![]() |
Dedikodu
Kim söylemiş beni Süheyla'ya vurulmuşum diye? Kim görmüş, ama kim, Eleni'yi öptügümü, Yüksekkaldirimda, güpegündüz? Melahat'i almişim da sonra Alemdar'a gitmişim, öyle mi? Onu sonra anlatirim, fakat Kimin bacagini sikmişim tramvayda? Güya bir de Galataya dadanmişiz; Kafalari çekip çekip Orada aliyormuşuz solugu; Geç bunlari, anam babam, geç; Geç bunlari bir kalem; Bilirim ben yaptigimi. Ya o, Mualla'yi sandala atip, Ruhumda hicranin'i söyletme hikayesi? |
Değil
Bilmem ki nasıl anlatsam; Nasıl, nasıl, size derdimi! Bir dert ki yürekler acısı, Bir dert ki düşman başına. Gönül yarası desem... Değil! Ekmek parası desem... Değil! Bir dert ki... Dayanılır şey değil. |
Delikli Şiir
Cep delik cepken delik Yen delik kaftan delik Don delik mintan delik Kevgir misin be kardeşlik |
Deniz
Ben deniz kenarındaki odamda, Pencereye hiç bakmadan Dışardan geçen kayıkların Karpuz yüklü olduğunu bilirim. Deniz, benim eskiden yaptığım gibi, Aynasını odamın tavanında Dolaştırıp beni kızdırmaktan Hoşlanır. Yosun kokusu Ve sahile çekilmiş dalyan direkleri Sahilde yaşayan çocuklara Hiçbir şey hatırlatmaz. |
Deniz Kızı
Denizden yeni mi çıkmıştı, neydi; Saçları, dudakları Deniz koktu sabaha kadar; Yükselip alçalan göğsü deniz gibiydi. Yoksuldu, biliyorum -Ama boyna da yoksulluk sözü edilmez ya- Kulağımın dibinde, yavaş yavaş, Aşk türküleri söyledi. Neler görmüş, neler öğrenmişti kim bilir. Denizle boğaz boğaza geçen hayatında! Ağ yamamak, ağ atmak, ağ toplamak, Olta yapmak, yem çıkarmak, kayık temizlemek... Dikenli balıkları hatırlatmak için Elleri ellerime değdi. O gece gördüm, onun gözlerinde gördüm; Gün ne güzel doğarmış meğer açık denizde! Onun saçları öğretti bana dalgayı; Çalkalandım durdum rüyalar içinde. |
Denizi Özleyenler İçin
Gemiler geçer rüyalarımda, Allı pullu gemiler, damların üzerinden; Ben zavallı, Ben yıllardır denize hasret, "Bakar bakar ağlarım." Hatırlarım ilk görüşümü dünyayı, Bir midye kabuğunun aralığından; Suların yeşili,göklerin mavisi, Lapinaların en harelisi... Hala tuzlu akar kanım İstiridyelerin kestiği yerden. Neydi o deli gibi gidişimiz, Bembeyaz köpüklerle, açıklara! Köpükler ki fena kalpli değil, Köpükler ki dudaklara benzer; Köpükler ki insanlarla Zinaları ayıp değil. Gemiler gecer rüyalarımda, Allı pullu gemiler,damların üzerinden; Ben zavallı, Ben yıllardır denize hasret |
Derdim Başka
Sanma ki derdim güneşten ötürü; Ne çıkar bahar geldiyse? Bademler çiçek açtıysa? Ucunda ölüm yok ya. Hoş, olsa da korkacak mıyım zaten Güneşle gelecek ölümden Ben ki her nisan bir yaş daha genç, Her bahar biraz daha aşığım; Korkar mıyım? Ah, dostum, derdim başka... |
Düşüncelerimin Başucunda
Hasretimin yıllardanberi bel bağladığı.. İşte odur düşüncelerimin başucunda. O, göğsünün taşkın hareketi avucunda, Gözlerinde rüyaların gülüp ağladığı. Kendi bahçesidir onun içinde gördüğüm. Yollar yine her günkü gibi yaz uykusunda Ve yaban çiçeklerinin buruk kokusunda Her ikindi günlük rüyasını gören mürdüm. Onun da dudaklarında bir eskiye dönüş, O da yüzmede bir ses yığını üzerinde. Bin hatırayı bir anda duyan gözlerinde İnsana ruhlar dolusu haz veren düşünüş. Sonra kızlık kadar temiz, aydın bir açılma: Evine giden toprak yolda o yine çocuk, Yine uykuyla başlıyan alemde yolculuk Ve taptaze sabahlar kayısı dallarında. Hasretimin yıllardan beri bel bağladığı.. İşte odur düşüncelerimin başucunda. O, göğsünün taşkın hareketi avucunda, Gözlerinde rüyaların gülüp ağladığı. |
