![]() |
Buğulu Ses
Vuslatın var mı busesi, neş'esi Kavuşmak mı? Bilinmez ne berisi ne ötesi Canözüm duy bu buğulu sesi Vedanın alnına buse kondurmuşlar Zamanı aşkın kapısında dondurmuşlar Sen gelsen... Bir el versen Zaman çözülür fikrimce Senin gözlerin Fırat'tan coşkun Bakışların Sırat'tan ince Hele ki bir çift yaş süzülünce Billur jaleler peşi sıra dizilince Çöllerde bahar olur Güller de nehir olur Akar İbrahimî aşklar Sözcükler sihir olur Açılır aşkın kapısı Kalbin sevdamın tapusu O narin kalbin ki; Senden sana firarımın yapısı Açma sineni, dinmez tipisi Sağda bir, solda bir iki nur var Nurlar başına taç iki nar var Sevdana selam durmazsam Bil ki bende kusur var Ben bir sana sevdalı Ben bir sana deli Lakin bilesin Bende senden öte bir Var var Kalbimde aşktan örülü bir hisar var Her halime şahit bir sır var İkbâlim istikbâlime şahit olsun Bir aşk ki, tarifi yok, sığmaz zamana Senden evvel bin yıl Senden sonra sürecek bir asır var Ama sakın korkma! Aşkından hatıra, Yüreğimden silinmez bir sır var. Adın ummanlara denk Bitmez hasretim Bitmez bu cenk Ey sevgili kâri! Hasretim gayyanın derûnuna düştü Ne olur sen anla... Sen anla bâri. |
Busen, Hayalin ve Sen...
Özlemle doldu günüm gecem Bal şerbet oldu her sözüm, her hecem Değmeyin dostlar bu gece benim gecem Urfa'da kar, yüreğimde kor var Aylardan Kasım, mevsim sonbahar değil ama Kar gibi beyaz, nar gibi sıcak odama Az sonra bir nefes dolacak, yar kadar sıcak Can gibi, damarımdaki kan gibi Yaşanmamış an gibi bir şey Ne söylesem, nasıl desem Sana yemin olsun, sana kasem Yüreğimdeki gülün yanağına konsa busen Hayalin tülu eder, görünürsün ve sen... |
Buz Renkli *******
Gecenin is gibi simsiyah çehresi var Karşımda ziftten örülmüş bir duvar Gece karanlığı sokaklarda Kendini arayan birisi var Sessiz, Sensiz ve kimsesiz Hıçkırıklar garip, şiirler bestesiz Kuytu bir köşeye kıvrılmış ağlar Yıllarını sorgulayan birisi var Yıllar yalan, yollar yalan, güller yalan İki damla gözyaşı yıllardan geriye kalan Buz renkli *******in koynunda yüreği kalan Yıllarına mahkum meçhul bir adam |
Bülbül
Ötme sen ey bülbül, ruhum kanıyor Seni gören gözlerim, yarim sanıyor Güllerin gözlerinde gördüm yarimi Garibini gel diye yanına çağırıyor Faruk Gökbulut |
Can
Canlar can olur sana canân olunca Ben cana can derim, aşkınla dolunca Faruk Gökbulut |
Can Sızım
Sen saklarken kendini Gün batımı şehirler aynasında Bense beklerim seni Gecenin kör karanlığında Mevlana'nın şeb-i arusunda Yunus'un virdi gibi gece yarısında Yokluğun var, sen yoksun Sensizlik yalın *******e denk Yokluğun hasretimin kan kardeşi Umudumsa Kaf Dağı ardında Ölüm kapımın ücretsiz bekçisi Gel artık ey can sızım ******* var ki uykusuzum Gel artık...Gel... |
Canözüm-1
Gel ay perim, gel gül yüzlüm Gel ki sensiz ben öksüzüm Gelmez isen gülmez yüzüm Canözüm iki gözüm gel... Rûyalarım hasret dolu Açık durur aşkın yolu Çok bekletme sensiz kulu Canözüm iki gözüm gel... Sanki mahkum sensiz beden Cânım deyip özlüyorsan Benim gibi düşlüyorsan Canözüm iki gözüm gel... |
Canözüm-2
