![]() |
Cüce ve YÜCE
“Zamanım, düşlerim, yüzüm, gerçeğim, geçmişim, Dünyam hayatım, ölümüm, içim, dışım, kalbim.” Ruhumda göl göl, sel sel, kana kana içmişim. (Budur harp-im) Ecele emreden Yüce, Yüceler Yücesi, Sen’den geldim, Sana getir, Sen’i göster Rabbim, Ben büyük beyinli cüce, cüceler cücesi. |
Çerçeve
Cesedimin üstünden ruhlarım ayaklandı, Ölümü nasıl vacip kılındı kardeşimin? ! . Her kırmızı ışıkta iyi bir cin haklandı, Çatladı leşimden, mezar taşları leşimin. Ekranın sırçaları yere düştü, topladım. Kanlar sıçradı...kanayan cam mıydı elim mi? Objaktiflerin önünde zıpladım, hopladım, Öğretilen nasıl birşey, gerçekten bilim mi? Katili hayallerin, tattığım hayat tarzı. Gülme gülme değil, ağlama da ağlama değildi. Tutamadım, avuçlarımdan sıyrılan arzı, Göktaşları gözyaşımı gözümden sildi. |
Çiseleyen İki Bin
insan, bin yıl gibi doğuyordu düşlere bir çağ gibi yeni esiyordu gidişlere zaman… duman duman yine efkarında toprak ve deminde dünyadaki çaylar ve dert hala sert ve demirinde yine çilelerin tadı… yeni ümitlerin yepyeni başlangıcı ve iki bin dertsiz bir takvimin selamındaki gülmecik hayatın dar pabuçlarını giymek ve bir perde daha açmak kıyamete belki de… güneş başka doğacak ruhumuza güzler başka geçecek mevsim mevsim gökyüzü başka ağlayacak yüzümüze gülüşler eskiyecek değişecek dünya başka başka insanlar yağacak ve başka başka batacak düşünceler iklimler sevinecek sanılacak belki de… aşkların ayakları uzun gelecek yorganına kordonsuz ve kemersiz bağlayanacak zaman kalplere ve sökülecek bütün çiviler tabutlardan ve dökülecek bütün eski dişler ağızlardan ve bir perde daha açmak kıyamete belki de… bir tat alınacak beladan sonra belki de sabah ismin okunacak seladan sonra hayallerde kalacak gelecekteki güzellikler ve belki de gerçek olacaklar insan, bin yıl gibi doğuyordu düşlere bir çağ gibi yeni esiyordu gidişlere zaman… ve bir perde daha açmak kıyamete belki de… |
Çizgi Üzerine Yazılanlar
Deli olmak, olabilirliğimin en son noktası belki de bu. Hayat der her geçen bu hayatta ölmeden önce. Bir beş dakika daha isterler ecelden. Bilinir ki ecel geldi mi saniyeliktir işi. Bir an saniyeden bile küçük bir an gelir ve alıverir. Seni mi bekler keyfini mi bekler beklemez elbet. Anlamışlıkları kadar bilmemişlikleriyle mevcut ömürler, Seril serpe bir uykulu yıldızlı gülümseme yalancıktan, Tak düşüvermek bir anda dolunayın ağıtlı olduğu bir tarihe. Türklükten midir nedir özlemden midir? Yoksa istemekten midir özgürlüğü? Sen doğru dersin sana göreli göreceli bir doğru olur. Herkesin bir doğruluğu var ya zaten senin ki ne kadar geçerli. Yine o herkesin kabul etmediği, Bir kabul edilen doğru kullanılır. Acı mıdır gerçek midir, acı mı gerçektir gerçek mi acıdır? Gerçekten acı mıdır gerçek, gerçekten gerçek midir acı? Koftiden alaturka bir felsefecikten ibaret, İki nokta arasına sıkışmış kısa cümleler. Ne taştan ocaklar kurulu kimi güzel kimi kötü kalplere. Kötü kalp olur mu öyle hiç? Öyle bir olur ki sen bile düşün kalbin ne kadar iyi? Ne yaptın kendin için kendine, Dünya sandığın ufak bir nefes almalık yerde? Hep başkasını düşünmekle geçirilen bir dünya hayat, Ya senin hayatını düşünen biri var mıdır? Hani sen başkasını düşünüyorsun ya nedense, İçten midir acımaktan mıdır çaresizlikten mi? Ya seni diyorum düşünen birileri var mıdır, Benim var mıdır onun bunun ya? Varsa da kim bilecek ki bunu ya da kim bilmeli senden başka. Umurunda mı kimse senin, kimsenin senin umurunda olduğu kadar? Ben sana bir şey söyleyeyim mi kendi doğrumca, Kabul etmesen de ya da etsen de, Derin bir nefes çekip oh diyebiliyorsan derinden, Yüzünde ve gözünde minik gülmecikler oluşuyorsa Ve aldığın nefes için şükredebiliyorsan İşte o zaman yaşıyorsundur mutluluğu… Bir şeyin tarifi daha var ben de, Bilir ama anlatamaz kimse hayat denilen şey, Bir süre sonra unutulmaktan ibaret bir akşam yemeği gibidir. Yaşadığın sandığın yaşamayı sana bahşedildiği üzere yaşamaktır. Hayat; adım attığın toprağın altına yatmaktır. |
