![]() |
Akik X
..................................'şimdi sen, ...................................yoksul bir kentin göbeğine düşürülmüş ..............................................bir lamba kadar mesut olabilirsin' bir girdap sessizliğinde boşalır kavmim tumturaklı yıldırımlar yıkanır yıkılır kalmaya alışmış bir öğrenciydin sınıf bilinmiş yüreklerde hiç bir zümreye ait olmamanın keyfiyle kaçırılmış bir düşün son dönemecide geçerdin kendine ışıklar kararır senden geriye bir sivri illi hüzün kalır sanrılar rıhtıma vuran dalgalardır dalgalanır balık sırtında durulmaz canım sadece kayılır kim kime misafir alınır söyle söyleki çözülsün zemherisi yılların boşalan değirmiler gibi üzerimize biliyorsun yeni bir icat değil ölüm en iyisi uçuruma düşürülmüş tesbih taneleri gibi ..................................bulunalım Ahmet Aksoy |
Akik XII
........................................'Salya' batıniyim sursak kendimize kapalı anlamlar büyüten sözler yamalı sanki şeytana küsmüş günah ve kötülük kilitli kapı fakat sessizlik fakat dilsizlik fakat sonsuzluk fakat bir tren geçirilmiş başsız raylar gibi nerde ve nasıl insan gizemli sonzuza kan damlatan şamdan ruh eridi ancak karanlık aydınlanır tekin ışık biliyorsun ben buraya gelirken yalnızdım tut ellerimi beni de götürmeyeceksen ...........................................b..m..i ........................................i......... .....l .....................................r............ .......e ..................................l............... .........n ....................................i............. .......ö .......................................k.......... ..d ............................................t...e dünyanın beline sarılmış ekvator gibi sonra ay-rı-lı-rız birbirini terslemiş kutuplar gibi biliyorsun öyleyse kazanan yok kaybettik .......belki de sorun hiç bir sorunun olmaması Ahmet Aksoy |
Akik XIII
ben seni bir rum kahvesinde .........hatırı sayılır bir bey gibi sevdim sen beni müslüman mahallesinde .......salyangoz mu saydın Ahmet Aksoy |
Akik XIV
.................................................. .'Mehtap'a' ...........................................'diril ey tarih! şimdi şeytana .................................................. .........................şirk vaktidir' aydınlatılmış bir köprü altı kadar sıcağım bir düşe kanat çırparken isli bedenim ayrılık sancısında büyür çocuk içim yolsuz aşkların yolcuya hasret durakları sen uçuruma atılmış demir gibi çektin ve gittin tarih kadar yaşlıyım deniz kadar ıslak bir tufana yer ayırtmış gibi mahşere ortak kılınmış gibi şeytana oynanmış gibi, şimdi sıra senin sevgilim ...........bütün şiirlerim senindir istersen silebilirsin vardı ya bir hayvan kadar doğal olmak olmazlara tutsakmış insan inançlı bir adamın inançsız sözleriydin sesin demir ören bir örümcekdi dört yanım dört duvar kırılmış bir kapı yok yüreğimden başka büyük ülkelere düşman ülkeler kadar ürkek ve küçük ülkelere dost ülkeler kadar sıkılgan sevdalar değildi bizimkisi yine de biliyorsun ya binlere değişmezdim bir tek bizi, şimdi sıra senin sevgilim ...........bütün şiirlerim senindir istersen silebilirsin Ahmet Aksoy |
Akik XIX
.................................................. ........'M'ye' ........................................'ben şimdi Babil kulesinden dökülmüş bulmaca .................................................. ..............herkes kendine bir şeyler topluyor' dinmez alışkanlığım tenin konuşur gözlerin susar bir dil gibi sevdim seni bilinmez dudak bükülmüş kadehler gibi kırıldım vaftiz eden ellerine şimdi sen kana bulanmış bir hançer kadar sessiz şimdi sen ayırdına varılmış ölüm bak kumda oynuyor hala çocuk ruhum taşıyabilseydim seni gökyüzüne .................................................. ......taşıyabilirdim! bir