Yorgun sabahlara açılırdı Açılırdı acı bal renginde Renginde açık bir hüzün vardı Vuslat firak duraklarından geçer Bölünerek uyanıyorum Uyuyorum yokluğunun tesellisinde Uykumda bir yıldız olup geçiyorsun Sevilmek kaç basamaktır bilmiyorum Sevmek hep tek basamağımdır benim Ertuğrul Şakar |
Bölünme
Gece gündüz oldu bölündü zaman Işık oyunlarının sonunda Ertuğrul Şakar |
Bu Yorumum Bedava
Teslim aldı aynaları Mehtapla sardı ayları Aşk boşalttı kova kova Gönül hep kıyıkca, yarı O bir çiçek, herkes arı Sardı dağı, doldu ova Ayna kırıldı güzelim Havada kaldı bak elim Düştü duvardan sıva Eşya güne ulaştı Kepçesiz bir aşk taştı Bu yorumum bedava Ertuğrul Şakar |
Bugün Onsekiz Mart
Gün onsekiz mart Dün sayfamda Çanakkale ve şehit gözyaşlarımız Yarınımda uyumlandırılmış bir dünya boyunduruğu Bugünüm bombalanmış bir bilgi çöplüğü Din gerdirilmiş çarmıh çarmıh Her sistem yüreğe çakılmış bir mıh Bugün onsekiz mart Zaferlerim ve yenilgim içiçe Aşk akşam artığı bir meze Emek parsel parsel ticaret Sevmek borsaya girmeyen değer İnsanca düşünmek bir suç Güneş ayaza rağmen çırpınıyor Oksijen delinmiş atmosferlerde kanıyor Samarra da bir insan yanım ölüyor Petro kimya tiranlığı bir yanım Bir yanım nevruz uyanmışlığı Bir yanım kıyamet çözülmesi kutup buzullarının Ertuğrul Şakar |
Bulutça Sarılalım Sevda Güneşlerine
Gül durur bülbül durur gülşen yurdu o yerde Hazana bana bana yorulmadın mı sevgi? Göz cilası bir hüzün niçin sürükler derde Bu çılgın gözyaşları bir tek sana mı vergi Kaldır peçelerini güneş gibi gül gayrı Can ayrı canan denen o vefasız yar ayrı Kimseye dokunmamış, sana dokunmaz hayrı Şu cihan senden uzak, zannetme sana yergi Yeşil, siyah, mor,sarı; renk içine renk düşmüş Şöyle çevrene bir bak, herşey sana denk düşmüş O kahve gözlerine öteden ahenk düşmüş Mahzun yüz hatlarında, güzellik sanki sergi Gel dönelim baharın bitmez ateşlerine Çılgın şelalelerin dökülmüş peşlerine Bulutça sarılalım sevda güneşlerine Alem dediğin nesne aşk dolu bir tek dergi Ertuğrul Şakar |
Bulutların Yeryüzü İpi
Kendinden kaçtığım sevgilim Kaçtığım ıslatan ruh Su terapisi Senin zaten dörtte üç bedenim Dörtte üç seninleyim akşam sabah Bulutların yeryüzü ipi Kaçsamda dargın değilim Dargın aşkların camında ki ah Baharların mevsim sepeti Gözyaşı ve yağmuru dinlemez ki kim? Dinlemez, söz anlamaz seyyah Farklılığın farklı sebebi Islanır sevdalı kızlar nitekim Kızlar kaderleri kadar siyah Hüzün vakitlerinin tabibi Suyun en güzel halidir bilirim Güzel halidir canlara demenin 'eyvallah' Yağmur içimizdeki tipi Ertuğrul Şakar |
Canan camla parçalanmıştı
Camdan ayna kırıldı Parçalı durur şimdi yüz Alışılmadık bir alışma Şaşkınlık korkunun kardeşidir Saatin durduğu an Anların bittiğini anlar Parçalı bir bulutta sevda Yağmur olarak yağmaz bu bikkınlığa Camla parçalanmıştı her şey Canan camla parçalanmıştı Ertuğrul Şakar |
Cevap
Aradığın nedir Bulduğun ne Ne istiyordun Aşk ne Ayna neyi göstermeli Arzu ne Sen, ben ayrılırken S ne B ne Ayrılık ne Umut ne İçinde duyuyorsan Ellerin ne Cevap sualde gizli Ben sende Güneş gecede Ay günde Arama cevabı Arama beni Ben sen ne Ne yeni Ertuğrul Şakar |
Çamlıca'da
Güneş battı Gölgeler oynaşıyor Çilem Sokak'ta Çamlıca; ışık ışık lambalar Sanki yıldızlarıyla birleşti gökyüzünün İşçimin mobileti Ahlaya puflaya gidiyor Çocuklar uyumazlar baba,çocuklar seni bekler Kadınlar kocalarını sıcak bir çorbada Çamlıca'da akşam beton bir harç gibi çöker Yarın yeniden gün doğacak Teselli bir bebektir emekler Ertuğrul Şakar |
Çayırkuşu
Çayırkuşu erkence ötüşür Açıklanmadık ikircikli Mahmurçiçeğine Hazırlıksız sezgi sıcacık Ürkek vurgularla imge-ilişki Azımsamaksızın haymana rahatlığı Koygun seslerle karşılıyor sabahı Tıkırtı, kıpırtı yok işte burada Sağgörü, hoşgörü, sağlık hastalığı Tertemiz, üretici bir doğa Umursamazca utancı yürüyor Yağmur yalamalarla ışığı Arkalıksız bir geleceğe doğru Niçin, niye diye sormuyor çiçek Bildik ölüm öpücüğüdür hayat Saklambaç oynamadan çıkan somut son Ertuğrul Şakar |
Çekimlenmiş Bir Yeryüzünde
ayazın koynunda bir sıcak düş uyuyor kış uykusunda bütün bütün kapatılmış yürek çırpıntısının titreşimleri bayram tatlısına düşmüş bir karınca gibi tatlı geceden bir yıldız koparmış gündüzün aydınlığında saklı göremediğin ellerini uzatıyor yüreğini uzatıyor bilemediğin deli mi bu diyorsun ayağına takılan taşa sararmış bir sonbahar yaprağı aşk düşüyorum yüreğinden bir damla gibi çekimlenmiş bir yeryüzünde daralarak Ertuğrul Şakar |
Çığlık Çığlarında Çıldırdık
Çığlık çığlarında çıldırdık Çılgın çokgenlerin baskısında Çıkmalıydık bu karabasandan Çaktırmadan çokomel uzatır gibi ölüm Çevremiz çakırdikeni çevrili Çığlıklar çağlar ötesinden yankı Çaresiz çiseliyor gözyaşı Çare çekirdekleniyor yürekte Çekimleniyor bayrak çırpınmaları Cılız çocuklar aç betonlarda Gelecek çarşı pazar satılıyor Çarkı dişli dişli sıkıyor hegemon Cüretken sırıtkanlar tekmeliyor Paranın üniformalarını çekiştirip İnsanın,doğanın,varlığın çığlıklarını Ertuğrul Şakar |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 02:04 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.