Çöl Masalı
Rüzgardaki kanat çırpan canım Sensizliğin kilitli ufkumda yaralı. Tahtımın katil sevgisi sen oldun, Aşkımda Şirin Leyla Aslı bakışlı. Yalvardım kalmadın, ama giderken, Çaldın beyazlığımı hırsız çalımlı. Gel canıma sevgilim gel canıma Ölsün acılar, öksüz kalsın çileler Oh canıma sevgilim oh canıma Gökkuşağı içinde, Gökyüzü yanındadır, Bu sevda yarında, canında, kanındadır, Tut ellerimi anlat her şeyi, Eli kınalı, Hurma dudaklı, Adı şu olsun; Çöl masalı Çöl sen ol masal da ben İster oku ister sat Olsam da ben yakışıklı Sen gözleri pırlanta ışıklı |
Damlaya Damlaya Yağmur Olan Şiir
Biri gül Biri bülbül biri susar biri konuşur ikiz buluttan düşen iki avuç göl ikiz bulut damlar damla yağmur olur yağmur da deniz öyle berrak öyle temiz ah bir görseniz! |
Dansa Ortak İki Gül
dansa ortak iki gül ve utangaç yarım-yamalak bir şarkı çalıyor ve henüz saat kaç susuz kalmış dudaklar küs geçiştiriyor zaman her teneffüs ama etkisi yok o dansa öyle de sanılıyor olabilir keşke o da öyle sansa dansa ortak iki gül ve utangaç biri kırmızı biri beyaz mevsim de baharı aştı, şu an yaz gözlerinde tek ifade “seni seviyorum” demekte ve ağlamak yasak sonuçta “sen” ve “ben” yok olmadı ilk önce “sen” sonra “ben” dansa ortak iki gül ve utangaç şarkımız bitse de sorun etmek yok ruhumuzdaki aşk gönlümüze taç “bu kaçıncı” demek yok beraber olmak değil mi zaten tek amaç haydi durma ruhunu bana ruhuma saç bitsin artık olmayalım ne “sen” ne de “ben” utangaç |
Değerin
Yıldızlar kadar güzel ve uzaksın, Sesimi duyacak kadar da yakın. Alınyazın kadar temiz ve aksın, Elbet budur birçok insandan farkın. Seni bir gün göremezsem, mutsuzum, Olmazsan ne tadım kalır ne tuzum, Sensin kışım, yazım, kuzum, sonsuzum, İşte bu kadar büyük bende aşkın. |
Deli mi Oldum Ne
Camekandan ülkede delirttim korkularımı Sakladım hiç umulmadık bir yerde uykularımı Avuç içi yalnızlığımı örümcek ağına kaptırdım Suskun sesimden sildim yorgun yankılarımı Kayboldum alnımın çizgilerinde Alıştım Kadere inandım Ağladım Camekandan yürekte parçaladım heyecanlarımı Ayırdım canımdan canlanan canlarını Gündüz gözüyle çöl olmadan belirdi seraplar Ölmekten bıktım daha yaşamadan yaşlanmadan Korkuttum çizgili geleceğimi Çalıştım Kendimi anlayamadım Ağladım Camekandan filmde ışıklarım kırıldı bitmeden sahneler Camlarım kanatlandı penceremden son çekimde daha neler Maviliğimi gizledim özgürlüğümün gölgesinde Kandırdım mecnunları öldürdüm Leylaları Yanlıştım Ama inanamadım Ağladım Karınca yuvalarında biriktirdim nefretlerimi Deli mi oldum ne Bağırdım Çağırdım Çıldırdım Eğdim başımı Ellerimi sırtımda bağladım Ağladım… |
Delikanlı Aşk
Kaygılarının cesedlerini yak gitsin Cinayetlerinin kimliğini sil tüm zamanlardan Ve sakına ağlama olur mu? “kıyamam...” Okyanus bakışlarında yıka gözbebeklerimi Gülücüklerimi masmavi ışıkla besle Ay batarken kırık kalemimin ucundan Çilelerini yoprağa serp Çileklerini topla dallarından Ateş rüyalarından uyandır beni Söndür korkularımı Hafızamı yaz yeniden Gül yakından yakından, En mutlu halinle Herşeye kanarım kanmasına da sana “doyamam...” Acı sancıları varken şah damarlarımda Karşımda sen beliriverdin Süs oldun soluklarıma Başka düşlerden uzak dur Yalnız benim masallarımın kahramanı ol Çünkü seni hiç kimseyle “paylaşamam.” Bilemiyorum Nedir bu kalbimdeki heyecan Kendimden geçmişim Kentimden göçmüşüm Aç gözkapaklarını, kapama olur mu Eriyeyim, mavi gözlerinden, mum gibi avuçlarına Beyaz kanatlarınla Uçur beni mutluluklarına Vampir şimşeklerimi Yağmurunla sustur Ağlayan geceyarılarımın güneşi ol Doğ gökyüzüme Öyle çok deli dolu duygular Öyle çok yeni yedi renkler Öyle delikenlı bir aşk kök saldı ki bahçemde Bir türlü “anlatamam...” |