nehrin kızıllığıyla yüzümü boyadım seviştim kış yıkıntıları arasında toprak kokan tenin ah sinek bastı kalbim susuz yağmurların dönmez huzursuzluğu ben seni bir aziz gibi sevdim her eksiye bir artı düşen dünyada kutupsuzluğum taşıyabilseydim seni gökyüzüne .................................................. ......taşıyabilirdim! biliyorsun ilk kez karşılaştık her seferinde gül yazgım biliyorsun sen hep yeniydin yaşlanan titrek dilimde ben ki ellerinle kundaklanmış bebek doğduğum günden beri senin için yanıyorum ah bin kez daha sevebilseydim seni severdim kusursuz sis çökmeden içrek bedenime taşıyabilseydim seni gökyüzüne .................................................. ......taşıyabilirdim! Ahmet Aksoy |
Akik XV
..............................'bırak okusun seni .................................................. ..titrek ellerim' bir şair dizelerinde ağlar en büyük aşklarda bile, ama sen bunu nereden bilirsin. ............bak ciğerlerime kan yürüyor ağzında sözcükler dönerken içim sürüyor. ben seni dışa vurdum kendim kadar! seçilmiş bir ölümdün sevda kadar bense onuruna düşkün bir küheylan, hey gidi gençlik dedim, gerçer gün, .........................ayaza vurulmuş serçe, ben seni bulutlara taşırdım ya yağmur gibi kimbilir belki ellerim bir ölünün elleri kimbilir belki de çürük dudaklarım, olsun ne çıkar ne çıkar topraktan sen yine bırak kendini, ...................bir gün doğarsın... Ahmet Aksoy |
Akik XVI
...................................'Kürar' şehre ışık düştü şey'im yağmur damları kanatırken kimsesizliğim çekkinliğim sessizliğim .......içimizde ağlayan bir nehrin kanayışlarıydı .......................gözlerimiz tenhaydı yalnız bir organ gibiydik ya da çalmayı unutmuş keman peki ya şimdi yüreğimi tutsan sarsılır evren ......şüphesiz dokunsam uçarsın bak! ölüler çıkarılıyor tabutlardan sen de durma bir ses edin çekelim eldivenlerimizi hayata ..........ona bir var. Ahmet Aksoy |
Akik XX
..................................'hiç' .......................'N'den gelen N'ye gidiyor' yıllardır tutuyorum seni bir ölünün güncesinde her şey biraz daha sen oluyor Ahmet Aksoy |
Akrep Duruşu
ölüleri ısıran insanlar gibi uzaklara gitmek için kalkan gemiler içinde yalnız kaptan tutsaklıkların ipleri dolanıyor ………………..boynuna saatin ve her şey ...._ _ _ _ \_/ \_/ \_/ \_/ \_ duruyor ....................................... _______________ atmak isteyen bir yürek gibi …………………..akrep kilise müziği! açılıyor kapısı tabutun gelmek isteyen var mı der gibi ……………..merhum “elleri kırılsın” diyor makyajcının “hiç bu kadar çekici olmamıştım! ” Ahmet Aksoy |
Akrostiş
şamanım en iyi sen bilirsin avuçlar geceği ölüler izler izleğinde sözcükler Ra o esinler tanrısı Ahmet Aksoy |
Alacağım Artmalı Senden
'Benim gibi yansaydın yanmazdım' fosforumu yitirdim ..................yokluğunda şeffaf bir düşünce gibiyim ........görmek için .............bakman gerek......... nicedir bir damla kanla ....................geriliyor gergef dokunsan hüzün makamında, üflesen dudaklarınla .............dağılacak zaman. and içtiğin gibi ...........küfretsen bana inancın yok olacak ki bana bakarsan, .......tüm tarihi mekanlar ...................şahiddir oysa, benim sana olan .................inancımın .......çoktan yok olduğuna. işte bu yüzden, yeminler yetmez ..........yanman için ..............küfretmen gerek. Ahmet Aksoy |
Aldatılan
Neden gidiyorsun böyle Bir yerlerde bekleyenin varmışçasına Bu aceleye ne gerek var Sende seviyorsan eğer Neden ayrılmamız gerekiyor Sadece olum ayırır derken Ve neden gözüme bakmıyorsun Yoksa gözlerinden Kalbini görürüm diye mi korkuyorsun? Ahmet Aksoy |
Alelacele
Alelâcele gittin. Ardında toplanacak Bir çok hatırayı bırakıp Kaçarken sağda solda ne varsa Kırıp dökerek Ardında kalanı düşünmeden Alelâcele! Ahmet Aksoy |