Bülbüller seni öter duyar mısın Dinlemeye doyulur mu Canözüm Altından mı yirmidört ayar mısın Ellemeye kıyılır mı Canözüm Kor busenin katresiyle sarhoşum Seni içen ayılır mı Canözüm Bugün ben bende değilim bir hoşum Cana böyle kıyılır mı Canözüm Sen sevda savaşından çıkan zafer Bense emrine amade bir nefer Seni rüyamda gördüğüm her sefer Aşkına nikah kıyılır mı Canözüm Yüreğim yanardağ, nefesim volkan Aşkımı gürz ettim, sevdamı kalkan Karşısında beni bulur kem bakan Kıysam günah sayılır mı Canözüm |
Canözüm-3
Adını duyunca canım tutuşur İçime bir kızıl kor düşer Sevdana yanınca közüm tutuşur Aklıma bir güzel yar düşer Adını anınca özüm yatışır Kalbime bir beyaz kar düşer Bastığın bu yerler şavkınla ışır Bahtıma süt beyaz nur düşer Makbulse dilekler eller açılır Yazgıma bir vefalı kul düşer |
Cansezam
Aşkın diyarında cenke daldım Hedef belleyip tek vurdular beni Dört yanı dumanlı dağlara sarıldım Cüce belleyip hor gördüler beni Sürgün yeyip aşk ilinden yol aldım Kalamaz uzaklarda döner sandılar Yolum belli aşk adasına vardım Güller aşkına kül olur sandılar Birkaç damla gözyaşı, akar gider... Gözlerimden sana doğru, sel diye... Gül derip kalbimden, yârime saldım Canım ''Cansezam'' durma gel diye |
Çatlayası Yürek
Kaç mevsim bekleyim daha kapında Medet kıl sevdiğim, sevdiğim medet Akan su olayım, sevda arkında Ağlat peşin sıra, Mecnûn'a benzet Geçiyor devranım, geçiyor çağlar Düşüyor yapraklar, bozuldu bağlar Ayrılık yakar da, kalbim kan ağlar Sensizlik dilimde, acı bir lezzet Rüzgarlar savrulsun, essin o yana Anlatsın hâlimi görüp duyana Çatlayası yürek nasıl dayana Ey yar, çöz dilimi, şarkını söylet |
Çeker Giderim
Bitir bu hasreti çağır yanına Canımı katarım akan kanına Ay gibi doğup da uykularına Işıtır kalbini, sonra batarım Alev sarar tenim değince sana Aşk pınarından sen, iç kana kana Ağyara sor, haber al benden yana Bastığın yerlerde nöbet tutarım Sakın koyma beni eller yerine Düşürme beni dost düşman diline Canımı can ettim aşkın yoluna İster isen eğer çeker giderim |
Çığlık
Çığlık, Sen ey sükûtun kalbine saplanan hançer Bozma sessizliği, dur durduğun yerde Dudaklardan dökülen o engin nağmeler Okşar geçer yürekleri, vakitlerin en güzeli seherde Çığlık, Senin sesini kısacağım, yuvanı bozacağım Adını alfabeme kara harflerle yazacağım Mûtidir bütün aşıklar, sabrederler her derde Sana yer yok aşıkların diyârı olan bu yerde Çığlık, Seni bekler loş ışıklı donuk sokaklar O sokaklar ki derde düçar, zonklar şakaklar Bir sevda bine bölünür ama içinde umudu saklar Her tülû'un ardından mutlak beklenir şafaklar Çığlık, Sen zehir zemberek sesinle inletsen de civarı Sana dar edeceğim akreplerle dans ettiğin mezarı Yırtınsan, çırpınsan, zorlasan da o kadim cidarı Dayanır buna yürek, yaklaşma sakın yakar seni nârı |
Çikolata Renkli Güvercin