Doğum
Güneş doğumu, Gün doğumudur. Aşk doğumu, Batı mıdır, doğu mudur? |
Dün
Kaybolmuştum dün eski şiirlerimin arasında, Bir tutam aşktan bir başka aşka geçmişim zamansız. Seni buldum karıştırırken boş boş, boş kağıtlarda. Ve ağlamışım seni düşünerek martsız nisansız. Aramıştım dün seni, bana yazdığın numaradan, Karıştı bütün hatlar, hatasızdı telefon kartı. Yanık yankılar sensizdi, ne gerçek ne numaradan, Seni bulmak yordu, ağlattı beni, öldürdü artı. Arkadaştım dün, acıların hüzün çocuklarıyla, Ters giydim mutlulukları o yüzden mutsuz oldum. Yardım edemedi acılar, acı anılarıyla, Ben de tüm sevinçleri toplayarak, kendimi yonttum. |
Düş
Mantarlaşan beyin, zarardır akla, Ne deli olduğun belli ne veli. Cehenneme düşse, söyle ne hakla, Sıcağı sorgular, çölde develi. Kaç dünya, kaç insan, geçti zamandan, Üşüyen, ıslanan, ısınan, yanan… Kaç kelepçe, zincir, mum gerek kandan, Kaçıncı canlısın, düşten uyanan. |
El Değmemiş Aşkında
Karanlığın cesedini yaktım, siyah *******inde Acı yok sevgilim bundan sonra Ben varım, sen varsın, bir de aşk İki hayatın anlamlaşması bir kalpte birleşerek kuralsız Tarif edilmez bir aşk bu tarifi tarifsiz Ve tarihsiz buluşmalarımız Rüyalarda istemeden belki duraksız Ne sen farkındaydın ne ben farkında Ama canım can buldu canının, el değmemiş aşkında Bekle duraklardan öte dudaklarda sevgilim Geleceğim çok yakında Sen sabahları kalkıyorsun ya, yarı uykusuz benli bensiz Bedenen yok olduğumun zamanını, ruhunda gizlediğinde Bir rüzgâr sesi geliyorsa pencerenden, sakın kapama aşkım O rüzgâr ki ruhtur el değmemiş aşkının, ki sen gözlerini kapat Nefesimi hisset dudaklarında Ellerimi yanaklarında Sesimi kulaklarında Ömrümü şakaklarında Yağmur martta başka nisanda daha başka olacak Senden dolayı dolayısıyla aşkından Her bir damlanın bende inanılması güç derece derece değeri var Ağırlığı, güzelliği, özelliği Geç kalınmış bir zamanın doldurulmuşluğu Doldurulan hiçe harcanan zamanın boşaltılmışlığı Eskiye dair Ve sevgilim, senden gelsin mutluluk Ki geliyor zaten içime damla damla Hayatıma hoş geldin yeniden sevgilim Yeniden doğuma beş kala İki hayatın anlamlaşması bir kalpte birleşerek kuralsız Tarif edilmez bir aşk bu tarifi tarifsiz ve tarihsiz buluşmalarımız Rüyalarda istemeden belki duraksız Ne sen farkındaydın ne ben farkında Ama canım can buldu canının, el değmemiş aşkında Bekle duraklardan öte dudaklarda sevgilim Geleceğim çok yakında Ve sevgilim, senden gelsin mutluluk Ki geliyor zaten içime damla damla Hayatıma hoş geldin yeniden sevgilim Yeniden doğuma beş kala |
En Doğru Karar
Yıldızlar gökyüzünün pırlantası, Yıldız olup parmağına dolanayım. Bulutlar rahmet şiirinin unutulmaz kıtası, Saçlarına düşen ince kar olayım Senli bahtiyar olayım Aşk,kalp içinde minik gençlik parkı, Beşik ol da avucunda sallanayım. Seninle yaşamak, mutluluktaki en mutlu şarkı, Gül alemlerde tek sana yar olayım. En doğru karar olayım |
Fakir
Yok olduğuna inanmak güç, Sana yok diyenler işler suç, Doğum başlangıç, ölümdür uç, Uç sonrası iki sorguç. Biri münker biri nekir, Dünyada neysen odur fikir, Yoksa, ne iman ne de zikir, Senden hakiri yoktur fakir. |
Farkında mısın?