Algı Üzerine
ölümün ekseninde dönmektense ..........yörüngeden kopmalı ve açılmalı ruhlar .............kaygının uzağına böylece belki; ..........bir bedenden çok ......algılanılabilir evren. Ahmet Aksoy |
Alüvyon
farzumuhal dönmüşsün ellerinde el yüreğinde yürek izi bir sevdadan düşmüş .......kırık döküksün anlamışsın istediğinin olmadığını bir ben değilim .........güçsüz ve insan duygu/lar sürükler toprağı ........asıl olan alüvyon Ahmet Aksoy |
Ama Unutma
terk ettiğin şehrin ....tortuları kaybolmadan daha, sen yeni bir şehre geçtin, .........ve ikinci şehrin külleriyle ilk şehrin küllerini birleştirdin. işin aslı, alışmış olmalısın .......gizliden gizliye seyyahlığa ...............ama unutma güller unutur aşk unutmaz. Ahmet Aksoy |
Anahtar
rüzgar cismini kaybetmiş ruhlar gibi uğuldar mevsim tanımaz küstah kibirinde hayasız ah hangi kulaklar taşır bu günahkar çığlıkları ah hangi yürkler yıkılmaz bu isyan hava lanetlenmiş gövdeler arıyor beş elementin hangisi iyiden yana işte saklı kentlerin kapısını gizleyen mana unutma altın anahtar arayanın koynunda Ahmet Aksoy |
Ancak O Zaman
Bir melek olmamalı Benim düşündüğüm, uyuyan Eğer melekse, ben düşünürken Kendi uyuyan, ben Şeytan olmalıyım, İnsan olamam, ancak o zaman, Yaraşır bu acı. Ahmet Aksoy |
Anlatsam Anlar mısınız Yakınan İnsanlar
Bir kız var Bir tren istasyonu çıkışında Yürüyor iki demirin Dostluğuyla Tek bacağı yok Kim bilir hangi kader Ayırmış ikisini birbirinden Ve buyurun diyor Onuruyla satmaya çalıştığı Mendilleriyle Belki biraz buruk Ama onurlu Ve daha niceleri var Farklı kaderlerin Farklı yollarında Anlatsam anlar mısınız Yakınan insanlar Durmadan durmadan. Ahmet Aksoy |
Anlıyor musun?
Sensizlik ne zor bilemezsin Ayrılmayı düşünürken Katlanabileceğimi Düşündün herhalde Katlanıyorsam, Belki dönersin diye katlanıyorum Belki dayanarak öleceğim Ama dayanmaya çalıştığımdan Seni son nefesime kadar beklediğimden Dayanacağım Anlıyor musun? Ahmet Aksoy |
Anne
herkesin bir ütopyası var …………………….ölümün de saklanıyor zaman perde perde elini eteğini çek duraklardan gidecek yolumuz var 3600 daha köprülerin altında ki çocuklar beni doğurdun anne büyüyorum ölümüne Ahmet Aksoy |
Ansızın Unutulmuş Eşya
ansızın unutulmuş eşya savruluşları geçimsiz akrebin bir dönüşlük ömrü var kelebeğin …….ya dönmeden dönerse …….ya dönerse dönmeden vurulur bir milletin son askeri …….ki umuttur bir aşktan kalan kurşun Ahmet Aksoy |
Ansiklopedik Hatırlatma
zaman makinesini buldum tek gereken dört vida dört somun dedi kendi kendine Huygens Christian ki o gün bugündür saat çalışmakta ................................................bi r akrep bir yelkovan. Ahmet Aksoy |
Antik
sevilmediğim anlardan kalma, zamanın ıslak törpüsü, .....su içinde sevdiğim zamanlar, nasıl da geçtiniz yüreğimden, ......ezerek, içmdeki canları Ahmet Akso |
Antrakt
I nehrin yüzünde yırtılan zaman çürüyen suret ..yazgıdaki en kaçınılmaz an ......melek duruşu ruhun II gecenin karanlığında dağılan düş ......eriyen maske .donma noktası cismin .......saydam süzülüş Ahmet Aksoy |
Aplike
yolsuz birleşmelerde ...........aracılık eden adam diyor, ......sözcükler antolojisi. .........'aslı değildir aslında, ..............suret dediğin gelir geçer' Ahmet Aksoy |
Arabesk Bir Şiir
eğer bir dudak paylık yer bile bırakmayacaksan hatıranda bana, onca öpüşmemiz nereye gitti bana olan sevgini sileksen yüreğinden kurşunkalemle yazılmış gibi onca yemin nereye gitti ve gözlerin görmeyecekse artık bir daha beni, saaatler boyu bakışmalarımız mahsun, nereye gitti aslında hiçbiri mühim değil, söyle sevgilim, sen nereye gittin ki mahşere kadar dönmeyeceksen yalvarmalıyım kopsun kıyamet. Ahmet Aksoy |
Aramızdaki Uzaklık
