![]() |
Kocaman Bolu
Kuşlarda ses yellerde ses,dağda ses, Bir türküdür aramızda akan şey. Toprakların birliğini demez mi Ayvaların sarılığı kardeşim? Burda duyduğum duyduğum Nane kokusu kokusu. Hadi beni sevmediniz Getirdiğim maviliği alsanız ellerimden. 1958 |
Korkuluğun Korkusu
Sen korkutursun Küçücük kuşları Bahçelerde sabahtan akşama dek Ama gelince kocaman gökler geceleyin Üstüne doğru Senin korktuğunu duyarım. |
Kötü
Ben seni tanıyorum, bir gece geldin Çırılçıplak. Sordun aşkın sonunu, Boynuma sarılarak. Parladı üstümüzde ışıklar, Semadan gelen izin: Arzetti tüylerimin lezzetini, Karanlık neslimizin. Hissettik seni hoşlandık, Kabul etti hayvan düşünceyi, Büyük sevin muzaffer oldu, Sabaha kadar. Tarihten önceki yüzler, Şimaller üstünde acaip, Bütün hislerden evvel, Bütün hatıralar gaip. Sabahlara kadar ağladım, Hayvanlar ve insanlar halinde, muhabbete. Hep aynı pişmanlık, Kaybolan vakte. |
Mustafa Kemal
O su ateş rüzgar Parıl parıl yeryüzünce O hak Dalgalanır Hindistan'dan Roma'dan Konfüçyüs'ten beri Aristo'dan beri O bayrak Güzelliğin kişiliğin sevginin Sınırlarında O inanmak Öyle ulu ki öyle kahraman ki Vardığınızı sanırsınız O uzak |
Müslüman
Yeşil tarlalarda buğday yükseliyordu Ayak bileklerine kadar. İştirak ediyordu hale kendiliğinden Tespihimde yeşil taşlar. Uzandık koyu gölgelerle kenarına Saadet ve şükürle parlayan anın Büyük ve mavi bir su gibi Karşımızda genişleyen havanın. Vardı ki memnun oluyorduk, Kalbe âşina bir şekil. Daha derinden ve uzak, Vakit ve sevda değil. |
Öldürdüğümüz
Geceyle parlayan gözleri vardı, Cesurdu, cesurdu ziyade. Nasıl ki çekti bizi, İstifade. Karanlık mağaranın kapısında durduk, Geçerken bıraktık taşı. Sustu büyük bağırmasında, *******in ve ormanların sırdaşı. Artık bizim gibi değil, Su içmez, kımıldamaz. Uyanıklığı hiç yok, Uykusu az. Öyle garip ve öyle sade, Süsler yapacağız süslerinden. Tüyleri gibi aydınlık, Ve bir şey görmeyen. Hazır, etrafın düşmanlığında, Zaferin bitmez tükenmez yemeği. Aklımızın, korkumuzun, ellerimizin, Beraber yiyeceği ! |
Ölü
Hangi mahallede imam yok, Ben orada öleceğim. Kimse görmesin ne kadar güzel, Ayaklarım, saçlarım ve her şeyim. Ölüler namına, azade ve temiz, Meçhul denizlerde balık; Müslüman değil miyim, haşa, Fakat istemiyorum, kalabalık. Beyaz kefenler giydirmesinler, Sızlamasın karanlığım havada. Omuzlardan omuzlara geçerken sallanmayayım, Ki bütün azalarım hülyada. Hiçbir dua yerine getiremez, Benim kainatlardan uzaklığımı. Yıkamasınlar vücudumu, yıkamasınlar, Çılgınca seviyorum sıcaklığımı... |
Ötelerde Aramak
Kaçmış uykum yabancı ormanlardan, Dağlar mağaralarla ovalardan kaçmış. Yağız at bir başka kişi, bir uzak, Çözülür çözülmez kaçmış. Soğuk, düzgün, anlamlı, taş, oyunsuz, Dev okuldan mini mini çocuklar kaçmış. Suçlama bu ak gövdeyi şimdicik, Usu bilinmeze kaçmış. Geceleyin çırılçıplak düşmüşüm ben ardına, Yüz ölüm var, biri kaçmış. |