Senin altından süt gibi ırmaklar geçerken, Benim başıma koca dağlar yıkılıyordu. Sen aşklarından, meşklerinden tek tek seçerken, İnan benim canım öyle çok sıkılıyordu. Sen öyle ya da böyle mutlulukla yüzerken, İçimde her gün bir tane “sen” yakılıyordu. Sen seni sevenleri böcek gibi ezerken, Yüreğime küflü çiviler çakılıyordu. |
Formül
Ateşlerinde söndür aşkımı aşkınla Dumanımı kaybet küllerinde Okyanuslarda yanmadan bedenim.. Yeryüzü prensleri kıskansın seni benden Sevgi karanfilleri ek bulutlarıma En feci korkucuklar En inanılmaz acı kelimeleri rüzgarında parçalansın Mavi mavi umutlarla bilinmeyen geleceğe inat Ay dökülsün içine Güneş üşüsün kutuplarında Gökkuşağının altından geç sonra, benimle el ele Dağılsın tel tel saçların Titrek vücudumun her bir noktasına.. Canlandır sendeki, uyuyan seni Bendeki, suskun ben çıldırmadan yedi gök semalarda Milyonlarca kilometrelerden uç hayalet yüreğine Ve yeniden doğmuş dünyama, yeniden doğ zamansız Yamaçlarıma kar düşmeden, sen düş ilk önce Kan çanağı gözlerime yerleş Başka başka hayaller başkalaşmadan göz bebeklerimde… Asla ayırma kuru dudaklarımından Islak dudaklarını kuralsız sevişmelerimizde Nefesinle besle beni doyur sevmelere… Yudum yudum eriyeyim serçe parmağının ucunda Döküleyim küçücük avuçlarına Avuçlarında koru beni yalancı gülümsemelere inat Ve gelmiş geçmiş tüm sevmelerin üstünde sev beni Benim ol, yalnız benim, tek benim Çünkü ben, seninim, yalnız senin, tek senin, Haydi sevin! ! ! |
Geceyarısı Şairinin Muma Düşen Kıvılcımları
Bir gece Bir kibrit Bir gazlambası Siyah bir dumandır en fazlası Ruhu ıslatır karanlığın her damlası Alt tarafı yalnızlık Üstü hüzün Ortası beyin travması Yreyüzü yaratıklarına küsüp de bugün Oturup da bi hatıranın en acılı köşesine Yerinde susayana Damağın sızlayana Dudağın çatlayana kadar konuşmak gerçeği Ve kuytusunda düşlerin Düşmeden düşünmek o çiçeği Ve üşüyen geleceği Ve uçurumlardaki utanmaz gençliği Herşeyi... Bir gece Bir kibrit Bir gazlambası Gazlambası sen Kibrit ben Gece de yaşıdır kalbimizin –aşkıdır yani- “ne sen bensiz, ne ben sensiz ne aşk bizsiz olmaz” Bir beni bilirim -karanlığı ebedi susturmak için Bir seni bilirim -çıkmazları kökünden yakmak için Bir yaş (aşk) bilirim -güneşi “ahh” diye ağlatmak için Bahanesi gizlidir ovasında bir aşkın Hayat esaretini neresinde gizliyorsa gizlesin Bilmem ne demeli Kelebek kanadında yuva kurmak için Saatleri kalp atışlarına göre kurmak için Çatlayan beyinleri Yeniden tazeleninceye kadar kırmak için Bir aslan pençesinde -içinden geldiğince haykırmak için Yarasa bakışlarını Baykuş gözlerinde dondurmak için Okyanustan bir damla alıp da Kuruyan sinelere kondurmak için Zayıf duyguların başına başına Balyozla indirmek için Doğmasın diye ayrılıklar Üşüyen yağmurları utandırmak için Güvercin gözüyle Melek yüzüyle Erkek sözüyle Sevmek, sevmek, sevmek içim varım ben Ya sen... Ateş verirsem yanarsın ancak Yoksa, yosun gibi kaya dipleirnde sallanır Yoksa, paslanır demir gibi Yoksa, tozlanır fare deliği gibi Yoksa, dağılır vücuda zehir gibi, Yoksa, var olursun dert köleliği gibi... Canıma oku bir bir benim Canlandır içimdeki üç telli sazı Şimdi de takıl bakalım boş bir çiviye Yan bakalım benimle gazlambası Taşınıyor yeni yeni umut abideleriyle Kör bıçak kessin acı ağacını Cennet gibi olsun gönüllerin dünyası O cennette karşıla dost ihtiyacını Eline alıp da Bir gece Bir kibrit Bir gazlambası |
Git-erken