İlk kez düşündüm Aramızdaki uzaklığı Sen orada ben buradayken. Ve gücüm yokken İstediklerimi yapmaya Söyle, nasıl ulaşabilirdim sana Yaptıklarım ile yapmak istediklerim Arasındaki farkla. Ahmet Aksoy |
Arap Atı
Seni siyaha boyamışlardı da Herkes seni Arap atı sanmıştı. Hem de öyle güzel boyamışlardı ki Sen bile kendini Arap atı sanmıştın Asıl rengini unutup İyi koşarım sanmıştın. Ahmet Aksoy |
Ardılı Soğuk Mevsimler
hiç aklıma gelmezdi kışı görmeden gideceğin uzaklara, çok çok uzaklara ……………………………yıldızlardan da ……………………………………….uzaklara hatta dünyadan da insan hep bir şeyleri ardında bırakır …en çok da kendini, bilmediği …………………………..bilemediği zaman en çok kendini hatırlatır ölüler doğar ölüler yıkanır …ölülerin kordonları vardır ……..kağıt adamlar gibi anne, sen ne zaman öldün …….ben doğarken mi biz seni ne zaman gömdük …..tahtalar ve toprak hadi kalk anne bak çayı koydum çıkar beyaz entarini üzerine kırmızı bir şeyler giy elini başıma koy …oda niye bu kadar soğuk anne ………….yalan mı sobadaki ateş sonra anlat ….Tanrı’ yı nasıl buldun Ahmet Aksoy |
Ardıma Düşme
Ardıma düşme Bırak peşimi ne olur Bitmedi mı işin hala benimle Sen istemedin mı ayrılığı Çık git kalbimden de Yoksa ayrılırken bir şey unuttun da Onun peşinde misin hala Al demedim mi giderken Al canımı da terk edeceksen. Ahmet Aksoy |
Ardın
seninle geçen erguvan yazlar gibi mevsimler derdim ardında, serkeş umarsız seninle gittiğimiz çaylara, yaylalara indim kesif mutluluklar arzuladım ardından, hiç yaşatmadığın seninle içtiğimiz sudan öte mutluluk gözyaşlarından seraplar ısmarladım ardından, meşk için lakin hiçbir mutluluk ne bir sanrıyı ne de bir serabı geçmedi geçemedi ardından. Ahmet Aksoy |
Ares Değilsin
Ellerin ne kadar kirli Kıpkızıl olmuş. Parmaklarından damlayan Kan değil mi? Yapma artık göm baltanı Sen Ares değilsin Ares hiç olmadı Göm baltanı insan, göm baltanı. Ahmet Aksoy |
Asal
esrarlı yalnızlığım düş besler yılgın gece ve bitmek tükenmek bilmez kurgular ......................düşünce neden sonra kopar dalından karanlık bir tutam saç tutar zihni karışınca içene kalabalık Ahmet Aksoy |
Asılan Zaman
Bizler ömürlerimizin zincirli tutsakları Gün içinde yaşlanırız. İçimizde kıyametler koparır Hiç bir saate sığdıramadığımız zaman, Ki biz her fırsatta onu asarız Kadranlara kurduğumuz dar ağaçlarında Odamızdaki duvara, oturma odamıza Hatta yatak odamıza Ve bekleriz, bekleriz, bekleriz Oysa o ölmez Onu beklerken bizler ölürüz Ölürüz, ölürüz Ahmet Aksoy |
Asit Sıkıntı
sedası örtülmüş yüreklerde .......................can sıkıntısı ahraz sevdalar ...............kan yakıcısı öyle ki süzülürken tende ..........................göz yaşı masumiyetin asit sancısı. Ahmet Aksoy |
Askerce
bedenimde eksikliklerim var kollarımı cephede bıraktım bir mitralyöz keskinliğinde bedenimde eksikliklerim var bacaklarımı çölde bıraktım bir mayın seslenişinde bedenimde eksikliklerim var yüzümü sipherde düşürdüm bir bomba dönekliğinde lakin ruhum da artılarım var ki söylenen artık o ..........şehitlik mertebesinde. Ahmet Aksoy |
Aslı Yalan Dünya
zaman geçer dört nala insan bakar ardına aslı hem dolu hem boş kanar insan yaşama gün olur kalır seda gün olur kalır veda pıhtı olur yok olur amel düşer mezara ağıt yakan çok cana ağlar insan murada gidilen cennet olsa yanılır mı dünyada Ahmet Aksoy |
Aşk Olduğunda
Çiçekli bir bahçe gibi Su ister güneş ister Serpilmek için umutlar Ama ne su yeter ne de güneş Ekilen çiçek aşk olduğunda. Ahmet Aksoy |
Aşkı Tanımayan
Aşkı tanımayan Değerini de bilemez Umursamaz elindekini Hep daha fazla önem verir Daha değersizlere Kalbine güvenmez Yüreğinin sesini dinlemez Ve kaybeder sonunda Sonsuza dek. Ahmet Aksoy |
| Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 10:56 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.