www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Edebiyat (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=268)
-   -   Hatice Bediroğlu (https://www.cakal.net/showthread.php?t=142978)

GooD aNd EvıL 03-23-2009 05:54 PM

Yakıyorum Tüm Gemileri
Sessizliğin her anı
Duygularımızdan oluşan
Sanki bir nota
Çarpıcı bir dize
Öyle akıcı ve yakıcı
Yürek titreten

Kıpırdayamıyorum
Ufacık bir harekette
Yok olacakmışsın gibi
Seni kucaklıyor
Öylece kalıyorum

Bizi hissetmenin
Hazlarıyla doluyor içim
Akdeniz kadar kavurucu
Sevgi akıyor oluk oluk
Öylesine doğal...
Öylesine masumane ki!

Yumuşak bir müzik
Dolduruyor kulaklarımızı.
Dans ediyor gölgelerimiz
Titrek mum ışığında
Kıpkırmızı şarap
Bekliyor yudumlanmayı

Her şey siliniyor gözümden
Yeni doğmuş kuzular gibi
Titriyor ayaklarım
Soluğumu keserken öpüşlerin
Yakıyorum tüm gemileri

GooD aNd EvıL 03-23-2009 05:54 PM

Yaktı Avuçlarını

Düştü...
Kocaman ağına bezginliğin
Yokladı ince ince
Uzadı dal dal
Titredi-inledi gece

Ağzından çıkan her söz
Kırıldı binlerce defa
Ürperdi, örtünmek istedi hava
Çarpılmış gibi kör pencereler
Sırıttı sessiz sessiz

Kızdı... Köpürdü... Tepindi
Hatırlamaz mısın artık adımı
Kimin umurunda hey
Elinde çalı süpürgesi
Süpürdü...
Bir bir aşılmaz duvarları

Yitirmedi sevincini kız çocuğu
Sıcacık, yumuşak, kırılgan akışlar
Döndürüp etrafında bıraktı pat diye
Uzatıp elma şekerini
Zıpladı bembeyaz ürkek tavşan

İlk kez dokunuyormuş gibi
Yaktı avuçlarını coşan kıvılcımlar

Dalgalandı Akdeniz
Gökyüzünün rengiyle
Kıvrımında dudaklarının
Patladı...
Yaramaz şeytani gülüşler

GooD aNd EvıL 03-23-2009 05:55 PM

Yalnız ve Dilsiz
Zıpladı sözcükler
Kavrulmuş mısır gibi
Acı, katlanıp öbeklendi içinde
Yürüdü her bir tüyüne doğru
Yüreğini kazıyan acımtırak gülüşler
An be an geçişlerde
Dönüşürken yüzü yağmurlu gökyüzüne
Örtme çabasıyla
Hareket ediyordu mimikleri
Kim çiğnemişti ruhunu
Göçüğün altından çıkmış gibi
Çöktü bir bir iletişim noktaları

Alev aldı sinir sistemi
Sıçrayan bir kıvılcımla
Yandı göğsü
Soluk üflenen balon gibi
Şişti beyni
Öyle canı yandı
Öyle canı yandı ki!
Titredi her bir zerresi
Kirpikleri...
Saçları...
Beyni...

Fitilini ateşledi acı...
Yol aldı
Bulutlardaki sığınaklara
Süklüm püklümdü
Islanmış güvercinler
Yalnız ve dilsiz

GooD aNd EvıL 03-23-2009 05:55 PM

Yalnızdır Hayalleri Olmayanlar

Kabarık bir örtü gibi
Tepelerin başı dumanlı
Kara kocaman gökyüzünden
Düşen beyaz kelebekler
Konuyorlar üst üste.

Hissetti, ellerinde yüzünde
Üşüten ıslak serinliği.