Varlığının yok olmuşluğuna yansıması gitmelerinde Kırık bir yansımanın kırık bir aynada anlamlaşması Kararan yüzünün yerdeki su birikintisine vurması ansızın —nerden bilebilirdik ayın arkasının karanlık olduğunu Bir değer ararsan en doyulmaz tarafından en tarafsız Senin yansıdığın su birikintisinin Gözlerindeki boş bakan ifadesidir —en son güldüğünde kaçtı saat, hatırlar mısın? —ve sen gitmelere gelirken kaç saat kaçtı uykum —gülmüyorum Hiçbir insan yoktur ki hayali olmasın Hayali yaşamak mı, yaşamayı hayal etmek mi sorun Ya sorunun bile hayal olması ya da hayalin sorun —hayallerimiz vardı -hediye edilen bir kalemin mürekkebinden —kâğıda aktı anlamsız kelimeler eşliğinde ve bitti Kırıldı, sır duvarına astığım isimsiz geminin yelkeni Güvertem kana bulandı Ve hiçbir dünya toprağı yoktur ki Böyle kan görsün hiçbir kılıçsız tarihi savaştan —hiçbir yenilgi, -altı milyar insanın hayat atmosferine damlamadı —ayrılık krizinin yapıştığı kadar akreple yelkovana Kaç ******* iklim oldu, mutluluk kıtasına Kaç zaman kaç an kaçamak yaşadı dudaklarımız Kaçırdık aklımızı ve hiçbir kaçak akıl uğramadı kaçışlara —en son öldüğünde kaçtı saat —ve sen gitmelere gelirken, kaç saat kaçtı uykum —bilmiyorum Her cümleyi bitiren bir nokta vardır ve yahut üç nokta… |
Gitmeden Evvel
Öperken *******i oyuncağını, Sen çoktan atmışsın yüreğe ağını, Kalk getir babanın şarap çanağını, Bir yudum koy içeyim, öyle gideyim. Garibim, cebimde metelik desen yok, Her şey yolunda olsa bile, busen yok, Şelale şelale sen de akan aşk çok; Bir yudum koy içeyim, öyle gideyim. Derdin dertleri zamansız toprağıma, Renklerini serpiştirdin yaprağıma, Haydi son kez, en son, çatlak bardağıma; Bir yudum koy içeyim, öyle gideyim. |
Gitmelerden Kalmalara Zahmetsiz Ayrılık Şerbeti
Hazırlanıyorsun gitmelere git Gelmelere ket vurur biçimde Kırıklığım ve kırgınlığın yok etti beni Ben odada Gözyaşı parmaklarımda Seni istiyorum Tanrımdan Kalmanı belki haksız olarak Sen kızgın ve gururlu Odamızda titrek İlk defa bir kelimeyi bu kadar hiç sevmiyorum ‘git’ Eşyaların havalarda uçuşur durur biçimde Kalma kelimesi o an saçma olur Demenin manası yok Yani saçmalamanın işin Türkçe’si Vesikalık ayrılıkların resmini yapıyorum Boş kâğıtlar aslında dolu Doldurmalara gerek yok Tuhaflığım üzerimde Kalbime kazıdığım bir resim siyah beyaz Kalbim cüzdanımda şimdi Ve cüzdanımda hayatım Bozuk kalp yok Yani bozulacak işin Türkçe’si Son kez kopuyorsun benden en son Kopmalar istem dışı benim için Utanmasan ağlarsın Ağlamaktan utanır mı insan Gitmeler dururken hiç Yüzüme bakacak mısın? Sanmam Yani avucumu yalarım işin Türkçe’si Şunu bil bir tanem Sırf anlayasın diye Ben seni sevdim işin Türkçe’si |
Gökkuşağı Sevgilim
Ağlama kırmızı kırmızı Yazık yeşil gözlerine Beyaz gülüşüne kıyamam Dağıt siyah saçlarını Uzat turuncu ellerini Bırak sarı tenini Turkuaz dudaklarınla gül Pembe düşüncelere dal Lacivert düşlerle gel Renklensin dünya |
Gözlerim Ufka Dalınca
Yıldızlarım göz kırpıyor, Aşıklarım el çırpıyor, Umutlar güller serpiyor; Gözlerim ufka dalınca. Çalınır tüm şarkılar, Uzakta şimdi korkular, Sesim boşlukta yankılar; Gözlerim ufka dalınca. Günler başka doğuyor, Kalbim acıları boğuyor, Çareler dertten soğuyor; Gözlerim ufka dalınca. Hiç bitmez nazında düşler, Yüzündedir hep gülüşler, Gönülden geçer öpüşler; Gözlerim ufka dalınca. Hava birden bulutlanır, Yağmur bile umutlanır, Tüm eski aşklar putlanır; Gözlerim ufka dalınca. |
Gözlerin Bile Dolarsa