Ebabil
Alıp içinde sesler uçuşan bu akşamdan Hafızamı bir deniz kıyısına çeken yol, Aydınlık rüyaların peşine düşen gondol Mavi bir denizde yüzer gibi yanan şamdan. Tuşların üstünde karanlığın heyulası Ve birden kalbe çırpınışlar veren hatıra. Çekmede beni saadet dolu dünyalara Mine parmaklarında sedalaşan hülyası. Sıyrılmada gözlerimden yıllarca ******* Ve yalnız kalmada bir yaza ram olan sahil, Uçuşmada gökyüzünde bir sürü ebabil: Sevgimi ve hasretimi ebedi kılan yer. Açık pancurlarından seslerin dökülüşü.. Bir göl mü ürpermede ruhun uzaklarında? En yakın sevgiyi duymıyan dudaklarında Her yaşayıştan daha güzel olan gülüşü. Ilık gölgelerde uyutup düşünceleri Beyaz etekler ile bana göründüğün an Ve kapıları yeşil sabahlara açılan Sıcak tahayyüllerle dolu yaz *******i. Renkli fanusların altında doğan dünyası, Omuzlarında ay ışığından örgülerle Eklenmede içime hasret kaldığım yerle Mine parmaklarında sadalaşan hülyası. |
Edith Almera
İhtimal ki şu an o, Brüksel'e yakın Bir gölün kenarında Edith Almera’yı düşünmektedir. Edith Almera Kafesantanlarda muhabbet toplayan Bir Çigan orkestrasının Birinci kemancısıdır O, Kendisini alkışlayanlara Selam verirken Gülümser Kafesantanlar güzeldir İnsan , Orada çalışan kemancı kızlara Aşık olabilir |
Efkarlanırım
Mektup alır, efkarlanırım; Rakı içer, efkarlanırım; Yola çıkar, efkarlanırım. Ne olacak bunun sonu, bilmem. "Kazım'ın" türküsünü söylerler, Üsküdar'da; Efkarlanırım. |
Efsane
Bir zamanlardı bu gamhanede bir dem vardı Gece sahilde sular fecre kadar çağlardı O çağıltıyla beraber döğünürken def ü cenk Bir güneş dalgalar üstünde doğar rengarenk Mavi bir gökyüzü titrerdi güzel bir histe Rindler müğbeçeler mest bütün mecliste Ve o haletle bütün kahkahalar nağmeleşir Dilde Yahya Kemal'in şarkısı şehnameleşir O gürültüyle sular çalkalanır çağlardı Bir zamanlardı bu gamhanede bir dem vardı Lakin artık o hayal alemi bir efsane Ses seda yok bu değil sanki o devlethane |
Ehram
Ey aşılmaz dağların ardında, Ulaşılmaz beldelerden uzak, Hasretin dallarını tutan şak, Mavi, sonsuz bir takın altında! Ey gülüşü sabahlardan güzel, Dünyası düşüncelerden geniş! Ey göğsünde ilahi geriniş, Rüyalarıma hükmeden güzel! Nerde inilen dalından yere Portakalların düştüğü çardak, Kadehe duyarak değen dudak, Sevgiyle bakan göz, *******e; Yanmış ruhu titreyen ilahi, Yapraklarda billurlaşan seher; Nerde çam kokan tahta testiler, Geyik sesiyle çınlıyan vadi? Yaldız dallarda çiçek yerine Yıldız açmaz mı artık ağaçlar, Yanmaz mı bin rüya ile saçlar Kapanıp günün eteklerine? Ey gülüşü sabahlardan güzel Dünyası düşüncelerden geniş! Ey göğsünde ilahi geriniş Rüyalarıma hükmeden güzel! Hakikate olmaz mı acap ram Yıllardır beslediğim düşünce? Çıkılmaz dağlardan da mı yüce Hasretlerin tırmandığı ehram? |
Ekmek