Sabah
Şükretti serçeler Allah'a Sularla doldu tahta oluk Dağlar büyüdü biraz daha Mermer yelkenlerde yolculuk Arabalar dolusu bir an Kara topraktır memnun olan. Yürüdü yolcular ardından Anasından ayrılan çocuk! |
Samsun'dan Ankara'ya
- Ordunun silahları alınmış ve alınmakta Atım acından hasta, çalmışlar kılıcımı, Üşürüm. İçimde silah sesleri, Sabaha kadar, tövbe tövbe, *******le dövüşürüm. Kabzalarım vardı parıl parıl, Altın elmas. Getirmiştim ta Orta Asyadan, Ta batı Avrupa hayran olmuştu, Kalmış ağırlıklarınca avuçlarımda yas. Hepsi bir başka biçimdeydi, Ama kardeşti tüfekle yay. Onlarla yaşamam hızlanırdı, Duyulurdu suyun ekmeğin lezzeti daha hoş, Daha kolay. Çalmışlar kılıcımı, Vaktim bir ateşle kızıllaşır önce. Sonra tarihler tarihler döğer içimizdekileri, O kadar hafif, o kadar yalın, Kılınç olur düşünce. |
Savcıya
Savcı, nedir düşündün mü, Dağları sorguçlu kılan? Onlar susmaz, gece gündüz, onlar haykırır yüceden. Gelmiş dağlardan yalnayak, durmuş kapına bir ıssız, Seni bile içli kılan. Savcı, nedir düşündün mü, Bıçakları uçlu kılan? Bir eski hak alınmamış, bir dere kan sorulmamış, Şunun bunun alın teri, Alınları taçlı kılan. Savcı, nedir düşündün mü? Yazıları suçlu kılan? Usla, yürekle büyümüş, gündüzler geceye karşı, Ama nedir çağlar üzre, Beni senden güçlü kılan. |
Seni Sevmek
Kişi seni severse Soyunur aya karşı Sever Ölüşüne dek |
Simgelerde Yüzler
Bir ışık üstünde gelir Gelir o Işırsın Seversin yeri göğü Uyanmış tutsaklar çağrısına dek. Dolar da Dolar da yüreğine tohumların davranışı Uzarsın Bir anıdan bir geleceğe gövermişçene. Gelir de bir uykusuza su Gelir bir orman uyanık yellerden. Gider hele Yıldızların Gider hele göllerin yalnızlığı Kalırsınız Yaptıklarınızla yüz yüze, çırılçıplak. Almıştınız Vurmuştunuz Ovalar başak çoğalımıyla doluydu, Derelerde vardı bilinmez anıların gücü Ağaçların yemişleri sizin ağırlığınızdaydı, Çalmıştınız Öldürmüştünüz çünkü. Bir sorgu günü değil anlamak günü Gözleriniz açılsa Maviden Açık kalsa ağzınız kandan şimdi Sizi bağışlamaz yeraltı otları bile Almaz yılan uykuları bile düşlerinizi sizin Siz dikeysiniz, siz hamsınız. Şimdi ne siz varsınız, ne o, ne öteki, Yaban yeşili ev yeşilini kovmuştur. Yine ıssız Yeryüzü gökyüzü, Yine ıssız Ölüler unutulmuş gider Ölülerin ardından bir köpek gider. Kopmuşçasına sen şimdi Karanlığın, yokluğun ardında sen Bitersin yerden göğe; Upuzun Eğri uzun Dar uzun. Gider o Gider Gider bir ışık üstünde. |
Sivaslı Karınca