Bedenin sabah sabah kâbuslarla uyanırsa, Pencere kenarındaki çiçeklerin solarsa, Yanık ayrılık kervanında, yüreğin kanarsa, Ağlama ne olursun, gözlerin bile dolarsa. Karşına anmayacağın anıların çıkarsa, Olur da bitmeyen aşkım, dağlarını yıkarsa, Seni benden en çok seven dahi senden bıkarsa; Ağlama ne olursun, gözlerin bile dolarsa. Gönlünü, uçsuz bucaksız okyanuslar basarsa, Yıldızlar gökyüzüne, illa yalnızlık yazarsa, Duaların ters dönüp de beddualar olursa; Ağlama ne olursun, gözlerin bile dolarsa. Tekdüze bir hayat, bütün zamanını sararsa, Eskilerden bir aşk, ummadık bir zamanda ararsa, İçinde bir yerde, bir kıvılcım mutluluk varsa; Ağlama ne olursun, gözlerin bile dolarsa. Uçurumlardan başına, ateş topu yağarsa, Vefalı güneş, yanlış yerden batar ve doğarsa, O güzel, simsiyah saçların, tek tek de ağarsa; Ağlama ne olursun, gözlerin bile dolarsa. Aşka yazdığım bince şiirim seni çağırsa, Haberin olmadan, hayallerim kızsa, bağırsa, (Sanmam ama) bu söylediklerim sana ağırsa; Ağlama ne olursun, gözlerin bile dolarsa. |
Gurbet İçinde Gurbet
Gurbet, imdattır hayatın içinde, Kayıp bir aşkın alnında yazısı. Zehirli balın tadının içinde, Ufak imzadır arının yazısı. Gurbet, zalimdir dünya üzerinde, Yasak sevdanın kalbinde sızısı. Topu topu gözyaşı nazarında, Tütün dumanı cebinde sızısı. Gurbet, yaşlanmak kirbik uçlarında, Kahkahaların dişlerdeki kazası. Beyaz beyaz ümittir saçlarında, Ruhların gidişlerdeki kazası. Gurbet, deli midir? Deliden deli, Huysuz rüzgardır, soğuttur mazisi. Memleket hep kederli hep çileli, Anne sütü kadar çoktur mazisi. |
Gül Misali
Sapsarı gül misali yaşlandım soldum, Beyaz saçlarımı tek tek buldum, yoldum, Yalancıktan kahkahalarda boğuldum; Acı olan hayatımdan bezdim durdum. Avucunda kayboldum göz göre göre, Yalan konuşmadım yalan, hiçbir kere, Süründüm birdenbire, yerden yerlere; Ayaklarının altında gezdim durdum. Yumuşacık yanakların gül yaprağı, Bembeyaz teninde ıslattım toprağı, Gittim sonra, aldım elime tarağı; Uzun uzun saçlarını çözdüm durdum. Seni tanıdım bitti, bitmez kederim, Seninle değişti değişmez kaderim, Söylesene ben sensiz ne ederim; Kendi mezarımı kendim kazdım durdum. |
Güzel
Senin bir yerlerde nefes aldığını bilmek, Sesin duymasam da tenini hissetmek güzel. Sigaramın külü gibi dağılsam da toz toz , Sevginin gölgesinde üşümek, bitmek güzel. En güzel kafiyeyle herşeyini neşretmek, Sayfalara seni karalamak, çizmek güzel. Melodilerle ruhunu zor bela keşfetmek, Bulutlara geleceğimizi yazmak güzel. Bakışını ilmik ilmik kalbime dokumak, Bir anlık hasretinden dizimi dövmek güzel. Şiirleri sana ve yalnız seni okumak, Leyla olmasan da seni candan sevmek güzel. |
Güzellerin Aynasından
Gül dalında güzel, meyve ağacında. Hayat sevince güzel, ölmek darağacında. Zaman kalınca güzel, düş kurulunca. “Aman” alınca güzel, aşk sorulunca. Arı balınca güzel, çoban kuzuyla. Kar halince güzel, çorba tuzuyla. Dün yaşanınca güzel, bugün yaşlanınca. Çiçek açınca güzel, bahar yaklaşınca. Mum yanınca güzel, şiir yazılınca. Ölü anınca güzel, mezar kazılınca. Aşk selinde güzel, sevgi baharında. Dünya seninle güzel, cennet pazarında. |
Hediye
Katil sensizliğine tiryaki etme beni n'olursun, Ne de kanlı yokluğunun cinayetlerine kurban... Yüreksiz, süreksiz, gereksiz aşk anları yaşatma düşlerime Akrep yelkovanı zehirlesin Ansızın, birdenbire, aniden Çileli başın titreyen göğsümde rüyaydayken Fırtınalı zamanların olacaksa kafiyesiz Yoket öyleyse zamanı, çıldıran aşkın atmosferinde Küçük bir göz kırpmanla iyileşsin hasta yüreğim Kaybolup gidelim,görünmeyelim ortalıklarda bir süre Haberi olmasın kimsenin, Senin benim yanımda olduğundan Bıçkın dalgalar sürüklensin, güneşin ilk doğduğu yere Dudaklarımıza isimsiz bir şarkıdolansın dursun habire Leylalar sussun sen konuşurken, Mecnunlar kudursun İsimlerimizi haykıralım En bitmez bir geceyarısı sensizliğinde En karlı, en çılgın, en sevimli dağların en tepelerinde Avazımız çıktığınca haykıralım, Dünya uyansın ejderin uykusundan Ne var sanki, Bir gün de bizim için uykusuz kalsınlar Kainat izlesin ikimizi, Güvercin kanatlarında dans ederken Alkışlanırken, iki de yıldız kaysın ruhumuza, Bir