Nasıl da koşup serilmişlerdi
Bembeyaz pamukların üstüne
Dalında açılmış gül gibiydi gülüşleri

Yükselirken bulutların arasında ay ışığı
Seyretti, kımıl kımıl kaynayan denizi
Karıştırıyor artık zamanı, yüzleri
Narin, kırılgan ve şaşkındı
Tarçın rengi gözleri

Yalnızdır, dedi
Hayalleri olmayan insanlar
Ulaşabilirim
Otururken bütün sevdiklerime
Saklıdır tüm güzellikler
İnsanın yaşam şeklinde

Islandı kirpiklerinin arası
Titredi elleri
Daha bir kabardı yeşil damarları
Ürpertti, sertçe seslenen poyraz

Gözlerine yapışıp kaldı
Yumuşak ve dertli aç özlem
Düşüverdi usulca yan tarafa başı
Derin bir sessizlik
Yol alıyordu ince bulutlar

GooD aNd EvıL 03-23-2009 05:55 PM

Yanmalı İçimde Ateş
Toplamalıyım içimdeki dağınıklığı
Düşmeliyim yollara bir türkü tutturup
Aldırmaz görünerek acıya
Şöyle oynamalıyım en kıvrağından

Seçmeliyim en çıtır simidi
Kestirmeliyim gözüme
En ilkel kır kahvesini
İşlemeli bakır semaverin
Dumanı kaçmalı boğazıma
Devirmeliyim bardak bardak çayları
Gıdıklamalı yosunlar
Birbiriyle şakalaşan
Şaşkın ayak parmaklarımı
Kaşlarını çatarken babacan kahveci
Sakalları eşlik etmeli kahkahalarıma

Karışmalıyım doğaya
Gülümsemeli, çiy taneleri altında
Parıltılı yeşil yapraklar
Yemsiz olta ile tutmalıyım balıkları
Bunaltmalı sıcak hava
Ateş topu gibi güneş
Asılı kalmalı şehrin üzerinde
İnerken aşağılara...
Kızıla çalmalı Akdeniz
Fırlayıp yarmalı hırçın dalgaları
Burnu havada rengi beyaz tekne

Gün batısından esmeli serin yel
Düşmeli billur tanesi damlalar
Dönüp sarmalı toprak kokusu
Yanmalı içimde par par ateş
Deli sevinçler kırmızı renkli
Yerleşmeli gözbebeklerime
Koşmalıyım tabana kuvvet
Dalıp bulut kümesinin içine
Karışmalıyım yanık sevdalara

Ay ışığının yumuşak beyaz kollarında
Yanıp sönmeli rengârenk lâmbalar

GooD aNd EvıL 03-23-2009 05:56 PM

Yapışmış Tene Ölüm
Kesiyor soluğunu hava
Kara toprağın kokusu
Evcilleştiriyor
Yabani sessizliği
Kıvranıyor yürekte heyecan
Yoluna çıkıyor güneşin
Hüznü yüklenmiş bulutlar
Akıp duruyor boşa günler

Sokulmaya çalıştıkça sevdaya
Basmaya başlıyor akşamın karanlığı
Dolanıyor kaygılar taş sokaklarda
Fışkırıyor sarı alevler
Boğuyor küllerin dumanı

Yatıyor saçları
Gri taşların üzerinde
Şimdi
Karışma vakti toprağa

Bu gece...
Bu gece...
Yapışmış tene ölüm

GooD aNd EvıL 03-23-2009 05:56 PM

Yarınlara Bırakmadan
Sevgimizi yarınlara bırakmadan
Yaşayacağız birlikte dolu dolu
Canımız çektiğinde
Öpüşeceğiz ağız dolusu.
Canımız çektiğinde
Sevişeceğiz özgürce.
Tutkuyla, aşkla.

Gece gözlerini açtığında güne
Çıkmak istemeyeceğiz yataktan.
Sokulup birbirimizin koynuna
Dalacağız uykuya belki yeniden.
Düşlerimizin kanatlarında
Takılacağız bembeyaz bulutlara.