Bir cuma akşamıydı, kulağımda volkmenim Üşüyerek koğuşun soğuk havasında Dünya Radyo'yu dinlemekteyim Seyrederken karşıdan Anıt Kabri Tatlı bir vaktinde gecenin Dolaştı gözlerim, Anıt Kabir üzerindeki sarı halenin Takılıp kaldım Sarı rengin kalbimi okşadığı yerde Ve açılıverdi maziyi örten beyaz perde Henüz küçük bir çocuk, yedi yaşında Okula yeni başlamış, daha işin başında İlk günü olacaktı, Hiç tanımadığı görmediği insanlar arasında Yakalaşınca okula, önünde koca bir bina Etrafı çevrilmiş kalın bir duvarla Duvarın ötesinde kalabalık Ve etrafında koşuşan çocuklar Daha önce hiç görmediği Değişik sima ve değişik insanlar Derken giriverdi, geçerek kapıdan içeri Daha anlayamadan olup biteni Bağırmaya başladı öğretmeni; Hadi çocuklar, geçin sıraya ve bakın ileri Duyulunca öğretmenin sesi Koşuşmalar bitti ve sıraya geçildi Kayıt olurken Yasin Söylenmişti sınıfı Ama girince içeriye hatırlayamadı Sağda mıydı yoksa solda mı Zaten afallamıştı Görünce düz beton duvarları Çünkü onun yaşadığı ev ker***tendi Ve rengi sarı... Bakınırken şaşkın şaşkın etrafa Bir ses yükseldi: Hadi Yasin gelsene sınıfa Koştu Yasin, girdi içeri Ve sonrasında öğretmeni... Herkes ürkek gözlerle bakıyordu, Sanki önceden görmedikleri, Bu insandan korkuyordu '' Okula hoş geldiniz çocuklar'' Diye başladı söze öğretmeni Ürkek bakışlar arasında... Uzayıp gitti konuşma Bugün tanışma günüydü Herşey güzel ve yolunda Derken... Vakit olmuştu öğlen Dersler bitmişti, eve dönüyordu Yasin Yolda giderken aklına gelmişti Yeni satın aldığı Çikolata renkli güvercin Varır varmaz eve Fırlattı elindekileri bir yere Koşturdu hemen tandıra Minik elleri arasına almak için Bir kasa altındaki Çikolata renkli güvercin Kanatları yolunmuştu, Uçup gimesin diye. Kaptırmaktan korkuyordu güvercinini Aç bir kediye ''Ama olsun'' dedi Yasin Biraz yem saçtı yere Bıraktı güvercinini, yemlesin diye Derken... Günler, haftalar, aylar geçti Kanatlandı çikolata renkli güvercin Rahatça uçuyor, Girip çıkıyordu yuvaya Bir sabah erken Beyaz bulutlar arasında gezerken Bir daha dönmedi yuvaya Çikolata renkli güvercin ''Dün-yaaa Radyo'' sesiyle Kapandı birden, maziyi örten perde Uyandım daldığım hayalden Herşey olduğu yerde Ve koğuştayım ben. Belki bir hayaldi, belki bir rüyaydı Ama çocukluğumdan kalan tatlı bir hatıraydı |
Çile
Aşkın ile düştüm dile Nazar etti yarim bile Bir bilene sor söylesin Nedir bu çektiğim çile Çıkamadım sağa sola Rabbim sonum hayır ola Bir bilene sor söylesin Nedir bu çektiğim çile Aşkın ile düştüm yola Veremedim bir tek mola Bir bilene sor söylesin Nedir bu çektiğim çile |
Dağlı Kız
Kendimi dertli sanırdım Benden daha dertli birini tanıdım Adı Ayça Efna... Hale bakılırsa durum çok fena Yüreğinde çizgi çizgi dostluk izi Ama sorunlar çok yormuş bu kızı Bu kadar sorun içinde, Güzel bir söz dolaştı dilinde Ben dağlıyım dedi.. Diyeceksin bunun da nesi güzel Hani şair diyor ya; Ben dağ adamıyım. Şehirli bizden öğrendi sevmeyi. Desen desen, nakış nakış Sevgiden kazak örmeyi. İşte bu yüzden sevdim ben Dağlıyı, dağ sözünü.. Dağlı hep sevdalıdır Sevda vardır özünde Buram buram, kekik kekik.. Türkü türkü aşk dolaşır dilinde İşte Ayça'da böyle bir kız. Umut var, ışık var gözlerinde Ama yüreği yaralı Hem de ihanetle karalı... |
Dayım Kadar...