dilek tutalım Uzanıp gitsin gülüşlerin gülüşlerimde Ama ağlama olur mu Ayrılık kelimesi parçalansın Ay kalsın artanından sadece Sadece aşk olsun o ayın altında Mutluluk yuvamız olsun Ayrılmamak kabul edilen Duamız olsun Katil sensizliğine tiryaki etme beni n'olursun, Ne de kanlı yokluğunun cinayetlerine kurban... Cehennem sensizliğinde yakma beni n’olursun Ne de yokluğunun acımasızlığına hayran Tatlı bir öykü yazalım en yazılmamışlarından, BİR KALEMDE Tüm yazarlar kıskansın, Yaprak yaprak birleşen aşkımızı Baş kahramanlar belli değil mi zaten, Elbet sen ve ben İki cümle arasına sığmasa da olayların keşfedilmişliği... Şifresiz mürekkepler aksın damarlarımdan kalemlerimize Tarihte hiç kullanılmamış harfler türesin dursun Sıfır, beyaz sayfalar koparalım bulutlar arasından Bir bir dökelim içimizdeki nazarsız yanlarımızı Deniz gözlerimizden boşalan çoşkun sellerde Islanmadan, boğulmadan göçelim En bilinmez uzaklara Allah’a emanet gönüllerimiz tek bir bedende buluşsun Suskunluğumuzu dindirelim, En yarasız bakışlarımızda Birgün bir yıldızda konaklayalım bir gün herhangi birinde Samanyolu bizim olsun, Tanımasın hiçbir gezegen Yabancılaşalım tanıdıkların arasında habersizce Öyle devam etsin öykümüz alabildiğince Ve bittiğinde öykü, sen gözlerini aç bana doğru Ve sen gözlerini açtığında bir anda Mutluluk kelimesi geçen bütün hayatlar İmrensin pürüzsüz halimize, nasıl diye Yalnızca beni gör karşında Ve yalnızca beni sev, Her zaman beni Şaşırsınlar mutluluğumuza, Nasıl diye İşte budur bana vereceğin en büyük hediye Cehennem sensizliğinde yakma beni n’olursun Ne de yokluğunun acımasızlığına hayran |
Her Şey Başka
Bu iklim başka olacak Yağmuru da başka olacak çiçeği de… Sen yağmura susa ormanında Ben çiçek beslerken balkonumda… Çantam başka olacak Gömleğim başka kravatım da… Sen ırmakları kovala topraklarımda Ben okyanus taşırken sokaklarımda… Hasret başka olacak Sevmek de sevişmek de… Sen gezerken bensiz zamanlarının kentinde Ben aklında olacağım, Hem kemiğinde hem etinde… Bu yara başka kanayacak Kalbim de sensizliğim de… Sen, tanımsız güneş saatlerinde Yüzünde ışık Sağ elinde rüzgâr Solunda ben Saçında bana ait beyaz bir tel Dudaklarında sahibini arayan bir hece “gel” Hani zifiri derler ya eskiler İşte o karanlıkta Ben, seni ıslığıma yapıştırıp Ellerim cebimde Gözümde anılar Cüzdanım boş Ekmeksiz susuz Sessiz Sissiz Süssüz Suçsuz Ağlamaklı ve tek Sensiz olduğumu bilerek Sesini duysam daha mı özlüyorum seni Duymasam kaç kat Allah bilir Bu ömür başka olacak Doğum da ölüm de Her şey başka… Ben ölürken Sana doğacağım Gülerken sana… Bu ömürde hiçbir canlı Ne senin kadar canlı Ne benim kadar heyecanlı |
Hiç Kere
Kuruyup da parçalandılar hislerim, Ruhsuz kör bir toprağa özenircesine. Bataklığa yumuldu kaldı, seslerim, Ağzımdaki nefese güvenircesine. Bayat sayıldı büsbütün, kurallarım, Tahttan indi, bahtsız kaldı krallarım, Şelaleye sürüklendi masallarım; Hayallerin ufkunu gezinircesine. Sapıttı rüyalarım, çöktü hayatım, Sana karşı mahcuptu, küçük sanatım, Baş kaldırdı en sonunda beyaz atım; Ak samanlara karşı tepinircesine. Sevgisiz mısralarım hepsi boştur, Serzenişliğim, ne kadar hoştur? Hep aynı şey, durmadan peşinden koştur; Koyu aşkım hiç kere silinircesine. |
Hiçbir Şeyime İnat Her Şeyim
Gözümün nuru oldun Kısacık ömrüme Bazen ağlamalarım mutluluktan Bazen gülmelerim aşktan En gerçek yanlarımın en gerçek yanı Yanı başıma mum Muma ışık Bana âşık Karmakarışık duygularımın en mantıklı düşü Gözlerimin gülüşü Benim, senin, bizim oldun Hiçbir şeyime inat her şeyim |
İki’ler