Koca Kızılırmak köpüre köpüre Akıyordu, Bir telgraf direği dibinde, Zamanlar kadar telaşsız ve köpüksüz, Yürüyordu, Sivaslı bir karınca. Karşı kıyıdan parlak, Kişniyordu, Atlar doru doru, Atların şarkısından ayrılmış, Yürüyordu, Atların mesafesini anlamaz. Sesi, adımlarının sesi, memnun ve bahtiyar, Duyuluyordu, Kahraman. Bir açlığın ayaklarınca aziz, Yürüyordu Yeryüzünden. Rahat gidişinden belli, Biliyordu, Dağı, suyu, otları, lezzetle. Başka karıncalardan kopmuş, Yürüyordu, Başka karıncalara. Gayretle, çalışmakla, yorulmazlıkla, Benziyordu, Afrika'dakine, Çin'dekine, Paris'tekine, Kara toprağın alnı üstünde, kara, Yürüyordu, Alın yazısından daha hür. Yoktu fikirlerden, davalardan haberi, Yürümüyordu, Rüyası hiç. Buğday tanesi üzre, Yürüyordu, Sivaslı bir karınca. |
Söyle Sevda İçinde Türkümüzü
Söyle sevda içinde türkümüzü Aç bembeyaz bir yelken Neden herkes güzel olmaz Yaşamak bu kadar güzelken? İnsan, dallarla, budaklarla bir Aynı maviliklerden geçmiştir. İnsan nasıl ölebilir, Yaşamak bu kadar güzelken? |
Sular Bizden Akıllıdır
Sular bizden akıllıdır, daha evvel görür akşamı, İner havadan önce, karanlığa, Büyük bir balık gibi ortadan silinir, Kaçışırken hayvanlar dağa. Sular bizden akıllıdır, memnun olur, Sadece ağaçlardan. Başka insanlardan değil, Bizi yalnız bırakan. Sular bizden akıllıdır, uyumaz, Açar maviliğe, iri gözlerini. Ve bekler bir ölüm sırrı içinde, Kendi hayatının yerini. |
Tenha
Ben öleceğim, kimse seyretmesin, Güneş ve düşünceler içinde. Soyunacağım elbiselerden ve hatıralardan, Bir semalar sessizliğinde. Asude ve mahzun ellerimle, Nasibimi bir kenara bırakıp. Eski şarkılar söylerken, Dağlarda ateşler yakıp. Kimse seyretmesin, aşk ve sonsuzluk, Garip mezarlıklar -arasından gideceğim.- Kokulu sularla yıkanarak Karanlıklarda zevk edeceğim. |
Toprak
Var Allah'ım bir şey var bu toprakta Ağaçlar büyür ansızın. Bitmez tükenmez sular çıkıyor Ki kalbe lahzalar taşımakta. Ki nasip bulur herkes bir başakta Geliyor çılgın atların nal sesleri. Ruha garip arzular veren Garip dağlar ki uzakta. Çiçekler ki her sabah uyanmakta Kalbin ve vaktin şaşmaz cihetleri. Parıldar sonsuz mevsim, Rüzgârlarla yaşayan yaprakta. Büyük memleketler ki şafakta Dünyanın başka hayatlarından. Fethin denizler kadar isabetli, Dolaşır, hatırlar bayrakta. Çiftçiler durmadan ne aramakta Ve uykular ve yaşamak ve sevmek. Çocuklar niçin daima düşer? Var Allah'ım, bir şey var bu toprakta. |
Utanç Kesiti
Çağlar birbirini görse, Ortaçağ yüzüne tükürürdü Uzayçağının Toplarlar ulusu çalışma kamplarına, Sıra sıra tel karanlık, sıra sıra tel ölüm. İner karanlıkta bir ak ses; Yeter gayrı gel ölüm. Binlerce eri, polisi -ayın parlaması tanık- Barsak deşer kan içer, organ koparırlar. Bir yamyamlıktan bir yamyamlığa, Tarihi görmediği korkunç bir yüzle varırlar. İşte bir köyde, ey analar ey. Ders olsun diye, Girdi bıçak elleri Amerikanın, Gebe kadının karnından içeriye. |
Uyarı