Dilimin ucunda bir eski arkadaş adı Unutulmuş şekilleri taşıyan bulutlar Bir gökyüzü genişliğiyle ruhuma dolar Otların üstüne sırt üstü yatmanın tadı Avucumda sıcaklığını duyduğum ekmek Üstümde hatırası kadar güzel sonbahar O bembeyaz , o tertemiz bulutlara dalar Düşünürüm bir çocuk türküsü söyleyerek |
Eldorado
Ufkunda mavi bulutların uçuştuğu dağ, Büyülü göklerinde sesler duyduğum Aden, Avucumda dört kollu nehrin verdiği maden, Üstümde yemişleri alnıma değen Tuba. Müthiş dünyasıile, uykuma girdiği yer.. Gülümsüyor mavi bir at ışığında kamış. Göllerin şekli dolu derinliğine dalmış Vuslatın havasını çevreleyen iğdeler. Suların aydınlığında saadetten bir iz: dallardan süzülen kayığından bu hoş insan, Omuzuna değen arzu dolu dudakları kan. Artık bir cennete bağlı bütün günlerimiz. Artık ışıkla dolu billur bir kadeh gibi, En güzel şeytanın elinde tuttuğu gurup; Akşamlar ağzımda harkülade bir şurup Ve başımda ******* yeşil bir deniz gibi. Ufkumda mavi bulutların uçuştuğu dağ Ve nebati bir alemde duyulan ilk hece, Bir sesin aydınlattığı yalan dolu gece Ve dumanlı bir sabah serinliği ormanda. Ne ondan itidal, ne benden günahkar hali Ruhları bir kuş gibi avare kılan uyku. Dağılan içimde her zaman o baygın koku, Lezzeti dudağımda buğulaşan şeftali. |
Erol Güney'in Kedisi
Erol Güney'in kedisinin bahar mevsiminde toplum meseleleri karşısında takındığı tavrı anlatır şiirdir. Bir erkek kediyle bir parça ciğer; Dünyadan bütün beklediği Ne iyi! Erol Güney'in kedisinin hamileliğini anlatır şiirdir Çıkar mısın bahar günü sokağa, işte böyle olursun. Böyle yattığın yerde Düşünür düşünür, Durursun |
Eski Karım
Nedendir, biliyor musun; Her gece rüyama girisin, Her gece şeytana uyuşum, Bembeyaz çarşafların üstünde; Nedendir, biliyor musun? Seni hala seviyorum, eski karım. Ama ne kadınsın, biliyor musun? |
Eskiler Alıyorum
Eskiler alıyorum Alıp yıldız yapıyorum Musiki ruhun gıdasıdır Musikiye bayılıyorum Şiir yazıyorum Şiir yazıp eskiler alıyorum Eskiler verip Musikiler alıyorum. Bir de rakı şişesinde balık olsam |
Fena Çocuk
mektepten kaçıyorsun, kuş tutuyorsun, deniz kenarına gidip fena çocuklarla konuşuyorsun, duvarlara fena resimler yapıyorsun bir şey değil, beni de baştan çıkaracaksın, sen ne fena çocuksun. |
Festival
Ekmek karnesi tamam ya Kömür beyannamesi de verilmiş Düşünme artık parasızlığı; Düşünme yapacağın yapıyı El tutar ömür yeter; Yarına Allah kerim; Dayan hovarda gönlüm! |
Galata Köprüsü
Dikilir köprü üzerine, Keyifle seyrederim hepinizi. Kiminiz kürek çeker, sıya sıya; Kiminiz midye çıkarır dubalardan; Kiminiz dümen tutar mavnalarda; Kiminiz cimacıdır halat başında; Kiminiz kuştur, uçar, şairane; Kiminiz balıktır, pırıl pırıl; Kiminiz vapur, kiminiz şamandıra; Kiminiz bulut, havalarda; Kiminiz çatanadır, kırdığı gibi bacayı, Sıp diye geçer Köprü'nün altından; Kiminiz düdüktür, öter; Kiminiz dumandır, tüter; Ama hepiniz, hepiniz... Hepiniz geçim derdinde. Bir ben miyim keyif ehli içinizde? Bakmayın, gün olur, ben de Bir şiir söylerim belki sizlere dair; Elime üç beş kuruş geçer; Karnım doyar benim de. |
Gangster