Dağlar sinesinde hep bir sır saklar Kim bilir bir kaya dibinde garip bir karanfil, Ya da yalçın bir yamaçta yaban gülü açar Kim bilir belki de bir dorukta gizlenen kardelen var Başını çıkarmak için gün sayar Ama mutlak birgün güneş doğar Kaya yosun tutar Garip karanfil belki selam çakar Gül başını kaldırır göke bakar İsterim ki yeşil olsun yamaçlar Gül yeşil yamaçta daha bir dolgun açar Sonra sevda olur enginlere kokar Yine de gülüm kokun yürek yakar Kim bilir belki de kollarının altında Sırrına sırdaş bir şehit var O sır bazen çözülür Dolaşır diyar diyar Ve neden sonra benim ufkuma doğar Çözülmüş sırlar arasındaki sır Dayım kadar... |
Deli Sevdam
Dalgalar vuruyor yüreğimin sahillerine durmadan Yazılmıyormuş bunca şeyler bir deli sevdaya vurulmadan Gel gayrı aşk perisi, kıl medet, sevda sarayım yıkılmadan Muradına ersin artık gönlüm, aşk sorusu sorulmadan |
Deli Yüreğim
Dehlizlerde yine deli yüreğim İz bırak ki gülüm, izin süreyim Sen gönlümün sultanı, can meleğim Ne olur ses ver feryadıma Dualarım kabul olsun, muradıma ereyim Bir garip kulum gezerim dere kıyısında Rüyasına gireyim güzel yarim uyusunda Bir taş attım ses yok aşk kuyusunda Heyhat! Aşk ibresi kırılmış sevda büyüsünde Ağlıyorum derdim çok Bikesim bilenim yok Kalbime saplanan zehirli ok Aşk ibresi kırıldı diyor, Dert çok, naçarım derman yok Yüreğimin sokaklarını dolaştım geceleyin Bir ses diyordu ki aşkı heceleyin Dedim ki, aşktır bu ben ne bileyim Bana bir yol göster Aşkı sıkı dokuyup, ince eleyeyim |
Deniz Gözlüm
Seni bana tutkun, âşık sanmıştım Nasıl da inanmış, nasıl da kanmışım Az değil tam bir yıl, aşkınla yanmışım Deniz gözlüm bana anlat derdini Dillere düşmesin bu aşkın sonu Cümle âlem kınar ayıplar seni Unutma ettiğin onca yemini Deniz gözlüm bana anlat derdini Sırası mı şimdi çekip gitmenin Çılgına çevirip deli etmenin Gam değirmeninde aşk öğütmenin Deniz gözlüm bana anlat derdini Niçin gittin neden beni terk ettin Seviyordun madem niye çark ettin Dönülmez gerçeği sen de fark ettin Deniz gözlüm bana anlat derdini |
Deryada Balık İdim
Deryada balık idim Derde düşmmeden önce Orada seni buldum Yanıp pişmeden önce Halimi sorana söyle Gönlüme girene söyle Bu can aşkından avare Dövmeli şurama böyle Hatır sordum dendi nahoş Aşkınla eğilir bu baş halimi aşikâr etti Gözden süzülen bir çift yaş Seven gönül aldanır mı Şikâr olup avlanır mı Bir demet gül dersem sana Narin kalbin tavlanır mı Sanma sevdamın haddi yok Yoruldu can takati yok Bir bûsen ile canlanır Öpmezsen meşakkati çok |
Dilber
Unutma dilber, ağlatma Çağlayan gibi çağlatma Benim derdim bana yeter Bir derdime bin dert katma Bilirsin bu yürek senin.. Bu can ki senin esirin |
Dilrûbâ