Neyi bölüştük binbir ışıktan Binbir gece Kirpiklerim ıslanmış duy beni, Haydi dön Kötü düşüncelerden öte Yitirmiş varlığımız anıları nicedir İstesek de istemesek de bu Haydi dön Çok var dağlara, yıldızlara, ormanlara Ölüme çok Bir daha uyandırmayacağım Haydi dön… |
Vatan Türküsü
Dalgalanır bayrak, Dalgalanır fatihâlar bayrakta. Siz tâ Orta Asya'dan beri Uyursunuz, uyanırsınız, Siz düşünürsünüz bu toprakta. Yaprak yeşilindeyken, su mavisindeyken gücünüz Memleket sizden çoğalmakta. Yükselmemiş midir göğe karşı, Kelime-i şahadetler yer yer, Bütün soluğunuz bu toprakta. Sizin aldığınız rüzgâr, sizin verdiğiniz sessizlik Kırmızıda, akta. Çalışmanızın Ölümsüzlüğünüzün kımıldanışı Buğday buğday, bu toprakta. Allah bir nefes gibi yakın Gökyüzü bir nefes kadar uzakta. Gidecektir kâinatın son zerresine dek Hürriyetiniz, bu toprakta. Gidecektir kuvvetli soyunuzla, sonsuz nesillerden, Şerefte, fazilette, hakta, Hizmetiniz Varlığınız Can can aksedecek bu toprakta. Adınız tek. Adınız bir milletle ayakta. Kimi vatan der Kimi Mehmetçik, Yaşamanız bu toprakta. Kaynak: Türkiye Şiirleri |
Yarışma
Akların yarışmasını yaptılar Tanrı katında Dediler en güzeldir ne ki ak Katıldı bulutlar melekler yatırlar Yıkanmış çamaşırlar bile katıldı Bin kuş katıldı Kartal leylek martı güvercin... Bin teki ak Nasıldı deniz Nerelere uzanıyordu ses Niye yaşıyorlardı kim Niçindiler Birinci seçildi nelerden sonra Bir körün ellerindeki ak Kaynak: Milliyet Sanat Dergisi, 1995 |
Yenilen Büyür
İşte karanlık büyümüştür, Dağ daha dağ Su daha su Yıldız daha yıldız olmuştur ötelerde. İşte karanlık büyümüştür, Ellerin Ayakların Solukların karası, Göklere, göklerin karasına karışmıştır kocaman. İşte karanlık büyümüştür, Yaralı atların kişnemeleri Geri çekilen topların gıcırtısıyla büyümüştür yusyuvarlak. Uzaklarda İzmirden çok uzaklarda İşte karanlık büyümüştür, İste gözlerini örtmüştür yenilen. |
Yeryüzü Saygısı
Atalarıma bin saygı Bin kutsama Varmışım Budapeşte'ye Erivan'a Mısır'a ben Sevmişim yalnız Atalarıma bin saygı Bin kutsama Ayırdetmemişim Kara deriliyi altın saçlıdan Atalarıma bin saygı Bin kutsama Ben de ülkeler almışım Doğu'dan Batı'dan Ama sömürmemişim. |
Zaman Parıltısı
Karanlıklarda, gündüzlerin arkasındayım, Bitmiş ikinci dünya savaşı, uğursuz ve kahraman, Uzakta esir uluslar türkü söyler, Türklüğümün farkındayım. Bir soluk gelmekte karşı gezegenlerden, Vakt içinden inmektedir gölgeler. Toprak üzerinde, atmosferler üzerinde Soğuyan gecemin farkındayım. Biçimler, evlere, eşyalara rahatça sığmış, Var olmuş var olmayan. Biçimler sonsuzluğa yaklaşmış, Aklımın farkındayım. Ne ağaçlar uzanmış mevsimlerimce Ne yıldızlar gerçek, aydınlığım kadar. Aşkla kımıldayan küçücük ışıklar uçuşur içimde yön yön, Yaşadığımın farkındayım. |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 06:33 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.