Şiir yazdım bunca senedir, Ne buldum? Eşkiyalık edeceğim bundan sonra. Haberi olsun yol kesenlerin: İş yok artık kendilerine Dağ başlarında. Mademki ekmeklerini alıyorum Ellerinden, Buyursunlar onlar da benim yerime. Munhal var edebiyat aleminde. |
Gelirli Şiir
İstanbul'dan ayva da gelir, nar gelir Döndüm baktım, bir edalı yar gelir, Gelir desen dar gelir; Gün aşırı alacaklılar gelir. Anam anam Dayanamam, Bu iş bana zor gelir. |
Gemilerim
Elifbamın yapraklarında Gemilerim, yelkenli gemilerim. Giderler yamyamların memleketlerine Gemilerim, yan yata yata; Gemilerim, kurşunkalemiyle çizilmiş; Gemilerim, kırmızı bayraklı Elifbamın yapraklarında KIZ KULESI, Gemilerim, |
Gemliğe Doğru
gemliğe doğru denizi göreceksin sakın şaşırma |
Giderayak
Handan, hamamdan geçtik, Gün ışığında hissemize razıydık; Saadetinden geçtik, Ümidine razıydık; Hiçbirini bulamadık; Kendimize hüzünler icadettik, Avunamadık Yoksa biz... Bu dünyadan değil miydik? |
Gölgem
Bıktım usandım sürüklemekten onu, Senelerdir, ayaklarımın ucunda; Bu dünyada biraz da yaşayalım, O tek başına, Ben tek başıma. |
Gözlerim
Gözlerim, Gözlerim nerde? Şeytan aldı götürdü; Satamadan getirdi. Gözlerim , Gözlerim nerde? |
Gün Doğuyor
Dili çözülüyor *******in.. Gölgeler kaçışıyor derine Alıp sihrini bilmecelerin: Gün doğuyor şehrin üzerine. Korkarak şeklaliyor bacalar, Gün doğuyor şehrin üzerine; Dalıyorlar günün gözlerine Gözleri uykulu atmacalar. Sallıyarak dallarını kavak Yükseliyor her günkü yerine, Gün doğuyor şehrin üzerine Mavi bir ışıkla ağararak. Gün doğuyor şehrin üzerine, Renk renk hacimle doluyor her yer. Bakıyor dağınık yüzlü evler Hala yanan sokak fenerine. Toprak kımıldıyor yavaş yavaş, Gün doğuyor şehrin üzerine, Bembeyaz gece çiçeklerine Sabahla düşüyor bir damla yaş. Ve bir deniz hücumu halinde Gün doğuyor şehrin üzerine. |
Gün Olur
Gün olur alır başımı giderim, Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda Şu ada senin, bu ada benim, Yelkovan kuşlarının peşi sıra. Dünyalar vardır, düşünemezsiniz; Çiçekler gürültüyle açar; Gürültüyle çıkar duman topraktan. Hele martılar, hele martılar, Herbir tüylerinde ayrı telaş!.. Gün olur, başıma kadar mavi; Gün olur, başıma kadar güneş Gün olur, deli gibi... |
Güneş
Ah aydınlıklardan uzaktayım Kafamda o dağılmayan sükûn. Ölmedim lâkin, yaşamaktayım Dinle bak: vurmada nabzı ruhun. Yarasalar duyurmada bana Kanatlarının ihtizazını. Şimdi hep korkular benden yana Bekliyor sular, açmış ağzını. Ah aydınlıklardan uzaktayım Kafamda dağılmayan sükûn. Ölmedim lâkin, yaşamaktayım Dinle bak vurmada nabzı ruhun. Siyah ufukların arkasında Seslerle çiçeklenmede bahar Ve muhayyilemin havasında En güzel zamanın renkleri var. Ölmedim hâlâ.. yaşamaktayım. Dinle bak: vurmada nabzı ruhun! Ah aydınlıklardan uzaktayım Kafamda o dağılmayan sükûn. Ruhum ölüm rüzgarlarına eş, Işık yok gecemde, gündüzümde. Gözlerim görmüyor... lâkin güneş O her zaman, her zaman yüzümde. |
Güzel Havalar
Beni bu güzel havalar mahvetti, Böyle havada istifa ettim Evkaftaki memuriyetimden. Tütüne böyle havada alıştım, Böyle havada aşık oldum; Eve ekmekle tuz götürmeyi Böyle havalarda unuttum; Şiir yazma hastalığım Hep böyle havalarda nüksetti; Beni bu güzel havalar mahvetti. |
Haber