Vuslat koyuna girmeye yarım var Benim candan özge canım yârim var Bu sevda işinde benim kârım var Bozmasın keyfimi esmesin rüzgar Sevdalı yürek sensizlikten ağlar Bilseydi hâlimi yıkılırdı dağlar Sensiz olunca söz küser sükût ağlar Bu dertten bir tek nar çiçeğim anlar İnletir dağları benim avâzım Bitsin artık güzüm ki gelsin yazım Gönülde dert varsa elimde sazım Her telindesin bitmez benim sızım Esen yelden yağan kardan sordum yâr Dediler uzaklarda Dilrûbân var Sensizlikten erir gün be gün ağlar Ağlama yâr ağlatma yâr Bir derdime bin dert katma yâr... |
Dostluklar Sabır İster
Dostluklar sabır ister Kırağı çalmasın diline Hazan vurmasın tenine Sen mutlu ol yeter Bahane bol, gönül dostluk ister Mesafeler uzak olsa ne fark eder Aşkın haddesinden geçen gönül incelir Uğramasın semtine, ne hüzün ne de keder |
Dudak Lâl
Lâl oldu dudağım, yandı yanağım Gel, kondur bûseni sönsün bu yangın Beden yorgun amma gönül dingin Hayâller yorgun amma hedefler engin. Sanma ki yıkılır bu kale, Sanma ki sarsılır. Yükün ağır yiğidim Çalı çırpıyı alma kâle. Pıtırak olur batarlar, Gün gelir çamura yatarlar. Bunlar adamı bir günde değil, Anında satarlar. Sakın ha yiğidim öfkelenme! ''Anonim'' denen o büyük bilge diyor ki; Öfkeyle tehlike arasındaki sınır, Kıldan incedir Sakın öfkelenme! Hayat çizgin incelir. Kalp yıpranır, haysiyet incinir. Vakur ol dimdik, Toroslar gibi ayakta Sen hiddetlenirsen, kalırlar çığın altında Ne olmuş yani sen gümüşsen onlar altın da Aslında sen yakutsun, onlar ya... |
Duymuyor musun?
Özlemim sevdaya aman vermiyor Hastanım diyorum, duymuyor musun? Yüreğim firara ferman vermiyor Zordayım diyorum, duymuyor musun? Bir ömür dinmeyen sızı mı olur Aşık olmayanın sazı mı olur Bitmeyen kışımın yazı mı olur Dardayım diyorum, duymuyor musun? Sağır sultana bile mâlum oldu Benim gibi cahil de âlim oldu Sevdan sırdaş değil de zâlim oldu Kordayım diyorum, duymuyor musun? Arayanlar bulur tozlu izimi Urfa'dan duyulan dertli sesimi Aşkınla verirken son nefesimi Nardayım diyorum, duymuyor musun? |
Dünya Denen Koca Sahne
Herşey yalan herşey sahte Dünya denen koca sahne Bizler birer figürânız İnanmazsan girek bahse Tatlı dilim güler yüzüm Mahzun kaldı dertli sazım Seven kalpler kırılır mı El âleme sorulur mu Beni bana sormak gerek Hâlim nedir bilmek gerek Yalan söyler isem size Kayıtlardan silmek gerek Benim Adım dertli Faruk Kalbim orta yerden yarık Baban beni sormuş ele Bundan böyle dilim buruk |
Efsane Aşk
Leyla'dan geçmiş halde, Kays'ı gördüm rüyamda Dedi sen gibi aşık görülmüş mü bu zamanda Ben gibi Kaysâne değil, efsâne aşk sendeki Düçar olma çöllere, yaşa kalp denen handa |
En Güzel Karar
İnan bana SEVDİCEĞİM inan Bahçemde asude bir baharsın Gezip gördüğüm en güzel diyarsın Yüreğimin Toroslarına düşen karsın Bir bakışınla yüreğimden içre akarsın İnan bana SEVGİ ÇİÇEĞİM inan Yokluğunla tarumar eder yıkarsın Varlığınla gönül burcuma çıkarsın Aşkından yanıp yıkıldığım narsın İffetsin, zarafetsin, arsın Sevdiceğim! Sevgi Çiçeğim! Uzat kollarını bedenimi sarsın O şehla bakışınla kanıma sızarsın Aşkın iflas ettiği yerde kazançsın,karsın Eşsin, arkadaşsın, yardan özge yarsın Hayatımda verdiğim en güzel kararsın |
Fermandan Öte