Düşünce güneşin sivri ışıkları üzerimize
Fırlayacağız yataktan kahkahalarla
Güzelim sabah kahvaltılarından
Birini daha yapacağız baş başa

Dağ manzaralı balkonumuzda.
Tüterken mis gibi çayın buğusu
Gözlerin gözlerime takılı
Koca koca lokmalarla...
Yumulacaksın sıcacık
Çökelekle pişmiş yumurtaya.

GooD aNd EvıL 03-23-2009 05:57 PM

Yarışa Kalkar
Bulutların,
Yıldızları kapadığı,
Gökyüzünün,
Safi siyaha kestiği,
Gecenin,
Sus pus olmuş,
Gölgelerin çoğaldığı,
Geç saatlerinde,
Hüznün…
Koyu karanlığı basar beni.
Bir kıvılcım düşüverir,
Böyle *******de bazen.
Tam da,
Ortasına yüreğimin.
Yangın yeri gibi,
Karışıverir içim.
Beynimde bir basınç,
Yüreğim,
Ha babam sıkışır.
Özlem yer bitirir,
İnce ince kemirir,
Her bir zerremi.
Nereye gittiklerine,
Bir türlü,
Akıl erdiremediğim,
Uykularım,
Terk eder beni.
Ve…
Yarışa kalkar,
Böyle *******de,
Kalp atışları ile,
Sevdamın gözyaşları.

GooD aNd EvıL 03-23-2009 05:57 PM

Yaşanmadan Atlanmış Hayat
Kulaklarını doldurdu
Ağır mı ağır sessizlik
Durup durup ateş aldı
Sıkıntının kıvılcımları
Ay ışığının oynaklığında
Korkunç rüyalarla cebelleş
Ne de uzun geçti gece

Göğü deldi güneş ışıkları
Koruk üzüm tadı ağzında
Sessize alındı kelimeler
Saklandı acının yaşları
Ağırlaştı bedeni
Bir ileri bir geri
Büklüm büklüm ayakları

Düşleri...
Düşleri, gece mavisi
Yapıştı lastik tekerlere
Yaşanmadan atlanmış hayat
Gidiyor elinden şimdi

Kocaman bir ateş topu
Daldı Akdeniz’in ortasına
Yükseldi lacivert sis

Sanki! Çoğalıyordu her gece
Ak ışıklı göz kırpan yıldızlar

GooD aNd EvıL 03-23-2009 05:57 PM

Yılmaz İle Ali
Boyaları dökülmüş
Kalın kalın gıcırdayan
Paslı kapıdan girince
Gülerdi mutsuz ruhu
Kendisi gibiydi çünkü
Yurdun
250 mevcutlu nüfusu
Ziftli elleriyle
Yemeğe çalıştı Yılmaz
Bol taşlı bulgur pilavını
Çocukluğu umutlara gebe
Sevgiyi tanımamış yüreği
Sıcacık bir elin
Okşayışına hasret
18’inden sonra
Paslı kapının ardında
Belirsizliklerle dolu
Geleceği
Düş bile görmemiş
*******i
Bir bulsaydı kardeşini
Belki yaşatabilirdi
İçinde sıcacık sevgiyi
Dört yaşındaki Ali
Altını ıslatırdı her gece
Ve sopa kırılırdı belinde
Karanlığa aldırmaz
Koşardı Müdür Babaya
Elinde bir kartpostal
Avazı çıktığı kadar bağırır
Salya sümük ağlayarak
Annem nerede!
Annem nerede!
Gelecek derdi Müdür baba
Çok yakında gelecek annen
Dört yaşındaki Ali
Bilemezdi
Anlayamazdı
Anlatılamazdı
Annesinin
Neden geneleve düştüğü
Umutları
Bekleyişlerde saklı
Geleceği kapkaranlık
Anneciğinin resmini
Bastırırdı koynuna
Sımsıkı
Sıska parmakları
Gözünün yaşları
Islatırdı yastığını
Düşlerinde
Annesinin öpücükleri
Isıtırdı küçücük
Üşümüş
Etsiz yanaklarını.


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 01:04 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.