Akşamla bak yine gül rengi buhurdan Bin bir hülyaya açık penceremin camında. Sükut örüp bu sıcak sonbahar akşamında Bir alem doğdu yine giden günün ardından. Sardı o her akşamki sessizlik yokuşları, Bir alem doğdu yine giden günle beraber; Geldi medar ellerinden beklediğim haber "Başcıvıltıya canevimin kuşları." Gördüm giden günün ardından sulara dalan Gözlerin yeni bir dünyaya açıldığını, Bir ustuva? alemine yaklaşıldığını, Bu akşam kuşlarının ufuktan koptuğu an. Kuruldu bir alem her günkü dünyamdan uzak, Kaybolduğum düşünceye ve kendime yakın. Kuşlar.. dizi dizi kuşlar.. kuşlar akın akın.. Rüyam benden bu akşam ve ben rüyamdan uzak... |
Harbe Giden
Harbe giden sarı saçlı çocuk! Gene böyle güzel dön; Dudaklarında deniz kokusu, Kirpiklerinde tuz; Harbe giden sarı saçlı çocuk! |
Hardalname
Ne budala şeymişim meğer, Senelerden beri anlamamışım Hardalın cemiyet hayatındaki mevkiini "Hardalsız yaşanmaz" Bunu Abidin de söylüyordu geçenlerde Daha büyük hakikatlere Ermiş olanlara Biliyorum, lazım değil ama hardal Allah kimseyi hardaldan etmesin |
Hay-Kay
Yosun kokusu Ve bir tabak karides Sandıkburnu'nda |
Hayat Böyle Zaten
Bu evin bir köpeği vardı; Kıvır kıvırdı, adı Cincon'du, öldü. Bir de kedisi vardı: Maviş, Kayboldu. Evin kızı gelin oldu, Küçük Bey sınıfı geçti. Daha böyle acı, tatlı Neler oldu bir yıl içinde! Oldu ya, onların hepsi böyle... Hayat böyle zaten!.. |
Helene İçin
Ötesi yok şehre ulaşınca kaderin yolu Pişman bir el kapayacak kapısını ömrünün, Hatırlayacaksın beni gözlerin yaşla dolu Güzelliğin yalnız mısralarımda kaldığı gün. Odanı dolduracak son mevsimin, son baharın... İsmini dinleyeceksin serin esen rüzgarda, Duyacaksın ateş feryadını hatıraların Akşam vakti söylenen aşıkhane şarkılarda. Ve bilhassa parmaklığına dayandığın zaman Ufku uzak şehirlere açılan balkonunun, Günahların geçecek hafızanın arkasından, Günahların... sonu gelmez kafilelerden uzun... Öterken ağaçlarda kuşlar tahayyül içinde, Bakışlarında sükunun zehri, dinleyeceksin, Türlü acılar şekillenecek yine içinde "ah! Sanırım bu akşam da geçmedi" diyeceksin. Ve ulaşacak bu son şehre kaderin yolu, Kapıyacak pişman bir el kapısını ömrünün; Hatırlayacaksın beni gözlerin yaşla dolu, Güzelliğin yalnız şarkılarımda kaldığı gün. |
Hicret
I Damlara bakan penceresinden Liman görünürdü Ve kilise çanları Durmadan çalardı, bütün gün. Tren sesi duyulurdu yatağından Arada bir Ve *******i. Bir de kız sevmeye başlamıştı Karşı apartımanda. Böyle olduğu halde Bu şehri bırakıp Başka şehre gitti. II Şimdi kavak ağaçları görünüyor, Penceresinden, Kanal boyunca. Gündüzleri yağmur yağıyor; Ay doğuyor *******i Ve pazar kuruluyor, karşı meydanda. Onunsa daima; Yol mu, para mı, mektup mu; Bir düşündüğü var. |
Hoy Lu-Lu
İsterim benim de acaip isimleri Hiç duyulmamış zenci arkadaşlarım olsun Onlarla Madagaskar limanlarından Çin'e kadar yolculuk yapmak isterim İsterim içlerinden bir tanesi Vapurun güvertesinde, yıldızlara karşı "Hoy lu-lu" şarkısını söylesin her gece Ve bir gün ansızın bir tanesine Rastgelmek isterim Paris'te... |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 03:19 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.