Can diyorum sana Can, candan öte Bir name gönder ki fermandan öte Faruk Gökbulut |
Geçemiyorum
Enim sonum senin yanın Kahrına kandım dünyanın Bunca hane bunca hanın Kenarından geçiyorum Tek senden geçemiyorum Ballar balın sende buldum Sevdim seni ve duruldum Sevdan yaktı ben kavruldum Kederinden geçiyorum Tek senden geçemiyorum Hayaline hayran kuldum Sevdan ile savuruldum Sevdim seni ve duruldum Yollar uzun geçiyorum Tek senden geçemiyorum |
Gel
Sol yanım ateşe teslim yanar da yanar Can özüm, iki gözüm, kumrular seni sorar Sensiz başım önde, içimde binbir düğüm Hayalini her gece rüyalarda gördüğüm, gel |
Gibi
Hayâlin hâlime gülümser gibi Gözlerin ruhumu özümser gibi O dudaklar ki ballar misâli Öpmeye kıyamam özletir visâli Faruk Gökbulut |
Gök ve Bulut
Sabırsızca bekledim; Bak yine geldi. Herkesi topladı etrafına Ama herkesi... Yüreği o kadar büyüktü ki; GÖKBULUT denizini andırıyordu Kimse açıkta kalmadı. Dağ taş durmuş, Onu dinliyordu. O hep verdi; Ama hiç karşılık beklemedi. Toprak ana gibi..! Çünkü bir gün yine Kendisine döneceğimizi biliyordu |
Göksu Meyhanesi
Göksu'da buluşup meşk ederiz biz Yürekten bakışıp aşk ederiz biz Gönül hanemizi köşk ederiz biz Anılar canlansın bu akşamüstü |
Gönül Yaralı Kuş Misali
Duvardan inince resmim Enkaz sûreti aldı cismim Gönül yaralı kuş misali Yar ben sana ne ettim Kader ağını sıkı örüyor Halimi Yaradanım görüyor Gönül yaralı kuş misali Kavuşmak için çırpınıp duruyor Sardın beni aşk ağınla Gezdirdin sevda bağında Gönül yaralı kuş misali Kıvranır durur sevdacığınla Bilirim beni çok seversin Gel ki bu can muradına ersin Gönül yaralı kuş misali Son nefesini kollarında versin |
Gözümdeki Yerim
Ne yazarım, ne şair ne de çizerim Bir şey bilir, bir şey söylerim Bir kalbim var tülden incedir Ne bir ite hoşt derim.. Ne de bir karıncayı incitebilirim. |
Gözyaşı
Senin yüreğindeki merhamet adlı çınar Damla damla gözyaşı ile sulanmış Dalında gezinen küçük tırtıllar Gün gelmiş kelebek olup havalanmış Torosların tepesindeki beyaz karlar gibi Senin yüreğinde de apak duygular varmış Baharı besteleyen çağlayanlar gibi Yüreğimden gözlerine yaşlar akarmış |
Gurbet Akşamları
Almıyorum dost haberi Benden uzak et kederi Sinem gibi dertli yeri Bulur gurbet akşamları Bin derdim var öldürecek Düşman gibi saldırarak Tek tek yüküm doldurarak Gelir gurbet akşamları İstemesem de geliyor Şu yüreğimi deliyor Yâr uzaklarda meliyor Bilir gurbet akşamları Güç kalmadı dertten gamdan Vazgeçmedi intikamdan Kanlım gibi şu yakamdan Tutar gurbet akşamları Gam kedere bürür beni Diyar diyar sürür beni Her yanımdan sarar beni Yutar gurbet akşamları Gözlerimde yârim tüter Bana yârim, yârim yeter Ayrılıktan bile beter Beter gurbet akşamları |
Gül Yangını
Salıp kendini gül bahçesine Gül yangınında yanmalı Aşkın dikenli yollarında Kızıl renge boyanmalı Faruk Gökbulut |
| Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 09:59 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.