İki cansız yağmur taşı, Toprakta can bulur. İki göz ve iki yaşı, Kucakta can bulur. İki avuç kuru toprak, Kürekte can bulur. İki sulu meyve ancak, Yutakta can bulur. Gündüz-gece iki kimlik, Şafakta can bulur. Sese yansıyan mat ışık, Sıcakta can bulur. İki bembeyaz saç teli, Şakakta can bulur. “kadın-Erkek” terelelli, Yatakta can bulur. “Havva-Adem” ilk iki insan, Uzakta can bulur. Bir inanmış iki insan, Tek Hakk’da can bulur. |
İkinci Cennetim
hangi bahar tatlı olabilir senin içinde olmadığın hangi yazın sıcağı hangi kışın ayazı çekilebilir güller bile sen gibi kokmazken hangi hayat senin benim benim senin hayatında bir gül bahçesi kıvamında gülebilir hiçbir vücut & kalp beni kendine çekemez içimde dışımda sen yeşerdiğin müddetçe sen bende eksilmeyeceğine göre demek ki tüm başka kadınlara daha merhaba demeden elveda senin kalbin vücudun her şeyin her yerin elvedasız bana her buluşmada yeni bir merhabayla çılgıncadır sevişmelerimiz her alemde tek kadınım tek hayatım sen ve ben herhangi başka bir sen dilemiyorum seni dileniyorum servetim çünkü seni yeteri kadar çok seviyorum ikinci cennetim |
İlahi Aşk
küf tutmuş binlerce kelepçeler taksalar ellerime tonlarca ağırlıkta prangalar vursalar ayaklarıma dokuz gezegendeki yanardağlardan korlar kondursalar dilime yetmiş yedi atmosfer perdeler çekseler gözlerime dağlarca pamuklar tıkasalar kulaklarıma başımdaki saç teli kadarınca en sivri şişler batırsalar vücuduma bu vaziyette bir çuvalın içine bağlayıp en yüksek köprüden atsalar denizlere okyanusları doldurup avuçlarıma içirseler kanıma küçük yanmış yüreğim söner mi vazgeçer mi sanırsın İlahi Aşk biter mi sanırsın yanılırsın... |
İyi Ki Seviyorum Seni
Her sözü içime, yağmur damlası halinde düşen Ve bulutları dağılınca üzüldüğüm Yaprağına melekler konan Toprağında titrediğim, sevgilim Canım İyi ki varsın Uyurken gözyaşlarında Kaşlarında *******i kovaladığım Güleç bir kış akşamında avuçlarım bir aşkı özlerken Bir kar tanesi gibi kalbime düşen Yakışıklı yalnızlığıma bal süren Rüyama, dünyama bir kibrit çakıp da aydınlatan Güneşten öte, sevgilim Canım İyi ki varsın Önce bir güvecin gözüyle Sonra bir papatya tazeliğinde Parmak uçlarına şiirler yazdığım Ve hiçbir şiir yoktur ki sensiz anlamlı olan Anlamsız zamanlarımı bıçak olup kesen Daha mecnun seni tanımamışken Mecnundan önce beni mecnun eden Leyla kıskandıran bakışları Taze ekmek kıvamında, sevgilim Canım İyi ki varsın Unutulmuş bir haritanın tam ortasında İstanbul yürekli Kız kulesi ruhunu taşıyan Bir Ayasofya gülüşüyle Vapurunda beni kendine âşık eden, martı düşüm Düşmüşüm kollarına Sarıp sarmala aşkım Kimselere yedirme kalbimi, kalbimin prensesi Mutluluğumun en güzel kafiyesi, Sevgilim Canım İyi ki varsın İyi ki seviyorum seni Uzat buseni Beni sakına sensiz etme Emi… |
K a r
Kış da geldi kapının altından Buralarda ne kar var ne yağmur Hani yağmur hafif çiselese de Tat vermiyor memleketteki gibi Gurbet ya anasını satayım Uzak kalmak anne sesine Olmayı düşündüğün bir babanın nikotin nefesine Kardeşin ağabey deyip, sarılan hevesine Yapsak da ne... Acaba Galiba Kar yağsa da ağlasak seninle Güle güle |
Kaçak Ateşler
kaçak ateşler bastı parmak uçlarımı mum misali eridiler toprağıma parmaklarım tırnaklarım düştü damarıma karıştılar kanıma kaynadı okyanuslarda sol yanım dolunayı bekledim bir kurdun gözbebeklerinde gelmedi |
kadın
klasik belki de gün zaten kadınındır... sekiz mart... dokuz nisan... on mayıs... onbir haziran... vesayre vesayre... şiir yazdıran... şiir de yazan... anamız da kardeşimiz de dostumuz da arkadaşımız da aşkımız da... kadir kıymet bilene... gerek yok yalana dolana... kadın kadındır zaten, gerçekten adam olana... |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 12:27 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.